25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 20 Kasım 2017 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Sık sık değişmeyen eğitim sistemi şart Opet Yönetim Kurulu Üyesi Öztürk: Eğitim her gün değişebilecek bir sistemle olmaz. Anne babaları kaygılandırmayan bir sistemi kurmamız lazım ŞEHRİBAN KIRAÇ Türkiye’de kadınların iş hayatında yeri henüz istenilen seviyede değilken, bu alanda önemli başarılar elde eden kadınlar da var. Köy Enstütüsü mezunu bir babanın biyoloji öğretmeni kızı olan Opet Yönetim Kurulu Kurucu Üyesi Nurten Öztürk, kendisi 13 yıl, eşi Fikret Öztürk 9 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra madeni yağ ile ticarete atılıyorlar. 2002’de Koç Holding Enerji Grubu’nun yüzde 50’sine ortak olduğu Opet, Türkiye genelinde 1110, Sunpet markasıyla 443 istasyonda hizmet veriyor. Şirket, 2016 cirosunu 20.5 milyar TL’ye yükseltti. Erkek egemen bir sektörde fark yaratarak ayakta kaldığını belirten Nurten Öztürk, her şeyin başının eğitim olduğunu söylüyor. Eğitim sisteminin sık sık değiştirilmesini eleştiren Öztürk, “Eğitimin önemini milletçe çok sağlıklı düşünüp sahiplenmemişiz. Eğitim her gün değişebilecek kısa sürelerde değiştirilmesi, gereken bir sistemle olmaz. Anne babaları kaygılandırmayan bir sistemi kurmamız lazım” dedi. Akaryakıt dağıtım istasyonlarında yeni ürün ve hizmetleriyle müşterilerine ulaşan Opet, fark yaratan sosyal sorumluluk yaklaşımıyla da dikkat çekiyor. Nurten Öztürk ile Türkiye’nin eğitim sistemi, kadının iş dünyasında başarılı olma kriterleri ve Opet’i konuştuk. n Öğretmenlik geçmişiniz Yatırım arayışında n Opet olarak gelecek dönem hedefleriniz neler? Türkiye’de akaryakıt sektöründe pazar payında ikinci sırada bulunuyoruz. Avrupa’da yatırımlara bakıyoruz. Kuruluşumuzdan bu yana uluslararası bir şirket olmak istiyoruz. 22 ülkeye madeni yağ ihraç ediyoruz. Yenilenebilir enerji konusunda da yatırım fırsatlarına bakıyoruz. Bu konuda bize teklifler geliyor. Ama yenilenebilir enerjinin yaygınlaşması ve talep görmesi zaman alacak. var, babanız Köy Entütüsü mezunu, şimdiki eğitim sistemini nasıl görüyorsunuz, eğitimle ilgili ne tür kaygılarınız var? Eğitimde dünden bugüne gelen umursamazlığımız diyeyim. Yahut eğitimin önemini milletçe çok sağlıklı düşünüp sahiplenemeyişimiz... Benim babam Köy Enstütüsü mezunu. Onun öğretmenliği, insana hayata bakışı, ne şekilde eğitildiğini görüyoruz. Ben yüksek öğretmen okulu mezunu bir öğretmenim. O okullarda öncelikle çocuk psikolojisi derslerini çok iyi öğrenirdik. Ama hem Köy Enstütüleri hem de yüksek öğretmen okulları maalesef kapatıldı. Şimdi öğretmenler çok farklı kanallardan yetiyor. Ayrıca ekonomik anlamda yeteri kadar ayakta duramayacağını anlayan öğretmenler mecburen farklı kanallara da kanalize oluyorlar. Öğretmeni çok çok iyi ve sağlıklı yetiştirmeden iyi eğitim yapamazsınız. Her şeyden önce öğretmen eğiten kurumlarınız olması gerekiyor. Aileler çocuğumu hangi okula, hangi öğretmene vereyim, yurtdışına mı göndereyim kaygısı yaşıyor. Etkileri uzun sürer n Nasıl giderilir bu kaygılar? Ben şuna inanıyorum, eğitim gerçekten her gün değişebilecek, kısa sürelerde değiştirilmesi gereken bir sistemle olmaz. Eğitim sağlıklı kurulan ve uzun süre devam etmesi gereken bir yapıdır. Unutmayalım ki eğitimin etkileri uzun sürer. Derler ya bir yıl sonrasını düşünüyorsan buğday ek, 10 yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik, 100 yıl sonrasını düşünüyorsan insan eğit. Yani eğiteceğimiz insanlar bizim geleceğimiz. Bizim hem bu eğiteceğimiz insanları hem de onları eğitenleri çok iyi düşünmemiz lazım. Sık değişmeyen ve büyüklerin de kafalarını sık sık karıştırmayan kaygılandırmayan bir sistemi kurmamız Nurten şart. Öztürk Nurten Öztürk Şehriban Kıraç’ın sorularını yanıtladı. Ev kadınlığı en zor iş n Akaryakıt söktörüne nasıl girdiniz? Bu alana isteyerek girmedim. Öğretmenlik yapıyorduk eşimle. Önce eşim ticarete atılmak zorunda kaldı. Madeni yağ ve akaryakıt sektöründe faaliyet gösteriyordu. Bu arada ben üçüncü çocuğumuzu dünyaya getirdim. Bakıcı bulamayınca öğretmenlikten ayrıldım. Çocuğa bakmak iyi de, her gün temizliyorsunuz, düzenliyorsunuz, anında dağılıyor. Hayatımın en zor dönemiydi. Hayattaki en zor meslek ev hanımlığı. Eşime “öğretmenliğe dönmek istiyorum” dedim. O da gel bana yardım et dedi. Ertesi günü gittim dükkâna. Sektöre yönetici olarak giren tek kadınım. 10 yılda Mersin’den Türkiye’nin en büyük madeni yağ şirketini çıkardık. n İş hayatında başarılı olmak için kadınlara neler öneriyorsunuz? Çalışan kadın olmak zor. Ticarette nasıl fark yaratılabilir diye düşündüm. Başarının fark yaratmada ve detaylarda olduğunu buldum. En duygusu olmayan sektöre bile duygu yükledik. Kadını sırta ağırlık yapan bir çanta gibi değil, başınıza taç etmeniz lazım. Kadınlarımızın eğitilmesi kendilerini alt sınıf vatandaş gibi görmemeleri lazım. Yani ‘bu senin hakkın al sana vereyim’ demekle olmaz... Kadın bu hakkın kendisinin olduğuna inanırsa ve onu koruyabilirse başarılı olabilir. Elbette güçlü zayıfı ezer. Onun için kadınların güçlü olmaları inanmaları ve kendilerini yetiştirmeleri gerekiyor. Projenin şiirini yazarım n Opet olarak önemli sosyal sorumluluk projeleri hayata geçiriyorsunuz, buradaki hedefiniz nedir? Ticari faaliyet gösteren bir şirket olmamıza rağmen içinde bulunduğumuz hiçbir işte ticari düşünmedik. İmza attığımız tüm sosyal sorumluluk projeleri toplumu kucaklayan, ihtiyaçların çözümüne yönelik, insanların yaşamını kolaylaştıran, hem geçmişe, hem bugüne, hem de geleceğe yönelik projeler oldu. Temiz Tuvalet Kampanyası ile çıktığımız bu yolda yarattığımız değişimi, Trafik Dedektifleri Projesi ile trafiği güvenli bir ülke haline gelene kadar devam ettirmek amacındayız. ‘Trafik Dedektifleri Projesi’ ile Türkiye’de trafik bilinci oluşturmayı amaçlıyoruz. ‘Tarihe Saygı Projesi’ kapsamında Tari hi Gelibolu Yarımadası’nın doğal dokusunu koruyarak, çağdaş bir görünüme kavuşması çalışmalarında bulunduk. Bu yıl da Çanakkale’nin Tevfikiye köyünde çalışmalar yapılacak. Truva antik kenti burada. 2018 Truva Yılı ilan edildi. Truva’yı hak ettiği yere getirmek istiyoruz. Hissetmeden bir şeyi çözemezsiniz. Ben projelerime başlamadan önce şiirini yazarım. Asgari net 2 bin TL Mehmet Şimşek Türk Lirası’nı provokasyonlar düşürüyormuş Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin üretim ve yatırım yapmaya, büyümeye devam ettiğini, Batı ve Avrupa ile de arayı kapattığını söyledi. Şimşek, “Ekonomi alanında şimdi Türkiye’ye karşı bir çaba ve provokasyon içindeler. Son birkaç aydır birçok mesnetsiz haberle Türkiye piyasaları üzerinde oyunlar oynanmaya çalışılıyor. Son dönemlerde piyasalardaki hareketlilik, liradaki değer kaybı, önemli ölçüde bu şekilde üretilen haberler ve provokasyonlarla ilişkilidir” iddiasında bulundu. Şimşek, Avrupa Birliği’nin Türkiye fonlarında kısıtlamaya gideceği haberlerinin ortamla uyumlu olduğu için ekonomiyi etkilediğini söyleyerek, “Bunun haber etkisi çok kötü, kendisi değil” dedi. l Ekonomi Servisi CHP’li Erdoğdu, sabundan daha hızlı eriyen asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını istedi Kömüre yüzde 35 zam Katı Yakıt Satıcılar Derneği Başkanı Mehmet Tiryakioğlu, kömüre yüzde 35 zam geldiğini söyledi. Tiryakioğlu, kış aylarının yaklaşmasıyla işlerinde artış olduğunu belirterek “Vatandaşlar doğalgaza geçiyorlar. İşimiz yavaş yavaş miladını dolduruyor. Geçen sene 600650 TL’den sattığımız kömür bu sene 850 TL oldu. Vatandaşlarımız kömür ihtiyaçlarını 6. aydan sonra giderirlerse menfaatlerine olur. Talep çoğaldığı zaman ithalatçı firmalar zam yapıyorlar. Eğer 6. Ayda alırlarsa en azından bundan etkilenmezler” dedi. l İHA CHP ekonomiden sorumlu Genel Başkan yardımcısı Aykut Erdoğdu, asgari ücretin beklentilerin üzerinde gerçekleşen enflasyon karşısında hızla erdiğini belirterek, “Asgari ücret sabundan daha hızlı eridi. Asgari ücret en kısa zamanda net 2 bin TL olmalı ve vergi dışı bırakılmalı” dedi. Erdoğdu, yaptığı yazılı açıklamada, TÜİK verileriyle yapılan hesaplamalarda sabit gelirlilerin ocak ayına göre 9 ayda yüzde 10 yoksullaştığını ortaya koyduğuna dikkat çekti. Aydoğdu, “Ocak ayında bir asgari ücretlinin 1404 lira olan ücreti ile karşılayabileceği ihtiyaçlarının miktarı ile ekim de karşılayabileceği ihtiyaçlarının miktarları karşılaştırdığımızda, asgari ücretlilerin kaybı bazı ürün ve hizmetlerde yüzde 20’nin bile üzerine çıkıyor” dedi. Asgari ücretin bir yandan hayat pahalılığı, bir yandan da artan gelir vergisi nedeniyle gerilediğini, “torba kanun” ile tekrar 1404 TL’ye yükseltildiğini anımsatan Erdoğdu, “Asgari ücretliye ‘senin yaşayabilmen şu kadar yemen içmen gerekiyor, bunun için şu kadar ücret gerekiyor’ di yor, sonra bundan vergi kesiliyor. Bu olmaz” dedi. Önümüzdeki günlerde Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplanacağını anımsatan Erdoğdu, OHAL ikliminin, halkın işaş sorunlarına doğrudan yansıdığını vurguladı. l ANKARA ekonomi 9 Dünyanın değişen halleri Geçen haftaya, ABD Başkanı Trump’ın Asya gezisine ve Zimbabwe’de ordunun yönetime el koymasına ilişkin haberler damgasını vurdu. Bu haberler ve yorumlarda dünyanın, mali krizden bu yana şekillenmekte olan “yeni resmine” ilişkin çok ilginç örnekler vardı. Bu örneklerden ikisi özellikle dikkatimi çekti: The Atlantic dergisinde yayımlanan bir haberyorum, “İlk teması (uzaylılarla) Çin kurarsa ne olur” diye soruyordu. Bir Washintgon Post haberinde, Zimbabwe’de gerçekleşen askeri darbenin arkasında Çin’in olduğu ya da en azından, Çin’in onayının alındığını iddia ediliyordu. ABD liderliğindeki Batı merkezli dünyanın “düzeni” dağılırken, ABD’nin de kültürel siyasi alanda sahip olduğu kimi ayrıcalıkların kaybolmaya başladığı görülüyor. Kültürel ve siyasi ayrıcalıklar... Özellikle 1950’lerde ilk UFO haberleri, kaçırılma fantezileri başladığından bu yana, gerek kurgu bilim dalında (Doğu Bloku’nda, Stanislaw Lem, Arkady & Boris Stugatsky kardeşler gibi yazarlar olsa da), öykü, roman ve nihayet filmlerde, akla ilk önce janrın isim babası F. J. Ackerman da olmak üzere ABD’li yazarlar, film yapımcıları gelirdi. Uzaylılarla ilk teması (first contact) ABD kuracaktı. Bu amaçlı ilk parabolik yansıtıcı teleskop, SETİ projesi ABD’de kuruldu. Kurgubilim dalındaki filmleri, TV dizilerini düşününce de, Tarkovsky’nin Solaris’i bir yana, akla önce ABD kaynaklı filmler gelir. Bu alanlarda adeta bir ABD tekeli vardı. İlk güçlü bilgisayar ve yazılım şirketlerinin ABD’de doğmuş olması da bu “tekel” algısını güçlendiriyordu Askeri darbelere gelince, Soğuk Savaş boyunca, özellikle 1960’lar ve 70’lerde akla, dünyanın bir ucundan öbürüne, Şili, Arjantin, Brezilya, Türkiye, Tayland örneklerinde olduğu gibi, öncelikle ABD gelir. Her darbeci generalin (cuntacıların, sorgulama/işkence uzmanlarının) ABD eğitimli olması, ya da darbeden önce ABD’yi ziyaretleri adeta, komplo teorilerine bile girmeyecek kadar sıradan olaylardı. Kısacası, uzaylılarla olası bir ilk temas, kurgubilim ve askeri darbelere karar veya onay vermek ABD ayrıcalıkları, hegemonya dinamiklerinin kültürel siyasi bileşenleriydi. Ve yeni gelenler... Dünyada ekonomik, siyasi, askeri dengeler değişirken, değişikliklerin bir göstergesi olarak, ABD’nin ayrıcalıklar alanına şimdi Çin’in girmeye başladığı görülüyor. The Atlantic dergisindeki makale, Çin’in, uzaydan gelebilecek uygarlık sinyallerini alabilmek için kurduğu dünyanın en büyük (Porto Rico’daki Aracibo dinleme istasyonundakinin iki katı çapında) uzay dinleme teleskopunu anlatıyordu. Çin, geçen yıllarda, süper bilgisayar, kuantum iletişimi gibi iki stratejik teknoloji dalında da liderliğe yükselmişti. Çin Bilimler Akademisi, teleskopun açılışına, Cixin Liu isimli bir kurgubilim yazarını da çağırmış. Doğrusu, Liu’den ve eserlerinden haberim yoktu, Liu 2015’te, Üç Kütle Problemi (Three Body Problem) isimli üç ciltlik eseriyle, kurgubilim alanının en saygın ödülü olan Hugo ödülünü almış. Obama bu üç cildi adeta bir solukta okumuş. Ben de hemen okumaya başladım. I. cildi iki günde bitirdim. Okuyunca da, bilimsel hipotezler, teknolojik gelişme, toplumsal dinamikler, uluslararası siyaset, bireylerin psikolojileri, bir başka uygarlığın betimlenmesi gibi alanlarda, bu kadar zengin bir yapıtla bugüne kadar karşılaşmamış olduğumu düşündüm. II. cildi bitirirken hâlâ aynı düşüncedeyim. Zimbabwe’deki askeri darbede de Çin’in izleri görülüyor. Washington Post’un aktardığına göre, darbenin lideri, Gen. Constantino Chiwenga, darbeden iki hafta önce, Çin Savunma Bakanı Chang Wanquan ile Pekin’de bir toplantı yapmış. Kimi yorumcular, Çin’in bugüne kadar rejim değişikliği düşüncesinden uzak durduğuna işaret ediyorlar ama Washington Post’a göre, karşımızda bir durum var: “Çin’in bir aktör olduğu konuşuluyor, ABD’nin ise adı geçmiyor”. Ben de, ÇKP’nin son parti kongresinde onaylanan “yeni düşünceye” (Bkz: “Çin tipi işler”, 02/11/2017) çok uygundur diye düşünüyorum. ‘SGKheryerdeaçıkverir’ Hastanelerde gereksiz MR çekildiği ve SGK’nin bu şekilde zarara uğratıldığı şeklindeki eleştirilere yanıt veren Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Mehmet Selim Bağlı, kurumun yapısı gereği dünyanın her yerinde açık verebileceğini iddia etti. Bağlı, “SGK’nin açığı çok fazla tahlil ve tetkiklerden kaynaklanıyor demek, teknik olarak doğru bir tanımlama olmaz ama bu konuda tabii bir israf varsa mutlaka önüne geçilecektir” diye konuştu. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle