23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 28 Aralık 2017 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ haber 5 ANAYASA MAHKEMESİ EYLEMLERİ SINIRLAYAN ÜÇ MADDE İÇİN NOKTAYI KOYDU Gösteri ve yürüyüşte yasak iptali ALİCAN ULUDAĞ lacak şekilde” yapılması şartlarının teri yürüyüşünün sınırlandırılması mekânı kullanacak olan diğer birey Anayasa Mahkemesi (AYM), 2911 sayılı Toplantı ve Göste iptaline karar verdi. AYM, “vatandaşın günlük yaşamı nı zorlaştırmayacak” şekilde yapıl na da imkân tanımaktadır” dedi. Hava kararmadan eylemlerin dağılma zorunluluğuna ilişkin yasağın da de lerin hak ve özgürlüklerine mutlak bir üstünlük tanınması durumunda, sadece şehir merkezlerinden uzak ri Yürüyüşleri Yasası’nda eylemleri ması şartını iptal etmesinin gerekçe mokratik bir toplumda gerekli olma yerler toplantı yeri olarak belirlenir” sınırlandıran üç önemli düzenlemeyi si olarak, gündelik yaşamın etkilen dığını belirten AYM, söz konusu top dedi ve bunun gösteri hakkını kulla iptal etti. “Genel yollar” üzerine toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılamayacağı, gösterilerin “vatandaşın günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekil .Itirafçının intikamıde”ve“güneşbatmadanöncedağı me boyutuna yönelik bir ölçüt bulunmadığını gösterdi ve “Kurul bu haliyle demokratik toplumda hoşgörüyle karşılanması gereken birtakım zorluklar gözetilerek toplantı ve gös lantı/gösterilerin gece de sürdürülebileceği notunu düştü. AYM, genel yollardaki yasağı iptal etme gerekçesi olarak ise “toplantının yapılacağı mekânın belirlenmesinde, o nacak yurttaşlarda mağduriyet yaratacağını vurguladı. Karara kavuşturulan maddeler, CHP ve o dönem Marmaris’te hâkim olan Defne Bülbül tarafından AYM’ye taşınmıştı. FETÖ itirafçısı önce bağlantılarını anlattı, bir AKP’li vekilin kardeşinin ismini verdi, ardından şirketine ceza kesen mimarın KHK ile ihraç edilmesini sağladı Düzce Çevre ve Şehirçilik İl Müdürlüğü’nde Mimar olarak görev yapar ken 6 Ocak 2017’de KHK ile ih raç edilen Alev Şahin’in atılma sının nedeninin Düzce’de denetle yip ceza kestiği bir FETÖ itirafçısı be ton şirketinin pat ALİCAN ULUDAĞ ronunun verdiği ifade olduğu ortaya çıktı. Düzce Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nde mimar olarak ça lışan Alev Şahin, 6 Ocak 2017 ta rihinde yayımlanan 679 sayı lı KHK ile ihraç edildi. Mimar Şahin’e ihracıyla ilgili hiçbir ge rekçe sunulmadı. Herhangi bir örgüt üyeliği bulunmayan Şa hin, bunun üzerine 30 Ocak’ta Düzce’de “İşimi geri istiyorum” talebiyle pazartesiperşembe ara sı oturma eylemine başladı. Şa hin, cumapazar günleri arasın da ise Ankara’ya gelerek Yük sel Caddesi direnişine katıldı. Şa hin, gizli tanık Mehmet’in ifade sini okuduğunda, KHK ile ihraç edilmesine neden olan sürecin, denetleyip ceza kestiği bir beton firmasının sahibinin savcıya ver diği ifade ve Ankara’ya yaptığı şikâwyet olduğu ortaya çıktı. Önce FETÖ’yü anlattı Buna göre, 15 Temmuz darbe girişiminden önce Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı’na giden bir işadamı, FETÖ ile ilgili tanık olarak ifade vermek istediğini bildirip “Mehmet” adı verilerek gizli tanık programına alındı. 15 Mart 2016’da savcıya 6 sayfalık ifade veren gizli tanık, kimlerle bağlantıda olduğunu, yaptığı toplantıları, “abilerini,” dönemin Düzce Emniyet Müdürü Ali Gezer’in cemaatteki yerini, hatta eski bir AKP’li vekilin kardeşini dahi anlattı. Gizli tanık, 1725 Aralık’tan sonra cemaat ile bağını kopardıktan sonra Düzce İl Çevre Müdürlüğü tarafından şirketine üst üste idari para cezaları kesildiğini, cemaat şirketleri tarafından üzerine gelinmeye başladığını kaydetti. İşadamı ifadesinin devamında kendisine ceza kesen mimar Alev Şahin’in adını da sıkıştırarak şunları söyledi: “O zaman da Düzce Çevre İl Müdürlüğü’nde görevli Alev isimli DİSK üyesi, Ankara’da PKK lehine yapılan yürüyüşlere katılan bir bayanın görev aldığını, çevre komisyonunda görevli olduğu dönemde bu şekilde cezaları yazdıran kişi olduğunu tespit ettik. Ankara’ya durumu bildirdik ve görevden alındığını daha sonra öğrendik.” Nedenini şimdi anladı Cumhuriyet’e konuşan Şahin, bu ifade üzerine o dönem yaşanan olayları tekrar düşündüğünde, KHK ile ihraç edilmesinin nedenini şimdi anladığını söyledi. 6 yıl önce atandığı Düzce Çevre ve Şehirçilik İl Müdürlüğü’nde birçok beton şirketini denetlediğini, kalitesiz beton üretenlere ceza kestiğini anlatan Şahin, bu cezalar nedeniyle o süreçte mobbinge de maruz kaldığını ve beş amiri hakkında mobbing davası açtığını, olayın medyaya yansıması nedeniyle söz konusu işadamının tanık yapıldığı soruşturmada kınama cezası aldığını ifade etti. DİSK değil, KESK üyesi olduğunu söyleyen Alev Şahin, gizli tanığın PKK yürüyüşlerine katıldığından bahsettiğini, ancak hakkında bir dava bile olmadığını vurguladı. l ANKARA Bildiriyi Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu okudu. ‘Geri çekin’ çağrısıBarolar: Bu KHK kanunla dahi yapılamaz Hükümetin sivillere yargı dokunulmazlığı getiren KHK düzenlemesinin “sadece 1516 Temmuz 2016’yı kapsadığı” yönündeki açıklamaları baro başkanlarını ikna etmedi. Türkiye genelinden baro başkanları Ankara’da Türkiye Barolar Birliği’nde bir araya gelerek bildiri yayımladı. OHAL’in derhal kaldırılması, son KHK’nin derhal geri çekilmesi, tatilde olan Meclis’in derhal toplanması gerektiğinin belirtildiği bildiride, “Anayasa Mahkemesi yirmi altı yıllık içtihadını hatırlamalı, hukuk devletine sahip çıkmalı ve OHAL ile ilgili hiçbir hüküm içermeyen bu KHK’yi derhal incelemelidir. Bildiride, sivillere yargı zırhı getiren KHK düzenlemesi için “Böyle bir düzenleme kanunla dahi yapılamaz. Her ne kadar bazı yetkililerin açıklamaları, KHK’nin ilgili maddesinin sadece 15 ve 16 Temmuz 2016’yı kapsama niyetiyle yazıldığı şeklinde olsa da madde metni böyle değildir. Kardeş kavgasına zemin hazırlayan bu vahim madde acilen geri çekilmelidir. Ancak derhal ve bir ilk adım olarak; maddenin savunmasını yapanlarca iddia edildiği gibi uygulama kapsamı en son 16 Temmuz 2016’yı kapsıyor sa, bu tarih açıkça madde metnine yazılmalıdır. Yetkili makamların sözlü beyanları kuşkusuz bağlayıcı değildir” ifadeleri kullanıldı. ‘Tek tip’e tepki Son KHK için bildiride, “Bu süreç sonunda verilecek hükümlerin AİHM’ce hak ihlali olarak yorumlanacağı açıktır. Mesela tek tip elbise düzenlemesi ile sanıkların peşin olarak suçluluğunun kabul edildiği görüntüsü verilmektedir. Savunma hakkı ağır şekilde ihlal edilmektedir” değerlendirmesi yapıldı. l ANKARA / Cumhuriyet CUMHURİYET DAVASINDA HUKUK OLMADIĞINI SÖYLEYEN TEZCAN AYM’YE SORDU Neden korkuyorsun? CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, Cumhuriyet davasında yaşananlara ilişkin “Ey yargıç, ey hâkim savunma siyasi de dava hukuki mi? Hiçbir yerinde hukuk yok. Siyasetten arındırarak bir savunma yapmak fiilen mümkün değildir” değerlendirmesi yaptı. Tezcan, AYM’ye de Cumhuriyet başvurularını neden değerlendirmediğini sordu. CHP MYK’nin ardından basın toplantısı düzenleyen Tezcan, “Hâkim, Ahmet Şık’ı salondan çıkardı, savunma hakkı vermedi. Sanığın savunma yapmasına bile tahammül edemeyen bir yargılama. Hâkim duruşmadan çıkarma gerekçesini “Sen siyasi savunma yapıyorsun” diye açıklıyor. Ey yargıç, ey hâkim savunma siyasi de dava hukuki mi? Davanını kurgulanması, açılması, tutuklanmaları bugüne kadar haksız şekilde yargılanmaya devam etmeleri... Hiçbir yerinde hukuk yok. Talimatla açılan davada sen ‘Savunman hukuki değil’ diyeceksin. Siyasi olan davanın kendisidir. Siyasetten arındırarak bir savunma yapmak fiilen mümkün değildir. Kime söylüyorsun bunu, Ahmet Şık’a. Esir alınmış birisine ‘Sözünün çerçevesini ben veririm” diyorsun’ şeklinde konuştu. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Cumhuriyet başvurusunu sonuca bağlamamasını da eleştiren Tezcan, “AYM’ye soruyorum, neden kaçıyorsunuz? Cumhuriyet gazetesinin yazarları haksız tutuklamayla ilgili si kılıçdaroğlu’ndan kahraman talimatı CHP MYK’de gündemin en önemli maddesi son çı KHK’lere karşı ve OHAL sona erdirilerek Türkiye’nin tekrar kan KHK’ler oldu. Kurmaylarına normalleşme sürecine girmesi için Meclis’in açılmasıyla birlikte sert miting, eylem gibi sokağa çıkma muhalefet yapmaları talimatı alternatifleri de ele alındı. Kılıç verdiği öğrenilen Kılıçdaroğlu’nun daroğlu, sivillere yargı muafiyeti “Meclis gasp edilirken sessiz kalan getiren maddenin hem af, hem de Meclis Başkanı İsmail Kahraman’’a dokunulmazlık düzenlemesi oldu da görevinin anımsatılmasını ğunu belirterek, AYM ve Meclis istediği belirtildi. Edinilen bilgiye Başkanı Kahraman’ı sorumlu tuttu. göre; MYK’de, KHK’lerin Meclis’e Toplantıda farklı illerde ‘’OHAL getirilmesi ve tartıştırılması Çalıştayları’’ düzenlenmesi karar için çağrı yapılması kararı alındı. laştırıldı. l İKLİM ÖNGEL/ANKARA ze müracaat etti. Karar vermediniz. AİHM’ye gitmek zorunda kaldılar. Neden hala karar vermiyorsunuz? Daha önce verdiğiniz Erdem Gül, Can Dündar kararları var. ‘Hak ihlali’ dediniz. Şimdi neden korkuyorsu nuz? Tutuklu milletvekilleriyle ilgili Balbay kararı var. ‘Bu yasama yetkisine müdahale’ demiştiniz. Berbeoğlu’nun müracaatıyla ilgili neden karar vermiyorsunuz? Neden daha önce verdiğiniz evrensel hukuka uygun kararlardan vazgeçiyorsunuz? Selahattin Demirtaş ile ilgili kararı neye dayanarak verdiniz” dedi. Tezcan, eleştirilerini sürdürerek şunları söyledi: “Bu kararlar gösteriyor ki, AYM hızla üst mahkeme kimliğini yitiriyor. 20 Temmuz darbesinin bir organı haline döndü. AYM, ana darbe mahkemesi haline geldi. AYM, zorbalığın hukuk üzerindeki hâkimiyetinin aracı haline dönüş tü. Epeydir dönüyorsun, madem dönmeye alıştın tekrar yönünü hukuka çevir. Hayırlı, güzel bir tarafa dön.” l ANKARA / Cumhuriyet Son çıkan KHK’ye de tepki gösteren Tezcan, çeteleşmeye karşı olduklarını belirterek “Şimdi 1516 Temmuz’la sınırlı diyorlar. Yarın hâkim karar verirken Mahir Ünal’ı mı çağıracak? Öyle düşünüyorsan doğru yaz. Fikri salih olmayının ameli de salih olmaz” diye konuştu. ‘Sevdası yüreğindeydi...’ Masmavi bir gökyüzü... Sakalları uzamış, kır saçlı bir adam kaybolan yılların ardından sesleniyordu belki... Diyordu ki: “Bu kent benim yalnızlığımı giderek çoğaltıyor...” O kent bir karmaşanın içinde uyanıyor... Sokaklar bomboş... Çocuklar ortalıkta görünmüyor... Bir tuhaf duygu kaplıyordu o anda içini. Zilzurna sarhoş olduğu sabahları anımsıyordu. Artık soluksuz rüzgârlarda koşmaktan yorulmuştu, hüzünlü akşamları çoktan unutmuştu... Yıldızlar kaybolup aşk uykuya yattığında o durmadan ağız mızıkası çalardı. Argos Kralı İnakhus’u kızdırır, Argos kentinin Hera Tapınağı’nda Zeus’un, İo’nun saçlarından tutup ateşli öpüşlerde seviştiğini anımsardı... Gözlerinin kül rengi ışığında Cesare Pavese’nin gülümsemesi, Czeslaw Milosz’un büyücülerini bile baştan çıkarırdı... Hani ay ışığının İyonya Denizi’ne düşüşü vardı ya, hani yasak sevişmelerin derinliği su üzerinde gölgeler çizerdi ya... Öyle bir şeydi onun yaşamı... Birden irkildi mavi göğün altında... Tanıdık bir ses kulağına bir şeyler fısıldadı: “Anla seni özledim, anla sevgin dayanılmaz...” Güneş ısıtmıyordu... Üşümüştü... Bir adım atıp durdu. Elleri ceplerindeydi... Dedi ki: “O acılı geceden çok şey kalmadı geride. Biraz dizinden azıcık boynundan...” Ahşap binanın kiremitlerine serçeler konup konup havalanıyordu... Bir eski öyküyü anımsadı. Gecenin karanlığının yüzüne vurduğu saatlerde dolaştı... Aşk, haydutluk ve sarışınlık konularını tartıştıkları günler sanki uzaktaydı... Bir terazinin durgun pirinç kefesine konulan ağırlıkları düşündü, süt gibi gökyüzünden turnalar geçerdi... Sakalları uzamış, kır saçlı adam onu seyrediyordu. Elini omzuna koyup konuştu: “Benimki çok eski bir sevda masalı. Yüreğim hep hüzünle, terk edilişlerle dolu. Dipsiz bir uçurumda arayıp da bulamadıklarım var. İnan ki var olmaktan şaşkın ve endişeliyim...” HHH Günlerden “bir gün” elinde “bir gül dalı” vardı adamın... Kıpkırmızı “bir gül” ona gülümsüyordu... O gün hava yağmurluydu... Saçlarını gülümsemelerle donatmış kadını ilk kez Moskova metrosunda görmüş, bir karlı akşamda buluşmuştu... Yıl 1926’ydı... Devrimden tam 9 yıl sonra... Göğüsleri dalgalı bir deniz gibi sarsılıyordu kadının. Gözleri durmadan açılıp kapanıyordu... Sevdası yüreğindeydi... O anda kadının ayak bileklerine baktı ve şöyle dedi: “Ne kadar ince, kırılacak gibi!..” Artık gözleri bir acıyı konuşturmuyordu... Gözleri bir güvercin gibi özgürlüğe kanat çırpıyordu... Pablo Neruda’yla başlayan bir öykü müydü yoksa tüm anlattıkları? Issız öpüşlerde büyüyordu her ikisinin de yalnızlıkları; sevdaları yıldızlara yenik düşmüyordu... Bir kırmızı gülle başlayan sevda masalı onları bilinmedik mevsimlere sürüklüyordu... Issızlıkta ve karanlıkta sürgün gibiydi aşkları ikisinin de... Aleksandr Puşkin’in “O’na” haykırışına benziyordu boğuntusunda umutsuz can sıkıntıları... Mihail Yuryeviç’in kurnazlığı ve kötülüğüyle Tamara’yı anlatışını anımsatıyordu... Kenetlenmiş, sımsıcak eller dokunuyordu... Yeni öpüşler ve okşayışlar ise arkasından geliyordu... HHH Sakalları uzamış, kır saçlı adam, masmavi gökyüzüne bakıp konuşmaya başladı: “Ben yalnızlığımı giderek çoğaltan bu kentten kaçıp gitmek istiyorum...” Kimse umursamadı onu... O yürüyüp uzaklaştı... Benimse önüme bir fotoğraf, yüreğime hüzün düştü... Bir kırmızı gül... Bir kadın, iki erkek... Artık bu oyun bitmeliydi!.. Aynı kadını seven iki adam sessizliğin içinde buluşup mavi balıklı afişin önünde durdular, ellerinde kırmızı gül olan başka adamlara baktılar... Budapeşte’de Bristol Oteli’nde üç gece kaldılar... Uzak bir aşkın renginde olan kadınları anımsadılar, gençlik yıllarından kalan resimleri yırttılar... Yağmur ertesi gün başladı... Yağmur tanecikleri balkonu ıslatırken Attila Jozsef’in ölüm haberini duydular... Şopen Sokağı’nda kadınlar ve çocuklar ağlıyordu... Bense güleç yüzlü bir kadına menekşeler verdim. Masmavi gözleriyle gülümserken “Seni seviyorum” dedi... Hava sanki buz kesiyordu... İstanbul Hill Otel’de düzenlenen toplantıda açıklanan raporda mağdur ve mağdur yakınlarının ifadelerine yer verildi. HAK VE ADALET PLATFORMU: OHAL değil hukuk devleti istiyoruz Daha çok muhafazakâr kesimden isimlerin oluşturduğu Hak ve Adalet Platformu, dün “15 Temmuz 2016 Sonrası ‘OHAL’de Yaşanan Hak İhlalleri ve Sosyal Boyutları Raporu”nu açıkladı. 1.645 KHK mağduru, 342 mağdur yakını ve 366 ‘doğrudan mağduriyeti olmayan’ın katılımıyla toplamda 2 bin 173 kişiyle yapılan araştırma OHAL’de muhafazakâr kesimin de ciddi biçimde travma yaşadığını ortaya koydu. Hak ve Adalet Platformu’ndan KHK’yle ihraç edilen MazlumDer eski genel başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, “OHAL insanlarda büyük yıkım yarattı, ekonomik problemler, sosyal dışlanmalar, boşanmalar, hatta intiharlar... Anne ve babalar KHK’leri duyduklarında kalp krizi geçirdiler, engelli çocuklar ortada kaldı, çocuklar anne baba özlemin den lösemi oldu... Bizler OHAL devleti değil hukuk devleti istiyoruz” diye konuştu. Cihangir İslam ise “Son yayımlanan KHK’ler ile AKP, sürekli eleştirdiği İstiklal Mahkemeleri, tek adam ve tek parti dönemini tekrar ettiriyor. Bugün iş başında 28 Şubat20 Temmuz koalisyonu var” eleştirisini getirdi. Biz haklıyız Ankara Yüksel Caddesi’nde aylardır “İşimi geri istiyorum” eylemi yapan ve birçok defa şiddete maruz kalan sosyolog Veli Saçılık da “Muhafazakârlar, sosyalistler kim varsa adalet ve özgürlük için bir araya gelmeli. Sadece ve sadece tweet atarak tepki gösterilmez. Tepkiyi, sokağa çıkartmak gerekiyor. Onlar çok güçlüler ama biz çok haklıyız. Mutlaka biz kazanacağız” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle