03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 21 Aralık 2017 10 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Samast gibi üç suikastçı devrede Cemaat’in vitrinindekilerin geçiştirdikleri... Dünkü Tırmık’ı okumayanlar için kısa bir özet: Şimdilerde artık FETÖ olarak adlandırılan, AKP iktidarı ile balayı yaşadıkları dönemde Cemaat olarak anılan örgütlenmeye ait gazetelerde yönetici, yazar ya da yine Cemaat’e ait olduğu bilinen örgütlerde yönetici, sözcü konumunda olan, kısaca “Cemaat’in vitrinindekiler” diye nitelenen pek çok kişi 15 Temmuz darbe girişiminden önce, belki birkaçı da darbe girişiminin hemen ardından yurtdışına çıktılar. Şimdi dün kaldığımız yerden devam... HHH “Cemaat’in vitrinindekiler” diye adlandırdığımız kişiler darbe girişiminden önce neden yurtdışına çıktılar ya da çıkarıldılar bilmiyorum. AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan biliyor mu, onu da bilmiyorum. Ancak 7 Kasım’da AKP grup toplantısında konuşurken “Akıllı olanlar Türkiye’yi terk etti, gitti. Aklı yetmeyenler tuzağa düştü” dediğini biliyorum. 15 Temmuz’un üstünden birkaç aylık sessizlik dönemi yaşadılar. Ardından “vitrindeyken” aşina olduğumuz, kimileriyle tanışık da olduğumuz bazıları internette haber siteleri kurarak yazılı, ardından bir basamak daha yukarı çıkıp WEB TV denen görsel medya kanalları oluşturdular. Genellikle karşılarına yine Cemaat’ten ya da Cemaat’e yakın konuklar alıyorlar ve Türkiye’deki haber kanallarında sık sık rastladığımız tartışma programlarına benzer yayınlar yapıyorlar. Hepsini izlemedim. Bu ciddi bir zaman ayırmayı gerektiren bir uğraş olur. Ama ara sıra göz attığım oldu. Bizim gazetede haberci refleksiyle daha da sık izleyenler de var. Son günlerde Sarraf davası biraz daha öne çıktı ama esas olarak 15 Temmuz darbe girişimi üstüne konuşuluyor. Gazetedeki ortak gözlemimiz: Darbe girişiminden konuşuluyor ama ağırlık darbe öncesine, gecesine ve sonrasına ilişkin karanlık ya da cevapsız sorular üstünde duruluyor. Ancak açık seçik, tartışmaya yer bırakmayacak kesinlikle bir “darbe lanetlemesi” yok. Aynı bulanıklık Cemaat’in en tepesindeki “Hocaefendi”nin ağzından da “Bir tiyatro oynanıyor” gibi nereye çekilse anlamı olmayan bir ya da birkaç cümleden başka bir duruş, bir tutum görmedik. Yazının başındaki soruyu yinelemek gerek: Vitrindekiler neden yurtdışına çıktılar ya da çıkarıldılar? Bir olasılık 15 Temmuz öncesinden Cemaat kadrolarına yönelik bir tutuklama dalgası geleceğini öğrendiler. Böyle bilgiyi elde edebilecek bir “istihbarat ağı”na sahip oldukları biliniyor. Vitrindekiler öncelikle tutuklanacağından yurtdışına çıkarılmakta da onlara öncelik tanındı. Bu bir olasılık. Ama darbe girişimi kararı alındığı için yurtdışına çıkarılmış olmaları da bir başka olasılık. Bunlardan hangisi doğru bilemeyiz. Biz gazeteciyiz dedektif değil. Olasılıklardan hangisi geçerli olursa olsun yine de bir soru cevapsız. Türkiye’de vitrindeyken, toplumun çeşitli kesimleri ile yoğun ilişki içinde olanlar demokratlık iddialarını sürekli yineliyorlardı. Gözlediğimiz “Evet iktidarı ele geçirmek için bir darbeye giriştik ve başaramadık” demiyorlar. Ancak darbe sonrası oluşturdukları yazılı ve görsel medya kanallarında darbe gibi terörün en bağışlanmazını ve yüzlerce yurttaşın canını alan bir kanlı eylemi, o eylemde fiilen yer alanları açık seçik, kesin bir dille lanetlemiyorlar da... Neden? Sorunun cevabı Cemaaat’i de aşan, ılımlı İslam mavalına, İslam ile demokrasi arasında bir uzlaşmaz çelişki olup olmadığına kadar uzanan bir dizi soruya da ışık tutacak. İki gün süren Tırmık’lara konu olmaları da zaten bu yüzden... AYM’den basın özgürlüğü kararı Anayasa Mahkemesi, eski Adıyaman Valisi Mahmut Demirtaş’ın şikâyeti üzerine hakkında hakaret iddiasıyla dava açılan ve yargılama sonunda 20 bin lira para cezasına çarptırılan Gerger Fırat gazetesinin sahibi ve sorumlu yazıişleri müdürü gazeteci Hacı Boğatekin’in yaptığı başvuruyu karara bağladı. “İfade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine” karar veren mahkeme, Boğatekin’e 1000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi. AYM, yeniden yargılama için kararın bir örneğin Adıyaman 3. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesindeki “Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir” ilkesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin “İfade özgürlüğü, demokratik toplumun temelini oluşturan ana unsurlardandır. İfade özgürlüğü sadace toplum tarafından kabul gören, zararsız, veya ilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil incitici şok edici, ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerlidir” kararına atıfta bulunan AYM, anayasanın 26 ve 28. maddelerine de dikkat çekti. BuGaro Paylan HDP’li Garo Paylan, Türkiye merkezli bir yapının özellikle Almanya’da suikast girişimlerinde bulunacağına ilişkin teyitli istihbarat aldığını açıkladı HDP Milletvekili Garo Paylan TBMM’de düzenledi HDP’li Paylan, söz konusu söy rafından ciddiye alınmış, istihbalem ve siyasetin yarattığı iklim rat örgütleri harekete geçmiş ve iddialar bulunduğunu anımsatan Paylan, Külünk’ün de bu id ği basın toplantısında, başta Al nedeniyle belli odakların hare belli kişiler korumaya alınmış du diayı yalanlamadığını ifade etti. manya olmak üzere Avrupa’da kete geçtiğini ifade etti. Geçmiş rumdadır” diye konuştu. Paylan, gazetecilerin sorula yaşayan Türkiyeli vatandaşla te Türkiye içindeki belli dina Paylan, suikast istihbaratının rı üzerine “Kimin hedef alındığını ra yönelik suikast girişiminde miklerin benzer söylemler üze almasının hemen ardından hü açıklayamayacağım. Hedef gös bulunulacağına ilişkin istihba rine suikastlar yaptığını anımsa kümetin yetkili bakanlarıyla ile termek istemiyorum. Bazıları çok rat aldığını belirtti. Paylan, “Ale tan Paylan, “Maalesef benim al tişime geçtiğini ifade ederek, ciddi koruma altına alınmış du vi, Ermeni ve Kürt kimlikli va dığım istihbarata göre ki pek MİT ve Emniyet’i de uyardığını rumdalar. Ogün Samast gibi 3 tandaşlarımız, AKP’nin son dö çok kaynaktan doğruladım Tür söyledi. Hrant Dink cinayetinde suikastçı devrede. Samast bir nemdeki baskıcı uygulamala kiye merkezli bir yapı bu cinayet de benzer bir iklim yaşandığını tetikçiydi. 3 tetikçiyi hareke rından dolayı binlerce akade ve suikastların işlenmesi için ha belirten Paylan, devletin istih te geçiren yapı durdurulmalı. misyen, gazeteci, siyasetçi de rekete geçmiş durumdadır. Türki baratı ve emniyetinin Dink cina Yoksa Allah korusun böyle bir Avrupa’da yaşamak durumunda ye merkezli bu yapı belli suikast yetine yol verdiğini belirtti. AKP şeyyle karşı karşıya kalırsak bırakıldı. Bu kişiler hükümet ta çıları harekete geçirdi. Bu istihba Milletvekili Metin Külünk hak sorumluluk hükümetin olacak rafından ‘vatan haini’ olarak yaf rat üzerine başta Almanya olmak kında Almanyalı Osmanlılar ad tır” açıklamasında bulundu. talandılar” diye konuştu. üzere pek çok Avrupa devleti ta lı gruba destek verdiğine ilişkin l ANKARA / Cumhuriyet neyin acelesi? MİT TIR’ları davası kapsamında daha önce de eksiklik tamamlanmadan mütalaa veren savcı, Gül, Dündar ve Berberoğlu hakkında 15 yıla kadar hapis cezası istedi CANAN COŞKUN MİT TIR’ları davasında duruşma savcısı Mehmet Yeşilkaya, gazeteciler Erdem Gül, Can Dündar ve tutuklu CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında 15 yıla kadar hapis cezası istedi. Berberoğlu’nun avukatlarının dosyada eksikliklerin olduğunu söyleyerek itiraz etmesi üzerine mütalaanın açıklandığı tutanağa geçmedi. Yeşilkaya, dava kapsamında daha önce de eksiklikler tamamlanmadan mütalaa vermişti. Mayıs 2016’da “devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklama” suçlamasıyla gazetemiz Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e 5 yıl, eski Genel Yayın Yönetmenimiz Can Dündar’a 5 yıl 10 ay hapis cezası verilmişti. Kararla birlikte örgüte yardım suçlamasına ilişkin davanın ayrı esas numarası üzerinden yürütülmesine karar verilmişti. Örgüte yardım suçlamasına ilişkin yargılamanın ilk celsesinde de Enis Berberoğlu hakkında ‘örgüte yardım’ ve ‘devletin gizli kalması gereken bilgilerini, siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etmek’ iddiasıyla açılan davanın birleştirilmesine hükmedilmişti. Haziran ayında sonuçlanan bu yargılamada da Berberoğlu 25 yıl hapis cezasına mahkum edilerek tutuklanmıştı. Mahkeme, Gül, Dündar ve Berberoğlu hakkındaki ‘örgüte yardım’ da YARGILAMA HENÜZ BİTMEDİ Duruşma sonrası CHP milletvekilleri Mahmut Tanal ve Barış Yarkadaş, Enis Berberoğlu’nun eşi Oya Berberoğlu ve avukatı Murat Ergün basın açıklaması yaptı. Ergün, savcının mütalaa açıklamasını eleştirerek “Savcı bey örgüte yardım suçun dan ceza istedi. Örgüte yardım etmek için önce esas suçtan ceza almak gerekir” dedi. Berberoğlu hakkında İstinaf Mahkemesi’ndeki yargılamanın bitmediğini hatırlatan Ergün, “İstinaf devam ederken böyle bir mütalaa verilmesi usule aykırıdır” dedi. vasının ayrı bir esas numarası üzerinden yürütülmesine karar vermişti. Bunun ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan Aydınlık’tan İlker Yücel ve Ceyhun Bozkurt hakkında ‘devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama’ suçlamasıyla dava açmış, açılan dava da Gül, Dündar ve Berberoğlu hakkındaki ‘örgüte yardım’ davası ile birleştirilmişti. Aydınlık ayrıldı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün izleyiciye kapalı olarak görülen ikinci duruşmaya Gül, Berberoğlu, Yücel ve Bozkurt katıldı. Davanın 4 Ekim’deki ilk duruşmasında Berberoğlu’nun avukatları, heyetin müvekkilleri hakkındaki gerekçeli kararda Aydınlık gazetesinin suçsuz olduğunu belirttiklerini anımsatarak reddi hâkim talebinde bulunmuşlardı. Dünkü duruşmada bu talebin üst mahkemece reddedildiği belirtildi. Öte yandan 3 Kasım 2017’de Hollanda parlamentosunda konuşma yapmaya çağrılan Dündar ile Türk milletvekili Tunahan Ku zu arasında geçen konuşmanın da dosyaya delil olarak girdiği ifade edildi. Bunun yanı sıra gazetemizin eski çalışanlarından Doğan Satmış’ın “MİT TIR’ları bombası” başlıklı röportajının da Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından mahkemeye gönderildiği bildirildi. Heyet, Aydınlık gazetesinden İlker Yücel ve Ceyhun Bozkurt hakkındaki davanın hukuki fiili irtibat olduğu gerekçesiyle bu dosyaya gönderildiğini ancak dava konularının ayrı olduğunu belirtti ve dosyanın ayrılmasına hükmetti. Daha önceki kararlarında Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde MİT TIR’larının durdurulmasına ilişkin jandarmaların yargılandığı süren davanın sonucunun beklenmesi yönünde hüküm kuran heyet, bu karardan vazgeçilmesine karar verdi. Avukatlar itiraz etti Heyet, duruşma savcısına esas hakkındaki görüşünü sordu. Savcı, mütalaasında Gül ve Dündar’ın haberlerinin gazetecilik faaliyeti ve basın özgürlüğü kapsamında bulunmadığını iddia etti. TIR’ların FETÖ/PDY tarafından durdurulduğunun bilindiğini belirten savcı, gazetecilerin “buna rağmen operasyonun FETÖ/PDY tarafından yapıldığına vakıf olmamalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu” savundu. Gül, Dündar ve Berberoğlu’nun silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme suçunu işledikleri iddiasıyla 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmalarını istedi. Gül, Dündar ve Berberoğlu’nun avukatları dosyada eksikliklerin giderilmeden mütalaa açıklanmasının usule aykırı olduğunu söyledi. Mahkeme, Dündar, Gül ve Berberoğlu’nun avukatlarına soruşturmanın genişletilmesine ilişkin taleplerinin olup olmadığına ilişkin süre verilmesine hükmetti. Duruşma 24 Ocak 2018’e ertelendi. ‘Karanlık bulutlar bu ülkeyi terk edecek’ DİLEK ŞEN Sanatçılar, gazeteciler, yazarlar ve milletvekilleri 51 gündür Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan hak savunucusu ve iş insanı Osman Kavala ile dayanışmak için Silivri’ye gitti. Kavala’nın “Osman’dan suçlu yaratamazsınız” diyen arkadaşları dün Silivri Cezaevi’ne gitti. Gazeteci Hasan Cemal, yazarlar Oya Baydar ve Nurcan Baysal, HDP Milletvekli Osman Baydemir, eski milletvekili ve hukukçu Hasip Kaplan, CHP milletvekili Serdal Kuyucuoğlu, eski ANAP başkanı Nesrin Nas, sanatçılar Lale Mansur ve Ferhat Tunç’un da bulunduğu yaklaşık 40 hak savunucusu, “Osman’dan ne ahlaksız ihbarlar, ne sahte deliller, ne de karanlık merkezlerde kurulan komplolarla suçlu yaratabilirsiniz” demek ve milletvekilleri aracılığıyla Kavala’ya orada olduklarını söylemek için Silivri’deydi. Barış Bloku’ndan, Demokrasi İçin Birlik’ten, Diyalog’dan Hak ve Adalet Platformu’ndan, Yurttaş Girişimi’nden, Kavala’nın sivil toplum çalışmaları sırasında “yol arkadaşı” olmuş herkes; uzun yol demeden, soğuk demeden bir aradaydı. Atatürk Kültür Merkezi’nin önünden başlayan yolculuk sırasında verilen molada, yazar Oya Baydar şöyle diyor: “Bu ekibin şöyle bir özelliği var; sağcısı, solcusu, 5 vakit namaz kılanı, inananı, inanmayanı, Türk’ü, Kürt’ü herkes bir arada.” Molada HDP Milletvekili Osman Baydemir, eski HDP Milletvekili Hasip Kaplan ve eski ANAP Genel Başkanı Nesrin Nas aynı masada oturuyor. Baydemir, dışarısının da bir cezaevine dönüştürüldüğünü OSMAN KAVALA’NIN ARKADAŞLARI SİLİVRİ’YE GİTTİ söyleyerek, “Bu ülkenin aydın geleceğinin hapsedildiği yere gidiyoruz. Biz, geride kalanlardan bir avuç olarak ‘Korkmadık’ demek için buradayız. ‘Bu karanlık bulutlar, bu ülkeyi terk edecek’ demek için buradayız” diyor. Hasip Kaplan ise “Bu karanlık günleri yakında aşacağımıza inanıyorum. Umutluyum, çünkü Türkiye’de 80 milyon insanın bu haksızlığa, hukuksuzluğa, zulme daha fazla sessiz kalacağını düşünmüyorum” diyor. Nesrin Nas ise “Onları ayakta tutmaya gidiyoruz” diye konuşuyor. Silivri Cezaevi’nde CHP Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu ile Hasip Kaplan’ın Kavala ve tutuklu gazetecilerle görüşmesi, bir saati aşkın süre bekleniyor. Görüşmenin ardından Kuyucuoğlu ve Kaplan, geliyor ve içeridekilerin selamını ve dayanışma mesajlarını getiriyor. Kuyucuoğlu, Osman Kavala’nın moralinin çok iyi olduğunu söylüyor ve tek kişilik hücrede kaldığını aktarıyor: ‘Kütüphanesi iyi buranın, Cumhuriyetçiler epeyce kitap getirmişler, kitap okuyorum’ dedi. Kendisi hakkında bir delil yok, bir kişiyle aynı baz istasyonunu kullanmış olmak gibi bir suçlama var. Elde bir delil, bilgi, belge yok. İmzalanmış metni almadılar içeri, hepsini okudu, çok mutlu oldu.” Basın açıklaması yapılacağı sırada “Burada açıklama yapamazsınız. Cezaevinden en az 1 kilometre uzakta olma lısınız” diyen bir asker pankartın önüne geçiveriyor. Osman Kavala ile dayanışmaya kararlı arkadaşları, “cezaevinden bir kilometre uzaktaki tarlada” basın açıklamasını yapıyor. Cumhuriyetçilerden selam Eski HDP Milletvekili Hasip Kaplan, gazetemizin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu ve muhabirimiz Ahmet Şık ile de görüştü. Arkadaşlarımızın morallerinin ve sağlıklarının iyi olduğunu belirten Kaplan, Sabuncu’nun “Hak savunucularının ortak çalışmayla bir şeyleri değiştirebileceklerine inandığını” söylediğini aktardı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle