28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA dishab@cumhuriyet.com.tr Suriye kongresi için pazarlıklar sürüyor Suriye’de siyasi çözüm için gözlerin çevrildiği Kazakistan’ın başkenti Astana’da Rusya, Türkiye ve İran’ın garantörlüğündeki görüşmelerin sekizinci turu dün başladı. İki gün sürecek görüşmelere üç garantör ülkenin yanı sıra Şam ve muhalefet heyetleri ile BM yetkilileri de katılıyor. Görüşmelerin en önemli gündemlerinden biri Soçi’de yapılması planlanan Suriye Ulu Cuma 22 Aralık 2017 EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Tehdide boyun sal Diyalog Kongresi. Kremlin Sözcüsü, tarihin henüz kesinleşmediğini söylediği kongreye 23 Kürt temsilcinin katılması konusunda mutabakat sağlandığını duyurdu ancak bu kişilerin kim olduğu konusunda ayrıntı vermedi. Sputnik’in haberinde kongrenin 2930 Ocak’ta yapılabileceği iddiası aktarıldı. Ankara’nın terör örgütü gördüğü PYD/YPG’nin kongreye katılımına yönelik muhalefeti biliniyor. Bu arada Astana görüşmelerinde de Suriye muhalefeti, “Rusya’nın çözüm konusunda Şam’a baskı yapması” talebini yineledi. 7 eğmediler BM Genel Kurulu’nda ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan kararına karşı Türkiye’nin de girişimiyle 9 RET, 35 ÇEKİMSER... hazırlanan tasarı 128 ‘evet’le kabul edildi Aralarında Washington’dan aldıkları destekle bilinen Af ABD Başkanı Donald Trump’ın Ortadoğu ateşine benzin döken İsrail’i Kudüs’ün başkenti ilan kararına karşı hazırlanan tasarı dün Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda kabul edildi. Oylama arabulucu olma statüsünü etkilediğini işaret etti. Besmeleyle başladı Oturumda söz alan bir diğer isim de Dışişleri Bakanı Mev Oturumda Türkiye adına Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu konuşma yaptı. ganistan, Irak, Mısır’ın da yer aldığı 128 üye tasarıya “evet” derken ABD ve İsrail’in yanında Palau, Guatemala, Togo, Nauru, Honduras, Marshall Adaları, Mikronezya ret oyu verdi. Çekimser oy kullanan ülkeler arasında ise Avustralya, Kanada, Hırvatistan, öncesinde ABD cephesinden gerek lüt Çavuşoğlu’ydu. Konuşma Çekya, Macaristan, Polonya, Ro Trump gerekse BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley’den yükselen üye ülkelere yönelik tehditkâr söylemlere kar sına besmele ile başlayan, “BM üyelerini tehdit edenlere Genel Kurul boyun eğmeyecek” di manya, Bosna Hersek, Arjantin, Meksika, Kolombiya, Filipinler, G. Sudan, Panama da yer aldı. şın 193 üyeli örgütün 128 üyesi Türkiye ile Yemen’in girişimiyle sunulan Kudüs tasarısına “evet” dedi. Olağanüstü oturum çerçevesinde ele alınan Kudüs tasarısına 35 ülkeden “çekimser”, 9 ülkeden de “Hayır” oyu geldi. 21 ülke ise oylamaya katılmadı. Genel Kurul’da bir tasarının kabul edilmesi için üçte iki çoğunluk gerekiyor, ancak kararın bağlayıcılığı bulunmuyor. Oturumda konuşan Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki, Trump’ın kararının Filistinlilerin yanı sıra Arap ülkeleri, Müslümanlar ve Hıristiyanların “doğal haklarına saldırı” anlamına geldiğini söyledi. Bu kararın ABD’nin Ortadoğu barış sürecinde ‘FİLİSTİNLİLER İÇİN ZAFER’ Tasarının kabul edilmesi sonrasın da Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’tan “Filistinliler için zafer” açıklaması geldi, uluslararası arenada İsrail işgalinin sona ermesi, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin tanınması için çaba yen Çavuşoğlu,“Güçlü olmak sizin haklı olduğunuzu göstermez. Bütün Türkiye halkı Filistin’in yanındadır. Dünya beşten büyüktür” ifadesini kullandı. “BM üyesi ülkelerin iradeleri satılık değildir” diye konuştu. Filistinlilerin 1967 sınırlarını ve Doğu Kudüs başkenti ile devlet kurma hakkı olduğuna işaret etti. Haley’den yine gözdağı ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Haley’in ise “BM’nin uzun yıllardan beri İsrail düşmanı olması kabul edilemez. ABD, Kudüs’te büyükelçiliğini açacak. Buradaki oylamayla bu değişmeyecek. Sadece ABD’nin BM’ye bakışı değişecektir” şeklinde ki sözleri dikkat çekti. ABD’nin uzun yıllardan beri BM’ye en büyük maddi desteği verdiğini belirten Haley, “Bunun karşılığını maalesef göremedik” dedi. İsrail’in BM Daimi Temsilcisi Danny Denon, tasarıyı oylamaya çalışanları da “Filistin’in kuklaları olmakla” suçladı. Konuşmaların ardından oturumda oylamaya gidildi, ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığı karar reddedildi. Trump’ın Kudüs’ü “İsrail başkenti” olarak tanıma ve ABD büyükelçiliğini buraya taşıma kararının ardından, geçici üye Mısır’ın önerisiyle bundan ABD’nin Kudüs kararına karşı küresel çapta pro vazgeçilmesine ilişkin geçen hafta BM Güvenlik Konseyi’nde oylanan tasarıda 15 üyeden sadece konseyin veto yetkisi olan daimi üye ABD’den ret kararı çıkmıştı. Tasarıda, Kudüs’ün fiziki, kültürel ve demografik karakterinin değiştirilmesine yönelik hiçbir girişimin yasal olmadığına işaret ediliyordu. Filistin yönetimi başta olmak üzere Ankara va Amman cephesi de ABD’nin kararına karşı yoğun diplomatik çaba yürütüyor. Bu çerçevede tasarı konseyde ABD’den gelen tek oyla kabul edilemeyince Türkiye’nin başını çektiği blok konuyu BM Genel Kurulu’na taşıdı. Dünkü oylama öncesinde ABD ve İsrail’den üye ülkelere gözdağı mesajları yükselmişti. ABD’nin BM temsilcisi Haley’in, “Bunu kişisel alıyoruz, oyları not edeceğiz” çıkışı dikkat çekmişti. Trump da taslağı destekleyen ülkelere “yardımı keseriz” diye tehditte bulunmuştu. ‘Yalanlar evi’ İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dünkü oylama öncesinde BM Ge larını sürdüreceklerini kaydetti. İs testolar sürerken önceki gün nel Kurulu’nu hedef aldı, “yalanlar rail Başbakanı Binyamin Netanyahu kararı kınarken diğer yandan da reddeden ülkelerin sayısından tatmin olduğunu söyledi ‘Karardan dönmeli’ ve dün Batı Şeria’daki gösterilere İsrail güçleri yine sert müdahalede bulundu. Kimi yerel kaynak, 80’i aşkın kişinin yaralandığını aktardı. Yine çocuklar gözaltına alındı. evi” ifadesini kullandı. BM Genel Kurul kararlarının yasal bağlayıcılığı bulunmuyor ancak verdiği mesaj siyasi açıdan uluslararası duruşun göstergesi olarak sembolik önem taşıyor. Öte yandan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, BM kararının ardından “Trump yönetiminin, BM Genel Kurulu tarafından gayrı hukukiliği en sarih şekilde ortaya konulan bu talihsiz kararından bir an evvel dön Yemen ateş çemberi mesini bekliyoruz” açıklaması yap tı. Filistin ve Kudüs davasına destek veren herkese teşekkür etti. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Ka Körfez blokunun lideri Sün sivillerin olabileceği yorumları da ni Riyad ile Şii Tahran arasın dikkat çekti. nın 1 milyona ulaştığını duyurdu. Husilerden önceki gün Riyad’a fır lın, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Kudüs adına, Filistin davası adına, küresel adalet ve vicdan adına bu tarihi karar hayırlı olsun” dedi. da “vekâlet savaşının” merkezlerinden Yemen’de artan şiddetle birlikte insani kriz tablosu da her geçen gün ağırlaşıyor. Riyad, kendi lider Halihazırda uluslararası toplumdan Riyad’a yönelik Yemen’e hava saldırılarında yol açtığı yüzlerce sivil kayıp için tepkiler yükseliyor. latılan, havada etkisiz hale getirilen füze saldırısı sonrasında ise Suudi Arabistan’dan misilleme geldi. Koalisyon güçlerinin, Husilerin kalesi ola YAYALARIN ÜZERİNE liğindeki koalisyonun 2015’ten bu yana Husilere yönelik saldırıların ‘Kara operasyonu yaptık’ rak bilinen Saada kentine düzenlediği hava saldırılarında 11 sivilin yaşamı ARACINI SÜRDÜ da “11 binden fazla militanı öldür Birleşmiş Milletler (BM), Yemen nı yitirdiği duyuruldu. düğünü” duyurdu. Koalisyonun söz krizinde 10 binden fazla kişinin yaşa Pentagon’dan yapılan açıklamada cüsü, Yemen’de çatışmaların başla mını yitirdiğini, tarihin en büyük in ise Arabistan Yarımadası’nda IŞİD ve dığı Mart 2015’ten bu yana Husile sani krizlerinden birinin yaşandığını El Kaide unsurlarını hedef alan ABD rin Suudi Arabistan’a 83 balistik fü açıklamıştı. Öte yandan Uluslararası uçaklarının Yemen’de 2017 boyun ze attığını söyledi. Ancak Riyad’ın Kızılhaç Komitesi çatışmalar nedeniy ca 120 hava saldırısı yaptığı belirtildi. “Husi militanları vurduk” açıklama le temiz suya erişimin çok zor olduğu Açıklamada İHA ve kara operasyonla sına karşın hedef alınanlar arasında Yemen’de kolera vakalarının sayısı rı da yapıldığı dile getirildi. Batı, cihatçı saldırı tehdidiyle diken üstündeyken dün Avustralya’dan bir aracın kalabalığın arasında girdiği haberi gündeme düştü. Melbourne’de Noel alışverişi yapanların yoğun olarak bulunduğu bir caddede sürücü aracını yayaların üzerine sürdü, olayda biri çocuk olmak üzere en az 19 kişi yaralandı. Avustralya polisinin “kasıtlı bir eylem” olarak nitelendirdiği olayla ilgili 32 yaşındaki Afgan kökenli araç sürücüsünün yanı sıra, olayı kameraya çektiği tespit edilen ve elindeki çantada 3 bıçak bulunan bir kişi daha gözaltına alındı. Polis kayıtlarına göre araç kullanıcısının uyuşturucu kullandığı ve akli dengesinin yerinde olmadığı bildirildi. Polis yetkilileri olaya ilişkin henüz bir terör bağlantısının bulunamadığını vurguladı. Geçen yıl Berlin’de bir kamyonun sürücüsü tarafından Noel pazarına sürülmesi sonucu 13 kişi yaşamını yitirmişti. Temmuz 2016’da Fransa’nın Nice kentinde yine bir kişinin kamyonu Bastille Günü kutlamalarına katılan insanların arasına sürmesi sonucu 86 kişi hayatını kaybetmişti. Olaylar cihatçı saldırı olduğu duyurulmuştu. Sandığa koştular İspanya’da Katalonya Özerk Yönetimi’nin ekim ayında tek taraflı bağımsızlık referandumu düzenlemesinin ardından merkezi hükümet ile patlak veren krizin seyrini belirleyecek parlamento seçimleri için Katalanlar dün sandık başına gitti. 2015’teki seçimlere göre, sandığa ilginin yüzde beş artarak yüzde 68.3’lere ulaştığı gündeme yansıdı. Sandık çıkışı anketlere göre, ayrılıkçı cephenin meclisteki çoğunluk durumunu koruyacağı da savunuldu. Referandumda yüzde 90 oranında “evet” oyunun çıkması üzerine tek taraflı bağımsızlık ilanının ardından Madrid hükümeti, Katalonya’nın özerklik statüsünü askıya almış ve bölgesel parlamentoyu feshederek erken seçim çağrısı yapmıştı. Katalanların yoğun ilgi gösterdiği gözlemlenen seçimlerin sonuçları, referandumdaki bağımsızlık kararının ardından Madrid hükümetinin sergilediği sert tavra dönük halkın tepkisini de göstermiş olacak. Son anketlere göre bağımsızlık Oy merkezleri önünde uzun kuyruklar oluştu. yanlıları ile birlik yanlısı partilerin birbirlerine yakın oranlarda oy almasının beklendiği Katalonya’da siyasi gözlemciler bu durumun hükümet kurulmasını zorlaştıracağı görüşünde. Anketlerin öne çıkan iki partisi bağımsızlık ilanı sonrası tutuklanan Oriol Junqueras’ın liderliğini yaptığı bağımsızlıkçı Katalonya Cumhuriyetçi Solu ile Ines Arrimadas liderliğindeki birlikçi Vatandaşlar (C’s). Katalonya Özerk Yönetimi’nin eski başkanı, Katalonya Avrupa Demokrat Partisi lideri Carles Puigdemont ise hakkında yakalama kararı çıkarıldıktan sonra siyasi destek de bulmak amacıyla Belçika’ya geçmişti. l ABD’DEN RUSYA YAPTIRIMI Kadirov ‘kara liste’ye girdi ABD Maliye Bakanlığı, aralarında Rusya’ya bağlı Çeçenistan’ın Devlet Başkanı Ramazan Kadirov’un da bulunduğu beş Rus vatandaşını daha Magnitskiy Listesi’ne dahil et tiklerini duyurdu. Kadirov’dan “gururluyum” açıklaması gelirken Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, ABD’nin adımının yasadışı ve düşKadirov manca olduğunu savundu. ABD’nin yaptırım uyguladığı kişi sayısının 200’e, ticari kuruluş sayısının da 400’e çıktığını ifade eden Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova ise “karşılıksız bırakmayacakları” sözünü verdi. ABD’nin 14 Aralık 2012’de kabul ettiği Magnitskiy Yasası, insan hakları ihlaline karıştığı iddia edilen Rus vatandaşlarına yönelik vize yaptırımlarını öngörüyor. Kudüs için Trump’ın açtığı yol Filistin meselesi öteden beri Filistinliler dışında herkese muhakkak birtakım faydalar sağlar. Filistin ve kutsal kent Kudüs üzerinden iç ve dış politikalarında, deyim yerindeyse “ekmek yiyen çoktur”. Geçmişte daha ziyade “Araplık” üzerinden kurulan bu ilişki epeydir en fazla İslamiyet ve “kutsallık” üzerinden formüle edilmekte. Mesele kutsallıksa, Hıristiyanlar için de aynısı geçerli. Filistin nüfusunun azımsanmayacak kısmı, yüzde 2025’i Hıristiyanken, misal nüfusunun çoğunluğu Hıristiyan olan ülkelerden “Kudüs bizim kutsal davamızdır...” diye başlayan cümleler işitilmez. Her koşulda “kutsallıktan” Filistinlilerin bir fayda görmüşlüğü yoktur. Hatta “dava” kutsallaştırıldığı ölçüde göreceği de... HHH Şimdi ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyarak ülkesinin 40 yıllık siyasi pozisyonunda gittiği değişiklik sebebiyle mevzu revaçta. Trump’ın 6 Aralık’taki çıkışı sonrası Mısır 18 Aralık’ta BM Güvenlik Konseyi’ne ABD’yi anmadan ve aslında pek suya sabuna dokunmadan “Müzakereli çözüm olmadan Kudüs’teki Eski Kent’in demografik yapısı ve karakteristiğini değiştirmeye yönelik bir girişimden kaçınılmasını” salık veren bir tasarı sundu. ABD de Konsey’in daimi üyesi olarak kendi tutumunu reddedemeyeceğinden veto etti. Sonuç 14’e 1 oldu. Bu ABD’nin tek başına veto ile İsrail lehine tutum aldığı tek vaka değil. Yine de bu kez herkesin öfkelendirilmesi dikkat çekici. Trump’ın, BM’deki daimi elçisi Nikki Haley aracılığıyla ABD’ye tavır alan ülkeleri suçlayan çıkışı bile sıra dışı. Haley, meseleyi “egemenlik hakları” üzerinden ele alıp ABD’nin elçiliğini nereye taşıyacağını söylemeye kalkışılmasını “hakaret” saydıklarını söyledi. Üstelik Konsey’de set çekilen meselenin 377 sayılı karar uyarınca BM Genel Kurulu’na taşınması üzerine, diplomatlara eposta ile aleyhte oy kullanacak ülkelerin “not edileceğini” içeren bir tehdit mesajı da yolladı. O da yetmedi, Trump kovboy üslubuyla tehdit savurdu. Bizim gibiler için çok aşina bir üslupla şöyle dedi: “Paramızı alıp sonra Güvenlik Konseyi yahut Genel Kurul’da bize karşı oy kullanan bütün o ülkeler, yüz milyonlarca dolarımızı ve milyarlarca dolarımızı alırlar ve bize karşı oy kullanırlar. Peki, o oyları izliyoruz. Haydi bakalım bize karşı oy kullansınlar, paramız bizde kalır. Umurumuzda değil.” HHH BM Genel Kurulu’nda kararın onayı için 193 ülke arasında üçte ikilik çoğunluk gerek. Onaylansa da bağlayıcılığı yok ya, hissiyatın tezahürü olacak. ABD’nin “uluslararası toplumda tecrit edildiği” söyleminin işte o zaman bir anlamı olabilir. Tabii Türkiye’nin yanı sıra liderliğinin meşruiyeti tartışmalı Yemen ile İslam ülkelerinin sunduğu tasarının içeriği de ABD’ye haddini bildirecek cinsten olmaktan çok, Mısır’ınkine benziyor. HHH Hal böyleyken Trump’ın açtığı yolu tartışan yok. ABD lideri Kudüs için siyasi pozisyon aldı. Bunun gereği olarak elçiliğin hemen taşınması ise söz konusu değil. Zira asıl hedefi damat Jared Kushner’in Körfez ülkeleriyle pişirdiği ve 2018 başında açıklanması düşünülen yeni barış girişimi. BM Genel Kurulu’ndaki üçte ikilik çoğunluk işte bu plana direnişi güçlendirecek. İronik ama “direnişi destekliyorum” diye caka satanların asıl tartışmadığı “iki devletli çözüm”, yani Oslo İlkeler Deklarasyonu’ndan beri çözüm üretmeyen... Oysa Trump bilerek yahut bilmeyerek “iki devletli çözüme” kurşun sıktı. Bugün İsrail’in nüfusu 1.5 milyonu Arap vatandaş olmak üzere 8.5 milyon. Batı Şeria ve Gazze’nin yaklaşık 5 milyon. Ürdün Nehri’nden Akdeniz’e İsrail’i askeri olarak yok etmek imkânsızken, Trump’ın hamlesiyle İsrail’in egemenlik iddia ettiği alandaki insanlar için eşit vatandaşlık mücadelesinin yolu açılıyor. Bu mücadele Doğu Kudüs’le başlayıp Batı Şeria’ya yayılabilir. Bunun olmazsa olmazı da Yahudi halkını da ikna etmekten geçer. Dünyada “kutsallık” biçilen başka kentler de birilerinin kontrolünde. Mesele binlerce kilometre ötedekilerin sahiplik iddialarında değil, oraların sakinlerinin nasıl var olduğunda. May, Polonya’ya el uzattı AB’den ayrılma sürecindeki Britanya’dan Polonya’yla temas hamlesi geldi. Yargı bağımsızlığını zedeleyen yasa tasarısıyla AB’den tepki gören Polonya’yı ziyaret eden Britanya Başbakanı Theresa May, “Ortak değerlerimizi korumak için Polonya ve diğer ülkelerle birlikte çalışmak istiyoruz” dedi. İki ülkenin gündeminde Rusya’ya karşı askeri işbirliği için yeni savunma anlaşması da yer aldı. AB’yle sorun yaşayan iki ülkenin bir araya gelmesi Avrupa basınında tedirginlik yaratırken Polonya’nın AB’den ayrılması anlamında ‘Poexit’ endişesinin dile getirilmesi dikkat çekti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle