30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA ABD’de tedavi umudu söndü Trump’ın ABD’ye giriş yasağına Suriyelileri de almasıyla kemik kanseri hastası 6 yaşındaki Muhammed’i ABD’de tedavi etme hazırlıkları yarım kaldı. Babası “Trump’ın çocuklara merhamet göstermesi için Allah’a dua ediyorum” dedi. ‘Yemen’de sivilleri vurmuş olabiliriz’ ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Trump’ın emrini verdiği ilk operasyonda “sivillerin ölmüş olabileceğini” kabul etti. Aynı zamanda bir ABD askerinin öldüğü, üçünün yaralandığı Yemen operasyonu için CENTCOM “Siviller çatışmanın ortasında kalarak öldü. Aralarında çocuklar olabilir” dedi. Cuma 3 Şubat 2017 Muhammed Halit [email protected] TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 13 Telefonda kavga etti ABD basınına göre Trump, yakın müttefiki Avustralya Başbakanı ile telefonda kavga etti. ‘En kötü görüşmem’ diyerek telefonu Turnbull’un suratına kapattı İki hafta önce oturduğu ABD başkanlık koltuğunda fırtınalar estiren Donald Trump’ın yabancı bir liderle, üstelik ülkesinin en yakın müttefiklerinden Avustralya’nın başbakanıyla telefonda ağız dalaşına girdiği ortaya çıktı. Trump’ın öfkesinin sebebi, selefi Obama yönetiminin imzaladığı bir mülteci anlaşmasına uymak istememesiydi. Washington Post gazetesine göre cumartesi gerçekleşen görüşme, ABDAvustralya ikili ilişkilerinde benzeri görülmemiş bir tartışmaya sahne oldu. Avustralya Başbakanı Malcolm Turnbull, Pasifik adalarında insanlık dışı koşullarda tutulan sığınmacılardan 1250’sinin ABD’ye iltica başvurusu yapmasıyla ilgili anlaşmaya Trump’ın sadık kalıp kalmayacağını sordu. Bir gün önce mültecilere ve 7 Müslüman ülkenin vatandaşlarına ülkeye giriş yasağı getirmiş olan Trump’ın yanıtı “Bu gelmiş geçmiş en kötü anlaşma” oldu. Avustralya’yı ülkesine “yeni Boston bombacıları” göndermeye çalışmakla suçlayan Trump, “Bu insanları istemiyorum” dedi. “Niyetim anlaşmaya uymak” diyerek uymayabileceğini ima etti. Tartışma büyüyünce o gün Vladimir Putin ve Angela Merkel dahil dört liderle daha konuştuğunu söyleyip “Bu açık ara en kötüsü” dedi. Turnbull’un konuyu değiştirme teklifini reddedip, bir saat sürmesi planlanan görüşmeyi 25. dakikasında ansızın bitirdi. ‘Bu aptal anlaşma’ WPost, Beyaz Saray’ın görüşmeye dair açıklamasında tüm bunlardan bahsetmediğine dikkat çekti. Haberin yayımlanmasından birkaç saat sonra Trump, Twitter’da “İnanabiliyor musunuz? Obama yönetimi Avustralya’dan binlerce yasadışı göçmen almayı kabul etti. Neden? Bu aptal anlaşmayı inceleyeceğim” dedi. ‘Haber oldukça doğru’ Avustralya hükümet kaynakları Washington Post’un haberi için “Büyük oranda doğru” derken Turnbull da “Başkanın telefonu yüzüme kapat tığı doğru değil, görüşme zarifçe sonlandırıldı” diyerek diğer iddiaları doğrulamış oldu. “Benim işim ülkemin çıkarlarını savunmak” diyen Turnbull, Trump’ın kendisine anlaşmaya uyacağını söylediğinde ısrar etti. ‘Meksika’yı işgal tehdidi’ Trump’ın sınıra duvar çekme kararından ötürü tersleştiği Meksika Devlet Başkanı Enrique Pena Nieto’yla görüşmesinde de “Meksikalı askerler uyuşturucu kartellerini yenemiyor, belki de Amerikan askerlerini göndermeliyim” diyerek işgal tehdidi savurduğu öne sürüldü. Ancak her iki taraf da haberi yalanladı. ‘Benim işim düzeltmek’ Dün dini liderlerle birlikte dua kahvaltısı etkinliğine katılan Trump, dış politikada estirdiği fırtınalara şu açıklamayı getirdi: “Dünyanın başı belada ama biz bunu düzelteceğiz, tamam mı? Ben iş bitiriciyim, ben düzelticiyim. İnanın bana halledeceğiz. Sert telefon konuşmalarımı duyarsanız, endişelenmeyin. Sert olmak zorundayız. Dünyadaki her ülke bizden avantaj kapmış. Bu artık böyle gitmeyecek.” Tillerson’ın yemin törenine katılan Trump’ın Turnbull (üstte) ile telefon görüşmesi ise tarihe geçti. ‘İran’a karşı askeri seçenek masada’ Trump yönetimi baştan hedef tahtasına oturttuğu İran’ın balistik füze denemesi üzerinden gerilimi tımandırıyor. İlkin Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn, denemenin, İran’a nükleer başlık taşıma kapasiteli balistik füzeleri yasaklayan BM’nin 2231 sayılı kararının ihlali olduğunu öne sürüp İran’ı resmen ihtar ettiklerini açıkladı. Ardından Başkan Donald Trump “İran resmen UYARILDI. ABD’nin kendileriyle yapmış olduğu korkunç anlaşmaya şükretsinler” diye tweetledi. Hızını alamayıp “İran çökmek üzereydi ki, ABD, 150 milyar dolarlık bir anlaşma şekline bürünmüş can simidini uzattı” tweetini atan Trump, dün bir toplantıda İran’a karşılık vermek için askeri seçenekleri değerlendirip değerlendirmediği sorusunu “Hiçbir seçenek masadan kaldırılmış değil” diye yanıtladı. Beyaz Saray sözcüsü Sean Spicer da “İran’ın denemenin karşılıksız kalmayacağına dair ihtar çektiğimizi anlamasını sağlıyoruz” ifadelerini kullandı. İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in başdanışmanı Ali Ekber Velayeti ise “Acemi tehdidi. Yeni ABD yönetimi de İran’ı tehdit etmenin nafileliğini anlayacak. Kendimizi savunmak için bir başka ül keden izin alacak değiliz” dedi. Savunma Bakanı Hüseyin Dehkan, ABD’nin ileri sürdüğünün tersine füze denemesinin başarılı olduğunu savundu. Tillerson’a onay ExxonMobil CEO’su Rex Tillerson’ın ABD Dışişleri Bakanı olmasına Senato’dan onay çıktı. Rusya ile iyi ilişkileriyle tanınan Tillerson, hem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in hem de Rus enerji devi Rosneft’in Başkanı Igor Seçin’in yakın dostu. Rusya’ya yaptırımlara da karşı. Mattis Güney Kore’de Trump’ın Çin ve Kuzey Kore’yi hedef göstermesine koşut olarak ABD Savunma Bakanı James Mattis de ilk resmi ziyaretini dün Güney Kore’ye yaptı. İran Cumhurbaşkanı Ruhani uzay teknolojileri sergisinde. ‘Sadece radikal İslamla savaş’ Trump 7 ülkenin yurttaşlarına ABD’ye giriş yasağı getirmesinin ardından tartışmalı bir karara daha hazırlanıyor. Reuters’a konuşan kaynaklara göre, Obama yönetiminin ülkedeki tüm şiddet yanlısı ideolojilerle mücadele için geliştirdiği sosyal program, isim ve içerik değişikliğiyle “sadece radikal İslama odaklı” hale getirilecek. Kongre’nin 10 milyon dolar bütçe ayırdığı Aşırılıkçı Şiddetle Mücadele (CVE) programının adını “Aşırılıkçı İslamla Mücadele” ya da “Aşırılıkçı Radikal İslamla Mücadele” olarak değiştirmek isteyen Trump, ABD’de çok sayıda bombalı ve silahlı saldırıya imza atmış ırkçı ve diğer grupları programdan çıkarmayı hedefliyor. Müslümanlarla Roma sözleşmesi İtalya’daki Müslüman topluluklar hükümetle “radikalizm karşıtı” anlaşma imzaladı. Müslüman İtalyanların yüzde 70’ini temsil eden gruplar ile hükümet arasında önceki gün imzalanan sözleşmeye göre imamlar, cemaate cuma hutbesinde “her türlü şiddet ve terörizmi reddedeceklerine” dair yemin metnini okuyacak. İmzacılardan İtalyan İslam Konfederasyonu anlaşmayı “’İtalyan İslamının oluşumu yönünde atılmış tarihi bir adım” diye niteledi. İçişleri Bakanı Marco Minniti, anlaşmanın farklı dinlerden kişileri “İtalyan olma” paydasında birleştirdiğini söyledi. 2 milyon Müslümanın yaşadığı İtalya’dan cihatçı gruplara katılım az olsa da aralıkta Berlin’de Noel pazarında TIR’la 12 kişiyi katleden Anis Amri’nin Sicilya’daki bir hapishanede radikalleştiği ortaya çıkmıştı. Bükreş’te 300 bin kişi hükümet binası önünde yolsuzluk kararnamesini protesto etti. PSD lideri Çavuşesku protestosu gibiDragnea’yıStalin’ebenzetenpankartaçıldı. Rüşvet ve yolsuzluk skandallarının tetiklediği protestolarla devrilen Sosyal Demokratların (PSD) aralıkta yeniden iktidara geldiği Romanya’da onlarca yolsuz yetkiliye af getiren hükümet kararnamesi sabırları taşırdı. Diktatör Nikola Çavuşesku’nun kurşuna dizildiği 1989’dan beri düzenlenen en büyük eylemlere, başkent Bükreş ve diğer şe hirlerde 300 binden fazla kişi katıldı. Görevin kötüye kullanılmasından do ğan zararın 50 bin doları aşmadığı yolsuzluk dosyalarının suç kapsamından çıkarılması planlarını günlerdir protesto eden halk, kararnamenin kabul edildiği salı gecesi ve önceki gece sıfırın altındaki soğuğa aldırış etmeden “Hırsızlar!”, “İstifa!” sloganları attı. Bükreş’te bazı grupların şişe, maytap ve taş attığı polisler gözyaşartıcı gazla karşılık verdi. Dün Adli Denetim Dairesi ve Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis kararnameyi Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Ticaret Bakanı Florin Jianu “Çocuklarımın yüzüne nasıl bakarım” diyerek istifa etti. Kararnamenin mimarı Adalet Bakanı Florin Iordache de yetkilerini devretti. ‘Esad El Bab’ı istiyor, ÖSO ile savaşa hazır’ Fırat Kalkanı harekâtı kapsamında TSKÖSO’nun IŞİD’den almaya çalıştığı El Bab’a doğru Suriye hükümet güçleri son sürat ilerliyor. Reuters’e konuşan hükümet yanlısı kaynaklar, Türkiye’nin ilerlemesini durdurmayı ve bu cephede gelişen oyunda üstün ele sahip olmayı amaçladıklarını söyledi. Kaynak, savaş çıkarmayı planlamadıklarını, ama gerekirse TSK destekli ÖSO’yla çatışabileceklerini dile getirdi. “Esad komşusunun stratejik önem deki kuzeyin derinlerine girmesini engellemeye çalışırken ilk kez Türkiye’yle doğrudan çatışmaya sebep olabilir” yorumunu yapan Reuters, Şam’ın BM Güvenlik Konseyi’ne “Türkiye’nin kuzeydeki işgal operasyonlarını” kınayan iki mektup gönderdiğini de duyurdu. Muhalifler Rakka’ya girme hazırlığında YPG’yi de kapsayan Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) sözcüsü Talal Sülo, Trump yönetiminin bilhassa Rakka’nın kurtarılması için kendilerine desteği arttıracağını söylerken Suudi destekli Suriye Seçkin Güçleri (SSG) de devreye girdi. SSG lideri Ahmed Carba, SDG ile birlikte Rakka operasyonuna katılma sinyalini verdi. ABD’nin operasyon için SSG’nin 3 bin savaşçısını eğittiğini aktaran Cerba “Bu muharebeye güçlü şekilde gireceğiz” dedi. Türkiye, Rusya ve İran’ın Suriye ateşkesi için 6 Şubat’ta Astana’da görüşeceği de açıklandı. Trump yasağıifte standartlar’ ve ‘riyakârlıklar’ âlemine bir kez daha hoş geldi ‘Çniz... Donald Trump’ın daha ilk haftasında ABD’nin göçmen kabul programını 120 günlüğüne askıya alan ve ‘kayda değer’ değişim olana dek Suriyeli sığınmacıların ülkeye girişini yasaklayan; Irak, Suriye, İran, Libya, Sudan, Somali ile Yemen olmak üzere yedi ülkeden Amerika’ya gitmek isteyenlere üç ay vize verilmemesini öngören başkanlık kararnamesiyle kızılca kıyamet koptu. Popülist, izolasyonist, ‘ne idüğü belirsiz’ Trump, ‘liberal değerler’ Amerikası’nı ayaklandırdı. HHH Haksız değiller. New York’un JFK, Washington’ın Dulles uluslararası havaalanlarında dramlar yaşanıyor. 5 yaşındaki İranlı çocuklar kelepçelenip aileleriyle ülkelerine postalanıyor. Amerikalıların azımsanmayacak bir kısmının zannettiğinin aksine Arapların hepsi Müslüman değilken, misal Florida’da Yahudi asıllı Suriyeliler gözaltına alınıp saatlerce sorgulanıyor. Pek hazin lakin Suriye’deki El Kaideci Nusra Cephesi’nin Britanya ve ABD destekli yardım kuruluşu Beyaz Miğferler de Oscar törenine katılamıyor. Velhasıl Boston’dan San Francisco’ya Amerikan kentlerinde isyan var. ABD’nin ana akım siyasileri, akademisyenleri, solcu sanatçıları sokaklarda. 2003’teki Irak işgalinde, Obama/Clinton yıllarının Libya, Suriye, Yemen’i kavuran ateşinde yoktular. İkinci Dünya Savaşı sonrası en büyük sığınmacı akınını yaratmış liberal müdahaleciliğe itirazlarını da işitmedik. Şimdi ‘Müslüman yasağı’ başlığı altında dayanışmadalar. Savaşlara onay vermiş Senatörler timsah gözyaşları döküyor. Sosyal medya #MuslimBan hashtag’ıyla ayakta. Zaten kararname öncesi Trump’a karşı isyan ruhu ‘Yaşlı Kıta’ya zuhur etmiş, Almanlar ‘özgürlük için tekbir getirmişlerdi’. Velhasıl ‘İslamofobi’, ‘medeniyetler çatışması’ mefhumları yine gözde. Lakin İslam âleminin liderlikleri suskun. Liberal Batılılar o denli ‘Aydınlanmışlar’ ki, mevzuyu anlayamıyorlar. HHH Misal Suriye savaşına Vahhabi/cihatçı Selefi virüs basmış kutsal mekânların evsahibi Suud’un gıkı çıkmıyor. BM Güvenlik Konseyi sistemin etnik/dinsel ayrımcılık temelinde yükselmesi için ‘Dünya Beş’ten büyüktür’ söylemleri üretenlerin ha keza... Birkaç kırık ‘kem küm’ işitilse de ‘Müslüman hakları’ kükreyişleri işitilmedi. Akla ‘yoksa listeye biz de girer miyiz’ kaygısı mı var diye düşmüyor değil. Nihayet Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Şeyh El Nahyan, mevzunun ‘Müslüman yasağı’ olmadığı, Trump’ın kararının da ‘İslam karşıtı’ olmadığı tespitini koydu. Haklı. Batı medyasında ‘radikal İslamcı ihracatçısı’ olarak sunulan Suudi Arabistan’ın vatandaşları, Katarlısı, Kuveytlisi, Pakistanlısı, Afganı liste dışıysa bunun nesi ‘Müslüman yasağı’? Yoksa işin altında bir bit yeniği mi var? Soruyu ‘Hangi Müslüman ülkeye, niye’ diye mi yöneltmeli? HHH Bu teknik manada ‘Müslüman yasağı’ filan değil. Kararnamede bu ifade yok. Trump haklı da, temelini atan 2011’den itibaren bu ülkeleri izlemeye alıp, 2015’teki yasayla ABD İç Güvenlik Bakanlığı’nın ‘kaygı kaynağı ülkeleri’ kılmış Obama yönetiminin ta kendisi. Yeni kararnameyle yedi ülke Sudan dışında ABD’nin doğrudan yahut dolaylı askeri eylemine sahne olmuş diyarlar. Şimdi ‘iki ateş arasında bırakılmış’ insanlar karambole gidiyor. Trump’ın iş çıkarlarının bulunduğu yerlerin liste dışı tutulmasını boşverin, çok tali. Şeytan ayrıntıda gizli. Asıl kilit kararnamenin ‘Korunmasız Suriyeli nüfus’ kısmında. Yani Trump’ın hafta sonunda Suudi kralı Salman ile Yemen’i de ekleyerek mutabık kaldığı ‘güvenli bölgeler’le... “Suriye sahasında borusu asıl öten Rusya iken, nasıl edecekler” diye de sormayın. Besbelli mevzu orayı aşıyor. Kararnameye önce öfkelenip sonra ‘susmaya’ karar veren Irak’ı, Irak Kürt Bölgesi’ni de bir şekilde ‘kenara koyarsanız’, asıl tepkinin sahibi İran’ı göreceksiniz. Yani Trump’lı ABD’nin stratejik tercihle cezbetmek istediği Rusya yahut Çin aksının ortağını. Ve elbette Suudi saldırganlığının kavurduğu Yemen’i... Velhasıl hep birlikte Trump yönetimine hoş geldik. Trump’tan Berkeley’nin fonlarını kesme tehdidi Trump yandaşı haber sitesi Breitbart News’un editörü Milo Yiannopoulos’un Kaliforniya Üniversitesi Berkeley’de yapacağı konuşma barışcı protestoların ardından 150 maskeli eylemcini camları indirip yangın çıkarması üzerine iptal edildi. Trump “Berkeley ifade özgürlüğüne izin vemeyip masumlara şiddet uyguluyorsa FEDERAL FONLARI KESSEK Mİ” diye tweetleyerek üniversiteyi parasız bırakmakla tehdit etti. Berkeley, ABD’nin en prestijli devlet üniversitelerinden biri. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle