04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 13 Mayıs 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN İlk ‘Hayır’ buluşması Kılıçdaroğlu referandumun ardından ilk nezaket ziyaretini ‘hayır blokundan’ Saadet Partisi’ne yaptı. Diyaloğun sürdürülmesi kararı alındı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, referandumun ardından ilk zi yaretini Saadet Partisi’ne yap tı. Görüşmede Bü lent Ecevit’in Baş bakan Necmet tin Erbakan’ın da yardımcısı olduğu 1974’teki CHPMSP İKLİM ÖNGEL koalisyonu gündeme geldi ve o koa lisyonun, “çok fark lı yaşam tarzlarını temsil eden iki partinin ülke sorunlarının çözü mü için ortak çalışabileceklerini” gösterdiği ifade edildi. İki taraf da artık “evet”i “hayır”ı da aşan bir tarzda kutuplaşmanın önlenmesi için çalışmak gerektiği konusunda uzlaşırken diyaloğun sürmesi ge rektiği belirtildi. Kılıçdaroğlu, referandumun ardından ilk ziyaretini Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç ve İstanbul Milletvekili Meh met Bekaroğlu ile birlikte Saa det Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na yaptı. ‘Aklı yetiyorsa sorun yok’ Kılıçdaroğlu CHP’nin Erdoğan’ın ABD ziyaretini “erteleme” önerisine Erdoğan’dan “Aklınıza ihtiyacımız yok” karşılığının sorulması üzerine “Kendi aklı yetiyorsa bir sorun yok” yanıtı verdi. Kılıçdaroğlu açlık grevi yapan iki akademisyenin durumlarına ilişkin de şöyle konuştu: “Biz haksız yere görevine son verilen bilim insanlarına yapılanı doğru bulmuyoruz. Barış bildirisini imzaladı diye katılırsınız veya katılmazsınız bir üniversite hocasının kapının önüne konması kadar yanlış bir şey yoktur. Âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir der Peygamberimiz. Alime verdiğimiz değer, bizim inancımızda da ahlakımızda da var. Üniversitelerde binlerce kişiyi yetiştirmiş hocaları düşüncelerini beğenmediğiniz için kapının önüne koymak açlığa mahkum etmek doğru değildir. Kendisinin eşinin işine son veriyorsunuz banka hesaplarına, pasaportuna el koyuyorsunuz. Bu kişiyi hayattayken ölüme mahkum etmek demektir.” ‘Ziyaretle ilgisi yok’ Edinilen bilgiye göre görüşmede Karamollaoğlu, daha önce sosyal medyadan paylaştığı “Biz referandum öncesi bir evet bloku içinde yer almadığımız gibi, bugün oluşturulmak istenen bir hayır blokunun da tarafı değiliz” ifadelerine açıklık getirdi. Karamollaoğlu, “Ben orada Türkiye’deki sorunların çözümünün önünde engel olan kutuplaşmayı kastettim asla sizin ziyaretlerinizle ilgili değil, Türkiye’nin en büyük sorunu budur, bunu aşmak sorundayız” dedi. En büyük sıkıntı adalet Görüşmede Türkiye’deki en büyük sorunun “Adalet ve hukuk devleti” olabilmekte yaşanan sıkıntılar olduğu dile getirildi. Hukuk devleti ilkeleri sağlanmadığı sürece hiçbir sorunun çözülmeyeceğinin belirtildiği görüşmede, taraflar “birinci mesele budur, bu ilkeler mutlaka yerine getirilmeli” görüşünde birleşti. Başbakan’ın Bülent Ecevit, yardımcının da Necmettin Erbakan olduğu 1974 CHP ve MSP koalisyonunun gündeme geldiği görüşmede, o koalisyonun ülkenin sorunlarının çözümünde ne kadar önemli işler gördüğüne dikkat çekildi. Çok farklı yaşam tarzlarını temsil eden iki partinin ülke sorunlarının çözümü için ortak çalışabileceklerinin en büyük göstergesi olduğu ifade edildi. O dönem ‘Farklılık kavga değil dostluk yaratmalı’ Yaklaşık 1 saat süren görüşmeden sonra Kılıçdaroğlu ve Karamollaoğlu basına açıklamalarda bulundu. Referandum sırasında makul bir tavır sergilendiğini söyleyen Karamollaoğlu, “Bu memleket hepimizin, farklı kanaat ve düşüncelere sahip olsak da barış ve huzur içinde yaşamalıyız. Güvencemiz adaletin kamil manada tecelli etmesi. Farklı düşüncelerimiz kavgaya değil dostukların pekişmesine vesile olmalı” dedi. Kılıçdaroğlu ise görüşmede Türkiye’yi, Ortadoğu’yu ve dünyayı konuştuklarını belirterek, Türkiye’nin ihtiyacının huzur ve birlikte yaşama olduğunu söyledi. “Kavgasız bir Türkiye istiyoruz” diyen Kılıçdaroğlu, “Si yasi anlayışımızı bunun üzerine kurarsak demokratik parlamenter sistemi bu çerçevede güçlendirirsek, Türkiye büyük ölçüde huzura kavuşacaktır. İnsanlar düşüncelerini özgürce ifade edebilmeli, yazabilmeli, konuşabilmeliler. Bu konuda görüş birliğimiz var. Pek çok konuda görüşlerimizi karşılıklı olarak ifade ettik. Bundan sonraki süreçte de umarım bu devam eder” dedi. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kılıçdaroğlu “ortak aday” sorusu üzerine, “Bu konular konuşulmadı. Bu sadece nezaket ziyaretidir. Türkiye’nin geleceği konusundaki karşılıklı endişelerimizi paylaştık. Sayın Genel Başkan adaletten söz etti. Ada letin olmadığı yerde devlet olmaz. Hepimiz için adalet kavramı önemli ve geçerlidir. Türkiye’nin huzura ve adalete ihtiyacı var. 2019 şöyle, şu başkan olacak gibi konular görüşülmedi” karşılığını verdi. Karamollaoğlu ise aynı soruya, “Bu konulara girmedik, bayağı erken. Daha sonra bu konudaki fikirlerimizi duyururuz” diye yanıtladı. Tüm siyasi partileri ziyaret etmek istediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Diğerlerini de ziyaret edeceğiz onların da görüşlerini alacağız. Kendi görüşlerimizi aktaracağız bu ülke hepimizin. Bir baskı yönetimi değil, özgürlükçü bir yönetiminden yanayız tavrımızı da bu şekilde koyacağız” dedi. de insani özelliklerin ve nezaketli üslupların ne kadar önemli olduğu vurgulandı ve bunun Türkiye açısından çok önemli bir ihtiyaç olduğu belirtildi. Karamollaoğlu’nun Kılıçdaroğlu’na referandum kampanyası konusunda “Sizin yumuşak tutumunuz bu neticenin alınmasında çok etkili oldu. Bu uslubunuz ol masaydı bu netice alınamazdı, çok iyi yönettiniz” derken Kılıçdaroğlu da “Sizin de tavrınız çok etkiliydi. Bu sonucun alınmasında bunun çok büyük katkısı oldu” dedi. İki taraf da artık ‘evet’i ‘hayır’ı da aşan bir tarzda kutuplaşmanın önlenmesi için çalışmak gerektiği konusunda uzlaştı. İleriki süreçte de bu olumlu ha vanın korunması için çok dikkatli bir tavır izlenmesi gerektiğinin altı çizilen görüşmede, 2019’a yönelik bir konuşma olmadığı öğrenildi. Meclis’e gelecek uyum yasalarına karşı izlenecek tavır ve diğer siyasi meselelerde karşılıklı görüşmelerin, diyaloğun ve işbirliğinin sürmesi gerektiği belirtildi. l ANKARA CHP’Lİ TEZCAN’A SİLAHLA SALDIRAN KİŞİ TAHLİYE EDİLDİ ‘Kafasına da sıkardım’ demişti CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’a 29 Ekim 2016’da Aydın’da silahlı saldırı düzenleyen saldırgan Alparslan Sargın’ın tahliyesine karar verildi. Aydın 3’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanan üç sanıktan tek tutuklu Sargın’ın şartlı tahliyesine karar verildi. Zanlı hakkında yurtdışına çıkış yasağı getirildi. Sargın, HDP kongresinde PKK’liler için saygı duruşu yapıldığını ve bu esnada Tezcan’ın ayağa kalktığını savunarak, “Daha önce kullandığım ilaçlar vardı, yaklaşık bir aydır kullanmıyordum. Bunun ve alkolün de etkisiyle Tezcan’ın o hareketleri aklıma geldi ve yanına yaklaşıp silahımı baldırına dayayıp bir el ateş ettim. İsteseydim kafasına da sıkardım ama bizim amacımız öldürmek değil” diye konuşmuştu. Ateş ettikten sonra Tezcan’la aynı masada yemek yiyen kimseyi tehdit etmediğini savunan Sargın, “Öldürülen teröristlere değil, şehitlere saygı duyacaksın. Terör örgütlerine değil devletine sahip çıkacaksın” diyerek ayrıldığını ileri sürmüştü. Hakkında soruşturma açılan Sargın adlı saldırgan hakkında ‘silahla kasten yaralama’ suçundan altı yıldan 12 yıla kadar hapis ile cezalandırılması talep edilmişti. l Haber Merkezi CHP’ye 3 kişilik çağrı heyeti İl başkanlığı kongresindeki ihtilaf nedeniyle mahkeme ‘çağrı heyeti’ atadı ‘Kayyım atanması mümkün değil’ CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl, Bolu 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin, CHP Bolu İl Yönetimine 3 kişilik kayyım atandığına ilişkin haberleri değerlendirdi. Herhangi bir kayyım atamasının olmadığını ifade eden Bingöl, verilen kararın içinde tedbirin olmadığını, buna ilişkin istinaf yolunun açık olduğunu söyledi. Bu kapsamda kararın kesinlik taşımadığını ifade eden Bingöl, şunları kaydetti: “Temyiz yolunun açık olduğu bu kararın kesinleşmesi için hukuki sürecin tamamlanması gerekiyor. Hukuki süreç tamamlanmadan bir kayyım görevlendirilemez. Bu dava, ‘olağanüstü il kongresi’ talebine yönelik bir davadır. Bunu başka yöne çekmek art niyetli bir tutumdur.” l ANKARA/Cumhuriyet Bolu’da CHP il kongresinin usulsüz yapıldığı gerekçesiyle açılan davada Bolu 2. Sulh Hukuk Mahkemesi karar verdi. Mahkeme il kongresini yapmak üzere partili 3 kişiyi çağrı heyeti olarak atadı. Parti üyesi ve delegesi Mehmet İlker Karaoğulları, 2015’te yapılan CHP il başkanlığı kongresinin merkez ilçe delege seçimleri yapılmadan gerçekleştirildiği gerekçesiyle 148 imza toplayıp Bolu 2’nci Sulh Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. Yaklaşık 1 yıl süren dava, sonuçlandı. Karar duruşmasında il yönetimi avukatı, merkez yürütme kurulu tarafından olağan kongre kararı alındığını ve ilan edildiğini, bu nedenle olağanüstü kongre talebinde bulunmanın kötü niyetli ve mevzuata aykı rı olduğunu ifade ederek davanın reddini talep etti. Mahkeme, olağanüstü kongre çağrısı yapmak üzere üyeler Cemal Bakan, İsmail Uludağ ve Selam İşbilir’in çağrı heyeti asıl üyeleri olarak atanmasına karar verdi. Mahkeme, Burhan Yıldırım’ın da çağrı heyeti yedek üyesi olarak görevlendirilmesini kararlaştırdı. CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan, “Ben buradan çağrı heyetinde görev alan arkadaşlara çağrıda bulunuyorum. Tüzük size 45 günlük süre öngörmüş ama bana göre 45 günlük süreyi beklemeden genel merkezle temas ederek il kongresinin belirlenmesi çağrısında bulunuyorum. Genel merkezin de bu kongrenin toplanma konusunda talimat vermesini bekliyorum” dedi. l BOLU/ DHA haber 5 Yarınlara; barışa, kardeşliğe... İlkyaz sürgün veriyor gülüm... Oysa senin bakışların donuk... Sessizliğin sesi oluyorsun sabahları, dalıp dalıp gidiyorsun derin vadilerde. Ve kendi kendine soruyorsun! Sahi sen, vişneçürüğü sevdaları bilir misin? Sahi sen, kırlangıçların öpüşlerine hiç tanık oldun mu? Sahi sen, sulara, göçmen kuşlara bakarak bir gülü dalından koparıp kokladın mı? Bir kayısı dalında açan çiçek, bir ıhlamur ağacının yalnızlığı, bir çocuğun gülüşü bir gün mutlaka aydınlık sabahlara ulaştıracak hepimizi... Gökyüzünü kuşatan çanlar çalacak, kapılar aralanacak, masmavi bir gökyüzü karşımıza çıkacak. Çiçekler solmayacak, mavi gök, siyaha meydan okuyacak, umut Kafdağı’nın ardına saklanmayacak. Lümpenler, ellerinde bıçak, muşta, palayla kadınların, çocukların üzerine saldırmayacak, hayat güzel olacak... İçeride ve dışarıda hep umut ve direnç olacak Akın Atalay’ın söylediği gibi. “... Bizi buraya hâkim ve savcılar koymadı. Yurtdışındaydım, geldim, teslim oldum. Halkoylaması sonuçlarından umutluyuz. Oy atma anı itibarıyla demokratikti. Seçim süreci bütünüyle demokratik bir süreç değildi. Teslim olmamızı istiyorlar, bizim üzerimizden basını suçlamak istiyorlar.” Güray Öz ise şöyle diyordu: “Bulabildiğimiz kitapları okuyabiliyoruz. Koşullar kötü. Yıllardır gazeteciyim. 12 Eylül dönemi koşullarında bile böyle şartlarla karşılaşmadık.” HHH Bir huysuz acıyla değil sevgiyle dokunuyor tutuklu Cumhuriyetçiler çiçeklere... Onlar umutlarını hiç ama hiç yitirmiyorlar... Murat Sabuncu, hızlı ve adaletli bir yargılama istediklerinin altını çizip şöyle sesleniyor: “İktidar FETÖ’yle işbirliği yaparken biz bu insanların suçsuzluğunu anlattık. O dönem FETÖ’nün hedefi olduk. Şimdi FETÖ’ye yardımdan buradayız. Kim olduğunu bilmediğim te lefonlar yüzünden yargılanacağım. Ama er geç gazetecilik kazanacak.” Kadri Gürsel diyor ki: “Telefonla konuştuklarımın ByLock kullanıp kullanmadıklarını bilemem. Bundan benim haberimin olması düşünülemez. 30 yılı aşkın meslek hayatımda hesap veremeyeceğim telefon görüşmesi olamaz. Gazeteciliğimi saydamlık ve hesap verme üzerine kurarım.” Musa Kart: “35 yıldır sadece karikatür çiziyorum. Benim için 25 yıla varan hapis cezası isteniyor. Evet, şaka gibi. Belki bugüne kadar böyle çarpıcı ve vurucu bir espri yapamadığım için cezalandırılmayı hak ettim. Kim bilir!” Turhan Günay: “CHP’ye ve Kemal Kılıçdaroğlu’na teşekkür ediyorum. OHAL ciddi bir cezalandırma biçimi oldu. Uzun tutukluluk cezaya dönüştü. Adalet yok edildi. İddianamemiz ancak 18 Nisan’da kabul edildi.” Bülent Utku, “tecrit altındayız” deyip ekliyor: “Burada özellikle OHAL’den kaynaklanan koşullar başta görüşme hakkımız olmak üzere pek çok hakkımız kısıtlanıyor. Adeta tecrit altındayız.” HHH Ahmet Şık “delile gerek yok” deyip devam ediyor: “Cemaat yargılaması ile bugünkü yargılama arasındaki tek fark, onlar delil üretiyorlardı, şimdi delile gerek yok. Korkunç bir kötülükle karşı karşıyayız...” Mustafa Kemal Güngör: “Bu hukuki bir operasyon değil, siyasi bir operasyon. Amaç, zihinsel olarak sağlam çıkmak. Aylardır buradayım, memleketim için buradayım. Demokrasi mücadelesi veren bir insan olarak tutuklu olmam beni üzüyor. Ama demokrasi adına buna katlanacaksınız. Tecrit altındayız. OHAL nedeniyle ortak alan yok. Üç kişi birbirini göremiyor.” Yirmi yıl önce yazdığım bir yazımdan alıntıyla yazıma noktayı koyuyorum: “Var mısınız yarınlara; barışa, kardeşliğe, sevgiye, özgürlüğe koşmaya?” Hatay Barosu, Danıştay başkanını istifaya çağırdı Hatay Barosu Başkanı Ekrem Dönmez, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ü Danıştay’ın 149. yıldönümünde yaptığı konuşma nedeniyle istifaya davet etti. Güngör’ün, “Değişiklikle anayasamızda var olan kuvvetler ayrılığı ilkesi daha da belirgin hale getirilmiştir. OHAL ve KHK’lerin amacı, devletin kurumlarını terör örgütü mensupların dan arındırmak ve demokrasiyi korumak olup kişilerin hak ve özgürlüklerine, amaç dışında herhangi bir sınırlama getirilmemiştir” sözlerini anımsatan Dönmez, “Danıştay’a intikal edebilecek hususlarda peşinen görüşünü açıklaması ve taraf pozisyonu alması nedeniyle görevini layıkıyla yapacak niteliği kalmamıştır” dedi. l HATAY / Cumhuriyet Canikli: HSK, Kavurmacı’nın tahliyesini inceleyecek Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı’nın tahliye olayına ilişkin HSK’nin devreye girdiğini söyledi. Canikli, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Kavurmacı’nın tahliyesiyle ilgili HSK’ye başvurduğunu, tahliye işleminin ‘Nöbetçi hâkime’ denk getirilerek yapıldığı iddiasının inceleneceği bilgisini verdi. Milletvekilleri ve bakanların ByLock kullandıklarına dair herhangi bir somut bilginin olmadığını savunan Canikli, FETÖ ile mücadele ederken kimsenin kayırılmasının mümkün olmadığını öne sürdü. l ANKARA / Cumhuriyet HDP’li Ferhat Encü bir kez daha hâkim karşısına çıktı Tutuklu HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü hakkında “terör örgüt üyeliği” iddiasıyla açılan davaya Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Kandıra F Tipi Cezaevi’nde tutuklu buluna Encü mazeret bildirerek oturuma katılmazken avukatı Ramazan Demir salonda hazır bulundu. Mahkemeye 5 sayfalık dilekçe sunan avukat Demir, mü vekkilinin tahliyesini talep etti. Ardından konuşan savcı ise Encü hakkında kuvvetli suç şüphesi bulunduğunu belirterek, tutukluluk halinin devamını istedi. Kısa bir ara veren mahkeme, “kaçma, saklanma ve delilleri karartma” şüphesi bulunduğu gerekçesi ile tutukluluğun devamına karar vererek, oturumu erteledi. l DİYARBAKIR / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle