04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 21 Aralık 2017 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY Sakatata büyük zam ekonomi 9 Et fiyatlarından sonra, sakatat fiyatları da altınla yarışıyor. Üreticiler ürün bulmakta sıkıntı yaşadıklarını ve fiyatların yüzde 30 arttığını söyledi Et ithalatının ardından sakatat olarak adlandırılan işkembe 10 TL’den 16 TL’ye, karaciğer 30 TL’den 38 TL’ye, kelle 12 TL’den 18 TL’ye yükseldi. Fiyatlardaki artışı önlemek için ithal et yerine, hayvanların canlı olarak Türkiye’ye getirilmesi gerektiğini ifade eden Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkan Vekili ve Antalya Kasaplar Odası Başkanı Osman Yardımcı, bu yapılmazsa sakatatın altınla yarışacağına dikkat çekti. Yardımcı, sakatat bulmakta sıkın tı yaşadıklarını ve fiyatların yüzde 30 arttığını söyledi. İthalat tetikledi Fiyatların artmasının ana nedeninin ithal etin kesiminin yurtdışında yapılması ve kesilen hayvanların sakatatlarının ülkeye getirilmeyişi olduğunu dile getiren Osman Yardımcı, ülkeye ithal et getirilecekse kesimlerin Türkiye’de yapılması gerektiğini, olmaması halinde ise sakatat fiyatlarının altınla yarışacak duruma geleceğini söyledi. Yardımcı, “Dışarıda kesi İthalat nedeniyle swakatat fiyatları zamlarla 68 lira arttı. len etlerin sakatatları gelmediği için şu an fiyatlar et fiyatlarını geçti. Ciğer fiyatları normal seviyeydi ama şu an 30 TL’den 38 TL’ye çıktı. Daha önce 30 TL’ydi, şimdi 38 TL oldu. Sakatatta aşağı yukarı hesaplandığı zaman yüzde 30 zam geldi. Bu da 68 TL arasında bir zam olarak fiyatlara yansıyor. Sakatat her zaman satılan ve kullanılan bir mamuldür. Kesim az olduğu için fiyatları yükseldi. Bu böyle giderse hep dışarıya bağlı kalır et getirirsek eğer, deri sektöründen sakatata kadar hep zararı olur. Bunların hepsi ayrı ayrı sektör. Bunlar hep milli servet” ifadesini kullandı. Yardımcı, fiyat artışının önüne geçmek için hayvanların Türkiye’ye canlı getirilmesi gerektiğini aktardı. l Ekonomi Servisi Orta sınıf yok oluyor Beymen halka arz ediliyor Boyner Perakende, Beymen Mağazacılık’ın yüzde 49’a kadar olan kısmının halka arz edilmesi için çalışmalara başlandığını duyurdu. Şirketten Kamuyu Aydınlatma Platformu’na yapılan açıklamada “Yönetim kurulumuz tarafından şirketimizin finansal yapısının güçlendirilmesi, sürdürülebilir ve kârlı büyümeye destek olacak bir bilanço yapısının kurulması amacıyla yüzde 100 oranında paylarına sahip olduğumuz bağlı ortaklığımız Beymen Mağazacılık AŞ’nin 156 milyon 225 bin TL olan mevcut sermayesinin yüzde 49’unu aşmayacak kısmının halka arz edilmesi için, piyasa koşulları çerçevesinde çalışmalara başlanmasına karar verilmiştir” denildi. l Ekonomi Servisi Devlere rüşvet suçlaması Hollanda menşeli dünyanın en büyük petrokimya şirketi Shell ve İtalyan petrol devi Eni SpA’nın üst düzey yöneticileri, Nijerya’da yaşanan 1.1 milyar dolarlık rüşvet skandalı nedeniyle yargılanacak. 5 Mart’ta İtalya’nın Milan kentinde başlayacak davada yargılanacak 11 kişi arasında Eni Üst Yöneticisi (CEO) Claudio Descalzi de var. Konuyla ilgili soruşturma, 2011’de Gine Körfezi’nde derin deniz petrol arama lisansının satın alınma sürecini kapsıyor. Yıllar sürmesi beklenen davanın iki şirkete de mali yükümlülükler getireceği belirtiliyor. Para transferlerini ilk kez ortaya çıkaran uluslararası insan hakları ve çevre örgütü Global Witness kampanya yöneticilerinden Barnaby Pace, davanın emsal oluşturacağını söyleyerek “Petrol devlerini yolun sonunda görmek çok alışılmış bir durum değil” dedi. l Ekonomi Servisi Türkiye’de orta segmente hitap eden markaların ayakta kalma şansları azalıyor. Lüks tüketim pazarının 2018’de 7 milyar liraya çıkması öngörülüyor İzmir’e 300 milyonluk İstinyePark yapılıyor 10. yılını kutlayan İstinyePark AVM, İzmir’de 2019 Eylül’de kapılarını açacak olan İstinyePark için 300 milyon dolar yatırım yapacak. Yaklaşık 4 bin 500 kişiye istihdam sağlayacak. İstinyePark Genel Müdürü Uğur Berk düzenlediği toplantıda şu bilgileri paylaştı: “İstanbul’a gelen turistlerin yüzde 55’i İstinyePark’tan alışveriş yapıyor. En çok S.Arabistanlu tu rist harcıyor. 2018’de Ortadoğu ve Çin’de tanıtıma odaklanacağız. Turistlere yaptığımız satışı yüzde 40 arttı. Bu yıl ziyaretçi sayımız yüzde 2 artışla 16.6 milyona çıktı. Kiracılar için Avro kurunu 4.20’ye doları ise 3.55’e sabitledik. Diğer AVM’ler kiracı çekmek için destek verirken İstinyePark’a girmek için kapıda bekleyen dünya markaları var. Hava parasını bile vermeye razılar.” Tüketim dünyası son birkaç yıl içinde bü yük bir değişime sahne ol du. Tüketici profili değişti, ucuzluk kavramı yenilen di, tüketim yapılan katego rilerde den geler yer de ğiştirdi. Ar tık ya gerçek lüks ya da ŞEHRİBAN KIRAÇ CD gelir grubuna hitap eden marka lar ayakta kalabiliyor. Orta segmente hitap eden mar kaların ise ayakta kalma şansları azalıyor. Lüks pazarı Türkiye’de 20102014 arası dönem de yılda ortalama yüzde 10 artarak 5.3 milyar TL se viyesine ulaştı. Lüks paza rı içinde en büyük payı ha zır giyim ile aksesuar, mü cevher ve saat kategorile ri alıyor. 2018’e kadar ise toplam lüks ürünlerde yıl lık ortalama yüzde 7’lik bir artış olması ve toplam ka tegori büyüklüğünün ise 7 milyar TL’ye çıkması öngö rülüyor. Hesabında 1 milyon lira veya üzeri parası olan yurtiçi yerleşik mudi sayısı, bu yılın ocakağustos döneminde 16 bin 517 kişi artarak 125 bin 381’e yükseldi. Milyoner başına düşen ortalama mevduat da yaklaşık 6 milyon 123 bin olarak hesaplandı. Bu da lüks tüketimi artırıyor. Ayakta kalması zor TÜİK’in yaşam Koşulları Araştırması 2016 sonuçlarına göre en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay yüzde 47.2 iken en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise yüzde 6.2 oldu. Gelirdeki bu makas marka konumlamasına da yansıyor. Türkiye’nin önde gelen AVM’lerinden İstinye Park Genel Müdürü Uğur Berk’e göre, artık tüketimde iki grup var, ya lüks ya da CD segmenti. Orta kategoride hizmet veren bir marka eğer doğru yerde, doğru mağazada değilse, stratejisini iyi belirlememişse ayakta kalması zor. bb31oamnrikçlalyuloanrkaişi Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, bankalara kredi borcu olan gerçek kişi sayısının 30.9 milyon olduğunu açıkladı. Şimşek, CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesini Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) yazısıyla yanıtladı. 2017 Eylül itibarıyla, takip hesaplarına intikal etmiş kredi tutarının 23.3 milyar TL olduğunu açıklayan Şimşek, “Bankalara kredi borcu olan gerçek kişi sayısı 30.9 milyondur” dedi. Mevcut olan kredilerden vadesi 2018 olan gerçek kişi müşteri sayısının 1.4 milyon olduğunu ifade eden Şimşek, takip hesaplarında izlenmekte olan bireysel kredi müşteri sayısının ise 2.8 milyon olduğunu belirtti. ABD’den Çin’e ekonomik savaş ilanı Çin uzmanı Fatih Oktay’a göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı yeni ulusal güvenlik strateji belgesi, Çin’e karşı ekonomik savaş ilanı Fatih Oktay EMRE DEVECİ ABD Başkanı Donald Trump, hafta başında açıkladığı “ulusal güvenlik strateji belgesi” ile Rusya ve Çin’i “ABD’nin gücüne mey dan okumak isteyen rakipler” olarak nitelendirdi. İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan “Çin: Yeni Büyük Güç ve Değişen Dünya Dengeleri” kitabının yazarı Fatih Oktay, belgenin Çin’e karşı ekonomik savaş ilanı olduğunu öne sürdü. Dünya ticareti için riskli Daha önceki belgelerde Çin’in “ortaklık” ifadesiyle birlikte anıldığını ancak son belgeyle ilk kez net biçimde tehdit olarak nitelendirildiğini dile getiren Oktay’ın Cumhuriyet’e yap tığı açıklamalardan satır başları şöyle: 4 Çin, ABD odaklı dünya düzenini değiştirmeye çalışan, ABD’nin çıkarları, etkisi ve gücüne karşı faaliyette bulunan hasım (adversory) ülke olarak nitelendirilmiş. 4 Çin’in politikaları “ekonomik saldırganlık” olarak değerlendirilmiş. 4 Bu belge Çin’e ekonomik sa vaş ilanı anlamına geliyor. 4 ABD’de özellikle bilimtek noloji alanında okuyan Çinli öğrencilere dönük kısıtlama olabileceği ima ediliyor. 4 Çin, sadece ekonomik olarak değil askeri olarak da tehdit olarak değerlendirilmiş. 4 Çin ile ABD arasında söz konusu olacak bir ekonomik savaş, dünya ticaretinde ciddi kargaşa yaratabilir. ABD: Yeni ulusal güvenlik stratejisi Trump, yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi’ni (UGS) açıkladı. General McMaster’ın deyimiyle, “Soğuk Savaş’ın bitmesiyle, başlayan tatil artık sona erdi, jeopolitik tüm hızıyla geri geldi”. 68 sayfalık UGS’yi okurken, adeta beni 11 Eylül sonrası Bush’un ilk dönemine götüren bir “déja vu” yaşadım. Bir farkla, bu kez, UGS, “tatil bitti” derken, büyük güçler arası barış, işbirliği döneminin bittiğini haber veriyor. UGS’de “küreselleşme” kavramına hiç rastlanmıyor. Böyle bir dönemde, Türkiye’de, dış politikada “U” dönüşlerden, fiyaskolardan şaşkına dönmüş, ülkesinin halkını düşman kamplara bölmüş bir siyasi akımın iktidarda olması çok kaygı verici. Generallerin partisi... Trump seçildiğinden bu yana, Rusya ile ilgili söylentiler yoğunlaştıkça, tutarsız, istikrarsız, ne yaptığını bilmez bir başkan izlenimi yarattıkça, güvenlik bürokrasisi etrafını kuşatmaya daha bir önem vermek zorunda kaldı. Böylece, Trump yönetimi, Ulusal Güvenlik Danışmanı Gen. H. R. McMaster, Savunma Bakanı Gen. James Mattis (“Kuduz Köpek”) , Beyaz Saray bürokrasisini yöneten Gen. James Kelly gibi isimlerin elinde adeta generallerin partisine dönüştü. Bu generallerin elinde hazırlanan, UGS dünyayı, bir tarafta ABD, diğer tarafta, ABD’nin küresel düzenini ulusal çıkarlarını tehdit eden, dünyayı ABD’nin değerlerine, çıkarlarına karşı bir yönde şekillendirmek isteyen, Rusya ve Çin, bunlarla işbirliği içinde hareket eden İran, Kuzey Kore gibi haydut devletlerden oluşan bir karşıtlık içinde tanımlıyor. UGS’ye damgasını vurduğu söylenen MacMaster, geçenlerde Londra’da yaptığı bir konuşmada Türkiye’yi de terörizmi destekleyen ülkeler arasına katmıştı. uÖlnucseakl idleirrilhişain Şimdi UGS’ye göre, Soğuk Savaş bittiğinden bu yana yönetimler, ülkenin çıkarını koruyamamışlar. UGS, “11 Eylül”den bu yana savaşlarda harcanan (askeri sınai komplekse transfer edilen) 6 trilyon dolara karşın, önceki yönetimlerin savunma harcamalarını kısarak ABD ordusunu zayıflattığını iddia ediyor. Dahası, geçmiş yönetimleri, “rakiplerimizle diyalog kurarsak, onları uluslararası kuruluşların, dünya ticaretinin içine çekersek, güvenilir ortaklara dönüşebilirler” gibi yanlış bir varsayımla hareket etmekle suçluyor. Kısacası, Tump yönetimi hem dünyayı büyük güçler arası bir çatışmanın alanı, hem de kendisinden önceki tüm yönetimleri, bu alanda görevlerini yapmadıkları için adeta vatan haini olarak görüyor. Bu bakışla, Trump’ın “Kendimizi bugüne kadar olmadığı kadar şiddetle savunacağız”... “İrademiz yenilendi. Geleceğimiz yeniden kazanıldı, Rüyalarımız yeniden güçlendi... Bu büyük ulusal atılımda her Amerikalının oynayacağı bir rol olacaktır”, sözlerini birleştirince de aklım, ister istemez, Hitler dönemine kadar gidiyor. UGS2017, Trump yönetiminin, kendisine kaynak transferini hızlandırmayı hedefleyen, bu amaçla ülke içinde güvensizlik duygusunu, tehdit algısını, milliyetçiliği, yabancı düşmanlığını, uluslararası alanda da, savaşları körüklemeye hazırlanan askeri sınai kompleksin eline tamamen geçmiş olabileceğini düşündürüyor. Böyle bir dünyada, dış politika tasarlarken ülke içinde barışı ve refahı koruyacak koşullara öncelik vermek, ülkenin kaynaklarına ve çıkarlarına gerçekçi bir bakışla ve uygun bir teoriktarihsel alet çantasıyla yaklaşmak son derecede önemlidir. Ne yazık ki Türkiye’de 15 yıldır, içeride istikrarı, dışarıda ülke güvenliğini, her adımda daha çok zayıflatan bir yönetim var. Ülke halkı dini temellerde kutuplaştı; Kürt sorunu tamamen kangren oldu. Kadın hakları, pratikte, neredeyse yüzyıl geri gitti. Can, mal, adalet, seçim güvenliği kalmadı. Bu yönetimin, yakınlaşmaya çalıştığı Rusya ve İran, Türki Cumhuriyetlerden, Suriye ve Irak’a bu yönetimin önünü kesiyor, karşılığında hiçbir şey vermeden yönlendiriyorlar. Bu sırada basında, 7 dev uçak şirketinin Türkiye’yi terk ettiğini, Irak yönetiminin Kerkük petrolünü dünya pazarına İran üzerinden çıkarmaya hazırlandığını, sıra Suriye’nin yeniden inşasına gelirken Çin’in merkezi bir rol almaya kararlı olduğunu okuyoruz. İTO başkanlığına Öztürk Oran seçildi İbrahim Çağlar’ın vefatının ardından İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Öztürk Oran seçildi. İTO’nun 23. başkanı olan Oran, aynı zamanda Vakıf Katılım Yönetim Kurulu Başkanı. Oran, oda ve borsa seçimlerinin gerçekleştirileceği 2018 yılı Nisan ayına kadar İTO başkanı olarak görev yapacak. Dursun Topçu ve Gökhan Murat Kalsın’ın başkan yardımcısı olarak görev yaptığı İTO Yönetim Kurulu’nda, Öztürk Oran’ın yanı sıra Hasan Erkesim, Ebubekir Sıddık Koyuncu, Fahrettin Basiloğlu, Hakan Orduhan, İlhan Soylu, Adil Coşkun ve Servet Samsama yer alıyor. 1956’da Kars’ta doğan Oran, 1974’te Vakıflar Bankası’nda memur olarak çalışma hayatına başladı. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle