30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 22 Aralık 2017 6 haber EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Kamplaşma tırmanıyor İnsan Hakları Sınıfsaldır Evrensel insan haklarının sınıfsal bir karakter taşıdığının iddia edilmesi sanıyorum yeni değil. Ama yaşadığımız, acısını çektiğimiz, sevincini yaşadığımız günümüzün, ömrümüzün, ömürlerimizin şimdi daha çok hissettiği bir olgudur. Kısa söyleyelim; hep öyleydi, bugün daha çok öyledir. Tartışmaya değer mi, her zamandan daha fazla değer. Kısa söyledik, somut söylemeyi de deneyelim mi? Başarabilirsek, deneyelim. HHH Farklı zamanlarda, farklı kültürlerde, farklı alanlarda ahlak anlayışları da farklılaşabilir, ama etik değerlerden söz ediyorsak tüm zamanların süzgecinden geçmiş değerlerden söz ediyoruz demektir. Evrensel insan hakları, adı üstünde evrenseldir, insanlara, insanlığın gelişme çizgisine aittir. Yeryüzünde yaşayan tüm insanlar bu evrensel haklardan bireyler olarak yararlanmalıdırlar, ama bir sınıf olarak her zaman bunu hak ederler mi? Örneğin öteki insanları sömürerek var olan sınıf, bırakın hak etmeyi evrensel insan haklarının uygulanmasının önündeki temel engel değil midir? HHH Filozofların izniyle, daha ileri gidelim; çalışanların hakları için giriştikleri eylemleri, “doğruyu”, “onurlu bir yaşamı”, “sömürülmemeyi” savundukları için etik değerlere çok yaklaşan eylemler olarak kabul etmek doğru olmaz mı? Çünkü etik değerler, her meslek, her insan topluluğu, her insan için kabul edilebilir ahlaki normların ille de sırtını dayaması gereken değerlerdir. Sözlü ya da yazılı hemen her meslek grubunun üyelerine önerdiği, zaman zaman uyulmasını zorunlu kıldığı ahlaki normlar dizgesi vardır. Bu ahlaki normların, kavramı değerli İonna Kuçuradi’den ödünç alalım; “evrensel etik ilkelerle” uyum içinde oldukları sürece işlevsel olacakları da genel kabul görmüş ilkelerdendir. Halk sınıflarının benimsediği ve uyguladığı ahlaki normlar bu nedenle etik ilkelerle uyum içinde olmaya nesnel olarak en hazır olanlardır. HHH Toprak üzerindeki mülk sahipliği, üretim araçları sahipliğine dönüştüğünde halk sınıflarını sömürerek varolanların gönülsüz yol arkadaşlığı uzun sürmedi, burjuvazinin “demokrasi” kaygısı da tarih ölçeğinde kısa bir süre sonra yozlaştı; kendine göre bir demokrasi oldu. Uluslararasılaştığı için daha da tehlikeli hale gelen kapitalizmin etik değerlerle ilişkisi tartışılmıyor artık ama bir kanıt gerekiyorsa, şöyledir; çalışmak evrensel bir insan hakkıdır; ama örneğin bir “hak” olarak “lokavt” yani “çalışanı işsiz bırakma hakkı” ne ahlakidir, ne de etik. Kaldı ki artık yasallık da umurlarında değildir. Öyleyse kapitalistler bir sınıf olarak, varlık ve eylemlerini evrensel etik değerlere dayandırmakta zorlanacaklardır. HHH Evrensel insan haklarının tüm insanlık için kurallar dizgesi olarak kaleme alındığı, ona sınıfsal karakter atfetmenin, sınıf mücadelesini sulandırmak olduğu da iddia edilebilir. Burada anlatılan ise, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin, “evrensel etik değerlere” çok yaklaştığı, nesnel olarak çalışan sınıflara, onların eylemine denk düştüğüdür. HHH Tartışmalı tezimizi yineleyelim; sömürenler nesnel olarak, sömürüye dayalı varlıkları nedeniyle etik değerlerle çelişirler. Bu nedenle de evrensel insan hakları, yani etik değerlere en fazla yaklaşan haklar dizgesi sınıfsal bir karakter taşır. Peki, durup dururken nereden çıktı bu konu derseniz; yalanın dolanın bu kadar revaçta olduğu, ahlaksızlığın kendini ahlak olarak pazarladığı, etikle ilgisiz olanın etiketine etik yazarak modaya uygun bir mal gibi piyasaya çıktığı başka bir zaman hatırlıyor musunuz? TÜRK GENÇLİĞİNE HİZMET VAKFI Batıdan Doğuya Taş Plak Dinletisi Zengin Bir Koleksiyonla Doğunun ve Batının En Güzel Şarkıları Konuşmacı: Prof. Dr. GÜNGÖR ŞATIROĞLU T.G.H.V. Başkanı Tarih: 23 ARALIK 2017 CUMARTESİ Saat: 15.00–17.00 Yer: CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ A SALONU Caddebostan Mah. Haldun Taner Sokak N:11 KADIKÖY – İSTANBUL TEL: 0216 386 29 49 Toplumdaki kutuplaşma, gençler arasında da kendisini gösteriyor. “Sosyal mesafe” yükselirken, diğer gruplarla “temas’ istenmiyor Gençlerin yüzde 90’ı kızlarının başka gruptan biriyle evlenmesini kabul etmeyeceğini söylüyor, yüzde 84’ü ise çocuklarının başka grupların çocuklarıyla arkadaşlığına bile karşı. İstanbul Bilgi Üniversitesi, “Biz’liğin Aynasından Yansıyanlar Türkiye Gençliğinde Kimlikler ve Ötekileştirme” başlıklı etkinliğe ev sahipliği yaptı. Toplantıda, BİLGİ Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin TÜBİTAK desteğiyle yürüttüğü, “Diğeri ile Karşılaşmada Ötekileştirme/meyi Anlamak: Türkiye’de Gençlerle Empati ve Eşitliği Tartışmak” araştırmasının sonuçları da açıklandı. Ötekileştirme nasıl oluyor? Projede çıkış noktalarının “Adil, adaletli bir toplumda nasıl yaşayabiliriz” temel sorusu olduğunu söyleyen BİLGİ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Erdoğan, “Sorularımızı daha çok adalet ve haklar üzerine kurguladık. Kimlik bizim kim olduğumuzu değil, dünyada nerede durduğumuzu gösteriyor. Kimlikler tek başlarına gelmez ve hiçbirimizin de tek bir kimliği yok. En güçlü olan kimliği tespit etmeye çalıştık” dedi. Araştırmanın sonuçlarını değer SANAT TEHLİKEYİ AZALTIYOR Araştırma sonuçlarına göre çok değişkenli analizler: 4 Gençlerin kendi gruplarının üstünlüğüne duydukları inanç arttıkça, diğer gruplara karşı ötekileştirme algıları yükseliyor. 4 Tiyatro ve benzeri etkinliklerde bulunan gençler, diğer gençlere kıyasla daha az ötekileştirme algılarına sahipler. 4 Siyasal katılımın oy verme, siyasi partilere üyelik gibi geleneksel yöntemleri ötekileştirme tutumlarını artırıyor. 4 Gençlerin sahip oldukları kimlikle daha fazla özdeşleşmeleri, daha fazla ötekileştirme tutumları göstermelerine yol açıyor. 4 Diğeriyle kurulan temas, ötekileştirme tutumlarını azaltıyor. lendiren BİLGİ Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, “Biz bu araştırmayı her gün değişen Türkiye ve dünya gündeminde gerçekleştirmeye çalıştık. Bulgularımıza istinaden ötekileştirmeyi algılar ve tutumlar olarak iki boyut üzerinden tanımladık” diye konuştu. Araştırmaya katılan gençlere bir dizi kimlik sayılıp bu kimliklerden ne sıklıkla “biz” diye bahsettikleri sorulduğunda birinci sırayı aileleri (yüzde 94), ikinci sırayı “Türkler’’ (yüzde 76) aldı. Diğer kimliklerin oranları şöyle: 4 Hemşeriler: yüzde 57 4 Eğitimli insanlar: Yüzde 69, 4 Atatürkçüler/Kemalistler: yüzde 52 4 Laikler ve modern insanlar: Yüzde 49 4 Dindarlar: Yüzde 45 4 Muhafazakârlar: Yüzde 36 18 ilde 1829 yaş aralığındaki 1224 gençle yüz yüze anketler yürütülen araştırmada, gençlerin kendi gruplarına en uzak hissettikleri grupla ne kadar “temas” içerisinde olduklarını anlamak için bir dizi soru soruldu. Gençlerin yüzde 22’si mahallede bu grubun mensuplarıyla karşılaştığını söylerken, okulda karşılaşanların oranı yüzde 19 oldu. Yüzde 11’lik bir kesim, diğer grup mensuplarıyla çarşıda/pazarda karşılaşıp sohbet ettiğini belirtirken, yakın arkadaş olduğunu söyleyenlerin oranı da yüzde 11’de kaldı. Bu gruptan birisine misafirliğe gidenlerin oranıysa yüzde 10. Araştırma ekibi bu durumu genç lerin diğer grup mensuplarıyla “temas” oranlarının çok da yüksek olmadığı şeklinde yorumladı. Toplumdaki sosyal gruplar arasındaki farkları anlamaya yönelik olarak gençlerin diğer grup üyeleriyle “sosyal mesafeleri” ölçülmeye çalışıldı. Gençlerin yüzde 90’ı “kızlarının diğer gruptan birisiyle evlenmesini” kabul etmeyeceğini söylerken, çocuklarının çocuklarıyla arkadaşlık etmesini istemeyenlerin oranı yüzde 84. Yine yüzde 84’lük bir kesim diğer grup üyeleriyle iş yapmayacağını belirtti. Komşu olarak istemeyenlerin oranı, o gruptan birini işe almayı düşünmeyenlerin oranıyla benzer şekilde yüzde 80. Bu rakamlar da bize gençler arasında “sosyal mesafe”nin yüksek olduğunu gösteriyor. En az 5 yıl gerekiyorYANDAŞ SENDİKANIN PANELİNDE, YÖK’TEN DERSLİK SAYISI İTİRAFI: İslami STK’ler devrede Hükümete yakınlığı ile bilinen EğitimBirSen; OECD, TIMSS ve PISA raporlarını dikkate alarak akademisyenler tarafından hazırlanan “Eğitime Bakış 2017 İzleme ve Değerlendirme Raporu”nu açıkladı. Atanmayı bekleyen öğretmenler ve öğretmen güvenliğini de gündeme alan raporda, MEB öğretmen açığını 109 bin olarak açıklasa da gerçek öğretmen ihtiyacını etkileyen en önemli unsur norm fazlası öğretmenler olduğu vurgulandı. Şubat 2016 verilerine göre 40 bin norm fazlası öğretmen bulunduğu belirtilen raporda eş durumu gibi nedenler dolayısıyla ihtiyaç olan yerlere gidemeyen öğretmenler dikkate alındığında ihtiyaç sayısının katlanması dikkat çekti. ‘115 bin derslik açığı var’ Raporun açıklanmasının ardından EğitimBirSen Genel Başkan Vekili Latif Selvi’nin yönetiminde Doç. Dr. Zafer Çelik, YÖK eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan ve YÖK üyesi Prof. Dr. Ömer Açıkgöz’ün katılımı ile eğitim sistemi ve raporun değerlendirildiği bir panel gerçekleştirildi. Panelde konuşan YÖK üyesi Prof. Dr. Ömer Açıkgöz, “Eğitim sistemi Eski yök Başkanı Yusuf Ziya Özcan mizde nitelik sorunu olduğu kesin. Matematik ortalaması 5 net olan sistemin acilen masaya yatırılması gerekiyor. Önce siyasi iktidar sonra toplumun bütün kesimleri buraya neşter atmak zorundayız. Bu koşullarda dünya ile rekabet edemeyiz” dedi. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın 2019’da tam gün eğitime geçilmesi için 58 bin derslik açığı olduğunu belirtmesine karşın geçmişte MEB’de müsteşar yardımcılığı görevinde de bulunmuş olan Açık Eğitimde sorun öğretmenlermiş! Panelde konuşan eski YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, eğitimdeki sorunun öğretmenlerden kaynaklandığını iddia etti: “Eğitim sisteminde ne aksıyor diye düşündüğümde ulaştığım sonuç, öğretmenlerimizdir. Öğretmenlerimiz bilgi bakımından kötü durumda ve bilmeyen öğretmen öğretemez. Önce öğretmenin bilmesi lazım. Türkiye’de önümüzdeki 3 yıl, 12 ay hiç durmadan hemen öğretmen eğitimi seferberliği başlatmalıyız. Yeni alacağımız öğretmenlerde yüksek lisansı şart koşmalıyız’ dedi. göz, “Tekli gün eğitime geçebilmek için 115 bin derslik açığı ortaya çıkmış durumda. Fakat biz çok kısa sürede tekli eğitime geçmek istiyoruz. MEB’in yıllık derslik yapma kapasitesi 25 bin. İstese de bunun üzerine çıkamıyor. Dolayısıyla bu açığı tamamlama süresi asgari 5 yıl. Buna rağmen geçilebilir ama bu sefer de derslik başına düşen öğrenci sayısı artırılmış olur. O da eğitim kalitesini düşürür” diye konuştu. l ANKARA /Cumhuriyet AYM NOKTAYI KOYDU: Anadilde eğitim talebi suç değil Anayasa Mahkemesi (AYM), 2013’te Batman’daki billboardlara “anadilde eğitim” konulu afiş asan Eğitim Sen üyelerine idari para cezası verilmesini anayasaya aykırı buldu. Mahkeme, sendika hakkının ihlal edildiğine dikkat çekti. AYM’nin oybirliğiyle alınan kararında, “Afiş içeriklerinin suç teşkil ettiğine ilişkin olarak kamu makamlarının ne bir tespiti ne de bu yönde bir iddiası bulunmaktadır. Anadilde eğitim temalı ve herhangi bir suç unsuru içermeyen afiş asılmasının bir düşünce açıklaması mahiyetinde olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır” ifadeleri yer aldı. Mahkeme reddetmişti Batman Valiliği, Kabahatler Kanunu’na dayanarak Eğitim Sen üye ve yöneticileri Abdulvahap Can, Ender Onur Künteş ve İdris Solmaz’a ayrı ayrı 1500 TL idari para cezası uygulamıştı. Eğitim Sen yöneticileri idari para cezasını mahkemeye taşımış ancak yerel mahkeme sendikacıların talebini reddetmişti. l MUSTAFA ÇAKIR/ANKARA Kuran kursu olduğu söylenen daireden çok sayıda çocuk kurtarıldı. ‘Yatılı’ Kuran kursunda yangın! Kocaeli’nin Darıca ilçesi Sırasöğütler Mahallesi 1649 Sokak’ta 5 katlı apartmanın 4. katında öğle saatlerinde, kombiden kaynaklı yangın çıktı. Alevler, binayı sararken, yanan binanın üst katında bulunan Kuran kursunda eğitim alan kadınlar ve çocukları mahsur kaldı. Bölgeye çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. İtfaiye merdiveni ile Kuran kursunda bu lunan yaklaşık 30 kişiyi tahliye edilirken, dumandan etkilenenlere 112 Acil ekipleri müdahalede bulundu. Yangın itfaiye ekiplerince söndürüldü. Darıca Kaymakamı Ömer Karaman, “Dikkatli bir şekilde inceleme yapacağız. İhmal var mı, tedbirler alınmış mı? Burada öğrenciler yatılı kalıyorlarmış. Konuyu daha detaylı bir şekilde değerlendireceğiz” dedi. l DHA Eyleme çok sayıda türbanlı katıldı. Sen misin peçe istemeyen! Batman’da faaliyet gösteren 56 sivil toplum kuruluşu temsilcisi, öğrencilere yönelik kıyafet uygulaması nedeniyle Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aydın Durmuş’u istifaya çağırdı. Açıklamayı okuyan MemurSen Şube Başkanı Mehmet Ergin, “Bu yazıda ‘tamamen kapalı, pardösülü, peçeli, gözlüklü’ olanlar, olağan şüpheli ilan edilmiştir” dedi. Rektör istifa” dövizleri taşıyan STK temsilcileri, basın açıklamasının ardından dağıldı. Batman Üniversitesi Röktürlüğü’nün İslami İlimler Fakültesi’ne gönderdiği yazıyla ilgili Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Davut Okçu’dan sonra Fakülte Sekreteri Suat Günzüt ve memur Mehmet Kadri Mamiş’in de yürütülen soruşturma kapsamında görevden uzaklaştırıldıkları belirtildi. l DHA Veliyi tehdide soruşturma Antalya’nın Kaş ilçesine bağlı Sütleğen Mahallesi’ndeki ilkokulda görev yapan sınıf öğretmeni Yusuf Akça’nın bazı öğrencilere şiddet uyguladığı iddiaları gündeme geldi. Öğretmenin çocuklarını dövdüğünü öne süren veliler, Yusuf Akça’yla tartıştı. Tartışma anı, çevredeki bir kişi tarafından cep telefonu kamerasıyla kaydedilerek, sosyal medyada paylaşıldı. Öğretmen, “Ağzını, burnunu kırdım mı? Doktora gitti mi? Hastane raporu var mı? Bundan sonra bu köyde beni şikâyet eden varsa onun ağzını burnunu kıracağım. İkimiz beraber Kaş Mahkemesi’ne gideceğiz. Sen fakirsin ama para bulamazsın” dedi. Kaş Kaymakamı Bilgihan Bayar, “Soruşturma sonuçlanıncaya kadar öğretmene görevden el çektirdik” diye konuştu. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle