30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 14 Şubat 2017 6 YetkIsIz meclIs Yetkileri tek elde toplayan partili Cumhurbaşkanı, çıkaracağı kararnameler ile TBMM’ye hesap vermeden ülkeyi yönetecek Türkiye’yi Cumhurbaşkanlığı sistemine götürecek olan anayasa paketi ile yetkileri tırpanlanan TBMM, “yürütmenin başı” olacak Saray’ın icraatlarını “denetleyemeyecek” hale getirildi. Paketle, Meclis’in “Bakanlar ve Bakanlar Kurulu’nu denetleme”, haklarında “gensoru” verme yetkileri kaldırıldı. Cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanlar hakkında Meclis soruşturulması açılmasının şartları ise zorlaştırıldı. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile Meclis seçimleri de aynı günde yapılacak. Böylece Meclis’in Saray’ın iradesi dışında oluşmasının önüne geçildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, paketin bu maddelerini, “Amaç tek adam rejimi kurmak. TBMM’nin tasfiyesi mantığına göre hazırlanmış. Etkisiz, yetkisiz Meclis yaratılarak fiilen Meclis tasfiye ediliyor” dedi. Anayasa değişikliği paketinin 2, 3, 4, 5 ve 6. maddeleri ile; halkın iradesinin yansıdığı TBMM’ye Saray ayarı verildi. Anayasa paketinin 2. maddesi ile 550 olan milletvekili sayısı 600’e çıkarıldı. 3. maddeyle de milletvekili seçilme yaşı, 25’ten 18’e indirildi. Yani henüz askerliğini yapmamış, üniversite okumamış 18 yaşındaki gençler, artık vekil olarak Meclis’e girebilecek. Bunun uygulamada ne kadar gerçekleşeceği, soru işaretlerine neden oldu. Paketin 3. maddesiyle de anayasanın 77. maddesinde değişiklik yapıldı. Buna göre “TBMM’nin seçim dönemi” başlıklı madde, “TBMM ve Cumhurbaşkanının seçim dönemi” olarak değiştirildi. Değişiklikle, artık Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin beş yılda bir “aynı günde” yapılması öngörüldü. Yürütmenin başına geçecek ve partili sıfatını kazanacak olan Cumhurbaşkanı adayı, partisinin milletvekili aday listelerini tek başına belirleyecek. Seçimlerde Cumhurbaşkanını seçen halk, Meclis’te de onun partisini çoğunluğa taşıyacak. Böylece Meclis çoğunluğu, yetkileri tel elde toplayan Cumhurbaşkanının iradesine göre oluşacak. Bunun sonucu olarak Meclis’in Cumhurbaşkanı’nın aleyhinde yasa çıkarması, karar almasının önüne geçilecek. 4 yılda bir yapılması gereken seçimler, 5 yılda bir yapılacak. Anayasa paketinin 5. ve 6. maddeleriyle ise Meclis’in yürütmeyi denetleme yetkileri büyük oranda kısıtlandı. Anayasanın 87. maddesinde düzenlenen “TBMM’nin görev ve yetkileri” arasındaki “Bakanlar Kurulu’nu ve bakanları denetlemek; Bakanlar Kurulu’na belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek” bölümleri anayasa metninden çıkarıldı. Anayasadaki geçen “Bakanlar Kurulu” ibareleri, “Cumhurbaşkanı” ifadesiyle değiştirildi. Bakanlar Kurulu’nun yetkilerinin önemli bölümü, tek başına Cumhurbaşkanı’na verilmiş oldu. TBMM’nin, Cumhurbaşkanını denetleme yetkisi de kaldırılmış oldu. Artık Meclis, Bakanlar Kurulu’na yani Cumhurbaşkanına kararname çıkarma yetkisi veremeyecek. Paketle Cumhurbaşkanı, bu yetkiye doğrudan sahip oldu. Meclis, çıkarılan kararnameleri de denetleyemeyecek, buna sınır çizemeyecek. Sadece bu kararnamelere karşı iktidar ve anamuhalefetin Anayasa Mahkemesi’nde dava açma hakkı Markete molotof kokteyli attılar İstanbul Çağlayan’da bulunan Vatan Caddesi üzerinde dün akşam yüzleri maskeli 5 kişi, etrafa havai fişek attıktan sonra bir aracın altına el yapımı patlayıcı bıraktı ve içerisinde müşteri ve çalışanların olduğu bir markete molotof kokteyli atarak, olay yerinden kaçtı. Çevredeki yurttaşlar markette bulunanları arka kapıdan dışarıya çıkardı. Dumandan etkilenen bir market çalışanı sağlık ekiplerince hastaneye kaldırıldı. Olayda can kaybı olmazken bir araçta maddi hasar oluştu. l Haber Merkezi Arazide bulduğu cismin patlamasıyla yaralandı Diyarbakır’ın Dicle ilçesi Yokuşlu mahallesinde yaşayan 15 yaşındaki U.Ç., evinin yakınlarındaki arazide bir cismin patlaması sonucu yaralandı. Patlama sesiyle olay yerine giden köylüler, Çakın’ı kanlar içerisinde buldu. Çocuk hastaneye kaldırıldı, olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü belirtildi. l DHA MECLİS’İN YASAMA TEKELİ KALKIYOR CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, aynı zamanda sistemin Meclis’in yasama tekelini de ortadan kaldırdığını ifade etti. Halk egemenliğin belirgin özelliğinin yasama tekelinin mecliste olması olduğuna vurgu yapan Tezcan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu sistemde Cumhurbaşkanı kararname çıkararak Meclis’in yasama alanına ortak olacak ve her türlü düzenleme çıkarabilecek. Eğer Meclis bir konuda kanun çıkarmasını istemiyorsa onu bloke etme yetkisi de verilmiştir. Başkan bir kanunu veto ederse meclis salt çoğunlukla yani yasayı, 301 ile çıkaracak. Yani kanun çıkarmak zorlaştırılmış. Başkan istemediği kanunları engelleyecek, kanun hükmünde kararname çıkaracak. Hele de partili başkanlık ve birlikte seçimle meclis çoğunluğu yapacak. Başkanın istemediği yasa çıkmayacak. bulunuyor. Cumhurbaşkanı, kararnamelerle ülkeyi istediği gibi yönetecek. “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bilgi edinme ve denetim yolları” başlıklı 98. maddede benzer ayıklamalar yapıldı. Bakanlar hakkında “gensoru” verme yetkisi kaldrıldı. Gensoru olmadığı için, muhalefetin Bakanlar Kurulu’nu veya bir bakanı düşürme imkânı da ortadan kalktı. Soru önergeleri artık bakanların yanı sıra Cumhurbaşkanı yardımcılarına da sorulabilecek. Yazılı soru, en geç 15 gün içinde yanıtlanacak. 98. maddede Meclis’in, soru önergesinin yanı sıra Meclis araştırması, soruşturması gibi sınırlı yetkileri kaldı. Meclis araştırması, belli bir konuda bilgi edinmek için yapılan incelemeden ibaret olacak. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında Meclis soruşturması açılabilecek. Ancak, mevcut sisteme göre soruşturma açılma şartları zorlaştırıldı. Mevcut sistemde bir bakan için Meclis soruşturulması açılması talebi TBMM üye tamsayısının en az onda birinin (110) vereceği önerge ile oluyor. Anayasa değişikliği ile bakan veya Cumhurbaşkanı hakkında soruşturma açılması ise, Meclis salt çoğunluğunun oyuna, yani 301 vekil şartına bağlandı. Yürürlükte olan anayasada, bakanları Yüce Divan’a göndermek için üye tam sayısının salt çoğunluğu, yani 276 oya ihtiyaç var. Pakette ise soruşturma açılması kararı (üye tam sayısının 5’te 3’ü) 360 oyla çıkacak. Anayasa değişikliğinde bir bakanı veya Cumhurbaşkanı yardımcısını Yüce Divan’a gönderme kararı için ancak 400 vekilin oyu gerekli. ‘Etkisiz Meclis yaratılıyor’ CHP’de Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, Meclis’in yetkilerini yeniden dü zenleyen maddeleri değerlendirdi. Seçilme yaşının 18’e indirilmesi konusunda “Gençlerin seçme ve seçilme hakkında prensipte itiraz etmeyiz” diyen Tezcan, buradaki temel problemin, paketin “parlamentoyu işsevsiz hale getirmesi” olduğunu kaydetti. Söz konusu düzenlemelerin Meclis’i Cumhurbaşkanının emrine soktuğunu kaydeden Tezcan, “Etkisiz, yetkisiz bir Meclis yaratılırken, vekil yaşını düşürülmesinin bir anlamı yok. Bu tuzak bir madde” dedi. ‘600 vekil ne iş yapacak’ Vekil sayısının 600’e çıkarılmasını da eleştiren Bülent Tezcan, “Yetkisiz bir Meclis yaratırken, bir de sayıyı niye arttırıyorsunuz” diye sordu. Yeni gelen 50 vekilin sadece 5 yıl için devlete getireceği ek yükün en az 187 milyon TL olduğuna dikkat çeken Tezcan, “Bu para da vatandaşın cebinden çıkacak. Bu belli ki bir milletvekili pazarlığının pakete yansımasıdır. Muhtemelen MHP ile yapılan pazarlıktır” değerlendirmesinde bulundu. 18 yaş ve 660 vekil maddelerini paketin “cilası” olarak nitelendiren Tezcan, diğer maddelerde ise Meclis’i etkisizleştiren, doğrudan yürütmenin emrine sokan düzenleme ile karşı karşıya olduklarının altını çizdi. Tezcan, “Zaten, paketin tümü tek bir hedefe yönelmiş, tek adam rejimi kurmak. Hem yargıyı, hem yasamayı, hem de yürütmeyi tek bir kişinin elinde toplamayı hedefleyen bir paket. dolayısıyla 4 ve 6. maddeler TBMM’nin tasfiyesi mantığına göre hazırlanmış. Fiilen Meclis tasfiye ediliyor” diye konuştu. ‘ABD’de sistem farklı’ Tezcan, gerçek anlamda demokratik başkanlık sisteminde, örneğin ABD’de tam kuvvetler ayrılığı olduğunu kaydetti. Meclis’in tamamen yürütmeden bağımsız Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile Meclis seçimlerinin aynı günde yapılmasıyla Meclis’in Saray’ın iradesi dışında oluşmasının önüne geçildi. olduğunu, başkanın kontrolünde olmaya cak şekilde dizayn edildiğini anımsatan Tezcan, “Burada 4. maddede getirilen bir likte seçim ise, işin başında Meclis’i baş kanın emrine nasıl sokarız diye planlan mış, bunun için de aynı anda seçim yap ması hükmü getirilmiştir” dedi. Seçim birlikte yapıldığı zaman başkan, hangi partiden ise Meclis’in de o parti nin çoğunluğu tarafından şekilleneceğine dikkat çeken CHP Genel Başkan Yardım cısı Tezcan, şunları kaydetti: “Ülke yönetimi için bu bir diktatörlük rejimi yaratır. Amerika’da başkanlık se çimi ile Senato Temsilciler meclisi seçim leri ayrı tarihlerde yapılıyor. Bunun sebe bi, başkanı seçen irade ile Meclis’i seçen iradenin farklı tecelli etmesini istemele ridir. Yani başkanı denetleyecek bir mec lis oluşturulmasıdır. İkincisi halk başka nı seçtikten sonra eğer onun uygulamala rından hoşnut değilse bunu sandıkta baş kana uyarı olarak göstermesidir sandıkta. Birlikte seçim aynı zamanda partili cum hurbaşkanı modeli ile birleştiğinde tam anlamıyla başkanın parlamentoda hâkim olmasını sağlayacak bir sistem kurgu landığığını gösterir. Çünkü bizde disiplin li parti sistemi vardır. Partinin genel baş kanı aynı zamanda vekil listelerini düzen ler. Bu demektir ki başkanın, partisi Mec lis çoğunluğunu da sağlayacak partidir. Bu daha işin başında denetleyebilme ve ayrı hareket etme hareketinden kabiliyetinden sakat bir Meclis yaratma planıdır.” Anayasa paketi ile TBMM’nin denetim yollarını düzenleyen gensoru ve güven oy lamasının kaldırıldığını belirten Tezcan, teklif sahipleri bunun gerekçesini başkan lık sistemine bağladıklarını, ancak baş kanlık sistemlerinde başka denetim yolla rı olduğunu kaydetti. Örneğin Amerika’da bakanların, ön ce senatonun komitelerinde sorgulandı ğını, orada sınıfı geçerse senatonun ata masını onayladığını anlatan Tezcan, şöy le devam etti: “Senatonun onaylamadığı bakanlar görev yapamaz. Bu güven oyu nun başkanlık sistemindeki yöntemidir. Bu sistemde bu da getirilmemiş. Bu fiilen Meclis’in denetim görevinin ortadan kal dırılmasıdır. Bakanlar sadece Cumhur başkanına karşı sorumlu. Yasamanın yü rütmeyi hiçbir şekilde denetleyebilme olanağı yoktur bu sistemde.” l ANKARA SÜRECEK 18 ilde operasyon: 433 gözaltı ANTALYA PKK/ KCK’ye yönelik düzenlendiği belirtilen operasyonda HDP ve DBP yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 433 kişi gözaltına alındı. Mersin’de HDP üyeleri, kayyım atanan DBP’li Akdeniz belediyesi çalışanları ve mahalle muhtarlarının da aralarında bulunduğu 60 kişi, Gaziantep’te HDP ve DBP yöneticilerinin de bulunduğu 45 kişi, İzmir’de HDP, SYKP, ESP yöneticilerinin de bulunduğu 35 kişi, Muş’ta 36, Şanlıurfa’da 28 kişi gözaltına alındı. Adana’da HDP İl Eşbaşkanı Hüseyin Beyaz, Seyhan İlçe Eşbaşkanı Suzan Kılıç, il yöneticileri ve mahalle temsilcilerinin de aralarında bulunduğu 26, Malatya’da 26, Bursa’da 26, Bingöl’de 17, Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde 14, Antalya’da 3’ü kadın 12 kişi, Van’da 11, Aydın’da 10, Kocaeli’de 6 kişi, Hakkâri’de HDP İl Eşbaşkanı Sefer Berk ile DBP eski PM Üyesi Mehmet Sıddık Akış’ın da aralarında bulunduğu 5 kişi, Adıyaman’da sosyal medyada PKK/KCK propagandası yaptıkları iddia edilen 4, Çorum’da 2 kişi gözaltına alındı. HDP’den tepki HDP çeşitli illerde partililerine yönelik gerçekleşen operasyonlara dair resmi internet sitesinden bir açıklama yaptı. Açıklamada, “Bugün de partimize ve bileşenlerine yönelik siyasi soykırım operasyonları sonucunda en az 318 kişi hukuksuzca gözaltına alınmıştır” denildi. Operasyonların temel sebebinin HDP’siz bir referandum yapma isteği olduğunun belirtildiği açıklamada, “Tüm engellemelere ve baskılara rağmen HAYIR’ı en güçlü şekilde örgütlemeye devam edeceğiz” ifadeleri kullanıldı. İstanbul’da 70 gözaltı Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, gelecek günlerde PKK’lilerce kent genelinde bombalı, silahlı veya molotofkokteylli saldırılar düzenleneceği istihbaratı üzerine çalışma başlattı. Soruşturma kapsamında 104 adrese operasyon gerçekleştirdi. Operasyonda, zanlılardan 70’i gözaltına alındı. l DHA/İHA dizi EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: İLKNUR FİLİZ 1 Hayır korkusu, 2 Suriye niyetleri; ikisi de ciddi Cumhurbaşkanı ve hükümet çevresinde referandumda “hayır” çıkması endişesi okunuyor. Cumhurbaşkanı gerçi son açıklamasında “evet önde gidiyor” dedi ama bir gün öncekinde de, milletimizin anayasa değişikliği hakkında henüz yeterince bilgi sahibi olduğunu düşünmüyorum, benzeri sözler söylemişti. Bu açıkça anketlerde evetlerin istediği ölçüde yukarıda görünmediğinin işaretiydi. Eğer evetler ağır bassaydı, halkımız anayasa değişikliğinin ne anlama geldiğini net bir şekilde anlamış olacaktı ve bu sözlere de gerek kalmayacaktı. Kim bilir, belki de milletimiz, anayasa değişikliğinin ne anlama geldiğini epey iyi anlamış da olabilir, eğer evetler hayırların altındaysa. Burada AKP’lilerin temel bir sorunu var: Genel seçimlerde partiye oy verenlerin hepsi “AKP’li seçmen, AKP’nin kesin seçmeni”... Bunu zaten iktidar yandaşlarının söylemlerinde de görüyoruz. Hayır, AKP için doğru olan, “AKP’ye oy veren seçmenler”dir. Bunun böyle olduğunu, özellikle 7 Haziran 2015 seçimlerinde gördük. Yüzde 41’i bulamadı AKP. Seçmenin desteğini çekme olasılığı Demek ki, koşullara göre, AKP’den desteğini çekmeye hazır, milyonlarca seçmen var. Koşullar olgunlaşınca, AKP düşecektir. Tabii, parti iktidara yapışmamışsa, kazısanız buradan gitmem anlayışında değilse... Çünkü siyasal dinci partilerin böyle bir özelliği var! Seçim güvenliği sağlandığı ve sayım sonuçlarına saygı gösterildiği zaman, AKP’nin iktidardan uzaklaştırıldığını hepimiz göreceğiz. Her siyasal iktidar, iktidardan düşmeyi eninde sonunda yaşayacaktır. Önemli olan bu iktidarı bırakmanın düzen ve sistem içinde gerçekleşmesidir. İkincisi, AKP’ye oy verenlerin önemli bir kesiminin Başkancı, tek adam sistemine aynı oranda evet demediği gerçeğidir. Genel seçimde aldığı oy ile Reisçi sistem oylamasında aynı oranda oyunun olmadığını biliyoruz. Bunu, Kadir Has Üniversitesi’nin son yaptığı kamuoyu yoklamaları sonucunda da görüyoruz. Bazı seçim anketi yapan ve üstelik iktidara hizmet veren şirketlerin açıklamalarında da, Reisçi Sistem konusunda AKP’ye oy veren seçmende de heyecan görmediklerini itiraf ettiklerini görüyoruz. Çünkü AKP’ye oy veren yüksek oranda seçmenin salt yüzde 20’si geleneksel Erbakan seçmeni olabilmiştir. O da o zamanki konjonktürel koşullardan. Gerisi Demirel’in, Özal’ın vb. partisine oy verenlerdir. Uygun koşullar bir AKP iktidarı sürekliliğini sağlamıştır. RTE’nin karizması da buna el vermiştir. Ama orada kimse ebedi asla olmamıştır. Hayatın tek gerçeği budur. Şimdi Reisçi Sistem, otoriter iktidarını çok daha üst düzeyde ve bir bilinmez gelecekte tırmandırmak için, seçmen katında bir zorlukla karşı karşıyadır. Şimdi bu otoriter iktidar, üstelik Türkiye’yi Suriye savaşının derinliklerine iteliyor. Niyet netleşti, Rusların gördüğü resim Cumhurbaşkanı, Suriye’de askeri hedeflerini milim milim açıklayarak sonunda çok net bir fotoğraf çizdi: Eğitip silahlandırdıkları, ŞamEsadBirleşik Suriye düşmanı “Özgür Suriye Ordusu”nun (ÖSO), TSK ile birlikte işgal ettikleri bölgede bir “minik Suriye” kurmak. Ülkemizdeki Suriyeliler geri dönecekler, “kurtarılmış bölgelere” yerleşecekler, üstelik kuracakları “milli ordu”ları ile de (siz bunu ÖSO diye okuyun) kendilerini savunacaklar. Cumhurbaşkanı’nın niyeti bununla da kalmıyor. El Bab ve çevresinde bu “minik ulus”u kurduktan sonra, Rakka’ya doğru yönelinecek ve orası da kurtarılacak. Burada yazıp çizdiğimiz korkulu rüyamız net olarak dile geldi. Anlaşılan Suriye bataklığında kalacağız. Bu fotoğrafı Rusların görmediğini mi sanıyorsunuz? Şimdi en son tank birliğimizin karargâhını vurarak 4 askerimizi şehit etmesini, bu fotoğraftan okuyun. İstenmeyen sonuç gerçekleşebilir Rusya ile mi ABD ile mi bu “planı” gerçekleştirebilecek iktidar? Söyleyeyim: Hiçbiriyle.. İkisinin de elinde “Kürt kartı” var. İkisi anlaşırlarsa da anlaşamazlarsa da, arada bizler ezileceğiz. Bu iki arada bir derede tutum, gördüğümüz kadar, bir PKK bölgesinin kesin kurulmasıyla da sonuçlanabilir. Moskova’nın ve Şam’ın Suriye’nin içinde bir “Suriye ÖSO bölgesi ve ordusu” kurulmasını kabul edebileceklerini sanmak, safdillik olur. ABD, Rusya ile Suriye’de kapışmayı ister mi? Yani Ankara’nın politikasına evet der mi? Çooook şüpheli. Dün Ceyda Karan, arada tost olma olasılığından bahsediyordu... Olasılık yüksek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle