22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 7 Nisan 2017 10 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Skandal iddianameGAZETEMİZ YAZAR VE YÖNETİCİLERİ HAKLARINDAKİ İDDİALARI DEĞERLENDİRDİ 159 gündür özgürlüğünden yoksun... İGC ÜYESİ GAZETECİ Haluk Besen yaşamını yitirdi Besen, 21 Şubat 1964 yılında Başbakan İsmet İnönü’ye suikast olayında İnönü’nün yanındaki tek gazeteciydi. Gazetemiz eski muhabirlerinden ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) üyelerinden 87 yaşındaki Haluk Besen yaşamını yitirdi. Gazetemizde muhabirlik yaptığı yıllarda “Bonfile Haluk” lakabıyla bilinen Besen dün İzmir Alsancak Hocazade Camisi’nde düzenlenen törenin ardından toprağa verildi. 1930 yılında Balıkesir Burhaniye’de dünyaya gelen Besen, 1935 yılında ilçeye gelen Atatürk ile tanışma fırsatı buldu. Besen, 1952 yılının temmuz ayında yayına başlayan Ege Ekspres gazetesinde profesyonel gazetecilik yaşamına başladı. Tercüman Gazetesi İzmir bürosunun kuruluşunda bulunan Besen, 1960 yılı başında Cumhuriyet gazetesi Ankara Bürosu Başbakanlık muhabirliği yaptı. Yurtdışı, Basın Yayın Genel Müdürlüğü basın ataşeliklerinde çalışıp tekrar Ankara’ya dönen Besen, 1962 yılında Cumhuriyet gazetesi Güneydoğu illeri bürosunu Diyarbakır’da kurdu. Koalisyon hükümetleri sırasında Başbakanlık muhabiri olarak çalıştı ve İsmet İnönü’ye yapılan suikast olayında yanında bulunan tek gazeteci olarak hayati tehlike atlattı. 1965 seçimlerinde askerlik nedeniyle Cumhuriyet gazetesinden ayrıldı. Dönüşte kısa bir süre Hürriyet Haber Ajansı bürosunda çalıştı ve Avrupa’ya gitti. 1972 yılında İstanbul’a dönen Besen, 1980 yılında geçirdiği bir rahatsızlık nedeni ile emekli oldu. Üç kitabı bulunan Besen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin en eski ve en yaşlı hayatta olan beş üyesinden biriydi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Gazetemiz yazar, çizer ve yöneticileri hakkında 5 ay sonra tamamlanabilen iddianamenin Silivri Cezaevi’ne ulaşmasının ardından tutuklu yöneticilerimiz ilk tepkilerini CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ile paylaştı. Gazetemizin Genel Yayın Yönet meni Murat Sabuncu, “Başı enkaz haline geldiğinin en so mız dik giriyoruz, iddiana mut göstergesi” dedi. me çıktığında bunu görecek İddianamede yer alan suçla siniz’ demiştik. Şimdi iddia malara tepki gösteren Cumhu name ile herkes bunu gördü” riyet Yayın Danışmanı Kadri ifadelerini kullanırken, gazetemizin avukatı Bülent Utku Utku Çakırözer Gürsel ise “İktidara yakın gazetelere sızdırılan haberlerde da “Skandal iddianame. Hukukun benim 92 ByLock kullanıcısıyla irti batım olduğu şeklinde haberler basında yer aldı. Bu haberlerin yayımlanmasındaki maksat bana karakter suikastı düzenlemekten başka bir şey değildir” dedi. Cumhuriyet yöneticilerinin tepkileri şöyle: MUHALİF BASINLA DAYANIŞMA ÇAĞRISI ‘Başımız dik’ dedik, herkes gördü CHP milletvekili Utku Çakırözer, 79 gündür Silivri Cezaevi’nde tutuklu bu evvel iddianamenin hazır lerin serbest bırakılmasını talep edilanmasını istediğini söy yoruz” diye konuştu. Muhalif basınledi. Kanaat, Çakırözer’e la dayanışma çağrısı yapan Kanaat, lunan BirGün çalışanı Mahir Kanaat’i ziyaret etti. yaptığı açıklamada, “Tarafsız olduğu söylenen “Herkesi BirGün, Evrensel ve Cumhuriyet gazetesi almaya davet ediyo Redhack’in yayımladığı Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba Cumhurbaşkanı, tutuklu gazetecilerin katil, te rum. Sesimizin kısılmaması için bu gazeteler yaşamalı” dedi. kanı Berat Albayrak’ın maillerine ilişkin haberler nedeniyle cavüzcü, terörist olduğu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “dün nu söyleyerek cezaevinde ya beşten büyüktür” açıklamasını 25 Aralık 2016 günü evine ya gazeteci olmadığını iddia pılan baskınla gözaltına alınan Mahir Kanaat ediyor. Gözaltında kaldı ve “örgüt üyeliği” iddiasıyla ğımız süreyle birlikte 103 tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne götü gündür dört duvar arasındayız. He hatırlatan Kanaat, “Dünya beşten büyüktür, 80 milyon da tek adamdan da büyüktür. Bütün yurttaşların iradesinin tek adama bırakılmasını doğ rülen BirGün çalışanı Mahir Kanaat, nüz iddianamemiz bile hazır değil. ru bulmuyorum. Bu nedenle de herCHP milletvekili Utku Çakırözer’e Bir an önce iddianamenin hazırlan kesi ‘Hayır’ oyu vermeye çağırıyo keyfinin yerinde olduğunu, bir an masını bekliyoruz ve bütün gazeteci rum” diye konuştu. l Haber Merkezi DAYAN MUSA Avrupa Parlamentosu milletvekillerinden tutuklu gazetecilere mektup Murat Sabuncu: Tutuklanırken biz okurlarımıza “Başımız dik giriyoruz, iddianame çıktığında bunu göreceksiniz. Sadece gazetecilik yaptık ve gazetecilik suç değildir” demiştik. Şimdi iddianame ile herkes bunu gördü. Basın ve ifade özgürlüğünü sadece kendimiz için değil, herkes için istediğimizi bir kere daha vurguluyoruz. Özgür günlerde ve en kısa sürede okurlarımızla kucaklaşmayı bekliyoruz. HukuK enkaz haline gelDİ Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) önerisiyle Avrupa Parlamentosu (AP) vekilleri Türkiye’de tutuklu gazetecilere destek amacıyla mektupkart gönderme kampanyası başlattı. Yeşiller Partisi grubu kampanya çerçevesinde dün gazetemizin tutuklu çizeri Musa Kart’a bir mektup yollayarak “Dayan Musa” dedi. Mektup yazılacak isimler arasında Cumhuriyet Yayın Danışmanı ve Uluslararası Basın Enstitüsü Yönetim Kurulu üyesi Kadri Gürsel ve gazetemiz muhabiri Ahmet Şık’ın da olduğu duyuruldu. Musa Kart’a yollanan AP Yeşiller Grubu adına eşbaşkanlar Ska Keller ve Philippe Lambert ile Fransız Yeşil parlamenter Eva Joly’nin imzalarını taşıyan mesajda, “Bu mektubu, sana dayanışma duygularımızı göndermek, yalnız olmadığını bir kez daha hatırlat mak ve Türkiye’nin otoriter bir rejime dönüşmesini izlediğimiz bugünlerde senin mizahi bakış açının eksikliğinin hissedildiğini söylemek için yolluyoruz” ifadelerine yer verildi. Mektup “Dayan Musa! Binlerce kilometre uzakta da olsak, belki varlığımızın farkında olmasan da biz senin yanındayız, özgür basının ve demokratik bir Türkiye’nin yanındayız” sözleriyle son buldu. Gazeteci hapishanesi RSF’nin kampanyayı duyuran bülteninde, Türkiye’nin dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi haline geldiği ve darbe girişimi sonrası ilan edilen olağanüstü hal döneminde tutuklanan çoğu gazetecinin henüz hâkim karşısına çıkamadığı vurgulandı. Bültende, RSF’nin AP’deki beş gruptan, Türkiye’den 5 gazeteciye mektup yollamasının istediği belirtildi ve mektup yazılacak diğer isimlerin Nazlı Ilıcak, Şahin Alpay, Kadri Gürsel ve Ahmet Şık olduğu açıklandı. Gazetecilik suç Kampanyayla ilgili konuşan RSF Genel Sekreteri Christophe Deloi re, “Bugün Türkiye’de gazetecilik suç haline getirilmiştir. Türkiye’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a karşı eleştirel bir editöryal politikanın karşılığı terörizm iddiasıyla hapse atılmaktır” dedi. Türkiye, RSF’nin 2016 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 151’inci sırada yer alıyor. l Dış Haberler AVRUPALI TÜRK GAZETECİLER: Güray Öz’ü bırakın Avrupa Türk Gazeteciler Birliği’nin (ATGB) yönetim kurulu, bir açıklama yaparak tutuklu bulunan gazetemiz yazarı ve Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Güray Öz’ün serbest bırakılmasını is tedi. ATGB’den yapılan açıklamada Güray Öz’ün sadece gazetecilik yaptığı için tutuklandığına dikkat çekilerek “Medya ve ifade özgürlüğünün ayaklar altın da olduğu, ülkemizin bir büyük felaket içinde debelendiği günlerde terör bahanesiyle, terörün yanından bile geçmemiş, hatta ömürleri terörle mücadele içinde geçmiş gazeteciler ve kurumlarının yerle bir edilmesi, Türkiye’deki rejimin gerçek niteliğini açığa çıkarmıştır. Bu süreci, ATGB’ye bağlı gazeteciler olarak büyük bir kaygı ile izlemekteyiz. Özgürlüklerinden alıkonan 11 Cumhuriyet çalışanından biri olan  kurucu üye miz Güray Öz ve tutuklu tüm gazetecilerin serbest bırakılması talebimizi bir kez daha dile getiriyoruz” denildi. Açıklamada ATGB’nin Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü için önümüzdeki günlerde DJU Hessen ile ortaklaşa kampanyalar ve etkinlikler yapmaya hazırlandığı, benzer kampanyaları Almanya’da da hayata geçirmeyi hedeflediği kaydedildi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Bülent Utku: Skandal iddianame. Hukukun enkaz haline geldiğinin en somut göstergesi. Boşu boşuna yattık ve yatırıyorlar. Haksız tutuklamaların siyasi olması halinde Türk Ceza Kanunu’nun 77. maddesinde belirtilen “insanlığa karşı suç” gündeme gelir. Bu suçta da zamanaşımı yoktur. KARAKTER SUİKASTI YAPILIYOR Kadri Gürsel: Dün iktidara yakın gazetelere sızdırılan haberlerde benim 92 ByLock kullanıcısıyla irtibatım olduğu şeklinde haberler yer aldı. Bu haberlerin yayımlanmasındaki maksat, bana karakter suikastı düzenlemekten başka bir şey değildir. Hakkımda olmayan suç delili yaratılmak istenmektedir. Burada yargıya bir çağrıda bulunmak istiyorum. Yapılması gereken en iyi, en doğru hareket kamuoyunu yanıltmak yerine; söz konusu hatlar ile isnat edilen irtibatın niteliğinin bir an önce açıklanmasıdır. Bu kişiler telefonla sms mi atmışlar, onlar mı bizi aramış, biz mi onları aramışız; bunun sadece benim için değil tüm Cumhuriyet gazetesi tutukluları için bir an önce yapılmasını talep ediyorum. DÜZELTME VE CEVAP METNİ Cumhuriyet Gazetesi’nin 18.02.2017 tarihli nüshasında 10. sayfada “İhraççı Dekana FETÖ Soruşturması” başlığıyla SERTAÇ EŞ tarafından kaleme alınan yazıda halen görevini en iyi şekilde ifa eden müvekkil hakkında gerçeğe aykırı beyanlara ve itibarı zedeleyici ifadelere yer verildiğinden kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi ihtiyacı doğmuştur. Müvekkil, 92 yıllık köklü bir tarihi olan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin dekanlık görevini en iyi şekilde yürütmektedir. Ülkemizde FETÖ/PDY terör örgütüne karşı yapılan mücadelede her Türk Vatandaşı gibi o da üzerine düşen görevi yerine getirmek için elinden geleni yapmaktadır. Söz konusu haberde yapılan paylaşımlar ile iddia edilen hususlar, müvekkilin kişilik haklarını ihlal eden, itibarını zedeleyen ve gerçeğe aykırı hususlardır. Yapılan haberdeki yorumlar ve gerçeğe aykırı beyanlar, başlı başına hak ihlali ve hukuka aykırılık teşkil etmektedir. Bu nedenle öncelikle müvekkilin her türlü yasal yollara başvurma hakkını saklı tuttuğumuzu açıkça beyan ederiz. Müvekkilin 4 öğretim görevlisini ihraç ettiği, hakkında FETÖ terör örgütüyle irtibatı olan kişilerle yakın ilişki içinde bulunduğu iddiası ile soruşturma yürütüldüğü, yargı kararlarına uymadığı gibi asılsız is natlarla müvekkilin görevini yerine getirmede hukuktan uzaklaştığı izlenimi yaratılmaya çalışılmıştır. Müvekkil, Ankara Üniversitesi nezdindeki getirildiği tüm idari görevlere, mevzuata uygun olarak amirleri tarafından atanmıştır. Müvekkil, üstlendiği tüm idari görevlerini hukuka uygun bir biçimde ifa etmiştir. Halen devam ettirdiği Dekanlık görevini de en iyi şekilde yerine getirmek için gece gündüz demeden çalışan müvekkilin, FETÖ/ PDY Terör örgütü ile uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmadığını açıkça belirtiriz! Mevzuata göre müvekkilin bir akademisyeni ihraç etme şeklinde bir yetkisi bulunmamaktadır! Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden ihraç edilen akademisyenler, YÖK kararı üzerine Bakanları Kurulu tarafından alınan ve Resmi Gazete’de yayınlanan KHK’lar ile ihraç edilmiştir. Müvekkilin tek başına böyle bir karar alması hukuken mümkün değilken, “ihraççı dekan” sıfatıyla karalanması ve aşağılanması kabul edilemez. Ankara Üniversitesi nezdinde yapılan soruşturma sonuçları, YÖK’e bildirilmiş ve YÖK tarafından alınan kararlar Bakanlar Kurulu’na iletilmiştir. Şu halde söz konusu 4 akademisyenin ihracında müvekkilin hiçbir yetkisi bulunmamaktadır. Basın Etik Kuralları gereğince müvekkilin ifa ettiği dekanlık görevinin yetki ve sorumluluklarının araştırılmadan haber yapılması kabul edilemez. Kaldı ki haberde geçen “ihraç edilen akademis yenlerden biri” tarafından müvekkil aleyhine yapılan şikâyete ilişkin olarak; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 03.11.2016 tarih ve 2016/117535 sor. no., 2016/80839K. numarasıyla “hiçbir ciddi bulgu ve belgelere dayanmayan dilekçenin 4483 sayılı yasanın 4. maddesinin 3 ve 4. fıkraları uyarınca İŞLEME KONULMAMASINA” karar verilmiştir. Söz konusu ihbar eden Savcılık nezdinde verdiği ifadede açıkça müvekkilin FETÖ örgüt üyesi olduğuna ilişkin kendisinin doğrudan bilgi ve görgüsü olmadığını beyan etmiştir. Haberin yapıldığı tarihten 3 ay öncesinde alınan kararı araştırmaksızın müvekkil hakkında devam eden bir soruşturma olduğunu iddia etmek Gazetecilik Etik Kurallarına aykırıdır. Müvekkilin yargı kararlarını uygulamadığı iddiası da haberde verilen diğer iddialar gibi asılsızdır. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığı’nca İYUK. md. 28’ye uygun olarak söz konusu yargı kararlarına uyulmasına karar verilmiş ve kararlar uygulanmıştır. Müvekkilin, “yargı kararlarını uygulamadığı’nın iddia edilmesi akla ve mantığa uygun değildir. Karara uyulmadığını gösterir somut bir delil ileri sürülmeden yapılan yayın, haber olma özelliği taşımamaktadır. Söz konusu sözde haber sebebiyle halen Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığı görevini devam ettiren müvekkil hakkında kamuoyu nezdinde olumsuz bir intiba oluşmakta, aynı zaman da bu asılsız iddialar sebebiyle müvekkile karşı iftira suçu işlenmektedir. Haberde geçen iddialarla müvekkilin dekanlık görevini ifa etmesi engellenmeye çalışılmaktadır. Cumhuriyet Gazetesi’ne yayınlanan haber üzerine birçok internet sitesi bu gazeteyi kaynak göstererek yayın yapmış ve müvekkilin kişilik haklarına saldırı daha da ağırlaşmıştır. Bu nedenle yapılan başvuru üzerine Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliği’nin 2017/1178D. İş sayılı karariyla www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/678337/ ihraccıdekanaFETO soruşturması.html adresine erişimin engellenmesine karar verilmiştir. Sonuç olarak müvekkilin ifa ettiği dekanlık görevinin yetki ve sorumluluğunun kapsamı hiçbir şekilde araştırılmadan ve müvekkilin konu ile ilgili bilgisine başvurmadan hazırlanan, dedikodu mahiyetinde/kişilerin his dünyalarında yarattıkları kişisel düşüncelerine dayanarak müvekkilin fotoğrafının da izinsiz kullanılmasıyla açık bir biçimde hedef olarak gösteren sözde bu haber yazısı gerçeği hiçbir şekilde yansıtmamaktadır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur. 23.02.2017 Muharrem ÖZEN Vekilleri Av. Dr. Bülent Hayri ACAR Av. M. Burak BAŞKALE Av. Sezin Duygu TUNCER C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle