30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 22 Aralık 2017 [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY syuerniiydee’nnin Çin yapacak,inşası Türkiye bakacak ekonomi 9 Suriye’nin 250 milyar dolarlık inşa projelerinde başı, 5800 km uzaktaki Çin çekecek. Türkiye’ye ise ‘cihatçılara destek verdiği için’ kapılar kapalı Suriye’de savaş sona yaklaşırken, ekonomik yeniden inşa hazırlıkları hız landı. Yeniden inşa projelerinin maliyetinin 250 milyar ile 1 tril yon dolar arasında olacağı tah min ediliyor. İran ve Rusya, Şam yönetiminin siyasi ve askeri ola rak en büyük destekçisi ola rak yeniden inşada da rol ala cak ancak asıl bü yük rolü, bu ül keye yaklaşık 5 bin 800 km uzak lıktaki Çin üstle EMRE DEVECİ necek. Suriye ile 911 km’lik sınıra sahip Türkiye’ye ise kapılar kapalı. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, teröre des tek veren ülkelerin yeniden inşa sürecinde rol alamayacağını net bir şekilde açıkladı. Pekin’de büyük ilgi Bloomberg’in aktardığına göre, ÇinArap İş Konseyi Başkan Yardımcısı Qin Yong, devlet yetkilileri ve şirket temsicilerinden oluşan heyetlerle Suriye’ye bu yılki dördüncü ziyaretini yakında yapacak. Yong, “Çinli şirketler Suriye’de büyük bir iş potansiyeli görüyor. Suriye de Çinli şirketlerin yeniden inşada rol almasını istiyor. Tüm ülkenin yeniden inşa edilmesi gerekiyor” dedi. Temmuzda Pekin’de Suriye’nin yeniden inşası konulu ilk ticaret fuarı düzenlendi ve ENERJİ RUSYA’DAN Geçen yıl Moskova ile Şam arasında 850 milyon Avro’luk altyapı yatırım anlaşması imzalandı. Esad’la görüşen Rusya Baş bakan Yardımcısı Dmitriy Rogozin, Moskova’nın enerji altyapılarını yeniden inşa edecek tek taraf olacağını, Şam’ın başka kimse ile çalışmak istemediğini söyledi. Küba bile var Ağustosta, Şam Uluslararası Ticaret Fuarı düzenlendi. Suriye’nin yeniden inşası için büyük önem taşıyan ve savaş nedeniyle 2011 sonra sında ilk kez yapılan bu fuara 23 ülke katıldı. Katılan ülkeler arasında Rusya, İran, Çin, Irak, Brezilya, Hindistan, Küba, Venezüella, Almanya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Ermenistan, Hollanda, İtalya, İspanya, Polonya ve Yunanistan vardı ama Türkiye yoktu. Pekin hükümeti Suriye’de 2 milyar dolarlık sanayi bölgesi kuracağını açıkladı. Bu bölgede başlangıçta 150 Çinli şirketin faaliyet göstereceği ve 40 bin kişilik istihdam yaratılacağı açıklandı. Türklere kötü haber Bloomberg’e göre, inşaat alanında bölgenin önde gelen ülkelerinden olan Türkiye ile Suudi Arabistan da yeniden inşadan pay almak istiyor ancak Esad yö netimi cihatçıları destekleyen bu iki ülkeye kapıları kapattı. Almanya hazırlanıyor Suriye’deki savaşta cihatçıları destekleyen ABD ve Avrupa ülkeleri ise, Esad gitmeden yeniden inşa için kredi vermeyeceklerini söylüyor. AB, Körfez ülkeleri ve ABD, nisanda Suriye’nin yeniden inşası ve insani yardım için 9.7 milyar dolar fon ayırdıklarını açıkladı. Almanya Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği direktörü Philipp Adree, Suriye’nin altyapısı ve sanayisinin yeniden inşası için Alman şirketlerin gerekli kapasite ve motivasyona sahip olduğunu ancak uluslararası toplumun kabul ettiği bir anlaşma olmadan harekete geçemeyeceklerini belirtti. Alman çelik devi Thyssenkrupp’un sözcüsü Tim ProllGerwe, Suriye’de istikrar sağlandığında tekrar piyasaya gireceklerini söyledi. Tüketici güveni 12 ayın dibinde Tüketici güven endeksi aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 0.1 düşüş kaydederek 65.1 seviyesine indi. Ardı ardına 5. kez düşen endeks son 12 ayın en düşük seviyesini gördü. Tüketici güveninde ağustosta başlayan düşüş kesintisiz sürüyor. Aralık ayında “tasarruf etme ihtimali” yüzde 2.9’luk düşüşle yüzde 18 değerinin de altına indi. Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, aralıkta bir önceki aya göre yüzde 0.1 azaldı. Hanenin maddi durum beklentisi endeksi bir önceki aya göre yüzde 0.3 artarak aralık ayında 84.8 oldu. Bu artış, gelecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durumunun daha kötü olacağını bekleyenlerin azalmasından kaynaklandı. l Ekonomi Servisi 1500 mavi yolcu teknesinin Yunan adalarına gidişi hâlâ yasak Komşudan izin yok YUSUF ÖZKAN Türk turizmine milyonlarca Avro’luk döviz girdisi sağlayan mavi yolculuk teknelerinin Yunan adalarına gitmesine hâlâ izin yok. Bodrum Ticaret Odası Başkanı Mahmut Serdar Kocadon, sektörün tam da rezervasyon döneminde kaos ortamı yaşadığını belirterek, sorunun bir an önce çözülmesi gerektiğini söyledi. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Türk bayraklı ticari teknelere 12 Ekim’den itibaren Yunan adalarına sefer yasağı getirmişti. Gerekçe olarak da, Yunanistan’ın Türk bayraklı ve 24 metre nin altındaki teknelere gelişigüzel ceza kesmesi ve bazılarını alıkoyması nedeniyle, Türkiye’nin hızla “beyaz listeden” “gri listeye” düşme riski gösterilmişti. Ancak Türk ve Yunan hükümetleri arasındaki görüşmelerin ardından, feribotlara getirilen yasak kalktı. Ticari teknelerin ise 26 Eylül’den bu yana adala ra geçemedikleri ortaya çıktı. Bodrum Ticaret Odası Baş kanı Mahmut Serdar Kocadon, BodrumKos ve BodrumRodos arasındaki feribot seferlerinin sıkıntısız sürmesine karşın, mavi tur guletlerine yönelik yasağın devam ettiğini vurguladı. Türkiye’deki mavi yolculuğun yüzde 95’innin Muğla kıyılarında gerçekleştirildiğini anımsatan Kocadon, “Bu sektörde ciddi bir pazar payımız var. 10 bin nitelikli deniz yatağımız, kamaramız var. Şimdi tam da rezervasyon zamanı ancak yasağın kalkmaması nedeniyle kaos yaşanıyor. Belirsizlik nedeniyle avans alıp almama sıkıntısı ortaya çıkıyor” dedi. l İZMİR Tekneler haftalık olarak yedi bin ile 50 bin Avro arasında kiraya veriliyor. Yapay zekânın, robotiğin, uçan otomobillerin, 3 boyutlu yazıcılar ile evde üretimin, chatbotların devrindeyiz. Kaçış yok. Geçmişte hepsine de “olanaksız” denmişti; hepsi sırayla yaşamlarımızın içine girmeye başladı ya da başlamak üzere. Bilim ve teknolojiyi radarına alıp yol haritalarını buna göre belirleyenlerin kazanacağı yarışın içindeyiz. Yeni oyun kuruldu, kuralına göre oynayan “kazananlar ligine” geçecek. Kazanamayanlar ise her zaman olduğu gibi, gelirlerini kazananların ürettiklerini satın almaya harcayacak. Konu bu kadar basit... Oyunun kurallarının birkaç belirleyicisi var: Değer artık ürün değil veri, öğrenme ve bunun çevresinde oluşan yeni iş modelleri. Kısıtlı kaynakları, daha verimli ve daha az atık üretecek şekilde kullanmak artık bir zorunluluk İşgücü hızla, kas gücüyle yapılan işlerden kalifiye işlere kayıyor. Dönüşemeyen diğer önemli boyutu, dijital dönüşüm Sanayi... TÜSİAD... gerçekleştirmek isteyen sanayicinin bunun için yerli Sanayide dönüşümün motoru ise dijitalleşme. Değişimi tetikliyor ve hızlandırıyor. TÜSİAD geçen günlerde önemli bir raporu paylaştı: Türkiye’nin tedarikçi yerine yabancı teknoloji tedarikçisini tercih etmesi. Bu da yerli teknoloji üreten firmaların güçlenmelerinin deneyim kazanmalarının önünde Sanayide Dijital Dönüşüm Yet büyük engel. Başka bir deyişle bir kinliği. Önce raporu tek cümle yandan toplam üretim ve ihracatı ile özetleyelim: “Türkiye sanayide mız içinde yüksek teknoloji ürün dijital dönüşüm yolculuğunda hâlâ lerinin payı çok az diye yakınırken yatırım öncesi ve planlama döne öte yandan bunu yapanlara sırtı minde.” Şaşırtıcı gelmiyordur herhalde! Konuyu yakından takip eden biri olarak her 3 ayda bir “Türkiye’nin Sanayi 4.0 Yol Haritası yakında açıklanacak” demecini duyuyorum. O “yakın” hiç gelmiyor... Biz Godot’yu bekler gibi yol haritasını beklerken dolar alıp başını gidiyor, kendi sanayisinin dijital dönüşümünü gerçekleştirmek isteyen az sayıda öngörülü iş insanının bunu yapacak hali de kalmıyor. Zaten raporda belirtildiği üzere şirketler de, djital dönüşü mızı dönüyor ve yabancı çözümlere onlarca para akıtıyoruz. Nitelikli işgücü yine bu dönüşümün önemli unsurlarından biri. Zaten TÜSİAD raporunda da hem nitelikli işgücünün eğitimine dikkat çekiyor hem de beyin göçüne engel olunmasına işaret ediyor. Oysa Türkiye son yıllarda tarihinin en büyük beyin göçünü veriyor. Yüksekeğitimli işgücü hızla ülkeyi terk ediyor. Görüyoruz ki bir ülke kendi sanayisinin dönüşümünü tüm mün önündeki en büyük engelleri ekosistemi doğru oluşturmadan “yatırım maliyetlerinin yüksekliği gerçekleştiremiyor. ve yatırımın geri dönüş belirsizliği” İnsan hakları, demokratikleş olarak sıralıyorlar. Sorunun bir me, basın özgürlüğü gibi alan larda ortaçağ karanlığına doğru sürüklenen, eğitimi yapboz tahtasına çeviren, dini kamusal yaşamın her alanına sokmaya odaklanmış, laik devlet unsurlarından uzaklaşan, insanına değer vermeyen, “üretim” ekonomisi yaratamamış bir ülkenin çağın gerçeği olan Sanayi 4.0’ı yakalaması kolay değil. TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik raporun açıklandığı toplantıda “Birinci, ikinci, üçüncü sanayi devriminde dünyanın gerisinde kaldık. Bunun sıkıntılarını yaşadık. İnanıyorum ki; bu defa ‘geç kaldık’ demeyeceğiz. Türkiye’nin bilgi ve teknoloji üretmeden gelişmesi de, kalkınması da mümkün değildir. Türkiye, küresel bir güç olmak istiyorsa; bir an evvel kendi teknolojisi ile üretim yapmaya başlamak zorundadır”. İyimser temenniler. Ama Türkiye’nin en büyük, güçlü şirketlerinin sözcüsü TÜSİAD’ın çorbadaki tuzu sadece rapor hazırlamak olmamalı.. Kendi dönüşümlerinde yerli teknoloji üreten şirketleri, tedarikçileri olarak seçerek işe başlayabilirler örneğin... Kamudan 28 bin kişi atıldı Kamu, bünyesinde çalışanlar 28 bin kişiyi işten uzaklaştırdı. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) istihdam izleme bülteni’nin 67’nci sayısı yayımlandı. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Eylül 2017 verilerinin değerlendirildiği TEPAV istihdam izleme bülteninin 67’nci sayısı yayınlandı. Buna göre; Eylül 2017’de KOBİ sayısı Eylül 2016’ya göre 101 bin arttı. İstanbul, 21 bin artışla KOBİ sayısı en fazla artan il oldu. Eylül 2017’de Eylül 2016’ya göre KOBİ sayısı en hızlı artan sektör yüzde 25.8 artış ile istihdam faaliyetleri sektörü oldu. Bu sektörü; tütün ürünleri imalatı, gayrimenkul faaliyetleri, toptan ve perakende ticaret ve motorlu taşıtların onarımı ve bina inşaatı sektörü takip etti. KOBİ sayısı hızlı azalan sektör ham petrol ve doğalgaz çıkarımı sektörü oldu. l Ekonomi Servisi TGSD’de bayrağı Hadi Karasu devraldı Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) 21. Olağan Genel Kurulu, 21 Aralık 2017 tarihinde Çırağan Palace Kempinski’de yapıldı. Divan Başkanlığını Turan Sarıgülle’nin üstlendiği Genel Kurul’da yapılan başkanlık seçimlerinde mevcut Başkan Şeref Fayat, aday olmazken, tek liste ile gidilen seçim sonucunda TGSD’nin 21. Başkanı Hadi Karasu oldu. TGSD Başkanı Hadi Karasu “Türkiye, hazır giyim alanında dünyanın süper gücü olabilecek tüm değerlere sahiptir. Bizim hedefimiz; bu gücü ülke ekonomisi ve sektörümüz için bugüne kadar görülmemiş boyutta kazanımlara dönüştürmek olacaktır. Bunu yaparken üretim teknolojilerinde, tasarımda, kaynakların sürdürülebilirliğine odaklanarak tüm Türkiye sathında hazır giyim üreticilerimizin çıtasını yükselteceğiz” dedi. Hadi Karasu’ya yeni görevinde başarılar dileyen ve bayrağı teslim eden TGSD Eski Başkanı Şeref Fayat “TOBB Türkiye Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sanayi Meclisi Meclis Başkanı unvanımla sektöre katkı sağlamayı sürdüreceğim. Türkiye’nin markalaşarak hak ettiği yere gelmesi için tüm STK’ler olarak var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” dedi. İş hayatına 1988’de Boyner Holding’e bağlı olan Altınyıldız’da başlayan Hadi Karasu, Aralık 2003’te bünyesinde Denimko ve Denim Village firmalarını barındıran Karamancı Holding’e katıldı. Karasu, 65 kişilik tasarım ve ürün geliştirme ve 400 kişilik üretim ekibi ile her yıl 2 milyon adet jeans ve spor giyim üreten Denim Village’nin Yönetim Kurulu Başkanı. l Ekonomi Servisi Hadi Karasu Yüksek enflasyon risk Enflasyon beklentilerinde ve fiyatlama davranışlarında henüz bir iyileşme gözlenmemesi, enflasyon görünümünü olumsuz etkiliyor. 14 Aralık tarihli Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetine ilişkin rapor yayımlayan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), enflasyonun bulunduğu yüksek düzeyler ve yakın dönemde yaşanan maliyet gelişmelerinin, beklentiler ve fiyatlama davranışlarına dair riskleri artırdığına dikkat çekerek, “Söz konusu riskler ve enflasyon beklentilerinin yüksek seyri enflasyon görünümünde 2017’nin Aralık ayında ve 2018’in başlarında beklenen iyileşmeyi sınırlayabilecek” uyarısında bulundu. Raporda, kasım ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1.49 arttığı ve yıllık enflasyonun 1.08 pu an yükselerek yüzde 12.98 olduğu anımsatılarak şöyle denildi: 4 Temelde işlenmemiş gıda kaynaklı olarak yükselirken temel mal ve enerji gruplarında döviz kuru gelişmelerinin olumsuz yansımaları izlendi. 4 Kasımda gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon yüzde 15.78 oldu. 4 Kırmızı etteki gerilemeye karşın, sebze grubundaki olumsuz görünümün etkisiyle mevsimsellikten arındırılmış işlenmemiş gıda fiyatları belirgin bir oranda yükseldi. İşlenmiş gıda grubunda peynir ve diğer süt ürünlerinde fiyat artışları sürdü. 4 Özetle, enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler ve yakın dönemde yaşanan maliyet gelişmeleri beklentiler ve fiyatlama davranışlarına dair riskleri artırdı. l Ekonomi Servisi Fatih Kemal Ebiçlioğlu Arçelik’in ArGe’si taçlandı Arçelik, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen 6. Özel Sektör ArGe ve Tasarım Merkezleri Zirvesi’nden iki ödülle döndü. Zirvede, Arçelik A.Ş.’ye özel sektör ArGe merkezleri arasında yapılan genel sıralamada Türkiye birinciliği ve ‘Dayanıklı Tüketim Malları Alanında Sektör Birinciliği’ ödülleri verildi. Türkiye’nin 60 yıllık sanayileşme tarihinde Arçelik’in önemli rol aldığını ifade eden Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu, “Dünyada yeni gelişen akımlara paralel olarak, inovasyonu stratejimizin temel yapı taşlarından biri olarak görüyor, küresel ArGe ağımızı genişletmeye devam ediyoruz. ArGe ekosistemimizin kuvvetlenmesi bizi daha da üst sıralara taşıyacaktır” dedi. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle