02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 29 Aralık 2017 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ haber 11 Siyah yas giysileri içindeki aileler kaybettikleri yakınlarının mezarları başında göz ‘Verdiğiniz sözü tutun’yaşıdöktü. Roboski’de 19’u çocuk 34 kişinin bombalanarak öldürülmesinin 6. yıl dönümünde anma törenleri düzenlendi. Roboskili aileler adalet istedi Roboski’de 28 Aralık 2011’de 19’u çocuk 34 kişinin bombalanarak öldürülmesinin 6. yıldönümünde anma törenleri düzenlendi. KHK ile kapatılan Roboski Derneği’nin Başkanı Veli Encü, aileler adına yaptığı konuşmada, “Erdoğan ve tüm bakanlar faillerinin yargılanacağını söylüyorlardı. Ancak 6 yıldır adalet sağlanmadı. Faillere ilişkin yargı zırhı var. Roboski failleri yargılansaydı belki diğer katliamlarda açığa çıkardı. Bugün iktidar ‘adalet, ağacını sulamak’ yerine ‘zulüm dikenine su veriyor’ ve gök kubbemiz adaletsizlikten çatırdıyor. Eminim bu sesi hepiniz çok iyi duyuyorsunuz” dedi. Kardeşi Serhat ve yakınlarını bombardımanda yitiren tutuklu HDP Milletvekili Ferhat Encü de anma törenlerine gönderdiği yazılı bir mesajında, “Bize düşen zalime ve kötülüğe boyun eğmemektir. Umudu ve direnişi büyütmektir. Bu inançla bir kez daha Roboski katliamı şahsında tüm katliamlarda yaşamlarını yitirenleri sevgi ve özlemle anıyorum” ifadelerini kullandı. DTK Eş AİLELERE GBT VE PARA CEZASI Anma törenleri öncesi aileler dün sabah erken saatlerde kaybettikleri yakınlarının mezarlarını ziyaret etmek istedi. Köyde zırhlı araçlarla yoğun güvenlik önlemleri alan askerler, oluşturdukları iki arama noktasında köylüleri üst aramasından geçirdi ve GBT kontrolü yaptı. Pek çok araç sürücüsüne emniyet kemeri takmadıkları gibi gerekçelerle cezalar kesildi. Yüksek tepelere de askerler konuşlandırıldı. başkanı Berdan Öztürk de “Faillerin yargılanmasına yönelik bir ümidimiz vardı. Sistem faşizm ile kurulduğu için hiçbir katliamın hesabını vermiyor. Anmamızı dahi yapmamızı engelliyorlar” dedi. HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay ise Roboski’nin aydınlatılması halinde barış ve demokrasinin sağlanabileceğini belirterek, “Sorumlular hesap verinceye kadar mücadele edeceğiz. Bu tekçi zihniyet mezarlıktaki cenazeleri bile çıkaracak kadar alçaldı. Erdoğan 12 Eylül paşalarının postallarını giyiyor. Sudan’da bir savaş suçlusu ile kol kola dolaşıyor. Yüzlerce insanı öldüren bir kişi ile dolaşması utançtır. Ülkede işgal koşulları yaşanıyor. Bir anma için ablukadan geçtik” dedi. HDP’den yapılan açıklamada sorumluların hesap vermediği vurgulanarak, “İnsanlığa karşı işlenen suçları yok saymak, unutturmak ya da üstünü örtmek mümkün değildir. Üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin, bu katliamın sorumlularını yargı önüne çıkarma ve cezalandırılmalarını sağlama, hesap sorma mücadelesi durmayacaktır” dendi. İHD Adana Şubesi tarafından Atatürk Parkı’nda düzenlenen eylemde Şube Başkanı İlhan Öngör, “Roboski, sadece bir katliam değildir, yoksulluğun tarihi, ötekinin sessiz çığlığıdır” dedi. Van, Şanlıufa, Gaziantep, Siirt’te de HDP ve DBP tarafından anma etkinlikleri düzenlendi. Vedat ARIK GÖKYÜZÜNE 34 KARA BALON Şırnak Roboski’de bombalanarak öldürülen 19’u çocuk 34 kişi İstanbul Beyoğlu’nda anıldı. İHD İstanbul Şubesi tarafından Beyoğlu Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirilen anmada katledilen 34 kişi ile Roboski davasının avukatlarından olan ve 2015’te Diyarbakır’da katledilen Tahir Elçi’nin de posteri taşındı. ‘Roboski’yi unutma unutturma, Roboski’ye adalet failler yargılansın’ sloganlarının atıldığı anma Ferhat Encü’nün cezaevinden gönderdiği mektu bun okunmasıyla başladı. İHD temsilcisi tarafından yapılan açıklamada, “Her ayın 28’inde Roboski için, Sur, Cizre için alanlara çıkıyoruz. 6 yıl geçti hâlâ suçlular ve katliamın siyasi sorumluları hesap vermedi. Daha önce Madımak, Maraş, Çorum, Malatya, 1 Mayıs katliamlarının hesabı sorulmuş olsaydı Roboski olmayacaktı” ifadelerini kullandı. Anma Roboski’de katledilen 34 kişinin isimlerinin yazılı olduğu 34 kara balonun gökyüzüne bırakılmasıyla son buldu. l Haber Merkezi Yine gökyüzüne bakacaklar 7 ay 3 hafta sonra tahliye edilen çevirmen Tolu, cezaevindekilerin yeni yıl gecesinde de havai fişekleri görmek için yine cama koşacaklarını söyledi SEYHAN AVŞAR Almanya vatandaşı, çevirmen 33 yaşındaki Meşale Tolu, 2014’te eşiyle Almanya’dan gelerek İstanbul’da yaşamaya başladı. Bir dönem KHK ile kapatılan Özgür Radyo’da çalıştı. Daha sonra Etkin Haber Ajansı’nda (ETHA) çalışmaya devam etti. 30 Nisan’da evine baskınla gözaltına alınıp tutuklanan Tolu, 7 ay 3 hafta sonra tahliye edildi. Tutuklu bulunduğu süreçte eşi de tutukluydu. Oğlu cezaevinde yanındaydı. Arada babasının görüşüne gidiyordu. O yaştaki bir çocuk iki cezaevi arasında mekik dokudu. “Oğlum, cezaevinin ne olduğunu bilmemesi gerekirken mazgalla tanıştı” diyen Tolu ile cezaevi günlerini konuştuk. Havai fişek atıldığında cezaevindeki kadınların havalandırma camına koştuğunu söyleyen Tolu, “Yeni yıl geliyor yine havai fişekler atılacak. Tutuklu gazeteciler, aydınlar küçücük camdan gökyüzüne bakacak” diyor. n Almanya’dan Türkiye’ye gelirken tutuklanmak aklınızın ucundan geçti mi? İlk kez gözaltına alındım. Burdaki mücadeleyi, gazetecilerin yaşadıklarını biliyordum. Gazetecilere baskının çok olduğu, radyoların, televizyonların kapatıldığı şu günlerde böyle bir durum bekliyordum. Ama 30 Nisan’da beklemiyordum. Eşim iki hafta önce alınmıştı. Evi onun için aramaya geldiler sandım. Benim için geldiklerini öğrenince şaşkınlık yaşadım. n Gözaltına alınırken oğlun Serkan’ı (2.5) komşuya bırakmak zorunda kaldın... Gözaltına geldikleri gün, alt komşunun ziline basıp benim eve sessizce çıkmışlar. Kapıya şiddetli bir şekilde vurdular. Sabah 04.30 civarıydı. ‘Kapıyı açacağım ama çocuğum uyuyor. Kapıyı kırmayın’ dedim. Tek kaygım oğlumdu. Yere yatırıldım. Bir özel harekâtçı diziyle üzerime çökmüştü. Oğlum uyanmıştı. ‘Anne’ diye ağlıyordu. Oğlumun odasına uzun namlulu silahlarla girdi ‘TEHDİT ETTİLER’ Gözaltı sürecinde neler yaşadın? Gözaltı süresince kadın cinsi üzerinde baskı kurulmaya çalışılıyordu. Çocuğum ve üzerinden yüklenip, tehdit ediyorlardı. Yedi gün boyunca yaşadığım hukuksuzluğa karşı açlık grevindeydim. Gözaltına alınırken “Terör örgütü propagandası” suçlamasıyla alındığım söylenmişti. Emniyet ifadesinde dosyayı açtığımda ise “Örgüt üyeliği” ile de karşılaştım. Çok trajikomik bir durumla tutuklandım çünkü. 2014’ün şubat ayında Türkiye’ye gelmiştim. Nisanın ilk ayı hamile olduğumu öğrendim. Dokuz ay hamileydim. Doğumumu da Almanya’da yaptım. Bu sürecin altı ayı Almanya’daydım. Kontrollerim vs. vardı. Türkiye’de bulunmadığım bir döneme ilişkin gizli tanık beyanı ile tutuklandım. ler. Oğlum yataktan atlayıp yanıma koştu. Beni yerde gördü. Avukata, aileme haber vermeme izin vermediler. Numarayı aldılar. ‘Biz ararız’ dediler. Aramamışlar. Arama yapılırken refakatçi olarak eve komşu getirmişlerdi. Çocuğumu komşuma emanet ettim. n Çocuğunla beraber cezaevi günleri nasıl geçti? Kısa bir süre cezaevinde kaldıktan sonra çocuğumu yanıma aldım. Cezaevindeki kadınlarla konuştum. O dönemde Miraz bebek ve annesi da ha yeni Bakırköy Cezaevi’nden Gebze Cezaevi’ne nakledilmişti. Onun deneyimlerini bana aktardılar. Oğlum benden ayrı kaldığı süreçte, benim onu terk ettiğimi, bir şeylere kızıp gittiğimi düşünüyormuş. Çocuğumun güvenini onarmak için yanıma aldım. Yaklaşık 18 gün sonra bir açık görüşte oğlumu aldım. Hiç konuşmuyordu. Kekeleyerek ilk cümlelerini kurdu. Sonra, ‘Anne sen bana kızdın mı’ diye sordu. Ona zorunlu olarak evden gittiğimi söyledim. İlk günler huzursuz uyu yordu. Kadınların desteği onda güven yarattı. Eşim Silivri’de tutukluydu. Oğlum mayıs ayında görmeye gitti. İki kezde daha babasının kapalı görüşüne gitti. Bir topu vardı ama mekân sınırlıydı. Çocuklar için yemek alternatifi yok. Bu nedenler dışarı verdim. Ayrıca yüreği çok güzel kadınlarla kaldım. Çok değerli zamalar geçirdim. Kendime yoğunlaştım. n Çalışma arkadaşların gazeteci Havva Cuştan ve İsminaz Temel de senin bulunduğun koğuşu getirildi... Gazetelerden Havva ve İsminaz’ın gözaltına alındığını biliyorduk. Bir anda mazgal açıldı. İlk İsminaz geldi. Karşılıklı bakıştık. Önce gülüştük, sonra ise ağlaştık. Arkasından Havva geldi. Havva en küçüğümüz. Kıpır kıpır, hayat dolu... Kocaman mazgal kapısında küçük bir kadın. Onunla da çok duygusal anlar yaşadık. Orda da beraber çalışmaya devam ettik. n Yeni yıla sayılı günler kaldı. Çok sayıda gazeteci yeni yıla içerde girecek... Oğluma gökyüzünün sadece bir karesini gösterebiliyordum. Havalandırma karesi kadar bir gökyüzü. Bu herkes için geçerli. Havai fişekler atıldığında cezaevindeki tüm kadınlar gökyüzünü görebilmek için cama koşardı. Yeni yıl geliyor yine havai fişekler atılacak. Tutuklu gazeteciler, aydınlar küçücük camdan gökyüzüne bakacaklar. Ben özgürlüğüme kavuşmuş olsam dahi tutuklu arkadaşlarım için buruk bir sevinç yaşıyorum (Ağlıyor). l İSTANBUL Hoşça kal yeni yıl... Kuzu kılığındaki kurtlara yem olmayalım. Yalancı politikacılara mahkum kalmayalım. Kimsenin kimseyi kandıramadığı, yolsuzlukların pişkinliklerle perdelenmediği bir düzende yaşayalım. Başına buyruk bir iktidar tepemize faşizmin sopasıyla dikilmesin. Kimse ülkeyi kendi çıkarları için soyup soğana çevirmesin. Çeteler ve iktidarlar bir olup hayatın altını üstüne getirmesin. Hukuksuzluk alıp başını gitmesin. Tekinsizlik etrafta kol gezmesin. Sesimizden, sözümüzden, görünüşümüzden korkar hale gelmeyelim. Kör bir kurşunla vurulup sokak ortasında ölmeyelim. Sopalarla dövülmeyelim. Palalarla kesilmeyelim. Kapılarımızı kırıp evlerimize dalmasınlar. Tehditler savurup hayatlarımızı dağıtmasınlar. Uluorta yargısız infazlar yapmasınlar. Sergilerimizi basmasınlar. Toplantılarımızı engellemesinler. Çocuklarımızı taciz etmesinler. Başımıza ahlak polisi kesilmesinler. Kadın cinayetleri bitsin. Aile içi şiddet doğal sayılmasın. Eşcinseller, geyler, lezbiyenler, farklı cinsel yönelimi olanlar toplum dışına itilmesin. İnanç adına, maneviyat adına, milli değerler adına çağdışı dayatmalarla hayatlarımızı karartmasınlar. Çocuklarımızı çalmasınlar, gençlerimizi hırpalamasınlar. Oy sandıklarımız çalınmasın, pusulalarla oynanmasın, sonuçlar değiştirilmesin. Özgürlüğümüzü teminat altına alan yasalar olsun. Yasalarla korunan haklarımız olsun. Yasa uygulayıcılar tarafsız olsun. Demokratik haklarımızı istemek isyan sayılmasın. Sokaklara çıkabilelim. Sözümüzü söyleyebilecek alanlar bulabilelim. Sistemi sorguladığımız için başımıza dert gelmesin. Sadece muhalif olduğumuz için işimizi kaybetmeyelim. Attığımız bir tweet’le zindana tıkılmayalım. Ettiğimiz bir lafla terörist sayılmayalım. Gazetelerimizi çıkarabilelim. Mizahımızı yapabilelim. Kitaplarımızı yazabilelim. Oyunlarımızı oynayabilelim. Sergilerimizi açabilelim. Şarkılarımızı söyleyebilelim. Danslarımızı edebilelim. Sevgilimizle öpüşebilelim. Ahlaki hezeyanlarla her şeyi yasaklamasınlar. Yasakları, hukuksuzlukları sorgulayanları, gazetecilik yapanları, iktidarın foyasını ortaya çıkaranları, adalet diye haykıranları hapse tıkmasınlar. Hapse tıktıklarını uzun yargılama süreçleriyle cezalandırmasınlar. Delirmesinler, kudurmasınlar, dehşet saçmasınlar. HHH “Yeni yıl”a savaşa girer gibi girdiğimiz şu zamanda... Ondan ancak bunlar dilenir. “Yeni yıl”dan sağlık ve mutluluk dilemek; Onun herkese barış ve huzur getirmesini istemek için hayalperest olmak gerekir. Mevcut ahval ve şerait içinde gelecek yıla dair söylenecek tek cümle var: “Hoşça kal yeni yıl”... KİTAPLAR CEZAEVİNE SOKULMADI Küçük Prens tehlikeli bulundu Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlik li Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Mahsum Koyun’a gönderilen, “Karanlık Çökerken Umutsuzluğa Karşı İyimserlik”, “İktidar Seçkinleri”, “Robinson Crosue”, “Küçük Prens”, “Ali Baba ve Kırk Haramiler”, “Peter Pan”, “Tom Sawyer” ve “Kanatların Gölgesinde Şengal Dile Gelirse” adlı kitaplar, “kurumun güvenliğini tehlikeye düşürebileceği” gerekçesiyle verilmedi. Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, kitapların verilmeme gerekçesi ise, cezaevi müdürlüğü tarafından şu sözlerle ifade edildi: “Ekli listede bulunan yayınların yapılan incelemeler sonucu ders kitabı olmadığı, şifreli ve kontrolsüz haberleşmeye yol açıp kurum güvenliğini tehlikeye düşürebileceği, ayrıca OHAL süresince terörle mücadele kapsamında kurumumuza gelen yazılarda belirtildiği üzere terör suçundan tutuklu ve hükümlülere dışarıdan gelen yayınlar aracılığıyla şifreli ve kontrolsüz haberleşme sağlayabileceği anlaşıldığından hükümlü ve tutuklulara verilmemesine oybirliğiyle karar verildi.” l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle