14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 20 Kasım 2017 10 Bi korktum, bi korktum ki… Niyetim Saray koridorlarında dolaşan “Sarraf Hayaleti” konusunu bir yazı dizisine çevirmekti. İkincisini yazmak üzere bilgisayarın başına çöktüm ki… AKP Reisi’nin kükreyişi taaa Bayburt’tan bana kadar ulaştı. Elim ayağım buz kesti; korktum. Reis, Bayburt AKP İl Kongresi’nde kafasına hangi şapkayı geçirip de konuştu bilmiyorum. Yani söyledikleri devletin başı sayılan Cumhurbaşkanı’ndan mı geldi, AKP Genel Başkanı olarak mı konuştu, anlayamadım Şu sözlere baksanıza : “… Gazete köşelerini tutmuş, TV ekranlarına ipotek koymuş, kültür ve sanat dünyasını esir almış bir avuç millet düşmanının ülkemizin ortak değerlerini sömürmesine sessiz kalmayacağız…” Bu sözleri üstüme alıp kendime pay çıkarmalı mıyım, emin değilim. Tamam, bir gazetede haftada dört gün köşe yazısı denen türden kalem oynatıyorum ama öyle köşeleri filan tutmuşluğum yok. Gel gör ki bir “köşesi”ni tuttuğum gazeteden AKP Reisi’nin nefret ettiğini de iyi biliyorum. Yani beni kastetmiş de olabilir. AKP Reisi ardından “TV ekranlarına ipotek koymuş” diye ekledi.. Kafam karıştı. Ekranlara ipotek koyanlar kim ola? Kendi adıma ben en az bir yıldır hiçbir televizlyon kanalının hiçbir programına katılmadım. O tartışma programlarının “konuk editörleri” mahcup bir sesle “Abi sen de Saray’dan veto yiyenlerdensin…” diye durumu açıklamaya çabalıyorlar. Yani ekranlara ipotek koyanlar arasında kesinlikle ben yokum. Onun yerine hemen her akşam, her kanalda sayıları bir elin parmağı kadar adamlar ve kadınlar tartışıyorlar. Herhangi bir konuda ne diyeceklerini bile onlar ağızlarını açmadan bilecek kadar ezberledik. Yani benim “ekran ipotekçisi” olmadığım bence kesin. Ama ya Reis, “Ben bu yıldan söz etmedim ki geçmiş yıllardan ettim” derse benim başıma bir şeyler gelebilir yani… “Kültür ve sanat dünyasını esir alanlar” arasında olmadığıma zaten eminim. Ama çok da emin değilim. Bugünlerde AKP Reisi’nin düdüğünü çalan bir meslektaşın bir tartışma programında “Sen de yazılarında bir kerre bile Sezai Karakoç’tan, Necip Fazıl Kısakürek’ten bir iki mısra bile aktarmadın. Varsa yoksa Nâzım Hikmet , Turgut Uyar, Ülkü Tamer, Edip Cansever, İsmail Uyaroğlu filan yani… Çünkü edebiyata sizin takım hâkim de ondan değil mi” diye üstüme gelmişti. İster misiniz Reis “Kültür ve sanat dünyasını esir almış” derken, “Esir alanları sevenleri”de kastetmiş olsun?.. Korkuyorum, çünkü Reis, “Bayburt kükremesi”nde açık seçik ilan etti, “onlara karşı sessiz kalmayacağız” buyurdu. Biliyorsunuz, Reis’in sessiz kalmamasının anlamı, hedefe koyduklarının sessiz kalmasını sağlamaktan ibaret. Formül çok basit ve yalın: Uygun bir savcı bul. Talimat ver. Bir sabah adamı ya da kadını derdest ettir. Silivri’ye tık. Mektubuna, yazısına, çizisine yasak koydur. Oldu bittiiii… Kendi kendime gelin güvey mi oluyorum? Yoksa korkmakta haklı mıyım? Bilemedim valla… HHH Reis’in Bayburt konuşmasında bir cümle daha var. Ama o cümleden en küçük ürküntü duymadım, korkuya kapılmadım. Reis “Ruhu faşist, beslenme kaynağı komünist, söylemi popülist kesimlere sesleniyorum” diye kükredi. Yok!.. Burada kastettiği bizim takım değil. Burada tanımlanan şimdilerde Türk milliyetçiliği ve sınırsız Kürt düşmanlığı ortak paydasında buluştuğu bir particik var. Onları kastetti, onları tanımladı. Üstelik bunu üç beş kelimeyle bayağı iyi başardı… Kılıçdaroğlu’na yeni danışman CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, CHP delegesi Nuray Çepni’yi yeni danışmanı olarak görevlendirdi. Kemal Kılıçdaroğlu, CHP de legesi Nuray Çepni’ye yazılı Çepni görevlendirme kâğıdını bizzat iletti. Çepni’nin kentlerin va roşlarında yaşayan yurttaşlar için proje geliş tirmek üzere danışman olarak görevlendiril diği bildirildi. l ANKARA / Cumhuriyet haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ZARİFE SELÇUK OHAL yabancıCHP, iş dünyasının sıkıntılarını masaYA yatırdı, çıkan tabloyu raporlaştırdı... şirketleri kaçırdı CHP’nin hazırladığı “OHAL, İş Dünyası ve Kaybeden Türkiye” raporunda, OHAL’den son ra 1020 şirketin TMSF’nin yönetimi ne geçtiği belirtilerek, Türkiye’den it halat yapan firmaların başka ülkele re kaydığı, uluslararası firmaların CEO ve üst düzey yöneticile rinin Türkiye’ye seyahat gerçekleştirmediği, Av rupalı turistin başka ül keleri tercih ettiği, kong re organizatörlerinin İKLİM ÖNGEL Türkiye’yi tercih etmediği vurgulandı. CHP İşveren Sendi kaları ve Meslek Birlikleri Genel Baş kan Yardımcılığı tarafından Genel Baş kan Yardımcısı Çetin Osman Budak so rumluluğunda “OHAL, İş Dünyası, Kay beden Türkiye” başlıklı bir rapor hazır landı. Süreçten iş dünyası ve ekonomi nin de olumsuz etkilendiğinin kayde dildiği raporda şunlara dikkat çekildi: OHAL KHK’leriyle doğrudan müda hale: Terörle mücadele kapsamında; te rörle ilişkili olduğu gerekçesiyle şirket lere mahkemeler eliyle kayyım atama ları yapılmaya başlandı. Ardından KHK ile yapılan düzenlemeyle Tasarruf Mev duatı Sigorta Fonu (TMSF) bu şirketle re kayyım yapıldı. Bu süreçte, 1020 şir ket TMSF’nin yönetimine geçti, TMSF ayrıca 107 gerçek kişinin mal varlıkla rına da kayyım olarak atandı. Binlerce kişi istihdam ediliyordu: Söz konusu şirketlerin toplam aktif büyük lüğü yaklaşık 41 milyar lira, özkaynak toplamı yaklaşık 18.2 milyar lira, ci ro toplamın yaklaşık 22 milyar olarak açıklanırken, bu şirketlerde 46 bin 357 kişinin istihdam edildiği bildirildi. Başka ülkelere kaydılar OHAL sürecinde iş dünyasının yaşadığı olaylar raporda şöyle sıralandı: n Türkiye’den ithalat yapan firmalar tedarik riski duyuyor, bazı firmalar Türkiye’de iş yaptıkları firmalara el konulması tedirginliğiyle fason üretimlerini başka ülkelere kaydırıyor. n Uluslararası bazı firmaların OHAL olan ülkelerle kontrat yapmama prensipleri bulunuyor ve Türkiye kökenli firmalarla kendi iç düzenlemeleri gereği kontrat yapmama yoluna gidiyor. n Sigorta şirketleri, OHAL nedeniyle Türkiye’ye yönelik seyahat ve sağlık sigortası yapmıyor. n Uluslararası firmaların CEO ve diğer üst düzey yöneticileri Türkiye’yi İş dünyası OHAL baskısı ve şirketlere el koyma, itirazların yüksek sesle yapılmasına engel olmakla birlikte iş tepkili dünyasından yansıyan bazı tepkiler şöyle sıralandı: TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu: Olağanüstü dönem ve şartların gereksinimlerini yerinde ve adil bir şekilde uygularken, siyasetin, ekonominin ve toplumsal hayatın normalleşmesini sağlamak da itibarımızı artıracaktır. Yani OHAL, olağanlaşmasın istiyoruz. Tescilli Markalar Derneği Başkanı (TMD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Global Blue Türkiye Genel Müdürü Hülya Aslantaş: OHAL, markaları ürkütüyor. Türkiye’de siyasal, sosyal önemli bir değişimden geçiliyor ve OHAL nedeniyle hızlı değişen kanunlar ve bir gecede değişen uygulamalar yabancıyı ürkütüyor. TÜSİAD Başkanı Erol Birecik: Pek çok talihsiz olay yaşadık ama artık bunları geride bırakmamız ve normalleşmemiz gerekiyor. Güven eksikliğini telafi edemezsek, yatırımcının önüne açık ve net bir yol haritası koyamazsak yüksek büyümeyi sürdüremeyiz. seyahat etmiyor. Üreticiler, sanayiciler, büyük uluslararası firmaların belirlediği ülkelerde ürünlerini tanıtmaya, pazarlamaya çalışıyor. n KHK’lerle OHAL ilanın gerekçesi dışında ekonomi ile ilgili de düzenlemeler yapılması, yerli ve yabancı firmalar için risk ve belirsizlik oluşturuyor. Belirsizliklerin artması yatırımların da yavaşlamasına, askıya alınmasına neden oluyor. n Taşınmaz kiralayacak ya da satın alacak yerli/yabancı firmalar, mülk sahiplerinin terörle bağlantılı olmasından endişe duyuyor ve “terörle bağlantısı yoktur” yazısı istiyor. nTürkiye’ye yönelik seyahat düşüncelerinde olumsuz etki oluşturuyor, özellikle Avrupalı turist başka ülkeleri tercih ediyor. Kongre organizatörleri OHAL nedeniyle Türkiye’yi tercih etmiyor. Raporun “OHAL ile Bozulan Göstergeler” bölümünde şu bilgiler yer aldı; Dış borç arttı: Ağustos 2016 Ağustos 2017 döneminde merkezi yönetimin borç stoku 108 milyar TL artarak 820.4 milyar TL’ye, ikinci çeyrek sonu itibarıyla dış borç stoku 13 milyar dolar artarak, 432.3 milyar dolara yükseldi. 2003’ten bu yana ilk kez dış borcun GSYH’ye oranı yüzde 50’yi geçerek yüzde 51.8 oldu. Türkiye’nin net dış borcu bir yılda 23 milyar dolarlık artışla 283.1 milyar dolara çıktı. Özel sektöre ek yük: Özel sektörün net döviz pozisyonu açığı 10 milyar dolar artarak, 212 milyar dolara geldi. OHAL’in ilan edildiği günden bu yana TL, dolar karşısında yüzde 28.4 düzeyinde değer kaybederek, 3.02’den 3.89’a yükseldi. Dolar kurundaki bu yükseliş, özel sektörün borç yüküne 184 milyar TL düzeyinde ek yük bindirdi. Tehdit, teşvik, erteleme çare olmadı: Bütçe açığı yılın 9 ayında 31.6 milyar TL’ye çıkarken, hükümet borçlanma tavanını arttırmak zorunda kaldı. Bu süreçte KHK’lerle işverenlere; SGK prim erteleme ve istihdam destekleri getirildi. Ayrıca Kredi Garanti Fonu (KGF) 349 bin 303 işletmeye 196.7 milyar TL’lik kefalet, 219.3 milyar TL’lik kredi, KOSGEB 274 bin 279 işletmeye 6.7 milyar TL kredi, TOBB 80 bin işletmeye 5 milyar TL Nefes kredisi, TESKOMB 600 bin esnafa 10 milyar TL kredi sağladı. Ancak makineteçhizat yatırımlarında gerileme oldu. Makineteçhizat yatırımları 4 çeyrektir gerilerken, 2017’nin ilk çeyreğinde yüzde 12, ikinci çeyreğinde de yüzde 8.6’lık gerileme gerçekleşti. İşsizlik arttı: Üretime dönük yatırımlarda artış olmaması işsizliğin büyümesine yol açtı. Kredi, destek, SGK prim ertelemeleri ve yeni istihdam teşviğiyle birlikte AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın “TOBB üyesi her işletme bir kişiyi işe alsın” baskısına rağmen, işsizlik çift haneden düşmedi, Ağustos 2017’de yüzde 10.6 oldu. l ANKARA Semih Özakça Gülsüm Elvan Gezi annelerinden Özakça’ya ziyaret Gezi Direnişi sırasında yaşamını yitiren Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfi Sarısülük ve polis tarafından öldürülen Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, “işimi geri istiyorum” diyerek başlattığı eylemde açlık grevinin 256. gününde bulunan Semih Özakça’yı ziyaret etti. Ziyarete ilişkin fotoğrafla rı Özakça, sosyal medya hesabından “Anne duyuyor musun sesimi? Sana oğul oğul duyduğum muhtaçlığı hissedebiliyor musun derinlerinde? Ben büyüyorum sen göremesende, hala büyüyorum. Elimi tut anne, tut elimi. Elim adalet için direnenlerin ellerinde. Hoş geldin anne, hoş geldin” ifadeleri ile paylaştı. l ANKARA / Cumhuriyet Sayfi Sarısülük Sağlık Emekçileri: Güvenlik soruşturmasını tamamlayın 23Haziran 2017’de Sağlık Bakanlığı’na yerleştirilen ebe, hemşire ve sağlık memuru gibi 12 bin 500 personelden 9 bin 267’si güvenlik soruşturmasılarının tamamlanmasının ardından görevine başladı. 3 bin 233 sağlık emekçisinin güvenlik soruşturmaları ise devam ediyor. Atamaları yapıldığı halde görevlerine başlayamayan 1571 sağlık emekçisi adayı ise haftalardır Twitter’da #1571SağlıkçıKasımdaGöre ve hastag’i ile yetkililere seslerini duyurmaya çalışıyor. Adaylar, Twitter’da yaptıkları paylaşımlarda, “Bir an önce işimize başlamak istiyoruz” diyerek, işlerine geri dönmeyi talep ediyor. Soruşturma sürüyor Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, 15 Kasım 2017 günü güvenlik soruşturması tamamlanan 19 bin 270 personelden 16 bin 305’inin atamasının yapıldığını açık lamıştı. Demircan’ın açıklamasına göre, 1571 sağlık emekçisinin güvenlik soruşturması Sağlık Bakanlığı’nda devam ediyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da 28 Ekim’de bir açıklama yapmış ve “İki ayda 12 bin 500’ü tamamladık. Dün Sağlık Bakanımız da beni aradı. Onların da çok doğal olarak çalışan personele ihtiyacı var. Hizmetlerin de aksamaması lazım. En kısa zamanda halletmeye çalışacağız” demişti. l Haber Merkezi Bekir Bozdağ Sarraf davası siyasiymiş! Adıyaman AKP Merkez İlçe Kongresinde konuşan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, bir kez daha ABD’de tutuklu bulunan Rıza Sarraf ile ilgili davanın siyasi bir dava olduğunu, hiçbir hukuki dayanağı olmadığını öne sürdü. Bozdağ, “FETÖ terör örgütünün 1725 Aralık sürecinde Türkiye’de yapmak isteyip de başaramadığı, başarısız hukuk darbesinin ABD üzerinden yürütülmesi dışında hiçbir anlam ifade etmiyor. Adli yardımlaşma talep edip de Türkiye’den aldığınız belgeler mi, yoksa başka yerlerden aldığınız sözde delil, dijital veri, oluşturulmuş deliller mi? Dosyadaki sözde bu delillerin aslı var mı? Dosyada raporlarda ve diğer evraklarda kimlerin imzası var? Açıklayın da bütün dünya görsün. Avukatlara dahi bu raporu vermiyorlar” diye konuştu. ‘Tehdit ediyorlar’ Dosyadaki delillerin FBI tarafından onaylandığının söylendiğine dikkat çeken Bozdağ, “Soruyorum, FBI ajanı bu delillerin doğru olduğunu nereden anlamış? Ortada delil, melil yok. Resmen Türkiye’ye karşı siyasal operasyon var. İşlemediği suçu kabul etmesini istiyorlar ve zorluyorlar” ifadelerini kullandı. Sarraf davasında FETÖ’cülerin yer aldığını ve 17 25 Aralık sürecinde kumpas delillerinin FETÖ tarafından verildiğini iddia eden Bozdağ, “Bu davanın yargıcı da, 1725 Aralık sürecinden sonra FETÖ’cü STK’ler tarafından Türkiye’ye getirildi. Bu hâkim karar verecek” dedi. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle