03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 25 Kasım 2017 haber 4 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET ‘Şimdilik’ geri adım ‘Monşer!’ler uyarmışlardı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile birlikte fotoğraf verdiği Soçi’deki liderler toplantısında, Türkiye ilk kez ayağını sağlam zemine basar gibi oldu. Bununla birlikte yine de uzun ve yıkıcı savaştan, Suriye ile birlikte en fazla zarar gören ülkenin Türkiye olduğu acı gerçeği değişmiş değildir. Suriye savaşının yarattığı yıkımın etkilerinin giderilmesi hiç kuşku yok ki epeyce zaman alacaktır. Bu gelişmeler olurken, değerli diplomat ve politikacı, sınıf arkadaşım Onur Öymen’in gençlik ve diplomasi anılarından oluşan onuncu ve sonuncu kitabı “Zor Rota”yı okuyordum. Dışişleri’nde 38 yıl çok önemli görevlerde bulunduktan sonra iki dönem de İstanbul ve Bursa milletvekili olarak parlamentoda görev yapmış Onur Öymen, CHP Bursa milletvekili iken o zamanlar Başbakan olan Tayyip Erdoğan kendisini “monşer” olarak nitelemişti. Öymen’in “monşer”in Arapça karşılığı olan “Ya habibi” hitabıyla yanıtladığı, ilginç bir polemiğe yol açan bu seslenişten sonra kitabı hem ders alarak, hem de o tartışmanın ışığında “bir monşerin! anıları” diye, gülerek okudum. HHH Siyasetçilerimizin özellikle, popülizme yatkın olanları, devlet bürokrasisinin kaymak tabakasını oluşturan “hariciyeci”lerimize pek olumlu bakmazlar. Keşke öyle olmasaydı. Çünkü sanılanın aksine genellikle güç koşullar altında görev yapmış, bir ara ASALA saldırılarına karşı yiğitçe dimdik durarak şehitler de vermiş olan bu seçkin evlatlarımız her dönemde devlet gemisinin karaya oturmasını önleyecek çok değerli uyarılarda da bulunmuşlardır. Suriye konusunda da durum aynıydı. Sayın Tayyip Erdoğan yaldızı çabuk dökülmüş Ahmet Davutoğlu’nun peşine takılıp, Emevi Camii’nde namaz kılma tutkusuna saplanacak yerde, “monşer!”lerin uyarılarına kulak asmış olsaydı, Türkiye bunca badireyi yaşamak zorunda kalmazdı. İktidarın kulak asmadığı uyarılar şu konularda yoğunlaşıyordu: Ortadoğu’da sınır değişikliği veya herhangi bir istikrarsızlık bulaşıcı olup, herhangi bir ateş hızla bölgenin tümüne sirayet eden büyük bir yangına dönüşebilir. Bu bakımdan Türkiye bölgede sınır değiştirecek ve istikrar bozacak emperyalist girişimlere, mesafelinin de ötesinde, elinden geldiğince karşı durmalıdır. Türkiye bölgedeki dengelerin değişmesini tek başına önleyecek güce sahip değildir. Ama istikrarın sürmesine katkıda bulunabilecek etkiye de sahiptir. Türkiye ayrıca bölge devletlerinin aralarındaki etnik ve mezhepsel ihtilaflara taraf olmamalıdır. Geçmişteki, görünüşte de kalsa, Osmanlı hegemonyasının Arap dünyasındaki olumsuz etkileri Türkiye’nin “büyük abi” tavrından özellikle, kaçınmasını zorunlu kılmaktadır. Hem Irak hem de Suriye konusunda ABD’nin girişimlerine karşı böyle bir yol tutulması gerekirken, tam aksine davranılmış, akıl almaz abes bir Osmanlılık saplantısı ile, taşeron bir alt emperyalist güç rolü benimsenerek, komşuların toprak bütünlükleri ve siyasal istikrarlarına yönelik girişimlere ortak olunmuş, aslında çıkarlarımız açısından desteklememiz gereken Esad düşmanlığı resmi politika haline gelmiştir. Bütün bunlar büyük yıkıma yol açtıktan sonra, Soçi’de varılan nokta şudur: Türkiye, Rusya ve İran ile birlikte Suriye’nin Esad yönetimi altında toprak bütünlüğünü garanti ederken, bir zamanlar büyük bir yanlış sonucu lideri göründüğü Sünni cepheden kopmuş, Şiilere destek veren Moskova ve Tahran’ın yanına savrulmuştur. Zaman içinde kendisinin gidici olduğu görülen Davutoğlu’nun gidiciliğini “muştuladığı” Esad, kalıcığını pekiştirmiş ve Ankara’nın bu konudaki desteği de tescillenmiştir. Kısacası, tümüyle tersine dönen Suriye politikası tepeden tırnağa yanlış çıkmıştır. Keşke, zamanında “monşerler!” dinlenmiş olsalardı da bu büyük ve çok pahalı yanlışlar yapılmasaydı. Demirtaş’a bu kez valilik engeli Tutuklu HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın sokağa çıkma yasakları sırasında attığı bir tweet nedeniyle yargılandığı davanın dördüncü duruşması dün Ankara 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan Demirtaş’ın duruşmada hazır edilmesini istedi. Edirne Valiliği ise “Geniş bir çevreye sahip olduğu için duruşmaya getirilmesinin güvenlik riski oluşturacağını” gerekçesiye talebi reddetti. Mahkeme, gelecek duruşmaya SEGBİS’le katılmadığı takdirde savunma yapmamış sayılacağının Demirtaş’a tebliğ edilmesine karar vererek duruşmayı erteledi. AKP, alt komisyona sevk edilen YSK tasarısından, muhalefetten gelen yoğun itirazlar üzerine sandık başkanları ve müşahitlerle ilgili düzenlemeyi çıkardı EMİNE KAPLAN AKP’nin, YSK sandık kurulu başkanlarının belirlenmesinde siyasi partileri devre dışı bırakan ve sandık müşahitlerine sınırlamalar getiren yasa önerisi, TBMM Anayasa Komisyonu’nda alt komisyona sevk edildi. Alt komisyonda yapılan görüşmeler sonucunda AKP geri adım atarken, söz konusu iki düzenleme öneri metninden çıkarıldı. AKP’nin, başka bir uyum düzenlemesinde konuyu yeniden gündeme getirmesi bekleniyor. TBMM Anayasa Komisyonu’nda, dün AKP’nin YSK ile ilgili yasa önerisi alt komisyona sevk edildi. CHP’li Muharrem Erkek, seçimlerde adalet, eşitlik ve katılımcılığın önemli olduğunu, bunun sağlanamaması durumunda milli iradenin tecelli etmeyeceğini söyledi. Öneriyle YSK’nin teşkilat yapısının oluşturulduğunu, ancak seçmen kütüklerinin güvenliği konusunda bir düzenleme getirilmediğini, siyasi iktidarca yürütülen süreç ‘Erken seçimin taşları mı döşeniyor?’ CHP’li Murat Emir, 16 Nisan’a kadar Türkiye’nin seçimlerin güvenliği ve meşruiyetinin bu kadar tartışılmadığını belirterek, “Müşahitler için kart ihtiyacı nereden kaynaklanıyor? Şimdiye kadar kart o gün verilen resimsiz bir karttı. Hangi sorun yaşandı? Partilerin ve sivil toplumun seçimleri denetlemesini sağlayan en önemli enstrümandı. Bundan niye rahatsızlık duyulmuştur” diye konuştu. YSK’ye teşkilat düzenlemesinin içine bazı maddelerin sokuşturulduğuna dikkat çeken Emir, “Bir erken seçimin taşları mı döşeniyor?” görüşünü dile getirdi. HDP’li Mithat Sancar, 16 Nisan’da yaşanan şaibe tartışmalarının bitmeyeceğini, 1946 seçimlerinin hâlâ usulsüzlükler le anıldığını vurgulayarak son anketlerde ‘ne yaparsak yapalım seçim hilesi ile iktidar kendini sandıktan çıkarıyor’ diyerek sandığa gitmeyeceğini belirtenlerin sayısının oldukça yüksek olduğuna dikkat çekti. Sancar, “Bir iktidarın böyle bir algıyı yerleştirmiş olması kendisi ve ülke adına talihsiz ve sıkıntılıdır” dedi. Sancar da, tasarının bazı maddelerini eleştirdi. lerle kütüklerin belirlendiğini anlatan Erkek, kütüklerin oluşturulması sürecinde en azından Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin temsilcilerinin de katılımıyla bir kurul oluşturulmasını önerdi. Sandık kurulu başkanlarının belirlenmesinde partilerin katılımının öneriyle kaldırıldığına dikkat çeken Erkek, “Bu, demokrasiyi sarsacak bir düzenleme, mutlaka tekliften çıkarılmalıdır” dedi. Siyasi partilerin san dık müşahitleri konusunda da çok sakıncalar doğuracak hükümlerin öngörüldüğünü anlatan Erkek, sandık müşahitliğinin sivil topluma da açılması gerektiğini belirtti. Seçim müdürlerinin sözlü sınav sonucu YSK Başkanı tarafından atanmasını öngören düzenlemeyi eleştiren Erkek, “Bu tamamen keyfiliği getirebilir” dedi. Yine gündeme gelecek Alt komisyon, dün toplanarak öneriyi görüştü. Muhalefetin yoğun itirazları üzerine AKP, sandık başkanlarının belirlenmesinde siyasi partileri devre dışı bırakan ve yalnızca İlçe Seçim Kurulu Başkanı’nın kamu görevlileri arasından başkan ataması ile siyasi partilerin sandık müşahitlerinin sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemelerden ‘seçim mevzuatına ilişkin uyum tasarısında yeniden değerlendirmek’ koşuluyla geri adım attı, sözkonusu iki düzenleme öneri metninden çıkarıldı. AKP’nin, iki düzenlemeyi ocak ayında Meclis’e sunulması beklenen uyum tasarısında yeniden gündeme getirmesi bekleniyor. l ANKARA ‘Öğretmene özel yasa’ Öğretmen maaşlarının yoksulluk sınırının altında olduğuna dikkat çeken CHP lideri Kılıçdaroğlu, çıkarılacak bir yasayla maaşların bu sınırın üstüne çekilmesini istedi Kılıçdaroğlu, Beylikdüzü’nde okul açılışına katıldı. CHP lideri, burada Öğretmenler Günü’nde öğretmenlere birer maaş ikramiye verilmesini istedi. Erdoğan’dan rekor tazminat istemi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kendisine offshore şirkete milyonlarca dolar para gönderip göndermediğini soran CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkında 1 milyon 500 bin liralık tazminat davası açtı. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın ailesi ve yakınları için “Çocuklarının, eniştenin, kardeşinin, dünürünün ve eski özel kalem müdürünün bir vergi cenne tindeki bir offshore şirkete milyonlarca dolar gönderdiğini biliyor musun” demiş ve “Kaç milyon doların var? Paralar nerede” diye sormuştu. l ANKARA /Cumhuriyet ‘PKK’yle masayaAKKAPP’LIİŞLTEIR oturma’ tartışması AKP’li Çaturoğlu’nun, şartların oluşması durumunda PKK ile masaya dönülebileceği sözlerine AKP’li Aydemir tepki gösterdi MAHMUT LICALI TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Milli Savunma Bakanlığı’nın 2018 yılı bütçe görüşmelerinde söz alan komisyon üyesi AKP Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu, HDP’nin tekrar çözüm masasına dönülmesi gerektiğini ifade ettiğini belirterek, çözüm sürecinin bitmesi konusunda görüşlerini dile getirdi. Dünyada çözüm konusunda yaşanan örnekleri anlatan Çaturoğlu, şunları dile getirdi: “PKK’yle olan mücadelenin tekrar masaya gelebilmesi için şartlar ortadaydı yani silahların gömülmesi gerekiyordu ama bu hiçbir zaman gerçekleşmedi. Bu gerçekleştiği zaman ben yeniden bu masaya dönülebileceği kanaatindeyim. Ama tabii defalarca söz verildi, bu sözler yerine ge tirilmedi. Bundan sonra gerek hükümet kanadımızın gerekse Silahlı Kuvvetlerimizin bu konuda nasıl bir tavır alacağını şahsen benim kestirmem de mümkün değil ama bir şekilde terörün tamamen sağcısı, solcusu, FETÖ’sü, PYD’si, PKK’si, DHKPC’si ve diğerleri olmak üzerekökünün kazınmasının gerektiği de ortadadır.” Çaturoğlu’nun konuşmasını bitirmesinin ardından söz alan komisyon üyesi AKP Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir, konuşmasının başında Doğu Anadolu’da yaşayan bir milletvekili olduğunu belirtti. AKP’li Aydemir, şunları dile getirdi: “Faruk Bey bu vatan hainleriyle, bölücü PKK’yle şartlara uyarlarsa masaya oturulur gibi maksadı aşan bir ifade kullandı. Bu zinhar olmayacak bir şeydir. Bizim altını çizdiği miz husus şudur; bizden kastım da milletimizdir, o bölgedeki insanlardır, Kürt menşeili insanlardır, vatansever insanlardır: Bu hain örgüt bütünüyle yok edilinceye kadar mücadele devam edecektir. ‘Masa’ lafzı zinhar onları bağlamaz. Olsa olsa siyaseten söylenebilecek bir takım şeyler olur. Bu hainlerin ne menem hâl üzeri olduğunu gördük, yaşadık, o insanlara ne tür zulümler reva gördüklerini bizatihi yaşayarak öğrendik. Bundan sonra ‘masa’sı yok. Bundan sonra ya teslim olacaklar ya yok olacaklar, bunun ötesi yok. Ben bunun özellikle altını çiziyorum arkadaşlar ve bunu kendi görüşüm değil Kürt menşeili, gadre uğrayan, zulme uğrayan bu milletin en asil evlatlarının tercümanı olarak altını çizerek söylüyorum. Bunu kayda geçiyorum efendim.” l ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Her 24 Kasım’da toplanırız, okulları ziyaret ederiz, öğretmenlere ve öğrencilere güzel laflar ederiz; bir de bugün her öğretmene birer maaş ikramiye verelim” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Beylikdüzü’nde Yakuplu Cevat Güleç Ortaokulu’nun açılışı törenine katıldı. Açılışa Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, CHP Genel Başkan Yardımcıları Seyit Torun, Bülent Tezcan, CHP milletvekilleri, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Muammer Yıldız, İstanbul Vali Yardımcısı Ahmet Hamdi Usta, CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, Beylikdüzü Kaymakamı Mehmet Okur, Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, merhum işadamı Cevat Güleç’in ailesi ile sanatçı Şevval Sam, öğretmenler, öğrenciler ve yurttaşlar katıldı. Törende konuşan Kılıçdaroğlu, okulun temelini geçen yıl attıklarını bugün (dün) de resmi açılışını gerçekleştirdiklerini söyledi. Okulun açılmasına destek verenlere teşekkür eden Kılıçdaroğlu, “Öğretmenlerin ne kadar değerli olduğunu, hatta çocuklarımızı birer mimar gibi yetiştirdiklerini biliyoruz. Peki bunları bildiğimiz halde öğretmene neden değer vermiyoruz? Neden onun uygarca yaşayabileceği bir ortam hazırlamıyoruz? Öğretmen kardeşlerime açık ve net bir siyasetçi olarak düşüncelerimi ifade edeceğim. Eğer diğer siyasetçiler de bizimle aynı görüşü paylaşırlarsa, onları el üstünde tutan bir Türkiye’yi dünyaya duyurmuş olacağız” dedi. ‘Özel yasa çıkarılmalı’ Öğretmenlere özel bir yasa çıkarılması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Öğretmenler Meslek Yasası’nın çıkması lazım. Devlet Memurları Yasası’ndan bunu çıkarmalıyız, öğretmenler için bağımsız, güzel bir yasa çıkarmalıyız. Bu konuda söz veriyorum, gelirse önce biz buna evet diyeceğiz” dedi. Öğretmenlerin düşük maaşla çalıştığını dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, “15 yıllık bir öğretmen, 3 bin 40 lira net aylık alıyor. Birinci derece dördüncü kademede olan bir öğretmen 3 bin 144 lira aylık alıyor. Yoksulluk sınırı 7 bin 56 lira. Yani öğretmenlerimizin tamamı yoksulluk sınırının altında aylık alıyor. Özel bir yasa çıkaracalım ve bütün öğretmenlere istisnasız yoksulluk sınırının üstünde bir aylık verelim. Gelin diyorum hep birlikte buna evet diyelim. Emin olun parlamentoda hiç kimse buna hayır demez. Toplumun hiçbir kesimi öğretmene aylık verilmesine karşı çıkmaz. Oturalım, doğru dürüst bir aylık verelim. Ayrıca öğretmene kesinlikle 3 bin 600 ek gösterge hakkını da verelim. Bir de bugün her öğretmene birer maaş ikramiye verelim. 24 Kasım Öğretmenler Günü. 80 milyonluk bir toplum, bir Türkiye Cumhuriyeti öğretmenine bir ikramiye veremeyecek durumda mı” diye konuştu. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle