01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 28 Nisan 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Ezbere iyi hal indirimi haber 11 İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi üyelerine silahlı saldırı düzenleyen, 15 yılı aşkın bir süredir tu tuksuz yargılanan ‘yalnız kurt’ lakaplı Zeki Genç, 13 yıl 4 ay hapis cezasına mahkum edildi. Skandal bir karar imza atan mah HİLAL KÖSE keme heyeti, hiç görmediği sanık hakkında, ‘sanığın duruşmadaki iyi hali’ nedeniyle takdir indirimi uyguladı. Suç dosyası kabarık olan Zeki Genç, 14 Kasım 2001’de, elinde silah ve bıçak, içerisinde bomba olduğunu söylediği pa ketle İHD’nin Taksim’deki binasına gir di. Dernek çalışanı Günay Kazak’ın başı nın üstüne doğru bir el ateş ettikten son ra, “Hepinizi öldüreceğim” diyerek, der nek başkanı Eren Keskin’in odasına yö neldi. 2011 yılında yaşamını yitiren İHD üyesi, gazeteci Şaban Dayanan’ın müda halesiyle etkisiz hale getirilerek polise 2 YIL HAPSİ İSTENDİ Sınav kâğıdına not yazdı, sanık oldu SEYHAN AVŞAR 20yaşındaki İbrahim Ağırman, katıldığı Açıköğretim Lise Bitirme sınavında, soru kitapçığına “Siyasi tutuklulara azadi. Sur, Cizre, Kerboran, Nusaybin, Gever herkesin bir zamanı vardır. Hırsız olma dürüst ol. Selahattin Demirtaş’a özgürlük” diye yazdı. Sınav gözetmenleri, notu fark edince tutanak tuttu. Savcılığa ihbar edilen Ağırman, savunmasında, yazıları bir anlık dalgınlıkla yazdığını, siyasi amaçla yazmadığını belirtti. Hazırlanan iddianamede, Ağırman hakkında “suçu ve suçluyu övdüğü” gerekçesiyle, 2 yıla kadar hapis cezası istendi. Bakırköy 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Ağırman, yargıç karşısında yaptığı savunmada da suçlamayı reddetti. Pişman olduğunu söyleyen Ağırman, “Beklerken, kendi kitapçığımın üzerine o yazıları yazdım. Suçu ve suçluyu övme amacıyla yazmadım” diye konuştu. Mahkeme yargıcı, TCK’nin 215/1. maddesinde belirtilen aleniyet unsuru oluşmadığı, sanığın cezalandırılmasına yeterli somut ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle beraat kararı verdi. TUTUKLU HDP’Lİ VEKİL Hak ihlallerini Meclis’e yazdı MAHMUT ORAL HDP Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkan, 19 Nisan’da tutuklandı. TBMM Tutuklu Hakları Komisyonu üyesi olan Çelik, cezaevlerinde yaşanan ihlalleri mektupla komisyona ve Adalet Bakanlığı’na iletti. Özkan, tekmil, sohbet hakkının sınırlandırılması ve cezaevlerindeki doluluk oranının yol açtığı sosyal hakların kısıtlanması, yerlerde beton zemin üzerinde yatılması, ayakta sayım, kimlik dayatması, baskın tarzında gelişen aramalar, günlük kullanılan araç gereçlere el konulması gibi uygulamaların, cezaevi politikası halini aldığını belirtti. Özkan, tutuklu ve hükümlülere yönelik darp, hakaret, tehdit, işkence ve kötü muamele, hukuki dayanağı olmayan sevk ve nakiller, çıplak arama, başta hasta tutuklular olmak üzere sağlık hakkına erişiminin engellenmesi, keyfi şekilde verilen disiplin cezaları ve bu cezalara karşı savunma haklarının engellenmesi, avukat görüşmelerine kısıtlama getirilmesi, mahkeme süreci devam eden tutuklu ve hükümlülerin yargı çevresinden uzaklaştırılarak adil yargılanma haklarının ihlal edilmesi, iletişim hakkının engellenmesi, Türkçe dışındaki dillerde konuşma yasağı, televizyon ve radyo yayınlarının kısıtlanması, hapishanelerde askeri darbe ürünü uygulamalarının dayatılmasını da anlattı. Yıldırım, kendisine gönderilen ihlal başvuruları ile ilgili mektuplardan alıntılara da mektubunda yer verdi. l DİYARBAKIR İHD İstanbul Şubesi’ne yönelik silahlı saldırıya ilişkin davada mahkeme heyeti hiç görmediği sanığa iyi hal indirimi uyguladı teslim edildi. Balistik incelemede, saldır tay, sanığın akıl sağlığının tespiti için me yapılsın” dedi. İHD’li avukatlar ise ganın ikinci kez ateş etmeye çalıştığı an ilk kararı bozdu. Adli Tıp’tan 27 Ağus cezada indirim yapılmasına karşı çıktı. cak, silahın tutukluk yaptığı ortaya çıktı. Silahın kabzasına Abdullah Çatlı’nın tos 2012’de verilen raporda, sanığın akıl hastası olmadığı, anti sosyal kişilik bo İndirimli ceza ismi ile üç hilal çıkartması vardı. Çalış zukluğunun ceza sorumluluğunu etkile Mahkeme heyeti, sanığı Günay Kazak tığı işyerinde ‘Hakan’ kod adını kulla meyeceği bildirildi. ve Doğan Genç’e karşı “kasten öldür nan sanık, ‘yalnız kurt’ lakabıyla tanını Sanığın dosyası İstanbul 18. Ağır Ce meye teşebbüs” suçundan toplam 48 yıl yordu. İHD’den önce, ÖDP, Sosyalist İk za Mahkemesi’ne gönderildi. Sanığın hapse mahkum etti. Ceza, eksik teşeb tidar Partisi il binalarına saldırı düzen savunması celse arasında, İHD’nin avu büs indirimiyle 16 yıla düşürüldü. Tak lemiş, Halkın Demokrasi Partisi il bina katlarına haber verilmeden alındı. Son dir indirimiyle de 13 yıl 4 aya çevrildi. sında iki ayrı saldırıda iki kişiyi bıçak ra da hiçbir duruşmaya gelmedi. Dava Sanığın Şaban Dayanan’ı bıçakla ya la yaralamıştı. İfadesinde, İHD’ye Eren nın karar oturumu geçen 21 Nisan’da ralama eylemi ise zamanaşımına gir Keskin’le konuşmaya gittiğini söyledi. yapıldı. Sanık yine yoktu. Avukatı Ha di. Olay anında dernekte, yönetim ku Avukatı: Kasıt yok tice Gürçay, “Müvekkilimin, içeri girdi rulu üyeleri Eren Keskin, Gülseren Yoğinde yere yatın diye uyarı yapması, si leri, Doğan Genç, Veysi Altay, Ali Ar İHD’ye saldırı davasında, kısa bir sü lahı ateşlediğinde merminin tavana isa mutlu ile dernek çalışanları Günay Ka re tutukluluğun ardından ‘sehven’ tahli bet etmesi değerlendirilerek, öldürme zak, Ümit Efe ve Şaban Dayanan vardı. ye edilen sanık, ilk önce, Beyoğlu 1. Ağır kastı taşımadığı göz önüne alınarak, le Mahkeme yalnızca iki kişiye yönelik Irkçı yorumaCeza Mahkemesi’nde yargılandı. Yargı he hükümler uygulanarak değerlendir eyleme ceza vermiş oldu. yargı kalkanı CHP’li Selina Doğan’a ‘Ermeni uşağı, kahpeler’ diyen sanığa ceza verilmedi, Doğan’ın olaydan 2 ay sonra attığı mesaj ‘haksız fiil’ sayıldı Alevi mezarlarına saldırı Hatay’ın Arsuz ilçesinde Gözcüler ve Hacıahmetli mahallelerinde Alevi mezarlarına yönelik saldırıların ardından bu kez Madenli mahallesinde Alevilere ait 10 mezar tahrip edildi. Arsuz Kaymakamı Musa Sarı, Arsuz Jandarma Komutanı Mehmet Emin Albayrak ve Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha ile güvenlik birimleri mezarlıkta inceleme yaptı. Kaymakam Sarı, “Diğerleriyle bağlantısı var mı yok mu onu da araştırıyoruz. Olay yeri incelemesi yapıldı, parmak izleri alındı. Bölgedeki tüm kamera görüntüleri takip altında. Özel bir ekip kuruldu çalışılıyor” dedi. Vatandaşların, “Buna provokasyon mu, kışkırtma mı diyelim?” yönündeki endişeli sorularına yanıt veren Kaymakam Sarı, “Henüz ne olduğunu bilemiyoruz. Her türlü ihtimal olabilir. Bunu bir sarhoş da yapmış olabilir. Hiç ummadığımız bir şey de olabilir. Bölgedeki ve coğrafyamızdaki huzuru hiç kimse bozamaz” ifadesini kullandı. Arsuz Belediye Başkanı Culha ise “Bu süreçte vatandaşlardan, itidalli ve sakin olarak, yaşanan bu üzücü olayları fırsata dönüştürmek isteyebilecek olan karanlık odakların emellerine hizmet edecek her türlü eylem ve ifadeden titizlikle uzak durmalarını istiyoruz” dedi. l AKIN BODUR / HATAY ELEKTRONİK İZLEMEYİ İHLAL ETTİ 27 dakika gecikme için 17 ay yatacak Antalya’da 4 yıl 10 ay hapis cezası alıp denetimli serbestlik hükümleri kapsamında elektronik kelepçe takılan 23 yaşındaki Recep Bilgin, ayarsız cep telefonu saati nedeniyle eve 27 dakika gecikince, elektronik izleme kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle kalan 17 aylık cezasını cezaevinde geçirecek. Antalya’da kavga nedeniyle 4 yıl 10 ay hapis cezası alan Bilgin, 7 ay önce denetimli serbestlik sonrası elektronik kelepçe takılarak serbest kaldı. Bilgin’e 21.0007.00 saatleri arasında evde bulunmak zorunluluğu getirildi. Uncalı Mezarlığı’nda zorunlu kamu görevi yaptığını söyleyen Recep Bilgin, 12 Mart günü motosikletinin benzini biten babasını almak için Çakırlar’da ki evinden Sarısu’ya doğru hareket ettiğini belirterek “Saat 20.44’ü gösteriyordu. 10 dakikaya yetişirim diye düşünmüştüm. Ama 27 dakika eve geç kalmışız” dedi. 27 dakikalık gecikmenin bedeli olarak cezasının kalan 17 ayını cezaevinde yatacağını belirten Bilgin, “O gece telefonun saati ayarsızmış. 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dilekçe verdim, ancak dilekçem kabul edilmemiş. 17 ay cezaevinde kalacağım. 7 aylık çocuğum var. Eşim yüzde 50 engelli. Çocuğum ve eşimi yurda vermeyi düşünüyorum. Geçici olarak simit tezgâhında duruyorum. Pazartesi günü saat 17.00’ye teslim olacağım. Bu simit tezgâhında cezaevi için harçlık biriktiriyorum” dedi. l ANTALYA / DHA Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesi, CHP’nin Ermeni kökenli milletvekili Selina Doğan’a ha karet eden kişiye açılan davada skan dal bir karara imza attı. Sanığa “ceza verilmesine yer olmadığına” karar ve ren mahkeme, gerekçe sinde Doğan’ın söz konu ALİCAN ULUDAĞ su hakaretten 2 ay sonra attığı bir twitter mesajını “haksız fiil” olarak saydı ve olayda karşılıklı hakaret olduğunu iddia etti. Yargıç, bununla da yetinme yerek CHP’li Doğan’ı Güvenpark patla ması nedeniyle ‘devleti sorumlu gördü ğü’ gerekçesiyle “suçladı.” Manisa’da oturan İbrahim Kaplan, Selina Doğan’ın facebook hesabında ki bir videonun altına “Kahpesiniz, Ermeni’nin, Bizans’ın uşaklığını halen alenen yapmaktasınız. Bizans’ın torunla rı yaşıyor da Sultan Fatih’in torunları öl dü mü sandınız, kahpeler” şeklinde ha karet içeren bir yorum yazdı. Doğan’ın şikâyeti üzerine Kaplan hakkında “haka ret” suçlamasıyla dava açıldı. Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki yargılama sonunda yargıç Necdet Şahin, sanığa ce za verilmesine yer olmadığına karar ver di. Şahin, sanık Kaplan’ın sözlerinin ki şinin onur ve haysiyetini küçük düşürü cü nitelikte olduğunu ve hakaret niteli ğinde bulunduğunu kaydettti. Yargıç Şahin, ceza vermeye yer olma dığının gerekçesini ise “karşılıklı haka ret” olduğu iddiasına dayandırdı. Mah keme kararının gerekçesinde, karşılıklı hakaret olarak Selina Doğan’ın 13 Mart 2016’ta Güvenpark’ta yaşanan patlama ya ilişkin “1992 doğumlu bir kadını, vü cudunu patlatarak ölüm saçmaya iten se bepleri konuşmadıkça terörle mücade le yalandır” tweet’ini gerekçe gösterdi. Doğan’ın paylaştığı mesajın, hakaretten 2 ay sonra atıldığı öğrenildi. Vekili suçlu çıkardı Gerekçeli kararda, Doğan’ın canlı bom ba olan kadın PKK örgütü üyesinin ken disini patlatıp birçok masum insanın ölümüne neden olduğu olaydan dolayı PKK’yi hiç suçlamayıp bu olaydan dolayı devleti sorumlu gördüğünü belirten ifa delerde bulunduğu öne sürülürken, katı lanın bu sözlerinin haksız fiil niteliğinde olduğunu savundu. Nefret söylemine vize Selina Doğan, milletvekili seçildik ten bu yana yoğun bir nefret söylemi ve tehdide maruz kaldığını söyledi. Doğan, şunları kaydetti: “Nefret söylemine iliş kin genellikle cezasızlık durumuyla kar şılaşıldığı için ilk defa dava açılmasın dan dolayı sevindim. Ancak hem hakare te uğradım hem mahkum edildim. Sayın Cumhurbaşkanı birkaç gün önce ‘Tek bir Ermeni vatandas¸ımızın dahi ötekileşti rilmesine tahammu¨lu¨mu¨z yoktur’ açık lamasını yapmıştı. Oysa iktidara bağımlı hale getirilen yargı böylesine bir skanda la imza atıp nefret söylemine açıkça vi ze veriyor. Aynı hâkimin benzer kararla rı da var.” l ANKARA İyi uykular, kendilerini vicdanlı sananlardı Barış; soyadı Yazgı. Daha yirmi iki yaşında; dokuz Açocuklu bir ailenin en küçüğü. Vize alamadığı Belçika’ya gitmek için, kendi kaderini ve isteklerini savaştan kaçan Suriyeli mültecilerinkine ekleyip, Çanakkale’den Midilli’ye doğru gizlice açılmış denize bir gece. Bindiği bot batmış; o da ölmüş diğerleriyle. Diğerlerinin kim olduğunu, hangi hayallerle yola koyulduğunu bilmiyoruz, onlar sadece sayı. Eğer kucağında bir keman, kutusunda da notalar olmasa Barış’ın da kim olduğunu bilmeyeceğiz, hikâyesini vicdanımızı iki reklam arası geçici acılarla oyalayan medyadan hiç öğrenemeyeceğiz. Cesedi kemanına sarılı bulunmuş suda... Şu anda onun o güzel yüzünün fotoğraflarına acıyla bakıyoruz; Ve bir konserde keman çalarken çekilmiş görüntülerini içimiz ezilerek izliyoruz. Bu ülkeden kaçmak isteyen ve boğulurken bile kemanına sarılan bir gencin kısacık hayat öyküsünde biz de vicdanımıza kısa süreli bir rol biçiyoruz. Ama geçecek. Şu anda onun trajedisinde hüzünle şakıyan kuş, geldiği göklere geri dönecek. Tıpkı Aylan bebeğin ardından tuttuğumuz yas gibi, bu yas da çabucak bitecek. Ve biz o denizlerde ölen isimsizlerle ilgili iki satırlık haberleri, yine eskisi gibi, okumadan geçeceğiz. Gerçeklerden damıtılan ve medya tarafından vicdanımıza servis edilen sert masallar, düzeni değiştirmek için hiç işe yaramazlar. Sadece bizi, hikâyesi ‘albenili’ olduğundan vitrine konan ve asıl meseleyi gölgeleyen trajedilerin ‘hevesli’ tüketicisi kılarlar. Sayfayı çevirip, kanalı değiştirip savaş haberlerinden magazin haberlerine kolayca atlarız. Sosyal medyadaki itirazlarımızın sosyal hayatımızda karşılığı olmamasından en ufak bir utanç duymayız. Bizim bu titrek ve köksüz duygularımız, onaylanmış ve kolektif bir vahşetin önünü açar. Savaşlara ait kötülüklerin gücü, bize servis edilen bu trajedilerde azalacağına, arttıkça artar. Vicdanlarımızın, bazen genç bir kemancının ölümüne, bazen de küçük bir çocuğun yüzükoyun kıyıya vuran bedenine eklenen havai bir acıda oyalanmasına itiraz etme güdümüz zayıfladıkça; Neye üzülüp neye üzülmeyeceğimizi, neyi önemseyip neyi önemsemeyeceğimizi vicdanımız ya da aklımız değil, doğrudan medya belirlemeye başlar. Biz sabah işlerimize giderken arabalarımızda emniyet kemerini takarak ve oylarımızı sandıklara istikrar uğruna atarak kendimizi güvende sanmakla yetiniriz. Bu arada... Birtakım kıyılarda... Kadınlar ve erkekler, kucaklarında çocuklar, yanı başlarında yaşlılar, çıplak toprağa çömelirler ve son bir sigara yakarlar. Tüm ağırlıkları geride bırakır ve en hafif halleriyle küçücük bir bota doluşurlar. Biz uyuruz. Onlar yola çıkarlar. Biz uyuruz. Onlar boğulurlar. Satılan ve alınan silahlar, açık ve gizli anlaşmalar, aslen kimsenin olmayan toprakların üzerindekileri ve altındakileri küstahça paylaşanlar, bizim uykularımıza güvenerek sinsi planlar yaparlar. Adına devlet denen canavarların hadsiz hayallerine kurban giden insanlar... Denizde ve karada ve denizde ve karada, biz uyurken yataklarda, art arda boğulurlar sularda. Sonra içlerinden birinin hikâyesini, en sert ve cazip haliyle çekip çıkarır medya. Bir kemanın romantikliğinde.. Bir cesedin ufaklığında... Bir yazgının hoyratlığında... Bir barışın imkânsızlığında... Kısa süreliğine üzülürüz; sonra geçer. Ta ki dramatize edilebilecek öykülerle dolu yeni bir ölüm haberi gelene kadar. İyi uykular, kendilerini vicdanlı sananlar. Adalet gelene kadar mücadele sürecek Roboski’de 28 Aralık 2011’de savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürülen 19’u çocuk 34 kişinin aileleri 278 haftadır adalet bekliyor. Roboskili aileler, her hafta olduğu gibi bu hafta da mezarlıkta yapılan anmada da “Roboski için adalet failler yargılansın” pankartı açtı ve kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarını taşıdı. Aileler adına basın açıklamasını okuyan Berivan Encü, adalet istediklerini bir kez daha vurgulayarak, “ne yazık ki bugün sadece Türkiye’de bizlerle dayanışma içinde olan gazeteciler, üniversite öğrencileri, sivil toplum örgütü temsilcileri ve barış aktivistleri baskı ve tutuklamalara maruz kalmakta. En son köyümüze yerleşen, adalet mücadelemiz de destek ve dayanışma içinde olan barış aktivisti Yannis Vasilis Yaylalı tutuklandı. Bu tutuklamayı kabul etmiyoruz ve protesto ediyoruz. Bizler 5 yıldır burada bu sorumuza ve çağrımıza yanıt bekliyoruz. Bu baskı ve uygulamalarınızla Roboski katliamının üzerini örtemeyeceğinizi mücadelemizle sizlere gösteriyoruz. Roboski’ye adalet gelinceye kadar bu kararlı mücadele sonuna kadar sürecektir.” l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle