05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 13 Aralık 2017 [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY Büyümenin ardındaki Baz etkisinden arındırılmış GSYH büyümesi, son dört çeyrekte sırasıyla 4.9, 1.6, 2.2 ve 1.2’dir. Yani, gerçekler mevsim ve takvim etkilerinden arındırıldığında cila silinmekte ve ekonomi aslında yavaşlamaktadır Son büyüme rakamları ulusal ekonominin kabaca son yirmi yıldır içinde bulunduğu yapısal koşulların bir özeti niteliğinde: Türkiye ekonomisi yurtdışından sermaye girişleri hızlandığında büyüyen, sermaye girişleri yavaşladığında (dikkat ediniz sermaye çıkışı değil, sadece yavaşlama) ise daralan bir ekonomi görünümündedir. Sermaye hareketlerine bu aşırı duyarlılık Türkiye’nin 1980’lerden bu yana uluslararası işbölümünde taşeronlaştırılmış bir ucuz işgücü deposu ve ithalat cenneti biçiminde “yükselen piyasa ekonomisi” olarak eklemlendirilmesine yönelik politikaların sonucudur. Türkiye ekonomisinin (teknik ifadesiyle gayri safi yurtiçi hasılasının) 2017’nin üçüncü çeyreğinde yüzde 11’i aşan büyüme performansının sade ve net açıklaması budur. Yıllık bazda yeniden 41 milyar dolara ulaşan ve şimdiden milli gelirin yüzde 5’ini aşan cari işlemler açığı ile uyarılan ulusal ekonomi, bir yandan da kredi garanti fonu ve benzeri kamu politikalarıyla şişkinleştirilmekteydi. Böylelikle merkezi yönetim bütçe açığı daha yılın ilk on ayında 35 milyar TL’ye ulaşırken, açığın milli gelire oranı da yüzde 2’ye dayanmaktaydı. Dengesizlik var Dolayısıyla bir yandan dış sermaye girişleri, bir yandan da kamu bütçe dengelerini tehdit eden biçimde teşviklendirilen ulusal ekonominin bir saman alevi gibi konjonktürel bir sıçrama göstermesi hiç şaşırtıcı olma malıdır. Bu konjonktürel ivmenin yarattığı dengesizlikler ise semptomlarını iki haneye ulaşmış enflasyon baskısı olarak kendini göstermektedir. Ancak, üçüncü çeyreğin büyüme rakamının ardında bir önemli etken daha bulunmaktadır: 2016’nın eşdeğer dönemine görece yaşanmakta olan baz etkisi. Bilindiği üzere geçen senenin 15 Temmuz’unda yaşanan darbe girişimi ve sonrasında yaşanan siyasi şoklar nedeniyle ulusal ekonomide ciddi bir daralma yaşanmış ve büyüme hızı 0.8 oranında daralmış idi. Dolayısıyla, 2017’nin üçüncü çeyrek performansı daralan bir ekonominin üzerine gelmekte ve istatistiksel olarak abartılı bir yanılsamayı içinde barındırmaktadır. HHH O halde ekonomik büyümenin nicel boyutlarını bu yanılsamanın etkilerinden arındırmamız gerekecektir. Bu amaçla gene TÜİK’in yayımlamakta olduğu mevsimsel ve takvim etkilerinden arındırılmış büyüme rakamlarına bakmamız yeterlidir. Bunun ötesinde, söz konusu “baz etkisini” bertaraf etmek için geçen yılın eşdeğer dönemine görece yıllıklandırılmış bir karşılaştırma yapmak yerine, çeyrek dönemlerdeki büyüme oranlarını tek tek sıralamak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Aşağıda TÜİK’in resmi verilerinden derlediğimiz böylesi bir analiz sunuyoruz. Tablodaki veriler, milli gelirin (gayri safi yurtiçi hasılanın GSYH’nin) ve önemli makroekonomik göstergelerin büyüme oranlarını, mevsim ve takvim etkilerinden arındırarak vermektedir. TÜİK verilerine göre, baz etkisinden arındırılmış milli gelirin büyümesi 2016’nın son çeyreğinde yüzde 4.9 iken, sonraki çeyrek dönemlerde, sırasıyla yüzde 1.6 ve 2.2 olmuş; içinde bulunduğumuz veri döneminde ise sadece yüzde 1.2 olarak gerçekleşmiştir. Yani, mevsim ve takvim etkilerinden arındırıldığında yüzde 11.1’lik cila silinmekte ve Türkiye ekonomisinin son dört çeyrek dönemde aslında yavaşlamakta olduğunu belgelemektedir! Anarşik dalgalanma Ekonomik büyümenin ardında itici olarak öne sürülen “hane halkları özel tüketim harcamaları” ile “ihracat” kalemlerinde de benzer eğilimler yaşanmakta ve ekonominin ithalata bağımlılığının sürdüğü net olarak görülmektedir. Sektörlerin performansına gelince; yıllardır kendi kaderine terk edilmiş ve pi yasa güçlerinin anarşik dalgalanmalarına emanet edilmiş Türk tarımının söz konusu dönem boyunca durağanlaşması ve nihayet yüzde 0.2 oranında gerilemiş olması kimseyi şaşırtmamalıdır. Diğer yandan yeni istihdam yaratmakta zorlanan ve sabit sermaye yatırımlarındaki payı giderek küçülen, taşeronlaştırılmış ve dışa bağımlı yapısıyla imalat sanayiinin 2016’nın son çeyreğinden bu yana yavaşlamakta oluşu ve nihayetinde de aslında yüzde 1.3 ile daralmış olması gene şaşırtıcı değildir. Türkiye ekonomisinin geleceğini inşaata yapılan yatırımlarda gören büyüme stratejisi, inşaat sektöründe yaşanan yüzde 5.4’lük büyüme oranlarında ortaya çıkmaktadır. Büyüme rakamlarının ardında yatan gerçek yalın ve nettir: İstatistiksel yanılsama yaratan baz etkisinden, yani mevsim ve takvim etkilerinden arındırıldığında, Türkiye ekonomisi son dört çeyrek boyunca durağanlaşmaktadır. Hızlanma değil yavaşlama var Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, dün açıklanan 3. çeyrek büyüme rakamlarını Cumhuriyet’e değerlendirdi: “Sadece 11.1’e bakarak Türkiye ekonomisinin uçuşa geçtiği zannedilebilir. Bu aldatıcı bir algı olur” diyen Gürsel, 15 Temmuz kaynaklı baz etkisine ve takvim etkisinden arındırılmış veriye bakılması gerekliliğine işaret ederek “Nitekim, geçen yılın 3. çeyreğini izleyen son dört çeyrekte çeyrekten çeyreğe büyüme oranları sırasıyla şöyle: Yüzde 4.9, 1.6, 2.2 ve 1.2. Büyüme temposunda yavaşlama eğilimi açıkça görülmektedir” dedi. Frene basıldı Büyümede teşvikler ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ile sağlanan kredilerin etki li olduğuna ancak bunun sürdürülebilir olmadığına dikkat çeken Gürsel, şöyle devam etti: “Nitekim devlet frene bas mak zorunda kalmıştır. Kamu tüketi mi 1. çeyrekte yüzde 2.4 artmışken, ar tış 2. çeyrekte yüzde 0.8’e gerilemiş, 3. çeyrekte kamu tüketimi yüzde 2.1 kü çülmüştür. Frene basılmaya devam edi lecekse gelecek aylarda büyüme tem posu daha da düşebilir. Büyümenin da ha da yavaşlayabileceğine dair bir diğer gösterge de dış ticaretteki gelişmeler dir. Çeyrekten çeyreğe izlendiğinde net ihracat katkısının bu yılın 2. çeyreğin den itibaren negatife dön düğü görülmektedir. Son altı ayda çeyreklik ih racat artışı önce yüz de 0.6’ya düşmüş, ar dından da yüzde 0.6 azalmıştır. Bu dönem de çey reklik it halat ar tışları ise yüz de 4.6 ve 3.9’dur.” Seyfettin Gürsel l Ekonomi Servisi Taşıt kredisinde tutar yükseldi Taşıt kredilerinde kredi tutarı, araç de ğeri 100 bin TL’nin altında olanlar için yüzde 70’i aşamayacak şekilde değiştirildi. Bu tutar bir önceki düzenlemede 50 bin TL olarak uygulanıyordu. Taşıt kredisi tutarlarına ilişkin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) kararları Resmi Gazete’de yayımlandı. Diğer yandan Araç muayene ücretleri yıl başından itibaren 115.64 lira ile 305.62 lira arasında değişecek. Karayolu Taşıma Kanunu ve Karayolu Trafik Kanunu ile bu kapsamdaki yönetmeliklerde düzenlenen belge, ceza ve muayene ücretleri 2018 yılı için yeniden belirlendi. Söz konusu ücretlerde, 2018 için belirlenen yüzde 14.47’lik yeniden değerleme oranında artışa gidildi. l Ekonomi Servisi FT: Sürdürülebilirlik sorgulanıyor İngiliz Financial Times gazetesi, Türkiye ekonomisinin yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 11.1 oranında büyümesine rağmen birçok uzmanın sürdürülebilirliği sorguladığını yazdı. Danışmanlık şirketi GlobalSource Partners’tan Atilla Yeşilada, özel sektör yatırımlarının çok düşük bir seviyeden doğru yukarı çıktığını, bu yüzden yükseliş yaşandığını belirterek, “Bu bir iyileşme ancak iş dünyasının OHAL’i (Olağanüstü hâl) atlattığını söylemeyiz” dedi. Bir yatırım bankasından ekonomist İnan Demir ise büyümenin yapısının ‘çok dengesiz’ olduğunu öne sürerek “Büyümeyi kredi yönlendiriyor. Kredi büyümesi o kadar büyük ki yurtiçi talebi arttırıyor. Bu, ekonomideki en büyük dengesizlik” ifadelerini kullandı. TÜSİAD: 11.1 başarı ama... Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, 11.1’lik büyümenin alkışlanacak bir başarı olduğunu ancak görmezden gelinmemesi gereken noktalar olduğunu belirterek baz etkisi, enflasyon ve demokrasiye işaret etti. Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) tarafından düzenlenen girişimcilik günlerinde konuşan ve “Bu 11.1 büyüme hakikaten alkışlanacak bir başarı, bunun lamı cimi yok” diyen Bilecik sözlerine şöyle devam etti: “Ancak üç nokta söylemek isterim. Bir önceki yıl eksi 0.8’di büyümemiz. 15 Temmuz’un da olduğu döneme rast geldiği için 11.1 baz etkisi.” Enflasyon yüzde 13 Enflasyonun artmasının 11.1’lik büyümeyi biraz gölgeleyen noktalardan biri olduğunu dile getiren Bilecik, yüzde 13 civarında enflasyon olduğunu hatırlattı. Yoğun nü fusu olan bir ülkede büyümenin sürdürülebilir olması için enflasyonun mutlaka yüzde 5 ve altına indirilmesi gerektiğini vurgulayan Bilecik, “TÜSİAD olarak yüzde 7’ler, yüzde 8’ler tarafında büyüyeceğimize daha fazla hukukun devrede olduğu, daha fazla demokrasiye tutunduğumuz bir ülke olup, yine de büyümede yüzde 5, 6’lar civarında bile büyüsek bu yüzde 7, 8’lerden çok daha değerli bir büyüme olduğunu görürüz” ifadelerini kullandı. l Ekonomi Servisi Erol Bilecik bekBleünytüimsineifaaritzırdı TsllğtlypkkcynldötbğMiieaeitrıeaeüöieıuuenlrotyeiTkyyPkıznrnncrtüBnebr1reülşnüdai,a)eluegd.ıraücüesrnasz2rekasdJanekeaiiyıdkm0isfPri)nnTiikynn1ğültağyeü1P1afıC,ba.e8ıdMdime1airrgsnobn’s5e’MtıepleidCımoüimzlıeuiiak.ki’rç3egnBtçJbruheınioaildizg3’Pyılün’akmtemitnünbsrinu.aaeşnatalMıia2uihçinnp(irnbtsnürnne.çT0uıeutı,oımüorliınseıCytmGnn1öakKyrry7railaiüddgMcel.EraiunyLüusanseyzJaeaanknPecrdmnBiıPdoıkuğnonıfelt1gın)bı(el0ğlleTı,iınMbakGaunbüyubCMbyı0osirü6npçaüole(adeüügyuMmyePı.rlebyrçk4ezaykoünıiürgPnrBüafidh’lünkdnniLfemeaKazçmS’eoamedynidudnnk)aeyeptairziea.oeit3,nrçetmraüdspuBdkiTovl.ısltkiak1eipaareieaitC’iaipğseassslnncydaepnakhMolkeiıiairuaennsglt(moaaPelndnykeBıtnaiemelnreiaiüvtpbnnd’rnarnJınreszioseuiPıinı FItch’ten borç uyarısı 9.3 trilyon dolar olan negatif getirili borç 9.7 trilyona yükseldi. Küresel borç da 226 trilyon doları aştı. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings’ten nin beklendiği kaydedildi. Öte yandan Uluslararası Finans yapılan açıklamada, geçen yıl aynı dö Enstitüsü verilerine göre, dünya ge nemde 9.3 trilyon dolar olan negatif nelinde borç miktarı 2017 ortaların getirili küresel ülke borçlarının Avru da global GSYH’nin üç katı aşarak 226 pa Merkez Bankası’nın azaltma planı trilyon dolar ile rekor kırdı. IIF’in Glo na rağmen 9.7 trilyona yükseldiği be bal Borz Monitörü araştırmasına göre, lirtildi. dünya genelinde borçların GSYH’ye Uluslararası kredi derecelendirme oranı şu anda yüzde 324 seviyesinde. kuruluşu Fitch Ratings, negatif getiri Gelişmekte, kalkınmakta olan eko li küresel ülke tahvili borçlarının 9.7 nomilerin 2018 yılı sonuna kadar çe trilyon ABD Doları’na ulaştığını açık virmeleri veya ödemeleri gereken borç ladı. Avro bölgesinin gayrisafi yurtiçi miktarı 1.7 trilyon dolar. IIF’e göre ge hasıla (GSYH) büyümesinin 2017 yı lişmekte, kalkınmakta olan ekonomi lında beklentileri aştığı, büyüme iv lerin toplam borçları şu anda 59 tril mesinin 2018 yılında devam etmesi yon dolar. l Ekonomi Servisi ekonomi 9 İş dünyası Çağlar’ın erken vedasının, büyük bir kayıp olduğunu dile getirdi. İbrahim Çağlar sonyolculuğuna uğurlandı Önceki gün geçirdiği kalp krizi so nucu hayatını kaybeden İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, Marmara İlahiyat Fakültesi Camii’nde düzenlenen törenle son yolculuğuna uğurlandı. Cenazeye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’ın yanı sıra çok sayıda siyasi isim ve iş insanı katıldı. Çağlar’ın vakitsiz ölümünün derin üzüntü yarattığını dile getiren AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Mahir Ünal, “Her şeyden önce dostumuzdu, güzel insandı. Şimdi ona karşı son görevimizi yerine getireceğiz. Çok üzgünüz, söyleyecek fazla bir şey yok” derken; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise, Çağlar’ın vefatının iş dünyası için büyük bir kayıp olduğunu ifade etti. l Ekonomi Servisi Turkcell, Ensar davasını kaybetti Geçen yıl 45 çocuğa cinsel istis mar konusuyla gündeme gelen Ensar Vakfı’na sponsor olan GSM operatörü Turkcell, o dönemde haklarında tweet atan 124 kişiye “ticari itibarlarını zedeledikleri” gerekçesiyle 10 bin TL manevi tazminat davası açmıştı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nde görülen duruşmada, davayla ilgili emsal karar çıktı. Turkcell’in tazminat talebi reddedilirken, atılan tweet’ler ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Kredinin 55 milyon dolarlık kısmı enerji ve kaynak verimliliği yatırımlarında kullanılacak. İş Bankası’na yeni kaynak sağlandı Türkiye İş Bankası, yurtdışı havale akımlarına dayalı seküritizasyon programı kapsamında 412 milyon dolar tutarında yeni kaynak sağladı. Bankadan yapılan açıklamaya göre, Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings tarafından A notu verilen ve 7 dilimden oluşan işleme, ticari bankaların yanı sıra Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) da yatırımcı olarak katıldı. EBRD tarafından sağlanan 55 milyon ABD Doları tutarındaki kaynak, Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansman Programı’nın 3. fazı kapsamında yenilenebilir enerji ve kaynak verimliliği yatırımlarının finansmanında kullandırılacak. Bankadan yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Yılmaz Ertürk, yurtdışından gelen havale akımlarına dayalı seküritizasyon işlemlerinin Türk bankalarının uluslararası fonlama kaynakları arasında önemli bir yer tuttuğunu belirtti. l Ekonomi Servisi Şeker ihracatçısı söz hakkı istiyor İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Zekeriya Mete, geçen dönemde üretim kapasitesini artırmak isteyen ihracatçılara Şeker Kurumu’nun engel olduğunu savundu. Kapatılan Şeker Kurumu yerine oluşturulacak yeni komitede ihracatçıların yer almak istediğini dile getiren Mete, “Türkiye’nin 2.5 milyon ton şeker üretiminin olduğu yerde bunun yüzde 15’ini kullanan sektörün temsilcilerinin orada olmaması doğru değil. Hakkımızda kararlar alınırken bizim orada olmamamız uygun değil” dedi. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle