02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 11 Aralık 2017 14 haber/yorum EDİTÖR: HAKAN AKARSU CHES’in işleri CHES, bu ülkenin 16 Nisan 2017’de anayasa değişikliğiyle oluşturulan siyasal rejiminin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Etme Sistemi’nin, destekçisi MHP Genel Başkanı tarafından önerilen kısaltmasıdır. Hükümet sözcüğü “etme”yi de içerir, kısaltma CHS biçiminde de olabilirse de aslına bağlı kalalım. CHES’in özellikleri, uygulamalarıyla açıklık kazanıyor. Geçen haftaya iki uygulama damga vurdu: Düşman yaratmaya artan hızla devam ve sorun çözmede yeni yöntem. Düşman yaratma CHES düşmansız yaşayamıyor; yaşaması için karşısında bir, birkaç düşman olmalı; düşman yoksa yaratılmalı; CHES bu anlayışın yalın adıdır. Düşman, ülke içinden olabileceği gibi dışından da olabilir. Anımsanacağı gibi 2015 ortalarından sonra iyice belirginleşen CHES sürecinde Meclis’te bulunan muhalefet çok büyük ölçüde çalışamaz kılındı. Kendisini eleştiren gazeteciler ve bilim insanları, hapsedilerek ve işlerinden uzaklaştırılarak iyice sindirildi. Yine o süreçte kimi AB ülkeleriyle söylem savaşları verildi. Şimdilerde ABDFETÖZarrab üçlüsünün yalnız CHES Başkanı’na değil, Türkiye’ye karşı savaş açtığı; şantaj yaptığı; komplo düzenlediği ve üstelik CHP’nin düşmanla işbirliği yaptığı öne sürülerek savaş daha da yoğunlaştırılıyor. Bunlar yetmedi. CHES ve AKP Genel Başkanı geçen hafta Yunanistan’a gitti; iki ülke arasındaki güncel sorunları görüşmekle yetinmedi; Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedi olan Lozan Barış Antlaşması’nı, güncellenmeli diye, üstelik iki ülke arasındaki tüm sorunları kaşıyarak tartışmaya açtı. Tam o sırada, CHES’in savaşkanlığına benzin döken ABD Başkanı’nın Kudüs kararı geldi. Önde gelen Arap ülkeleri Filistinlilere sabırlı ol çağrısı yapar ya da sessiz kalırken Türkiye, Kudüs’ü kırmızı çizgi saydığını, buradaki mücadelemizi son ana kadar kararlılıkla sürdüreceğiz noktasına taşındı. Varlığını düşman yaratmaktan alan CHES yönetiminden ılımlı, akılcı, hele de barışçı bir dış politika elbette beklenemez. Sorun çözme yöntemi CHES sorunların çözümünde eşi görülmedik bir yöntem uyguluyor. Çözümü kapalı kapılar arkasında hazırlıyor; bunu içine sindirdiğini kamuoyuna açıklıyor; sonra da çözümü kendisi beliriyor. Bu yöntemin bir örneği geçen hafta yaşandı. Çalışma yaşamının yıllardır kanayan yarası olan taşeron işçiler sorununun çözümü için, çok sınırlı da olsa, olumlu sayılabilecek bir adım atıldı. Kuraldır, bir sorunun çözüm yöntemi, çoğu kez, çözümün ve buradan ülke yönetiminin niteliğini de belirler. Bu nedenle yöntem çözümün kendisi kadar önemlidir. Türkİş, DİSK ve Hakİş, yani bu ülkenin en büyük üç işçi sendikasının genel başkanlarının açıklamalarından kamuoyu öğreniyor ki, CHES’in taşeron sorununun çözümü çalışmalarından sendikaların, hiçbirinin haberi yok. Katılmaları bir tarafa, sendikalara süreçle ilgili ara bilgi bile verilmemiş. Bugüne dek uyguladığı politikalarla, başta sendikalar olmak üzere emek örgütlerini, meslek oda ve birliklerini iyice zayıflatmaya çalışan, onların bir bölümünü tümüyle kendisine bağlamış olan CHES’in, taşeron olayındaki tutumunun tek bir anlamı vardır: İşçinin gözünde sendikaları iyice küçültmek ve onları tümüyle önemsizleştirmek. Oysa sendika yoksa demokrasi de yoktur. Yapılan, emekçilere bir şey verilecekse onu da biz veririz katılığıyla toplumun belleğine emekçinin yurttaş olarak gerektiğinde de örgütüyle hakkını aramasını değil, kul olarak kendisine verilenle yetinmesini iyice yerleştirmeye çalışmaktır. CHES, bir taraftan sürekli düşman yaratarak, diğer taraftan da emekçileri mutlak anlamda kendisine bağımlı kılarak güçlenmek istiyor. 11 ARALIK 2017 SAYI: 33668 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:38 06:21 06:42 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:12 13:04 15:22 07:53 12:49 15:10 08:11 13:11 15:37 Akşam 17:45 17:32 17:59 Yatsı 19:11 18:57 19:22 Geçtiğimiz günlerde bir okulda yaşanan şiddet olayı, Cumhuriyet’te haberleştirildi. Söz konusu okuldaki öğrencilerin, olayın doğrudan tarafı olmayan kimi velileri, tekil bir olayın söz konusu olduğunu, bu şiddet olayı nedeniyle okulun karalanmasına yol açacak bir haberi Cumhuriyet gazetesine yakıştıramadıklarını savunan iletiler gönderdiler. Olayın ayrıntılarını muhabir arkadaşımıza ve yazıişleri yöneticilerine sordum; itirazlara yanıtlarını aldım. Aşağıda olayın doğrudan muhatabı olmayan öğrenci velilerinden gelen iletilerden bir kısa örnek ve gazete yönetiminin kısa yanıtını okurların ilgisine sunuyorum. Veliler ne diyor? “Okulda yaşandığı iddia edilen bir lisans öğrencisinin ortaokul/lise öğrencilerine şiddet uyguladığı olayı zaten adli/idari birimlerce incelenmektedir. Böyle bir durum varsa gerekli yaptırımlar yerine getirilecektir, olmazsa da bunun takipçisi bizzat bizler olacağız, ricamız bize de güvenmeniz. Hiçbir şekilde şiddetin yanında olmadığımızı, ancak yargısız bir infaza da karşı olduğumuzun bilinmesini isteriz. Cumhuriyet gibi bugüne kadar okurları tarafından yayıncılık ve habercilik anlayışına güvenilirliği bulunan gazete ve diğer birkaç basın kurumu ile görsel medyada yapılan haberler son dönemde eğitim sistemindeki olumsuzluklar nedeniyle aklımıza başka soruları da getirmiştir. Endişemiz, “Sanat da neyin nesiymiş, gidin ahlakınızı ve dininizi öğrenin” mantığını yaygınlaştırmasından, ülkeye ve dünyaya sanatçı yetiştirme eğiliminde olan bu kurumları olumsuz biçimde değiştirmek için malzeme edilmesinden de korkmaktayız.” Yazıişlerinin yanıtı: “Öncelikle haberde gerçekdışı hiçbir şey yok. Arkadaşlarımız Gazetecinin Tarafı Gerçektir şiddet gören çocukların fotoğraflarını da gördü, gazetede kullanmak istedik, aile çekindiği için vermedi. İkincisi, haber yapılırken okul yönetiminin de görüşüne başvuruldu. Yöneticiler şiddet uygulayan öğrencilerini çok seviyor olmalı ki küçük çocukların yediği dayağı değil, velilerin bu kişiye gösterdiği tepkiyi (orada da şiddet var) mesele yaptı. Velilerin gönderdikleri iletilerde muhabirin ve bizim gazeteciliğimizi sorgulaması hiç hoş değil, şu sıralarda savcılar bize bu tür ‘gazetecilik derslerini’ sık sık veriyorlar. Haberlerde öznenin “kim” olduğuna göre değil, öncelikle yüklemin ‘ne’ olduğuna bakılarak, gerçek araştırılarak karar verilir. Bizim için önemli olan haberin doğruluğudur.” aGyarzımetceıclıikhyaabpeardmeaz Öncelikle belirtmem gerekir ki, bir yerde bir şiddet olayı gerçekleşmişse bunun haber değeri tartışmasız vardır. Haberleştirilen olayda da mağdur olan öğrencinin şiddet gördüğünü kanıtlayan fotoğrafları olayı haberleştiren muhabir ve yazıişleri yetkilileri gördüklerini belirttiler. Bu fotoğraflar gazetede ailelerin isteği dikkate alınarak yayımlanmadı. Haberde eksikliği gerçekten de haberi zedeleyebilecek olan öğe, okul yönetiminin ve olayın karşı tarafının görüşlerine başvurulmamış olması olabilirdi. Yazıişleri özellikle okul yönetiminin görüşlerine başvurulduğunu belirtti. Olayın doğrudan tarafı olmamakla birlikte iletileriyle haberin yayımlanmasını doğru bulmadıklarını belirten veliler ise iletilerinde daha çok okulun övülecek özelliklerine ve bu olayın duyulmasının “olumsuz” etkilerine yer veriyorlar. Velilerin itirazları gazetecilik açısından kabul edilebilir bir haklılık taşımıyor. Okulun iyi özelliklerini korumak, bu gibi olaylarda doğru tutumda ve eğitim kurumunun taşıması gereken yeteneklerde ısrar ederek sağlanabilir. Gazetecilik açısından önemli olan şiddet olayının gerçekleşip gerçekleşmediği, haberde mutlaka olması gereken öğelerin bulunup bulunmadığı, kurallara uyulup uyulmadığıdır. Ama olayın, örneğin bu okulun ya da bölümün velilerin aktardığı iyi özellikler taşıması, velilerin okulu çok seviyor olmaları gibi gerekçelerle haberleştirilmemesi gazetecilik açısından kabul edilebilir bir durum olmazdı. Yinelemekte yarar var; haber iddiaların ve kaygıların tersine okul yönetimine gelecek açısından yarar sağlayacak, kamu yararı açısından önem taşıyan bir haberdir. Habere yöneltilen itirazı iyi niyetle yapılmış olsa da, ayrımcılık yapma, taraflı davranma talebini içeren “tipik” bir itiraz olduğu için burada değerlendirme gereksinimi duydum. Eğitim sayfalarına öneriler Sayın Temsilci, ben sizin aracılığınızla gazetede görmek istediğim, ihtiyaç duyduğum bir iki şeyden bahsetmek istiyorum. Eğitimde yaşanan olumsuz değişimler herkesi kaygılandırıyor ama biz veliler, hem sürecin içindeyiz hem de tam olarak ne yapmamız gerektiğini bilemiyoruz. Cumhuriyet gazetesi okuduğumuz, kimi dönemlerde rehberlik beklediğimiz bir gazete. Eğitim adına iyi şeyler yapmaya çalışan bir dünya insan var, ama biz bu insanların haberlerini gaze tede okuyamıyoruz. Eğitimle ilgili toplantılar yapan, yeni şeyler denemeye çalışan çok güzel ve cesur insanları gazeteden değil Twitter gibi sosyal ağlardan öğreniyor ve izliyoruz. Çocuklar için yapılan ücretsiz sanat ve bilim etkinlikleri var, bunları da yine sosyal ağlardan izliyoruz. “Ee tamam işte, takip ediyormuşsun, derdin ne” diyebilirsiniz. Demek istediğim; biz güzel, parçası olmak isteyeceğimiz, bize umut verecek çalışmaları, insanla rı, oluşumları Cumhuriyet’te de haber olarak görmek, okumak istiyoruz. Ülkede kötü şey çok olabilir, bizim iyi haberlere de ihtiyacımız var. İyi şeyler yapan insanları tanımaya ihtiyacımız var. Gazetemizi seviyoruz ama her gün gazeteyi almayı istemek için iyi sebepler gerek ve rehber niteliğinde yazılar, haberler, röportajlar da (özellikle konu eğitimse) benim için iyi sebepler. Eğitim sayfasını hazırlayanlara bu dileklerimi iletirseniz çok sevinirim. Mehtap Elci ‘Kadına şiddet bitmiyor’ Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyadaki kadınların üçte biri yaşamlarının herhangi bir döneminde mutlaka şiddete maruz kalıyor TURUNCU EYLEM GÜNLERİ TÜM YURDA YAYILDI İzmir’i Turuncuya Boya Platformu kadına yönelik şiddete dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için yürüyüş düzenledi. Boyunlarına turuncu fular takarak yürüyüşe katılanlar, ellerinde ‘2017’nin ilk 10 ayında 337 kadın öldürüldü, 337 yaşam aramızdan alındı’, ‘Kadın kadındır, çiçek babandır’, ‘İnadına mini etek’, ‘Kadına taciz her yerde, evde, işte, trafikte’, ‘Kadına şiddetin bahanesi yoktur’ yazılı dövizler taşıdı. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) öğrencileride “Turuncu Günler”çerçevesine bir sokak gösterisi yaptı. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (İKCÜKAM) Müdürü Doç. Dr. Leyla Baysan Arabacı, Türkiye’de her iki kadından birinin aile içi veya başka nedenlerle şiddet gördüğünü vurgulayarak, “Dünyada kadın cinayetlerinin yüzde 38’i de partnerler tarafından işleniyor. Türkiye’de yaşamlarının herhangi bir döneminde cinsel şiddete maruz kalan kadınların oranı yüzde 12, fiziksel şiddete maruz kalanların oranı ise yüzde 36” dedi. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyadaki kadınların üçte birinin yaşamlarının herhangi bir döneminde mutlaka şiddete maruz kaldığını belirten Doç. Dr. Arabacı, “Asya, Afrika ve Doğu Akdeniz ülkelerinde daha yaygın olan kadına yönelik şiddet, kültürel gelişmişlik olgusuna göre azalma eğilimi gösterse de, tüm dünyada en temel sorun” diye konuştu. Aile içi şiddetin, yaygın olduğu kadar gizlenen, müdahale edilmediğinde nesilden nesile aktarılan evrensel ve sosyal bir problem haline geldiğini vurgulayan Arabacı, toplumumuzdaki geleneksel anlayışın da şiddeti beslediğini öne sürdü. Türkiye’de her iki kadından birinin aile içi veya başka nedenlerle şiddet gördüğünü vurgulayan Arabacı, sözlerin i şöyle sürdürdü: “Türkiye’de ortalama 10 kadından 4’ü ya eşinden, ya da erkek arkadaşından şiddet görüyor. En az bir kez evlenmiş ve eşinden ya da birlikte olduğu kişiden şiddet gören kadınların oranı kentte yüzde 35, kırsalda yüzde 38. Bu rakamlar maalesef ki buzdağının görünen yüzü.” l DHA ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Şikâyetçi oldu, öldürüldü Bursa’nın Osmangazi ilçesinde Nafiye Şahin (40) ve kendisini rahatsız etttiği gerekçesiyle şikâyetçi olduğu Kemal Y. (61) arasında önceki gece tartışma çıktı. Kemal Y. tabanca ile Şahin’e 9 el ateş etti. Hastaneye kaldırılan Şahin kurtarılamadı. Kemal Y., Bursa’nın Gürsu ilçesinde, olayda kullandığı suç aleti silahla birlikte yakalandı. l DHA Ölü taklidi yapıp kurtuldu Şanlıurfa’nın Konuklu Mahallesi’nde geçen cuma günü 4 çocuk annesi Hanım K. (34), 19 yıllık eşi eşi Ahmet K. (40) ile bilinmeyen bir nedenle tartışmaya başladı. Ahmet K., eşini defalarca bıçaklayarak ağır yaraladı. Ölü numarası yapan Hanım K, eşi evden ayrıldıktan sonra sürünerek komşusundan yardım istedi. Durumu ağır olan Hanım K., yoğun bakıma alındı. l İHA Tehdide 3 bin 480 lira ceza Bursa’da metroda yolculuk yaparken yüksek müzik sesi nedeniyle tartışan Enes T. ve Mehmet A. mahkemelik oldu. Kavga sırasında kendisine tepki gösteren Deniz K’ye (25) “İstanbul’da şortlu kadının başına gelenleri biliyorsunuz. Senin başına da gelebilir” diyen Mehmet A. ‘hakaret’ suçundan 105 gün adli para cezasına çarptırıldı. Ceza 3 bin 480 lira para cezasına çevrildi. Hükmün geri bırakılmasına ve sanığın 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildi. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle