03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 11 Aralık 2017 TASARIM: FUNDA YAŞAR ER İtirafların davası haber 7 ACININ YILDÖNÜMÜ TürkiyeABD krizini derinleştiren Rıza Sarraf davasında üçüncü haftaya giriliyor. Sarraf’ın itirafları ve ilk kez gün yüzüne çıkan belgeler, daha çok tartışmalara gebe ŞEBNEM ARSU AKP iktidarının kendisine karsı Fethullah Gülen ve örgütü eliyle Amerika’da yönetilen yasal bir darbe olarak tanımladığı davayı, ABD yetkilileri, gayet net bir şekilde ülke çıkarlarını ve prensipte onlarca ülkeye uyguladıkları yaptırımları korumak/ kollamak amaçlı olduğunu söylüyor. Ancak davanın şimdiye kadarki sürecinde Türkiye hükümetini zora sokabilecek birçok bilgi ve belge de paylaşıldı. Etkin pişmanlık hakkından yararlanıp davanın kilit sanığı iken ana tanığı konumuna gecen İran asıllı Türk altın tüccarı Rıza Sarraf’ın anlattıkları bu anlamda iddiaların belkemiğini oluşturdu. Sarraf’tan teyitli deliller Savcılık tarafından tanık koltuğuna oturduğu günden itibaren belge yağmuruna tutulan Sarraf, her bir telefon konuşması tapesi ya da belge 12 kişilik jüriye sunulmadan, bu delilleri daha önceden dinleyip, ya da okuyup, gerçeği yansıttıkları konusunda teyitte bulundu. Herkesin birbirine bir nebze şüphe ile baktığı mahkeme salonunda, belki de hayatın normal seyrinde bir araya gelemeyecek gruplara mensup insanların olduğu tahmin edildi; Gülen sempatizanları, Türkiye’nin ABD’deki resmi temsilcilik elemanları, muhalefet yanlıları, hükümet destekçileri, CIA temsilcileri, FBI görevlileri, MİT elemanları ve Sarraf’ı yakından görüp dinleyebilmek için sabahın 8’inde sıraya giren sıradan Türk turistler. Yaralayan manzara 2013 yılı Aralık 1725 dönemi ve öncesinde birçok vatandaşın kaynağını sorgulamakla birlikte merakla dinlediği ve takip ettiği telefon tapelerini, yumuşak halılar ve drape perdelerle kaplı şık mahkeme salonunda yankılanışını duymak bile duruşmaya gelen çoğu kişi için oldukça ilginç bir tecrübeydi. Hangi kesimden olursa olsun, davayı takip edenler arasında konuşulan, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve hükümetine mensup kişilerin böylesine ciddi ihlal iddialarının tartışıldığı bir davada konu edilmesinin vicdanları yaralaması oldu. Atilla’nın ekibi rahatsız Dava başlamadan önce yapılan, deliller ve tanıkların belirlendiği ara duruşmalarda, savcılık makamı ellerindeki 6 bini aşkın dokümandan bir seçki ile savunma makamının karşısına geldi. Aralarında eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın da bulunduğu sekiz sanıklı davanın tek tutuklu sanığı Mehmet Hakan Atilla’nın milyon dolarlık oldukları tahmin edilen savunma avukatları, bu delil bombardımanı altında ezildiklerinden şikâyet ettiler. Davanın başlayacağı günün sabahı bile erteleme talep ettiler ancak davaya bakan yargıç Richard Berman, zamana karşı yarışılan süreçten taviz vermedi. Kabarık doküman Savcı tarafından bu hazırlık döneminde sunulan ve delillerin yetkinliğine atıf yapılan bir doküman ilginç detaylar taşıyor. “Bu davada yer alan deliller, isnat edilen suçlara dair suça ortak olanlar arasında suçun mahiyetinin anlaşılmasına dair sayısız iletisim içerecek” diyen belge, bu dosyaların içinde işbirliği içinde olanların hesaplarından elde edilen email iletişimleri, Sarraf ve Atilla’nın telefonlarından elde edilen elektronik yazışmalar, Türkiye kolluk kuvvetleri tarafından elde edilen telefon konuşmaları kayıtları, aynı kayıtların dökümleri ve yine Türkiye kolluk güçleri tarafından sanıkların telefonlarının yanı sıra ev ve ofis aramalarında ele geçirilen belge fotoğraflarının da yer aldığını yazıyor. Dikkat çeken tarihler Bazı konuşmaların, Türkiye hükümetinin, ‘Gülen’in paralel devletinin uzantıları’ diyerek yargı ve emniyetten yüzlerce kişinin işine son verdiği 2013 yılı Aralık ve 2014 yılı Ocak tarihlerinin sonrasına denk geldiği de gözlerden kaçmadı. Dava surecinde Sarraf tarafından bizzat ortaya atılan iddialar ise yazılı delillerde okunan bilgilerin ilk elden teyidi anlamında hem savcılık hem de Sarraf’ın ifade verirken söylediği para miktarları, sıradan insanlardan oluşan 12 kişilik jüriden hayret nidaları yükselmesine neden oluyor. En ciddi iddia Berat Albayrak Direkt ve çapraz sorgusu sekiz gün süren Sarraf’ın tanıklık koltuğundan inmeden ileri sürdüğü en ciddi iddia, 17 Aralık 2013 tarihinde tutuklanıp 76 gün sonra salıverildikten sonra Halk Bankası ile yeniden yasadışı ticarete devam edebilmesi için şimdinin Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın aracı olduğu beyanıydı. Sarraf, avukatı ile aralarında geçtiğini söylediği cep telefonu mesaj görüntülerinde kendisine ‘Damat’ ifadesi ile atıfta bulunulan Albayrak’ın o dönemde enerji bakanı olmadığını, ‘bb’ olarak belirtilen dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşüp, isteksiz Halk Bankası idaresine ‘ticarete başlayın’ talimatı vereceğinden bahsedildiğini açıkladı. Atilla çok serinkanlı Her duruşmada avukatlarının arasında sessizce notlar alan, aralarda oldukça serinkanlı ve güler yüzlü bir ifade ile hukukçular ile sohbet ettiği görülen Atilla, aralarında kara para aklamak, bankacılık yolsuzluğu da bulunan altı ayrı suçla yargılanıyor. Sarraf ‘in “Kesinlikle rüşvet vermedim” dediği nadir yetkililerden olan Atilla’ya karşı sunulan delillerin zayıflığına dikkat çeken avukat, “İki email ve birkaç yazışma ile bu suçların işlendiğine jürinin kanaat getirmesi çok zor, tamamen haksız bir yargılama” seklinde konuştu. Öte yandan; bir soruşturma açıldığı zaman Halk Bankası ve adı geçen Arap – Türk Bankası gibi diğer bankalara kesilecek cezaların mali yükünden uluslararası para piyasalarında ve finans çevrelerinde ülke güvenirliğinin olumsuz etkilenebileceği yorumları yapılıyor. Olası sonuçlar hakkında yorum yapan Akbulut Hukuk Firması sahibi Avukat Cahit Akbulut, “Halk Bankası ve diğer adı geçen bankalara ceza kesilmesi bir yana Amerika ile ticaret yapması engellenebilir, Amerika’nın hukuki banka sisteminin dışında tutarlarsa ticari faaliyetleri etkilenir” diye konuştu. Hakan Atilla Önümüzdeki duruşmada neler olacak? Sarraf’in çapraz sorgusu tamamlanınca boşalan salonda sırayı diğer tanıklar alacak. Jüri ve seyirciler tarafından bir hukuk belgeseli tadında takip edilen duruşmalarda pazartesi günü çapraz sorgusuna devam edilecek olan eski CIA Direktör Yardımcısı David Cohen’den sonra eski Türk kolluk güçleri mensubu olan ve sunulan iletişim delillerinin nasıl toplandığı ve orjinalliği konusunda sorulara cevap verecek olan bir tanığın dinlenmesi bekleniyor. Savunma hazırlıkta Atilla’nın savunma ekibi, Türkiye’de iddialarla alakalı çok kapsamlı bilgi verebilecek tanıklarının olduğunu ancak ABD’ye yargı dokunulmazlığı olmadan giriş yapmaya çekindikleri için gelemediklerine değinmişti. Bu şahısların telekonferans yolu ile duruşmaya bağlanmaları ise iki ülke arasındaki bürokratik nedenler yüzünden pek olası görülmüyor. Savunma, bu tanıklar hakkında detaylı bilgi vermezken, aynı ekipten bir avukat “Bekleyin, her şey değişebilir” diyerek hazırlıklarının her türlü bürokratik engele rağmen kuvvetli olduğu imasına bulundu. New York’ta Noel öncesi sokakların geleneksel yeşil ve kırmızı renklere büründüğü bu günlerde, çoğu aile sahibi 12 kişiden oluşan jürinin, kararını tatil sonrasına bırakmayacağı tahminleri yapılıyor. Yine de davanın sürecini, davada dinlenecek olan tanıklar, çapraz sorguları ve sunulmayı bekleyen diğer deliller belirleyecek. ‘Deliller sahte demek yetmez’ Hukuk uzmanları ABD’de görülen davalarda yabancı emniyet birimlerince elde edilen delillerin kullanılmasının bu davaya özel değil, zaman zaman rastlanan bir uygulama olduğunu belirtiyorlar. “Stratejik olarak, her savcı edindiği bu delilleri kendi yerel istihbaratı ile teyit etmek isteyecektir” şeklinde konuşan eski savcı ve Brooklyn Hukuk Okulu Profesörü Miriam Baer, “Atilla Bey’i savunan avukatlar bu belgelerin orijinalliğinden şüphe ediyorlarsa, duruşma esnasında güvenilirliklerini tabii ki tartışabilirler” dedi. Ancak bunun sözlerin ötesinde bir sunumla desteklenmesi gerektiğini ekleyen Baer, “Bunlar sahte demekten öteye geçmeleri gerekir. Hükümetin sunduğu delillerin sahte ya da orijinal olmadığını kanıtlayacak veriler gerekir” dedi. Bazı telefon konuşmalarının ve delillerin, Türk hükümetinin, ‘Gülen’in paralel devletinin uzantıları’ diyerek yargı ve emniyetten yüzlerce kişinin işine son verdiği 2013 yılı Aralık ve 2014 yılı Ocak ayı sonrasına denk geldiği ise gözlerden kaçmadı. Bazı telefon konuşmalarının dökümünün altında küçük punto harflerle, “Türk kolluk güçleri tarafından temin edilen bu konuşmaya ait metinde ek ifadeler kullanılmıştır” ibaresi ise FBI ve New York savcılarının Türk kaynaklardan gelen tercümelere itibar etmediklerini gösteriyor. savunma için ayrı bir önem taşıyor. Sarraf, İran hükümetine petrol ve doğalgaz karşılığı ödenen paranın resmi yollardan, ABD’nin de bilgisi dahilinde, İran Merkez Bankası’na ait hesapta toplandığı, ancak yaptırımlara tamamen aykırı olarak, Iran’ın yurtdışındaki ödemelerinin yapılabilmesi için bu paranın nasıl yasadışı yollarla ülke dışına çıkarıldığını anlatmıştı. Jüriyi afallatan sunum Bir eğitmen ciddiyeti ile, elinde gazlı kalemleri büyükçe bir panoda çizim yaparak sunumunu gerçekleştiren Sarraf’ın karmaşık ve ticarete hâkim her bankacıyı hayretlere düşürecek sistemini, sıradan hayatlar yasayan 12 jüri üyesinin ne kadar anlamış olduğu belirsiz. Tanık, ‘İran’a yapılıyor gibi görülen altın ticaretinde altın, gıda ticaretinde gıda hiçbir zaman İran’a ulaş madı’ diyerek paravan şirketler ve kişiler aracılığı ile evrak üzerinde gerçeklesen sahte ticaretten yaklaşık 150 milyon ABD doları kazandığını da anlattı. Bu sistemin yürüyebilmesi için ödediğini söylediği rüşvetler, Sarrafa ait Safir Altın ve Royal Ticaret’in şirket içi dökümleri bir bir ekranlara yansıtıldığında mahkeme salonundan derin uğultular yükseldi. O saatleri şaka sandılar Bir dönem Türkiye gündemini de meşgul eden Çağlayan’a verildiği iddia edilen pahalı bir saatin de girdisi olan doküman hakkında Hint asıllı ABD savcısı Sidhardha Kamaraju’nun, “Bu saat nedir” sorusuna Sarraf’ın, “Hangi saat hatırlamıyorum, birçok saat var” demesi sinirlerin gerildiği salonda bir espri olarak algılandı. Espri olmadığı ise Sarraf’ın ciddi yüz ifadesinden anlaşılıyordu. l NEW YORK ‘Halk Bankası’na ceza gelmez’ İddialarının temelinde yer alan Halk Bankası’na ABD tarafından oldukça ciddi bir cezanın kesilebileceği kulislerde konuşulsa da bu dava kapsamında bu yönde bir karar çıkmasının olası olmadığını, davayı izleyen hukukçular dile getiriyor. İsmini vermek istemeyen ve davayı ilk gününden bu yana takip eden bir hukukçu, “Anlatılanlar ışığında, Türkiye’deki yasal süreçlerde de gördüğümüz gibi, ayrı bir soruşturma açılabilir ancak burada yargılanan Halk Bankası değil” dedi. Hatta yargılanan Atilla için bile bir cezanın aslında mümkün olmadığının altını çizdi. Terör saldırısında ölenler anıldı Beşiktaş Vodafone Park Stadı çevresinde 10 Aralık 2016 tarihinde düzenlenen ve 39’u emniyet mensubu 46 kişinin şehit olduğu bombalı terör saldırısının yıldönümünde şehitler için Vodafone Park’ta bulunan Kartal Yuvası önünde dua okunarak lokma dağıtıldı. Beşiktaş 2.Başkanı Ahmet Nur Çebi anma töreninde “Teröre karşı tek vücuduz” dedi. İstanbul Teknik Üniversitesi Tarih ve Kültür Kulübü üyeleri de terör saldırısında hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulundu. İstiklal Marşı ve Kuranı Kerim okuyup dua etti. Kalabalık daha sonra Dolmabahçe Gazhane Caddesi’ni 46 saniye araç trafiğine kapattı. Dava sürüyor Öte yandan saldırıya ilişkin dava sürüyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 10 sanık hakkında iddianame düzenlenmiş, sanıklar hakkında “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” suçun başta olmak üzere birçok suçlamayla ağır hapis cezaları istenmişti. İlgili mahkeme, yargılamaya 2627 Şubat 2018’de Bakırköy Adliyesi’ndeki duruşmayla devam edecek. Reina davası bugün başlıyor Ortaköy’de yılbaşı gecesi Reina’da gerçekleştirdiği saldırıda 39 kişiyi öldürdüğü ve 79 kişiyi de yaraladığı iddia edilen Abdulkadir Masharipov ile saldırıda rol aldığı belirtilen IŞİD terör örgütü üyesi 56 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması bugün görülecek. İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından güvenlik gerekçesiyle, Silivri Cezaevi yerleşkesinde bulunan salonda yapılacak olan duruşmalar bugün başlayarak cuma gününe kadar sürecek. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcılığı tarafından hazırlanan 90 sayfalık iddianamede 51’i tutuklu 57 şüpheli yer aldı. İddianamede saldırıda 39 kişinin öldüğü 79 kişinin ise yaralandığı kaydedilirken, aralarında Reina işletmecisi Mehmet Koçarslan’ın da bulunduğu 121 kişi ve bir işletme “mağdur müşteki” olarak yer alıyor. Mimar ve oğluna ‘hakaret’ cezası Bodrum’da yaşayan mimar ve Dibeklihan Kültür ve Sanat Köyü Yöneticisi Cenap Tezer ile oğlu Emrah Tezer’in ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ davasında karar açıklandı. Cenap Tezer ve oğlu Emrah Tezer’e 1’er yıl 2’şer ay hapis cezası verildi. Ayrıca Emrah Tezer 7 bin TL para cezasına çarptırıldı. Dibeklihan Kültür ve Sanat Merkezi’nin yöneticiliğini yapan ve ‘Ünlülerin mimarı’ olarak bilinen Cenap Tezer ile bilgisayar teknisyeni oğlu Emrah Tezer hakkında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında sosyal paylaşım sitelerinden hakaret içeren paylaşımlar yaptıkları iddiasıyla açılan dava cuma günü sonuçlandı. Bodrum 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde sonuçlanan davada Cenap Tezer ve oğlu Emrah Tezer’e 1 yıl 2’şer ay hapis verildi. Emrah Tezer’e 7 bin TL de para cezası verildi. Cezalar, 5 yıl süresince ertelendi. l DHA İtirafçı subaylar FETÖ’yü anlattı Fetullahçı Terör Örgütü’ne üye oldukları gerekçesiyle yargılanan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndan ihraç edilen 2 subay ile bir astsubayın yargılandığı dava karara bağlandı. Davaya bakan İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, henüz haklarında soruşturma başlatılmadan polise teslim olan teğmen Y.E. ile yüzbaşı A.F., hakkında örgüt hakkında itiraflarda bulundukları gerekçesiyle etkin pişmanlık hükümlerini uygulayarak ‘ceza verilmesine yer olmadığına’ karar verdi. İtirafta bulunan eski askerler, örgüt üyeleriyle nasıl irtibat kurduklarını ve sınav sorularının ne şekilde geldiğini anlattı. İtirafçılardan Y.E., FETÖ iltisaklı özel bir okulda müdür yardımcılığı yaptığı sırada örgütün istemesi üzerine 2015 yılında askeri okul sınavlarına girdiğini, sınavdan 3 ay önce kendisine verilen kitapçığa çalışarak sınavı kazandığını söyledi. Örgüt elemanları tarafından 2013’te kendisine Twitter hesabı açıldığını, bu hesaptan örgüte ait dershanelerin kapatılmaması için yapılan paylaşımları etiketlediğini anlatan Y.E., ByLock, Kakao talk programlarını kullandığını da itiraf etti. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle