20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 8 Mart 2017 2 haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY / MÜNEVVER OSKAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ ‘Miraz Bebek’LER İÇİN KANUN TEKLİFİ seyhan avşar CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, annesinin aldığı ceza nedeniyle 19 gündür cezaevinde tutulan 7 aylık Miraz bebek ile aynı durumdaki bebeklerin mağduriyetinin giderilmesi için kanun teklifi verdi. Yarkadaş “Bu teklif kabul görürse, Miraz bebek örneğinde olduğu gibi, çocukların mağduriyeti ortadan kaldırılır” dedi. Yarkadaş, ayrıca Miraz bebeğin durumu ile ilgili Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi de verdi. Yarkadaş, Miraz bebek ile aynı durumdaki bebeklerin mağduriyetinin giderilmesi için harekete geçti. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un değiştirilmesi gerektiğini söyleyen Yarkadaş “Dünyadaki örnekleri inceliyorum. Örneğin, bebek küçük yaşta ise annesinin cezası belli bir süre ertelenebilir mi? Bu yaş grubundaki çocukların sağlıklı gelişime sahip olması için, annesinin yanında olması şart...” dedi. Yarkadaş, “İsviçre’de 3 yaşından küçük çocuklar cezaevinde kalamıyor. Avustralya’da bu sınır beş yaşına çekilmiş. Danimarka’da anne ceza aldıysa, bebeği de küçükse belli bir süre ceza erteleniyor” diye konuştu. 1589’da yapılan Molla Çelebi Camii Mimar Sinan’ın eseri. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından İstanbul’da deniz, raylı sistem ve karayolu taşımacılığını entegre etmek amacıyla mimar Hakan Kıran’a hazırlatılan proje için, denize kazıklar üzerinde 11 bin 243 metrekare ilave dolgu yapılıyor. Martı’nın kazığı Kabataş’taki inşaat 428 yıllık camiye zarar verdi Kabataş’taki Martı Projesi’nin inşa atı sırasında ya pılan darbeli kazık çakma işlemi sahildeki 428 yıl HAZAL OCAK lık Molla Çelebi Camii’ne zarar verdi. Mimar Si nan tarafından 1589’da yapılan caminin hasar gördüğü iddiası üzerine, koruma kurulu projeyi durdurdu. Kurul ilgili belediye den de gerekli güvenlik önlemle rinin alınmasını istedi. Vakıflar Genel Müdürlüğü, İs tanbul 2 Numaralı Kültür Varlık larını Koruma Bölge Kurulu’na BÖLGEDE ESER DOLU Alandaki diğer tarihi eserler arasında Hekimoğlu Ali Paşa Çeşmesi, Çizmeci Başı Mahmut Ağa Kabri, Koca Yusuf Paşa Çeşmesi ve Sebili, Şeyhülislam Esad Çeşmesi ve Hadika Taşı (Kabataş Kitabesi) yer alıyor. Meydandaki çeşme yerinde kalacak. Projenin 2019’da tamamlanması öngörülüyor. verdiği dilekçede caminin zarar gördüğünü belirtti. Kurul dilekçe üzerine, projenin inşai uygulamalarının Molla Çelebi Camii’sine etkilerinin tespit edilmesi, konu kurul gündeminde görüşülünceye kadar da camiye ve iskele etrafında yer alan tescilli kül tür varlıklarına zarar verebilecek işlemlerin durdurulmasına ve izin olmadan inşai, fiziki müdahalede bulunulmamasına karar verdi. Kurul, gerekli güvenlik önlemlerinin de ilgili belediye tarafından alınmasını istedi. l İSTANBUL Erkeğin hakikati, kadınlığında saklıdır! Erkek de kadın da insanlıklarından eksilerek “erkek” ve “kadın” olurlar. “Erkeklik” ve “kadınlık” diye toplumsalkültürel plânda karşımıza çıkan kimlikler, roller ve hâller aslında “yapıntı” yani inşadır. “Toplumsal cinsiyet”, sonuç itibarıyla bir (insanî) bütünlüğün düzen kurma ihtiyacıyla ikiye ayrılarak karşıtlık ilişkisi içine sokulmasından ibarettir. Fransız yapısal antropolojisinin kurucusu Claude LéviStrauss’a borçlu olduğumuz “ikili karşıtlıklar” kavramı, kadınerkek ikiliğini ele alma ve tartışma yolunda da bize elverişli bir zemin sunar. LéviStrauss’a göre, bir düzen arayışı içinde olan insan zihni, sürekli akış halindeki “kaotik” varoluştan sabitlenmiş bir düzen çıkarma derdindedir hep... Ve bu, her kültürde tespit edilebilen bir temel itkidir. Dolayısıyla kültürler, doğal durumda birbirinin devamı, dönüşümsel sürekliliği olan ve birbirine içkin farklılıkları, aralarında hiçbir benzerlik, ilişki, bağ bulunmayan, birbirinden kesinkes kopmuş karşıtlıklara dönüştürürler: Gecegündüz, insanhayvan, akkara, güzelçirkin, doğruyanlış, doğumölüm gibi... (Hâlbuki mesela doğumdan itibaren ölüm süreci de başlar ve yaşam, hücresel akışa bakıldığında doğumla ölümün iç içe yol aldığı bir maceradır.) Bu ikili karşıtlıklar, toplumsal ve kültürel hayatı sürdürme yolunda kendi kendimize ürettiğimiz evrensel ve elbette bir ihtiyacı, düzen ihtiyacını karşılamaya yönelik “işlevsel” yalanlardır. Toplumsal yapı, ikili karşıtlık içinde düzene konur, düzenlenir. “Ya o ya da bu”sunuzdur ve “Araf”ta olmaya da, “hem o, hem de bu” olmaya da “yapı”nın tahammülü yoktur. Kadınerkek ayrımı, “kadınlık” ve “erkeklik” ikili karşıtlığı da böyledir. Her erkekte bastırılmış bir kadınlık, her kadında bastırılmış bir erkeklik yatar. Dipte, derinlerde, sessiz sedasız... Bir örnek vermek gerekirse “yapı”, erkekten, son derece “insanî” olan şefkatini ve duygularını bastırmasını ister. Kadından da yine son derece insanî olan öfke ve isyanlarını bastırmasını... Bastırma dıklarında bu, “kültürel” cinsiyet normlarının ihlâli olup yer ve zamana göre değişik derecelerde (ayıplama, kınama, dedikoduya uğratma, alaya alma, hakarete vurma, şiddete maruz bırakma gibi) yaptırımlara yol açacaktır. Tabii kadınerkek ikili karşıtlığının daha vahim yönü, eşitsiz yapılanmış olarak karşımıza çıkması... Ezelden ebede ve diyardan diyara değişmez, yerinden edilemez, aşılamaz bir “dert” gibi görünen ataerkillik bunun sonucudur. Hâlbuki doğru değil. Erkek iktidarı, ataerkillik, ezelden beri var olmayıp insanlık tarihinin belli bir aşamasında karşımıza çıkıyor. Ezeli değil, “tarihsel” o... Aynı şekilde, evrensel olduğu da söylenemez. Dünya üzerinde ataerkilliğin geçerli olmadığı, cinsiyetlerarası eşitliğin görüldüğü toplumlar dün elbette çok daha fazlasıyla vardı, bugün de az da olsa var. Ve sakın, istisnalar kaideyi bozmaz demeyin! Bu çarpık “kaide”yi bozmak lâzım!.. Üstelik sadece kadınlar için, onları düşünerek değil, erkekler için ve erkeklik cephesinden de bozmak, bozmayı istemek lâzım!.. Çünkü erkek iktidarı, diğer tüm iktidar mekanizmaları gibi, onu temsil edeni, taşıyanı, hayata geçireni de ezen bir işleyiş arz eder. “Erkek olmak” ve erkekliği sürekli yeniden üretmek adına, aslında ta en baştan bir “insanî yeniklik” içinde, hayat boyu ruhsal, duygusal ve vicdanî bir bastırılmışlık düşer payınıza... Boşuna yıllardır bas bas bağırmıyoruz, erkeklik en çok erkeği ezer diye!.. Dolayısıyla “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nü sadece kadına özgü çerçevede, sözgelimi kadın hakları, kadın cinayetleri, kadına yönelik taciz, şiddet, vb. sorun başlıklarının ötesinde, ataerkilliğin “içeriden” mahkumu ve mağduru erkekleri de hesaba katarak değerlendirmek bir ihtiyaç. Onların ruhsal evreninde bir “kara delik” olan erkekliğin ötesindeki kültürel anlamda bastırılmış kadınlığı fark etmelerini, keşfetmelerini, ihya etmelerini sağlama yolunda da anlamlandırılması gereken bir gün bu... O yüzden 8 Mart, bütün erkeklere kutlu olsun!.. Çadırda eğitim Adıyaman Valisi Abdullah Erin, ilçe merkezi ve köylerdeki 10 okulda hasar nedeniyle ara verilen eğitime, 40 çadırda bugünden itibaren devam edileceğini söyledi. Samsat’ta, geçen perşembe 5.5 büyüklüğündeki depremde çok sayıda ev ve resmi kurum binası hasar gördü, 30’u aşkın kişi yaralandı. Hasar gördüğü belirlenen Samsat ve köylerde 10 okuldaki 1890 öğrencinin eğitimi için kurulan çadırlarda 147 öğretmen ders verecek. l DHA KANDİLLİ’DEN ÖNEMLİ AÇIKLAMa Deprem 7 ve üstü tsunami ise küçük Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, olası İstanbul depremiyle ilgili “İstanbul’da bizi etkileyecek bir depremin olacağı çok açık. Yaklaşık boyutlarını da hep söylüyoruz; 7’nin üzerinde bir deprem olacağı, bazı bilim adamlarına göre 7.2 olacak, 7.5 senaryoları var. Ama 7’nin üzerinde olacağı kesin. Bilemediğimiz tek şey bunun zamanı” dedi. Özener, “Marmara Denizi tabanına yerleştirdiğimiz 15 tane deniz tabanı sismometresi, açılım ölçerler cihazlarıyla Marmara Denizi’nin içini 7 gün 24 saat gözlemliyoruz. Bu gözlemimiz yaklaşık 4 senedir sürmekte. Fay mekanizması, faylanma, fay aktiviteleriyle ilgili çok önemli bilgiler elde ettik” dedi. Tsunamiyle ilgili de konuşan Özener, “Tsunami olacaktır tabii. Japonya’da, Endonezya’da, açık denizlerde meydana gelen tsunamilerden bahsediliyor ama şanslıyız ki öyle tsunamiler maalesef bizim gündemimiz dışında” dedi. l İSTANBUL C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle