04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 27 Kasım 2017 10 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 11 Reis uzmansa, ben daha uzmanım Artık bakıp okumadan geçtiğimiz, olsa olsa rakama şöyle bir göz attığımız haber başlıkları var: Dolar yine rekor kırdı... Avro’dan tarihi rekor... Dolar rekora doymuyor... Avro’dan yeni rekor... Bu başlıkları atan yazıişleri editörlerine öğüdümdür: Vazgeçin. Artık bunun haber değeri kalmadı. Eğer o gün dolar ya da Avro’da herhangi bir artış yaşanmadıysa işte size merakla ve hayretle okunacak haber başlıkları: Dolar bugün artmadı. Avro’da bugün rekor yok... Dolar da Avro da bugün yerinde saydı... HHH Gelelim asıl soruya: Dolar ve Avro neden ha bire dörtnala kalktılar? Son dönemde TL neden sürekli “En fazla değer kaybeden para” olarak anılıyor? Soruya AKP Reis’i her fırsatta cevap veriyor. Hepsini aktarmama gerek yok. Rastgele ikisini seçiyorum: 3 Ekim’de partisinin grup toplantısında konuştu: Faiz lobilerinin yaklaşımları ile adım atamayız. Enflasyonda hâlâ düşüşü sağlayamıyoruz, yüksek faiz sebebiyle. Bu benim iddiam. Yüksek faiz asla enflasyonu aşağı çekmeyecektir. Doğru orantılıdır, faiz düşerse enflasyon düşer. Faiz yüksek olursa o da yüksek olur... 17 Kasım’da AKP il başkanları toplantısında yine konuştu: “... Faizin sebep, enflasyonun netice olduğu kanaatindeyim. Bu konuda beni anlamayanlar er veya geç anlayacaklar. Enflasyon, yok hıyarmış yok salataymış bunlardan kaynaklanan bir şey değil. Ana sebep faizdir, faiz. Bunu öğreneceksiniz...” HHH AKP Reis’i iktisat biliminden nasipsiz. Gönülden bağlandığı serbest piyasa ekonomisinin kurallarını, işleyişini anlamıyor. Anlamadığını da anlamıyor ve parça buçuk bilgileriyle ahkâm kesiyor. O bilimden ben de anlamıyorum. Hatta ondan da az anlıyorum. Farkımız: Benim uzmanlarım iyi, onunkiler berbat... O ekonomi biliminde biri “Bulut”ların üstünde dolanan, biri de “sol gösterip sağ vurmuş” uzmanlarına danışıyor. Onların kulağına fısıldadıkları da yukarıda bazılarını aktardığım zırvalar oluyor. Ben ise sakin, sessiz ama bilgi içeren yorumlarıyla meslektaşım Uğur Gürses’i satır satır okuyorum. “Şinasi Abi”min bilge ve bilgin oğlu, Cumhuriyet’te kapı yoldaşım Erinç Yeldan’ın yazdıklarını belleğime kazıyorum. Olmazsa Vedat Özdan arkadaşıma telefon edip “Şunu bana, benim anlayabileceğim gibi anlat” diyorum. O “Bilal’e anlatır gibi” anlatıyor, ben de öğreniyor ve anlıyorum. HHH Eğer bir ekonomi son 15 yılda bacası tüten, çarklarından, akar bantlarından meta akan bir fabrikayı, ihraç edilebilir kalite ve önemde ürünleri ekonomiye katmadıysa; onun yerine bütün ağırlığı çimento ve demir bulamacından insan silolarına verdiyse; tarımı saman bile ithal edecek kadar “yok” kıldıysa ve o ekonomi petrole, doğalgaza, farklı işlevlerdeki motorlara, chiplere, bilgisayar aygıtlarına muhtaçsa ve onları ithal etmek zorundaysa, istese de istemese de uluslararası tefeci kurumlardan borç almak zorunda kalır. Bu kredilerin vadesi gelince ödemek için yeniden borç almak zorundadır ve yeni borç için daha yüksek faiz ödemek zorundadır. Faiz yükselir, faiz yükseldikçe enflasyon da tırmanır. Enflasyon tırmandıkça faiz yükselir. Bu sahte mutluluk zinciri sonunda kopar, ülke 70 sent’e muhtaç hale gelir. Bu kadar kısa, bu kadar yalın... Avukat değil doktor lazım Gecenin sunucusu gazeteci Nevşin Mengü, ödül törenine geçmeden önce bir konuş ma yaptı. Mengü, “Hep der ler ya her aileye bir avukat, bir doktor lazım diye. Be nim ailem bol avukatlı bir ai le ama bence artık bir aile de bol avukat olmasının çok bir anlamı olmuyor. Çünkü avukat bir şey ya pamıyor. Dolayısıyla aile lere avukat değil, doktor lazım sonrası için, ma alesef” dedi. Fotoğraflar: vEDAT ARIK “Sibop” adlı eseriyle en iyi roman ödülünü kazanan Başar Başarır’a ödülünü Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu verdi. “Pera Mera” adlı eseriyle en iyi öykü ödülünü kazanan Murat Yalçın’ın ödülünü Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç sundu. Şiir dalındaki ödülü paylaşan Abdülkadir Paksoy ve İhsan Tevfik’in ödüllerini Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk takdim etti. Sosyal Bilimler Ödülü’nü bu yıl “Mahalledeki AKP” adlı çalışmasıyla kazanan Sevinç Doğan’ın ödülünü Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü sundu. 72. YUNUS NADİ ÖDÜL TÖRENİNDEN, TUTUKLU CUMHURİYETÇİLERE SELAM AlNIMIz AK, BAŞIMIz DIK Bu yıl 72’ncisi düzenlenen Yunus Nadi Ödülleri, önceki gün Şişli Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Gecede, cezaevinde bulunan Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, muhabirimiz Ahmet Şık ve muhabese servisi çalışanı Emre İper’e destek mesajları verildi. Törende konuşan Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, “Biz Yunus Nadi Ödülleri’ni ya Cumhuriyet’in kuruluş yıldönümü olan 7 Mayıs’larda, ya kurucumuz Yunus Nadi’nin ölüm tarihi olan 28 Haziran’da verirdik. Ancak tam ödülle ilgili çalışmaları yürütürken, 31 Ekim 2016’da AKP’nin öncülüğünde saldırıya uğradık. Arkadaşlarımız tutuklandı. O karmaşa ve kargaşa içinde çalışmaları yürütmekte zorlandık. Çünkü Yunus Nadi Ödülü’yle ilgili bilgiler de polisler tarafından arkadaşlarımızın evlerinden alınan bilgisayarların içindeydi. Bu zorluklara rağmen arkadaşlarımızın katkılarıyla bu töreni gerçekleştirme olanağı bulduk. O açıdan bu gecikme için özür dileme ihtiyacı duydum” dedi. Yanlışlar ortaya çıktı Cumhuriyet davasına değinen Erinç, “Cumhuriyet, çeşitli suçlamalarla karşı karşıya. Kimilerine göre Cumhuriyet Atatürkçülükten vazgeçmiş, kimilerine göre FETÖ’ye yardım ediyormuş, kimilerine göre PKK’ye yardım ediyormuş; söylenen çok söz var. Ama gerek iddianame, gerek suçlanmamıza gerekçe gösterilenlerin ifadeleri, gerekse Cumhuriyet’i Atatürk’ten ayrılma suçlamasıyla karşı karşıya bırakmaya çalışanların yanlışları bir bir ortaya döküldü. En son Berin Hanım’ın ölüm yıldönümünde geçen yıl olduğu gibi ‘Alnımız açık, başımız dik geldik ve ayrılıyoruz’ deme onuru yaşadım” ifadelerini kullandı. Onları bekliyoruz... Erinç şöyle devam etti: “Şu an en önemli sorunumuz arkadaşlarımızın haksız ve hukuksuz bir biçimde tutukluluklarının sürüyor olması... Akın Atalay ile Murat Sabuncu 391, Ahmet Şık 330, Emre İper 234 gündür tutuklu. Eskiden gazetecileri susturmak için öldürürlerdi. Ancak şimdi KHK’lerin de katkısıyla hapse atmak susturulmak için yetiyor. Çünkü bırakın mesleklerini yerine getirmeyi, mesaj göndermeleri ya da eşleri ve yakınlarıyla görüşmeleri de olağanüstü sınırlandırmalarla sürdürülebiliyor. Bu açıdan dileğimiz, arkadaşlarımızın da aramıza dönmesi yönündeki çağrıların sonuç vermesi. En içten dileklerimizi bu dilekle sınırlamış durumdayız. Bu nedenle arkadaşlarımızın aramızda olmamasının yarattığı önemli eksiklikler var. En azından içtenlikle kutlama yapma olanağımız yok. Örneğin, 2016’da Alternatif Nobel Ödülü’nü aldık, ama kutlayamadık. Arkadaşlarımızın aramıza dönmesine erteledik.” Bizi de götüremeyecekler Cumhuriyet gazetesinin amaç ve görevlerinden birinin de Cumhuriyet kültürünü korumak ve yaygınlaştırmak olduğunu anımsatan Erinç, “Arkadaşlarımızla bu konuda elimizden geleni yapmaya çalıştığımızı sizlerin ve değerli okurlarımızın bilmelerini istiyorum. Cumhuriyet, çeşitli baskılar altında, tabii bu baskıların en önemlisi siyasal iktidarın baskısıyla hem hukuksal hem de ekonomik baskılar... Ama biraz tebessüm edelim diye konuşmamı bir nükteyle bitirmeyi düşünüyorum: AKP, giderayak Cumhuriyet’i de birlikte götürmek istiyor, ama bunu başaramayacak” diye konuştu. vEDAT ARIK Cumhuriyet’e yönelik operasyon kapsamında 393 gündür tutuklu bulanan Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’ın eşi Adalet Dinamit ve Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu’nun eşi Eylem Türk Sabuncu ile dava kapsamında 9 ay tutuklu kalan çizerimiz Musa Kart’ın eşi Sevinç Kart ve yöneticimiz Önder Çelik’in eşi Semra Çelik, Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç’le birlikte salonu selamladı. Karamsar değil daha dirençliyiz Orhan Erinç’in ardından kürsüye tutuklu bulunan ve yargılanmakta olan Cumhuriyet yönetici ve çalışanlarının aileleri adına Adalet Dinamit, Sevinç Kart, Eylem Sabuncu ve Semra Çelik geldi. Adalet Dinamit, yaptığı konuşmada, “Yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz zor günlerde sizlerin dayanışması ve desteği her zaman çok önemli ve değerliydi. Bu desteğin artarak süreceğinden de eminiz. Zor günler geçirdik ve geçiriyoruz. Gerçekten de zordu... Ancak Türkiye’de bağımsız ve özgür med yanın temsilcilerinden biri olan gazetemiz Cumhuriyet, bizler için önemliydi. Kendimizi eşleri hapiste olan kadınlar olarak değil, bir büyük ailenin, Cumhuriyet Ailesi’nin üyeleri olarak gördük. Bu bize onur verdi, güç verdi, direnç verdi, dik durma, diz çökmeme kararlığı verdi” dedi. Ahmet Şık, Emre İper, Murat Sabuncu ve Akın Atalay’ın isimlerini tek tek sayan Adalet Dinamit salondan büyük alkış aldı. Dinamit konuşmasına şöyle devam etti: “Cumhuriyet davası bitmedi, sü rüyor. Ve tahliye edilen arkadaşlarımız dahil hepimizin eşleri hapis cezası alma tehdidi altında. Ancak bu bizi yıldırmıyor, karamsarlığa sürüklemiyor. Tersine daha dirençli, daha kararlı kılıyor. Gerçek demokrasiyi, gerçek hukuk devletini, gerçek özgürlükleri kazanacağımıza eminiz. Buna dair inancımızı yitirmedik, yitirmeyeceğiz. Biliyoruz, biz kazanacağız. Hukuk kazanacak. Demokrasi kazanacak. Cumhuriyet değerleri kazanacak. Ve bütün bu değerlerin bayrağı olarak Cumhuriyet gazetesi kazanacak. CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU TÖRENE MESAJ GÖNDERDİ: Gazetecilere özgürlük CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gönderdiği mesaj, törenin sunuculuğunu yapan gazeteci Nevşin Mengü tarafından okundu. Kılıçdaroğlu mesajında, “Biliyoruz ki eğer adaleti, demokrasiyi ve özgürlükleri geri getiremezsek yüzler as la gülmeyecek, Türkiye rahat nefes alamayacak. Bu ortamda gazeteler, iktidarın öncelikli hedefleri arasında. Darbe girişiminin sorumlularına ve tüm karanlık güçlere karşı mücadele etmesi gereken iktidar, tam tersini yaparak halkın haber alma hakkı çerçevesinde demokrasi ve özgürlük müca delesi veren gazeteleri ve gazetecileri susturmaya çalışıyor. Cumhuriyet, iktidarın bu yaklaşımından payını en fazla alan gazete. Halen gazetenin yönetici ve çalışanı dört arkadaşımız hapiste. Tutuklulukları bir seneyi geçti, 13 ayı buldu. Dolayısıyla Cumhuriyet gazetesinin tutuklu çalışanları başta olmak üzere hapisteki tüm gazetecilerin özgürlüğü, demokrasi için yola çıkmış olan bizlerin en acil talebidir. Bu duygularla 72. Yunus Nadi Ödülleri’ni kazanan edebiyatçılarımız Murat Yalçın, Başar Başarır, Abdülkadir Paksoy, İhsan Tevfik’i, sosyal bilimcimiz Sevinç Doğan’ı kutluyor, gelecek yıl yapılacak törende tutuklu tek bir gazetecinin kalmayacağına dair duyduğum inançla sizlere sevgi ve saygılarımı iletiyorum.” Törene katılan ÇYDD Başkanı Aysel Çelikel, yazarımız Şükran Soner’le sohbet etti. 72. Yunus Nadi Ödülleri töreni Şişli Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde düzenlendi. Törene siyaset, sanat dünyasından çok sayıda ismin yanı sıra okurlanımız da katıldı. Özgürlüğün kalesinin sesi kısılmayacak CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve PM üyesi Kadir Gökmen Öğüt, TGC Başkanı Turgay Olcayto, Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç ve Spor Servisi Müdürü Arif Kızılyalın’la görüştü. Geceye katılan isimler arasında Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin, CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker ve karikatürist Raşit Yakalı da vardı. KATILIMCILARDAN DESTEK MESAJLARI 2017Yunus Nadi Ödül Töreni’ne CHP İstanbul milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Ali Şeker, CHP’li Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü ve Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, CHP PM Üyesi Kadir Gökmen Öğüt, CHP İl Yöneticisi Işık Öğütçü, CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin, eski UEFA Asbaşkanı ve TFF Onursal Başkanı Şenes Erzik, ÇYDD Genel Başkanı Prof. Aysel Çelikel, TGC Başkanı Turgay Olcayto, TGC yöneticileri Sibel Güneş ve Recep Yaşar, TGS İstanbul Başkanı Gökhan Durmuş, karikatürist Raşit Yakalı, gazetemizin eski ve yeni çalışanları ile Cumhuriyet okurları katıldı. Gecenin sunuculuğunu Nevşin Mengü üstlendi. Ben şanslı bir insanım CHP’li Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü, ödül töreninde, “Ben şanslı bir insanım. Çünkü Cumhuriyet’in komşusuyum. Cumhuriyet, burada kalıcı, bizim görevimiz geçici... Hapiste bulunan gazeteci arkadaşlarımızın bir şansı var; eşleri. Eşleri hep arkalarında durdular” şeklinde konuştu ve salondan ken dilerini alkışlamasını rica etti. Birlikte çözeriz Aykurt Nuhoğlu, yaptığı konuşmada, “Zor günlerden geçiyoruz. Ama biliyoruz ki, tarihte tüm zalimler yok oldular gittiler. Bu süreç de geçecek, Türkiye çok iyi ve mutlu günlerini görecek. Bir tek şey söyleyeceğim. Ankara’dan İstanbul’a gerçekleşen “Adalet Yürüyüşü”nde olduğu gibi rahat ve güvenle ileriye doğru yürürsek bu işi hep beraber bir araya gelerek çözeriz. Ben hapishanedeki tüm gazetecilere selam söylüyor, bu sürecin daha kararlı bir şekilde devamını diliyorum. Özgürlüğün kalesi Cumhuriyet, Cumhuriyet’in sesi hiçbir zaman kısılmayacaktır” dedi. CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, “Cumhuriyet, kitle gazetesidir ve ilelebet yaşayacaktır” ifadelerini kullanırken CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin, “Cumhuriyet’in olduğu yerde demokrasi ve çok seslilik vardır” dedi. Ayrıca, CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat ve CHP İl Sekreteri Dr. Hakkı Sağlam, ödül alanları ve Cumhuriyet gazetesini sanata verdiği destek nedeniyle kutladılar. 4 DAlDA 5 ÖDül vERİlDİ Direnciniz umut oldu 72.Yunuz Nadi Ödülleri töreninde ödül alan isimler birer konuşma yaptı. Seçici kurulunda, yaşamını yitiren gazetemiz yazarı Ahmet Cemal ile Turhan Günay, Handan İnci, Güray Öz ve Yüksel Pazarkaya’nın yer aldığı Roman Ödülü’nü “Sibop” ile kazanan Başar Başarır, şunları söyledi: “Bir keresinde ‘Edebiyatın görevi nedir’ diye sordular bana, şöyle dedim: Edebiyatın hiçbir vazifesi yoktur. Başı bozuktur, serseridir, ne yapacağı belli olmaz... Bu yüzden de kimsenin cesaret edemeyeceği çok zor görevleri yerine getirebilir. Mesela göz yumulanları görür, unutturulanları hatırlar, susulanları konuşur. Adaletin yanında durur mesela. Ses çıkarır. Hepsini de büyük bir coşkuyla yapar. Üstelik bunların hiçbirini yapmak zorunda değilken... Pis bir huyu da vardır edebiyatın, örneğin umut aşılar, neşe verir, heyecan katar, çıldırtır, tahrik eder, yoldan çıkarır. Üç buçuk yıl önce yine burada durup şikâyet ettiğimi hatırlıyorum. O günler iyi günlerimizmiş meğer. Vatandaşı olmasak komik ülkeden, şimdi nerelere kadar geldik. Ama hatırlatmak isterim ki böyle baskı, sıkıntı dönemlerinde insana en iyi gelen daima edebiyat olmuştur. Belki de bu yüzden baskı artınca yazı üretimi de artar, şimdi de arttı. Kaleler düşüyor, kaleler düşerken kalemler ayakta duruyor. Cumhuriyet gazetesinin son dönemlerde maruz bırakıldığı muamele, hiç şüphe yok ki ülkemiz açısından utanç vericidir. Ama Cumhuriyet Ailesi’nin bu baskı karşısında dayanışması, direnci, sergilediği kararlılık hepimiz için umut ışığıdır.” Günay’a ithaf etti Seçici Kurulu’nu Hikmet Altınkaynak, Sezer Ateş Ayvaz, Metin Celâl, Nursel Duruel ve Seval Şahin’in oluşturduğu Öykü Ödülü’nün sahibi “Pera Mera” adlı kitabıyla Murat Yalçın, Cumhuriyet Ailesi, kitabın yayıncısı Can Yayınları’na ve 25 yıldır editörü olduğu Yapı Kredi Yayınları’ndaki çalışma arkadaşlarına teşekkür etti. Yalçın, “Sevgili Turhan Günay’ı geçen sene çok özlemiştik. Onunla göz göze gelmek beni her zaman iyi hissettiriyor. Bu ödülü özellikle aldığım gün, ona ithaf etmeyi düşünmüştüm, ona ithaf ediyorum” diye konuştu. Yalçın, ayrıca ödülü 18 yaşını dolduran oğluna da armağan etti. 50 yıldır okurum Seçici Kurulu’nda Ataol Behramoğlu, Egemen Berköz, Muzaffer İlhan Erdost, Turgay Fişekçi ve Doğan Hızlan bulunan Şiir Ödülü’nü bu yıl iki isim birden paylaştı. “Şiirin Kıyılarında” kitabıyla Abdülkadir Paksoy, “Gözleri Muhacir” kitabıyla ise İhsan Tevfik 2017 Yunus Nadi Şiir Ödülü’ne uzandı. Abdülkadir Paksoy, “Yarım yüzyıldır Cumhuriyet okuruyum. 63 yaşındayım, 1213 yaşlarından beri okuyucusu, zaman zaman da yazarı oldum. O yüzden de adımın Cumhuriyet’le ve adı Kurtuluş Savaşı’yla, Atatürk’le özdeşleşen Yunus Nadi’yle anılmasını sağlayan Seçici Kurul’a çok teşekkür ediyorum” dedi. Silivri’den geliyorum İhsan Tevfik ise “Ben Silivri’den geliyorum. Silivri’de 28 yıldır edebiyat öğretmeniyim. “Gözleri Muhacir” ile aldığım ödül, bir Cumhuriyet Değerleri ödülüdür. Ömrümün sonuna kadar kalbimde taşıyacağım bu güzelliği” sözleriyle seslendi. Tevfik, ödülü şair amcası Cemal Kırca’ya, aynı memleketten olduğunu söylediği Necati Cumalı’ya, şair Ahmet Erhan’a ve Silivri Cezaevi’nde bulunan Cumhuriyet yönetici ve yazarlarına armağan etti. İhraç edilenlere... Seçici Kurulu’nu Erdal Atabek, Prof. Dr. Rona Aybay, Prof. Dr. Bozkurt Güvenç, Prof. Dr. Emre Kongar, Prof. Dr. İonna Kuçuradi ve Prof. Dr. Ahmet Mumcu’nun oluşturduğu Sosyal Bilimler Ödülü’ne bu yıl “Mahalledeki AKP” adlı çalışmasıyla Sevinç Doğan layık görüldü. Doğan, konuşmasında, “Barış İçin Akademisyenler’den Fulya Atacan, yüksek lisans tezim boyunca danışmanım oldu. Kendisi, bugün Yıldız Teknik Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden ihraç edilen diğer hocalarımdan biri, kendisine çok teşekkür ediyorum; olaylara yüreğimle nasıl bakacağımı öğretti. İsmet Akça’ya teşekkür ediyorum, o da ihraç edilen hocalarımızdan bir tanesi. Ayrıca, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde ihraç edilme baskısı altında olan arkadaşlarımı ve hocalarımı anmak istiyorum. Bu baskı koşulları altında hayatı daha yaşanılır kılmaya çalıştım ben ‘Mahalledeki AKP’ ile... Bugün başımızda büyük bir şer var. İktidar karşısında daha fazla yan yana gelip, geçmişteki yaralarımızı birlikte sarabiliriz. Eski mesafeler ve uzaklıklar azalabilir. İktidar kendinden menkul olarak var olmuyor sadece. Bu topraklar uzun zamandır hasret olduğumuz demokrasinin yokluğuna da yaslanıyor. Eşitsizliğe de yaslanıyor. Bu ödül, tüm bu topraklar için başka bir dünyanın mümkün olduğuna inanan, sadece anısıyla da aramızda olan herkese aittir” ifadelerini kullandı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle