02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Stefan Zweig için okuma etkinliği Avusturya Kültür Ofisi, yazar Stefan yer alan Avusturya Kütüphanesi’nde Zweig’ın doğum günü ve 75. ölüm yıl düzenlenecek etkinlikte gazeteci ve dönümü nedeniyle 28 Kasım’da ‘Çevir çevirmen Ahmet Arpad, Zweig’ın esermenler ve Yazarları’ isimli bir etkinlik lerinden okumalar yapacak. Zweig gerçekleştirecek. Avusturya Lisesi’nde eserlerinin Türkiye’deki çevirmenle rinden olan Arpad, ‘Ay Işığı Sokağı’, ‘Geçmişe Yolculuk’, ‘Yıldızın Parladığı Anlar’ dahil yazarın pek çok çalışmasını çevirmişti. 19:00’da başlayacak etkinliğe katılım ücretsiz. Perşembe 16 Kasım 2017 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK [email protected] 15 ARunmadlaorlıunın ortak belleği... Fertek, Niğde. Osmanlı Meclisi Mebusanı üyesi P. Kozmidis için karşılama (1908). TürkiyeYunanistan nüfus mübadelesi üzerine yapılmış en kapsamlı arşivlerden birine sahip olan Atina’daki Küçük Asya Araştırmaları Merkezi’nin müdür yardımcılığı görevini üstlenen Stavros Anestidis İstanbul’da. Anadolu Rum’larının kültürel sosyal ve 1922 yılı yaşamlarıyla ilgili kayıtlara sahip olduklarının altını çizen Anestidis, aynı zamanda üç binin üzerinde orijinal fotoğrafın da arşivlerinde yer aldığını söylüyor. ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TürkiyeYunanistan nüfus mübadelesi üzerine yapılmış en kapsamlı arşivlerden birine sahip olan Atina’daki Küçük Asya Araştırmaları Merkezi, 1930 yılında müzikolog Melpo Logotheti Merlie ve Yunan kültürü uzmanı Oktavios Merlie tarafından Atina’da kuruldu. Merkezin kuruluş vazifesi Rum Ortodoks mübadillerin yaşadıkları ile ilgili kişisel görüşlerini kayıt altına alarak geçmişlerinin canlı kalmasına katkıda bulunmak. Merkezin müdür yardımcılığı görevini üstlenen Stavros Anestidis İstanbul’da... Önceki akşam Tütün Deposu’nda ‘Arşivden Sonra?’ etkinliği kapsamında “Anadolu Rum Ortodoks Nüfusunun Ortak Belleği” başlıklı bir konuşma gerçekleştiren Anestidis ile etkinlik öncesi bir söyleşi gerçekleştirdik. Anestidis, “Merkez 1930’larda kuruldu ama onun çekirdeği aslında Yunanistan çapında müzik kayıtlarıydı. Müzik kayıtları bağlamında bunu yapan araştırmacılar Anadolu’dan gelen Rum göçmen mübadillerle karşılaştılar. Bu aşamada onların tanıklıklarının çok önemli oluğunu ve kayıt altına alınmazsa kaybolacağını düşündüler ve müzik kaydını bir kenara bırakıp mübadillerin tanıklarını dinleyip kaydetmeye başladılar. Böylece 30 yıl sonrası yani 1950’lere kadar süren bir araştırma ekibiyle 300 sayfayı bulan Anadolu Rum göçmen mübadillerin kayıtlarının yer aldığı bir arşiv oluştu” diyor. Enstitünün amacını oluşturdukları arşivi değerlendirmek, araştırmaya açmak ve bu arşivden kaynaklarla Anadolu Rumlarının kültürel sosyal ve 1922 yılı yaşamlarıyla ilgili yayınlar hazırlamak olduğunun altını çizen Anestidis, aynı zamanda üç binin ‘Anadolu Rum Ortodoks Nüfusunun Ortak Belleği’ başlıklı bir konuşma gerçekleştiren Anestidis ile etkinlik öncesi bir söyleşi gerçekleştirdik. üzerinde orijinal fotoğrafın arşivlerinde olduğunu da söylüyor. Enstitü, fotoğrafların bazılarını satın almış, bazılarını ise mübadil aileler bağışlamış. Anestidis, “Bu fotoğrafların bir kısmı 1950 sonrası. Kayıt aşaması bitince araştırmacılar Anadolu’ya geri dönüp orada çalıştıkları yerleri yakından görmek amacıyla ziyaretler düzenlediler ve böylece 1950 yıllarının resim koleksiyonu oluştu. Türkiye’ye gelince Lozan Mübadilleri Derneği 1999 yılında gelip bize danıştılar ve bizi örnek alarak çalışmaya başladılar. Son 20 yılda büyük bir aşama kaydettiler. Tabii onlarda birinci kuşak kaybolmuş ama yine de birinci kuşaktan mübadillerle röportajlar yapıldı. Bizim arşimizden farkı onlar ses ve video kaydıyla yapıldı. 1930’lu yıllarının teknolojisiyle bunu yapmak mümkün değildi, bizim arşiv tamamen yazılı” diyor. Küçük Asya Araştırmaları Merkezi’nin arşivi dijitale aktarılmış ve herkese açık. Enstitünün bilimsel bir yayın organı var. 1977’den bugüne kadar 20 cilt yayımlanan ayrıca Rum mübadillerinin 1922 öncesi yaşamıyla ilgili yaptıkları çalışmaların tümü 60 yayından ibaret. Aynı bağlamda mübadillerin 1922 24 sürecinde Anadolu’yu terk ettikleri andaki tanıklıklarını içeren kitap çalışmaları var ki bu çok önemli 5 ciltten oluşuyor. Karadeniz Rumlarıya ilgili son cilt bu sene çıktı. Anestedis, “Bizim esas amacımız bilimsel yayın organımızı sürdürmek ki Yunanistan dışından, Avrupa’dan meslektaşların makaleleri de var. Son zamanda akademisyenlerin yazdıklarını çeviyoruz. Türkçeden Yunancaya veya İngilizceye. Atina’ya gelen Türk öğrenciler de gelip arşivimizde çalışabiliyor. Bunun yanında tarihçiler, halk bilimciler veya gazeteciler için de arşivimiz açık” diyor. Anestedis bugün Boğaziçi Üniversitesi Özger Arnas Salonu’nda saat 14.00’de bir söyleşi gerçekleştirecek. İstanbullu Anestidis... 1960 yılında İstanbul’da doğan Stavros Anestidis, Kurtuluş semtinde yaşamış. İstanbul Özel Fransız SaintMichel Lisesi’nden mezun oldu. Lisans eğitimini Atina Üniversitesi’nde Siyasal Bilgiler Bölümü’nde tamamlayan Anestidis, 1993’te aynı üniversitede Siyasal Bilgiler doktorasını tamamladı. 1994’te Küçük Asya Araştırmaları Merkezi’nde araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’den beri KMS’de müdür yardımcılığı görevini yürütmekte. Araştırmaları özellikle İstanbul ve Anadolu Rumlarının 19. yüzyıldaki kültürel yaşamına odaklanmıştır. Bu konular çerçevesinde çıkan yayınlarda yer almış ve uluslararası konferanslarda tebliğler sunmuş. Türkiye’de aralarında İstanbul Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Koç Üniversitesi ve Akdeniz Üniversitesi’nin de bulunduğu birçok üniversitede konferans vermiş. Anestidis’in çalışmaları son yıllarda Türkçe konuşan Rum Ortodokslar (Karamanlılar) ve Karamanlıca edebiyatı üzerine yoğunlaşıyor. Hapisteki Yazarlar Günü Dün 15 Kasım’dı. Uluslararası PEN, 15 Kasım’ı “Hapisteki Yazarlar Günü” ilan ettiğinden bu yana neredeyse 40 yıl geçti... Dünya ve Türkiye hâlâ düşünce ve ifade özgürlüğünü yok sayarak yazarlarını hapsediyor... Dün, beş kuruluş (PEN Türkiye Merkezi, Türkiye Yazarlar Sendikası, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Yayıncılar Birliği) ortak bir basın toplantısı düzenledik. Ayrıntıları basından izleyebilirsiniz. Ben, isteklerimizi şöyle özetledim: Çok şey değil, sadece adalet istiyoruz. Hukuk devletinde yaşamak istiyoruz. Cumhuriyetin olmazsa olmaz ilkesi adaleti istiyoruz. Kimse düşüncelerinden ötürü tutuklanmasın, işinden, aşından olmasın istiyoruz. Düşüncesini özgürce ifade edebilsin, yazabilsin, araştırabilsin istiyoruz. Kitaplar toplatılıp yasaklanmasın istiyoruz. Gazeteciler, yazarlar hapishanede çürütülmesin, halkın gerçeklere ulaşabilmek hakkı ellerinden alınmasın istiyoruz. Gazeteciler ve yazarların tümü serbest bırakılsın, tutuksuz yargılansın istiyoruz. Dünyada ve her yerde... PEN Türkiye’den Dünkü toplantıda bir de PEN Türkiye merkezinin bildirisini paylaştım: 15 Kasım Hapisteki Yazarlar Günü’nde bir kez daha üzülüyoruz, utanıyoruz, öfkeleniyoruz, susuyoruz, bağırıyoruz, yetkilileri göreve çağırıyoruz! Hangi göreve? Yasaların da vicdan, merhamet ve adaletle işletilmesi, uygulanması görevine elbette... Hapisteki yazarlar, adı üzerinde yazarlar. Yazıya yazıyla, olmadı sözle yanıt verilir. Yazı, demir parmaklıkların ardında son bulan bir eylem değildir. Yazarın yeri de demir parmaklıkların ardı değildir. Romancı, şair, öykücü, denemeci, gazeteci... Unutmamak gerekir ki bugün ses çıkarmayan, içinden “oh olsun” diyen, hatta meydanın ve medyanın kendisine kaldığını düşünen yazı erbabı da, yarın aynı akıbetle karşılaşabilir. Tarihte değil yalnızca bugün de, dünyada değil yalnızca Türkiye’de de bunun somut örneklerini biliyoruz. Hapisteki yazarlar için sesini yükseltmesi, kalemini sivriltmesi gerekenlerin, öncelikle bu yazarlarla aynı görüşü paylaşmayan yazarlar, gazeteciler olduğunu düşünüyoruz. Barış içinde farklılıklarla özgür, bir arada yaşamanın yolu, düşünce, yazma, yayımlama ve örgütlenme özgürlüğünden geçer. Bu 15 Kasım da bu düşüncelerle, kaygılarla geçmiş olsun, ama bir daha 15 Kasım olmasın, o da bu yıl son kez geçmiş olsun! NOT: Sevgili Okurlar, İç kulaktaki kristallerin yerinden oynaması insanın tüm dengesini bozuyor, dünyayı başına yıkıyor, odaklanmasını engelliyor. Tıbbi dilde “Benign Pozisyonel Paroksismal Vertigo”... Başıma geldi... “Kristaller” yerine oturuncaya dek izin istiyorum... Gogol’ün ‘Müfettiş’i yeniden sahnede Tiyatrolokomotif sezonu bir güldürüyle, Gogol’ün Müfettiş’iyle açıyor. Genç tiyatro insanlarından oluşuyor oyuncu kadrosuna reji ve dramaturgide A. Bülent Acar ve Zerrin Yanıkkaya gibi deneyimli isimler yön veriyor. Melih Cevdet Anday, Erol Güney, Koray Karasulu ve Nihal Yalaza Taluy’un çevirileri gözden geçirilerek derlenen “Müfettiş” için yönetmen Acar şunları söyledi: “‘Müfettiş’, Rusya’da kenarda köşede kalmış bir taşra kasabasından ülkedeki çürümenin resmini çizer. Yalandolan, rüşvet, cebellezi edilen kaynaklar, lüp lüp yutulan pa ralar günlük meselelerdir ve kaymakamından yargıcına, öğretmeninden doktoruna bütün bir sistem gülünecek haldedir. Olaylar grotesk diyebileceğimiz bir zamanmekânda gelişir, oyunda. Yani değerlerin yozlaştığı, anlamsızlaştığı, hiçbir şeyin hiçbir şeye işaret etmediği bir iklimde. Gogol’ün anlattıkları tanıdık. Üzerinden geçen yüzlerce yıla rağmen. Hâlâ ortaya dökülecek bolca kirli çamaşır var. Hâlâ ağlanacak halimize gülüyoruz.” Müfettiş 17 Kasım saat 20:30’da Kocamustafapaşa Çevre Tiyatrosu’nda izlenebilir. sUisnteamlaarddaenrsleri Bu yıl 5. kez düzenlenen Boğaziçi Film Festivali’nde dünyaca ünlü isimler sinema dersleri verecek. 17 26 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek festivalin en önemli konuklarından biri dünya sinemasının yaşayan en büyük ustalarından biri olarak akbul edilen Macar yönetmen Béla Tarr. Hiçlik, varoluş, yokoluş gibi temaları işleyen kendine has filmleriyle tanına ve Gus Van Sant’ten Jim Jarmusch’a birçok bağımsız sinemacıyı da etkileyen Béla Tarr 25 Kasım’da Soho House’da sinemaseverlerle buluşacak. Bu yıl masterclass vermek üzere İstanbul’a gelecek bir başak isimse Macar sanat yönetmeni László Rajk. Costa Gavras, Ridley Scott ve Béla Tarr gibi usta isimlerle çalışmış Rajk 21 Kasım saat 16.00’da Rixos Pera’da “Bir Kısırdöngü Olarak Kent Mekânı: Béla Tarr’ın ‘Londra’daki Adam’ Filminde Görsel Tasarım” başlıklı bir ders sunacak. 18 ve 19 Kasım tarihlerinde ise “Prison Break” ve “Lost” gibi dizilerde yönetmenlik yapmış Bobby Roth “Bir Yönetmen Hazırlanıyor” başlıklı bir ders sunacak. Ayrıntılı bilgi için: bogazicifilmfestivali.com C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle