23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 24 Nisan 2017 2 Nisan fırtınası dört can aldı SİVAS MERSİN ve ARTVİN’DE ŞİDDETLİ RÜZGÂR AĞAÇ DEVİRDİ, TRABZON’DA TEPEDEN YUVARLANAN KAYA EVİ ÇÖKERTTİ, ARDAHAN’DA UÇAN SAC BOĞAZ KESTİ Yurt genelinde etkili olan fırtına dört can aldı. Mersin’de hızı 100 kilometreye ulaşan fırtına nedeniyle devrilen ağacın altında kalan Meryem Toprak (28) hayatını kaybetti. Trabzon’un Çaykara ve Dernekpazarı ilçelerinde etkili olan fırtına da can ve mal kaybına yol açtı. Dernekpazarı ilçesi Çayırbaşı Mahallesi’nde ormanlık alanda ağaçların devrilmesiyle heyelan oluştu. Tepeden yuvarlanan kaya, evinin önünde oturan Hasan Topal’ın (71) ölümüne, Hakkı Karakaş’ın (57) yaralanmasına neden oldu. Artvin merkeze bağlı Aşağı Maden Köyü’nde evinin bahçesinde çalışan Şehrinaz İlbeyi ve kızı Selvinur İlbeyi, fırtına nedeniyle üzerlerine devrilen kavak ağacının altına kaldı. Şehrinaz İlbeyi hayatını kaybederken, yaralanan kızı hastaneye kaldırıldı. Ardahan’da merkeze 40 kilometre uzaklıktaki Bağdeşen köyünde evinin bahçesinde temizlik yapan dört çocuk annesi Çimen Şenel (55), 25 metre uzaklıktaki komşu evin çatısından uçup gelen Sivas’ta uçan çatılar araçların üstüne düştü, can kaybı yok. sacın çarpması sonucu boynu kesilerek öldü, akrabası İsminaz Şenel ise yaralandı. n Rize’de ev çöktü Rize’nin Salarha köyü Soğuksu Mahallesi’nde şiddetli rüzgârın etkisiyle iki katlı ahşap ev çöktü, 42 yaşındaki Kezban Aksu yaralandı. n SİVAS’TA LODOS Sivas’ta etkili olan şiddetli lodos nedeniyle valilik vatandaşları sokağa çıkmamaları konusunda uyardı. Rüzgâr maddi hasara neden oldu. Onlarca binanın ve fabrikanın çatısı uçarken çok sayıda araç düşen çatıların altında kalarak kullanılamaz hale geldi. Çatılardan düşen parçaların çarpması sonucu bazı va tandaşlar da yaralandı. Erzincan ve çevresinde dün ak şam saatlerinden itibaren etkili olan yağmur ve fırtına hayatı olumsuz etkiliyor. Rüzgâr nedeniyle evlerin çatıları uçtu. n 25 CM kar Bazı kentler ise güne karla uyandı. İzmir’in Tire ilçesinde yüksek kesimlere kar yağdı. Bursa’da yoğun şekilde devam eden kar yağışı dağ köylerini esir aldı. Keles ilçesinde kar kalınlığı 25 santimetreye ulaştı. Türkiye’nin en sıcak illeri arasında yer alan Aydın da güne karla uyandı. Aydın’da soğuk havanın perşembeye kadar devam edeceği belirtildi. Bilecik’te akşam saatlerinde başlayan yağmur yerini sabah kara bırakınca kent sakinleri güne beyaz örtüyle uyandı. Denizli’de yüksek kesimlerde kar yağışı etkili oldu. Kütahya’nın yüksek kesimlerinde yer alan ilçelerinde akşam saatlerinde kar yağışı etkili oldu. Ankara’da sabah saatlerinde etkili olan kar yağışı, hayatı olumsuz etkiledi. l DHA / İHA haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET ‘Kutlu Doğum’un Noel’den farkı yok mu diyorlar Hocam? Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez yakınmış Kutlu Doğum Haftası’nı bidat olarak nitelendirenler karşısında... “Bidat”, kabaca, dine aykırı, uydurma yenilik demek. Ama aslında bir dinin zamana yenik düşmemesi yolunda, değişen hayat içerisinde varlığını sürdürebilmesi için tarihsel olarak karşımıza çıkan kültürel girdilerdir bidatler... Bidat, elbette sosyolojik çerçevede konuşmak gerekirse, dini zamana karşı ayakta tutan her şeydir. Bidat avcısı için tarikat dine aykırıdır. Hâlbuki İslâm, Arap Yarımadası dışına Anadolu’ya, Afrika’ya, Orta, Güney ve Güneydoğu Asya’ya yayılıp bir dünya dini haline gelmesini en çok tarikatlere borçludur. Bidat avcısı için mevlit dine aykırıdır. Hâlbuki mevlit, Müslüman ahalinin dinsel coşkuyu hissetmesinin önünü açan, bir bakıma inanca can katan, bu amaçla üretilmiş bir pratiktir. Bidat avcısı için mezar, türbe, yatır ziyaretleri dine aykırıdır. Hâlbuki bu ziyaretler, çaresizlik içindeki insana dayanak olan dinin psikokültürel işlevini yerine getirdiğini görmemizi sağlayan etkinliklerdir. Bunları ve buna benzer “bidat” denilen nice pratik ve anlayışı dinden çıkardığınızda geriye halk nezdinde soyut, kuru, cansız, kavranılamaz, uzmanlık isteyen, bu olmadığı için de nüfuz edilmesi çok zor bir “Kitabîlik” kalır. Bidat avcılığına takıntılı Müslümana “Selefi” denir. On dördüncü yüzyıl İslâm âlimi İbn Teymiyye’ye kadar izi sürülebilir Selefiliğin (ayrıntıya giremiyoruz, şimdiden köşeden taşma riskine girdik bile!). Daha yakın tarihsel süreçte ise o, Vahhabilik olarak karşımızdadır. Vahhabiliğin harcında da Osmanlı nefreti vardır. Vahhabi için Osmanlı, bir bidat cennetiydi!.. Tarihsel İslâm’ı o an itibarıyla (18’inci yüzyıl) en karakteristik olarak temsil eden Osmanlı’yı dini bozmakla, böylece de Müslümanları geri bırakmakla suçladı Vahhabiler. Osmanlı’nın “bidat dinselliği” karşısında önerileri “öze dönüş”tü. İslâm’ın doğuş dönemine, Kuran’a ve gayet kontrollü ve ihtiyatlı şekilde de Sünnet’e (Peygamber’in söylem ve pratiğine) dönüş... Bu, İslâmiyet’ten tarihi, tarihten de İslâm’ı çıkarmak demektir. Sosyotarihsel açıdan, olmayacak duaya âmin demektir. Ama etkili oldu, alıcı buldu, taraftar topladı, kitleselleşti ve hat ta (El Kaide, IŞİD örneklerinde olduğu gibi) militanlaştı SelefiVahhabilik. Ve işte, mevlide, kandile, türbeye, tekkeye, tarikate nasıl karşı çıkıyorlarsa Kutlu Doğum Haftası’na da öyle karşı çıkıyorlar. Kuvvetle muhtemel ki “Kutlu Doğum”u, Hz. İsa’nın doğumuna atfen (evet atfen, çünkü İsa’nın 25 Aralık’ta doğduğuna dair bir bilgi yok) kutlanan Noel’e özenti, esinlenme, öykünme sayıyorlar. “Kutlu Doğum” bize, Türkiye’ye özgü bir dinî yenilik. Peygamber sevgisinin mevlit, “Salâtü Selâm”, sünnet namazlar, “Sakalı Şerif” ziyareti ile aynı doğrultuda bir yeni aşaması. Selefi, tabii ki bunu yerden yere vuracak, bidat diyecektir. Başkan Görmez’i “çok yaralamış” bu ve şöyle konuşturmuş: “Bu haftanın dinen bidat olarak adlandırılması asla doğru değildir. Resuli Ekrem Aleyhisselâm’ın hayatını anlatmak, bidat olarak adlandırılamaz. Peygamberimizin bir hafta boyunca dünyanın her tarafında Emin vasfının anlatılmasına hangi akla hizmet ederek bidat denir.” Sayın Başkan, sen de gayet iyi biliyorsun ki Selefimeşrep kafalar, tüm bu söylediklerine “Külahıma anlat” diyecektir. Bu tartışma seni çok yaralıyor, tamam, ama bu Selefileri de memleketin laik/seküler dokusunu tahrip ede ede sizler palazlandırdınız be Başkan!.. Hâlbuki, inan bana, Selefiliğin panzehiri sekülerliktir. Seküler toplumun bu memlekette ne mevlitle, ne kandillerle, ne Eyüp Sultan’la, ne de “Hırkâı Saâdet”le bir meselesi oldu. Sen de biliyorsun, paylaştı bu sembolleri ve pratikleri kendince, karınca kararınca... Hâlbuki sen ve kurumun, mesela bir yılbaşı kutlamasını yıllardır çok görmektesiniz bu topluma... Ve senin Kutlu Doğum’una karşı çıkanlarla yılbaşı gecesi Reina’ya saldıranlar aynı kumaştan, onu da gayet iyi biliyorsun!.. O yüzden gel şu “seküler Türkiye”nin gönlünü kazan artık!.. Siz seküler topluma yılbaşını zehir etmezseniz, hiç endişeniz olmasın, seküler toplum da Kutlu Doğum Haftası’na paydaşlık eder. Ramazana, Kurban’a, oruca, mevlide paydaşlık ettiği gibi... Yoksa daha çok duyacaksın “Kutlu Doğum bidattir” lâflarını. Dua et “şirk” (Peygamberi Allah’a eş koşmak) dememişler Kutlu Doğum için... Ama diyeceklerdir!.. Patara’da ‘yörük göçü’ Antalya’nın Kaş ilçesinde Antik Patara Su Yolu’nda Yörük göçünün canlandırıldığı 13 kilometrelik yürüyüş yapıldı. Patara Kültür Turizm Derneği tarafından bu yıl 14. kez düzenlenen Antik Patara Su Yolu Yürüyüşü yapıldı. İslamlar Mahallesi’nden tarihi Patara Antik Kenti’ne su getirilen yolda yapılan yürüyüşte Yörük göçü canlandırıldı. Yürüyüşe aralarında turistlerin de bulunduğu 1500 kişi katıldı. 14 yıldır yürüyüşü koordine eden turizmci Muzaffer Otlu, “Amacımız geçmişimizi, geleceğimize aktarmak. Çocuklarımızın anılarında belleklerinde kalsın diye” dedi. l DHA Annelerden ‘bebek arabası’ tepkisi Antalya’da 2 aylık bebek annesi Başak Karakaya Dikici’nin şehir içi ulaşımda yaşadığı sorunların ardından başlattığı “Bebek arabama dokunma” imza kampanyası, 24 saatte 1350 destek aldı. Dikici, kampanyayı “Bebek arabama dokunma! Antalya toplu ulaşımında bebekli annelere özgürlük” başlığıyla Antalya Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanlığı’na ulaştırılmak üze re başlattı. Henüz 2 aylık bebeğini taşıdığı bebek arabasıyla otobüse binmek istediğini, ancak kadın otobüs şoförünün “Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin aldığı karar gereği bebek arabanızı kapatmanız ve bebeğinizi kucağınıza almanız gerekiyor” uyarısıyla karşılaştığını belirten Dikici, yalnız başına şehir içinde toplu ulaşımla seyahat eden bebekli annelere bu uygulamanın bir dayatma olduğunu savundu. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle