02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Cem Karaca Maltepe’de anıldı Anadolu rock müziğinin güçlü sesi Cem Karaca’nın 72. yaş günü, Maltepe Belediyesi Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde kutlandı. “Balıkçı olan, sonra şarkıcıyım, müzikte her zaman tamir ci çırağıyım, usta olursa düş adamı derler diyen Cem Karaca’nın 72. yaş gününü, hep birlikte kutluyoruz” diyen İlkim Karaca, Cem Karaca ile özdeşleşen şapka şeklindeki pastayı sahnede Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, Maltepe Belediyesi Kültür Müdürü Zeynep Hayman, ünlü müzikolog Yalçın Tura’nın eşi Sabahat Tura, balerin Gülen Andak ve ünlü sanatçı Tanju Okan’ın oğlu Tansu Okan ile birlikte kesti. Cuma 7 Nisan 2017 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Yine, yeniden [email protected] 15 festival... 10günlükİstanbulFilm Festivali koşuşturması 36. kez başladı Tv bağımlılığının ardından gitgide bilgisayar ve cep telefonu ekranlarından ayrılmaz olan günü müz insanını sinema salonlarına çağı ran, ekrandan beyazperdeye davet eden ve (o beylik klişe deyişle) nicedir ilkba harla özdeşleşip bir Sinematek misyonu da üstlenerek çoktan gelenekselleşmiş olan Uluslararası İstanbul Film Festi vali, ‘Kaldır Kafanı’ motto’suyla 36. kez perde açtı 2 gün önce. Kuşkusuz ülkemizde sinema sevgisi ve film kültürünün yayılıp bü ‘Mulholland Çıkmazı’ yümesinde, geniş sinemasever yığınlarını bilgilendirip bilinç Stewart’ı yönettiği, eski ‘Cahi lendirmesinde, çok sayıda sine ers’ eleştirmeni Olivier Assayas’a macının, senaristin, kamerama Cannes’da en iyi yönetmen ödülü nın, film eleştirmeni ve yazarı nü kazandıran “Hayalet Hikâyesi”, nın yetişmesinde büyük katkı Macar sinemasının önemli yönet sı olagelen ve yine zengin prog menlerinden Ildiko Enyedi’nin son ramı ve çeşitli etkinlikleriyle bir kez daha sinemaseverleri o film den bu filme koşturacak bir ma ratona çağırarak 15 Nisan’a kadar sürecek. 36. İstanbul Film Festivali’nde bu yıl 186’sı uzun metraj, 17’si kısa film olmak üzere 200’ü aş kın film var 9 salonda, 10 gün sü resince. Beyoğlu’nda Atlas ve Beyoğlu sinemalarında, İtalyan Kül ‘Genç Karl Marks’ tür Merkezi ve Pera Müzesi’nde, Nişantaşı’nda City’s, Levent’te Kanyon ve Kadıköy’de Rexx sinemalarında 515 Nisan arasında bir kez daha o ‘filmlerden film beğenme’ durumunu yaşayacak yine tüm sinemaseverler! Yönetmen YağmurDurul Taylan kar gün gösterime girdiği yönetmen Reha Erdem’in jürisine başkanlık edeceği Uluslararası Altın Lale Yarışması’nda İngiliz tiyatro rejisörü William Oldroydoyun yazarı Alice Birch ikilisinin birlikte yönettiği “Lady Macbeth”, Belçika deşlerin jüri başkanlığını yapacağı, 12 filmlik Ulusal Altın Lale yarışmasında lı yönetmen Lucas Belvaux’nun Fransız aşırı sağının tepkisini çeken “Bu Ül Yeşim Ustaoğlu’nun katıldığı festival ke Bizim”, seyirciye çeşitli sürprizler lerden ödüllerle dönüp vizyona da gi sunan Portekiz yapımı “Ornitolog”, Ca ren “Tereddüt”ü, Pelin Esmer’in “İşe te Blanchett’in sanat tarihini yönlendir Yarar Bir Şey”i, Kazım Öz’ün “Zer”i, miş çeşitli manifestoları dile getirerek Orhan Eskiköy’ün “Taş”ının yanı sı 13 ayrı karakteri canlandırdığı “Mani ra Ceylan Ö. Özçelik’in son Berlinale’e festo”, Greg Zglinski imzalı, huzursuz seçilmiş ilk filmi “Kaygı”sı ve Onur edici gerilim denemesi “Animals” ve Ünlü’nün “Kırık Kalpler Bankası”yla Grimm masallarından esinlenen yönet Berlin festivalinde Altın Ayı’yı alan “Beden ve Ruh”, İrlandalı yönetmen Jim Sheridan’ın Vanessa Redgrave, Eric Bana, Rooney Mara, Adrian Dunbar gibi iyi oyuncuları bir araya getirdiği “Saklı Kalanlar”, 2 yıl önce İstanbul’da konuk ettiğimiz Haitili usta Raoul Peck’in James Baldwin’in ya rım kalmış ‘Remember This House’ adlı eserinden uyarladığı “Ben Senin Zencin Değilim”iyle “Genç Karl Marks”ı, Katalan yönetmen Alberto Serra’nın 2016’nın en başarılı filmlerinden “14. Louis’nin Ölümü”, Romen sinemasının genç ustalarından Colin Peter Netzer’in “Ana Sevgilim” festivalde gönül rahatlığıyla salık verilecek filmlerden. Öteden beri farklı anlatımı ve tarzıyla keşfetmeyi seven sinefillere hitap eden, festivalin en ilginç bölümlerinden ‘Mayınlı Bölge’, seyirciyi eğlendirirken düşündüren, hayata ve dünyaya mizahi bir açıdan bakan ‘Antidepresan’ ve sinema tarihinin gizli cevher niteliğindeki kimi filmlerini yeniden ortaya çıkaran ‘Gömülü Hazineler’ adlı bölüm Mehmet Sertan Ünver’in Kerim Çap men Sebastien Laudenbach’ın yoğun el lerine de dikkati çektikten sonra “Ba lı ve Yavuz Çetin gibi genç yaşta yitir emek ürünü, prömiyerini Cannes’da ya ba”, “Yol”, “1984”, “Mulholland Çıkma diğimiz iki önemli rock müzisyenimiz pan benzersiz animasyonu “Elleri Olma zı” vb. gibi namlı klasikleri kapsayan hakkında yaptığı “Blue” belgeseli me yan Kız”ı öğütlenecek nitelikte, seyre ‘Cinemania’ bölümüyle son vereceğimiz rakla beklenen filmler. değer filmler festivalde. bu festival yazımızı iyi seyirler dilekle Son filmi “Koca Dünya”nın bu Yine Hollywood starı Kristen riyle noktalayalım. Adana’da portakal tadında karnaval Karnaval renkli görüntülere sahne olacak. SAVAŞ KÜRKLÜ “Nisanda Adana’da5. Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı” bugün başlıyor. Nisan ayının başından bu yana portakal çiçeği kokan kent bu kez de karnaval etkinliklerine, dolayısıyla renkli görüntülere sahne olcak. Bu yıl 5. kez düzenlenen ve 3 gün sürecek olan karnavalda en coşkulu gün, Adanalılar ve kente gelen turistlerin rengârenk kostümleriyle sokak ve caddeleri dolduracağı yarınki büyük Karnaval Yürüyüşü ile yaşanacak. Kente önemli bir canlılık ve turizm hareketi yaşatacak karnavalda ayrıca çok sayıda sanatsal, kültürel ve sportif etkinlik gerçekleşecek. Kent merkezindeki ana cadde ve sokaklarda bir şölen havasının yaşanacağı Portakal Çiçeği Karnavalı’na çok sayıda sanatçı ile birlikte iş ve cemiyet hayatından çok sayıda ünlü isim de katılacak. Adana’ya gelecek Nükhet Duru, Meltem Cumbul, Bedri Baykam, Menderes Samancılar, Emre Karayel, Timur Savcı, Arif Keskiner, Nebil Özgentürk, Erdal Cindoruk, Rıza Akın, Murat Hasarı, Faruk Tınaz, Levent Veziroğlu, Nur Veziroğlu, Le vent Özdilek, Mehmet Turgut ve Galip Erdal gibi isimlerin yanı sıra, Gripin, Redd ve Kolpa grupları da müzikseverlere unutulmayacak bir karnaval yaşatacaklar. Atilla Özdemiroğlu anılacak Karnaval etkinlikleri arasında geçen yıl aramızdan ayrılan müzik adamı Attila Özdemiroğlu da, pazar günü Mimar Sinan Amfi Tilatro’daki, Çukurova Devlet Senfoni Orkeskestrası eşliğinde Nükhet Duru, Meltem Cumbul, Gripin, Güvenç Dağüstün’ün katılacağı, Özdemiroğlu’nun şarkılarının seslendirileceği konserle anılacak. Karnavalda bu yıl ilk kez, “Ödüllü Halk Koşusu” ve Kostüm Koşu ve Tasarım Yarışması”da düzenlenecek. Ödüllü Halk Koşusu pazar günü 09.00’da Tarihi Büyüksaat Kulesi önünden başlayıp Merkez Park’ta sonlanacak. Merkez Park’ta 11.00’de başlayacak “Kostümlü Karnaval Koşusu” ise ayrı bir anlam taşıyor. Aynı zamanda “Kostüm Tasarım Yarışması” heyecanının da yaşanacağı yarışmada ilk 3’e giren kostüm sahiplerine gala gecesi ödül verilecek. ‘Rock’n Roll’ Eğlenceli bir seyirlik: Rock’n Roll 36.İstanbul Film Festivali’nde izlediğim ilk film Guillaume Canet imzalı “Rock’n Roll” oldu. 20 yıldır oyunculuk ve yönetmenlik yapan (yönetmen sıfatıyla 5 uzun metrajlı filmi var) Canet’nin kendi personası üzerinden orta yaş krizine giren bir aktörü son derece mizahi bir dille ele aldığı son filmi “Rock’n Roll” bazı bölümlerinde yüksek sesle güldüğüm, sonlara doğru biraz sarkar gibi olsa da beklenmedik dönüşleriyle ilgiyi ayakta tutmasını bilen eğlenceli bir seyirlik. Guillame Canet ve Marion Cotillard dahil birçok kişinin kendini oynadığı film erkeklik halleri üzerine sağlam durum tespitleri yaparken evde, işte ve sokakta erkeğin acıklıgülünç var oluşunu ele alıyor. Film boyunca kendini ispat çabasındaki Canet’nin düştüğü komik durumlar, girdiği tuhaf kılıklar ve kendi yüzü/bedeni üzerinde yaptığı garip müdahaleler görülmeye değer doğrusu. ‘Ateş Serbest’ ‘Ateş Serbest’ Günün ikinci filmi Ben Wheatley’den “Ateş Serbest Free Fire”. İlk kez radarıma takıldığı 2011 tarihli “Kill List” filminden beri yakından takip ettiğim İngiliz sinemacı gerçekten de günümüzün en özgün kafalarından biri. Geçen yıl “High Rise” filmi belki biraz beklentilerin altında kalmıştı ama Wheatley’in orada da olağanüstü bir görsel dünya yarattığını düşünenlerdenim doğrusu. “Free Fire” ise 90 dakika boyunca tek mekânda geçiyor ve neredeyse gerçek zamanlı olarak bir çatış mayı anlatıyor. İlk 1520 dakika boyunca karakterlerin birbirlerine üstü kapalı ve açık açık meydan okuduğu, gerilimin bir hayli yüksek tutulduğu bir bölümün ardından çatışma bölümü başlıyor işler her geçen dakika daha da tuhaf ve komik bir hal alarak finale doğru ilerliyor. Wheatley 2013 tarihli “A Field In England” filminde de tüm hikâyeyi bir arazi parçası üzerinde kurmuş ve ortaya siyah beyaz psikedelik bir film çıkarmıştı. Bu sefer akla biraz “Reservoir Dogs”u da getiren, ama karakterlerin geçmişleri hakkında neredeyse hiçbir açıklama getirmediği dört başı mamur bir şiddet komedisi yapmış. Üzerinde düşündükçe daha da büyüyen ve atmosferi, ustalıklı, incelikli kurgusu, tavizsiz şiddeti, en önemlisi de son derece beceriksiz tetikçileriyle (sahi bu kadar beceriksiz bir güruh sinema tarihinde olmamıştır herhalde) aklınızdan çıkmayacak kanımca. ‘Hayalet Hikâyesi’ İkinci günün ilk filmi ise bir önceki filmi “Clouds of Sils Maria” ile gerçek bir başyapıta imza atan Olivier Assayas’ın bir kez daha Kristen Stewart ile çalıştığı “Hayalet Hikâyesi Personal Shopper”. Yine “Sils Maria”dakine benzer bir rolü üstlenen Stewart (ünlü bir yıldızın kılık kıyafet satınalmacısı bu kez) ölen ikiz kardeşinin kendisiyle temas kurmasını beklemekte ve bir yandan da tam bir başbelası olan patronu için hiç sevmediği bir iş yapmaktadır. “Personal Shopper” kesinlikle bir “Sils Maria” değil, onu öncelikle söyleyeyim ama Assayas’ın sağ gösterip sol vurduğu bir hikâyeyi büyük bir ustalıkla anlattığına şüphe yok. Öncekinin aksine bu filmde tek bir karaktere odaklanan senaryonun gerilimden ziyade varoluşsal bir tonda ilerlemesi yer yer filmin temposuna darbe vuruyor belki ama filmin atmosferik yapısı ve tekinsiz gizemi izleyiciyi etkilemeyi başarıyor. ‘Korkuyla Uyan’ GÜNÜN FİLMİ ‘Korkuyla Uyan’ Şunu hemen belirtelim, çok yakında bu filmden hareketle çekilen bir TV dizisi başlayacak ve muhtemelen o dizinin müptelası olacaksınız. O yüzden hiç vakit kaybetmeden 1971 tarihli “Korkuyla Uyan Wake In Fright”ı izleyin, zira yaklaşık 30 yıl boyunca kayıp addedilen filmi bir daha bulmanız kolay olmayacak. Ted Kotcheff’in yönettiği, Cannes Film Festivali’nde yarıştıktan sonra ka yıplara karışan ve ancak 2009’da restore edilerek yeniden dolaşıma giren “Wake In Fright” bugün Avustralya sinemasının en büyük başyapıtlarından biri kabul ediliyor. Sydney’li genç bir öğretmenin Avustralya’nın zorlu kırsal bölgelerinde yaşadığı ve kendi vahşi doğasını da keşfettiği filmde Gary Bond, Donald Pleasence ve Chips Rafferty gibi isimler rol alıyor. (19.00 Kadıköy Rexx) İSTANBUL FİLM FESTİVALİ’NDE BUGÜN 4 “Şafak Sökmeden” (Maria Schrader) 11.00 / Nişantaşı City’s 4 “Cennet” (Andrei Konchalovky) 13.30 / Levent Kanyon 4 “Direnmeyin” (Craig Atkinson) 13.30 / Levent Kanyon 4 “Richard III” (Richard Loncraine) 19.00 / Beyoğlu Atlas 4 “Dalida” ( Lisa Azuelos) 21.30 / Kadıköy Rexx Levent Kanyon C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle