05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 31 Ekim 2017 haber 4 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SELÇUK ‘Açık kapama’ bütçesi Türk olmak zor Akın Atalay, Murat Sabuncu, Ahmet Şık ve Emre İper bugün bir kez daha yargıç önüne çıkıyorlar. Akın Atalay ile Murat Sabuncu 1 yıldır, Ahmet şık 304, Emre İper ise 207 gündür tutuklular. Yani, bu dört arkadaşımızın dördü de aslında bir tedbir olması gereken tutukluluk yoluyla infaz ediliyorlar. Arandığını yurtdışındayken öğrenir öğrenmez gelip teslim olan Akın Atalay’ın bu davranışı üzerine daha da vahim hale gelen tutukluluk kararları hukukun bütün ilkelerini çiğniyor. Zaten bu ilkeler söz konusu davanın iddianamesinde çiğnenmiş durumda. Söz konusu davadan yargılananların aralarında daha önce tahliye edilmiş olanların da çoğu, verilecek karar ne olursa olsun, resmen değilse bile fiilen mahkum olmuşlarcasına infaz edilmişlerdir. Yani bu arkadaşlarımız, beraat dahi etseler, belirli bir suçun cezasının infazdaki karşılığı kadar yatmış olacaklarından, mahkemenin vereceği bir beraat kararının gerçek yaşamda hiçbir anlamı kalmayacaktır. Türk yargı sisteminde, adeta otomatiğe bağlanmış gibi uygulanan ve artık tedbir olmaktan çıkan tutuklama yüzünden eskiden beri var olan bu durum, özellikle askeri yönetimlerde ve içinde bulunduğumuz bu dönemde artık bir tür kurumsal yargısız infaz yolu olmuştur. HHH 12 Eylül’de kimi olaylarda, hakkında istenen cezanın infazı kadar tutuklu kaldıktan sonra salıverilen sanıklara tanık olunmuştur. Bu olaylarda, mahkum olsaydı infaz yoluyla ne kadar yatacak ise aynı miktarı tutukluluk yoluyla yatmış olan sanığa “hadi güle güle beraat ettin!” denmesinin “hukuka oha!” tepkisini doğurması şaşırtıcı olmayacaktır. Tabii bu durumdaki uzun tutuklama kararları, bizzat mahkemelerin kendi üzerlerinde de bir baskı oluşturmaktadır. Yargıçlar da insan olduklarına göre onların da kendi kararlarıyla uzayan tutukluk halleri karşısında “bunu da bu kadar yatırdık, şimdi nasıl bir şey yokmuş ‘hadi güle güle!’ diyeceğiz?” diye tereddüde düşmemeleri mümkün müdür? Uygar dünyanın hiçbir yerinde kalmayan bu uygulamanın geleneksel dikta ülkelerine oranla, bir süreliğine eksik güdük de olsa bir tür hukuk devleti dönemi yaşamış olan Türkiye’de daha da büyük acılara yol açtığı da bir gerçektir. Türkiye son dönemlerde insan haklarının ve hukukun temel ilkelerinin sürekli olarak ayaklar altına alındığı bir ülke olarak algılanıyor ve Türkler bu durumda dünyanın her yerinde dışlanıp horlanıyorlar. Böyle bir ortamda Türk olmak zor. Hollanda’da, Almanya’da, Fransa’da Amerika’da Türk olmak zor. HHH Ama Türkiye’de Türk olmak olmak daha da zor. Baksanıza, Türkiye’de Türk vatandaşı olmayıp da, tutukluluk yoluyla infaz edilen yabancılar hakkındaki uygulama, o yabancının ülkesinin tepki ve baskısıyla, bağımsız yargımızın hemen harekete geçmesiyle düzeltiliyor, ama yabancılara makbul görülen bu uygulamadan Türkler bir türlü yararlanamıyor. Geçenlerde AİHM’nin eski yargıcı değerli hukukçu Rıza Türmen de yazdı: Cumhuriyet davasındaki tutukluk kararları önümüzdeki günlerde AİHM’ye gidecek ve çok da büyük bir ihtimal ile tutukluluk hallerine son verilmesi yolunda bir karar çıkacak. Anayasanın halen yürürlükte bulunan 90. maddesinin son fıkrasına göre, bu karara uyulması zorunludur. Söz konusu davadaki tutukluluk hallerini sürdürerek, Türk insanının temel hak ve özgürlüklerine, AİHM’nin Türk mahkemelerinden daha saygılıymış gibi bir algı doğmasına yol açacak böyle bir duruma meydan vermemek için, bu tahliye kararlarının Türkiye’nin yargsından sadır olması daha doğru olmaz mı? Acaba bağımsız yargımız bu konuda ne düşünür? Olası bir AİHM kararına uyulmaması halini düşünmek bile istemiyorum. O takdirde, Türk olmak hem dünyada hem de Türkiye’de çok daha zor hale gelecektir. Eskişehir MHP’den 20 kişi istifa etti Eskişehir’in Odunpazarı ilçesinde MHP’nin 4 eski il başkanı ile yardımcıları, ilçe ve belde eski başkanlarının bulunduğu 20 kişi, MHP’den istifa ederek Meral Akşener’in kurduğu İyi Parti’ye destek vereceklerini açıkladı. MHP eski il başkanı Avukat Ahmet Vural, “16 Nisan 2016’da yapılan anayasa değişikliği halk oylaması sonuçlarına göre, ülkemizi başarılara götüren ortak aklın yerini tek adamın aklı almıştır. Bu tam bir geriye gidiştir. Türkiye’nin bu kötü gidişine ‘dur’ demek için MHP’den istifa ettiğimizi kamuoyuna duyuruyoruz” dedi. l ESKİŞEHİR/Cumhuriyet Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2018 bütçesinin görüşmeleri başladı. Muhalefet bütçe için ‘Vicdansız, adaletsiz’ nitelemelerini kullandı TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısı’nın görüşmelerine başlandı. Görüşmelerin ilk günü muhalefet, bütçenin açıkları kapatmak amacıyla hazırlandığı ve çalışanların hakkını gözetmediği eleştirilerini yöneltti. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2018 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Yasa Tasarısı’nın geneli üzerine görüşmeler başladı. CHP Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, AKP iktidarlarında hep faizsiz bütçe denildiğini ancak 2018 bütçesinde faiz lobisine 71.7 milyar TL ödeneceğini dile getirdi. Karabıyık; bütçenin eğitim yatırımlarında ihtiyaca cevap vermediğini, sağlık harcamaları için vatandaşın cebinden para çıkmamasını sağlamadığını, taşerona kadro getirmediğini, işçi ve emekçinin daha fazla borçlanmasını gerektirecek zemin hazırladığını belirterek, “Bu bütçe ‘açıkları nasıl kapatırız’ bütçesidir” değerlendirmesini yaptı. ‘Vicdansız tartışması’ Paylan’ın, “Parayı toplarken bu kadar vicdansız bakan.... ” sözlerine Maliye Bakanı Ağbal, “Bu konudaki yaklaşımınızı daha düzgün bir şekilde, bu mekâna, zemine uygun ifadelerle dile getirebilirsiniz. Vicdan tartışması açarsanız başka vicdan meselelerini ben de açarım” diye karşılık verdi. Bunun üzerine Paylan, sözlerinin Ağbal’ın şahsına yönelik olmadığını, bunları hükümete söylediğini, bütçeyi eleştirdiğini kaydetti. Hükümetin güvenlikçi politikalara hapsolduğunu, vergi artışlarının savunma, güvenlik, savaş politikalarına gittiğini öne süren Paylan, “Barışın maliyeti yok. Savaşın maliyetini özellikle yoksullar çeker” dedi. MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan da kamu maliyesinin alarm verdiğini, bütçe dengesinin hızla bozulma sürecine girdiğini, 2002’de kamu borçlanmasına sınır getirilen kuralların delinmek zorunda kaldığını dile getirdi. CHP İzmir Milletvekili Musa Çam ise yolun sonuna gelindiğini, ekonominin vergi affı ve yeniden yapılandırmalarla iyileştirilemeyecek noktada olduğunu ifade etti. CHP İzmir Milletvekili Zekeriya Temizel, bu dönemde olduğu kadar, bugünün geçmişle kıyaslanarak savunulduğunu görmediğini, sürekli 2002 kıyaslaması yapıldığını söyledi. Temizel, “Osmanlı bu borçları bıraktı deyip, neredeyse bugünün borçsuzluğuyla övünülecek. 2002 ile kıyaslamak çok kolay. 1999 ile karşılaştırdığınızda olay birdenbire değişmeye başlıyor” diye konuştu. Sosyal yardım harcama tutarını artırmakla övünüldüğünü ifade eden Temizel, bunun iyi mi yoksa kötü bir olay mı olduğunu sordu. Temizel, devletin mutlaka sosyal yardım yapacağını, ancak bu yardımların artmasıyla övünülmemesi gerektiğini belirtti. Temizel, sosyal yardımların artmasının işsizliğin yükseldiği ve gelir dağılımının bozulduğu anlamına geldiğini belirtti. HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan da bütçe görüşmelerinde sorduğu sorulara bir yıl sonra yanıt veren ya da hiç yanıt vermeyen bakanların bulunduğunu belirtti. Komisyon Başkanı Süreyya Sadi Bilgiç de Maliye Bakanı Naci Ağbal’dan, sorulara en geç bir ay içinde yazılı cevapların verilmesini, Bakanlar Kurulu’nda gündeme getirmesini talep etti. Paylan, bu bütçenin vicdansız ve adaletsiz bir bütçe olduğunu öne sürerek, Maliye Bakanı Ağbal’ın bütçe sunumunda bir kez bile işçi kelimesinin geçmediğini ifade etti. Servetin yüzde 58’inin, nüfusun yüzde 1’ine geçtiğini ifade eden Paylan, vicdansız gelir kalemlerine sahip bir vergilendirme sistemi bulunduğunu ifade etti. l ANKARA (Cumhuriyet) Siyasette ‘faşist’ kavgası CHP’li Tezcan’ın Erdoğan’a yönelik ‘Faşist diktatör’ sözlerine Hükümet Sözcüsü Bozdağ, Bakanlar Kurulu’ndan çıkar çıkmaz CHP’ye ‘Faşist parti’ diyerek yanıt verdi Tezcan: Faşist diktatör! CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle adli kontrol şartı uygulanıp, yurtdışına çıkış yasağı getirilen Tekirdağ’ın Süleymanapaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat’a destek vermek için kente gitti. CHP’li belediye başkanlarının “şamar oğlanı” olmadığını söyleyen Tezcan, “Şimdi Ekrem başkan bu lafı dedi, demedi ben onu bilmem. Ama Tekirdağ meydanında ben söylüyorum; Recep Tayyip Erdoğan, faşist diktatördür. Hem de onların anladığı dilden söylüyorum. Şeddelisidir diktatörün, şeddelisidir hem de” dedi. ‘Erdoğan’ın iki seçeneği var’ Tezcan, Hükümet Sözcüsü Bozdağ’ın “Türkiye’de tek faşist parti CHP’dir” ifadelerini kullanmasına da yanıt verdi. Tezcan, ülkenin nasıl bir faşizm içine sürüklendiğini görmek için 50 yıl öncesine gerek olmadığını söyleyerek şu açıklamayı yaptı: “CHP’nin hedefi çok partili demokrasi olmuştur. Bunların hedefi çok partili demokrasiyi tek parti iktidarına taşımak. CHP’ye eleştiri olarak söyledikleri ne varsa kendileri yaptılar. ‘Partili vali’den şikâyet ediyorlardı. Devletin partili olmayan makamı mı kaldı. Kurdukları rejimin eleştirisine tahammül edemiyorlar. Erdoğan bundan rahatsız oluyorsa iki seçenek var. Ya faşist olmayacak, ya da siyaseti bırakacak. Çünkü Cumhurbaşkanlığı makamını kendisi siyasetin içine çekti.” Deniz Baykal’ın beyin ödemi çözülüyor CHP’nin eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın son durumu hakkında Ankara Üniversitesi Rektörü Erkan İbiş bilgi verdi. Baykal’ın kritik sağlık durumunun haftalar hatta aylarca sürebileceğini söyleyen İbiş, “İyileşmenin doğal olarak yavaş seyrettiğini biliyoruz. Bu nedenle çok sık yeni şöyler söylemek mümkün değil, cuma günü komplikasyon gelişmediği takdirde daha olumlu bulguları paylaşacağımızı düşünüyoruz” dedi. Baykal’da oluşan beyin ödeminin yavaş yavaş çözüldüğünü aktaran İbiş, “Beyin ödemi çözülme sürecinde dalgalanma gösterebiliyor. Yeni ödemi nedeniyle baskılanmış olabilir” diye konuştu. Kritik sürecin bitip bitmediği sorusunu üzerine İbiş, “Yoğun bakımda olduğu sürece kritik süreç devam eder. Çıktıktan sonra daha rahat söyleyebileceğiz” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet CHP’li Demirkaya’ya ‘hakaret’ soruşturması Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP Antalya İl Başkan Yardımcısı Doğukan Demirkaya hakkında sosyal medya sitesinden yaptığı paylaşımlar nedeniyle ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ suçlamasıyla soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında Doğukan Demirkaya, CHP İl Başkanı Mustafa Erdem, Manavgat İlçe Başkanı Aliye Coşar, avukatı ve partililerle birlikte geldiği İlçe Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Büro Amirliği’nde ifade verdi. Emniyet Müdürlüğü’ne girmeden önce açıklama yapan CHP’li Demirkaya, “Genel olarak sosyal medyada yaptığım paylaşımlar nedeniyle ifademize başvuracaklar. Bir siyasi parti temsilcisi olarak bunları yapmak görevimiz. Bu eleştirileri daha önce de yaptık, bundan sonra da hem ben hem parti üyesi, parti görevlisi arkadaşlarım bu eleştirileri yapacak. Umarım adalet yerini bulacak” diye konuştu. l DHA Kelepçeyi reddetti, hastaneye gidemedi! HDP Şırnak Milletvekili Aycan İrmez, Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde tutuklu HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü’nün kelepçe takılmasını reddet tiği için hastaneye götürülmediğini belirtti. Encü’nün konuya ilişkin TBMM Başkanı İsmali Kahraman’a dilekçe yazdığını belirten İrmez, Kahraman’ın ise Encü’ye “Aziz milletimizin, milli iradenin temsilcileri olan milletvekilleri; hukukun Ferhat Encü üstünlüğü’nü hukuk devle tini, anayasayı, yasaları kabul ederek ve demokrasiyi tam manası ile özümseyerek, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ve tek millet bilinciyle ülkemizi daha ileri noktalara ulaştırma gayreti içinde olmalı ve olmaya devam etmelidir” yanıtı verdiğini ifade etti.. İrmez, Başbakan Binali Yıldırım’a şu soruları yöneltti: n Sayın Encü’nün hâlihazırda milletvekili olduğu ve dokunulmazlığı bulunduğu dikkate alındığında kendisine kelepçe uygulaması dayatılmasının amacı nedir?  n Hastaneye sevk sırasında uygulanmak istenen kelepçe dayatması; sağlık hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı hakkı ihlali ile dokunulmazlığı düzenleyen 83. madde dolayısıyla da anayasal ihlal değil midir?  n Sayın Encü’nün dilekçesine TBMM Başkanı tarafından “Milli iradenin temsilcileri olan milletvekilleri; hukukun üstünlüğünü, hukuk devletini, anayasayı, yasaları kabul ederek ve demokrasiyi tam manası ile özümseyerek, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ve tek millet bilinciyle ülkemizi daha ileri noktalara ulaştırma gayreti içinde olmalı” diye cevap verilmiştir. Meclis Başkanı neye dayanarak bu şekilde bir beyanda bulunmaktadır? TBMM Başkanı’nın söz konusu cevabında kendisini yargı yerine koyma ve neredeyse hüküm verme peşinde olması ifadeleri nedeniyle soruşturma başlatılmış mıdır? n Dokunulmazlığı devam eden bir TBMM üyesini kelepçeleme emri kim veya kimler tarafından verilmiştir? Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, OHAL tedbirlerinden biri olan “kamu görevlilerinin yurtdışına çıkarken çalıştıkları kurumdan ‘yurtdışına çıkmalarında sakınca yoktur’ şeklinde bir belge almaları zorunluluğunun kaldırıldığını duyurdu. Bozdağ, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yönelik “faşist diktatör” sözlerine yanıt olarak, “Türkiye’de tek faşist parti CHP’dir” dedi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da Tezcan’ın sözlerine ilişkin twitter hesabından, “Bu siyaset değil, milletin iradesine düşmanlıktır. Yasal yollara başvurulacaktır” mesajını paylaştı. Bakanlar Kurulu dün, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Baku temaslarına eşlik eden 6 bakanın yokluğunda toplandı. Başbakan Yardımcısı Bozdağ, toplantının ardından basın toplantısı düzenledi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın “Erdoğan faşist diktatördür” sözleri ile ilgili olarak “Edepsizliktir, ahlaksızlıktır, seviyesizliktir. Adnan Menderes’e diktatör dediler idamını bir kısmı alenen, bir kısmı sessizce alkışladılar. Özal’a da aynı şeyleri yaptılar. Cumhurbaşkanımız Erdoğan beyefendiye aynı şekilde saldırmaktadırlar. Türkiye’de tek faşist parti CHP’dir. Partinin geçmişi bunun tanığıdır. Partinin faşist partilerle ilişkisine baktığımızda da bu açıkça ortadadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin faşist bir devlet olmadığının en büyük ispatı Tezcan gibi birisinin bu edepsizliği yapmasıdır. Türkiye’de bir faşist, bir diktatör olsaydı, Tezcan göğsünü gere gere böyle bir cümle sarfedemezdi. 2019’a giderken milletin gözünden de gönlünden de Cumhurbaşkanımızı düşüremeyeceksiniz.” ‘Bireysel tercih’miş Bozdağ, Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur’un istifa açıklamasında tehdit edildiğini söylemesi ve hem belediyeden hem de partisinden istifa etmesi ile ilgili soruya “Değişim halkımızın talebi, beklentisidir. Giden ve yerine gelecek belediye başkanları bizim belediye başkanlarımızdır. Yol arkadaşlığımız mezara kadar devam edecektir. Partiden de istifa etmesi bireysel tercihidir. AK Parti’nin kimseyi tehdit etmesi kabul edilemez. Yasal yollar açıktır” dedi. Doğruladı ama... Büyükada davasında insan hakları savucunularının tahliye edilmesinde eski Almanya Başbakanı Shröder’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinin etkili olduğu iddiaları ile ilgili olarak da Bozdağ, “Zaman zaman bir araya gelip görüş alışverişinde bulunurlar. Bu da o görüşmelerden bir tanesi. Görüşme içinde Türkiye’deki yargılama içinde olan herhangi bir konu kesinlikle görüşülmemiştir. Türk yargısı bağımsızdır” ifadelerini kullandı. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle