04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Soruşturulan Dostum ‘Türkiye’ye geldi’ Dostum’un sorgulanması için baskı yaptı, ancak Dostum Afganistan’da kaçırdığı siyasi rakibine işkence etti saklanmayı tercih etti. Sonunda Gani hükümeti, Özbek ği öne sürülen Devlet Başkanı Yardımcısı General Ra toplumun önde gelen ismi Dostum’un bir tür “sürgüne” şid Dostum’un, hükümetin soruşturması sürerken dün gitmesini çözüm olarak görmeye başladı. İddiaya göre Türkiye’ye gitmek üzere Kâbil’den ayrıldığı açıklandı. Gani, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile iki kez telefonla da gö General Dostum iddiaları reddetmişti. New York Times’ın rüştü. Dostum’un ofisi kendisinin “Türkiye’ye tıbbi kont haberine göre, Devlet Başkanı Gani ve Batılı müttefikleri, roller için gittiğini ve ülkesine geri döneceğini” savundu. Pazar 21 Mayıs 2017 İran içe [email protected] TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ kapanmadı [email protected] 7 Batı ile ılımlı ilişkilerden yana, ‘diplomatik şeyh’ lakaplı Ruhani, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ‘muhafazakâr’ kanattan rakibi Reisi’ye karşı galip gelerek ikinci dönem için koltuğunu korudu İran’da önceki günkü cumhurbaşkanlığı seçiminde “ılımlı” kanadın favori adayı, halihazırda koltuğun sahibi Hasan Ruhani ipi göğüsledi. Kampanya döneminin “ılımlılarlamuhafazakârlar” arasında çetin mücadeleye sahne olmasının ardından Ruhani, ikinci tura gerek kalmadan sandıktan yaklaşık yüzde 57 destekle gelecek 4 yıl için iktidarını tasdikledi. Seçim önce yorumlarda 4 aday içinden “muhafazakâr” cephenin favorisi, dini lider Ali Hamaney’e yakın ismi İbrahim Reisi’nin Ruhani’nin az farkla gerisinde olduğuna, ikinci tura gidilebileceğine işaret edilmişti. Ancak yaklaşık yüzde 72 oranında katılımın gerçekleştiği seçimde Ruhani açık ara zafer ilan ederken birçok genç muhalifin idam kararının arkasında olduğu kaydedilen eski savcı Reisi’ye destek yüzde 38’de kaldı. Ruhani, zafer konuşmasında “İran halkı, kutuplaşmaya karşı birliği seçti. Geriye gitmek veya bizi durdurmak için seslenenlere hayır dedi” vurgusu yaptı. İran’ın “aşırıcılığı reddettiğini, tüm dünyayla angaje yolunu” seçtiğini söyleyen Ruhani, “İran halkı dünyanın geri kalanıyla barış ve arkadaşlık içinde yaşamak istiyor. Ama tehdit ve aşağılanmayı kabul etmeyecek” dedi. Dini liderlik tarafından adının anılması bile yasaklanan eski cumhurbaşkanı, reformcu lider Muhammed Hatemi’yi de açıkça övdü. Gelenek bozulmadı Yaklaşık 42 milyon seçmenin oy kullandığı seçimde Reisi’nin yanı sıra “muhafazakâr” Mustafa Mir Selim ve “ılımlı” Mustafa Haşimitaba düşük oy oranlarıyla sandıkta kaldı. İran’da bu İLK KUTLAMALAR PUTİN, ESAD, AB’DEN Seçim sonuçları Ruhani cephesinde sevinçle karşılanırken Rusya Devlet Başkanı Putin, Suriye Devlet Başkanı Esad, İran Cumhurbaşkanı’na ilk kutlama mesajı gönderen isimler arasında yer aldı. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Mogherini de Twitter’dan tebrik mesajı yayımladı. güne dek ikinci kez aday olan cumhurbaşkanlarının hepsi ikinci dönem iktidara geldi. Bu geleneği bozmamış olmasına karşın Ruhani’nin gelecek dönemde işi hiç kolay gözükmüyor. “Değişim, özgürlükler” vaatlerinde bulunan, “aşırıcıların dönemi bitti” çıkışıyla “muhafazakârları” hedef alan Ruhani’ye, dini liderlik ve onun etrafındaki Devrim Muhafızları gibi güç bileşenlerinden baskıların yoğunlaşacağı yorumları yapılıyor. Ekonomik sorunlar... Bölgenin Şii lideri İran’da Ruhani yönetimine yönelik muhalefetin en bü yük eleştirisi ciddi ekonomik sorunlar ve yüksek işsizlik. 2015’te ABD dahil uluslarası güçlerle varılan tarihi nükleer uzlaşıya karşın, Batı ile ilişkilerde ılımlı siyasetin ekonomik etkileri halka yeterince yansımadı. Bu da muhafazakârların “ABD’ye diz çöküldü” suçlamalarını beraberinde getirdi. Uluslararası yaptırımların bir ölçüde hafiflemesine karşın ekonomik sorunların çözülememesine Ruhani cephesinden de eleştiriler var. Ancak sosyal yaşamda kimi kısıtlamaları hafifleten, Batı ile ılımlı yol tutturan Ruhani’nin taraftarları eleştirilerini sandığa yansıtmadı. Reformcu cepheden bir seçmen, devlet medyasının sonucu kabul etmesi üzerine yabancı ajanslara “Çok mutluyum, kazandık. Baskıya yenilmedik” dedi. Ama Cumhurbaşkanı’nın sözlerini tutmasını beklediklerini vurguladı. Uluslararası Kriz Grubu’nun İran analistlerinden Ali Vaez, Ruhani’nin kırsal kesimlerden de oy aldığına işaret ederek “Bu, İran halkının artık ekonomik popülizm ve radikal değişikliğe inanmadığını gösteriyor” görüşünü dile getirdi. “Muhafazakâr” aday Reisi, kampanyasında yoksullara yönelik yardım dağıtımı vaatleriyle dikkat çekmişti. Batı ile nükleer dosyaya ilişkin yürütülen müzakereler nedeniyle Avrupalı muhatapları tarafından “diplomatik şeyh” lakabı takılan Ruhani’nin önünde sadece ağır ekonomik sorunlar değil yeni ABD yönetimiyle birlikte Washington’ın İran’ı yeniden “bir numaralı düşman” söylemine oturtmasının yarattığı gerilim de var. ABD ile gerilim olası ABD Başkanı Donald Trump’ın, İran seçiminin ertesi günü ilk yurtdışı ziyaretini Körfez’in Sünni lideri, Tahran’la vekâlet savaşlarının baş aktörü Suudi Arabistan’a müttefiklik vurgusu, yüz milyarlarca dolarlık savunma anlaşmasıyla birlikte yapması dikkat çekti. Trump, kampanya döneminden beri selefi Obama’nın Tahran’la nükleer uzlaşısına “gördüğüm en kötü anlaşmalardan biri” diyerek tepki gösteriyor. Ruhani’nin önündeki bir diğer zorlu dosya da Ortadoğu’daki nüfuz mücadelesi. Irak ve Suriye’de askeri olarak sahada bulunan İran’a yönelik Körfez’in Sünni ülkelerinin yanı sıra Ankara ve Washington’dan söylemler sertleşmiş durumda. Azil tartışması alevlendi Libya’da kanlı saldırı: 141 ölü Libya’da BM tarafından tanınan Ulusal Anlaşma Hükümeti’ne bağlı Üçüncü Kuvvet milisleri, BAEMısırRusya tarafından desteklenen Halife Haftar’a bağlı milislerin hava üssüne saldırdı. Aralarında sivillerin de bulunduğu en az 141 kişinin öldüğü saldırının ardından güneydeki Brak el Şati Üssü, Misrata merkezli Üçüncü Kuvvet’in kontrolüne geçti. Haftar’a bağlı Libya Ulusal Ordusu sözcüsü, ölenlerden 103’ünün asker olduğunu, askeri geçitten döndükleri için silahsızken toplu halde öldürüldüklerini duyurdu. Trablus merkezli Ulusal Anlaşma Hükümeti Başbakanı Fayez Serrac ise böyle bir saldırı için emir vermediğini, ateşkesi ihlal edenin kim olduğu belirlenene dek Savunma Bakanı Mehdi Barghati ve Üçüncü Kuvvet komutanı Cemal Traiki’nin görevlerinin askıya alındığını açıkladı. Saldırıyla 2 Mayıs’ta Abu Dabi’de Serrac ile Haftar arasında varılan mutabakat tehlikeye girdi. ABD: YPG ile ilişkimiz geçici ABD’nin Avrupa ve Avrasya’dan Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Jonathan Cohen, Ankara’nın tepkisini çeken YPG ile ilişkileri “harekete dayalı, geçici ve taktiksel” olarak niteledi. Ortadoğu Ensititüsü’nde yaptığı konuşmada “YPG’ye hiçbir söz vermedik” derken AnkaraWashington ilişkilerinden “geniş çerçeveli ve derin” diye söz eden Cohen, “Türkiye ile Suriye’nin kuzeyinin geleceğiyle ilgili görüşmelerimize devam ediyoruz” diye ekledi. IŞİD’i yok etme planı ABD Savunma Bakanı James Mattis, Başkan Donald Trump’ın IŞİD planlarını açıkladı. Buna göre Trump’ın, Pentagon’a sunduğu plan Suriye’den kaçan yabancı IŞİD militanlarının “evlerine” dönmesini engellemek için hepsinin “yok edilmesini, etrafı çevrilen cihatçıların öldürülmesini” öngörüyor. Bu arada Humus’taki cihatçıların İdlib ve Cerablus’a tahliyeleri sürüyor. Trump’ın Rusya ilişkilerini soruştururken kovulan Comey, Senato’da ifade verecek. Trump’ın damadı Kushner’in soruşturmanın ‘baş zanlısı’ olduğu iddia edildi ABD Başkanı Donald Trump ilk yurtdışı turundayken Washington’da adaleti engellemekten azledilmesine yönelik baskılar tavan yaptı. Trump ekibinin Rusya ile ilişkilerini soruşturup Trump tarafından kovulan eski FBI Başkanı James Comey, Senato’da kamuya açık ifade vermeye hazırlanıyor. CNN’e konuşan iki kaynak, Beyaz Saray avukatlarının azil sürecine ilişkin araştırma yapmaya başladığını söyledi. Yetkililer, FBI soruşturmasının Kongre’deki Cumhuriyetçi çoğunluk sebebiyle azil sürecine yol açacağını düşünmese de olası girişime hazırlıksız yakalanmak istemiyor. ‘Damadın ifadesi alınacak’ Trump’ın kızı İvanka’nın eşi Jared Kushner’ın “önemli şüpheli” sıfatıyla ifadesinin alınacağı iddiası da gündeme bomba gibi düştü. Washington Post, “Rus müdahalesi soruşturması, ABD hükümetinin tepesine uzandı. Trump’a yakın bir Beyaz Saray danışmanı, önemli bir zanlı olarak belirlendi” manşetiyle çıktı. Bu kişinin Rusya ile derin ekonomik ilişkileri bulunan Kushner olduğu iddiasını ortaya atan kişiyse New York Magazine, GQ ve Huffington Post için serbest muhabirlik yapan Yashar Ali oldu. New York Times da Trump’ın geçen hafta Beyaz Saray’da ağırladığı Rus Dışişleri Bakanı ile elçiye “FBI Başkanı’nı yeni kovdum. Comey delinin tekiydi. Rusya yüzünden baskı altındaydım, artık baskı kalktı” dediğini ileri sürdü. İddia bir Beyaz Saray belgesine dayandırıldı. Beyaz Saray sözcüsü Sean Spicer, haberi yalanlamadı, ama Comey’i soruşturmayı siyasileştirip Trump’ın Suriye için Moskova ile anlaşmasını engellemeye çalışmakla suçladı. Comey ise “Trump’ın muhakememi etkilemeye çalıştığına inanıyorum” diye düşündüğünü medyaya sızdırdı. AİLECE RİYAD ÇIKARMASI... ABD Başkanı Donald Trump’ın dün başladığı Suudi Arabistan’ın Trump, Murabba Sarayı’nda Suudi Kralı’yla kılıç dansı yaptı. başkenti Riyad ziyareti çarpıcı kare lerle gündeme yansıdı. Suudi Kra lı Salman, Trump ve başı açık eşi Melania’yı havaalanında karşıla yıp ellerini sıktı. Trump’ın kızı ve danışmanı Ivanka Trump (yine ba şı açık şekilde), damadı ve başda nışmanı Jared Kushner el ele daha geriden geldi. Melania’nın Air For ce One’a beyaz bluz ve kırmızı etek le binip Riyad’da uçaktan upuzun bir siyah kıyafetle çıkması, kırmızı ha lıda Trump’ın ileri atılıp Suudi Kra lı ile birlikte yürümesi, First Lady Melania’nın üç adım arkadan tek ba şına gelmesi dikkat çekti. Ocak 2015’te eski First Lady Mic helle Obama’yı Riyad’ı başı açık ziyaret ettiği için ev sahiplerine hakaretle suçlamış olan Trump’a diğer ABD başkanları gibi Suudilerin en üst düzey devlet nişanı olan Kral Abdulaziz Nişanı takdim edildi. Riyad Trump ve Salman’ın portreleri üzerine “Birlikte üstün çıkacağız” sloganının yazıldığı posterlerle donatıldı. Trump’ın kaldığı otelin cephesine dev portresi projekte edildi. Yemen’de sivil katliamlarına neden olan Suudi Arabistan’a, helikopter, tank, savaş gemisi, füzeradar sistemlerinden oluşan silah satışı oluşturuyor. “İran’ın kötü etkisine karşı” silah sattıklarını söyleyen ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, İran Cumhurbaşkanı’na “Tahran’ın kurduğu terörizm ağını yıkma ve balistik füze programını durdurma” çağrısı yaptı. İran’a karşı ABD ile İsrail’in desteğiyle 380 milyar dolarlık anlaşma Sünni NATO’su kurulması gündeminde bulunan Trump, bunu, bugün Salman’ın düzen Gündeme asıl damgayı Trump ile Salman’ın leyeceği ArapİslamAmerikan zirvesine ka 380 milyar dolarlık anlaşmalar imzalaması tılan Türkiye dahil 55 Müslüman veya Arap vurdu. Bunun 110 milyar dolarlık bölümünü, nüfuslu ülke temsilcileriyle istişare edecek. Evden un almak için çıkmıştı... Venezüella’yı son aylarda sarsan şiddet olaylarının kurbanlarından birisi de 15 yaşındaki Jose Francisco Guerrero oldu. Tachira’da evden un almak için dışarı çıkan Guerrero, sağ muhalefetin Devlet Başkanı Nicolas Maduro’yu protesto eylemlerini fırsat bilen yağmacılar ile güvenlik görevlilerinin arasında kalınca vurularak hayatını kaybetti. Nisan başında patlak veren şiddet olaylarında hayatını kaybedenlerin sayısı Guarro ile birlikte 43’e yükseldi. İran’da umut kazandı İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tah minlerin aksine ilk turda “şahin” Reisi’ye karşı cumhurbaşkanlığına ikinci kez çıkan “güvercin” Ruhani kazandı. “Güvercin” derken şöyle anlatayım... Ruhani bir yıl önce Roma’ya geldi... Roma’nın en canlı ve en merkezi meydanlarından biri olan “Pantheon”da, İran Cumhurbaşkanı’nı en ağır ifadelerle protesto eden göstericiler ilgimi çekti önce. Sabahtan akşama “Katil Ruhani’ye hayır!” sloganları atan muhalifler, bizzat geçtiğim meydanı İran’da hâlâ bugün dahi vinçlerle asılan siyasi mahkumların feci resimleriyle doldurmuştu. Bir İtalyan polisi ve de tek bir Ruhani koruması tarafından rahatsız edilmeden gün boyu protestolarını sürdüren muhaliflerden, son iki yıl içinde İran’da 2 bini aşkın insanın asıldığını ve Çin’den sonra dünyanın 2. “idam rekortmeni” olan ülkede, Ruhani’nin ölüm cezalarına, ket vurmak şöyle dursun, bunlara açıkça göz yumduğunu, bu nedenle son dönemde idam kurbanlarının “günde 3”e ulaştığını öğrenmiştim. Ruhani’nin ‘edep kriterleri’ İkinci sürpriz, İtalya başkentinde İran devlet başkanının geçtiği her yerde “çıplak heykellerin giydirilmesi” oldu. Ruhani’nin “edep kriterleri” adına, 2000 yıllık heykelleri giydirmekten çekinmeyen İtalyan protokolü, eşine benzerine rastlanmamış bir sansürle dünyada tiye alınmıştı. İran’ın “açılımcı ve reformcu” devlet başkanı için (Mikelanj’ın büyük sanat şaheseri eserleri dahil olmak üzere!) tarihi binalardaki çıplak heykellere şok... şok... şok devasa karton kutuların geçirilmesi; İtalyan halkına “Yahu biz kendi evimizde, kendi sanatımıza ve tarihimize sahip çıkamayacak mıyız?” tartışması yaşatmıştı. Küresel medyanın bugün “reformcu ve ılımlı lider” kontenjanından alkışladığı Ruhani gerçekte işte böyle biri. Yabancı ülke sokaklarında kendisini en ağır sloganlarla protesto edenlere dokunmayacak kadar akılcı ve esnek bir reel politikacı, ama beri yanda kendi “TV’leri önünde çıplak heykellerle görüntülenmemek namına” başka uluslara sansür dayatmaktan kaçınmayacak dek müdahaleci. Konu İran olduğunda, bunlar “siyasi pragmatizm” olarak görülüyor. Beri yanda çünkü damardan “neoHumeynici” bir aday, Reisi bulunuyor. “Katliam Ayetullah”ı diye namlanan Reisi, geçmişte, İran Devrimi yıllarında savcıyken binleri değil, on binleri ipe çekmiş. Ruhani’nin ortalama günde “3 idamla” durumu idare eden yönetimi, mevcut koşullarda “görece bir ilerleme” sayılıyor. İran rejiminin “şahin”i ile, “güvercin”i arasında temel farklar bunlar. Sandıkta yarışa giren iki aday da molla. İkisi de kavuklu. İbrahim Seyidi Reisi, Peygamber soyundan geldiği için kara kavuk taşıyor. Ruhani beyaz kavukla yetiniyor. Bu seçimde önemli olan, son tahlilde kara yerine ak kavuğa itibar etmiş olan seçmenin mesajı: Milyar dolarlar basan ülkenin en önemli dini vakıflarından birini yöneten “kara kavuklu” Reisi; Ruhani’ye göre İslam devrimi ideolojisine yüklenen ve dini ağırlıkla kullanan (istismar eden!) bir aday oldu. Geçmişe karşı gelecek Ruhani ise, Avrupa da tribünlere oynayan şovlarının ötesinde, “İran’ın dünyayla bütünleşmesi ve dışa açılım kartını” oynadı. “Açılım” isteyen reformcular, ılımlılar, liberaller, gençler, kadınlar, kentliler, meslek sahibi İranlılar onu destekledi. Ve de “devrimin mazisini temsil eden Reisi” karşısında, gelecek umudu gördükleri Ruhani’ye oy verdiler. Bu, Reisi ile Ruhani arasında yapılan kişisel bir tercihten çok, İran’ın geçmişi ile geleceği arasında yapılan tercihle ilgili. Bu bağlamda RuhaniReisi yarışından çok, İran toplumunun evrimi hakkında fikir veriyor. 19 Mayıs bu açıdan son derecede ilginç bir sınavdı. İran toplumu, Reisi ile özdeşleşen İslam devriminin asla değişmez kodlarına dönüş önerisi karşısında, geleceğin değişim vaadini ve isteğini oylamış oldu. Işık uzaklığında koşullar, farklı içerikler, kültürler ve devinimler, toplumlar da olsa; ay başındaki Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de keza gene “umudu” temsil ettiği için Elysée’ye çıkan Macron örneğini gördük. 12 gün arayla İran’da “umut” faktörünün, bir defa daha gerici ve popülist retoriklerinin üstüne çıktığını görüyoruz. Demek işin sırrı “umut” verebilmekte ve umudun taşıyıcısı olmakta. En utangaç şekliyle bile olsa. Irak’ta yine bombalı gece Irak’ın başkenti Bağdat ve güneyindeki Basra’da önceki gece düzenlenen intihar saldırılarında en az 35 kişi yaşamını yitirdi. Bağdat’ın güneyindeki iki kontrol noktasında meydana gelen patlamalarda 24 kişi öldü. Güneyde ise Basra dışındaki bir kontrol noktasındaki saldırıda ise 11 kişi hayatını kaybetti. Saldırıları IŞİD üstlendi. C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle