Katalog

Cuma 3 Şubat 2017 2 Maçka Parkı için itiraz Şişli Belediyesi tepki çeken tünel projesine ‘afet toplanma alanı’ diyerek karşı çıktı Maçka Parkı’nın bir bölümüne yapılması planlanan tünel projesiyle ilgi alan azlığı’ cevabını veriyorum. Şişli ne yazık ki, yeşil alanı çok az bir kent. Maçka Parkı 1940’lı li imar planlarına CHP’li Şişli Be yıllardan beri, kent sakinlerinin lediyesi de itiraz etti. Belediye Baş dinlenmek ve spor faaliyetleri kanı Hayri İnönü tarafından yapı ni gerçekleştirdiği, yıllanmış bit lan açıklamada, Maçka Parkı’nın ki dokusuyla kentin nefes aldı deprem anında kullanılacak bir ğı çok önemli bir parktır. Teklif çadır kent alanı olduğuna dik planda tünel giriş çıkışlarıyla ve kat çekilerek “Yeşil alanlar halkın izlediği güzergâhla, parkın üze hem nefes alma, hem de afet top rindeki ağaç ve bitki örtüsü ve lanma merkezleri olarak mutlak fonksiyon alanlarının önemli öl ihtiyacımız olan alanlardır. Şişli çüde zarar göreceği düşünülmek li komşularımıza karşı bu alanları Çalışmalar kapsamında parkın Beşiktaş Stadı’na bakan kapısı çitlerle kapatıldı. tedir. Maçka Parkı, İstanbul’da korumak, belediye başkanı olarak meydana gelebilecek bir deprem sorumluluğumdur” denildi. nan DolmabahçeLevazımBalta ri İnönü, projeye neden itiraz et afetine karşı Şişli ilçesi sınırla ‘Yeşil alan ihtiyaçtır’ limanıAyazağa Tünelleri projesi tiklerinin gerekçelerini sıraladı. ne itiraz ettiğini açıkladı. Beledi İnönü şu ifadeleri kullandı: rında çadır kent alanı olarak kullanılacak ve ‘Afet Toplanma Ala Şişli Belediyesi, Maçka ye tarafından yapılan açıklama “Şişli’nin en büyük sorunu ne nı’ olarak belirlenmiş bir park Parkı’nın bir kısmında planla da Şişli Belediye Başkanı H. Hay dir? diye sorulduğunda ‘yeşil tır.” l İSTANBUL\Cumhuriyet haber EDİTÖR: BURAK YURTTAŞ TASARIM: İLKNUR FİLİZ Trump küreselleşmeye karşı 2 Batı dünyası (yani ABD), Sovyetler Birliği’ne karşı olan Soğuk Sa derliğini sürdürebilmek amacıyla başlattığı Ortadoğu savaşıyla her yere yayılan terör ve vaşta, dinciliği ve milliyetçi mülteci sorunları, bütün dün liği etkin ideolojik ve siyasal yayı tedirgin etti. silahlar olarak kullandı. Bu durum, dünya halklarının, 1991’de Sovyetler resmen gözden geçirilmiş yeni libera dağılınca, bu birikim, “mikro lizmin ürettiği, gözden geçiril milliyetçilik” ve “mikrodincilik” miş yeni Küresel emperyaliz olarak Küreselleşme süreci min, yani “Neoliberal Neoem ne damgasını vurdu, devletleri peryalizmin” savunucuları olan parçaladı, sınırları değiştirdi... iktidarlara karşı tepkiler oluş Ortaçağ’daki Din/Tarım turmasına yol açtı: toplumunun dinci/mezhep Ekonomik sorunların, terör, çi ve Yakınçağ’daki Endüst güvenlik, sömürü ve adalet so ri Devrimi’nin Irkçı/milliyetçi runlarıyla bütünleştiği bu tep kimlikleri... kilerin kanalize olduğu ideoloji “Neoliberal Neoemperyaliz ler ise zaten sürekli pompalan min”, “Küreselleşme” adı altın makta olan “mikromilliyetçi” ve da dayattığı “Yeni Dünya Dü “mikrodinci” çizgiler oldu. zenine” ideolojik/siyasal açıdan HHH egemen oldu... Önce Ortadoğu’da ve İnsanlar ve devletler ara Avrupa’da kendini gösteren sı ayrışmanın, yabancılaşma bu Anti Küresel tepkiler, so nın, düşmanlığın temellerini nunda Kıta Avrupası’nı da oluşturdu. aşarak Brexit ile Britanya’ya HHH ve en sonunda da Atlantik Sovyetler’in dağılmasıy ötesine, Trump ile ABD’ye la hem zafere ulaşmış görü ulaştı. nen hem de düşmansız ka Böylece Küreselleşme kendi lan Radikal Siyasal İslamcı yarattığı çelişkiler içinde çırpı örgütler: nan bir süreç haline geldi. ABD/Suud tarafından kurul Küreselleşme sürecini baş muş olmalarına karşın... latan ve bu süreçten en bü Arapİsrail savaşından hare yük yararı sağlayan ülke olarak ketle... ABD’nin, Küreselleşme karşı Huntington’un ileri sürdüğü tı tepkilere hedef olması doğal kültürel/ideolojik “Uygarlıklar ve olağandı... Çatışması” çizgilerinde... Ama aynı Amerika’nın İnsanların ve devletlerin, din/ Trump’ı seçerek, “mikrodin mezhep ve ırk/milliyet ayrımla ci” ve “mikromilliyetçi” ideo rında düşmanlaştığı bu ortam lojik çizgilerde “korumacı bir da... ekonomiye” dönüş işaretleri Teröre başladılar. vermesi... HHH Sonuç olarak, kendi baş Küreselleşme ise, insanlı lattığı ve en büyük yara ğa, barış, refah, adalet ve gü rı sağladığı bu Küreselleşme ven yerine... sürecinin doğurduğu “karşı Savaş, yoksulluk, sömürü tepkilere”, kendi iç politika ve güvensizliğin egemen ol sında teslim olması tam bir duğu... çelişkiyi yansıtmaktadır. Zenginin daha zenginleşti Trump’ın iç ve dış politika ği, yoksulun daha yoksullaş da ne yapacağının pek kesti tığı siyasal/askeri/ekonomik rilememesinin önemli neden bir düzen getirdi. lerinden biri, söylemlerindeki Bu düzen, özellikle de, aşırılık kadar bu nesnel çe ABD’nin değişen dünyada li lişkidir. Osmanlı torunu gözünü 3 büyüklerin arsalarına dikti II.Abdülhamit’in beşinci kuşak torunu olan ve ‘Evet’ kampanyası ile gündeme gelen Nilhan Osmanoğlu, aralarında G.Saray Kulübü’ne ait Kuruçeşme Adası (Suada) olmak üzere F.Bahçe, Dolmabahçe ve Beşiktaş’taki arsalar üzerinde hak iddia ettiklerini açıkladı. Osmanoğlu, konuyu İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar taşıyacağını belirtirken bu sözler sosyal medyada tepki uyandırdı. II. Abdülhamit’in geride bıraktığı varsayılan mülkler, konaklar, kasırlar ve arsalar için 32 mirasçı hak talep ediyor. Hukukçular, Kuruçeşme Adası’nın mülkünün Abdülhamit’e ait olduğu kanıtlanırsa mülkiyet hakkının alınabileceğini söyleseler de yasalar buna pek imkân vermiyor. Ada Sultan Abdülaziz döneminde Sarkis Balyan’a verilmiş, 1957’de ise Selahattin Giz tarafından Milli Emlak’tan kulübe kazandırılmıştı. l Spor Servisi Kuruçeşme Adası İşte hak iddia edilen bazı yerler: Dolmabahçe’de 39 bin 667 arşın bostan (Stadın ve Swiss Otel’in bulunduğu arazi), Eyüp’te 18 dönümlük eski Bahariye Kışlası arsası, Beşiktaş’ta Serencebey Yokuşu’nda 2 bin 837 arşın bağ yeri ve arsa, Fenerbahçe’de şimdiki F.Bahçe, G.Saray ve İstanbul Yelken’in bulunduğu bölgede tarla, çayır ve kahvehane, Ortaköy’de Dalyan mahalli, Bakırköy’de Veliefendi Çayırı’nda bostan, kahvehane ve havuz. Kök hücre ile yanık tedavisi SİBEL BAHÇETEPE İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi (CTF) Hastanesi Başhekim Yardımcısı, Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Semih Bağhaki, farklı hastalıklara bağlı iyileşmeyen yaralar, yanık veya trafik kazası gibi durumların neden olduğu doku veya fonksiyon kayıpları, yüz yaşlanması, eklem sertlikleri ve bazı nörolojik hastalıkların, hücre tedavileri ile eskisinden çok daha başarılı biçimde tedavi edilebildiğini söylüyor. Hastalık, doku kaybı veya fonksiyon kaybı tedavisi için hastanın kendi dokularından elde edilen kök hücre ve yenileyici/rejeneratif hücrelerin kullanılması prensibine dayanan tedaviler birçok alanda uygulanabiliyor. Bağhaki, hücre tedavilerinin 2012’den bu yana CTF’de yapıldığını anımsatarak, farklı hastalıklara bağlı iyileşmeyen yaralar, yanık veya trafik kazası gibi durumların sebep olduğu doku veya fonksiyon kayıpları, yüz yaşlanması, eklem sertlikleri ve bazı nörolojik hastalıkların da bugün hücre tedavileri ile eskisinden çok daha başarılı biçimde tedavi edilebildiğini anlatıyor. Kanserli doku tedavisi Bağhaki, radyoterapi sonrası hücre ve dokularda meydana gelen hasarı geçirmek için de kök hücre tedavisinin kullanıldığını belirterek “Işın tedavisi yani radyoterapi her ne kadar son yıllarda hedefe yönelik hale geldiyse de temas ettiği tüm hücre ve dokularda hasara neden oluyor. Bu da sağlıklı çevre dokuların kaybı, önceki bir ameliyatın sonuçlarının bozulması veya yapılması planlanan bir ameliyatın seyrini zorlaştırma gibi sonuçlar demek. Son 5 yılda özellikle yağ dokusu kaynaklı hücre tedavileri, radyoterapinin bu olumsuz etkilerini önemli oranda azaltıyor” diyor. Bağhaki, şöyle devam ediyor: “Kalpdamar hastalıkları, diabet, romatizmal hastalıklar, nörodejeneratif (Alzheimer, Parkinson) hastalıkları hedefleyen hücre tedavileri üzerine şu anda sayısız çalışma yürütülüyor. Gençlik üzerindeki etkileri ise halihazırda kendini gösteriyor. Bugün, özellikle ülkemizde plastik cerrahinin geldiği nokta bu açıdan gurur verici. ” l İSTANBUL C MY B