23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR 2B0A17K’YIŞE Cuma 29 Aralık 2017 Babylon 2017’yi partilerle uğurluyor Babylon 2017’ye farklı tarzlara hitap eden üç partiyle veda ediyor. Babylon’da yeni yılın son günlerinde art arda Y2K Millenium Party, Radyo Eksen Partisi ve Oldies But Goldies var. Babylon’un yeni başlayan parti serisi Y2K Millenium Party’nin ikincisi SWorld Bir Dünya Konser sponsorluğunda 29 Aralık Cuma akşamı Babylon’da. Mi EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK lenyum kuşağını buluşturan partide, Rihanna’dan Linkin Park’a, Justin Timberlake’ten Blink 182’ye, Destiny’s Child’dan Eminem’e katılımcıları gençlik ve çocukluklarına ışınlayacak şarkılar arasında mekik dokunacak. Müzikseverler gece boyunca pop müzikten numetal’e, Britrock’tan trap ve hiphop’a uzanan müziklerle eğlenecek. kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Yıldızlardan uzakta bir 2017 Büyük stadyum konserlerinin, dünya çapında yıldızların bir süredir uğramadığı memleketimizde 2017’de yine de özel konserler, nitelikli festivaller vardı. İşte yılın tortusu... Önce terör, ardından darbe girişimi derken 2015 ve 2016’da bir hayli iptaller yaşanmış ve başta İstanbul olmak üzere tüm yurtta konser sayısında büyük bir düşüş gözlenmişti. 2017 bu anlamda daha az iptalin yaşandığı bir yıldı şüphesiz ve örneğin bir 2013 Roger Waters konseri ya da 2014’teki Jack White, Portishead, Lady Gaga, Morrissey, Metallica, Justin Timberlake gibi zengin bir yelpaze yoktu belki ama yine de akılda kalıcı birçok konser izledik. EMRAH Festivaller kenti İstanbul KOLUKISA İstanbul kültür hayatının en önemli köşetaşların dan İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) yine zen gin bir programla üç koldan kenti müzikle kuşattı. Önce 45. İs tanbul Müzik Festivali ile klasik müzik, ardından 24. İstanbul Caz Festivali ile caz müzk alanında yaz aylarını şenliğe çevi ren İKSV yıl boyu da Salon’da ağırladığı yerli ve yabancı grup ve müzisyenlerle alternatif müzikte günümüzün en son trend lerini İstanbul’da müzikseverlerle buluş Marcus Miller turdu. Yaşayan en önemli bestecilerden Philip Glass’ın, İstanbul Müzik Festiva li, BrucknerLinz Orkestrası, Queensland Senfoni Orkestrası ortak siparişi üzerine bestelediği 11. Senfonisi’nin Türkiye prö miyeri ise hiç şüphesiz hem İstanbul Mü zik Festivali’nin hem de yılın en önem li müzik olaylarından biriydi. İstanbul Caz Festivali’nde ise Joshua Redman, Chris tian McBride ve Kandace Springs üçlüsü nün TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası ile birlikte verdikleri konser akıllarda yer etti. İstanbul festivallerine bu yıl eklenen Zorlu PSM Caz Festivali (İKSV işbirliği ile) hem yılın ilk yarısında caz müziğe alan açtı hem de Zorlu PSM’yi bu anlamda müzikseverlerin daha sık ziyaret ettiği bir mekâna dönüştürdü. Sonbaharda ise 27. Akbank Caz Festivali hem İstanbul’da, hem de Kampüste Caz programları sayesinde Türkiye’nin birçok farklı ilinde sağlam bir caz rüzgârı estirdi. 2017’de caza doyduk desek yeridir sizin anlayacağınız. Akılda kalanlar İş Sanat, Borusan, Garanti, Limak, Denizbank gibi önemli kurumların da katkıda bulunduğu 2017’de irili ufaklı birçok etkinlik ve konserden ilk bakışta akılda kalanları sıralamak istersek; Bonobo, Marcus Miller, Lamb, Kat Frankie, HVOB, Tom Odell, Souad Massi, Yasmin Levy, Kiasmos, John Maus, Buika, David Helfgott, Roni Size, Olöf Arnalds, Lisa Ekdahl, Tuna Ötenel ve Dostları, Anne Marie, Seafret, Michelle Gurevitch, MIXX Festival, SONAR ve yıl boyu birçok performansıyla Fazıl Say elbette. Yine verimli bir yıl geçiren Baba Zula, yeni albümleriyle Kardeş Türküler, Tarkan ve 30. yılını akustik bir albüm ve konser turnesiyle kutlayan Pentagram da verdikleri konserlerle ses getirdiler. Keşke konserlerini son anda terör endişesiyle iptal eden Apocalyptica’yı da bu listeye ekleyebilseydik. Umalım da 2018 daha hareketli, daha kaliteli ve daha şenlikli bir yıl olsun. Buika 2017’nin albümleri Ekonomik ve politik sorunların, OHAL Tanrıverdi, Emre Kula, Flört, alternatifte Ga koşullarının, vize ya ye Su Akyol ile Adam sağının ve terör be lar, ‘punk’ta Tampon, lasının tüm kültür sa ‘hiphop’ta ise Ağaçka nat dünyası üzerin kan vardı. deki kara bulutları artırdığı 2017 yılı MURAT BEŞER Caz tarafında Çağrı Sertel, Cenk Erdoğan nın belki de en iç açı & İkiz, Kerem Turhan, cı tarafı, müzik cephesinde Konjo, Şevket Akıncı, MÖE, (her ne kadar ezici çoğunlu Tamer Temel, Çağıl Kaya ve ğu kötü de olsa) çok sayıda Banu Kanıbelli albümleri iyi albümün çıkmış oluşu. örneklerdi. Arkasında banka, vakıf, ku Unuttuklarım affetsin! rum, büyük sermaye gi Bir de zamanında kıymeti bi bi oluşumların yer aldığı linmeyen, emektar müzis mekân ve festivallerin fakir yenlerin çalışmalarının der leşen içeriği bir yana; tesel lenmesi, eski ya da yeni ça limiz bu çıkan çok sayıda al lışmalarının plak olarak ba bümün arasında bir avuç iyi sılması önemliydi: Tünay Ak işin varlığı. deniz, Taner Öngür, Musta Tekliler mantar gibi çoğal fa Özkent, Gökçen Kayna dı. CD prestij format olmak tan gibi... tan çıktı, albümler dijitalde Demek ki neymiş! Toplumsal ve plakta çıkmaya başladı. dertler az da olsa iyi eser Dikkat çeken rock albümleri lerin doğuşuna neden ola arasında Merlyn, Pitch Black biliyormuş. Hadi, daha iyi bir Process, Ali Seval, Cihan 2018 olsun… Aktivist bir grubun hikâyesi... Malum, hijyenik olmayan her türlü cinsel ilişkiden, kan naklinden kaynaklanıp öncelikle eşcinselleri, hayat kadınlarını, ağır uyuşturucu bağımlılarını tehdit ederek yayılan, tıbbın da çare bulamamasıyla bütün dünyayı kasıp kavuran dehşetengiz bir global kâbusa dönüşen AIDS salgınının 1980’lerin yarısından itibaren insanlığın başına öcü gibi çöktüğü, önyargıyla yaklaşılan AIDS virüsü taşıyanların ötekileştirilip dışlandığı, ürkünç bir yakın dönemde geçiyor, bugün gösterime giren 2017 Cannes festivalinde jüri büyük ödülü, sinema yazarları (FIBRESCI) ödülü ve Kuir Altın Palmiye’sine layık görülen, Fransız yapımı “120 Battements par MinuteKalp Atışı Dakikada 120”. Başrolde de AIDS’e karşı mücadele eden ActUp adlı aktivist grubun Paris’teki bazı elemanları var. Tokat gibi bir film... Fransa’nın Oscar adayı da seçilen “Kalp Atışı”, yıllar öncesinin sorunu Hollywood tarzı ağdalı melodram yaklaşımıyla ele alan, Tom Hanks’li “Philadelphia” ya da 2013 yapımı “Dallas Buyers Club Sınırsızlar Kulübü”, vb. gibi AIDS temalı, anaakım filmleri arasında öne çıkan, olabildiğince dürüst, gerçekçi ve sarsıcı, beylik deyişle tokat gibi bir film baştan belirtmek gerekirse. Vaktiyle, AIDS’e karşı mücadele eden ActUp grubunda bizzat görev alıp bazı AIDS hastası arkadaşlarını da kaybetmiş, eski aktivistyeni senarist ve montajcı Robin Campillo’nun senaryosunu Philippe Mangeot’yla birlikte yazıp yönetmenliğini de üstlendiği, AIDS kâbusu üstüne çekilmiş, yer yer yürek paralayan bu dram, çeyrek yüzyıl öncesine bakan bir dönem filmi Alkışlandığı 2017 Cannes festivalinden ödüllerle dönen, AIDS temalı Fransız yapımı “Kalp Atışı Dakikada 120” kaçırılmayacak bir film. aynı zamanda. Laurent Cantet imzalı, Altın Palmiye ödüllü “Sınıf”ın senaristi olarak tanınıp 2004’te “Geri Döndüler”le başladığı yönetmenliğini “Doğulu Çocuklar”la sürdüren Campillo’nun eski ActUp elemanlarının da katkısıyla gerçekleştirdiği “Kalp Atışı”, içerdiği hüzün, şaşırtmaca ve dönüşümlerle hareketli ve sürükleyici kılınmış anlatımıyla, kameraman Jeanne Lapoirie’nin harika görüntülerinin öne çıktığı görselliğiyle ve besteci Arnaud Rebotini’nin özgün müzikleri, parçalı montajı, ‘sahici’ oyunculuğu sayesinde ve yan rollerdeki Adele Haenel (Sophie), Antoine Reinartz (Thibault) ve Catherine Vinatier (Helene) üçlüsünün de katkısıyla, yaklaşık 2.5 saat (240 dakika) boyunca ilgiyle izleniyor baştan sona. İlk yarısında ActUp’çıların gündelik yaşamlarına, toplantılarına, tartışmalarına, taşkın sokak gösterilerine odaklanan “Kalp Atışı”, ikinci yarısındaysa güçlü beraberliklerini yansıttığı 2 mağrur gey sevgilinin, grubun genç kurucuyöneticilerinden, Şilili babayla Fransız annenin eşcinsel oğlu Sean’le (Nahuel Perez Biscayert) güneyli gay Nathan’ın (Arnaud Valois) özeline yoğunlaşıyor, siyah beyaz çekilmiş sevişme sahneleriyle... Görülesi bir film... Beklenen ilacı çıkartamayan, çıkarcı ilaç şirketi binalarına sürpriz saldırılar düzenleyip sokakta broşür dağıtma ve afişleme aracılığıyla halkın da dikkatini konunun vehametine çekerek medyada yer alan, Mitterand Fransası’nda AIDS’e karşı gerekli önlemleri almayıp kamu sağlığına boş veren, düzenin ikiyüzlü politikacılarına ve çıkarcı ilaç endüstrisine karşı kıyasıya mücadele eden aktivistlerden Sean’le Nathanin dokunaklı gönül hikâyesini öne çıkaran, yoğun bir duygusallığa bürünen filmin son yarım saatiyse resmen gözleri sulandırıyor. Kimisinin hastane hademesi, kimisinin anketör olduğu, kimisinin de genç yaşta AIDS’ten öldüğü aktivist grubun iç daraltan, sarsıcı, dokunaklı bir finale bağlanan sıra dışı hikâyesini yazıp yönetmiş ve montajını da yapmış Robin Campillo’nun, başıyla finali arasında birbirinin benzeri toplantı ve eylem sahneleriyle giderek biraz durağan bir tempoda seyreden ama bireyselden çok kolektif bir deneyime yoğunlaşarak, sonuçta içerdiği kişisel mağduriyetlerle dramlar kadar sorunun politik boyutunun da vurgulandığı “Kalp Atışı” filmi, duygusunu her anında seyirciye geçiren, etkileyici, iz bırakan, nerdeyse başyapıt düzeyinde ve mutlaka görülesi bir film özetle. Şimdiye dek hep iyi filmleri bize kazandırmasıyla adını duyurmuş, saygın dışalımcı firma Bir Film’den sinemaseverlere bir yıl sonu armağanı adeta. ‘Devrim’in kitapları’ mezatta... Kitapçı Devrim Tarım, Samatya’daki küçük dükkânının kirasını ödeyemediği için zor günler yaşıyor. Arkadaşları, Tarım’ın kitaplarını bugün Beşiktaş’ta kitap mezatında satarak destekte bulunacak. Samatya’da kilise vakfına ait küçücük bir dükkânda kitapçılık yapan görme engelli Devrim Tarım (38), Osmanlı Arşivleri’nde devlet memuruyken, Gezi Direnişi’ne katılması gerekçe gösterilerek işten atıldı.Tarım, daha sonra Surp Kevork Ermeni Kilisesi Vakfı’na ait küçük bir dükkânı kiralayarak kütüphanesindeki 1500 yapıtla kitapçılığa başladı. ODTÜ ve İstanbul Üniversitesi mezunu olan Devrim Tarım, dükkânın kirasını ödeyememeye baş ladı. Tarım’ın kitapçı arkadaşları ise, bunun üzerine bir dayanışma duyurusu yayımladı. Bu duyuruda, ‘Devrim’in kitapları’nın 2 TL’den başlayan fiyatlarla açık artırma usulü satışa çıkarılacağı belirtildi. Devrim Tarım’ın da katılacağı mezat, bu akşam saat 19.00’da Beşiktaş’ta yapılacak. Kitapseverler de, isterlerse yanlarında götürdükleri kitapları bağışlayıp Tarım’a destek olmak için satabilecek. Mezatın yapılacağı adres şöyle: Şair Nedim Caddesi, Hacı Halit Bey Sokak, No: 3 Talât Sait Halman Çeviri Ödülü Fuat Sevimay’ın İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın bu yıl üçüncü kez vereceği Talât Sait Halman Çeviri Ödülü’ne Fuat Sevimay’ın, James Joyce’un “Finnegan’s Wake” eserinin “Finnegan Uyanması” başlıklı çevirisi layık görüldü. Doğan Hızlan başkanlığındaki, yazar, çevirmen ve eleştirmen Sevin Okyay, yazar ve çevirmen Ayşe Sarısayın, yazar ve çevirmen Yiğit Bener ile yazar ve çevirmen Kaya Genç’ten oluşan Seçici Kurul, bu yıl kaybettiğimiz jüri üyesi Ahmet Cemal’i anarak toplantıya başladı. Seçici Kurul, “James Joyce’un 1939 tarihli ‘Finnegans Wake’inin geceye ve düşlere açılan, dilleri ve tarihleri bir araya getiren cümlelerini Türkçe söylemekteki ya ratıcılığı, cesareti ve oyunculuğu” gerekçesiyle 15 bin TL değerindeki Talât Sait Halman Çeviri Ödülü’ne Fuat Sevimay’ı layık buldu. 2015 yılında başlatılan Talât Sait Halman Çeviri Ödülü için bu yıl; İngilizce, Almanca, İspanyolca, Fransızca, Rusça, Farsça, Japonca, Yunanca, Bulgarca, Çince, Korece ve Norveççeden Türkçeye çevrilmiş 50’ye yakın edebiyat eseri ile başvuruldu. Talât Sait Halman Çeviri Ödülü’nün ilki 2015’te Georges Perec’in “La Boutique Obscure: 124 Rêves” adlı eserinin “Karanlık Dükkân: 124 Rüya” adlı çevirisiyle Siren İdemen’e, ikincisi ise Anna Seghers’in “Transit” adlı eserinin aynı adlı çevirisiyle Ahmet Arpad’a takdim edilmişti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle