01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 28 Nisan 2017 2 Yaşam [email protected] kurtarmanın haber EDİTÖR: SİBEL BAHÇETEPE TASARIM: EMİNE BİLGET en ucuz yolu24DüH3n0ayfNatiasAasşını Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: Her yıl 14 bin kişinin ölümünü engelleyen aşılar, sağlığı korumada en etkili yöntemdir Ölümlerin yüzde 40’ı kalpten Türkiye genelinde 2016 yılında meydana gelen 408 bin 782 ölümün yüzde 39.8’inin nedeni “kalp ve damar hastalıkları” olarak belirlendi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “ölüm nedenleri istatistikleri”nde ilk üç sıra 2016 yılında da değişmedi. Ölümlerin nedenlerinde ilk sırayı alan “dolaşım sistemi hastalıkları”ndan 162 bin 876 kişi yaşamını yitirdi. Ölüm nedeni olarak bu hastalığı yüzde 19.7 ile iyi ve kötü huylu tümörler (kanser), yüzde 11.9 ile solunum sistemi hastalıkları izledi. Ölüm nedeni istatistikleri yaş gruplarına göre incelendiğinde; dolaşım sistemi hastalıkların en çok 56 bin 256 kişi ile 7584 yaş grubunda, iyi ve kötü huylu tümörlerin ise en fazla 22 bin 460 kişi ile 6574 yaş grubunda olduğu görüldü. İkamet edilen ile göre ölüm nedenleri incelendiğinde; 2016 yılında dolaşım sistemi hastalıklarına bağlı ölümlerin oranının en yüksek olduğu ilk beş il sırasıyla; 4 Amasya (yüzde 50.8), 4 Sakarya (yüzde 49.2), 4 Aydın (yüzde 48.7), 4 Yozgat (yüzde 48) 4 Denizli (yüzde 47.7) oldu. Kanser nedeniyle gerçekleşen ölümlerin oranının en yüksek olduğu ilk beş il ise sırasıyla; Tekirdağ (yüzde 24.1), 4 İstanbul (yüzde 23.8), 4 Kırklareli, 4 Eskişehir 4 Van (yüzde 23.3) oldu. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, ül kemizde yılda 40 milyon aşı yapıldığı nı belirterek, “Yıllık aşı harcamamız 550 milyon lira. Türkiye’de eğer hiç aşı yapmazsak yılda yalnızca bu ne denden 14 bin 296 kişi ölür. Aşı insan sağlığını korumada en etkili yöntem” dedi. 2430 Nisan Dünya Aşı Haftası kapsamın da GSK Türkiye’nin dü zenlediği etkinlikte ko SİBEL BAHÇETEPE nuşan Prof. Ceyhan, Türkiye’de şu anda ve rem, difteri, boğmaca, tetanoz, Hepatit B, kızamık, çocuk fel ci, menenjitzatürree, kızamıkkıza mıkçıkkabakulak (üçlü karma), dif teritetanoz, suçiçeği ve Hepatit A gi bi 13 aşının uygulandığını ve yılda 40 milyon aşının yapıldığını söyledi. Me ningokok, rota virüsü ve HPV aşısı nın, ülkemizde henüz aşı programın da olmadığını anımsatan Ceyhan, “Bu aşılardan rota virüsü 76 ülkenin, HPV 74 ülkenin, meningokok ise 56 ülke nin ulusal aşı şemasında. Bunlar da dönem içinde Türkiye’de aşı progra mına girecektir” dedi. ‘Ölümleri engelliyor’ Yıllık aşı harcamamızın 550 milyon lira olduğunu anımsatan Ceyhan, “Türkiye’de eğer hiç aşı yapmazsak yılda yalnızca bu nedenden 14 bin 296 kişi ölür. Maddi kaybımız ise yaklaşık 20 milyar Avro olur. Türkiye’de ilaca yılda 16.5 milyar dolar ödeniyor. Aşı ile ölümü engellemenin orta ‘Risk grupları aşılanmalı’ Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Gürsel Özer ise yaptığı açıklamada, aşılara ihtiyacı olanların yalnızca çocuklar olmadığını belirterek şunları söyledi: “Risk grubundaki herkes bu imkân konusunda bilgilendirilmeli ve aşılanmalıdır. Oysa çocuklarda başlanan aşılama şemalarının bir devamı olarak, erişkinlerde yapılacak düzenli aşılamalarla ve erişkin yaşgurubuna özgü aşılamalarla önemli birçok hastalıklardan korunmak ve ölümleri azaltmak mümkün olabilecektir.” lama maliyeti 38 bin lira. İnsanı ölümden kurtarmanın en ucuz yoludur” diye konuştu. Ceyhan, zaman zaman aşı ile ilgili çıkan olumsuz haberleri eleştirerek, şunları kaydetti: “Dünyanın hiçbir yerinde şüphe olduğu için aşı yapılmayan ülkeyi bırakın, bölge dahi yok. Çıkıp ekranlarda ‘Bilmem ne otu yiyin’ gibi uyarı yapanlara bakmayın. Onların ticari yönü var. Aşı ile ilgili olumsuz konuşanlar ya şöhret amaçlı ya gelir amaçlı konuşuyor. ‘Aşıda civa var otizme neden oluyor, kullanmayın’ deniliyor. 12 yıldır Türkiye’de hiçbir aşıda cıva yok. Türkiye’de yetişkinlerin aşılanmasında sıkıntı var. Çünkü yetişkin aşılama dünyanın birçok yerinde yeni başlamış bir kavram.” Suriyeli mültecilerde aşı Suriyeli mültecilerin durumuna ilişkin olarak da Ceyhan, “Suriye hükümeti yüzde 90’ın üzerinde aşılama yapıldığını söylüyor. O bölgeye gidip inceleme imkânım oldu. Yüzde 10’un bile üzerinde olduğunu düşünmüyorum. Şu an mülteciler için yoğun aşılama programı var” dedi. ‘Şehirdeki Çocuklar’ Projenin finali önceki gün yapıldı. Türk Kalp Vakfı’nın (TKV), kalp ve damar hastalıklarında farkındalık oluşturmak ve 712 yaş çocukların ezgersiz yapmalarını teşvik etmek için geçen yıl Şişli ilçesindeki okullarda başlattığı “Şehirdeki Çocuklar Projesi”nin finali gerçekleştirildi. TKV Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Güven, gelişen teknolojiyle birlikte çocukların bilgisayar başında vakit geçirdiğini belirterek, “Oyun alanları ve imkânların yeterli olmaması nedeniyle çocuklar internet başında vakit geçiriyor. Bu sorun zamanla psikolojik sıkıntıları da beraberinde getirecektir. Bu konuda farkındalık oluşturma çabalarımız devam edecektir” diye konuştu. Türkiye Futbol Federasyonu Onursal Başkanı Şenes Erzik ise çocukların oyun alanı için yer bulamadığını kaydederek “Eskiden çocukların yaptığı en önemli aktivite boş alanlarda top oynamak, spor yapmaktı. Artık bunu göremiyoruz” dedi. AKPM kararı üzerine: ‘Bu millet koyun sürüsü’ değildir! Başlıktaki “Bu millet koyun sürüsü” ifadesini tırnak içine aldım çünkü bu birisinin söylediği bir söz! Kim bu millete “Koyun sürüsü” diye hakaret ediyor? Kim bu millete “Koyun sürüsü” muamelesi yapıyor? HHH Bu millet, bu halk, bu seçmen kitlesi “Koyun sürüsü” değildir: Ben, bu millete, bu halka, bu seçmene “Koyun sürüsü” denmesini bir hakaret olarak görüyorum. Bütün milletler, halklar, seçmenler, yani bütün kitleler gibi “bu millet” de zaman zaman yanılabilir... Yanlış kararlar da verebilir... Bu kararlarının yanlış olduğunu görüp, bunlardan dönebilir de. Ama “Bu millete”, “Koyun sürüsü” demek, bir gün söylediğinizi ve inandırdığınızı ertesi gün değiştirip derhal ona da biat etmesini beklemek yani “Koyun sürüsü” muamelesi yapmak ve “bu milletin” bir çoban ve birkaç çoban köpeği ile yönetilebileceğini sanmak kimsenin haddi değildir. HHH Kerem Çalışkan, odatv.com’da, 26.10.2016 tarihinde şöyle anlatıyor: “Yaklaşık 100 sene önce…. Anlatan Padişah Vahdettin… Osmanlı tahtının son vârisi… Aktaran Rauf Bey… Tarihi de kesin: 16 Mart 1920… Yer: İstanbulYıldız Sarayı... O gün İngilizler İstanbul’u ikinci kez işgal ederler… Şehzadebaşı Karakolu’nu basarlar… İngilizler Şehzadebaşı’nda o gün 4 Türk askerini şehit ederler…. (Bu nedenle bugün Şehzadebaşı Metro İstasyonu ‘16 Mart Şehitleri’ adını taşır) Rauf Bey önce Meclis’e gider… Sonra Saray’a… Yanına Meclis Başkan Yardımcısı Abdülaziz Mecdi Efendi ile Konya mebusu Vehbi Efendi’yi de alır… Padişah Vahdettin Yıldız Sarayı’nda bu meclis heyetini soğuk karşılar… Padişah İngilizlerin İstanbul baskını nedeniyle korku ve panik içindedir… Vahdettin ‘Bu adamlar (İngilizler) istedikleri her şeyi yaparlar, isterlerse Ankara’ya da giderler!...’ diye konuşur… (O sırada Mustafa Kemal Ankara’da milli mücadele bayrağını yükseltmiştir…) Rauf Bey, Padişah Vahdettin’den Meclis kararı olmadan herhangi bir milletler arası vesikaya imza atmamasını ister… Rauf Bey, bundan sonrasını ‘Siyasi Hatıralar’ında şöyle anlatır: ‘Vahdettin, bu sözlerim üzerine, sinirliliğini açıkça belirten bir tavırla oturduğu koltuktan kalkıp, bakışlarını gözlerime dikerek: Rauf Bey! dedi, bir millet var, koyun sürüsü… Buna bir çoban lazım… O da benim…’ Rauf Bey, Padişah Vahdettin’in aynı sözü (Millet koyun sürüsü Ben çoban!), bir süre önce bir kabine krizi sırasında kendisine yine aynı şekilde söylediğini hatırlar… Vahdettin’in çobanlıkta çok hevesli olduğunu söyler…” HHH Avrupa’yı aldatarak: Yargıyı ele geçirmek, orduyu güçsüzleştirmek, medyayı susturmak, üniversiteleri denetim altına almak politikalarınıza destek sağladığınızda... “Avrupa Birliği’ne girdik” diye halkı aldatıp, gündüz vakti havai fişek atma görgüsüzlüğüyle kutlamalar yapacaksınız... Maskeniz düştüğünde: Demokrasiyi geliştirmek değil, yozlaştırarak, geriletmek ve kişisel iktidar kurmak istediğiniz ortaya çıktığında ve bu yüzden kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından denetime alındığınızda... “İslamofobi”, “Haçlı zihniyeti”, “Tanımıyoruz”, “Siyasi karar”, “Düşmanlık”, “Kendine baksın” diye karşı çıkacaksınız! HHH Bu çok hızlı değişen ve birbiriyle tamamen çelişen tutum ve davranışlarınıza karşı, bu milletin birbirine zıt kararlarınız için size sürekli olarak alkış tutacağını sanıyorsanız yanılıyorsunuz... Çünkü en başta kendi seçmeninize hakaret ediyorsunuz... Size oy verenleri “koyun sürüsü” yerine koyarsanız, bunun böyle olmadığını çok acıklı bir biçimde anlarsınız! Nitekim son Halkoylamasında da gördünüz... Ama kabul edemiyorsunuz! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle