20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Fransızca filmler Çankaya’da izleyiciyle buluşuyor Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi, “Frankofon Filmleri Günleri”ni sinemaseverlerle buluşturuyor. 23 25 Mart tarihleri arasında düzenlenen etkinlik çerçevesinde Türkçe altyazılı filmler ücretsiz olarak gösterilecek. Fransız Kültür Merkezi ile ortaklaşa düzenlenen “Frankofon Filmleri Günleri”nde Kanada, Belçika, Lüksemburg, İsviçre, Fas, Fransa ve Avusturya gibi ülkelerin Fransızca filmleri izleyiciyle buluşacak. Gösterilecek filmler arasında “Kabakçığın Hayatı”, “Tous les chats sont gris”, “Atmen” gibi yapımlar da var. Salı 21 Mart 2017 EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: EMİNE BİLGET [email protected] ‘Bu dünya hepimizin’ 15 EMRAH KOLUKISA Dirimart’ın Nişantaşı’ndaki galerisine girer girmez bir renk cümbüşü... Öyle ki gözlerimin alışması için bir süre olduğum yerde durup bir duvarların beyazına bir de tablolara çeviriyorum bakışlarımı. Sonra yaklaşıp teker teker incelemeye başlıyorum Hayal Pozantı’nın her birine sayılardan oluşan isimler verdiği tablolarını. Bazılarına bakarken bilgisayar ekranına baktığım hissine kapıldığımı fark ediyorum içgüdüsel bir şekilde. Bilinçli bir tercih mi bu, sanatçının önüme serdiği olası tercih arasından? Sonra renklerin canlılığı, parlaklığı, floresan etkisi neredeyse saldırganca bir tavır içinde sanki. Olabilir mi? Eğer öyleyse, ki öyle bence, bu iyi geliyor bana, silkeliyor, harekete geçiriyor zihnimi. Bir köşede fotoğraf çektiriyor Hayal Pozantı, heyecanlı ve belki de biraz tedirgin. Ne de olsa bu onun Türkiye’deki ilk kişisel sergisi. Bir süredir New York’ta yaşayıp üretiyor ve orada rekabetin ne kadar zorlu olduğundan dem vuruyor kendisiyle bir başka köşede konuşmaya başladığımda. “Çok büyük bir rekabet var ama orada yaşamaya devam edeceğim. Orada kalıcı olduğuma inanıyorum artık” diyor, güvenle. Her sayının bir anlamı var Eserlerin sayılardan oluşan adlarının anlamları serginin niteliği hakkında da ipuçları barındırıyor elbette. Örneğin “76” Türkiye’de internet erişimine sahip hanelerin oranından hareketle almış adını. “1960” ise o yıl yapılan askeri darbeye değil, Türkiye’nin ilk bilgisayarı IBM 650’nin Karayolları Umum Müdürlüğü tarafından satın alındığı yıla gönderme yapıyor. “1978”, “2016”, “1935” gibi adların hangi olay ya da istatistiki bilgiye gönderme yap Hayal Pozantı’nın Türkiye’deki ilk kişisel sergisi “.tr” Dirimart Nişantaşı’nda açıldı. Kendine özgü bir alfabe geliştiren sanatçı “Soyut bir dil üretmek ütopik bir eylemdir” diyor 1935Hayal Pozantı Hayal Pozantı’nın Türkiye’deki ilk kişisel sergisi başladı. tıklarını da artık sergiye gittiğinizde siz öğrenin. Tüm bu veriler Hayal Pozantı’nın eserlerinin dijital sanata yaklaşan niteliğini de destekler mahiyette aslına bakarsanız. Kendisine bunu açtığımda renklerle olan ilişkisi üzerinden yanıtlıyor beni: “Seçtiğim renkler çok fazla mavi tonlara kayıyor. Bu nun da nedeni dijital dünyayla çok fazla iç içe olduğumuz için görsel algımız soğuk renklere doğru kayıyor. Çünkü ekran teknolojisi soğuk renkler üzerine optimize edilmiş bir sistem. Bunun asal sebebi de soğuk renklere verileri aktarmanın çok daha ucuza mal olması. O yüzden bütün bilgisayar ekranı sistem leri soğuk renklere endeksli. Ben de resimlerimi yaparken hem fiziksel dünyada hem de ekran dünyasında nasıl var olduklarını düşünüyorum ve iki dünyada da başarılı bir şekilde var olmalarını istediğim için genellikle soğuk tonlara doğru kayıyor renk seçimim. Ayrıca floresan renkleri kullanmayı da seviyorum çünkü floresan renkler fotoğrafla yakalanamıyor. Fotoğrafı çekildiği zaman tercüme olmuyorlar çünkü diğer renklere nazaran olmayan rengi yansıtmak değil de kendiliğinden renk saçıyor floresanlar. Bu rsimleri de ekrandan değil de bire bir sergide gördüğünüzde çok farklı bir şey tecrübe etmiş oluyorsunuz böylece.” Özgün bir alfabe Hayal Pozantı’nın grafik sanatına da göz kırpan işlerinde ilk bakışta kimi harfler, ya da harf benzeri şekiller göze çarpıyor. Sanatçı bu konuda “Bir sistem de diyebiliriz. 31 tane karakter var, her karakterin bir harf ve bir rakam karşılığı var. O yüzden istersem rakam yazabiliyorum, istersem de kelimeler... Bir şifreleme sistemi gibi düşünebiliriz. Belirli bir mantığı var ama bir yandan da benim kişisel şifrelememden de geçiyor. Ben size 31 tane harfi versem bir şekilde çözebilirsiniz ama aynı sonuca ulaşamayabilirsiniz” diyor ve küreselleşmeye hâlâ inandığını, “dünyanın hepimize ait olduğunu düşündüğünü” söyleyip ekliyor: “Soyut bir dil üretmenin ütopik ya da idealist bir yanı da var. Sınırların olmadığı, bütün insanların aslında bir olduğu ve hepimizin aynı dili konuşabildiğini de bir şekilde hem ifade etmek hem de o fikri, o düşünceyi yeşertmek ve geliştirmek için de bir fırsat.” Hayal Pozantı’nın sergisi 22 Nisan’a dek Dirimart Nişantaşı’nda görülebilir. Emin Alper ödülünü aldı Berlin Güzel Sanatlar Akademisi Büyük Sanat Ödülü’nü bu yıl Türk yönetmen ve senarist Emin Alper’e verdi. Emin Alper’e Berlin Güzel Sanatlar Akademisi’nin Büyük Sanat Ödülü 18 Mart’ta Berlin’de düzenlenen ödül töreninde Belediye Başkan Yardımcısı Klaus Lederer tarafından takdim edildi. Berlin Güzel Sanatlar Akademisi Emin Alper’i Tepenin Ar dı ve Abluka filmlerinden dolayı Büyük Sanat Ödülü’ne layık gördü. Emin Alper’in her iki filmini olağanüstü bir sinema diliyle perdeye yansıttığını belirten jüri, kahramanlarının iç dünyalarından yola çıkarak, görüş ayrılıklarının hâkim olduğu Türk toplumunda yaşanan günlük şiddet ortamında Alper’in derin anlamı olan bir tablo oluşturmayı başardığını belirtti. ‘The Dark Tower’ ufukta belirdi Stephen King’in kült eseri “Dark Tower / Kara Kule”nin uzun zamandır beklenen sinema uyarlaması için nihayet bir vizyon tarihi belirlendi. Yönetmen koltuğunda Danimarkalı sinemacı Nikolaj Arcel’in oturduğu ve başlıca rollerini Idris Elba, Matthew McConaughey, Katheryn Winnick, Tom Taylor, Abbey Lee, Fran Kranz ve Jackie Earle Haley’nin paylaştığı film 28 Temmuz’da izleyiciyle buluşacak. Orta Dünya’nın son silahşörü Roland Descahin’in hikâyesini anlatan “Kara Kule” serisi kıyamet sonrası dönemde geçiyor ve gizemli güçleriyle herkesi etkisi altına alan, adına Kara Kule denen dev yapıyı odağına taşıyor. Filmin vizyon tarihinin açıklanmasıyla birlikte Stephen King “Kara Kule”nin afişini de internet ortamında paylaştı ve “Bizimle maceraya çıkın” mesajını yazdı. Muhtelif’ten yeni şarkı: Samsa 2014 yılında kurulan Muhte lif, Franz Kafka’nın ünlü hikâyesi Dönüşüm’ün kahramanı Gregor Samsa’dan esinlenerek yaptığı ilk bestesi “Samsa” için hazırladığı video klibi yayımladı. Kendilerini “bir müzikli Doğu Akdeniz turu” olarak tanımlayan grup, bölgenin farklı dil ve kültürlerine ait popüler ve geleneksel şarkıları sahnede hikâyeleriyle birlikte sunuyor. Düzenlemesi Cem Dinler tarafından yapılan şarkının stüdyo kaydında davulda Onur Alatan, klarnette Ünsal Çeliksu, udda Selim Boyacı ve perküsyonda Güray Cantürk konuk müzisyen olarak yer aldı. “Samsa”nın söz ve müziği ise Sevda Hamzaçebi’ye ait. Bir beyaz yakalı/ofis çalışanı hikâyesinin anlatıldığı klibin yönetmenliğini Avni Can Eren (Ehemm Productions) üstlendi. “Samsa” karakterini oyuncu Ersin Umut Güler’in canlandırdığı videoda kullanılan maskeler ise sanatçı Seda Mit tarafından hazırlandı. Basın tarihimize farklı bir bakış “Şa Şa Şa’dan Çapkın Kıza: Müstesna Yayınlar” başlıklı kitap, Tanzimat’tan Cumhuriyet yıllarına Türkiye’de basının çok renkli tarihini ele alıyor ve çoğu Arap harfli, Latin harfli, Ermeni harfli Türkçe ve Karamanlıca yayınlardan oluşan nadide dergileri tanıtıyor. Mizah, spor, sinema gibi çeşitli konularda yayımlanan dergilerin tanıtıldığı kitapta ayrıca basın tarihimizin önemli figürleri kabul edilen Reşad Ekrem Koçu, İhap Hulusi, Ahmet Rasim, ve Baha Tevfik gibi isimlere ayrılmış özel bölümler de var. İlk erotik dergiler Gazanfer İbar’ın imzasını taşıyan kitapta tanıtılan yayınlar arasında Şa Şa Şa, Şut Kırmızı Beyaz gibi spor der gileri, Çapkın Kız, Bıldırcın ve Piliç gibi ilk erotik dergiler, Les Masques, Reflector gibi sinema, varyete dergileri ve 1950’de yayımlanan Nâzım Hikmet dergisi de var. İçinde dergilerden siyah beyaz ve renkli fotoğrafın da bolca yer aldığı kitap Doğan Kitap etiketiyle raflardaki yerini aldı. Basın tarihine ve özellikle de dergiciliğe merak duyanların mutlaka edinmesinde fayda var. Maltepe’deN ‘Meddah’ geÇti Meddahlık kültürünün son temsilcilerinden olan usta oyuncu Mehmet Esen, “Meddah” isimli tek kişilik gösterisiyle, Maltepe Belediyesi Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde sahne aldı. Esen gösterisinde izleyicileri, Türk halk tiyatrosunun önemli bir kolu olan meddahlık geleneğiyle tanıştırdı. Maltepe Belediyesi’nin mart ayındaki sanat etkinlikleri kapsamında gerçekleşen gösterime, Maltepeli sanatseverler bü yük ilgi gösterdi. 1980 yılında Erkan Yücel ve Haldun Taner’in teşvikiyle meddahlığa başlayan Mehmet Esen, gösterisinde meddahlık serüvenini ve hayat hikâyesini mizahi bir dille paylaştı. Taklitleri, canlandırmaları ve sahne performansıyla büyük beğeni toplayan Esen, anlattığı hikâyeleriyle kahkaha rüzgârı estirdi. Esen gösterisini, “Korkmirem” isimli Azeri türküsünü seslendirerek tamamladı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle