Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Pazar 5 Şubat 2017 TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ yorum 13 Cumhuriyet’in orta sayfası (“Bir gün bir gazete okudum ve tüm hayatım değişti.” Sevgi Çemberci.) Sevgili okurlarım, dostlarım, bu yazıyı size Assos’tan yazıyorum. Bu yıl 17’ncisi yapılan Assos Felsefe günlerindeyim. Ben bu satırları yazarken etkinlik tüm hızıyla devam ediyor, 90 gündür tatil yapmadan çalışan Sevgili Yazıişleri Müdürüm Bülent izin verirse, ki vereceğini umuyorum, size şu karanlık günlerimizi aydınlatacağını umduğum çok farklı hikâyeler anlatacağım. Şimdi gelelim başka bir güzel güne. Arkadaşım matematik ve felsefe tutkunu (kendisi matematikçidir) Sevgi Çemberci, Bodrum’da farklı bir grubun kurulması için kolları sıvamış, grubun adı ARA BOYUTLAR ve beni çağırdı: “Gel, sana istediğin bir konuda bir sohbet günü ayarladım.” Öyle mi, ben de “Aşk da Özgürlük Düşünce de Özgürlük” başlıklı bir konu seçtim. Gerçekten çok güzel ve hikâyelerle dolu bir gün yaşadık. Günün sonunda Sevgi yüreğime bir hikâye fısıldadı. Bunu sizlerle paylaşmak istiyorum: Orta sayfa: “Lise yıllarım. Günlük notlarımdan. En keyifli geçen ders, Mihriye Hanım’ınki. Yine bir ülke tanıtıyor bize. Ama bu ülke değil başka bir dünya sanki. Bu kez Kanada’dan başladı. Denizler, karalar derken, kitap sayfalarını aştı. Devlet tanımından sosyal hayata, yönetime, kahramanlara. Her soruya cevabı vardı sanki. Çağlar boyunca, tüm oluşumların, afetlerin arkasında yatan hikâyeleri anlattıkça, büyüyordu merakımız. Sınıfça büyülenmiş, her ders ağzından çıkacak bilgiyi bekliyoruz. Sonunda bir gün, dayanamadık ve sorduk: ‘Hocam, siz bunları nereden biliyorsunuz? Bunların hiçbiri bizim kitaplarımızda yazmıyor!’ Durdu, yürüdü, tekrar durdu. Buna yanıtı yoktu sanki. Sustukça merakımız arttı. Onca romanlar, dergiler paylaşırken üstelik. Tüm bunların yeri neresiydi, sahi?.. Birkaç kaynak adı verdi önce sonra da ekledi. ‘Asıl nereden mi biliyorum, çocuklar’ dedi. ‘Ben çok iyi bir gazete okuruyumdur.’ İyi de hangi gazete? Tam bir nokta atışındaydık sanki. Onu öğrenecek, hayatımız değişecekti. ‘Gazetemin adı Cumhuriyet. Her gün, hiç aksatmadan Cumhuriyet gazetesi okuyorum’ dedi ve ekledi. ‘Özellikle okuduğum yer, orta sayfası. Orada çok şey görebilirsiniz.’ Şaşırmıştım. Bizi şaşırtan gerçeklikler, bilgiler bir gazetede mi yani? O günkü son kuruşumla, hemen ilk Cumhuriyet’imi aldım ve orta sayfaya gömüldüm. Özellikle ilk sütun. Devasa bir ansiklopedi, küçücük bir yere sığmış sanki. Tarih, felsefe, bilim. Hepsi önüme serilmişti. Saatlerce dönüp dönüp aynı satırları okudum. Yeni sözcüklerin anlamlarına baktım. Müthiş bir keşifti sanki. Yeni dünyam hoş geldin! Ertesi gün, erkenden bakkalın açmasını bekleyecek, o günkü orta sayfamı okuyacaktım. Artık ilk işim buydu. Nasıl da bir heyecan! Gazetemi aldım, okulun ilk teneffüsünü zor bekledim. Okunabilecek ilk zaman aralığı. Ve zil çaldı, başladım. O satırlarda nasıl kaybolduysam, bir ara kafamı kaldırıp baktım. Tuhaf bir sessizlik beni dürtmüştü sanki. Etrafta neler oluyordu? Vay canına! Gördüğüm manzara inanılmazdı! Bugün gibi hatırımda: Neredeyse her sırada Cumhuriyet. Üstelik, her biri, orta sayfa! Bazılarının başında, diğer masadan gelenler. Bu, nasıl olabilirdi? Bir tek kendimi keşfe çıkmış sanırken. Herkes de mi Cumhuriyet? ‘Sizde mi orta sayfa!’ diye bağırmışım, birden. Kafalar kalktı, tekrar gömüldü. Dünden beri yaşadıklarımızın sessiz bir ortaklığını paylaşmıştık o an. Şimdi düşünüyorum da ‘o an’. Tüm ‘o anlar’ gibi. ‘Yeni Hayat’ kitabına ilk cümleyi yazdırtan ‘o an’ değil mi? İşte ‘o an’ tek tutsak alınamayacak alanı açan atom gibidir. ‘Bir gün bir gazete okudum ve bütün hayatım değişti. ’ ” Sevginin yüreğime fısıldadığı hikâyeyi dinlerken ağladım, bir yandan da sizler benim can yoldaşlarımsınız, hadi söyleyeyim, bu gazetenin kırk yıllık yazarı olarak, haklı bir gurur duydum. Sizler var oldukça, Cumhuriyet’in hep bir orta sayfası olacak. Sevgiyle kalın. 5 ŞUBAT 2017 SAYI: 33359 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06.22 06.05 06.27 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08.02 13.28 16.13 07.44 13.13 16.00 08.04 13.35 16.26 Akşam 18.37 18.23 18.49 Yatsı 20.05 19.50 20.14 Fransa’nın en eski mizah gazetesi oluşunun yanı sıra, araştırmacı gazetecilik dalında öne çıkan Le Canard Enchaine’nin ilk sayısı 10 Eylül 1915 tarihini taşır. Zincirli Ördek anlamına gelen adı, 25 Haziran 1919 Paris Konferansı sırasında Damat Ferit’i “Siz kimsiniz Bayım?” di ye aşağılayacak olan Başbakan Geor ge Clemenceau’nun o yıllarda çıkardığı “Özgür Adam” gazetesinin parodisidir. Kelle yiyen bir ördek!Niye karga ya da akbaba değil de ör dek derseniz, yanıtı basit: Ördek, Fransız ca argoda gazete demektir. likte, tüm çalışanlarıyla birlikte tepeden tırnağa lekesiz 1960’lı yıllardan bu yana bir cumhurbaşkanı, çok sa olmalıdır. yıda bakan ve politikacıyı koltuklarından edip, bir baş Gerçekten de öyledir. Tarihçi Laurent Martin’e göre bakanın da intihar mı, yoksa infaz mı olduğu tartışma Zincirli Ördek, dünyada başka örneği kalmayan bir “al lı ölümüne yol açan Zincirli Ördek’i yıllar önce ziyaret ternatif basın biçimi”dir. Haber yaptığı her yolsuzluk ve edip yöneticileriyle uzun bir röportaj yapmıştım. itham ettiği kurum ya da kişiler hakkındaki iddialarını Antimilitarist ve din karşıtı duruşuyla sol eğilimli sayı daima tartışılmaz kanıtlarıyla ortaya koyar. lan, ancak siyaset ya da ekonomi, toplumsal sahnede İşte bu ördek yine yaptı yapacağını ve 25 Ocak’ta ki tüm oluşumlara aynı mesafede duruşu ve acımadan yayımladığı bomba haberle sadece cumhurbaşkanlığı vuruşuyla adeta anarşist idealler taşıyan bu benzersiz na en yakın aday François Fillon’u vurmakla kalmadı, ördeğin hayranıydım, hâlâ da hayranıyım. ülkenin siyasal belkemiğini çatırdattı. HHH HHH Fransa’ya hükmeden kişi ve kurumların korkulu rüya Cumhurbaşkanı Hollande’ın çok kötü bilançosu do sı Zincirli Ördek, her hafta çarşamba günleri yayımlanır, layısıyla Sosyalist Parti’nin hiçbir şansı, zaten kendisi ama dergi değil gazetedir. nin de aday olmadığı 2017 Mayıs ayında yapılacak se Reklam verene bağımlı olmamak için hiç ilan almaz. çimlerde, Fransa’nın tabanını oluşturan merkez sağ, Haber ajanslarından da haber almaz. Salt satış geliri umudunu Cumhuriyetçiler’in adayı François Fillon’a ne bağlı mali durumu gayet sağlamdır. Her kâğıt baskı bağlamıştı. sı ortalama 350 bin satar. Teknolojiden de geri kalma Fillon, oy oranı korkutucu biçimde artan aşırı sağ mıştır. İnternet baskısı vardır, ama aboneliğe bağlıdır. cı Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen’in yolunu kesebi Haber kaynaklarının gizliliğinden ödün vermez. Za lecek tek aday olarak görülüyordu. Laik Fransa’nın da ten bağımsızlığından da ödün vermez. Veremez. Çün mak tadına göre biraz fazla Katolikti, ama başbakanlık kü misyon olarak üstlendiği siyasal ve kamusal temiz ta denenmiş, demokratlığı ve dürüstlüğü su götürme Lütfen “Oha” demeyiniz. OHAL var. Protesto ve göste den Trump gibtwaiwnbawh.imarhielmet@ertgitamyn.aocioll.mcuom na çıkabiliyor. Ama ümmet elhamdülillah ri yasak. bizim ümmet. Gençler de Twitter’a sığı Halifelik hâlâ ve kanuni ve nıyor. zımni olarak TBMM’nin elin Diyanet bütçesi de... Başbakanlık’ın tam 4 katı. Hazır anayasa önümüz Diyanet anayasasına11 bakanlıktan ise daha fazla. Buna takmışlar. Sanal âlemde birbirlerine sorup du deyken 2014’teki vaadi yerine getirmek, “Ümmetin önderliği”ne de ruyorlar: “Lan O’lum bunlar çok ‘evet’ bir kılıf gerek. HHH tanrılı dine falan mı geçti Islamiyet konusun ler?” da Cumhuriyet tarihimizde yazılmış en kapsam HHH lı, en doğru tek kaynak eser Diyanet Vakfı’nın Islam Tövbe estağfurullah... Ansiklopedisi’dir. Demek ki, gençler Başkan’ın milyonluk arabasına Hiç tahmin edilemez ama dev boyutlu Islam Ansik da takmışlar. Geçer mi geçer, diye düşünüyorlar. lopedisi “anayasa” konusuna tam 41 sayfa ayırmıştır. Ama mümkün değil. Islamiyetsiz laf edilmiyor. Ama belli ki onlarca (yok Külliye’den destur almadan fetva bile vermesi zor. sa yüzlerce mi?) danışmandan hiçbiri bu kaynağa HHH göz atmamış! Aslında bu iktidar, pardon, bu muktedir dönemi, bir Islamın ilk anayasası Hz. Muhammed hayatta iken “minareye kılıf dönemi”dir. hazırlanmış. Bütçe kabul edilirken anayasa görüşülmemişti bile. Bu, anayasa devletin kuruluş ilkelerini, organları Ama “tek adamlık” yolunda Başbakanlık’ın tasfiye nı ve işlevlerini madde madde ortaya koyan Medine sine çoktan geçilmişti bile. Anayasası’dır. Sadece ümmet ile ilgili değil Yahudi Bütçesinin, Diyanet’in yarısının da yarısına indiril lerle ilgili hükümler de yer alıyor. mesi bundandı. Medine Anayasası’na göre yürütme, yasama ve Yani her zamanki gibi istim arkadan geliyor, fiili du yargı yetkileri Halife’de toplanıyor. rum hukuki hale getiriliyordu. Bu konuda şöyle deniliyor: HHH “Halifenin yargı yetkisini elinde bulundurması, genel Nisanda oylanacağı için, anayasanın içi şakalarla dolu. olarak kadıların tayini ve görev alanları ile sınırlı olmuş O kadar çok idamdan söz etti ve halka söz ver tur. Görevini yürütmesi sırasında kadıya müdahalesi di ki... söz konusu olmamıştır. Bu anlamda Islam Devleti’nde “Meclis kabul etsin, ben hemen onaylarım!” yargının bağımsız olduğunu söylemek mümkündür. Idamın “i”sini bile ağzına almıyor artık. (Cilt:3 Sayfa: 160)” Bu meydanlardan alkış almak sıradan bir rüşvetti. Keşke,yeni anayasamız, hiç değilse yargısal düzen Milletvekili yaşının 18’e indirilmesi de öyle. anlamında 1400 yıl önceki Medine Anayasası’ndaki il Şarta bakar mısınız? kelere göre hazırlansaydı. “Askerlikle ilgisi olmayan 18 yaşındaki gençler!” Demokratik ilkelere aykırı dediğimiz yeni anaya Bu tanıma ya kızlar uyuyor ya da engelliler. samız, aslında Islamın en temel ilkelerinden olan Peki neden? “Şura”ya (danışma) da aykırı imiş! Çünkü, referandumda ilk kez sandığı gidecek mil “Kuran’da 2 ayet – Ali Imran ve Şura Sureleri bu yonun üzerinde genç seçmen var. Damlaya damlaya konudadır. (...) Hz. Peygamber (..) aksi kanaatte oldu göl olacak... ğu durumlarda bile çoğunluğun görüşünü kabul et “Üniversiteye veya bir işe giremezlerse, bari miştir.” Meclis’e girsinler!” diye. Islam Ansiklopedisi’nde acaba AB parmağı falan mı Başka bir neden daha var: var diye kuşkuya düşüyor insan: Diskoya meyhaneye girme yaşını Meclis’e girme “Islam devletinde iktidar mutlak değil sınırlıdır. Ikti ve bakkaldan sigara alma yaşı ile eşitlemek için. darı sınırlayan en önemli faktör yasama alanında hali “Tek dil, tek bayrak, tek vatan” için.. fenin esas itibarı ile yetkisiz olmasıdır. (..)Yapmış oldu Bunların garantisi ise “Tek Adam...” ğu icraatlar fiilen işlerlik kazansa da hukuken geçersiz Recep Tayyip Erdoğan... sayılmaktadır.” ( Cilt 3 S:161) Geçen Cumhurbaşkanı seçimindeki slogan “Asrın HHH lideri, ümmetin önderi” idi. Bizim ki, keşke “Partili Cumhurbaşkanı” yerine Asrın liderliği elbet dünya konjonktürüne bağlı. Ani Diyanet’in tanımladığı türde bir halife olsa! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr yen bir devlet adamıydı, haydi olsun, denildi. Oysa adamcağızın, bugün itibarıyla seçimlere kadar aday ve ayakta kalabileceği bile meçhul. Çünkü bizim Zincirli Ördek, iki haftadır yaptığı yayınlarla Fillon’un milletvekilliği ve senatörlük yıllarında eşi ile çocuklarını danışman kadrosundan göstererek 900 bin Avro’luk (bizim ellerde bu tutara Avro’cuk denilmesi gerekir...) maddi çıkar sağladığını kanıtladı. François Fillon’un eşi ve iki oğlu, mali polis tarafından sorgulandı, bürolarına baskın yapıldı, belgelerine el konuldu, asistanlarının ifadesi alındı; kendisi ve ailesi hakkında yargı süreci başlatıldı. Bütün bunlar bir haftada oldu, ama bitmedi. HHH Aslında Fransız yasaları, parlamenterlerin yakınlarını danışman kadrosunda çalıştırmasını yasaklamıyor. Ama gerçek iş karşılığında gerçek ücret öngörüyor. François Fillon’un dramı, Penelope’sini ve oğullarını hangi somut iş karşılığında ücretlendirdiğini kanıtlayamaması... Cumhurbaşkanı seçilemez ve kanıt ortaya koyamazsa, 900 bin Avro için kendisinden 10 yıl, eşinden 3 yıl hapis yatmaları; devlete de 1 milyon 350 bin Avro ceza ödemeleri istenecek... Ülke altüst oldu. Fillon’un düşüşü kime yarayacak? Marine Le Pen öne geçer, ülke ABD gibi popülist, yabancı düşmanı bir rejime savrulur mu? Durum oldukça karışık ve tehlikeli... İşte bu ahval ve şerait içinde, “Fransa’da da OHAL var, Türkiye’dekinin aynı!” Diye çığıranlara duyurulur: Zincirli Ördek, 102 yıllık ömründe sadece cumhurbaşkanı adayı başı yemedi. Görevdeki Cumhurbaşkanı Giscard d’Estaing ve Başbakan Pierre Beregovoy’un başını bile yedi. Ama hiç kapatılmadı. Hiçbir gazeteci de zindanda değil! Fakat Müzeyyen...ıymetli Hakan Abim, Kulağıma geldi, cezaevinde “Fakat KMüzeyyen...”i, 67 kez okumuşsun. Çevre, bilim teknoloji, iletişim gibi konular ile derin ilgili biri olarak, ulaşabildiğin kitabın “Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku” olması... Gülersem gücenme abi ama bu “çifte ceza” durumuna giriyor sanki. Kıymetli abim, uzun zaman oldu görüşemedik. Ben bildiğin gibi, kendine havuç uzatıp koşan adam. Projeci. Biraz yaş aldım, biraz hızım kesildi haliyle, biraz matematik öğrendim belki ama birtakım temel hasletlerim değişmedi. “Temel hasletlerin değişmezliği” ifadesi de Süleyman Demirel’in bir röportajından aklımda kaldı. Zaten Süleyman Bey’i ne zaman hatırlasam, Çağlayangil’in “CIA altımızı oyuyor” cümlesi de koşup geliyor. Hafıza ne kadar garip bir şey. Kıymetli abim, bilirsin benim zıp zıp bir aklım var. Yukarıdaki “hafıza” kelimesi, beni bir “zaman yayı”na fırlattı. Bir haber okumuş idim, bu mektup için metni araştırdım, buldum. Şudur: “Mars’a insanlı uçuş için çalışan NASA, Mars kaşiflerini radyasyondan korurken içeriye giren ışığı kesmeyecek bir Mars Buz Evi tasarlıyor. Eğer gezegende su bulurlarsa evi yapacaklar. Su bulunma olasılığı yüksekmiş. Su konusunda beklentileri o kadar yüksek ki; ... Bu da Mars’taki yaşam alanı oluşturma tasarımlarını yakından etkiliyor. Örneğin, ilk bakışta sıradan kutup iglolarına benzeyen ve Yıldız Savaşları’nda Luke’un amcası Owen’e ait eve benzeyen ‘Mars Buz Evi’ bu tasarımların başında geliyor. Şişirilebilme özelliğine sahip Buz Evi’nin dış yüzeyi sulu buz ile kaplı.’’ Bir kuşak önce varsayım olan bir şey artık yüksek varsayım. Yani bir nevi yarıgerçek. Yani ilerideki bir zamana randevu verdik. Zihnimizdeki zaman yayı belirsiz bir alanı geçip, ileride bir yeri belirledi. O belirlediği yere bir yapı kondurdu. Yapıyı 1970’lerin popüler bir filminden örnekledi. Yıldız Savaşları’nın mekânkostümnesne tasarımındaki tavrı geriye dönük referansların bir karışımı bence. Ortaçağ esintisinden modern dönem barlarına kadar bildiğimiz veya bildiğimizi sandığımız esintiler taşır. Fakat hikâyeleri ilerideki bir zamanda geçmektedir. Mars haberi ile, bir kurmaca içindeki ilerigeri esnek zaman yayı, gerçekliğimiz içinde bir meşruiyet kazandı. Veya bana öyle geliyor. Gerçeklik algımız ne idi, şimdi ne, nereye evriliyor... Boyumu aşan konular ama insan merak ediyor haliyle. İzninle ben yine Müzeyyen’e döneyim. Filmini yaptılar. Erdal Beşikçioğlu esas oğlanı oynadı. Bana film hakkında düşüncelerimi sordular. Hatta sen bana sormuşsun gibi cevap vereyim. Kitabı defalarca okumuş biri olarak senin gözünden kaçmamıştır. Kitaptaki adam Türkiye şehirli erkek kültürü içinden bir adamdır. Oradaki şehir kültürü Sadri Alışık’lı “Ah Güzel İstanbul’’ ile Şener Şen’li “Muhsin Bey’’ arasında salınır. Bence bu 2 film birbirine kısmen benzer. Sadri Alışık ve Şener Şen, medeniyet kaybı sızısı taşıyan adamlardır. Kendilerini ait hissettikleri kültürel kodlar, “yeni” denilen bir şey tarafından kemirilmektedir. Kitapta o kültürel kodlar ile oynadım. O kodların bir kısmını az çok tecrübe etmiş biri olarak ama bir tür ironi ile. Çünkü o kodlar, dil, musiki, o rind tavırlar dedim, belki de insanın kendine bir yalan örmesine imkân veriyor olabilir. Böylece terk edilmiş bir erkek, o kültürel kodları kullanarak, gönül yarasını bize öyle bir güzel takdim eder ki, hep birlikte ortak oluruz örülen yalana. Ruhumuz duymaz işin iç yüzünü, hatta duygulanırız o esnada. Film buradan bakmadı. Bu beni rahatsız etmiyor. Özgür olmaları ve kendi kavramları ile düşünmelerini tercih ettim. Yine ederim. Düşünce, yaratı, ifade çeşitliliği iyi bir şeydir, buna inanırım. Hasan Ali Toptaş’a da benzer bir soru sormuşlar, kitabı film olduktan sonra. “Okuyan kişiye ışık, film izleyicisine karanlık gerekir’’ demiş. Selam, sevgiyle kıymetli Hakan Abim... SAYISAL LOTO 16, 27, 28, 32, 42, 43 6 BİLEN: 1 milyon 745 bin 158 TL (1 Kişi) 5 BİLEN: 5 bin 975’er TL, 4 BİLEN: 73’er TL, 3 BİLEN: 11’er TL ikramiye kazandı. C MY B