27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 7 Şubat 2017 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ ÖzAgecanr Dincilik, PKK ve emperyalizm sarmalındaki Türkiye Prof. Brian Arthur, “olumsuzlukların kendi aralarında dışsallıklar (yararlar) yaratarak nasıl güç kazandıklarını” karmaşa kuramında yazmıştır.(*) Bizde de “dincilik, bölücülük ve emperyalizmin negatifleri”, kendi aralarında bütünleşmişler: FETÖ ve benzeri dinci örgütleri üretmişlerdir. FETÖ’nün “kurşun askerleri”, imam bürokratları, siyasileri, gazetecileri, işadamları bu bütünleşmenin ürünleridir. Dindarlık ve laiklik yerine dincilik, insan hakları yerine bölücülük, ulusallık yerine emperyalizm, bugün içine düştüğümüz kaos ortamına getirdi. Bu ortamdan çıkmak için, “getiren faktörlerin tersine çevrilmesi gerekiyor”. Dincilik yerine laiklik ve dindarlığı getirdiğimiz zaman dinci terör örgütlerinin yolu kesilir. Cemaatçilik yerine uygar toplumsal örgütlenmelerin yolu açılır. Etnik ayrıştırıcılık ve bölünmenin karşısına, “çağdaş demokratik düzen koşulları” sağlanmalıdır. Emperyalizmin yolunu kesmek için ulusal politikaları geliştirip, “dış dünya ile dengeli bir düzene” geçilmelidir. Bu üç faktör için de siyasal partilerin bu yönde çalışmaları ve örgütlenmeleri gerekir. Bu da ancak, çağdaş parlamenter yapı içinde sağlanabilir. Mevcut anayasa önerisi bütün bunlara ters düşmektedir. Hatta, “olumsuz gidişi, terör dahil hızlandıracak bir yapı” üretecektir. FETÖ’yü üreten altyapıyı besleyecektir; dincilik yerine dindarlık ve laiklik getirmiyor; ayrımcılık ve terör kaosuna karşı, demokratik ve insan haklarına dayalı bir yapı oluşturmuyor; emperyalizmin FETÖ benzeri dinci kuruluşlarının altyapısını ortadan kaldırmıyor. Hatta onların işlerini kolaylaştırıyor. Prof. Brian Arthur “karmaşa” kuramında, “serbest piyasa ekonomisinin tek başına neden ekonomik maksimizasyona (refaha) götüremeyeceğinin” teknik mekanizmalarını kanıtlar. Aynen bir ülkede “katılımcı demokrasi olmadan kaostan, bölünmekten, emperyalizmin arka bahçesi olmaktan kurtulamayacağının” izahı gibi. Cumhuriyet ve Atatürk düşmanları mı? Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, devrimleri ile onu uygar ve çağdaş bir ülke yapmanın yollarını açan; bilimiyle, sanatıyla, uygar yaşam tarzı ile yolunu, “Ortadoğu’nun köhne ve karanlık labirentlerinden çıkararak çağdaşlığa yönelten”, uluslararası ilişkilerde Lozan ile Türkiye’yi ulusal çıkarlarını koruyacak konuma getiren; İngiliz gemisine binerek kaçan Osmanlı padişahlarının borçlarını bile son kuruşuna kadar ödeyen bir Türkiye Cumhuriyeti kurdu. Şimdi Ata’ya ve Türkiye Cumhuriyeti’ne düşmanlık edenler ne istiyorlar? Türkiye’yi uygar dünyadan koparıp Afganistan benzeri karanlıklara götürecek yeni padişahlar mı? Onlar gibi, “demokrasi yerine şeriat düzeni” mi? Emperyalizmin hizmetine girecek yeni Ali Kemal’ler mi? Hukukun üstünlüğü yerine hurafelerin egemen olduğu din ve mezhep kavgalarının içine gömüldüğü bir ülke mi? Dün Atatürk’ün Türk ordusu yerine işgalci emperyalistlere “icazet veren” bir düzen mi? Ay yıldızlı bayrak yerine yeşil ve siyahlarla dolu IŞİD’ci bir bez parçası mı? Sorun burada; “dışımızdaki duvarları yıkmak kolaydır, zor olan içimizdeki, kafamızdaki duvarları yıkmaktır”. Atatürk ve Cumhuriyet düşmanları, kafalarının içindeki bu duvarların arasına sıkışıp kalmışlardır. FETÖ’nün kurşun askerleri ve imamları, küçük yaşlarda dinci eğitim ile kafalarının içine duvarlar örülerek üretilmişlerdir. Bugün ülkenin içine gömüldüğü kaos ortamına, dinci FETÖ, PKK ve ikisini birlikte kullanan odaklar neden oldular. Yeni anayasa önerisi kabul edilirse, işleri daha kolay hale gelir. AKP’liler ve MHP’liler başta olmak üzere herkesin kararını buna göre vermesi gerekir. Kaosa devam mı? Uygarlığa dönüş mü? (*) Brian Arthur’un görüşleri için: Anılarda Gizli Kalan Bir Aydının Portresi, Doç. Arzu Azer, Derin Yay., 2016, syf. 174176 7 ŞUBAT 2017 SAYI: 33361 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06.20 06.03 06.25 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 08.00 13.28 16.15 18.39 07.42 13.13 16.02 18.26 08.02 13.35 16.28 18.51 Yatsı 20.07 19.52 20.16 haber/yorum 13 1933... Alman Meclisi’nde “Halkta ve İmparatorlukta Sıkıntının Kaldırılmasına Dair Yasa” kabul edildi. 1920’de yola çıkan Adolf Hitler’in “Ein Volk, Ein Reich, Ein Fuhrer (Tek halk, Tek İmparatorluk, Tek Önder)” anlamına gelen söylemi Nazi AKlmNaaavznişyöaar’gsküıntıleyröi,nAlelmndainrdlai!rın okuma maları gereken kitapları saptadı. Naziler kütüphanelere girip bu kitapları toplayıp yaktı. (Berlin’de o noktadaki yer altı bağlantılı anıtta saygı duruşu yapmıştım!) Nazi fikirlerinin yayılmasında okullar önemliydi... Bazı kitaplar, okullarda yasaklanırken ders kitapları yeniden yazıldı. Cumhurbaşkanlığı makamı ile Başbakanlık birleştirildi. Cumhurbaşkanı ile başbakanın tüm yetkileri “Führer (başkan) ve Şansölye (başbakan)” olarak Hitler’de toplandı... “Referandumda” demokratik olmayan uygulamalar arasında, insanlar Nazi askerleri eşliğinde sandık başlarına götürülerek “açık oya” zorlandılar. (Günümüzde bırakın sokaktaki adamı, TBMM’de bile AKP’li milletvekilleri “açık oy” kullanmadılar mı?) Ayrıca, geçersiz oy pusulaları “evet” sayıldı, çok sayıda “hayır” oyu ise “evet” olarak kaydedildi! Bu koşullarda Hitler yüzde 88 “evet” oyu alarak dikta yönetiminin “Führeri (başkan – önder)” oldu. Ardından “anayasaya aykırı” şu yetkileri üzerine aldı: * Hükümet, anayasada belirtilen yasa çıkartma sürecinden ayrı olarak da yasa çıkartabilir! * Hükümetin çıkardığı yasalar, meclis kurumlarını etkilemediği sürece anayasadan sapabilir. Devlet başkanının yet Özgen Acar Kavşak Nazizm... Kemalizm... Rabiaizm... (2) Mustafa Kemal Atatürk kileri bundan etkilenmez! * Devletin yabancı devletler ile yapa cağı anlaşmalar ile bunlara bağlı yasalar için meclis onayı gerekmez. Hükümet bu anlaşmalar için gerekli gördüğü yasaları çıkarır. HHH Hitler’in sahnede olduğu süre içinde (1931) “Yurtta sulh, cihanda sulh...” ilkesini açıklayan Mustafa Kemal Atatürk şu çağdaş devrimlerini Türk ulusunun hizmetine sundu: 1924... İslami medeni hukuk olan “Mecelle” kaldırıldı, İslam ülkelerinden alınmış “Şeriyye Mahkemeleri” ile medreseler ve dini eğitim yapan okullar kapatıldı. 1925... Şapka kanunu kabul edildi... Tekke ve zaviyeler de kapatıldı. 1926... Çağdaşlığı hedefleyen, Medeni Kanun kabul edildi. 1928... Harf devrimi ile Arap alfabesinden Latin harflere geçildi. Böylece okuma yazma oranında önemli artış sağlandı. Çağdaş okullar ve enstitüler açıldı. 1932... Ezanın Türkçe okunmasına başlandı. 1934... Soyadı Kanunu kabul edildi, lakap ve unvanlar kaldırıldı. Kılık ve kıyafette değişikliğe gidildi. 1936... Türk Boğazları’ndan geçiş düzenini ve güvenliğini sağlayan uluslararası Montrö Boğazlar Sözleşmesi,  imzalandı. 1938... Dolmabahçe Sarayı’nda hasta yatağında yatarken yaverlerine, gerekli hazırlığın yapılmasını, başlattığı pek çok arkeolojik çalışmaları arasında yer alan Çorum Alacahöyük kazısının son durumunu görmeye gitmek istediğini söyledi. Doktorları engelledi. Çünkü O’na göre Anadolu’nun tarihi de “çanak çömleği” de önemliydi! 10 Kasım 1938... Mustafa Kemal Atatürk öldü... Aralarında savaştığı düşmanları da olan 20 ülkede heykelleri var. Böylesine bir anma, dünyada başka hiçbir devlet adamına nasip olmadı... 11 Kasım... Atatürk’ün cephe arkadaşı, Genelkurmay Başkanı, Orgeneral, Lozan Anlaşması’nın diplomatı İsmet İnönü Cumhurbaşkanı seçildi. *** 1 Eylül 1939... Hitler, Polonya’yı işgal ederek 2. Dünya Savaşı’nı başlattı. Türkiye’yi yanına çekmek için, kendisinin iktidara gelmesinde önemli rolü olan, Başbakanlardan Franz Joseph von Papen’i Ankara’ya “büyükelçi” olarak gönderdi. Aynı süre boyunca Almanya karşıtı ülkeler de, İnönü’yü kendi yanlarında savaşa girmesi için iknaya çalışıyorlardı. Ancak Atatürk gibi “savaşın ne demek olduğunu” çok iyi bilen İnönü, “Yurtta sulh, cihanda sulh...” ilkesine sadık kalarak, savaşa girmedi, “tarafsız” kaldı. 8 Mayıs 1945... Hitler diktatörlüğünü korudu, ancak savaşı yitirdiğini anladığında intihar etti. Ne var ki 73 milyon insanın ölümüne neden olmuştu... Bir Anadolu gezisinde bir kentte, önünü kesip “Paşam! Sen bizi ekmeksiz bıraktın!” diyen çocuğa “Ekmeksiz bırakmış olabilirim. Ama babasız bırakmadım...” söylemini, bugünkü “Rabiaizm” yöneticileri anımsamak istemezler! Çünkü her gün, daha ana karnındaki, doğmamış çocuğu bile babasız bırakmıyorlar mı? (Devam edecek...) Terör saldırısı sandımAnkara’daki ilk darbe davası başladı. Eski Albay Ahmet Balaban: 15Temmuz darbe girişimi sırasında Etimesgut’taki Özel Hava Alay Komutanlığı’nda yaşanan olaylara ilişkin 27 sanıklı davanın ilk duruşması, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi’ndeki duruşma salonunda yapıldı. Duruşmaya, 21’i tutuklu 27 sanık ile avukatları ve müşteki avukatları katıldı. Etimesgut’taki Özel Hava Alay Komutanlığı’nda yaşanan olaylarla ilgili 27 sanıklı davanın ilk duruşmasında ifade veren eski Özel Hava Alay Komutan Yardımcısı Albay Ahmet Balaban, darbeci Tuğgeneral Semih Terzi’yi karşıladığını belirterek, “Yanına gittim, ‘Hoş geldiniz’ dedim. Alay Komutanı Albay Ümit Tatan’ın, Genelkurmay Birinci Başkanı’nın emri gereği Akıncılar Üssü’ne bırakıldığını söyledim. ‘Emir komuta bende. Bu saatten sonra alay nizamiyesinden giriş çıkış olmayacak’ dedi” diye konuştu. Darbe girişimi sırasında albay rütbesiyle Özel Hava Alay Komutan Yardımcısı olarak görev yapan tutuklu sanık Ahmet Balaban, evindeyken kendisini arayan nöbetçi amir Kara Pilot Binbaşı Hüseyin Çakıroğlu’nun, “Alarm verildi. Acilen birliğe gelmeniz lazım” dediğini, bunun üzerine birliğe gittiğini söyledi. ‘Hain geberdi’ Zekai Aksakallı ile telefonda görüştüğünü, yaptıkları işleri anlattığını belirten Balaban, Aksakallı’nın kendisine, Semih Terzi için “Hain geberdi” dediğini aktardı. Bu yaşananların ardından Özel Kuvvet Tim Komutanı Ahmet Kemal Yılmaz’ın kendisine odasında kalması gerektiğini söylediğini, odasının kapısında nöbet tutanlar bulunduğunu söyleyen Ba laban, bu süreçte yaptığı telefon görüşmesinde, Aksakallı’nın kendisine güvendiğini söylediğini ve Genelkurmay Başkanı’nın, Akıncı Üssü’nden alınması için “güvendiği personelden tim oluşturmasını” istediğini savundu. Sabah saatlerine doğru odadaki personelin kendisine ters kelepçe taktığını, gözlerinin bağlandığını aktaran Balaban, yemek verilmeden sorgulandığını, 24 saat su verilmediğini söyleyerek; işkence ve kişisel hakaretlere maruz kaldığını belirtti. 15 Temmuz’da terör eylemi olduğunu düşünerek alaya geldiğini aktaran Balaban, “Tüm şoklara rağmen ben rutine uygun davrandım. Hiçbir zaman darbe yaptığımı düşünmedim. Darbecilerle fikir ve eylem birliğim yok. Gece yarısı Diyarbakır’dan havalanan uçağa kim kalkış izni vermişse, helikopterlere de aynı kişi izin vermiştir” diye konuştu. Eski akademisyen yakalandı Üzerinden sahte kimlikler çıkan, FETÖ’den aranan Önen çiftinin yanında, oğulları 11 yaşındaki A.K.Ö. ile 8 yaşındaki İ.Ö. de bulunuyordu FETÖ soruşturması kapsamında hakkında yakalama kararı bulunan ve bir süre önce meslekten ihraç edilen İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Erol Önen ile eczacı eşi Tuğba, şoförü G.A.’nın kullandığı otomobille Edirne’nin Meriç ilçesinde geçen cumartesi günü Yunanistan’a kaçmak isterken jandarma tarafından yakalandı. Üzerinden sahte kimlikler çıkan çiftin yanında, oğulları 11 yaşındaki A.K.Ö. ile 8 yaşındaki İ.Ö. de bulunuyordu. Çocuklar, İstanbul’dan gelen yakınlarına teslim edilirken, şüphelilerden Erol Önen ile şoförü G.A. tutuklandı. Gözaltına alınan Tuğba Önen’in ise Emniyet’teki soruşturması sürüyor. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası hazırlanıp İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede açığa alınan 45 profesörden, FETÖ’nün “Paralel YÖK” kurup İstanbul Üniversitesi’ni ele geçirmek isteyen akademis yenler arasında Yrd. Doç. Dr. Erol Önen’in de adının geçtiği öğrenildi. Önen’in ayrıca Bank Asya’da yüklü miktarda parasının olduğu belirtildi. l EDİRNE/DHA İnfaz memurlarının ilk iddianamesi tamam FETÖ/ PDY soruşturması kapsamında örgütün cezaevlerindeki yapılanmasına ilişkin başlatılan soruşturmada, 3’ü cezaevi müdürü 6’sı cezaevlerinde görevli öğretmen, 39’u da infaz koruma memuru olan 49 şüpheliye yönelik ilk iddianame tamamlandı. 45’inin tutuklu olduğu belirtilen iddianamede, 1 kişinin etkin pişmanlıktan yararlandığı, diğer 3 kişinin ise şahsi durumları nedeniyle tutuksuz yargılandıkları belirtildi. İddianame de 43 şüphelinin örgütün kriptolu haberleşme uygulaması olan ByLock’u kullandığının tespit edildiği ifade edildi. Örgütün ceza ve infaz kurumlarındaki yapılanmasına yönelik ilk iddianame olduğu, ancak soruşturmanın devam ettiği belirtildi. İddianamede tüm şüpheliler hakkında “Silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7.5 yıldan 15’er yıla kadar hapis cezası talep edildi. İddianame İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Voleybol topunda patlayıcı tuzağı Güvenlik güçleri Mardin’in Dargeçit ilçesindeki bir eve yaptıkları operasyonda, evin bodrum katında 6 voleybol topu, 3 piknik tüpü ve bir yangın söndürücünün içine yerleştirilmiş toplam 10 el yapımı patlayıcı tespit etti. Tuzaklanan el yapımı patlayıcılar, kontrollü ve güvenli bir şekilde imha edildi. l MARDİN/DHA Kırgızistan’dan ‘FETÖ’ kararı Kırgızistan Milli Eğitim Bakanlığı, FETÖ’ye ait okulların yeniden yapılandırılması çalışmaları için düğmeye bastı. Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev geçen yıl yapılan toplantıda, FETÖ’ye ait okulların kapatılmayacağını, isminin değiştirilerek, eğitimin kalitesini artırılacağını söylemişti. Kırgızistan Cumhurbaşkanlığı ofisi tarafından düzenlenen yılsonu değerlendirme basın toplantısında gündeme gelen FETÖ’ye ait okulların kapatılması konusu şekillenmeye başladı. Bu okulların yeniden yapılandırılması çalışmaları Milli Eğitim Bakanlığı tarafından başlatıldı. “Sebat Okulları” ismi altında faaliyet gösteren FETÖ’ye ait okullar, 22 lise 1 üniversite. 12 bin 243 öğrenci eğitim görüyor. AKP’yi işgal etmek isteyen darbeciler AKP İstanbul İl Başkanlığı binasını işgale giden 74 askerin yargılanmasına dün Silivri Cezaevi’nde başlandı. İstanbul 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek davada 1’i binbaşı, 2’si de yüzbaşı olmak üzere 14’ü tutuklu 74 asker hakkında 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet ile 15 yıla kadar hapis isteniyor. Tutuklu yargılanan 14 askerin tamamı rütbeli. 60 er ise tutuksuz yargılanıyor. 8 ilde 23 gözaltı Adıyaman merkezli 8 ilde, FETÖ’ye yönelik operasyonda meslekten ihraç edilen aralarında yardımcı doçent, doçent ve profesörlerin de bulunduğu 23 şüpheli gözaltına alındı. Adıyaman’da gözaltına alınan şüpheliler, hastanede sağlık kontrolünden geçirilerek Emniyet’e götürülürken, diğer kentlerdeki şüphelilerin de Adıyaman’a getirilerek sorgulanacağı belirtildi. Vakıf Müdürü silahlı saldırıda öldürüldü Konya’nın Ereğli ilçesinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Murat Bildik (44), evinde kimliği belirlenemeyen bir kişi tarafından uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. İddiaya göre kimliği belirlenemeyen bir kişi, evinin kapısına kadar geldiği Murat Bildik’e tabancayla iki el ateş açıp kaçtı. Mermilerden biri Bildik’in başına, biri de duvara isabet etti. Saldırgan kaçarken hastaneye kaldırılan Bildik müdahaye rağmen kurtarılamadı. l DHA ON NUMARA 02, 07, 08, 12, 17, 19, 23, 24, 26, 31, 35, 40, 45, 47, 49, 56, 58, 60, 61, 73, 75 ve 80 10 BİLEN: 99 bin 342’şer TL (3 kişi) 9 BİLEN: 2 bin 515’er TL 8 BİLEN: 127.45’er TL 7 BİLEN: 23.45’er TL 6 BİLEN: 4’er TL HİÇBİR NUMARAYI DOĞRU TAHMİN EDEMEYEN: 3.15’er TL Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. SİNAN RÜZGAR C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle