02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 16 Kasım 2017 6 Savcı miladı tanımadı Hükümetin ‘kandırıldığımızı anladığımız tarih’ dediği 1725 Aralık’ın FETÖ için milat olmadığını söyleyen Ankara Başsavcısı, öncesinde de çok suç işlendiğini vurguladı Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman, makam odasında adliye muhabirle rine FETÖ davalarıyla ilgili bilgi ver di. Ankara’da 15 bin ByLock kullanıcı sı olduğunun tespit edil diğini dile getiren Ko caman, bunların büyük çoğunluğuna operasyon yapıldığını, ancak yüz de 25’lik bir kısmının ALİCAN ULUDAĞ halen durduğunu kaydetti. Kocaman, “Bu kul lanıcıların büyük bir bö lümü soruşturmalara konu edildi. An cak Emniyet ve ilgili kurumlardaki yo AKP’nin miladı da kriteri de başka AKP’nin en önemli isimleri, defalarca 1725’in kendileri için bir milat olduğunu söylemişti. Bu açıklamalardan en net olanlarından biri si, Başbakan Binali Yıldırım’ın geçen sene 13 Ağustos’ta medya kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldiğinde yaptığı konuşmaydı. Yıldırım, “Bizim için milat 1725 Aralık’tır” demiş ve Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’nın aksine şu ifadeyi kullanmıştı: “Bizim için ölçü 1725 Aralık’tan sonra FETÖ ile ilişkinin sürdürülmesidir.” ğunluk nedeniyle bunların tamamına adli soruşturma açılamadı” dedi. Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin bir FETÖ davasında “sempatizan” diye rek üyelikten yargılanan kişiye bera at vermesiyle ilgili kararın sorulma sı üzerine Kocaman, “Ben bu kararı eleştiriyorum” ifadesini kullandı. Ör gütle mücadelenin devam ettiği bu Kocaman, FETÖ soruşturmalarında ana kriterimiz. 17/25’ten önce kredi süreçte Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin uygulanan 17/25 Aralık 2013 tarihi çekmiş, taksit yatırmış kişiler değil. kararının doğru olmadığını savunan nin esas kabul edilmesiyle ilgili şu de Örgüt başının talimatıyla hesap artışı Kocaman, şunları söyledi: ğerlendirmeyi yaptı: yapanlar bizim için ciddi şüpheli. Fa Yargıtay’ı eleştirdi ‘Ana kriter Bank Asya’ kat 17/25’ten önce bu kavgalardan önce, adam konut kredisi çekmiş, daire “Normal bir vatandaş dini duygular “17/25 FETÖ örgütü için toptan kri almış. 17/25’ten sonra da taksitlerini la, FETÖ’cüleri tam anlamıyla tanıma ter olmamalı. Örgütün yönetici takı ödemeye devam ediyor. Bir şey demi dığı için sohbetlerine gitmiş. Bu kişi mını ele alalım; adam himmet topla yoruz. Ne yapsın adam.” ler bizim için tek başına FETÖ üyesi değil. Ama örneğin te mış, örgüt adına toplantılar düzenlemiş. Sohbetle Hız savunması rörist ele başının talimatı son ri o organize etmiş. Bu ki FETÖ’nün yeterince tanınması ha rası Bank Asya’ya para yatı şi 17/25’ten önce de, son linde örgütün iç yüzünün daha ko ranlar terör örgütü üyesidir. ra da sorumludur. 40 yılın lay anlaşılacağını belirten Kocaman Bu karar Yargıtay Ceza Genel sorumluluğu vardır. Ama şunları söyledi: “2014 Ocak’ını düşü Kurulu’ndan geçene kadar, vatandaş bu örgütün ger nün. Cumhurbaşkanımız, başbakan, biz şu anda aynı kriterlerle çek yüzünü görünce ara hükümet, bakanlar ve herkes televiz devam ediyoruz. Yargıtay Ce ya perdeyi çekmiş. Yöne yonlarda bunları anlatıyor. Diyecek za Genel Kurulu’nda geçer, o Yüksel Kocaman tici takımı bilerek ve iste siniz ki niye banka hemen kapatılma zaman hepimizi bağlar. Ama yerek örgütün içinde kal dı. Yüzlerce, binlerce kripto FETÖ’cü şu aşamada biz katılmıyoruz. Ben mış ve örgütün eylemlerini organi oralardayken, kararlar alınamadı. Bu umudumu koruyorum. Değişmesi ge ze etmiş. Kesinlikle yanlış anlaşılma nedenle gecikti. Samanyolu TV’nin rektiğini düşünüyorum. Bizi etkile sın. 17/25 örgütle ilgili genel bir milat Türksat’tan çıkarılma kararı çok önce mez. FETÖ ile mücadele kararlı bir değildir. Bizim bahsettiğimiz normal den alınmasına rağmen, gereği yapıla şekilde devam edeceğiz.” vatandaş için değil. Bank Asya bizim madı. Her yerde kripto FETÖ’cü oldu Suç ortaklığı da soruşturulacak mı? Başsavcı Kocaman’ın “17 Aralık milat değil” açıklaması sonrası gözler, 17 Aralık 2013 öncesinde hükümet ile cemaatin ortaklığına çevrildi. İktidar temsilcileri, cemaatin terör örgütü olduğunu 17 Aralık’ta anladıklarını, daha önceki birlikteliklerinde “hizmet hareketi” olarak gördüklerini savunarak, 17 Aralık 2013’ün soruşturmalarda milat kabul edilmesini istiyordu. Yargı da buna paralel olarak soruşturma yürüttü. Başsavcının açıklamasının ardından soruşturmaların FETÖ’nün bizzat AKP eliyle devletin içine yerleştirilmesi, beslenmesi, yani “örgüte yardım” kısmına uzanıp uzanmayacağı merak konusu oldu. Diğer yandan Hüseyin Gülerce gibi cemaatte yöneticilik yapmış ve 17 Aralık’tan sonra pozisyon değiştirenlerin de soruşturmalara dahil edilip edilmeyeceği yanıtını bekliyor. ğu için, devlet adımlarını hızlı atamadı. Bizim borçlar hukukunda bir tabir vardır. Orta zekâlı, iyi niyetli, dürüst, objektif üçüncü kişi özelliklerini taşıyorsanız bunu görürsünüz hemen. Bir sağlık probleminiz yoksa, bunu görmeniz lazım.” ‘Sert eleştiri yapmadım’ Başsavcı Kocaman, açıklamalarının haber sitelerinde haber olmasının ardından dün yazılı bir açıklama yaparak, sözlerini “düzeltti”. Adliye muhabirleri ile sohbet toplantısında konuşulan konuların, bir kısım medya organlarında maksadını aşar şekilde “Başsavcıdan Yargıtay’a eleştiri” başlığıyla yer aldığı belirtilen açıklamada şöyle denildi: “Yargıtay 16. Ceza Dairesinin vermiş olduğu karara ilişkin yaptığımız değerlendirme, hukuki olarak farklı bir bakış açısını dile getirmekten ibarettir. Medyada yer aldığı şekilde, ‘Yargıtay’ın kararı ile ilgili sert bir eleştiri’ asla söz konusu değildir.” Havalimanı saldırısında 6 sanık tahliye edildi Atatürk Havalimanı’nda 28 Haziran 2016 tarihinde terör örgütü IŞİD’in gerçekleştirdiği, 46 kişinin yaşamını yitirdiği terör saldırısına ilişkin 42’si tutuklu 46 sanık hakkında açılan davanın 3’üncü duruşmasında dün müştekiler dinlendi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada ifade veren Hasan Cambaz sanıklardan şikâyetçi olduğunu belirterek, “Kahrı perişan olsunlar. Şerefsizlerin suratını da görmek istemiyorum” dedi. Söz alan diğer şikâyetçiler de sanıkların en ağır şekilde cezalandırılmalarını istedi. Savcı, mevcut delil durumu, savunmalarının alınmış olması ve dosya kapsamından dolayı tutuklu sanıklar Mahmut Tezin, Harun İçoğlu, Doğan Değerli, Faruk Yazıd, Gulmakhmad Salımov ve Ahmed Bin Hamed’in haklarında yurtdışına çıkış yasağı konularak, tahliye edilmelerini talep etti. Mahkeme heyeti, savcının 6 kişi için tahliye talebini haklı buldu, diğer 36 sanık için ise tutukluluğun devamı kararı verdi. Duruşma, 18 Ocak’a ertelendi. ANMA TALİP ÖZTÜRK 1947 Erzurum’da doğdu. Birlik ve Dayanışma’nın en ön saflarında yürüdü. 16 Kasım 1979’da İstanbul’da paramiliter faşist çetelerce katledildi. Anısı mücadelemize ışık tutuyor. ÖZTÜRK AİLESİ BİRLİK VE DAYANIŞMACI ÖĞRETMEN ARKADAŞLARI, YOLDAŞLARI “İlerici insanlık savaşsız sömürüsüz barış içinde bir dünya istiyor. Emeğin ve özgürlüğün bu yeni dünyası bir gün mutlaka kurulacaktır. Biz buna inanıyor, bunun için mücadele diyoruz.” Talip Öztürk (1978 Kubilay’ı anma konuşmasından) “Talip Öztürk’e yönelen saldırı partimize, işçi sınıfınıza, demokrasi güçlerine saldırıdır.” İ. Bilen (Kasım 1979 Moskova konuşmasından) TÖB DER İstanbul Şube Başkanı, Birlik ve Dayanışmanın ölümsüz yığın önderi ve genel başkanı Talip Öztürk’ü mezarı başında anmak üzere 16 Kasım 2017 Perşembe günü saat: 13.00’da Topkapı/Yenikozlu Mezarlığı (Gasilhane önünde) buluşuyoruz. Tüm dostlarımız çağrılıdır. TALİP ÖZTÜRK’ü ANMA GİRİŞİMİ Lisede cihat propagandası Karaman’daki spor lisesinde dağıtılan bir kitapta, ‘Avustralyalı Taliban’, cihat etmenin huzurunu anlatıyor! Karaman Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nün ildeki tek spor lisesi olan Karaman Spor Lisesi’nde skandal bir kitap dağıttığı ortaya çıktı. Edinilen bilgiye göre; müdürlüğe bağlı Karaman Gençlik Merkezi kaşeli “Cennet’e Otostop” adlı bir kitap, lise öğrencilerine ‘okuma halkası’ oluşturulması, yani başlarında öğretmen varken toplu bir şekilde okuyup değerlendirmeleri için dağıtıldı. Başka dinlerden İslamiyete geçen insanların yaşam öykülerinin anlatıldığı kitapta, “Avustralyalı Taliban” başlıklı söyleşide ise sadece dini propaganda değil, İslami örgüt güzellemesi yapıldığı da görüldü. Huzur Taliban’da! IŞİD gibi cihatçı terör örgütlerinin Afganistan cephelerinde savaşan “Avustralyalı Taliban” lakaplı bir cihatçıyla yapılan söyleşide, cihatçının Kalaşnikof model tüfeğiyle yan yana olduğu fotoğraflar yer alıyor. Söyleşide, “Müslüman olduktan kısa bir süre sonra Taliban saflarında NATO’ya karşı savaşmaya başladım” diyen cihatçı, “Avustralyalıların hayat standartları Afganlıların şartlarından çok daha iyi olabilir. Fakat Avustralya’da huzur yok” ifadelerini kullanıyor. Ortadoğu’ya gidip cihat örgütlerine katılınca ilk başta insanın bocaladığını söyleyen cihatçı, sonradan insanın bu koşullar ile ‘hızlıca’ uyum sağladığını belirterek okuyanın yüreğine su serpiyor! Skandalı ortaya çıkaran Eğitimİş Karaman Şu be Başkanı İsa Çetin, “Bu kitabın, gençlerin gelişimini kalitelileştirmekle yükümlü bir resmi kurum tarafından dağıtılmış olması utanç vericidir. Şu anda kitabın, başka okullara dağıtılıp dağıtılmadığını araştırıyoruz. Çocuklarımızın kafasının bu safsatalarla bulandırılmasına geçit vermeyeceğiz” dedi. ‘MEB’e soracağız’ Eğitimİş Merkez Yönetim Kurulu ise konuyu incelediklerini ve söz konusu kitabın başka nerelere dağıtıldığını Milli Eğitim Bakanlığı’na soracaklarını açıkladı. Sendikanın Genel Başkanı Orhan Yıldırım, konuya ilişkin şunları söyledi: “Daha ay başında bizlerin müfredatta cihat kavramını yer almasına yaptığımız itiraza karşı, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, ‘Cihatın ne olduğunu bilip bilmeden karşı çıkıyorlar’ diye bir açıklama yap Başka dinlerden İslamiyete geçen insanların yaşam öykülerinin anlatıldığı kitapta, “Avustralyalı Taliban” başlıklı söyleşide ise sadece dini propaganda değil, İslami örgüt güzellemesi yapıldığı da görülüyor. mıştı. Arapça’da ‘cihat’ kelimesinin ‘güç ve gayret sarf etmek’ manasına geldiğini ileri sürmüştü. Şimdi kendisine cevabı, bizzat onun sorumluluğundaki devlet okullarından birinde dağıtılan bu kitaptaki tüfekli cihatçı veriyor. IŞİD başta olmak üzere, birçok cihatçı örgüte Türkiye’den çok fazla katılan olduğunu maalesef hepimiz biliyoruz. Normalde bu şartlar altında bir eğitim bakanlığının bu katılımı, çarpık sempatiyi engellemek için uğraşması beklenirken, görüldüğü üzre bizim ülkemizde gençlerimiz adeta cihatçı terör örgütlerine katılmaya teşvik ediliyor. Sendika olarak gerekli incelemelerimizi tamamlayıp, konuyu yargıya taşıyacağız. Laik bir Cumhuriyet ülkesi olan Türkiye’mizde, kimsenin gençlerimizi okullarda cihatçı terör örgütlerine yönlendirmesine geçit vermeyeceğiz!” haber TASARIM: İLKNUR FİLİZ İktidar mahallesi karıştı: Atatürk’ü ne yapsak... Ve CHP Atatürkçü olsak mı olmasak mı... İktidar yandaşları ikilem içinde çırpınıyor. Cumhurbaşkanı’nın Atatürk konusunda en azından söylem olarak bir tık ileri vitese geçerek Atatürk’ü “sahiplenmesi”, iktidar mahallesini karıştırdı. “Tartışma” ekranlarında boy gösteren belkemiksiz yalan abideleri, ağızlarında geveledikleriyle beyinlerindeki hiçlikleri dışa vuruyor ve iktidarı da zor durumda bırakıyorlar. Bence bazılarının ekran ömürleri doldu, onları ileri süren iktidarın yapısının şimdi kırmızı kartları çıkarmaya hazırlandığını varsayabiliriz. Cumhurbaşkanı’nın Atatürk konusundaki yeni politikası için dedikleri “hayır değişen bir şey yok”. Değişen bir şey var. Özünde yoksa bile en azından şeklen var. Ve yandaş sözcüler bu şeklen olanı savunmak zorundalar, yoksa ekranlarda işleri ne?! Cumhurbaşkanı bir ayar yapıyor. Dahası bu ayarı bu ülkede yaşayanlar iktidara yapıyor: TIR sürücülerinin bile 10 Kasım 9.05’te dağ başlarında durup saygı duruşuna geçtiği, ninelerimizin Türk bayrağına sarılıp dimdik durduğu bir ülkede yaşıyoruz. Çok özgün bir ülke niteliği. Atatürk damarlara işlemiş, toprağa, suya, havaya karışmış, bu ülkenin kılcal damarlarında dolaşıyor. Atatürk sevgisinin bu topraklardan yok edilemeyeceği gerçeğiyle karşı karşıya iktidar. Üç beş hilafetçinin, yeminli düşmanın, kör gözün, kendini inkâr edenin bu millette karşılığı yok. Cumhurbaşkanı bunu görüyor ve ayar veriyor. AKP seçmeni ve Atatürk Bir nokta daha var: AKP’nin Erbakan’dan devraldığı en çok yüzde 20 seçmen oyu var. Ki bu yüzde 20’ye de “şeriatçı dinbaz politikaların tapıcıları” demek mümkün değil. Çoğu bu ülkenin insanları, merkez sağ partilerin başarısızlıklarıydı yüzde 20’u inşa eden. Derken 2001’in büyük ekonomik ve siyasal iflası sonucu AKP yüzde 34 ile iktidara geldi. Yüzde 49’lara varan seçmenin ANAP ve DYP’ye oy verenler olduğunu biliyoruz. Merkez sağdan AKP’ye gelen bu seçmenin Atatürk ile hiçbir derdi yok, dahası sevgisi var. AKP’den eriyen öncelikle bu seçmen kitlesi. Koşullar böyle giderse bu erimenin sürmesi beklenir. AKP’nin “Atatürk” hamlesiyle CHP kitlesinden oy alabileceğini düşünmek abesle uğraşmaktır. Ama bu hamle AKP’den kopan seçmen kitlesine yöneliktir öncelikle. Ya tutarsa! Siyasetoyekonomi saadet zinciri Bence tutmaz, çünkü bu kitlenin AKP’ye yönelmesinin temel nedeni şüphesiz ki ekonomikti. AKP, trilyonları har vurup harcadı ve müthiş bir tüketim toplumu yarattı. Şimdi kendisine oy veren bu “tüketim toplumu” ne yazık ki eskisi gibi tüketemiyor. Siyaset oy ekonomi saadet zincirinde zayıflamalar ve yer yer kopmalar var. Sorun burada. RTE, seçimlere giderken öncelikli konu ekonomidir derken, buna işaret etmekteydi. İktidar hangi ekonomik cambazlıklarla bu saadet zincirini sürdürür bilinmez; ekonomide mucize görülmemiştir. O kadar girdi çıktı artıeksi, üretimtüketim, bir matematik işidir. Merkeze kayış mı Atatürk hamlesine bir diğer ciddi açıklama da şudur, ki bu yukarıdaki açıklama ile örtüşüyor: İyi Parti, MHP’den aldığı yönetici ve seçmenlerle merkeze doğru bir yolculuğa çıktı. Şüphesiz ki, bu parti AKP’den kopmakta ve kopacak olan seçmenin adresi olarak görülüyor. Cumhurbaşkanı, İyi Parti seçeneğinin ortaya çıkmasıyla da, Atatürk ile en azından görünüşte bir merkeze kayma hamlesinde bulundu, denebilir. CHP ne yapacak, bu sürecin diğer bir temel sorusu. Kılıçdaroğlu, Adalet Yürüyüşü ile siyasetine getirdiği hareketliliği sürdürebiliyor mu? Acaba partilerdeki bu hareketlilik ve siyasi yeni diller, özellikle de İyi Parti’nin doğuşu, CHP’de de politik düzeltmeler gerektirmeyecek mi? Doğruluğunu bilmiyoruz, daha şüpheler yoğun, başka şirketlerin de ciddi araştırmalarını eklemek zorundayız, CHP’yi yüzde 18.5’lerde, AKP’yi 43’lerde ve İyi Parti’yi yüzde 20’ye dayanmış gösteren Gezici’nin kamuoyu yoklamasını CHP yönetimi nasıl yorumluyor acaba? Atatürk düşmanlığı biter mi Son noktayı koyalım yazıya ve başa dönelim. AKP’nin Atatürk’ü “kabul etmesi” ile, bu partinin Atatürk Cumhuriyeti’nin kazanımlarını eritme politikası da sona erer mi? Evet diyecek bir umudum yok, ama milletin Atatürk sevdasının ardında nelerin yattığına bir bakmak gerekir... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle