25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 20 Kasım 2017 TASARIM: müge kaygusuz yorum/haber 13 Düşmemek için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürekli yurtdışı ziyaretlerde bulunmasının kanıtladığı gibi, Türkiye özellikle son on yıl boyunca uluslararası ilişkilerinde havada dolaşan şaşkın kuş misali konuşlanacak bir yer arıyor ve bir türlü bulamıyor. Küresel başarısızlık Kuraldır; sorunları çözmek için silaha başvuran siyaset başarısızdır. AKP dış siyaseti Türkiye’yi güneyinde, çok sayıda ülkenin katılması olası bir savaşın eşiğine taşıyor. Diğer taraftan kimi vatandaşlarının karıştığı yolsuzlukların davaları Ankara’da değil New York’ta görülüyor. NATO’da ABD’den sonra en büyük orduya sahip olmasına karşın askeri manevralarda bile utanç verici derecede küçük düşürülebiliyor. Bu gelişmelerin de etkisiyle TL yabancı paralar karşısında sürekli değer kaybediyor ve bu, ekonomiye enflasyon ve işsizlik olarak dönüyor. Ülkenin dış ilişkilerdeki başarısızlığının birinci nedeni içeride yapılan; destekçilerinden MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin deyişiyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Etme Sistemi CHES (etme sözcüğünü atıp CHS olarak kısaltabileceğimiz) ülkenin yönetimini tek kişiye bırakan anayasal düzenlemedir. Bu ucube rejim, küresel çevrelerde olağandışı bir belirsizlik ve kuşku ortamı oluşturuyor. Geçmişten ders alınsaydı... Türkiye dış siyasetteki başarısızlığının ikinci, ancak hiç de ikincil sayılmaması gereken nedeni, bu ülkenin ana akım siyasetinin 1945’ten sonra dünyadaki gelişmeleri doğru okuyamamasıdır. AKP iktidarının son on yılında tam bir küresel şaşkınlığa ve dış siyasette çöküşe dönüşmüş bulunan bu büyük eksikliği bir ölçüde de olsa giderecek bir çalışma, Küresel Tarihçe, 19451979 (Yordam Kitap, Ekim 2017) yayımlandı. Yapıt, dönemin siyasal ve ekonomik gelişmelerinin bilimsel bir çözümlemesini veriyor. Kendisi 1960’lı yılların o olağanüstü özgürlükçü düşünce ortamının toplumcu ürünü olan; gerek planlama bürokrasisinde, gerekse ODTÜ’deki etkin çalışmalarıyla bilinen Prof. Dr. Oktar Türel, (ODTÜ’de akademik unvan ilke olarak kullanılmazsa da burada kullanılması gerekiyor) bu yapıtıyla akıcı bir Türkçe ve sağlam bir içerik ve biçim ile özgün bir ekonomi politik ürünü sergiliyor. Çalışma, II. Dünya Savaşı sonucu yıkılmış olan uluslararası siyasal ve ekonomik düzenin, kuralları ve kurumlarıyla nasıl yeniden yapılandırıldığını ve işlerlik kazandığını; bunun sonucunda ulaşılan ve kapitalizmin altın çağı denilen ekonomik sıçramayı ve bununla eşzamanlı uluslararası siyasal değişimleri somut olgularla, olaylarla ve ülke örnekleriyle destekleyerek, ayrıntılı biçimde ele alıyor. Soğuk Savaşın ilk evresi olarak adlandırılan 194579 döneminin iki kutuplu dünyası; üçüncü dünyanın oluşumu; kapitalizmin niteliksel değişimine bağlı olarak merkez ülkelerinde görülen ekonomi politikası değişimleri; çevre ülkelerinin bunlara uyumu; gelişme iktisadının doğuşu; 1968 sonrasında,1945’te başlayan ve Keynes’in damgasını taşıyan kurgunun ya da Oktar’ın deyimiyle paradigmanın çözülüşünün öyküsü ve Çevrenin buna uyum sağlamasındaki sorunlar, nedenleri ve nasıllarıyla inceleniyor. Osmanlı’nın çöküşünün görgü tanığı büyük şair Tevfik Fikret, düşmek, etrafı görmemektendir der. Türkiye etrafını görmek ve düşmemek için, özellikle de küresel belirsizlik bulutlarının koyulaştığı bugünlerde, geçmişin dış dünyasını da enineboyuna ve bilimsel olarak çalışmak, öğrenmek ve özümsemek zorundadır. Oktar, bu çalışmasının Küresel Tarihçe, 19802009 adlı ikinci kitabını sağlığım elverirse 2019’un ilk yarısında tamamlayacağım diyor. Üretimi çok sağlam olduğu için sağlığı da nasıl olsa elverir! 20 Kasım 2017 SAYI: 33647 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:19 06:03 06:24 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07:50 12:57 15:26 07:32 12:41 15:14 07:51 13:04 15:40 Akşam 17:51 17:38 18:05 Yatsı 19:15 19:00 19:25 Değerli bilim insanımız Prof. Dr. Cem Eroğul, kapsamlı çalışması Birey Nedir? adı eserinde (Yor KISA KISA Kazılar karışmış olabilir mi? dam Kitap) “arı bir dil kullan http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ madan Türkçe bilim yapıla turkiye/864947/Kayseridetarihikesif... mayacağını” söyler. Özellik BronzCaginndankalmaantikkentle le de “Türkçe gibi her alanda rinizibulundu.html kendine özgü bir bilim dili ge Yukarıda linkini verdiğim haber ile ilgili liştirme durumunda olan bir gösterilen iki fotoğraftan alttaki olasılıkla dil için böyle bir titizlik, aktarmacılıktan sakınmaların öz Gazetenin, Gazetecinin Diligün olmanın koşuludur” der. Kayseri’deki kazıdan değil ve hatta muhtemelen şu an bitmiş olan Yenikapı kazısından olmalı. Bu oldukça yanıltıcı bir du Bu titizliğin “dar anlamda bi rum çünkü iki buluntu noktası arasında lim dili için geçerli olduğunu” çok ciddi bir kronolojik fark var (2000 yıla da belirtir. Bilim dilini geliştir istiyorum. ken düzeltmeler. Bu yanlış kul yakın). Okuyucuda farklı bir algı oluşma mek için eserlerinde yoğun bir Okurumuz Tarık Konal’ın ile lanımların yinelenmemesi, dü ması ve konuya hâkim okuyucunun da çaba gösteren Eroğul, “yaşa tisi şöyle: “Yalnızca başlık zeltmelerin hiç gecikmeden, güvenini kaybetmemeniz açısından bu mın her alanına böyle daral lardaki yanlışlara birlikte ba benzerlerinin arttığını da dikka fotoğrafı gözden geçirmenizde fayda ol tıcı gözlüklerle bakmak hem kalım. “Ahmet Şık bera te alarak yerine getirilmesi zo duğunu düşünüyorum. En azından ikin yoksullaştırıcı olur hem de at etti.” Kaç kez yazdım, be runluluktur. Cumhuriyet gaze ci fotoğrafın başka bir yerden olduğu gerçekten olanaksızdır” diye raat değil, beraet’tir doğ tesinde bu türden dilbilgisi yan nu ve nereden olduğunu, sadece örnek de ekler. rusu. Öz Türkçesi “aklan lışlarına yer olmamalı. Öz Türk olarak konduğunu yazabilirsiniz, an Bu yaklaşımdan yola çıka ma” değil midir? Bir oramiral çe, arı dil konusuna gelince. cak ikinci fotoğraf yukarıda belirttiğim rak, gazete dilinin nasıl olma “müşteki”ymiş. “Yakınmacı” Gerçekten de Konal’ın kullan gibi ilkinden 2000 yıl kadar sonraya ait sı gerektiği konusundaki tar dense olmaz mı?  “8 ay son dığı ve önerdiği sözcüklerin bir eserleri içeriyor. İyi çalışmalar. Sevgi tışmalarda Türkçenin yalınlığı ra iddianame” yerine “sav kısmı artık dilimize yerleşmiş ler... Araş. Gör. Ülkü Kara Ege Üniver nı, arı bir dil olarak korunması ca” desek olmaz mı? “İşsiz sözcüklerdir. Okurun bu söz sitesi Arkeoloji Bölümü nı, yeni sözcüklerle zenginleşti lik beklentisi 10.9” ile “do cükleri anlamakta zorlanacağını rilmesinde gazetecilere de görev düştüğünü, ama aynı zamanda okurun anlayabileceği bir dilin kullanılması gerektiğini savundum. Hâlâ da bu görüşümü koruyorum. Gazetelerin aşırıya kaçmamak, okura anlamakta zorlanacakları henüz yaygınlaşmamış, onay görmemiş sözcük önerileriyle gitmemek gibi bir yükümlülükleri olduğu kanısındayım. Aynı za lar 3.87 TL.” duyurularındaki yazım biçimi yanlıştır. Doğru yazım biçimi 10,9 ile 3,87 ’dir. “Milyarlara el konuldu” denmez... Çifte edilgenlik yanılışına düşmemek gerek. Doğrusu “... el kondu”dur... “Genç mucitler” yerine “genç buluşçular” dense, doğru olur.  “Derhal tahliye” yerine “Hemen salıverilsin” ya da “Hemen sa sanmıyorum. Tersi belki geçerlidir. Örneğin; “kışkırtma” yerine “tahrik” hâlâ kullanıyorsa bu anlamsız bir ısrar olur. “Buluşçu” yerine “mucit”in seçilmesi de öyle. “Beraat” sözcüğü de sayın okurumuzun belirttiği gibi hem yanlış kullanılıyor, doğrusu “beraet” hem de onun yerine yerleşmiş “aklanma” sözcüğümüz daha güzeldir. Şu “tahliye” sözcüğünü de artık bırak Film eleştirmenlerinden bir dilek Gazetenin film eleştirmenleri ya da tanıtıcıları, yazılarında filme gitmeye gerek bırakmayacak kertede senaryo anlatıyorlar, bu da filmin keyfini kaçırıyor. Geçenlerde bir başka okurunuz da aynı hususa değinmişti. Yazar mail adresini belirtmediği için kendisine yazamadım. Sinema eleştirilerinin filmlerin konusu ve özellikle sonu hakkında daha az bilgi vermesi dileğiyle ve saygıyla,... Ömür Orhun manda yerleşmiş, yeni sözcük lıverilmeli” denmeliydi. Bir sak, “salıverildi”yi kullansak lerden de uzak durmamak, eski Türkçeye yüz vermemek gerektiğini de savunuyorum. Bu arada arı dil kullanımı konusunda okurun gerisinde kaldığımızı da söylemeliyim. Dilin özleşmesi, arı bir dil kullanılması tezinin kararlı savunucusu okurumuz Tarık Konal’ın gönderdiği ileti üzerinden de ‘Artık her yer ekran’konuyubirkeredahatartışmak başlıkta kullanılmış “interaktif” sözcüğünün Türkçesi  “etkileşimli”dir... Bir başka başlıktaki “tahrik” sözcüğünün Türkçesi “kışkırtma” değil mi? İyemli dilimiz Türkçemize özen gerek! Erinç, gönenç dilerim.” Değeri okurumuzun yaptığı dilbilgisi düzeltmelerinin tümü de dikkate alınması gere daha doğru olmaz mı? Yinelemekte yarar var. Gaze temizin dilinde bir eski sözcüklere eğilimin ağır basması tehlikesi açık seçik kendini gösteriyor. Çalışanların yaş ortalaması genç ama eski dilden kalma sözcüklere eğilim ne yazık ki artmış durumda. Biraz özen bu durumun değişmesini sağlayacaktır. Olur mu böyle? 13 Kasım 2017, sayfa 7 , “BİR İHANETİN ANATOMİSİ” başlıklı haber, 2. sütun:  “..53 kattan oluşacak betonarme kulenin 220 metre yüksekliğinde her bir katı 4.5 metre yüksekliğinde olacak. Kulenin üzerine 165 metre uzunluğunda konulacak antenle birlikte toplamda 365 metre yükseklikte olacak.” Bu kadar düşük ve yanlışla dolu 2 cümle nasıl yazılabilir acaba? İlter Akbuğ CNN Türk ile yollarını ayıran Nevşin Mengü, sosyal medya programlarının gücüne dikkat çekiyor: Artık bir akıllı telefonun varsa zaten ekrandasın! Nevşin Mengü, CNN Türk’te ana haber bültenini sunarken, Cumhur başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki görüşmenin çok kı sa sürmesi üzerine yaptığı, “Gir disi çıktısı 23 dakika sürdü” yo rumu nedeniyle ekrana veda et ti. Ekrandan çekildikten sonra is tifa etti. Ardından sosyal medya he sabından “Seve rek ayrıldım” di ye yazdı. Mengü, SEYHAN AVŞAR şimdi, BirGün gazetesi yazarı. Yeni çıkan “İnsanın Düşünmekten Canı Yanar mı?” isimli kitabının heyecanını ya şıyor. CNN Türk’ten ayrılması na neden olan sözlerinden asla pişmanlık duymadığını söyleyen Mengü, “Kaç yıldır çalıştığım bir kurumdan ayrıldıktan sonra vay bana öyle ettiler, vay bana böyle ettiler demeyi çok sevmiyorum. Öyle gerekiyordu ayrıldım. Dönem, şartlar değişir aynı kurumda yine çalışırım ya da çalışmam. Kimseye bir kırgınlığımı yok. Ağlayan çocuk olmayı hiç sevmem” diyor. Mengü ile yeni başlangıçlarını konuştuk. l CNN Türk’ten ayrıldığınız günlerde neler hissettiniz? Ben bir profesyonelim. İnsanlar hep şöyle anlatırlar: “Spiker olmak istiyorum.” Benim öyle bir hayalim yoktu. Ben haberciyim. Ne bu işte var oldum, ne de bu işle biterim. Bu iş biter başka iş yaparım. Kamera arkası ve önünde çalıştığım için yeri gelir yazarım. CNN Türk’te güzel çalıştık. Güzel eğlendik. Güzel işler ürettik. Baktığım zaman gurur duyduğum bir sürü iş yapmışız. İnsan hayatı böyledir. Geçmişe bakmayacaksın, her zaman ileri KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI bakacaksın. Her şeyin bir süresi var. Yaptık ve bitti. l Ekran karşısında olmayı özlüyor musunuz? İlk ekrana çıktığımda da öyle çok büyülenerek çıkmadım. ‘Ekran olmasa ne yaparım’ diye düşünmedim. Aslında içinde yaşadığımız yüzyıl öyle bir dönem ki, her yer ekran. Instagram’dasın, Twitter’dasın, istersen Periskop’tan kendi canlı yayını yapabilirsin. Dolayısıyla istersen her zaman ekranda olabilirsin. Üniversitelere gittiğimde de bunu anlatıyorum. Herkes kendi televizyon olabilir. Hiçbir şeye ihtiyaç yok. Elinizde akıllı bir telefon varsa ve bir konuyla ilgili bilginiz varsa yapabilirsiniz. l Zaman zaman iktidara yakın sosyal medya hesapları, size saldırıyor. Bu konuda ne behicak@yahoo.com.tr kamilmasaraci@gmail.com.tr ler söylemek istersiniz? Bu hesaplar bir ordu gibi davranıyorlar. Hesaplardan bir tanesi hedef gösteriyor. Daha sonra troller ve gerçek hesaplar saldırıyor. Bu saldırılara gülüp geçiyorum. Bazen çok belden aşağı vuruyorlar. Hiç üzülmem. Çünkü kişi kendini bilir. Beni kimsenin onaylamasına ihtiyacım yok. Sosyal medyanın doğası bu. 21. yüzyılda bir takım insanlar sahte kimlikler arkasından saldırabilir. l BirGün’de yazmaya başladınız... Bavul dergisinde yazıyordum zaten. ‘BirGün’e de haftada bir yazar mısın?’ dediler. Kabul ettim. Daha yeniyim. Ama köşe yazmak çok keyifliymiş. Köşe yazarken yeni bir haber üretmiş oluyorsun, ayrıca yorum katıyorsun. Haber merkezinde muhabir veya sunucu olarak çalışırken bir ekibin parçasısın. Burada ise daha yalnızsın. Hangi bakış açısıyla istersen onu yazarsın. Sonuçlarına ise kendin katlanırsın. l Çok sayıda gazeteci şu an cezaevinde... Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bunu bir basın özgürlüğü meselesi olarak değerlendiriyoruz ama bence bu konu Türkiye’nin bir hukuk devleti olmaması meselesi. FETÖ davası deniyor; binlerce öğretmen işten atıldı. Binlercesi tutuklandı. Hangi kanıtlara dayanarak bu insanları işten atıp, tutukladılar? Bizler Bylock’u gazeteciler üzerinden konuştuk. Ya gazeteci olmayan binlerce gariban insan ne olacak? Bu insanların ByLock kullandığı söyleniyor. Bu insanlar ByLock’u nasıl indirdi? Ne yazmış, ne çizmiş? Bunu biliyor muyuz? Konuşuyor muyuz? Bir yerde gazeteciler daha şanslı. En azından konuşuluyorlar. Bu süreçte farklı davaların iddianamelerini okuma şansım oldu. Bir sürü gencecik öğretmen kızları FETÖ’cü diye içeri atmışlar. Evet bir kısmı Fethullah Gülen’e ait yurtlarda kalmış. Ama şunu açıkça konuşalım. Bundan birkaç yıl öncesine kadar Anadolu’da Fethullah Gülen’e bağlı olmayan yurt yaşatılıyor muydu? Başka yurtların var olmasına izin veriliyor muydu? l İSTANBUL C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle