03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 21 Aralık 2017 Kendini yaratan16 EDİTÖR:ÖZNUROĞRAŞÇOLAK kültür kadın: Serra Yılmaz TELEVİZYON Yayın Akışı 06.00 Güne Merhaba 08.45 Günün Ekonomisi 09.00 Parametre 13.00 Bugün 15.00 Bugün 17.00 Günlük 19.00 Ana Haber 21.00 Gece Görüşü 01.00 Gece Haber Bülteni 01.00 Haber Bülteni 06.00 Gün Başlıyor 10.00 Güne Bakış 12.00 Güne Bakış 13.00 Gün Ortası 17.00 Akşam Haberleri 19.00 Ana Haber 20.00 Açık ve Net 21.00 Enine Boyuna 01.00 Açık ve Net 01.45 Enine Boyuna 07.00 Kanal D ile Günaydın Türkiye 09.30 Dizi: Çocuklar Duymasın 11.15 Nursel’le Evin Tadı 12.45 Ekip Şahane 14.15 Magazin D 16.30 Arka Sokaklar 18.45 Ana Haber 20.00 Vatanım Sensin 23.30 Yerli Film: Cengiz Han Destanı Avrupa Tiyatrosu Festivali için Roma’daydım. Bu yıl 16’ncısı gerçekleştirilen “Premio Europa Per Il Teatro” çok zengin bir program içeriyordu... Mussolini’nin balkondan ünlü konuşmalarını yaptığı Venedik Sarayı, festival merkeziydi... Dünya çapındaki tiyatroculardan konferans ve panelleri orada izliyor; görkemli salonlarda günde iki oyun seyrediyorduk... Bu yoğun programdan kaçıp kendimi festival dışı Roma’nın en prestijli tiyatrolarından birine attım: Teatro Parioli’ye. Çünkü orada bir arkadaşım, tek kişilik bir oyun oynuyordu... “Arkadaşımı” görmek için gittiğim oyunda, böylesine başarılı teatral bir “mücevherle” karşılaşacağımı; böylesine büyük bir tiyatro tadı alacağımı elbette ki bilmiyordum... Arkadaşım, Serra Yılmaz’dı. Bu yazının başlığını kısaltmak durumunda kaldım. Doğrusu “Kendini her daim yeniden ve yeniden yaratan kadın” olmalıydı... Onu bin yıl önce Dostlar Tiyatrosu’nun bir oyuncusu ve ünlü bir babanın gazeteci, yazar, eleştirmen sinema insanı Semih Tuğrul’un sevgili kızı olarak tanıdığımda çok gençti. Sonra mükemmel dil bilgi siyle (Fransızca, İtalyanca vb.) kâh Avrupa Parlamentosu’nda cumhurbaşkanlarına, kâh İstanbul’da Papa’ya ya da önemli politik olaylarda çevirmenlik yaparken izledik onu. Halit Refiğ, Atıf Yılmaz ve Zeki Ökten’in filmlerinde oyuncuydu, Ferzan Özpetek’in filmlerinin ise “olmazsa olmaz”ıydı... Önceki akşam Roma’da Teatro Parioli’ye giderken onu nicedir tiyatroda izlemediğimi düşünüyordum... “Griselidis: Bir Fahişenin Anıları” Fırtınalı bir hayat yaşamış, çok yetenekli çok boyutlu, yazar, ressam ve hayat kadını Griselidis Real’in (1929 – 2005) kitaplarından yola çıkarak bir tiyatro sanatçısı Coraly Zahonero’nun yazdığı oyundu. Juan Lopez’in rejisinde, müzisyen Stefano Coco Cantini, Serra Yılmaz’a eşlik ediyordu. Sahnede dört duvar arasına sıkışmış kadın, dünyayla, ken diyle, geçmişiyle, anılarıyla hesaplaşırken; adeta hayattan intikam alıyordu. İntikam aldıkça da özgürleşiyordu. Serra Yılmaz, çok yalın, çok dingin, dolaysız oynama /anlatma biçimiyle, bütün bu duyguları, salonu dolduran tüm seyirciye tek tek gözlerinin içine bakarak geçiriyordu. Müzisyenle oyuncunun diyaloğu ve ilişkisi sadece bu duyguların altını çizmekle kalmıyor aynı zamanda bu bir saatlik mücevherin ritmini, büyülü atmosferini gerçekleştiriyordu. Metin, ışık, dekor, müzik ve oyunculuk bir arada eşsiz bir tiyatro tadı veriyordu. Festivalin ağır topları Dönelim Avrupa Tiyatrosu Festivali’ne: Heiner Müller’in “Hamletmachine” adlı ünlü oyununu bu kez geçen yüzyıla damga sını vurmuş bir yönetmen Bob Wilson’un sahnelemesiyle izledik... Yıllar geçtikçe Wilson’un tiyatrodan uzaklaşıp plastik sanatlara daha çok yoğunlaştığı görülüyor. Sonsuz estetik kaygı, matematiksel bir denge cambazlığı, şaşırtıcı ışık ve gölge oyunları... Sonuç: çarpıcı kusursuz görüntülerin tekrarı... Ancak bunların tümü ruhumuza seslenmekten galiba artık biraz uzak kalıyor... Yine geçen yüzyıla damgasını vurmuş bir başka ustadan Peter Stein’dan “2. Richard” oyununu izledik. Shakespeare’in bu az oynanan eserini genç bir ekiple çalışan Stein, sahnede Rönesans tablolarını anımsatan birbirinden güzel resimler oluştururken o genç oyuncuların o resimlerin içini doldurup doldurmadıkları tartışılırdı. Festivale katılan ve günümüzün tiyatrosunun yükselen yıldızları diye bilinen genç ve deneysel toplulukları birkaç satıra sığdırmak zor, başka bir yazıya bırakıyorum. Festivalin doruk noktası ise Isabelle Hubert ile Jeremy Irons’lı sahnede Harold Pinter’ın “Küller Küllere” (Ashes to Ashes) oyunuydu. Nazi soykırımına göndermelerle müthiş acıyı ve reddedişi, bir kapana (bir odaya) kısılmışlıkla kabullenen ve yadsıyan ve can çekişen bir kadınla bir erkeği bu iki ustadan izlemek, her kelimeyi, her duyguyu iliklerimizde duymak, eşsiz bir deneyimdi. Düzeltme: Gazetemizin dünkü 16. sayfasında yer alan “Weinstein’in hayatı belgesel oluyor” başlıklı haberde “... belgeselin yö netmenliğini Charlie Hebdo: Three Days that Shook Paris’in yönetmeni Ursula MacFarlane üstleniyor” cümlesi dizgi sırasında “... belgeselin yönetmenliğini Charlie Hebdo üstleniyor” olarak hatalı çıkmıştır. Düzeltir, özür dileriz. 10.30 Biz Bize 12.30 Söz İstanbul’da 14.30 Gündemin İçinden 18.00 Ekonomi Haberleri 18.30 Günce 20.00 Ana Haber 21.00 Beni Motive Et 21.30 Bizim Türküler 22.30 Emeğin Hikâyesi 23.00 Türk Düşünürler 24.00 Gece Haberleri 09.50 Günün Dosyaları 12.15 18 Dakika 16.00 Haber 16 16.15 Günün Dosyaları 17.00 Tele Ekonomi Raporu 19.00 Ana Haber 20.05 18 Dakika 21.00 Yeryüzü 22.45 Günün Dosyaları 23.00 Gün Bitiyor 09.00 Film: Kareteci Çocuk 10.45 Film: Süper Jandarma 12.30 Film: Monika Z 14.30 Film: Soluksuz 16.15 Film: Ruh Eşi 18.00 Film: Kozmonot 20.00 Sinemaskop 21.00 Film: Refleks 22.45 Cremation 23.30 Film: Chiko BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bir işin, bir olayın so 1 nu. 2/ Afrika’nın en yüksek dağı Kilimanjaro’nun yerli dillerdeki adı... Tavla 2 3 da “bir” sayısı. 3/ Osmanlılar döneminde Bingazi ve Trablusgarp’tan alınan bir 4 5 vergi... Lokantada garsonların vazgeçilen yemeği mut 6 fağa bildirmek için söyledik 7 leri söz. 4/ Bartın’ın bir ilçesi... “Bir namazlık saltana 8 tın olacak / misali o mu 9 salla taşında” (C.S. Taran cı). 5/ Özellikle diş hekim 1 2 3 4 5 6 7 8 9 liğinde dezenfektan olarak kullanılan bileşik. 6/ İlaç... Arnavutluk’un para birimi... Lityum elementinin simgesi. 7/ Sentetik polyester ipliğiyle dokunmuş bir tür kumaş. 8/ Uzun tütün çubukları kullanıldığı dönemlerde odanın ortasına yerleştirilen kül çanağı. 9/ Günün başlangıcı... Sıcaklık, yakıcılık. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1 2 3 4 5 6 7 8 SAFSATA S I RA BARKA Ğ L İ DO A K AT İ NA ALO CAH İ L İ YE I RAK SAVA KAYAR NAR MI S I R LA 1/ Yumuşaklık, naziklik. 2/ Bir işi yap 9 B A R H A V A S makta usta olan... “Marifet iltifata ta bidir /Müşterisiz zayidir” (Muallim Naci). 3/ Simge... Tanrı. 4/ Rütbesiz asker... Güzel söyleme ve yazma yeteneği. 5/ Işık, aydın lık... Kurtuluş. 6/ Bir malın cinsini ve fiyatını gösteren küçük kâğıt. 7/ Kişide ayın etkisiyle ortaya çıktığı düşünülen ruhsal bozukluk... Bir peygamber. 8/ Bir yapının giriş yeri... Eski Mısır inanışında in san ruhu. 9/ Doğu Karadeniz yöresine özgü, sütün içine mısır unu karıştırılarak yapılan bir yemek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle