25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 26 Mart 2017 ‘Kriz’den beslenip Avrupa’da geziyorlar CHP’li Bingöl, Almanya ve Hollanda ile yaşanan krizin algı operasyonu olduğunu ve krize rağmen AKP’li vekillerin Avrupa şehirlerini mesken tuttuğunu söyledi Almanya ve Hollanda ile yaşanan bakan krizinin ardından Türkiye’de yaratı lan “Avrupa’da ‘evet’ yasak” algısı nın doğru olmadığı ortaya çıktı. Gerek kriz öncesi gerek se krizin ardından AKP’li milletvekili, yönetici ve bakan İKLİM ÖNGEL lar Avrupa’da referandum kampanya larına son sürat de vam ediyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl, “Yasak olduğunu iddia ediyorlar ama tüm Avrupa’yı turluyorlar, AKP’liler Avrupa’yı mesken tutmuş cirit atı yor. Avrupa’da gitmedikleri ülke yok. Türkiye’de ise 110 gözaltı var. Bunların tamamı hayır kampanya sı yapanlara yönelik. Yurtdışında yapılanlara faşizan diyenler, Tür kiye’deki bu baskının adını ne ko yacaklar?” dedi. CHP’li Tekin Bingöl, referan dum sürecinde Almanya ile başla yan sorunların Avrupa ülkelerine taştığını kaydetti. “Bakanların Hol landa ve Almanya’daki programla ‘Avrupa faşizansa Türkiye’dekinin adı ne?’ Hiçbir şeyin yansıtıldığını gibi olmadığını söyleyen Bingöl, şöyle konuştu: “Avrupa’da yaşanan bu olumsuzlukların karşısında faşizmden, Nazizmden söz ediliyor. Ancak bir de Türkiye’ye dönüp bakmak gerekir. Türkiye’de şu ana ka dar 150’ye yakın hayır kampanyası yürüten insana somut baskılar yapıldı. Sokakta insanlar bıçaklandı, ellerindeki bildiriler yırtıldı, kadınlara ağza alınmayacak hakaretler edildi. Hayır kampanyasında bu olumsuzluklar olurken, basına yan sıyan ya da adli bir sürecin başladığı ‘evet’e yönelik tek bir vaka dahi yok. 110 gözaltı var ve bunların tamamı ‘hayır’ kampanyası yapanlara yönelik. Açıklamalarında faşizan ifadesini kullananlar Türkiye’deki bu baskının adını ne koyacaklar?” rının iptalini bahane ederek yüksek tonda, sertleşen, referanduma yönelik bir politika yürütmeye çalışıyorlar” diyen Bingöl, bu arada AKP’li birçok bakan ve milletvekilinin Avrupa’nın birçok ülkesinde çalışma yaptığını belirledi. Bingöl, “AKP’li, bakanlar, milletvekilleri, yöneticiler Avrupa ülkelerinde cirit atıyor. Bir günde bir Avrupa ülkesinin farklı şehirlerinde birden fazla toplantı düzenleyebiliyorlar” diye konuştu. Öte yandan Türkiye kamuoyuna bunun çok farklı yansıtıldığını vurgulayan Bingöl, “Bambaşka bir algı oluşturuyorlar. Sanki tüm Avrupa ülkeleri AKP’ye kapısını kapatmış, referanduma yönelik herhangi bir çalışma yapmalarının önü kesiliyor... Böyle bir şey yok” ifadelerini kullandı. Bakanların seyahatlerinin iptal edildiği günlerde Almanya, Fransa ve Avusturya’da 20’ye yakın AKP milletvekilinin toplantılarını yaptıklarını anlatan Bingöl, “Örneğin Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı 9 Mart’ta Almanya’daydı. Milletvekilleri Ayşe Sula Köseoğlu, Emrullah İşler, Sema Kırcı mart ortalarında Avusturya’da, Taner Yıldız 9 Mart’ta Paris’te, Mehdi Eker 18 Mart’ta Almanya’da ve daha birçok isim Avrupa’nın farklı ülkelerinde referandum çalışmasındaydı” dedi. Bingöl, özellikle 3 milletvekilinin Avrupa’yı mesken tuttuğunu, yak laşık bir buçuk aydır farklı yerlerde sürekli toplantılar gerçekleştirdiğini dile getirdi. ‘CHP iptal etti ama...’ CHP’nin bakanlara yapılanların kabul edilemez olduğunu belirterek açık ve net tavır koyduğunu söyleyen Bingöl, “Yaşananların demokratik bir anlayışla bağdaşmadığını sürekli vurguladık. Arkadaşlarımız o günlerde günler öncesiden planlanan toplantılarını sırf bu gelişmeler yüzünden iptal etti, programlarını durdurdu. Biz bu tavırdayken AKP, toplantılarını kesmeden sürdürdü, toplantılar yaptılar ve hiçbir engelle karşılaşmadılar” dedi. l ANKARA ‘Korkudan ey ABD ey Rusya diyemiyor’ CHP lideri Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın kendisini hedef alıp ‘evet’i artırmaya çalıştığını belirterek ‘Bu, ne kadar güçsüzleştiğini, dünyada nasıl yalnızlaştığını gösteriyor’ dedi ERDEM GÜL CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve hükümetin referandumda evet kampanyasının dilini kendisinin üzerinden kurmasını “Evet’i anlatmakta zorlanan sayın liderler bana saldırarak ‘evet’e puan kazandırmak istiyorlar. ‘Ey Almanya, Hollanda’ diyenler korkudan ‘ey ABD’, ‘ey Rusya’ diyemiyor. Ama, ‘ey Kılıçdaroğlu’ diyebiliyor. Bu, ne kadar güçsüzleştiğini, dünyada nasıl yalnızlaştığını gösteriyor” sözleriyle eleştirdi. Kılıçdaroğlu, Diyarbakır programı öncesinde soruları yanıtladı. ‘Anlatamıyorlar’ nPropaganda dönemini, kullanılan dili nasıl değerlendiriyorsunuz? Siyasi parti liderlerinin birbirlerine laf yetiştirecekleri bir süreç değil. Referandumda anayasa değişikliğinin neler getirip götüreceğini anlatan bir süreç. Ama ‘evet’i anlatmakta zorlanan sayın liderler bana saldırarak ‘evet’e puan kazandırmak istiyorlar. Bu doğru bir yöntem değil. Benim liderlerle özel bir tartışma alanı yaratmak gibi bir niyetim yok. Neden ‘hayır’ denilmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. Onlara da öneriyorum. Bana saldırarak ‘evet’i artıramazlar. Sayın Bahçeli, Erdoğan, Yıldırım anlatamıyor. Ben değil onlar zorlanıyor. Anlatacakları bir şey olmadığı için bana saldırıyorlar. Tek adam rejimi için Irak’a baksınlar, Suriye’ye, Libya’ya baksınlar. Getirdikleri model dünyanın hangi ülkesinde uygulanıyor, bir örnek göstersinler, öğrenmiş olalım. Olabildiğince düzeyli, saygılı bir dil kullanmaya özen gösteriyorum. ‘Evet’i önerenler, dillerini kontrol edemiyorlar. Namusumuza, haysiyetimize bir sürü laflar ettiler. Allah’a havale ettim. A Haber, ATV var, beni çıkarsınlar, söylediğim yalanları bana kendi televizyon kanallarında sorsunlar, hepsine yanıt vereceğim. Sabah Gazetesi arzu ederse benimle röportaj da yapabilir. . n AB, Almanya, Avusturya, Hollanda ile garip bir kavga var. 16 Nisan’dan sonra oturup ne konuşacaklar, nereye doğru gi çinin haklarını mı, yoksa bu hakla rı bir kişiye teslim etmeyi mi savu nuyorlar? Şimdi konuşmayacaklar da ne zaman konuşacaklar? nOğlunuzla ilgili askerlik tartış masını nasıl değerlendiriyorsunuz? Çocuk okuyor, okurken askere gitmiyor ki normal, tecil ettiriyor. Kore’de doktora öğrencisiydi. As kerlik şubesine başvurdu, askerli ğini yapacak. Askerlikten kaçmı yoruz ki biz. Beni eleştirmeyi bı raktılar şimdi çocuklarımla uğraşı yorlar. İnsanda biraz ar edep olur. n Büyük bir mağduriyet alanı var. AKP bunda başarılı olur mu? Bu sürecin tek mağduru hayırcı lardır. ‘Evet’ diyenler devletin for sunu, devletin arabalarını, uçak CHP lideri Kılıçdaroğlu, arkadaşımız Erdem Gül’ün sorularını yanıtladı. larını, paralarını, televizyonlarını kullanıyor. Dönüp millete diyorlar diyor? Referanduma endeksli bir Ülkesinin çıkarlarını düşündüğü ki ‘biz mağduruz’. Peki hayır oyu kavga mı? yok, sadece kendi çıkarları için ça kullanmayı öneren partiler, sivil Referandum sürecinde kavga çı lışan birisi. THY’ye getirilen kısıt toplum kuruluşları, aydınlar, mes kararak ‘bütün dünya bize kar lama ve Türkiye’nin güvensiz ül lek kuruluşları bunların hiçbirini şı’ algısını yaratarak ‘evet’ oyu ke olduğu algısını ABD’nin pekiş kullanmıyor. nu artırmak istiyorlar. Ama bu tirmesi, Türkiye’nin itibarı açısın n Ülkücü taban size nasıl yak doğru bir yol, yöntem değil. Hem dan çok önemli bir olay, hiçbir hü laşıyor? Türkiye’ye zarar veriyor, hem kümet yetkilisi ses çıkarmıyor. Za Milliyetçiülkücü taban; gerçek yurtdışında çalışan Türklere zarar manı gelince umudu Trump’a, za anlamda vatansever, demokrat, veriyor. Türkiye’de demokrasinin manı gelince umudu Putin’e bağ bayraksever ve inanarak ‘hayır’ di olmadığı algısını giderek güçlen lı. Geleceğini başka ülkenin lider yor. Milliyetçi ülkücü taban tuza diriyor. Devletin başında olan ki lerine bağlayanlar bir süre sonra ğa düşmedi. şi yani Cumhurbaşkanı’nın üslu biterler. n ‘Evet’ diyenler RTE destekle buna dikkat etmesi gerektiğini he n Ekonomide kriz alarmları diği için destekliyoruz diyorlar? pimiz biliyoruz. Bütün devlet baş var, nereye gidiyor? Erdoğan’ı sevdiği için ‘evet’ di kanları dikkatli bir dil kullanılır, Türkiye’yi bu hale parlamenter sis yen, başka biri geldiğinde ne diye çünkü ülkelerini temsil ettikleri tem mi, kötü yönetim mi getirdi? Ta cek? ‘Keşke ellerim kırılsaydı da ni bilirler. mamen kötü yönetim ülkeyi bu ha ben evet oyu kullanmasaydım’ mı n ‘16 Nisan’dan sonra...’ içi le getirdi. Beni asıl üzen, işçi sendi diyecek? Geleceği düşünerek oy boş bir tehdit mi? kalarının sessizliği. Hakİş ve Türk vermesi lazım, bugü Kendisi zaman kazanmaya ça İş’i ben gerçekten anlamıyorum. İş nü değil. lışıyor. “Ben şimdi çok ağır şey ler söylüyorum, daha sonra yumuşacağım merak etmeyin, nasıl Putin’le kavga ettim, sonra gidip el etek öptüysem benzer şeyi sizin için de yaparım” mesajı olabilir. ‘Bana terörist diyenin alnını karışlarım’ n Suriye’deki PYD varlığı, ABD ve Rusya’nın tutumu... Putin’e, ABD’ye ses çıkaramıyor. YPG’ye destek verdiler, Kuzey Irak’ta, Suriye’de üs kurdular. Türk askerini Suriye’de yalnızlaştırdılar. ‘Ey Almanya, Hollanda’ di CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, başkanlık sisteminin oylanacağı referanduma sayılı günler kala Yenimahalle Nâzım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde “Aydınlık bir Türkiye için ‘Hayır’” çağrısında bulundu. Baykal, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Bina yenler korkudan ‘ey ABD’, ‘ey Rus li Yıldırım’ın ‘Hayır’ oyu verenler için ya’ diyemiyor. İsrail’de ezanın yasaklanması ile ilgili bir süreç başladı, ‘ey İsrail’ diyemiyor. Ama, ‘ey Kılıçdaroğlu’ diyebiliyor. Bu, ne kadar güçsüzleştiğini, dünya “Teröre destek vermektir” ifadelerine karşı “Hayır’ diyen hayır diyecek. Ben ‘Hayır’ diyorum. Bana terörist diyecek olanın da alnını karışlarım. Hayır demek vatanseverliğin gereğidir” karşılığını verdi. Deniz Baykal da nasıl yalnızlaştığını gösteriyor. haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 5 Bir çığlıksın sen... Razaman ve Fatma Şahin Mardin Dargeçit’e bağlı Kılavuz köyünde yaşıyordu 5’i kız 16 çocuğuyla birlikte... Karıkoca köylerinde bir ev yaptırmışlar, 100 bin liralık borca girmişlerdi. Köyde çalışarak bu borcu ödemeleri oldukça zordu. Baba Ramazan Şahin iki yıl önce 13 çocuğunu yanına alıp İstanbul’a göç etti. Karısı Fatma köyde kaldı okula giden 3 çocuğuyla birlikte. Ramazan’ın babası hastaydı ve ona bakıyordu Fatma. Ramazan inşaatlarda çalışıyordu, iki büyük kızı ise tekstil atölyelerinde. Hayatları bir gün altüst oldu. Tarlabaşı’nda yaşadıkları binanın çatı katı yandı. 16 kardeşin en küçükleri 2 yaşındaki Vedat, 3 yaşındaki Abdurrahman ve 5 yaşındaki İsa kapısı kilitli olan dairede yanarak can verdi... Bir acıydı bu... Bu olayı belki hiç duymadınız ya da duydunuz. Bir süre sonra unuttunuz. Bir hafta önce İstanbul’da yaşandı... Tarlabaşı’nda. Baba Ramazan, her sabah işe giderken çocuklarını evde büyük kızına emanet ediyordu. O gün de öyle yapmıştı... Acı haber çabuk duyuldu, televizyonlar canlı yayın yaptı. Bu bir alın yazısı mıydı? HHH Bir cumartesi sabahı acılı babanın çığlığını duyar gibi oluyorum. De Andrade’nin “dünyayı taşıyor omuzların” dizelerini mırıldanıyorum: “Kadınlar boşuna çalarlar kapını, açmazsın. Tek başınasındır, ışıklar söndürülmüş ve karanlıkta parlar kocaman gözlerin. Belli ki acı çekmeyi bilmiyorsundur artık. Ve hiçbir şey istemiyorsundur dostlarından.” Savaşlar, kıtlıklar, evlerde aile kavgaları... Hayatın sürüp gittiğini kanıtlıyor... O babanın çığlığı, öfkesi... 16 çocuk... İşte bu Türkiye fotoğrafı... Baba Ramazan anlatıyor: “Ben, eşim, yatalak olan hasta babam ve çocuklarımla birlikte 19 kişiyiz. Tarlamız yok ki ekip biçelim. Bir ev yaptırdık ve 100 bin lira borca girdim. İki yıl önce 13 çocuğumla birlikte İstanbul’a çalışmak için geldim. Para biriktirip köyümüze dönecektim. Ama bu faciayla karşılaştım. Yeni hayaller kuruyordum. Üç yavrum yanarak can verdi, hayatını kaybetti. Çalışmak zorundayım. Çalışacağız öteki çocuklarımla birlikte ve köyümüze döneceğiz.” Redingotlu ölüleri anlatıyor bu acıklı öykü insana. Yüreğim kavruldu... Başım döndü. İçimde fırtınalar koptu. “Bu arada yürüyorsun sen... Başın dik, için ezik... hurma ağacısın sen, tiyatroda... Kimsenin duymadığı çığlıksın Ramazan... Bitmek tükenmek bilmeyen bir hıçkırık...” HHH 16 çocuk sahibi Ramazan Şahin kadere inanıyor... Evde çocuklara bakan en büyük kızına öfke duyuyor: “Büyük kızım bebelere bakıyordu. O sırada bakkala ekmek almaya gitmiş. Yangın o sırada çıkmış...” Haberi gazetelerde okuyunca nice ölümleri düşündüm, acıları... En büyük oğlu 30 yaşındaydı Ramazan’ın. Adı Abdurrahim, 1995 yılında köyde mayın patlaması sonucu bir gözünü ve bir kolunu yitirmişti... Kızı Meral ise üç yıl önce geçirdiği beyin kanaması sonucu felç olmuştu... Ramazan “alın yazısı yazılmış işte, ne söylesen boş” deyip ekliyordu: “100 bin lira biriktirmem gerekiyor. Borcumu ödeyip köye yeniden döneceğim...” Hayatın o daracık boşluğuna iteliyor gibi Ramazan’ı hayaletler. Sanki tepeden tırnağa o da yanıyor üç bebesi gibi. Onun tek kaygısı 100 bin lirayı aşan borcunu ödeyip ödeyemeyeceği. Bir kün ırmağı akıp gidiyor. Bir çığlık dağların eteklerinden yankılanarak Tarlabaşı’na geliyor. Gözlerini göğe çevirip bakıyor uzun uzun... Dile kolay 16 çocuk. 3’ü öldü, 13 çocuk. Bir eş, bir baba... Bir çığlık, bir hıçkırık... Sessizliğin sesi mi bu yoksa bir çığlığın yankılanışı mı? CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat ‘Halkla kampanya yürütüyoruz’ Şişli Kent Konseyi önceki akşam Şişli’de bulunan Radisson Otel’de yemek verdi. CHP İl Başkanı Cemal Canpolat, referandum sürecinde parti olarak kampanya yürütmediklerini belirterek, “Biz halkla birlikte kampanya yürütüyoruz. Ülke son günlerde son derece gerildi, ayrıştırıldı. Tam da böyle bir ortamda referandum süreci yaşıyoruz. Bu referandum sürecinde çok farklı düşünceler, farklı partilerin tabanı ve yöneticileri bir araya gelmiş oldu” dedi. Şişli Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Zakine Taş sunumuyla gerçekleşen yemeğe CHP İl Başkanı Cemal Canpolat, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü, Şişli Kent Konseyi Başkanı Yavuz Meriç, gazetemiz yazarı Aydın Engin, Yayın Danışmanı Kadri Gürsel’in eşi Nazire Gürsel ve sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, muhtarlar katıldı. Burada konuşan CHP İl Başkanı Cemal Canpolat Türkiye’de şimdiye kadar bir araya gelmeyen çok farklı anlayışların bir araya geldiğini belirterek, “Ülkemiz zor bir süreçten geçiyor. Cumhurbaşkanının tek partiyi değil tüm halkı temsil etmesini istiyoruz. Size soruyorum tarafsız herkese sahip çıkan bir Cumhurbaşkanı mı yoksa tek bir partiyi temsil eden bir Cumhurbaşkanı mı istiyorsunuz. Bu referandumda tek kişilik reşime karşı çıkarak 16 Nisan’da birlikte hayır kampanyası yürütmüş oluyoruz” diye konuştu. l İSTANBUL/Cumhuriyet Hayri İnönü ‘Sandığa gitmeliyiz’ Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü yakında bir referandumun gerçekleşeceğini kaydederek, “Bizler saltanattan çoğulcu demokrasiye, esaretten özgürlüğe çok büyük fedakârlık yaparak geçmiş, devrim mücadelesi vermiş bir neslin torunlarıyız. Büyük zorluklarla elde edilen bu kazanımların kaybedilmemesi için, toplumsal tavrımızı koyarak sandık başına gitmeliyiz” ifadelerini kullandı. Şişli Kent Konseyi Başkanı Yavuz Meriç de Şişli halkının özgürce kararını vereceğini kaydederek, “Şişli demokrattır, Şişli cumhuriyetçidir. Demokrasiyi tümden ortadan kaldıracak tekliflere ise asla taviz vermezler. Bundan en ufak bir şüphem yoktur” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle