23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 29 Nisan 2017 10 TURHAN GÜNAY SİLİVRİ’DEN MESAJ GÖNDERDİ: Kitaplar 10’ar 10’ar adrese ulaşıyor Gazetemizi susturma amaçlı so zarımız Hakan Kara, avukatlarımız Bülent konusunda bilgi verdi. Avukatları aracılığıyla ruşturma kapsamında tutuk Utku ve Mustafa Kemal Güngör, yöneticimiz cezaevi yönetiminin bildirimini paylaşan Gülu bulunan Genel Yayın Yönetme Önder Çelik’in Silivri Cezaevi’ndeki 181. gü nay, “Bana, tutukluların üzerlerinde, ondan nimiz Murat Sabuncu, İcra Kuru nü. Yazar, çizer ve yöneticilerimizin en bü fazla kitap bulunduramamaları nedeniyle fazlu Başkanımız Akın Atalay, Ki yük sorunu ise istedikleri kitapları okuyama la kitap verilemediği söylendi. Geçen çarşamtap Eki Genel Yayın Yönetme mak ve mektuplaşamamak. Cezaevi yönetimi ba gününden itibaren bendeki on kitabı yöneni Turhan Günay, yayın danış ise 10 kitap sınırlaması nedeniyle gönderilen time teslim ettim. Karşılığında da on yeni kimanı ve yazarımız Kadri Gür kitapların tümünü yazarlarımıza vermiyor. tap aldım. Cezaevi idaresi kitapların bu yönsel, okur temsilcimiz Güray Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Günay’a, temle tek tek benim elime geçeceğini bildirÖz, çizerimiz Musa Kart, ya gönderilen kitapların kendisine ulaşmaması di” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Utandıran rapor Merkezi Washington’da bulunan insan hakları kuruluşu Özgürlük Evi’nin (Freedom House), dünya genelinde basın özgürlüklerinin durumunu incelediği raporda, “özgür olmayan ülkeler” arasında yer alan Türkiye dünyada 163’üncü, Avrupa’da ise 42’inci ve son sırada yer aldı. Freedom House “Basın Özgürlüğü 2017” raporunu açıkladı. Raporda 199 ülke, basın özgürlüklerinin durumu açısından 0 (en iyi) ve 100 (en kötü) olmak üzere notlandırıldı. Buna göre Türkiye, 76 puanla dünyada 163’üncü, Avrupa’da ise 42’inci ve son sırada yer aldı. Raporda ülkeler ayrıca, basın özgürlüklerinde “özgür”, “kısmen özgür” ve “özgür olmayan” kategorilerine göre sınıflandırılırken, Türkiye “özgür olmayan” kategorisine dahil edildi. Bunun yanında Türkiye, 20122016 yılları arasında notu 20 puan düşerek bu tarih aralığında basın özgürlükleri en fazla gerileyen ülke oldu. Türkiye 2016 yılında da 5 puan daha düşerek, Burundi, Nauru ve Belize ile birlikte, 6 puan düşen Polonya’dan sonra en çok not kaybeden ülke oldu. Acı örnekler Raporda, Türkiye’nin notunun düşürülmesine gerekçe olarak, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasın Freedom House’un basın özgürlüğü raporuna göre dünyada 163’üncü olan Türkiye, Avrupa’da ise 42’nci ve son sırada ABD GERİ GİDERSE BÜTÜN ÜLKELER GERİ GİDER Rapora göre basının en özgür olduğu ülke Norveç, en kötü olduğu ülke ise Kuzey Kore. ABD ise 23 puanla 33’üncü sırada yer alıyor. “Özgür” kategorisinde bulunan Amerika’yla ilgili değerlendirmede ABD Başkanı Donald Trump’a eleştiriler yöneltildi. Raporda, “Trump’ın hem başkan adayı hem de şimdi başkan olarak basını hor gördüğü, haber medyasının hükümetleri sözleri ve eylemlerinden dolayı sorgulama rolünü reddettiği, ülkenin basın özgürlüğü geleneklerine aldırış etmediği” belirtildi. “(Trump dışında) Hiçbir Amerikan başkanı görevinin ilk aylarında medyayı bu kadar aşağılamadı” ifadesi kullanılan raporda, “Ancak Trump’ın gazeteciler üzerinde sistematik kısıtlamalar getirmeye yeltenip yeltenmeyeceği henüz net değil” denildi. Amerika’da basın özgürlüğünün hala güçlü ama hafif düşüşte olduğu kaydedilen raporda, “ABD’nin basın özgürlüğü alanında diğer ülke ler açısından bir model ve arzu edilen standart oluşturmaya son vermesinin büyük bir tehlike oluşturacağı” uyarısında bulunuldu. Raporda, “ABD’deki siyasi liderler medyayı azarladığında diğer ülkelerdeki liderler de bundan cesaret alır. Amerikalı liderler demokrasi ve basın özgürlüğü desteklemekten geri adım attığında, Amerika’nın kıyıları ötesindeki gazeteciler de bunun etkisini hisseder” değerlendirmesi yapıldı. da çok sayıda baskıcı tedbirin hayata geçirilmesi gösterildi. Sansürün artması, eleştirel ve bağımsız medya kurumlarının kapatılması, gazetecilerin lisanslarının toplu iptal edilmesi, gazetecilere karşı keyfi gözaltı ve şiddet vakalarındaki keskin artış örnek verildi. Raporda Türkiye ile ilgili şu yorum yapıldı: “Türkiye’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı girişilen 15 Temmuz darbe girişimi, bağımsız, eleştirel medya açısından zaten vahim olan durumu daha da kötü hale getirdi. Başarısız darbe girişiminden sonra ilan edi len OHAL altında çok sayıda medya kurumu kapatıldı, binlerce gazeteci ve medya mensubu işlerini kaybetti ve daha birçoğuna ülkeden çıkış yasağı getirildi. Gazetecileri Koruma Komitesi’ne göre (CPJ), Türkiye Aralık 2016 itibarıyla en az 81 gazeteciyi hapiste tutuyor ve bu, dünyadaki en yüksek rakam. Hükümet ayrıca interneti de baskı altında tutarken, darbe girişimi sırasında sosyal medyaya kısıtlamalar getirdi ve eleştirel görülen web sitelerinin engellenmesi ya da kapatılması talimatı verdi.” Rapora göre, dünyada basın öz gürlükleri 2016 yılında son 13 yıldaki en düşük seviyeye gerilerken, dünya nüfusunun sadece yüzde 13’ü “özgür bir basına” sahip. Raporda, nüfusun yüzde 42’sinde basının “kısmen özgür” olduğu, yüzde 45’lik kesimin ise medya ortamının “özgür olmadığı” ülkelerde yaşadığı tespitine yer verildi. Raporda, “Dünyada basın özgürlüklerinde yaşanan düşüşün ABD, AB üyeleri ve diğer demokrasilerin güçlü liderliği olmadığı müddetçe muhtemelen devam edeceği” değerlendirmesinde bulunuldu. l Haber Merkezi l BASIN KONSEYİ Suçlamalar hangi karara dayanıyor Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’a mektup yazarak, hükümet üyelerinin “gazetecilik dışı nedenlerle tutuklular” açıklamalarının, tutuklu gazetecilerin yakınlarını yaraladığını belirterek, açıklamaların dayanağı bir mahkeme kararı ya da iddianame olup olmadığını sordu. Türenç, Cumhurbaşkanı’nın, Külliye’de, 22 Mart’ta, “Bakıyorum, hepsi hırsız, çocuk istismarcısı, terörist” cümlesini kullandığına ve devamında, “Banka soyanından seçim bürosu yakanlara kadar ne varsa bunların içinde var” dediğine dikkat çekti. Aynı gün, Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik’in gazeteci Hakan Çelik’e verdiği söyleşide, “Gazeteci kimliği olup da silah taşıyandan gasp edene kadar, başka şeylere kadar bir sürü şey var ki bu dosyaların içinde” ifadesini kullandığını belirtti. Türenç, “Basın Konseyi olarak, tutuklu gazeteciler listesini kontrol edip gerekirse düzeltebilmek için, hırsızlık, çocuk istismarcılığı, teröristlik, banka soygunculuğu, silahlı gasp dahil ‘bir sürü şey’ yapmış olmasına rağmen, gazeteci gösterilenlerin kimliklerini ve tutuklama müzekkerelerini, eğer haklarında dava açılmışsa iddianamelerini ve ceza verilmişse mahkeme kararlarını görmek istiyoruz” dedi. Yaralamayın Konseye başvuran tutuklu gazeteci yakınlarının, kişilik haklarına saldırı nedeniyle yasal yollara başvurmak zorunda kalacaklarını bildirdiklerini ileten Türenç, “Özgürlükleri zaten sınırlanmış olan meslektaşlarımızın, bir de bu açıklamalarla kişiliklerinin yaralanmasına engel olunması için, ilişikte takdim ettiğimiz listede adı ve soyadları bulunanlardan kimlerin hırsızlık / çocuk istismarcılığı ve benzer bir sürü şeyden tutuklandıklarının belgeleriyle birlikte tarafımıza bildirilmesi konusunda yardımcı olmanızı bekliyoruz” diye yazdı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Kutuplaşmanın ilacı özgür medya Sabancı Üniversitesi 15 Temmuz sonrasına ilişkin 9 rapor açıkladı Sabancı Üniversitesi (SÜ) İstanbul Politikalar Merkezi Çatışma Çözümü ve Arabuluculuk Programı Proje Yöneticisi Pınar Akpınar, “Türkiye’de hem siyasal hem toplumsal boyutta kutuplaşma var. Asıl kutuplaşmanın siyasi boyutta olduğunu gördük. Karşılıklı anlayışta saygı eksikliği var. Biz ise empatinin ve saygının arttırılmasını öneriyoruz. Medyaya çok büyük görev düşüyor. Özgür medyanın eksikliği kutuplaşmayı artırıyor. Özgür ve tarafsız medya kuruluşları kurulmalı” dedi. SÜ İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), “Darbe Girişimi Sonrası Çatışma Çözümü ve Demokrasi Fırsatları Projesi” kapsamında hazırlanan, 15 Temmuz sonrası demokrasi, devlet, kurumlar, reform, dış politika, birlikte yaşama olasılığı, normalliğe dönüş, ordu, diyalog ve uzlaşı imkânları konularında dokuz ayrı rapor açıkladı. SÜ akademisyenleri Fuat Keyman, Bülent Aras, Altay Atlı, Senem Aydın Düzgit, Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Evren Balta, araştırmacılar Cuma Çiçek, Aysen Ataseven, Metin Gürcan’ın kaleme aldı ğı raporlar, başlıca çatışma konularını tespit etme, daha güçlü ve uyumlu bir Türkiye için politika önerileri sunma amacı taşıyor. Kürtler ne hissediyor? Karaköy’deki Vault Otel’de düzenlenen toplantıda konuşan Proje Yöneticisi Pınar Akpınar, darbenin en büyük sonuçlarından birinin devlet kurumlarına olan güvenin azalması, kurumlardaki liyakat eksikliği ve laikliğin aslında ne kadar önemli olduğuna dair gelinen nokta olduğunu vurguladı. Akpınar, “Eşit ve adil istihdam kutuplaşmayı da azaltıcı bir etki yaratabilir” dedi. Kürt sorunuyla ilgili etnik ve ekonomik boyutlu bakarak, pek çok politika önerisi yaptıklarını belirten Akpınar, şöyle konuştu: “Diyarbakır’da bir çalıştay yaptık. İş dünyasından, sivil toplumdan ve akademiden katılımcılar çağırmaya çalıştık. Çalışmalarımız sonucu, Kürt halkının çok önemli bir temsiliyet sorunu yaşadığına ulaştık. Ne hükümetin ne de Kürt siyasi kanadının kendilerini temsil edemediğini düşünüyorlar. Bu anlamda kendilerini yal nızlaştırılmış, dışlanmış hissediyorlar. Yenikapı mitingi için ‘HDP çağırılmamış olabilir ama en azından Kürt aydınlarından temsil edebilecek isimler çağrılmış olsaydı bizde dahil edilmiş hissederdik’ dediler.” Kırılma yarattı İPM Çatışma Çözümü ve Arabuluculuk Programı Koordinatörü, Prof. Dr. Bület Aras da “Darbe girişimi ve arkasından gelen tasfiyeler devleti kırılma noktasına getirmiştir. İktidar partisi, parlamenter çoğunluğun yönetme hakkına direncini dengelemek amacıyla, başkanlık sistemine geçişi çözüm olarak önermektedir. Anayasal değişiklikler, idari düzen ve bürokratik kadrolar üzerinde siyasi kontrolü artırmayı hedeflemektedir” diye konuştu. İPM Direktörü Fuat Keyman ise darbe girişiminin, Türkiye’de devletin toplumun yönetimi ve sorunlara çözüm bulma konusunda ne kadar zayıf olduğunu ortaya çıkardığına dikkat çekti. l İSTANBUL / Cumhuriyet EDITÖR: SERKAN OZAN haber TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Güray Öz’ün eşi Çağlayan Öz Silivri’deki durumu anlattı Neyse ki koşullar çok iyi! Siz siz olun cezaevindeki bir insanın ko istediği kitapların verilmemesi kötü muameledir.. Bir şullarının iyi olup olma entelektüelin dünyası Silivri dığını sorma Kütüphanesi’nden yın. Çünkü soru kat be kat geniş baştan yanlış. tir. Kütüphanedeki Bu soru baş kitapların çoğunu tan şöyle bir ön daha ilk gençliğin kabul içeriyor; de okumuştur o. Aç kalmıyorsan, Bir gerçek gazete banyo yapabi ci en yeni yayınları, liyorsan, koğuş inceleme ve araş da soğuk değilse, yani hayatta kalmana izin ve Çağlayan Öz tırmaları, edebiyat, şiir dergi ve kitaplarını, çevirmenleri riliyorsa koşullar ni bile seçerek ta iyi demektir. kip eder. Aylarca istedi Hele bir de 12 Eylül kar ği kitapları onlara verme şılaştırması var ki, bire bir mek işkencedir, kötü mua Silivri’yi yaşamasanız, ko meledir. şulların iyi olduğuna nere l Avluyu çevrele deyse inandıracaklar sizi... yen 7 metre yüksekliğin Bazıları, vücudunuzu çar de duvarların üstü jilet mıha germe tipi askıya alıp, li tellerle kaplanmış. Ama elektrik bağlamıyorlar di bu yetmemiş... Avlunun ye sevinmemizi bekliyor ve gökyüzünü gördüğünüz, belki de iyi niyetle sık sık dünya ile kesintisiz bağ soruyorlar: Ama koşullar iyi landığınız tek yeri olan değil mi? gökyüzü, demir çerçeve Evet... Şimdi size Silivri li kafes telleri ile kaplan 9 No’lu cezaevinde koşul mış... Bazı tutuklular av ların ne kadar iyi olduğunu lulardan birbirlerine bir anlatacağım... şeyler atabilirmiş!.. Ka Herkesin kabul ettiği bir rar verilmiş: Gökyüzü kural, suç işleyene verile nü kafese alalım... İnsan cek cezanın, cezaevine ka ların gökyüzünü kapat patarak özgürlüğünü elin mak işkencedir, kötü mu den almak olduğudur. Yer ameledir. yüzünde kişinin özgürlü l Mantıksız kurallar ile ğünü elinden almaktan da hem tutukluyu hem yakı ha büyük hiçbir ceza yok nını çaresizlik içinde bıra tur çünkü... Bunu anlama kıp yormak, defalarca eş yacak bir tek insan da yok ya taşıtmak, örneğin “ipleri tur yeryüzünde... var” diye tutukluya getirilen İşte bu cezaya ek olarak ayakkabıları almamak, son yapılan her uygulama iş ra tutuklulara kravat ya da kence ve kötü muameledir. çamaşır ipi vermek gibi... l Bir insanı gözaltında Ya da bir başka tutukluya 80 kişilik FETÖ ve PKK getirilen ipli ayakkabıya ne çetesinin doldurulduğu dense izin vermek gibi... bir spor salonuna atmak, Ya da ayakkabının içindeki onu hayati tehlike içine ‘demir’in söktürülmek ge atmaktır. Bu işkencedir, rektiğini önceden söyleme kötü muameledir. yip, hemen her tutuklu ya l Bir insanı gözaltında kınının bir ayakkabıyı ge örtüsüz, döşeksiz, 2 ge tirip, teslim edemeyip ge ce beton zeminde yatır ri götürmesi gibi... Bütün mak işkencedir, kötü mua bunlar kötü muameledir. meledir. l Koğuşun 4x7 metre l Bir insanın terör tim lik soğuk avlusunun du leri tarafından evden alı varları o kadar yüksek nıp, yakınlarına bilgi ve tutulmuş ki, güneş mart rilmeden bir bilinmeze ortasında ancak yüz hi götürülmesi, ona, eşine zasına inebiliyor. Avlu ve çocuklarına yapılan nun güneş alan bu köşe acı verici manevi bir iş sinde yüzünü birkaç da kencedir. kika güneşe tutmak için l Bir insanın günlerce 3 kişinin sıraya girmek yakınları ve avukatları ile zorunda kalması, güneşe görüştürülmemesi, kimse bile el konulması işken den haber alamadığı bir bi cedir, kötü muameledir. linmez dünyaya hapsedil l Yakınlarıyla, eşiyle, ço mesi işkencedir, kötü mu cuklarıyla özel görüşün te ameledir. lefonla, bir cam arkasından l Bir insanın kış günü yapılması, insanların özel üstündeki kabana, kapü konuşmalarının kaydedilip şonlu diye el konulması, dinlenmesi, görüşe gelen buz gibi soğuğa mahkum tutuklu yakınlarına terörist edilmesi, yeni kaban is muamelesi yapılarak, üs temek için 10 gün görüş tünün çamaşırları çekiştiri günü beklemek zorun lerek aranması, kâğıt men da bırakılması, sonra gö dillerine, ilaçlarına, atkıları rüş gününde getirilen ye na, berelerine kadar el ko ni kabanın, ‘bugün eşya nulması, sanki arada cam kabul günümüz değil’ di yokmuş da bir şey verilme ye alınmaması, bir son si mümkünmüş gibi davra raki hafta kaban teslim nılması işkenceden başka edildiğinde kasım ayın neyle izah edilebilir. da tam 30 günün buz gi l Tutukluya getirilen bi havada titreyerek ka fotoğraflara bile sınır ko bansız geçirilmiş olma nulması neden sizce? Bir sı işkencedir, kötü mua masum kelebek resmi meledir. ne bile el konulmasının l Bir gazeteciye aylarca mantığı nerede? Saklandığı yerde özgürlüğü bekleyen kelebek Son Söz: 4 yaşındaki torunu, dedesine bir kelebek resmi yaptı. Öyle güzel bir kele bek ki, Picasso görse kıskanır. Bakar bakar hayallere dalarsın. Rengârenk kanatlarını çırpar gibi. Baktıkça onunla birlikte uçarsın. Güray Öz Gökyüzü kafesinin içinden geçer göğe kanat çırparsın. Öyle anlatılmaz bir kelebek. Küçücük bir masum çocuğun yaptığı bir küçücük kelebek resmi, dedeye teslim edilmedi. Silivri eşya listesinde yokmuş kelebek... Bana iade de edilmedi. Kaybolmuş... Gördüler tabii tehlikeyi. O kelebek, dedeyi uçurup Deniz’e getirecekti. Dede sevinecek, Deniz sevinecekti. Kaybettiler kelebeği... O kelebek dünyada bir taneydi, eşi benzeri yoktu. Dedesi de ben de kaybolan kelebeğin yasını tutuyoruz o günden beri. Ama umudumuzu yitirmiyoruz. Biliyoruz... O kelebek saklandığı yerde özgürlüğü bekliyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle