03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 21 Aralık 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ‘Tarafsız değilsin haber 5 zırhını çıkar!’ Tezcan, Kasım 2016’da yayımlanan CHP PM bildirisine BülentTezcan Cumhurbaşkanı’na hakaretten açılan soruşturmaya, ‘TCK’deki suç artık işlenemez hale geldi’ diye yanıt verdi CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun kızı Zeynep Kılıçdaroğlu’nun tartışmalara neden olan Buz Rezidans’taki dairesine Güneş gazetesinin “100 bin doların hazır. Tut sözünü” teklifine yanıt verdi. Zeynep Kılıçdaroğlu adına çağrı yaptığını belirten Tezcan, “Şu kişi alacak bizim adımıza” diye avukatları bize göndersin. Doğacak gelir vergisi ve harçlar alıcıya ait olmak üzere 100 bin dolara derhal satmaya hazırız” dedi. Tezcan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle: n Soruşturma haklılığın kanıtı: Türkiye, 20 Temmuz OHAL darbesinin etkisi altında ciddi yıkıntılar içinde yol alıyor. Bir PM bildirisi yayımlamıştık, 6 Kasım 2016’da. CHP, Türkiye’nin yakıcı sorunlarını tespit etti ve bildiri haline getirerek kamuoyuyla paylaştı. Bunun üzerine Cumhuriyet savcıları soruşturma başlattı. Ardından vekil olan PM üyeleriyle ilgili fezleke düzenlendi. Olmayanlar da ifadeye çağrıldı. Bu soruşturmanın açılmış olması dahi o PM bildirisinin ne kadar haklı olduğunun kanıtıdır. Bu sözlerin aynısını tekrar ediyoruz. Bu sözlerde eksik var fazla yok. Yalan mı? Teröre yardım ve yataklık yapmadınız mı? IŞİD, PKK, FETÖ sizin kucağınızda yeşermedi mi? Savcılar öyle telaşla soruşturma başlatmışlar ki, imzası olmayanları da ifadeye çağırmaları bunun göstergesi. Yedek üyeleri de, Yüksek Disiplin Kurulu üyelerini de ifadeye çağırmışlar. Bu soruşturma talimatla hazırlanmıştır. Suçüstü yakalanmışlardır. Sözümüzün arkasındayız. n Türkiye’de Cumhurbaşkanı mı var?: Soruşma nedeni; Cumhurbaşkanı’na hakaret. Cumhurbaşkanı mı var Türkiye’de? Anayasanın tarif ettiği çerçevede korunması gereken, tarafsız bir Cumhurbaşkanı mı var? Sen çıkıp bir partinin genel başkanı olacaksın, rakiplerine ağzına geleni söyleceksin sonra da Cumhurbaşkanlığı’nın koruması altında siyaset yapacaksın. Biraz yüzü kızarır insanın. Neden sırtına Cumhurbaşkanı zırhını alıyorsun, gel mertçe mücadele edelim. TCK’de Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu artık işlenemez suç haline geldi. Çünkü Türkiye’de o maddenin koruduğu bir Cumhurbaşkanı yoktur. n Hükümet sessiz: Yunanistan Savunma Bakanı, genel başkanımıza dönük bir açıklama yaptı. Ege adalarını işgalle ilgili, laf atıyor ve “Topraklarımızı talep ediyor. Gel de al” diyor. Meydan okuyor. Meydan okuma konusu Türkiye’nin olan, işgal ettikleri topraklar. Hükümetten bir ses yok. Yunanistan bu sözüyle işgali ikrar etmiştir. Ege’deki adalara “bizim” diyorlar. Binali Yıldırım’a sesleniyorum; “Sizin buna söyleyecek sözünüz yok mu? Milli mesele olması için bir şekilde sizinle şahsi münabeset kurulma riski mi olmalı? “Yunanistan Bakanı’na da söyleyecek sözümüz var. “Gel de al” diyor ya... Bu hezeyanların rüzgârı 98 yıl önce esti ve Kuvayi Milliye hareketi gereken yanıtı Atatürk’ün öncülüğünde verdi. Buna benzer hezeyanlara karşı 43 yıl önce Kıbrıs’ta aynı ruh vermesi gereken yanıtı verdi. Hükümet sessiz kalsa dahi bu millet buna gerekli yanıtı verecek güç ve inançtadır. Bu coğrafya üzerinde Kuvayi Milliye ruhu yaşıyor, verilecek bir karış toprağımız yoktur. n Satmaya hazırız: Havuz medyasındaki bir gazete, genel başkanımızın kızının helal kazançla sahip olduğu eve talip olmuş. Evin değeri 1 milyon dolar falan diyorlardı. Genel başkanımız da; ‘1 milyon veriyorlarsa gelsinler verelim, 500 bir dolar veriyorlarsa, 100 bin dolar veriyorsa gelsinler verelim’ demişti. O havuz medyasının sahibi kimse, kim için talipse avukatları bize göndersin. Doğacak gelir vergisi ve harçlar alıcıya ait olmak üzere 100 bin dolara derhal satmaya hazırız. ‘YÜZ BİNLER İMZALAR’ Cumhurbaşkanı’na hakaret gerekçesiyle soruşturma konusu olan parti meclisi bildirisi ile ilgili olarak Kılıçdaroğlu’nun MYK toplantısında, “Gerekirse o bildirinin altına yüzbinler imza atar, tüm örgütümüz de aynı bildiriyi imzalayabilir. Karşımızda anayasal sınırları içinde kalmayan, tarafsızlık yeminini çiğneyen, AKP’nin genel başkanı olan biri var” dedi. l İKLİM ÖNGEL ‘MÜTEVAZI BİR DAİRE’ CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, önceki gün düzenlediği basın toplantısında Kılıçdaroğlu’nun kızının evinin 75 metrekarelik mütevazı bir daire olduğunu, o zamanki değeriyle 285 bin TL ve 6 bin 500 TL olan tapu masraflarının Kılıçdaroğlu tarafından banka yoluyla muhataplarına gönderildiğini anlattı. Özel, “Birkaç kamera gitse o apartmanın içinde gezse her şey açıklığa kavuşmuş olacak” diye konuştu. NECATİ Bütçede ‘ahlak’ kavgasıSAVAŞ TBMM Genel Kurulu’nda Maliye Bakanlığı’nın bütçesinin görüşmeleri sırasında AKP ve HDP’liler arasında ‘ahlak’ tartışması yaşandı. HDP’li Garo Paylan, Panama, Malta ve Man belgelerini anımsatarak, “Başbakan ne dedi, arkadaş benim çocuklarım ticaret yapıyor. Doğru, yapabilir ama vergi cennetlerinde mi yapması lazım? Bu ayrı bir soru. Siyasi etik ve siyasi ahlak sorusu. Veya Sayın Cumhurbaşkanı’nın akrabalarıyla ilgili. Bakın Man belgeleriyle ilgili arkadaşlar para geldiydi, gitti de gelmedi de, yurtiçine transferdi. Maliye Bakanı’nın esas sorması gereken soru şu: Ya Ziya İlgen emekli bir öğretmen. Bir öğretmen kaç lira maaş alır? İlgen gibi öğretmen 3 bin lira maaş alır. Bir yılda 36 bin lira yapar. Hadi 25 yıl çalıştı, 1 milyon lira yapar. Bütün öğretmenlik hayatında hiç para harcamasa, 1 milyon lira” dedi. Maliye Bakanı’nın “Ziya İlgen, gel bakalım, sen bu 15 milyon lirayı nerden buldun arkadaş” diye sorması gerektiğini belirten Paylan, “Sordunuz mu Sayın Bakan? Soramaz. Bunu sormadığı zaman ne olur biliyor musunuz? O ülkede vergi ahlakı olmaz” dedi. Bu sırada Maliye Bakanı Ağbal, yerinden “Yalan söylüyorsunuz” diye bağırdı. Gerilimin artması üzerine her iki grubun milletvekil leri ayağa kalkarak birbirinin üzerine yürümeye başladı. Bunun üzerine oturumu yöneten TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı oturuma ara verdi. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, ahlak tartışması sırasında 1725 Aralık’ın “darbe ve kumpas” olduğunun söylendiğini anımsatarak, bu durumda eski bakanlar Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar’ın “neden bakanlıktan alaşağı” edildiğini sordu. Altay, “Çıkın ey Zafer Çağlayan, Muammer Güler özür diliyoruz’ deyin ve adamların itibarını iade edin. Size yakışan bu dört bakanın itibarını iade etmektir” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet HÜKÜMET Taşerona yargıBİR TAŞLA İKİ KUŞ VURMAYI yolu kapatılacakHEDEFLİYOR AKP hükümetinin, taşeron düzenlemesinin hazırlıkları süren KHK’nin içine koyma eğiliminin altında ‘bir taşla iki kuş vurma’ hedefinin yattığı belirtiliyor. Anayasanın 148. maddesine göre, OHAL, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin (KHK) şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne dava açılamıyor. Açılsa da Yüksek Mahkeme davayı reddediyor. Düzenlemenin Meclis’ten yasa olarak çıkması durumunda ise Anayasa Mahkemesi’ne iptal için başvurulması durumunda kapsamın genişlemesi olasılığı bulunuyor. Başkanlık provası AKP yöneticileri, daha önce OHAL kapsamında çıkarılan KHK’lerde FETÖ’yle mücadele dışında da düzenlemelerin yer aldığını belirterek, “Anayasa Mahkemesi de verdiği KHK kararıyla bunun anayasaya aykırı olmadığını belirtti. 2019’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından yeni sisteme geçilecek. Yeni sistemde Cumhurbaşkanı’nın kararname çıkarma yetkisi ola cak. Taşeron, KHK ile çıkarılarak bu yetkinin de şimdiden bir uygulanmasına başlanmış olacak” görüşünü dile getirdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, taşeron düzenlemesinin KHK ile yapılmasının, işçi, Meclis ve anayasayla alay etmek anlamına geldiğini kaydetti. Konunun Meclis’ten kaçırılmaya çalışıldığını söyleyen Ağbaba, bunun nedenini ise “Taşeron işçilere ayrımsız, şartsız kadro talep eden bizler varken, iktidarın kendi istediği az sayıda kişiye kadro verme çabasıdır” diye açıkladı. l EMİNE KAPLAN / ANKARA Arap Bakan’a ‘Haddini bil’ çıkışı Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 42. kez Saray’da muhtarlara seslendi. “1916 yılında Türk Fahri Paşa’nın Medine’deki elyazması eserleri çaldığını biliyor muydunuz? İşte Erdoğan’ın dedelerinin Müslüman Araplarla ilişkisi buydu” tweet’ini paylaşan Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed’e karşı sert ifadeler kullandı. Erdoğan, “Bunun adı çal mak değil, tam aksine oraları istilaya, işgale gelenlerden onları korumaktır. Önce haddini bil. Sen Erdoğan’ı da tanımamışsın, Erdoğan’ın ceddini ise hiç tanımamışsın. Tarihimin bu mümtaz şahsiyetine ve onun Medine’de gösterdiği şanlı direnişe dil uzatanların bugün kimlerle, ne işler çevirdiğini biz gayet iyi biliyoruz. Yeri gelecek bunları da açıklayacağız” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Umudun çığlığı... Acılar yüreğimize kor gibi düşüyor, ama yaşam yine de sürüyor... Ölümlere alkış tutan toplum nice faili meçhul cinayeti unuttu... Bir Paris akşamındayım... Her zamanki gibi düş kuruyorum... Eski yazılarım geliyor aklıma... Bir gün umutsuzluğa düştüğümde sormuşum: “Yarına var mısın, söyle...” Kanlı Pazar’lar, Madımak’lar, Bahçelievler yaşamımızda hüznün ve umutsuzluğun adresi olmuş... O umutsuzluk denizinde haykırmışım: “Haydi gel ölümden konuşalım!.. Belki de tümüyle aykırıdır gerçeğe, ama ne olursa olsun biz yine de ölümden konuşalım seninle... Rüzgâra vuralım kendimizi, istersen kayalıklara, koşalım denizlere doğru sevgimiz filizlensin diye... Metin’den söz edelim, sevdanın resmini çizelim Behçet’le, biraz Endre Ady’nin öpüşlerinin ateşini yakalım... Konuşalım sabahlara dek ölüm üzerine. O serin akşamlarda koşalım deliler gibi... Gel, ölümden söz etmeden önce bir şeyler içelim seninle... Buğulu bir bardak içinde, buzlu ve limonlu votkayla birlikte... Aşk duygusu sıkıştırıyor patlamak üzere olan yüreklerimizi dinamit gibi, soğuk taşı tutuşturan... Kıskançlığı bir yaşam biçimi gibi gören, ellerimizi vakitsiz sevişmelerde kilitleyen... Veselin’in, Aleksandr’ın ürpermeler sabahında bir kırmızı gül gibi açan, gözlerindir senin, bilir misin? Evet gözlerindir!.. Bak tomurcuklar açtı, aşk çiçeklendi, kokusu, taçyaprakları ölü... Gel ölümden konuşmayalım seninle, yaşamaya bakalım... Gel uyanmaz aşkları uyandıralım herkese inat... Gel sevgiyi toplayalım aydınlık gökyüzünden...” HHH Paris’in aynalı gökyüzü yitip gitmişti... O anda bir fotoğraf düştü önüme... Çok eski bir anı sanki gerçek oldu... Erkek içkisini yudumluyor, kadınsa kitabını okuyordu... Erkek tıpkı Paul Verlaine gibi düşündü: “Buyurmak için dünyaya gelmiş kimse, tahta çıkana dek buyuracaktır... Görevlerimizin bizi tükettiğini sanıyoruz. Diyoruz ki insan yüreğini her şey doldurabilir...” Bir kelebek lambanın çevresinde dönüyordu o anda. Kadın, başını kaldırıp erkeğe sordu: “Yıldızlarla konuşmanı bitirdin mi?” Başını salladı erkek: “Bugün onların da canı sıkkın, fazla konuşmak istemiyorlar...” Kadın bu kez gülümsedi... Kitabın en ilginç bölümünü yüksek sesle okumaya başladı: “1969’da birdenbire uzak bir olasılık haline gelen böyle bir manzaradan korkan devlet, yalnızca yirmi yıl kadar önce terk ettiği eski faşist yöntemlere geri döndü. Faşist müfrezeler ortaya çıktı. Bazıları, polis ve güvenlik güçleri de dahil olmak üzere düzenin belli isimlerinin gizlice faşistleri desteklediğine inanıyordu. Amaçları düzeni yeniden tesis etmek değildi yalnızca, aynı zamanda çoğu zaman sokak çatışmalarında ve göğüs göğüse savaşta sola karşı da savaşmaktı. Bu neofaşistler bir kaos durumu yaratmak istiyorlardı, ‘gerilim stratejileri’ orduyu el koymaya ve sıkıyönetim ilan etmeye zorlayacaktı. Faşistler Aralık 1969’da Milano’da, yetmiş kişinin öldüğü ve seksen sekiz kişinin yaralandığı Piazza Fontana’ya bomba atarak ilk ‘strage’larını (katliam) yaptılar.” Yaşam ince bir çizgi gibiydi... Gözler kapandı, Paris’e akşamın gölgesi düştü... HHH Alıç çiçeğinden tanelenmiş sevecenliğimizi karanlık yüzlere gösterebilecek miyiz? Yitip gitmiş bir evren için nice ufuksuz deryaları aşıp, sırsız bir ayna karşısında umudun çığlığını yükseltebilecek miyiz? Sesimiz soluğumuz Ahmed Arif’ten Cahit Külebi’ye, Attilâ İlhan’dan Hasan Hüseyin’e, Rene Char’dan Andre Laude’ye dek uzanacak mı? Alanlarda çoğalacağız, alanlarda kaybolan yaşamın izlerini bulmaya çalışacağız... Acaba vakit çok mu geç? Bir türkü olacağız çağlayanlar gibi özgür, bir şiir olacağız sevdanın geniş avlusunda... Bizi dinleyecekler bugün bizleri, hiç yolu yok... Güneştir benim Cumhuriyetim Sıkılmış yumruktur benim Cumhuriyetim Canavarların suratına Kılıçtır benim Cumhuriyetim Cinayet mezatında satılmış Gençlerin etinde şerha şerha Rehindir Cumhuriyetim tükürülmüş duvarda İnfaz mangasının adamlarında Titizce yağlanmış ipte Rehindir serin şafağın pençesiyle Çizildirmiş duvara Benim Cumhuriyetim yasak eşikte Kirloş eş Çıplak ve güzel taze Aşkın ve ölümün ağlatısında Bir yanı çalı, bir yanında cellatlar Gizli hazinedir benim Cumhuriyetim Umutsuzluğun ve kuşkunun Kumu altında Sefalet başkentlerinin. Muhtara uçakta ‘başkanlık’ indirimi! SİNAN TARTANOĞLU 28 Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Erdoğan, “Muhtarlar toplantısının ilkini 27 Ocak 2015 tarihinde düzenledi. O tarihten bu yana 42 kez Sarayında muhtarlarla bir araya geldi. Bugüne kadar Saray’da ağırlanan muhtar sayısı 20 bine yaklaştı. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga’nın aktardığı bilgiye göre, Erdoğan’ın hitabından sonra muhtarlara Saray’da öğle yemeği ikram ediliyor. Sadece bu ikramın masrafı Saray’ın kasasından çıkıyor. Muhtarlar Saray yolculuklarının masraflarını kendi ceplerinden karşılıyor. Erdoğan’ın başkanlık seçimine kadar Türkiye’nin tüm muhtarlarına erişme planı, muhtarların Ankara masrafları ile ilgili bir çalışma yapmayı gerektirdi. Cumhurbaşkanlığı Özel Ka lem Müdürlüğü, Türk Hava Yolları Genel Müdürlüğü’ne yazı yazdı. Yazıda, “Ankara’da Sayın Cumhurbaşkanı himayesinde gerçekleşen muhtarlar toplantısına katılım sağlayacak, Anadolu’nun çeşitli illerinden davetli muhtarlar için, AnadoluJet seferlerinde yüzde 50 indirimli bilet talebi iletildi.” Bunun üzerine THY, yüzde 50 bilet indirimi için planlamasını yaptı. THY’nin iç yazışmasında, “Talep doğrultusunda, valiliklere iletilen listede bulunan isimlere; yüzde 50 indirimli biletleme uygunluğu Ankara Satış Müdürlüğü’nce yurtiçi satış müdürlüklerine her ay 500 muhtar için indirimin tanımlanma yetkisi verilmesi...” ifadeleri kullanıldı. İndirimin Kasım 2017’den itibaren 2018 yılını da kapsayacak şekilde uygulanacağı belirtildi. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle