Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumartesi 15 Nisan 2017 6 haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: EMİNE BİLGET Yatıp kalkıp şükretmeliyiz diye düşünüyorum. Ya insanoğlu topraktan değil de ağaçtan ya hükümeti denetliyor.” yıveriyorlar. Peki, sonucu ne oluyor? Örneğin güçlü Türkiye’den, huzur ve Meclis Başkanı bile kenara çe istikrarın geldiğinden söz mü ettin, he ratılsaydı? Burunlarını nasıl ve neyle ta kilip yetkisi bir atanmışa verili men 2010 halkoylaması için hazırlanan şıyacaklarının derdine düşen siyaset yor. afişler ortaya dökülüveriyor. “Çözüm çi ve gazetecilerle bir arada yaşıyor ola Meclis yasa yapacak ama süreci başladı, anaların gözyaşı dindi/ caktık. 2019 Başkanı beğenmezse yü Onlar konuşur AKP yapar” ya da “OHAL HHH rürlüğe giremiyor. Meclis’in gü kalktı baskılar bitti. Köyümde özgürce Şaka ile karışık başladık ya sürdüre cü ve yetkisi bununla da sınırlı yaşıyorum./ Onlar konuşur AKP yapar.” lim dedim. AKP ile 14 küsur yılda kavramların içi Yazanı Gizliboşalmakla kalmadı, örnek vermek için değil. Sözlü soru yok, güven oyu Ben ikisini alıntıladım. Bilgisaya yok, bütçe yapma tekeli yok, ra “AKP’nin Afişleri” yazın, tıklayın yüz Başkanlık hükümetini eylemli ola lercesini okuyun. “AKP’de konuşanla anlatılan kimi kısa öykülerin (fıkra) hedefleri de değişti. Savunanı Belli...Eskiden dinle başı pek de hoş olma rak denetleme yetkisi yok, OHAL’i rı eleştirirken konuşana dönüşmüş” de ilanının hemen ardından kaldırma menin dışında edilecek söz kalmıyor... yetkisi yok. Başkan, kararnamey HHH yan kişiler için anlatılan ünlü fıkra, gü öğretmediler”. le bakanlıklar kurup kaldıracak, il Yarın, 1876’dan bu yana, ilk kez ne nümüzde dinci geçinen (dindar demek giderek zorlaşıyor) kişiler için anımsanır oldu. Sanırım bilirsiniz. Namazla ilişkisi olmayan birini yakalayıp kadının huzuruna çıkarmışlar. Kadı niye namaz kılmadığını sorunca, “Kuran’da yeri var” deyip ayetin “Namaza yaklaşmayın” bölümünü okumuş. Kadı efendi, “Ama devamında ‘sarhoşken’ bölümü var” deyince de bizimki yanıt vermiş. “Orasını bize Benzer yaklaşım Evetçiler için de geçerli. Yeri göğü kaplayan AKP afişlerinde Başkanlık rejiminin getirecekleri (?) anlatılıyor ama götürecekleri yok. Demek ki onlara da anayasa değişiklik yasasının yalnız o bölümleri öğretilmiş. İşte size adım başı yerleştirilmiş afişlerden ikisinde yazılı olanlar. “Güçlü ve yetkili Meclis/Kanunları sadece Meclis yapıyor” ve “Güçlü Meclis, ler, eyaletler oluşturacak, Meclis, Resmi Gazete’den öğrenecek! Kısaca güçlü ve yetkili (?) ama argo deyişle tırışkadan mambo! HHH Elektronik teknolojisinin gelişmesi nedeniyle en çok zorlaşan alışkanlıklardan biri de yalan söylemek oldu. Eski söylediklerinden kiminin tersini söylemenin birkaç saniye ardından, yalanının belgesini adamın burnuna daya sebi gayri sahih (yapanı belli olmayan) anayasa değişiklik metnini oylayacağız. Elde Meclis’e sunulmuş bir metin olduğuna göre biri ya da birileri yazmış. Ama bugüne kadar çıkıp da “Ben/biz yazdık” diyen çıkamadı. Bu durum bile “Hayır” demek için başlı başına önemli bir gerekçe. Türkiye’nin ve parlamenter sistemin çökmemesi için sandığa gidelim ve “tercih” mührünü “Hayır”a basalım. Sandık yayınlarında RTÜK, sadece 12 TV kanalını adaletsiz ve taraflı yayından denetim yokYSK’yeşikâyetetti RTÜK’ün iki aylık referandum kampanya döneminde 135 televizyon kanalından büyük bir çoğun luğunu adalet, fırsat eşitliği ve tarafsızlık ilkesi doğrultusunda izlemediği, denetle mediği ve YSK’ye raporlamadığı öğrenil di. RTÜK, ulusal ve yerel yayın yapan sa dece 12 kanalı YSK’ye şikâyet etti. Kamu adına yayın yapan TRT’nin yayınları ile il gili sadece bir ihlal rapo ru gündeme getirildi. “Re ferandum Rehberi” adlı “evet” oyuna yönelik prog ram gündeme bile gelmedi. Sadece sandığa yönelik ya SİNAN yınlar değil hükümete ya TARTANOĞLU kın kanalların küfür ve ha karet içeren yayınları ya raporlanmadı ya aylarca rafta bekletildi. RTÜK’ün, 2 aylık referandum kampan yası döneminde, yayınları kendi yasasın daki “adalet, fırsat eşitliği ve tarafsızlık” ilkelerine göre izlemediği, denetlemediği ve raporlamadığı öğrenildi. RTÜK’ün 135 televizyon kanalını, referandum yayınla rı açısından izlemesi, denetlemesi ve de netim raporlarını YSK’ya göndermesi gerekirken bu görevin yerine getirilmediği belirtildi. 135’te 15 bile değil Edinilen bilgiye göre, 135 TV içinde ulusal yayın yapan A Haber ve TRT Haber için birer tane olmak üzere; Tele 1, Halk TV ve Ulusal TV ile ilgili denetleme raporları YSK’ye gönderildi. Yerel televizyon kanallarından ise sadece TVA, Bursa TV, Uzay Haber, Abant TV ve Manisa Medya TV hakkında tarafsızlık ilkesinin ihlali gerekçesiyle rapor hazırlandı ve YSK’ye gönderildi. Ancak kalan onlarca TV için rapor hazırlanmadı. Şikâyet dilekçeleri dikkate alınmadı, raporlanmadı. RTÜK’ün işlevsiz hale getirilmesi ile ilgili olarak CHP kontenjanından seçilen Süleyman Demirkan ve İsmet Demirdöğen ile HDP kontenjanından seçilen Ersin Öngel, yazılı olarak isyan etti. Üyeler, “Referandum dönemi yayınları tüm uyarılarımıza rağmen adalet, fırsat eşitliği ve tarafsızlık anlayışı ve ilkesine göre izlenmemiş ve denetlenmemiştir. YSK’nin belir lediği 135 televizyondan çok az bir kısmı izlenip raporlanmış ve bunlar da YSK’ye gönderilmiştir. Büyük çoğunluğu ise denetimsiz bırakılmıştır” ifadelerini kullandı ve başta RTÜK Başkanı İlhan Yerlikaya olmak üzere tüm üst kurul yönetimini göreve çağırdı. Üyeler ayrıca kamu yayıncısı olarak tarafsızlık ilkesine uyması gereken TRT’nin, kendi yasasına uyup uymadığını bile denetleyemedi. Örneğin TRT kampanya boyunca her gün günün belli saatlerinde “Referandum Rehberi” adında bir program yayımladı. Programlar boyunca vatandaşların paketle ilgili yorumlarına ve uzman bilgilendirmelerine yer verildi. Yaklaşık 5 dakikalık yayınların her birinde anayasa değişikliğinin bir maddesine yoğunlaşıldı. Ancak uzman ve vatandaş görüşlerinin hiçbirinin hayır yönünde olmaması dikkat çekti. Bu yayınlarla ilgili olarak da RTÜK’te herhangi bir değerlendirme yapılmadı. RTÜK’ün, sadece referandum yayınları için değil, tüm yayınlardaki ihlaller karşısında işlevsiz hale getirildiği ifade edil di. TRT Spor’da 2 Nisan’da yayımlanan programda edilen küfür, TRT Haber’de Avrupalı siyasetçi Martin Shulz hakkında “Shulz ile bizim ne derdimiz olabilir, annesiyle mannesiyle bizim bir şeyimiz mi olmuş” sözleri, 2 Mart 2017’de ATV’deki spor programında edilen küfürler, şubat ve nisan aylarında AKİT TV’de İsmet İnönü hakkında edilen küfürler; Aralık 2016 ve Ocak ayında A Haber’de CHP’li milletvekillerine yönelik “Meczup, darbeci, faşist, CHP’li uşak, CHP’li ajan, vatan haini, kansız, soysuz” yönündeki ifadeler şikâyet edilmesine karşın uzmanlar tarafından raporlanmadığı için üst kurul gündemine getirilmedi. Raporlar aylardır bekliyor Yayın ihlali yapıldığı raporlanan bazı yayınlar ise aylardır RTÜK raflarında bekletiliyor. Beyaz TV, Akit TV, Kanal A’da CHP’ye, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na Atatürk ve Atatürk devrimlerine yönelik hakaretlere ilişkin yayın ihlali dosyaları kasım ve aralık aylarından beri gündeme gelmeyi bekliyor. Van’da patlama: 2 şehit Van’ın Çatak ilçesinin Kacit köyü yolunda, güvenlik güçle ri arama tarama çalışması yaparken dün saat 15.30’da patlama meydana geldi. Terör örgütü PKK üyelerince menfeze yerleştirilen el yapımı pat layıcının infilak ettirilmesi sonucu 1 kıdemli astsubay ve 1 korucu şehit oldu. Bölgede operasyon başlatıldı ğı belirtildi. Şehit olan kıdemli astsu bay Sinan Babacan’ın Yozgat’ın Ak dağmadeni ilçesindeki baba evinde acı haberi alan baba Hacı Ahmet, anne Fadime ve şehi din eşi Nur Babacan, gözyaşlarına boğuldu. Sinan Babacan Yaklaşık 9 ay önce evlenen şehit astsubayın eşi Nur Babacan’ın hamile olduğu be lirtildi. Şehit astsubay, yarın düzenle necek cenaze töreninin ardından son yolculuğuna uğurlanacak. Diyarbakır’da 5 gözaltı Bu arada, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü ek binasında geçen 11 Nisan’da, 1’i polis 2’si sivil memur 3 kişinin şehit olmasına, 4 kişinin yaralanmasına yol açan PKK’nin bombalı saldırısıyla ilgili 3 kişi Şırnak’ın Cizre ilçesinden Suriye’ye kaçmak isterken, 2 kişi ise Diyarbakır’ın ilçelerinde gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında 1 kişinin saldırıyı planlayanlardan olduğu belirtilirken, patlama ile ilgili gözaltına alınanların sayısı 10’a yükseldi. Habertürk’ün haberine göre saldırıyı 1991 Diyarbakır doğumlu H.Y. planladı. H.Y, 4 ay önce Emniyet binasının çevresindeki Ercin Apartmanı’nın boş olan bodrum katını 1 yıllık kira için 82 bin TL’ye anlaşarak kiraladı. H.Y, çevredeki komşulara “Kardeşim” diye tanıttığı bir kişiyi bodrum katına yerleştirdi. 28 Şubat 2017’de polise yapılan bir ihbarda H.Y’nin PKK adına eylem hazırlığı içinde olduğu söylendi. Bunun üzerine gözaltına alınan H.Y, savcılık talimatıyla ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. l Yurt Haberleri İstanbul’da IŞİD operasyonları: 11 gözaltı İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (TEM) ekipleri, terör örgütü IŞİD’in 16 Nisan’da yapılacak olan referandum öncesi sansasyonel eylem hazırlığında oldukları istihbaratı üzerine son 1 haftada yaptığı operasyonlarda toplam 11 kişi gözaltına alındı. Ekiplerin önceki gece Kâğıthane ve Kadıköy’de 5 adrese eşzamanlı operasyonları kameraya yansıdı. Bu operasyonda eylem hazırlığında olduğu öne sürülen 4 kişi gözaltına alındı. Yapılan aramalarda çok sayıda dijital mal zeme ve örgütsel doküman ele geçirildi. Gözaltına alınan şüpheliler sorgulanmak üzere Vatan Caddesi’ndeki Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne getirildi. Şüphelilerin Emniyet’teki işlemleri devam ediyor. IŞİD’e yönelik son 1 haftada Beyoğlu, Bahçelievler, Beykoz, Kâğıthane ve Kadıköy’de yapılan operasyonlarda 2’si Suriye uyruklu, 1’i Tacikistan uyruklu toplam 11 kişiyi gözaltına aldı. Şüphelilerin referandum öncesi sansasyonel eylem hazırlığında olduğu öne sürüldü. Lüks araba sevdasına ceza AKP’nin Konya milletvekili Altunyaldız’a, istifa ettiği halde makam aracını kullanmaktan miktarı düşük anlamı büyük 25 gün ceza KEMAL GÖKTAŞ AKP Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarlığı görevinden milletvekili adayı olmak için istifa ettikten sonra makam aracını kullanmaya devam ettiği için 25 gün hapis cezasına çarptırıldı. Altunyaldız’ın makam aracını kullanmaya devam ettiği, yaptığı trafik kazası ile ortaya çıkmıştı. Altunyaldız hakkında suç duyurusunda bulunarak davanın açılmasını sağlayan CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, kamu kaynaklarının kişisel çıkar için kullanılmasının önemli bir ahlaki erozyon olduğunu söyledi. AKP Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarlığı görevinden istifa ettikten sonra makam aracını kullanmaya devam etti. Altunyaldız, milletvekili aday adayı olduğu Konya’ya giderken kaza yap tı. Müsteşarlığa tahsisli Audi A6 marka makam aracında hasar oluşması ile Altunyalduz’un makam aracını kullanmaya devam ettiği ortaya çıktı. CHP milletvekili Tanal, Altunyalduz hakkında suç duyurusunda bulundu. Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasından sonra Altunyaldız hakkında Ankara 36. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Mahkeme, 13 Nisan’da yaptığı ikinci duruşmada Altunyalduz’u Taşıtlar Kanunu’na muhalefetten 25 gün hapis cezasına mahkum etti. Mahkeme, 1 yıla kadar hapis cezası öngören suç için 25 gün hapis cezası tayin etmesini “suçun işleniş biçimi, meydana gelen zararın ağırlığı, sanığın suç kastının yoğunluğu” gerekçeleriyle açıkladı. Mahkeme sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmaması, kişilik özellikleri ve yeniden suç işlemeyeceği yönünde mahkemede oluşan kanaat nedeniyle cezanın yeniden bir suç işlememesi koşu luyla hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamında ertelendi. Mahkeme şikâyetçiler Rıfat Bolat ile Mahmut Tanal’ın müdahillik taleplerini ise suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesiyle reddetti. Ahlaki erozyon CHP’li Tanal konu ile ilgili olarak; “Sayın Altunyaldız’ın makam aracını kullanmaya devam etmesi açıkça hukuka aykırı bir durumdu. Bu suç teşkil eden durum mahkeme kararıyla da sabit olmuştur. Bu kişi milletvekili de olsa, kanunlar önünde herkes eşittir. Kamu kaynaklarının kullanımında denetim mekanizmalarının eksikliği sadece sistem meselesi değil ahlaki bir erozyonun sonucudur.15 yıllık AKP iktidarında denetim mekanizması işlevleri sıfırlanmıştır. Bu milletin vergisiyle oluşan devlet kaynaklarının israf edilerek, amacı dışında kullanılması kabul edilemez” dedi. Portre… Yarınki halk oylamasıyla sonuçlanacak bu sevimsiz sürecin sondan bir önceki gününde söylenecek bir söz kaldı mı? Kampanyanın görülmedik, duyulmadık, benzeri herhalde hiçbir uygar ülkede görülmeyecek eşitsizliği akıl ve vicdan sahibi herkesçe söylendi ve zaten gözler önünde. Buna bir tarafın görgüsüzlüğünü, gözü doymazlığını da eklemek gerek. “Hayır” diyecek olanlar saçları iki örgülü bir çocukcağızın masum fotoğrafı ve tek bir sloganla yetinirken, başımızı kaldırdığımız her yerde bir portre gözümüze sokuldu. Yollar, direkler, apartman cepheleri bu portreyle donatıldı. Ülkemize es kaza gelen Batılı bir yabancı, bu portrenin sahibi acaba ülkesi adına hangi başarıları elde etmiş diye sorup öğrenmek isteyecektir.. Meydan savaşı kazanmış bir komutan mı? Yooo… Ülkesine çağ atlatmış bir devlet adamı mı? Böyle bir şey de yok. Ülkeyi ekonomik açıdan uçurmuş mu? Bu da söylenmeyeceği gibi uçan ekonomi değil dolar ve avro olmuş. Geleceğe dönük yatırımlar mı yapılmış? Fabrikalar mı kurulmuş? Ne gezer… Tersine, kamu arazileri, kamuya ait fabrikalar yerli yabancı para sahiplerine bedavaya yakın parayla satılmış. Birçok fabrikanın kapısına kilit vurulmuş. Tarımda ilerleme mi sağlanmış? Yok canım. Tam tersine, iğneden ipliğe her şey dışarıdan alınıyor. Öyleyse bunca tantana, şatafat, caka, gösteriş, gözümüzün içinden de öte beynimize vurgu gibi sokulan boy boy bu portreler neyin nesi? HHH Sosyalizm dönemindeki Rusya’yı, Bulgaristan’ı, Yugoslavya’yı, Makedonya’yı, Azerbaycan’ı, şu anda aklıma gelmeyen belki o türden başka ülkeleri gördüm. Ben hiçbirinde, hiçbir dönemde, böyle bir şey görmedim. Yakınlarda Çin’e gittim, Mao’nun bir portresi bir tek bir bakkal dükkânında gözüme çarptı. Günümüzdeki liderlerin ise sokaktaki insan tarafından adlarının bilindiğinden bile kuşku duyarım. Japonya, Hindistan, İsrail, Amerika, Kolombiya, Meksika, hiçbirinde böyle bir şey yok…. Batı Avrupa ülkelerinde bu zaten olmaz, olamaz. Ortadoğu ülkeleri diyeceksiniz… Vallahi Suriye’de de bir iki tane baba Esad, bir iki de oğul Esad portresi dışında Esad portresi gördüğümü hatırlamıyorum… Bana hayatımızın dibine kadar giren, beynimizi kemiren bu portre işgalinden, istilasından gına geldi. HHH Portre derken, Oscar Wilde’ın ünlü romanı “Dorian Gray’in Portresi”nden söz etmemek olmaz… Çok zaman önce okuduğum için, konusu aklımda kaldığınca aşağı yukarı şöyleydi: Yakışıklı Dorian Gray, ressam arkadaşının yaptığı portredeki gibi hep genç ve yakışıklı kalmayı diler. Zaten onun için yaşamın amacı da zevk içinde yaşamaktan başka bir şey değildir. Dileği gerçekleşmiş, zevk peşinde koşarak geçen sefih hayatına karşın hep genç ve yakışıklı kalmıştır. Fakat bu arada portresi geçen zamanın ve bu genç adamın yaşadığı sefih hayatın izleriyle giderek yaşlanıp çirkinleşir. Tabloyu ortadan kaldırmak için onu bıçaklayıp parçalayan Dorian Gray’ın öldürdüğü aslında kendisidir... Cinayet yerine gelenlerin orada gördükleri ise yaşlı ve çirkin bir adamın cesediyle genç ve yakışıklı bir adam portresidir… HHH Kıssadan hisse gerçeğin yalanla örtülemeyeceği; portrelerle tersini göstermeye ne kadar çalışılsa da ruhumuzu şeytana sattığımız gerçeğinin gizlenemeyeceğidir. TONER’DEN Türkiye yorumu Demokrasi kalitesi kaygı verici ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Vekili Mark Toner, Türkiye’de “demokrasinin kalitesine ilişkin kaygıları bulunduğunu” söyledi. Mark Toner, Washington’da düzenlediği basın toplantısın Mark Toner da, Birleşmiş Milletler uzmanlarının, olağanüs tü hal koşulları altında pazar günü yapılacak re ferandumun güçler birliğini ortadan kaldıraca ğına yönelik raporu ile ilgili soruya verdiği ya nıtta, “Bu konuyu çok yakından izliyoruz, geçen gün de söylediğim gibi Türkiye’de demokrasinin kalitesi hakkında endişelerimiz var. Ortağımız ve müttefikimiz Türk hükümeti ile bunu düzen li olarak görüşüyoruz. Çünkü güçlü bir ortaklı ğımız var ve bu konuları tartışabiliyoruz. Refe randum sürecinde söz konusu raporu da yakın dan inceliyoruz. Referandumun da Türkiye’de demokrasiyi güçlendirecek bir şekilde olmasını umuyoruz” dedi. Toner, olağanüstü hal koşulla rında ve bazı partilere kampanya için kısıtlı ola naklar tanınan bir ortamda referanduma gidili yor olmasının anımsatılması üzerine, “Oylama sürecinde hiçbir şekilde kısıtlama olmasını gör mek istemiyoruz” dedi. l NEW YORK/DHA C MY B