25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 20 Şubat 2017 2 dizi TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU Cemaatlerin dindar nesil baskısı, bozuk yemekler, facialara yol açan güvenlik ihmalleri, kalabalık odalar; özelinden devletine kadar öğrenci yurtları saymakla bitmeyecek birçok sorunla dolu. Seyhan Avşar ve Deniz Ülkütekin, memleketinden uzakta eğitimini sürdürmeye çalışan öğrencilerin sorunlarını birinci ağızlardan dinledi. Yıldan yıla rakamlarla çarpıcı sonuçları derledi. Öğrenci yurtlarında öncelikli amacı eğitim almak olan ortaokuldan üniversiteye öğrencilerin sorunlarını ortaya koydu. Deniz Ülkütekin Seyhan Avşar sdMyEoeÖcuvinbTairrnidtueavldandaeruikreıkninm,mııfeınnlsuakğğzrymâoiattenikmarmıttareyuaaderrfasenöıtdniezkğdlierireğaeseniiğnzn,anöyiomiböğllüarnngyenaeeüönötkrciğleeislerncınketrıTötinnyöctğuızilrrllaetieerlarnledyricasauienlermtbcrieaenirrricm.abbDyaaeuıerşarıınvtnklmeavaetlaiıtyioyor r. diYnpudrroatjrleansreidsailarınmasorunuyurtlarkonusundakitekproblem Bdeğil. Binalardaki fiziksel yetersizlikler, kız öğrencilerin yurt giriş ve çıkışlarında yaşadığı sorunlar, skandallarla ortaya çıkan tecavüz, istismar ve güvenlik ihmalleri, yurtlarda kalan öğrencilerin ne gibi sorunlarla mücadele ederek öğrenimlerini sürdürmeye çalıştıklarını ortaya koydu. Özel yurtlarda kalan ve görece daha iyi şartlarda barındıkları düşünülen öğrenciler ise, AKP’nin 15 yıllık iktidarı döneminde her geçen gün biraz daha eğitim alanına yerleşen cemaatlere mecbur kaldı. 15 Temmuz başarısız darbe girişimi sonrasında, yurt çapında binden fazla FETÖ ile ilişkisi olduğu tespit edilen öğrenci yurdu kapatılırken, diğer cemaat ve dini vakıf yurtları ise faaliyetlerini sürdürüyor. Geçen yıl içinde Karaman’da ENSAR Vakfı’na ait bir yurtta kalan çocukların cinsel istismara uğradığının ortaya çıkması ve Adana’nın Aladağ ilçesinde Süleymancılar olarak bilinen cemaatle ilişkili bir kız yurdunda çıkan yangında kız öğrencilerin yanarak can vermesi, cemaatlerin elinde olan yurtlarda yaşananları gündeme Aladağ’dagetirdi. Bu olayların dışında, çok sayıda yurtta, küçük yaştaki öğrencilere maneviyat eğitimi adı altında, dini propoganda yapıldığı ve özellikle Anadolu’da KYK yangınyurtlarının yetersiz olduğu bölgelerde, çocuklarının okumasını isteyen aileler için cemaat yurtlarının tek alternatif Aolduğu biliniyor. Hoç‘NorudkrauCkceaumlz’,aati Yyurt sayısıerhangi bir KYK yurdu için başvurusu kabul eteredilmeyen ve ailesinin de maddi durumu siziyi olmayan öğrenciler için cemaat ve dini vakıf yurtları çoğu zaman tek alternatif oluyor. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi 19 yaşındaki A.K. de memleketinden İstanbul’a geldiğinde yurt bulmakta çektiği sıkıntı sonrası bir cemaat yurduna gitmek zorunda kalanlardan. A.K. kayıt işlemleri sırasında uzaktan bir akrabasında kalmak zorunda kalmış. Devlet yurdu başvuru sonuçları açıklanınca ise hayal kırıklığına uğramış. Öğretmen baba, ev hanımı Karaman’daanne, 3’ü öğrenci 4 kardeş. Özel yurtları araştırmaya koyulan A.K. bütçesine uygun yurt bulamayınca bir arkadaşının, “az bir ücretle Nur istismarCemaati’nde kalabilirsin” önerisi üzerine cemaat yurdunun yolunu tutmuş. A.K. yaşadıklarını ve cemaat ablasıyla arasında geçen konuşmayı şu Gsözlerle anlatıyor: “Gezdikçe İstanbul’daki yurt ücretlerinin ne kadar fahiş fiyatlarda olduğunu gördüm. 600 TL’den düşük ücretli yurt yok. Bir arkadaşımın önerisiyle cemaat mensuplarıyla iletişime geçtim. Fatih’te bulunan yurda davet ettiler. Görüştüğümüz kadın Nur Cemaati’nde kalmanın şartlarını sıraladı. ‘Pantolon giymek yasak, makyaj yapmayacaksın, namaz kılmak ve sonrasında lrdlrkeyvbnkbkvadğserlAnldlnmkKuaaeeyeıeunğreeıeiiiaeaeeiueın.rmrrnarnanYnnntrörrin.knmtba2ndıOaacyitöçlemdssuKccuBl,,eriıdid90aenizköytniieklmiiarnyştormd2uuittieaak4le0küyynöıeumodleetseolgeakolşğ8rorliei1a2olyörmmeeakkdlriamlegrdnöaraıuloilss6kvşarğği’ütnisay.athtaauöeçdörevniaanmam.nalsniiirırgainyBındlibeçğağnymmenaşyysdBdinebstöimrkaödnıezbuearuisenrkeılııeınieesbğiduöianr7nakeenlsenelonenr’’çaidıısvheearaikğinnıdy3yyrıngçnfydyörlıimğdsğmjieç6u,a,srğö,ayriaeneulauiauaösüğclecınendıoenıeaoemnbT2ğyrlltarılntnrdnairnnirrkıeha,lak(baaumalgndeiclu3rüueetbetladKaendyeeubişnstolelieemliaelmfcgeg,k’grrytaisaannaadtıarvraeüuauilYmnbirinlikkttniemüollanrdinmöanrzimrleiikzkuldtlerleeincKtçoTyteninldayakkndiğuuidlıltböyiiaınneaibkrnoıiarnianaoüriıdairlr)raaöğneksiğnöismgenaindldeör1rmasirriıetsrdhredğneknbuiivğurıl’ytea1ryeknd.laıail8öşnkd.lmnayaerıbtegdaötaeerlkoynm6k,aalnvizb3üiyeYiıecisöuöneoaebğğcerenyrleoyşayenj4liaöetuia’,ilçğiznulraraakta.llriiteanrimkesoylyeskırmerrKeaıisltoeyremğznriSbicr.boci’nluralearhueay5ölpldattabiılmaroıinoliv.ıvdğhriynmaatynağtrnlk9gselrelürykömnEeoiubaeilaaeriadaümaıradkmö2ıığyöyaurlsölşı3nmtılukdöiukmgkrvtikbh.izne,üımçıöllo1yaizğmğllnül.klaaeeYlhsbteöhaıdkı2uayaşy8ugn4raonpTıdnmtrrmğeeueeauıyireş0nteu’rpo5emdsdaşülcrim2erıkgrlnlatalal0ucor1idemennirtoeraaes5n6ggncbatmüiyrnimlakurkradcdçmyaiskeuduonio7nküYcrkröbayiysbbeşrmetkisçnuytynriaauiAsei6esğtlnanlapÖö.uıuelüaidi.ououvy,syelrlamnniebainml8nyÜankdBlnralltnryaiü,egorşrnKsra’yudeyvlr,attıdloöaucitiiıenkyrkeysFabaalırnünomr’nnlıedl2eğ5ııatnoesaaeiınçğisüıaEmndylrmöidnlvualne0maan1nöelıserkıiiırnsukmTm6ırıinskeğ2ldayrrısrlş1atneoaMietğnnı3sık5S4ksÖ2aaen’b1mdn0ndıraruğyöeyçıaarp5iehnraıeuness’ey51oeu2gKeaynedbutd1rüa2ııneyenmF2fıry1kıbicnğhdyna0ntteşT0n’şcsntaerauioaçilzeeAnde7ğıvknlçkilgsöende.a,tueıcate’eelbiıd1lazeloçtntbc0gbistlve1veuoçlıiaiümKnc2lli:iisğrıatalketnlr6mmıaauilriağn(Kaiöaciuiiuıprgtrnreeeh2e0llraeıiPrtilr!k3i2kledan0lmaningDebbşlilre)luıYiğdeıyn0eışamebramğt1meerytks7Dişe.rmŞd6rsiily4iiuuakKkekitAKtasnurlmıar1naktolöuinilmKA0ıye.,h1ghöuovua’t’eealaiılıoslliisYdcredrktilea.ndlaibEyniyylra1Yyinyaynoebmiaziıkreytlğrn5aaimgriindlnKeaoreditrrdaıngludtllirnlasuKttkıreoğlirklecıdmiudaöeeilakaoyıpenlnaegTiarauiföaıunhbatyraalkirvınrrşmüotrsnlurtedsltklnreıriyitibllreır.ieyreamakceladeyelişbaiknmagıızlpeçımyğralltaikıymynaisnlrİapaearkeğrAunnraiaenrdireşbladrgrvkıneaSireölıtısiiadşalAhırnsmhrridaaonn,lğolmnKainıaoşsvşegneluolepDenyntıannıaıiinegymyndbankjlieönitiaPnçklr’ilmaelrdeeokzerdauemuaasayıeeadsgydıöoaalibfvdi.dardnaaanensaaszraröilntlpaensaarzhaüBkgitnıtioeadtnlşiciilkeeyr,rıkBezanilhrünratenetsoözinrlyualnalaKiiçKaslugaaıboğcnmnınikliDaradradeneefioşroerekdrpr,oırtzittYıüiaezeYrıdkİğgyiıf’lylnneıkineelininelömnnkmreoaüuTn,şennleeıKlaiuzvaÖrsacaeia.aauyütlaeatşytrdpdğğzrlderkkrKpaiitydean’inlaeGihnncöğıdıyakhlmodyy.atiiakbvlnilkdaao,meauüirvnnanYlulutarçarğinatsilıdiEl5aeoKaıerçeliiyllünerzmeıınkçüe,ainrdrğoyerndtirdrieiğnmK.entlfro4u1sapilniazntteHloernçiaalnkyllıcldıneabAıblndaKetsiKiraılÇirn.k’ğ1nc’kibDoüğmtkgdcenyaaeyaçnüvtkaüş,ğiersaöııaYkiYKac’cldttatumnllealiıodöilresdlıydıtkaegeaSeğlğtiYenğiiuinnüşKPğKrgıepdasanğükıiieyVmüarnrrürıunğr.krdırlykuö,yenirdıek.ınndrınvm,alLlniçredlOaeaaıeüçnendatede’dedkiipbğagndlnnioydlskdlyerkaimananueafaoikeiağıbgğcemdlıetakrenkçl’reyOallluiıianesçvireeliiokeıinkıörıraadsslkenvilntoderinaTrismMcığstnonıteanlnMtaçcaeranğiiuearaakKknck.eançeııuudleığ1mkpöayereeııau9YpıhğazliAdnouvasyityğzlalbrcaollbaileaaıeeıcıluaeealvalrd.renndkuçapraarkneriaenrlntmm4ı2uııllrndduediıtkdğktkrteegllleyb0ras1riğddaaaaaaıiaıiavyrrmıimclnislaii0nnnnuriğkeai0lnnnenaırt.ıiilııl tesbihat yapmak zorunlu, haftada bir gün ise Büyüktürk tutuklandı. İstismar nöbetçi olacaksın. O gün temizlik ve yemek edilen çocuklardan birisinin okula sana ait.’ Düşününce ders çalışmaya vaktimin gitmek istememesi üzerine, yakınları kalmayacağını fark ettim. Bir yandan da 175 TL tarafından psiyatra götürülmesi olan yurt ücreti kafamı karıştırıyordu. ‘Dişimi üzerine ortaya çıkan skandal sonrası sıkarım. Aileme çok yük olmam’ diyordum. Neyse ki bir yakınım ev arkadaşı arıyordu. Yanına geçtim. Ben o yurtta kalmaktan kurtuldum. Fakat benim gibi binlerce öğrenci ekonomik nedenlerden dolayı cemaat yurtlarına veya evlerine gitmek zorunda kalıyor.” AKP’ye yakınlığıyla bilinen ENSAR Vakfı büyük tepki çekmişti. Nisan ayında sonuçlanan mahkemede, Muharrem Büyüktürk’e toplam 508 yıl ceza verildi. l YARIN: Taciz, baskı ve ihmal Kişi de laik olur, devlet de… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ElArabiya kanalına verdiği röportajda laikliği yeniden ve “pırıl pırıl parlatarak” gündeme getirdiği konuşmasını değerlendirmeye dün bıraktığımız yerden devam ediyoruz. Bu konuşmasında Cumhurbaşkanı’nın geçmişte de sıkça kullandığı, “Kişi laik olmaz, devlet laik olur” ifadesini tekrar gündeme getirdiğine değinmiştik. Erdoğan bunu sanırım herkesin bir inanç sahibi olduğu, bu nedenle de (devletle kıyaslandığında) inanç açısından tarafsız olamayacağı noktasından hareketle söylüyor. Bu, hatalı bir ifadedir. En azından laik sözcüğünün kök anlamı itibarıyla... Çünkü kök anlama inildiğinde Cumhurbaşkanı’nın söylediğinin aksine “laik” tabirinin herhangi bir tüzel kurum ya da kuruluştan önce kişiye karşılık geldiği görülür. Yani önce “kişi” laiktir, sonra devlet laik olmuştur. Yunanca’dan ödünç Latince “laic” sözcüğünün Türkçede karşılığını belirlemekte bir güçlük var, bunu kabul etmek gerekir. O yüzden Cumhurbaşkanı’nın mevzubahis sözlerinde haklılık payı taşıyan bir nokta olarak da belirtmek gerekirse “laik” karşılığı diye kimilerince önerilen eski Türkçe “lâdinî” (din dışı ya da dinselolmayan) bize doğru anlamı sunan bir sözcük değildir. Bu, uç noktada laiklik demek dinsizlik demekmiş gibi bir okumaya sebep olabilmektedir. Oysaki laik sözcüğü kök anlamı itibarıyla böyle okumalara imkân vermez. Laik (tıpkı İngilizce karşılığı “layman”de olduğu gibi), “sıradan insan”, “sade vatandaş” ya da “avam”ı işaret eden bir sözcüktür. Ancak burada anlam kristalleşmesinin, laik sözcüğü karşıtından hareketle değerlendirildiğinde sağlanabileceğini kaydetmek gerekir. Şöyle ki laik, “klerik” yani ruhbanın karşıtıdır. “Laicusclericus” ikili karşıtlığı çerçevesinde her iki sözcük, anlamlarını yekdiğerine nispetle kazanır. “Klerik” (ruhban), Hıristiyanlığın itikat özgüllükleri bir yana bırakılarak, genel ve gevşek anlamda kullanıldığında, dini bilen, din bilgini, dinî konular ve meseleler uzmanı olarak tanımlanabilir. “Klerik”inin karşıtı olarak laik ise dindar olsa da din bilgisi ve birikimi yetersiz, dolayısıyla da din adına konuşma hususunda yetkisiz insanı tanımlayan bir sözcük. Dolayısıyla ruhbandan olmayan kişiye, dindar olsun ya da olmasın, “laik” deniyor. Tabii ayrımın ortaya çıktığı zamanmekânda, dinî bilgi bir anlamda bilginin tamamını oluşturduğu ve okuryazarlığı da kapsamına aldığı için “kleriklaik” ayrımı, okuryazarcahil, aydınhalk, “havassavam” ikiliklerine de karşılık gelmekteydi. Modern zamanlarda herkesin okuryazar, meslek sahibi olduğu dönemde belki bu anlam karşıtlıkları aşıldı, ama “laik”in din bilgini olmayanı karşılayan anlamı baki kaldı. Elbette “klerik” kavramını İslâmî bağlamda, özellikle de Sünni çerçevede kullanmak zor, hatta sakıncalıdır. Yine de yukarıda belirttiğim gibi “gevşek” bir değerlendirmeyle ulemayı İslâm’da “klerik”in karşılığı değilse de “muadil”i (dengi, eşdeğeri) saymak yanlış olmaz. Bu doğrultuda din uleması, “laik” çerçevenin dışında düşünülebilir. Dolayısıyla ulemadan olmayan insan kümesine de “laik” demek uygundur. Birkaç cümle ile de devletin laikliğine değinelim: Sürecin Fransa’da doğuş bulduğu malum. Modern ulusdevlete geçiş Fransa’da saray aristokrasisinin kafasının uçurulmasının yanı sıra kilise aristokrasisinin de belinin kırılmasıyla gerçekleşti. O yüzden Cumhuriyet Fransa’sının siyasalhukuksal sistemi, laiklik vurgusunu kaçınılmaz kıldı. “Monark”ın iktidarının alaşağı edilmesine karşılık gelen cumhuriyet rejiminin “sigorta kutusu”na, ruhbanın iktidarının alaşağı edilmesi anlamına gelen laiklik prensibi yerleştirildi. Laiklik, yani devlet yönetiminde, kanun düzenlemesinde ve kamu hizmetlerinde “dinî bilgi” ve “din bilgini”nin esamisinin okunmaması ve “laik” halkın siyasalhukuksal düzenlemede belirleyici olması durumu… Böylece laiklik, kişi katından devlet katına, bir “insanlık hali” olmaktan bir siyasalhukuksal olgu olma durumuna geldi. Toparlarsak, devlet laik olduğu gibi, “ehli din” olanlar dışında herkes, dindar olsun olmasın fark etmeksizin laiktir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan da dini tedristen (imamhatip) geçmiş olsa bile dinin “müderris”i, âlimi veya herhangi bir makamı olmadığı için, evet o da dindar ama aynı zamanda laik bir kişidir. Ha, eğer biz bilmiyorsak da kimilerince söylendiği, iddia edildiği gibi artık o aynı zamanda “meşihat (şeyhlik, şeyhülislamlık) makamı”ysa başka tabii!.. O zaman laik değildir. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle