03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 21 Mayıs 2017 EDİTÖR: FARUK EREN TASARIM: İLKNUR FİLİZ dizi 5 Suçlayanları suçluyoruz... açıyoruz. Yani dizi boyunca Cumhuriyet’e, onun yönetici ve yazarlarına yönelti len yalanlardan, iftiralardan, kanıtsız S avcı konuştu, yargıç mührü bastı, “Cumhuriyet’in yönetici ve yazarlarının evlerinde arama yapın, kendilerini de gözaltına alıp nezarethaneye tıkın” dedi. 31 Ekim 2016 sabahı savcı buyruğu, yargıç kararı uygulandı... Savcı konuştu, “Cumhuriyet’in yazar ve yöneticilerini tutuklayın” dedi. Yargıç mührü bastı. Tutuklandılar. Mahkeme iddianameyi kabul etti ve duruşma için tam üç ay sonraya gün verdi: 24 Temmuz 2017. Savcı tutuklamaya, yargıç mühür basmaya doymadı. Şu anda 13 arkadaşımız Silivri’de tutuklu. Kimisi üç kişi, kimileri tek başlarına ve mutlak bir yalıtılmışlıkla Silivri’de tutuluyorlar. 93 yıllık Cumhuriyet’i kuşatma, susturma operasyonunda savcı konuştu, Anayasa Mahkemesi’nden (AYM) bugüne kadar ciddiye alınabilecek bir adım gelmedi. Yani savcı konuştu, tanıklar konuştu, AKP medyası konuştu. AYM ise konuşmadı. İddianame ekleri başta olmak üzere dosyalar aylar sonra nihayet elimize geçti. Şimdi söz sırası bizde, Cumhuriyet’te... iddialardan, mesleğimizin yüz karası medya tetikçilerinin yazıp çizdiklerinden, MASAK yakıştırmalarından, ByLock zırvalarından oluşan suçlamaları temelsizliğini açığa çıkaracak, bizi suçlayanlara hak ettikleri cevapları vereceğiz. Kısaca söyleyelim: Bizi suçlayanları suçlayacağız. Suçlarını günışığına taşıyacağız. 156 gün geçti ve savcı nihayet ve bir savcıya tanıklık edenler konuştu, AKP kez daha konuştu, iddianamesini açık medyası konuştu... HHH Bugünden itibaren “Cumhuriyet’i Yani işimizi yapmaya ara vermeden, hız kesmeden devam edeceğiz. Kumpas böyle başladıladı. Kapsamlı bir dosya ile başvurulan susturma operasyonu dosyası”nı İşimiz gazeteciliktir... Gazetemizin yayın politikasını hedef alan soruşturma kapsamında 31 Ekim 2016 sabahı Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu, yazarlarımız Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya ve Hakan Kara, Kitap Eki yönetmenimiz Turhan Günay, okur temsilcimiz Güray Öz, avukatımız Bülent Utku, muhasebe müdürümüz Günseli Özaltay ve eski çalışanımız Bülent Yener, evlerinden gözaltına alındı. Hakkında gözaltı kararı olduğunu öğrenen çizerimiz Musa Kart, yazarımız Kadri Gürsel, avukatımız Mustafa Kemal Güngör ve yöneticimiz Önder Çelik de kendi istekleri ile Emniyet’e gitti. 5 günlük gözaltının ardından Murat Sabuncu, Turhan Günay, Bülent Utku, Güray Öz, Hakan Kara, Musa Kart, Kadri Gürsel, Mustafa Kemal Güngör ve Önder Çelik, haber ve köşe yazılarımız gerekçe gösterilerek İstanbul 9. Sulh Ceza Yargıcı Mustafa Çakar tarafından ‘kaçma şüphesi olduğu gerekçesiyle’ tutuklandı. Hakkında yakalama kararı çıkarıldıktan sonra Türkiye’ye dönen İcra Kurulu Başkanımız Akın Atalay da 12 Kasım 2016’da yine aynı gerekçelerle, aynı yargıç tarafından kaçma şüphesi uyandırdığı iddiasıyla tutuklandı. Yargıç Çakar, aralarında takipsizlikle sonuçlanan veya yargılaması süren haberler ve köşe yazılarını tutuklama kararına gerekçe yaptı. Gözaltı sürecinde soruşturmayı başlatan savcı Murat İnam’ın FETÖ davasında sanık olduğu ve bir ağırlaştırılmış müebbet, bir müebbet ve ek olarak 67 yıl 3 aya kadar hapsinin istendiği ortaya çıktı. Savcı Murat İnam, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na şikâyet edildi ancak soruşturmadan alınmadı. Biliyordu, kaçmadı Ardından 29 Aralık 2016’da muhabirimiz Ahmet Şık, haberleri ve Twitter paylaşımları gerekçe gösterilerek gözaltına alındı. Soruşturmayı başlatan savcı Fahrettin Kemal Yerli, Şık’a Sabah muhabiri Nazif Karaman’ın kendisiyle ilgili yazdığı yalan haberi soru olarak yöneltti. İstanbul 8. Sulh Ceza Yargıcı Atila Öztürk, hükümetin sonradan Fethullah Gülen cemaatinin kumpası olduğunu kabul ettiği Oda TV davasında 1 yıl cezaevinde kalan Şık’ı “FETÖ/PDY ve PKK/KCK propagandası” yaptığı iddiasıyla tutukladı. Yargıç, tutuklanmadan önce verdiği röportajda “Beni tutuklayacaklar” diyerek kaçıp saklanmayan Şık’ın da kaçma şüphesi uyandırdığını öne sürdü. Savcılık, operasyondan sonra 156 gün boyunca iddianame hazırlamadı. Bu nedenle 11 arkadaşımızın aylık tutukluluk incelemelerini yapan sulh ceza hâkimlikleri ya tutuklama kararını kopyaladı ya da “kaçma şüphesi, delillerin toplanmamış olması” gibi soyut yasa maddelerini sıraladı. Bunlara yapılan itirazlara ilişkin kararlar da yine birbirinin kopyasıydı. İddianame 5 ay sonra Savcı İnam’ın başlattığı soruşturma sonucunda aylardır beklenen iddianame 4 Nisan’da tamamlandı. Başsavcı İrfan Fidan’ın çalışma talimatıyla görevini değiştirmesi nedeniyle iddianame İnam’ın değil, Basın Suçları Soruşturma Bürosu Başsavcı Vekili Mehmet Akif Ekinci ve savcı Yasemin Baba’nın imzasıyla çıktı. Tutuklamaların 5 ay sonrasında hazırlanan iddianamenin neredeyse tamamını haberler ve Twitter paylaşımları oluşturdu. Soruşturma aşamasında avukatlara verilmeyerek yandaş kurumlara verilen dosya evrakları gibi iddianame de ilk önce Sabah gazetesine servis edildi. Bu metin üzerinde pek çok haber ve yorum çıktıktan sonra savcılar İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ne üzerinde düzeltme ve değişiklikler yaptıkları başka bir iddianame metni gönderdi. İddianamede, yazar ve yöneticilerimizin, “silahlı terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” iddialarıyla cezalan Laiklik, demokrasi gibi Cumhuriyet değerlerini savunan Türkiye’nin en eski gazetesinin yazar ve yöneticileri dinci örgüte yardım etmekle suçlanıyor! FIKRA GİBİ Telefona 14 gün bakılmadı Ulaştırma servisi çalışanımız Yavuz Yakışkan, 14 gün gözaltında kaldı. 14 gü nün sonunda gerçekleşen Emniyet ifadesi sı rasında Yakışkan’a FETÖ soruşturması kap samında tutuklanan M.Y. isimli İçişleri Ba kanlığı hukuk müşaviri ile kendisinin, oğlu nun ve eşinin 777 kez telefonla görüştüğü suçlaması yöneltildi. Söz konusu kişi ile aile fertlerinin de bu kadar çok sayıda irtibat kurmuş olması kar şısında avukatlarımız bu kişinin tanıdık bi ri olma ihtimalini göz önünde bulundurarak, Yakışkan’ın oğluna M.Y.’ye ait olduğu belirti len telefon numarasını sordu. Belirtilen telefon numarası Yakışkan’ın oğlunun telefonunda arkadaşının numara sı olarak kayıtlıydı. Emniyetin araştırma ge reği duymadığı durum gerçekte şöyleydi: Te lefon numarası oğlunun arkadaşına aitti. An cak suçladığı şekilde değil, İstanbul’da esnaf olan ve farklı bir M.Y.’ye aitti. Polis telefon numaralarını karşılaştırma gereği duymadan Yakışkan’ı 14 gün gözaltında tuttu. Bu ger çeğin savcılığa bildirilmesi nedeniyle Yakış kan serbest bırakıldı. Ancak yine de yurtdışı Hukuksuz operasyonun duyulmasından sonra Cumhuriyet okuyucuları ve destekçileri, günlerce dayanışma eylemi yaptı. na çıkışı yasaklandı. dırılmaları istendi. Gazetenin yayın politikasının, son üç yıllık dönemde, özellikle de 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında, 90 yıllık geçmişinin ve kuruluş felse Savcıya gidecekken fesinin tam aksi yönde değişime uğradığı öne sürüldü. Gazetenin, yıkıcı ve bölücü manipülasyonlara yönelik haberlere imza attığı, terör örgütleri liderlerinin ve yöneticilerinin şiddet çağrısı yapan açıklamalarına yer verdiği, terör örgütlerini “sevimli ve meşru” gösterdiği, Türkiye Cum evi basıldı tutuklandı huriyeti Devleti’ni uluslararası terör ör gütleri ile irtibatlandırdığı, adeta terör örgütleri tarafından “ele geçirildiği” yönünde okur şikâyetleri olduğu iddia edildi. İddianamenin hazırlanmasının ardından gazetemize yönelik tutuklamalar sürdü. İddianameyi hazırlayan sav ze Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın (KOM) 3 satırlık bilgi notu daya Gazetecilik suçu! İddianamede, yönetici ve yazarlarımızın, ByLock programını kullanan şüphelilerle çok sayıda bağlantı kurdukları da öne sürüldü. Savcılar, gazetecilerin, gazetecilik mesleği gereği kurdukları ilişkileri suç bağlantısı olarak göstermeye çalıştığı gibi, görüşmelerin hayatın olağan akışına uygun olmadığı gerekçesine sığındı. FETÖ ve PKK propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklanan Ahmet Şık’a ise iddiana mede DHKPC ve PKK suçlaması yöneltildi. Böylece tutuklama gerekçesi yapılan FETÖ propagandası suçlamasına gerçekte savcıların bile inanmadığı ortaya çıktı. cılardan Yasemin Baba’nın talimatıyla 5 Nisan’da gazetemizin ulaştırma çalışa nı Yavuz Yakışkan, 6 Nisan’da da muhase be servisi çalışanımız Emre İper gözaltına alındı. Savcı Baba, 2016’da başlatılan bir soruşturma kapsa mında gözaltına alı Emre İper nana dek ifadeye çağırmadığı İper’in ByLock kullanıcısı olduğunu iddia ede rek tutuklanmasını talep etti. ByLock iddiası İper, ByLock iddiasıyla ilgili, “Cumhuriyet gazetesi iddianamesini okuduğum sırada ismimin baş harflerinin kısaltılarak cep telefonu numaramın bir kısmının belirtildiğini görünce arkadaşım olan nak yapıldı. İper’in tutuklanmadan önce alınan cep telefonunun yedeklemesi soruşturma dosyasında olmasına ve İper ısrarla talep etmesine karşın savcılık, cep telefonu ile ilgili bugüne kadar rapor aldırmadı. Gerekçe yok Bunun üzerine gazetemi zin avukatları tarafından Çizim Semih Poroy yeminli adli bilirkişiden uzman mütalaası alındı. avukat Tora Pekin’e giderek durumu an İper’in telefonunda ByLock lattım. Cep telefonumun imajı alındı. Er programının hiçbir zaman kurulmadığı tesi gün avukata vekâlet verip savcılığa ve buna ilişkin hiçbir iz bulunmadığının başvuracak iken o gece evime baskın ya vurgulandığı raporla tutukluluğa itiraz pıldı” sözlerine rağmen kaçma şüphesiy edildi, ancak itiraz İstanbul 13. Sulh Ce le tutuklandı. za Yargıcı Utku Ercan tarafından gerek Tutuklamaya Kaçakçılık ve Organi çesiz bir biçimde reddedildi. KAZA HABERİNİN tweet’İNDEN TUTUKLAMA Oğuz Güven Gazetemizin internet sitesi, trafik kazası geçirerek yaşamını yitiren Başsavcı Mustafa Alper’in ölümüne ilişkin haberi, “İlk FETÖ iddianamesini hazırlayan Başsavcı Mustafa Alper’i kamyon biçti” tweeti’yle duyurmuştu. 55 saniye içinde silinerek düzeltilen bu tweet’i Sabah gazetesi ve ATV hedef tahtasına oturttu. Bu hedef göstermelerin ardından Basın Suçları Soruşturma Bürosu savcılarından olan aynı zamanda 12 tutuklu Cumhuriyetçi ile ilgili soruşturmayı yürüten Yase min Baba, cumhuriyet.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güven hakkında soruşturma başlattı. Savcı Baba’nın bu aşamadan sonra soruşturmayı devrettiği aynı büro savcılarından Celal Sarıdere 4 günlük gözaltının ardından 15 Mayıs’ta ifadesini aldığı Güven’i örgüt propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklamaya sevk etti. Sosyal medyadaki rekabet ve hız faktörü nedeniyle bu şekilde paylaşımda bulunulduğunu ve 55 saniye sonra düzeltildiğini söyleyen Güven, İstanbul 2. Sulh Ce za Yargıcı Akın Gürlek’in kararıyla tutuklandı. Gürlek kararında, “Söz konusu tweet ile FETÖ soruşturması dosyalarında görev yapan savcıların akıbetinin bu olacağının gösterildiğini” iddia etti. Oğuz Güven’in tutuklanmasıyla birlikte cezaevindeki Cumhuriyetçilerin sayısı 13’e yükseldi. YARIN: ERBABINDAN FETÖ SORUŞTURMASI C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle