07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 29 Nisan 2017 4 CHP sesini yükseltmeli Her şey açık ve net. “Ne şiş yansın ne kebap!” diyerek dikta ile mücadele edemezsin. Faşizmle savaşmak için bazı şeyleri göze almak zorundasın. Hukuksuzlukla mücadele etmek için iki yol var. Ya siyasetin ve hukukun sana hâlâ sağlamayı sürdürdüğü olanakları kullanacaksın, ya da o yollar tümden kapanmışsa sokağa çıkacaksın. Sinei millete döndüğün zaman, siyasetin etkisi sınırlı da olsa sunduklarını elinin tersiyle itip sokağı seçmişsin demektir. Hukuku çiğneyen, onu çiğnerken, hesabını da yapmış, sokak olasılığını göze almış, bütün kurumlarını ele geçirdiği devletin rekabet edilemez olanaklarıyla seni sokakta hazır beklemektedir. Devlet benim diyen zihniyetle sokakta mücadele, sokakta devletle karşı karşıya gelmek demektir. Siyasetin ve hukukun sunduğu imkânlardan kalanlar neler ise onları sonuna kadar akılcı kullanmayı en uygun yol olarak gördüğün takdirde, sesini yükselteceğin gösteri hakkını da kullanmayı dışlamayarak, hukuk ve siyaset mücadelesini sürdürmek zorundasın demektir. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin çiğnendiği yerde demokratik, denge ve denetleme mekanizmaları, adil yargının bittiği diyarda, başvuracağın tarafsız ulusal hukuk kurumları kalmamıştır. Yaşanan son olaylar bu gerçeği gösterdi. O zaman bakacaksın, tarafsız adil bir hukuk kurumu olarak elinde ne kalmış diye. Bu arayış seni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yönlendirecek kaçınılmaz olarak. HHH AİHM’ye başvuracaklarını belirten son açıklamalarından anlaşıldığına göre, CHP şu anda işte tam bu noktada. Demokrasiyi bütün kural ve kurumlarıyla ayaklar altına alma süreci içindeki AKP ise aynı sırada ülkede Avrupa’ya bir “Haçlı Seferi”ne karşı, sözel ve düşsel direniş savaşı başlatma havasında. Böyle bir ortamda, CHP’nin elinde kalan tek demokratik hukuk yolu olan AİHM başvurusunu, Türkiye’yi düşmana gammazlamak olarak niteleyeceklerdir diktacılar. Bu başvurunun her Türk vatandaşı ve kurumu için anayasal bir hak olmasına aldırmadan, daha önce Tayyip Erdoğan’ın üç kez, Abdullah Gül’ün bir kez bu mahkemeye başvurmuş olmasını bilmezden görmezden gelerek, suçlamada bulunacaklardır. AKP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Aktay’ın, 16 Nisan referandumunun hemen ertesinde “evet oylarının çalındığı” iddiası, AKP takımının yandaşlarında algı yaratmak için, toplumsal hamakatı sonuna dek zorlayarak, her türlü akıl sır almaz iddiayı uluorta yaymaya kararlı olduğunu göstermektedir. Bu durumda CHP’nin suçlamalardan yılıp sinerek, geçmişte Tayyip Bey’in de hem de üç kez kullandığı bu hakkı kullanmaktan vazgeçmesi bir şeyi değiştirmeyecek, “düşman Avrupa!” ile işbirliği suçlamaları ihanet çığlıklarıyla bezenmiş olarak, sürecektir. HHH Türkiye’de yalana dayanarak saltanat sürmek isteyen bir diktayı savunanlar, buna karşı koyanlar hakkında karalamak için söyleyecek hiçbir şey bulmasalar bile şunu diyebilirler: Evet, resmen, açıkça başvurmuyorlar ama el altından gammazlayarak, ihanetlerini sürdürüyorlar! Yılarak, pısarak, sinerek bunları engellemenin olanağı yoktur. Bunların üstesinden gelmenin tek yolu, diktaya karşı demokrasi mücadelesi verirken, anayasadan ve altında T.C’nin imzası bulunan uluslararası anlaşmalardan doğan hakkını kullanmakta olduğunu ve kullanmaya devam edeceğini yüksek sesle haykırmak ve asıl ihanetin demokrasinin yerine diktayı ikame etmek olduğunu tok sesle söylemektir. CHP, diktayla mücadele etmek ve bu mücadelesi sırasında, elinde kalan tek bağımsız ve tarafsız yargı organı AİHM’ye başvurma konusunda kararlı ise AKPM müzakereleri sırasında içinde bocaladığı ikircikli tavrı süratle bir yana bırakmalı ve mesnetsiz suçlamaların üstüne üstüne gitmelidir. Faşizmle mücadele bazı şeyleri göze almayı zorunlu kılar. CHP bu konuda kararlıysa, bunları göze alıp, gereğini yapmak zorundadır. Başka yolu yok! haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET Erdoğan’ın acelesi 2019 seçimleri için Erdoğan’ın, genel başkanlık koltuğuna oturmasına ilişkin çelişkili açıklamaların ardından gelen kararın altında 2019’a hazırlık yatıyor Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2 Mayıs’ta partiye üye olmaya, 21 Mayıs’ta da olağanüstü kongreyle genel başkan olmaya hazırlanıyor. Parti kulislerinde, Erdoğan’ın genel başkan olmak için olağan kongreyi beklemek yerine hızla olağanüstü kongreyi toplamasıyla ilgili şu değerlendirmeler yapılıyor: 2019 seçimlerine EMİNE KAPLAN hazırlık: Referandumda anayasa değişikliği kabul edilmesine karşın yüzde 51.4’lük oran AKP’nin beklentisinin altında kaldı. Özellikle İstanbul, Ankara ve Antalya başta olmak üzere pek çok büyükşehirde ‘hayır’ oylarının önde çıkması 2019 yılında yapılacak yerel seçim ile Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimleri için riskli bir tablo ortaya çıkardı. Erdoğan, hemen genel başkan olarak hem partiyi hem de teşkilatları toparlayarak 2019 seçimlerine hazırlamak istiyor. İkili yapı görüntüsü: Erdoğan, partiye üye olup genel başkanlık için olağan kongreyi bekleseydi partide “Erdoğan düz üye ama kurucu lider, Yıldırım genel başkan ve başbakan” gibi ikili bir yapı oluşacaktı. Bu ikili Kafa kArışıklığı ‘Ne olacağımı 9 gün sürdü bilmiyorum’ Başbakan Binali Yıldırım, AKP’de 9 gün süren kafa karışıklığının ardından salı günü toplanacak MKYK’yi beklemeden önceki gün sızdırılan olağanüstü kongre tarihini resmişleştirdi. Yıldırım, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2 Mayıs Salı günü yapılacak parti grup toplantısında AKP’ye üye olacağını, olağanüstü kongrenin de 21 Mayıs’ta yapılacağını açıkladı. Yıldırım, 22 Mayıs 2016’da Ahmet Davutoğlu’ndan aldığı genel başkanlık görevini tam 1 yıl sonra yine bir olağanüstü kongre ile ilk genel başkan Erdoğan’a bırakmış, Erdoğan ise 16 Nisan’dan 36 gün sonra genel başkanlığı almış olacak. Yıldırım Başbakan Binali Yıldırım, BBC World televizyonunda yayımlanan ‘HARDtalk’ programında soruları yanıtladı. Yıldırım, siyasi geleceği ile ilgili soru üzerine, “Ben bir şeyler yapmak için bir yol bulabilirim. Şu an bir sonraki seçime kadar Cumhurbaşkanı ile ülkeyi yönetme sorumluluğuna sahibim” yanıtını verdi. Başkan Yardımcısı olup olmayacağı sorusu için Yıldırım, ileride ne olacağını bilmediğini ifade ederek, Cumhurbaşkanı ile birlikte çok şey yaptıklarını “sonunda da bir şekilde birlikte olacaklarını” söyledi. yapı görüntüsü de hem alınacak kararlar hem de parti politikalarının belirlenmesinde sıkıntı yaratmasa bile kamuoyunda bu ikili yapı üzerinden tartışmalar yürütülecekti. Genel merkez ve Saray kopukluğu: Erdoğan’ın hemen genel başkan olmasıyla AKP Genel Merkezi ile Cumhurbaşkanlığı sarayı arasında zaman zaman yaşanan iletişim kazaları ve kopukluklar önlenmiş olacak. Ekip huzursuzluğu: Başbakan Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın genel başkanlık koltuğuna oturarak, AKP’yi toparlamayı hedeflediği ifade ediliyor. Erdoğan ile çok uyumlu çalışsa da zaman içinde iki isim etrafında ekipleşmeler oluşuyor, “Erdoğan’a yakın olanlar, Yıldırım’a yakın olanlar” biçiminde bir görüntü ortaya çıkıyordu. Erdoğan’ın genel başkanlığıyla bu durum ortadan kaldırılacak. Sosyal medyadaki atışmalar: Bir süredir sosyal medya üzerinden Erdoğancılar, Gülcüler, Davutoğlucular olarak adlandırılan ‘silahşörler’ mücadelesi yaşanıyor. Erdoğan, genel başkan olmasıyla partiyi de yıpratan bu duruma doğrudan müdahale edecek. l ANKARA ‘Haksızlık, zulüm her yerde’ Bülent Arınç Eski Başbakan Yardımcısı Arınç, FETÖ operasyonlarını sert dille eleştirdi. Arınç hükümeti, mağdurlar için önlem almaya çağırdı Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Best FM’de katıldığı programda kendisinin eski ortağının da gözaltına alındığı FETÖ operasyonlarını eleştirdi. Arınç, “Her yerde haksızlık ve zulme varan olaylar var. Cumhurbaşkanı zulmü sevmez, Başbakanımız zulmün yanında olmamıştır. 3 ay oldu OHAL inceleme komisyonunun kurulacağının duyurulması. Bunun bir an önce hayata geçmesinde fayda var. Başbakan Binali Yıldırım’a yalvarıyorum” dedi. Arınç, avukatlara yönelik operasyon kapsamında gözaltına alınan eski ortağı için de “Benim ortağımla aradan 1 yıl geçtikten sonra ne gibi suçlama olduğunu bilmiyorum” dedi. AKP’li Mehmet Metiner’in kendisi için “Gönül dünyamızda yeri yok” açık lamasını yaptığının anımsatılması üzerine Arınç, “Metiner kimdir ki sözleri bu kadar kıymetli olsun, internet sitelerinde kendine yer bulsun. Benim de gönül dünyamda bir sinek ısırığı kadar yeri yok” karşılığını verdi. Metiner’in iyi bir siyasetçi olmadığını, çok yanlış hareketler yaptığını dile getiren Arınç, “Meclis’te sevilmediğinin de tanığıyım. Adıyaman’da son sıradan seçilmişti. Adıyaman’dan geldiler bize yalvardılar ‘Bunu bizden alın. Fitne çıkarıyor’ dediler. Onu oradan alıp İstanbul’da orta sıralara verdiler” ifadelerini kullandı. Arınç, yeni bir parti kurmayacağını, hâlâ iyi bir AKP’li olduğunu söyledi. Metiner’den cevap Metiner ise Arınç’ın bu sözlerine Twitter üzerinden yanıt verdi. Meti ner, açıklamasında, “Bu sözler sana ait ise çapın ve seviyen bu kadar işte. Adıyaman’dan geldiğini söylediğin kişiler de FETÖ’cü ve senin gibilerdir mutlaka. Seni de 81 ilden kripto FETÖ’cüdür, fitnecilik yapıyor diye şikâyet ediyorlardı. Nasıl biri olduğun görüldü. Haklıymışlar” dedi. Arınç’ın ‘Adıyaman’da istenmediğine’ ilişkin sözlerine de Metiner, “2. sıradan, Reis’in kontenjanından seçildim. Senin gibilerin beni sevmemesinden de ancak mutluluk duyarım. Madem beni Adıyaman’dan aldıracak gücün vardı da niye liste dışı bırakmadın? İstanbul’da da en iyi sıradayım, ya sen? Senin de, o dönem senin gibi iktidar katında bulunanların da beni harcamaya gücünüz yetmedi” diye konuştu. Demirtaş cezaevinde 3. öyküsünü yazdı Edirne E Tipi Cezaevi’nden daha önce “Halep Ezmesi” ve “Selam Olsun Kara Gözlere” adlı iki öykü yazan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yazdığı üçüncü öyküsü “Deniz Kızı’nda, babaları Suriye’deki savaşta ölen, kendileri ise Türkiye üzerinden Avrupa’ya gitmek isteyen 5 yaşındaki Mina ile annesinin denizde son bulan yaşamını anlattı. Demirtaş, geçen günlerde çizdiği resmi, önceki gün de yazdığı şiiri kamuoyuyla paylaşmıştı. HDP’li başkana tahliye Zonguldak’ta emekli öğretmen evli ve 4 çocuk babası HDP İl Eşbaşkanı Mehmet Zeki Salmanoğlu, Devrek ilçesinde etrafı tel örgü ile çevrili evinin bahçesindeki odunların üzerine HDP ve Devrimci Parti bayrakları astı. İlçede oturan İ.D, M.Ç, S.A, ve Ş.Ç., geçen aralık ayında Salmanoğlu’nun bahçesine girip, “Sen vatan hainlerinin bayraklarını asıyorsun, onları sökmeye geldik” diyerek bayrakları indirdi. Salma noğlu, bunun üzerine evden aldığı av tüfeği ile havaya 34 el ateş açtı. 4 kişi uzaklaşırken, olayın ardından gözaltına alınan, Salmanoğlu tutuklandı. Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesi 4 kişinin şikâyetçi olmaması ve davaya katılmak istemediklerini bildirmelerini değerlendirerek, sanığın üzerine atılı suçun vasfını, mevcut delil durumu, tutuklulukta geçirdiği süreyi de dikkate alarak adli kontrolle tahliye kararı verdi. l DHA Aytaç Durak 6 yıl sonra beraat etti Adana’da eski Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak ile eski Belediye Meclis Başkanvekili Mustafa Tuncel’in de aralarında bulunduğu 73 sanığın yargılandığı “çete davası”nda 6 yıl sonra karar çıktı. Durak beraat ederken Tuncel, kasten yaralamaya azmettirme suçundan 7 ay 15 gün hapis cezası aldı. Ayrıca tüm sanıklar suç örgütü suçundan beraat etti. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle