05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Çarşamba 13 Aralık 2017 Trabzon’daki Ayasofya Müzesi, 2013’te camiye çevrilip mozaikleri kapatıldı, turistler gelmeyince esnaf isyan etti. 37. İstanbul Film Festivali Sinema Onur Ödülleri belli oldu İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 617 Ni oyuncu Perihan Savaş, yazar ve senarist Osman Şahin ile san tarihlerinde gerçekleştirilecek 37. İstanbul Film yönetmen Aram Gülyüz’e verilecek. Atlas Sineması’nın Festivali’nin Sinema Onur Ödülleri’nin sahipleri belirlendi. müdürü Cevdet Pişkin’e ise Sinema Emek Ödülü verilecek. İstanbul Film Festivali tarafından sinemaya gönül ve emek Ödüller, 6 Nisan Cuma gecesi yapılacak 37. İstanbul Film veren isimlere takdim edilen Sinema Onur Ödülleri bu yıl Festivali Açılış Töreni’nde takdim edilecek. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK [email protected] Oğuz Atay’sız 40 15 yıl Müze cami oldu, turizm etkilendi Trabzon’da ibadete açıldıktan sonra fresk ve mozaikleri ahşapla kapatılan Ayasofya Camii yeniden elden geçirilecek. Camideki ahşap kısımlar kaldırılacak, üzeri tekrar camla kaplanacak alandaki fresk ve mozaikler görünür hale getirilecek. Cami böylece müze olduğu dönemdeki gibi ziyarete açılacak. Ayasofya Kilisesi, Fatih Sultan Mehmet’in 1461’de Trabzon’u fethinin ardından camiye dönüştürüldü. Cami, restorasyon çalışmasının ardından 1961’de müze olarak hizmet vermeye başladı. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün, yapının Fatih Sultan Mehmet Vakfı’na ait olduğu gerekçesiyle açtığı dava, 2012 yılında sonuçlandı ve eser Ayasofya Müzesi Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildi. Bu devrin ardından cami olarak kayıtlara geçen ve freskleri asma tavan ve özel perdelerle kapatılan Ayasofya’da 28 Haziran 2013’te yıllar sonra ilk kez namaz kılındı, temmuz ayı başında da ilk cuma namazıyla cami resmen ibadete açıldı. Ama bu değişim de yabancı ziyaretçi sayısının azalmasına neden oldu. Bunun üzerine Kültür ve Turizm İl Müdürü Ali Ayvazoğlu, Trabzon’da turistlerin gidebileceği mekân sayısını artırmak için çalışma yürüttüklerini belirterek şöyle dedi: “Ayasofya’da şu anda gördüğümüz yapı değişecek. Oradaki ahşap kısım kalkacak. Orası tamamen camla kaplı olacak. Tavan kalkacak. Daha önce görmüş olduğunuz tüm o fresklerin hepsi görünür konuma gelecek. Şu anda namaz kılınan kısım daha ön kısma alınarak o alanda gelen ziyaretçileri gezdir me imkânı sağlanmış olacak.” Ayasofya esnafı dertli Ayasofya Camii çevresindeki esnaf da yabancı turist sayısının azalmasından dert yandı. Esnaftan Sonat Kaynar, Ayasofya’nın müze olduğu dönemlerde yoğun ziyaretçi aldığını anlatarak, “Bizim de işlerimiz iyiydi. Burası camiye dönüştürülünce turistler gelmemeye başladı. Tur otobüslerinin adresi burasıydı. Burası yeniden müzeye dönüştürülse ilimizin ziyaretçi sayısı artacaktır” diye konuştu. 31 yıllık esnaf Muhammet Demeli de Ayasofya camiye dönüştürülürken kimsenin görüşünün alınmadığını öne sürdü. Demeli, “Güzel mi oldu? Bunu tartışmak gerekiyor. Ben 31 yıldır burada esnafım. Günde buraya günde en az 50 otobüs geliyordu. Bunların hepsi yerli, bunun yanında yabancı turistler de gelse ne olurdu? Camiye dönüştürüldüğü için yabancı turistler buraya gelmiyor ama yerli turistlerin bir ilgisi var. Ama yabancı turist ilgisini kaybettik” ifadelerini kullandı. l DHA Soprano Zehra Yıldız Kartal’da anılacak Soprano Zehra Yıldız Kartal’da anılacak Türk operasının unutulmaz sopranosu Zehra Yıldız, Kartal Belediyesi’nin düzenlediği bir geceyle anılacak. Kartal Belediyesi ve Zehra Yıldız Kültür ve Sanat Vakfı’nın işbirliğiyle düzenlenen anma gecesi, sanat dünyası ve halkın katılımıyla 16 Aralık 2017 Cumartesi günü saat 20.30’da Hasan Âli Yücel Kültür Merkezi’nde yapılacak. Bu yıl 20.’si düzenlenecek anma gece sinde piyanist Gökhan Aybulus; soprano Bengisu Çimen, soprano Elif Tuğba Tekışık, kontrtenor Kaan Buldular ve bariton Noyan Coşkun; kemanda Şeniz Aybulus ve Gülen Ege Serter, viyolada Elena Ünaldı ve çelloda Mutlu Varlık Kocaili’den oluşan ‘Nemeth Quartet’ ile birlikte sahne alacak. Anma gecesine katılmak isteyenler, ücretsiz ebiletlerini www.kartal. bel.tr adresinden temin edebilir. Füreya ve Renkler... Kale Grubu tarafından hayata geçirilen ve 18 Kasım tarihinde kapılarını açan Füreya Koral’ın en kapsamlı retrospektif sergisi kapsamında düzenlenen ‘Füreya Buluşmaları’nın üçüncüsüne Prof. Gül İrepoğlu konuk oldu. ‘Füreya ve Renkler’ etkinliğinin konuğu olan sanat tarihçisi ve yazar Prof. Gül İrepoğlu, Büyükada renklerinin, Füreya’nın sanatındaki izlerini anlattı. Prof. Gül İrepoğ lu; Füreya’nın sanatçı kimliği ve vizyonu; iç renkleri ve yapıtlarının renkleri üzerinde durarak, Büyükada renklerinin Füreya’nın sanatındaki izlerine değindi. Konuşmasında Füreya’nın yapıtlarında sıkça kullanmayı tercih ettiği turkuvaz renginin ve kavramının bu topraklar için anlamına vurgu yapan Prof. İrepoğlu, açılımları örnekleyerek sanatçının bu renkten nasıl esinlendiğini anlattı. Bir elin parmaklarını geçmeyen eserleriyle edebiyatımızda derin izler bıraktı Oğuz Atay. Ölümünün 40. yılında ‘Tutunamayanlar’ın yazarı Oğuz Atay’ı edebiyat dünyasına sorduk Edebiyatımızın erken kayıplarından Oğuz Atay. Beyin tümörü yüzünden henüz 43 yaşında hayata veda eden yazar geride az sayıda ama etkisi ölçülemeyecek denli büyük eser bıraktı. Onu tutkuyla seven sayısız okurun yanı sıra kendinden sonra gelen hemen tüm yazar kuşaklarını derinden etkiledi. İlk romanı “Tutunamayanlar”ı 1972 yılında yayımlayan ve bundan 5 yıl gibi kısa bir süre sonra hayata veda eden Atay’ın bugün ölümünün 40. yıldönümü. Biz de bu vesileyle, Türkçenin bu unutulmaz kalemini yazarlara soralım ve onların cümleleriyle analım dedik. Selim İleri Her şeyden önce sonsuz özlediğim bir dost onun yanı sıra eserlerini de yeniden ve yeniden okuduğum, çağdaş edebiyatımızın çok önemli bir yazarı. Özellikle “Oyunlarla Yaşayanlar” adlı eşsiz tiyatro oyununun mutlaka yeniden okunması gerektiği kanısındayım. Cevat Çapan Oğuz Atay’ı kaybedeli 40 yıl olmuş... Bu 40 yıl içinde Oğuz Atay sağlığından daha çok yaşayan bir yazar haline geldi. Ne yazık ki yaşarken değeri bilinmedi, yazdıkları, “Tutunamayanlar” romanı olsun, “Tehlikeli Oyunlar” ya da “Oyunlarla Yaşayanlar” oyunu olsun, hak ettiği ilgiyi görmedi. Bu yüzden kendisi mutsuz öldü diyebilirim, yazdıklarının anlaşılmaması yüzünden. Öldükten sonra bir efsane yazar haline geldi ve tabii okurları pişmanlık da duysalar, değerini zamanında bilmedikleri için, bunu giderebilmek adına her bakımdan onu değerlendirmeye çalıştılar. Bunun şöyle bir tehlikesi var... Belki kitaplarından çok Oğuz Atay’ın ken Atay’ın iki labirenti küçük İskender Oğuz Atay’ın romanlarında hep iki labirentte kaybolmayı sevdim ben; ilki cam labirent ki içine girdiğinizde geldiğiniz, gitmeye çalıştığınız her yeri görürsünüz ve kaybolmanıza, bir türlü oradan çıkamamanıza yol açan bu saydamlılığı, şeffaflığı anlamak için didinirsiniz. Cam labirent tüm birikimiyle coğrafyanın günlüğüne karşılıktır sanki. İkinci labirent ise ayna lı labirenttir ki ona can dayanmaz: Bütün tıkanıklığın, kilitlerin önünde kendi suretiniz, yani insanın varlığı ve sebebi durur. Cam ile ayna arasında trajikomik bir ülke ve yaşayanları. Benimle yaşıt olanlar Oğuz Atay yeniden gündeme gelip de onunla tanıştıklarında ergendiler ve seksen kuşağının şekillenmesinde ciddi önemi ve ağırlığı bulunan bu kaleme her zaman büyük bir saygı, engin bir sevgi beslediler. Başta ben. disini ele aldılar, onun hakkında konuşmak istediler; bu birtakım yanlışlara yol açıyor, onun kişiliğinden çok yazdıklarından yola çıkmak daha doğru olur. Eleştirel bir yaklaşım, yani onu efsaneleştirmek yerine yazdıklarını anlamaya çalışmak çok daha doğru olur bence. Şebnem İşigüzel Okur onun olduğu yere son yirmi yılda gelebildi. Bir yazar olarak hayat macerası, eserleri kadar önemlidir benim için. Masamın başında dünyanın batmasını istediğim zamanlarda umut verir. Orhan Pamuk (Eposta yoluyla ulaştığımız Orhan Pamuk, “Öteki Renkler” adlı kitabındaki Oğuz Atay ile ilgili bölümden bir alıntı yapmamızı önerdi, biz de aşağıdaki bölümü alıntılıyoruz) Yazarları bildiğimiz ama yazmadığımız şeyleri yazdıkları için severiz. Hem başkala rına benzemediğimiz için edebiyatla ilgileniriz hem de edebiyat bize başkalarına benzediğimizi öğretir. İki türlü Oğuz Atay okuru vardır. 1. “Ah canım Selim!” duyarlığına ilgi duyan kültür ve melodram düşkünü okur. 2. “Bat dünya bat!” sinizmini seven alaycı okur. Ben ikinci takımdanım ve birincilerin Oğuz Atay’dan pek bir şey anladıklarını sanmıyorum. Ayşe Sarısayın Oğuz Atay Türk edebiyatında derin izler bırakmış, roman sanatına yenilikler getirmiş bir yazarımız. “Tutunamayanlar”ı lise yıllarımdan başlayarak yaşamımın belli dönemeçlerinde birkaç kez okudum, eşsiz “Demiryolu Hikâyecileri” öyküsünden her okuyuşumda farklı tatlar aldım, alıyorum. Erken ölümü büyük bir kayıptı, yaşasaydı ardında bıraktığı nitelikli kitaplara çok daha fazlası eklenecekti kuşkusuz, ama ben en çok, 1979’dan günümüze bu topraklarda yaşanılanları onun kaleminden okuyamıyor olmamıza hayıflanıyorum. Kısa ömrüne hâlâ tartışılan eserler sığdırmış bir yazar, o ince ironisiyle bize bizi ne güzel anlatırdı kimbilir... ‘8. Fotoğraf Sanatçıları Dizisi’nin konuğu: Yıldız Moran ‘Görkemli bir dağ gibi...’ Eczacıbaşı’nın, her yıl bir fotoğraf sanatçısının retrospektif kitabını izleyiciyle buluşturduğu “Fotoğraf Sanatçıları Dizisi”nde bu yılın sanatçısı Yıldız Moran oldu. Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı’nın yayın haklarına sahip olduğu kitabın arka kapak açıklaması şöyle: “Yıldız Moran, Cumhuriyet Dönemi Türkiye fotoğraf sanatında yapıtlarıyla hepimizi etkileyen görkemli bir dağ gibidir. Yüceliğini anlamak, değerini kavramak için onun hayatına ve yapıtlarına uzun uzun ve dikkatlice bakmak gerekir. Moran’ın fotoğraflarında yansıttığı atmosfer, adeta sihirli bir dağ masalından kopup gelmiştir. Ülkemiz fotoğraf sanatı, Yıldız Moran’a, özünde insan sevgisinin yattığı bambaşka bir dili öğrettiği için teşekkür borçludur.” Aytmatov’un heykeli Maltepe’de... Yeşilçam’ın en sevilen film lerinden “Selvi Boylum Al Yazmalım”ın öyküsü gibi dünyaca ünlü pek çok öykünün yazarı, Kırgız edebiyatçı Cengiz Aytmatov’un heykeli, 89’uncu doğum gününde Maltepe’de açıldı. Eylül ayında halkoylamasıyla adı Cengiz Aytmatov Parkı olarak değiştirilen ve eski adı Orhangazi Parkı olan parkta yapılan açılış törenine Cengiz Aytmatov’un oğlu Asgar Aytmatov, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, Bedrettin Dalan ile çok sayıda Kırgız ve Türk vatandaş katıldı. Cengiz Aytmatov Parkı’na Aytmatov’un heykelini yaparak ünlü edebiyatçıyı Maltepeli yaptıklarını ifade eden Belediye Başkanı Kılıç, şunları söyledi: “Onun anısı önünde saygıyla eğiliyoruz ve genç kuşaklarla köprü vazifesini görmesini istiyoruz. Ümit ederim ki bu dünya yazarını bundan sonraki kuşaklara da tanıtabiliriz. Hepimizin gönlünde yer etmiş bir yazarı Maltepeli yapmanın gururunu yaşıyoruz.” Cengiz Aytmatov’un heykelinin yapılmasından ve eserlerinin hâlâ severek okunmasından büyük mutluluk duyduğunu kaydeden Asgar Aytmatov ise katılan herkese ve Maltepe Belediyesi’ne teşekkür etti. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle