08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Bela Tarr İstanbul’a geliyor 5. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali’nin “Onur Konuğu” ünlü Macar yönetmen Bela Tarr oldu. “Karanlık Armoniler”, “Torino Atı” ve “Şeytanın Tangosu” isimli filmleriyle bilinen Tarr, 1726 Kasım tarihlerinde gerçekleşecek festival için İstanbul’a gelecek. Boğaziçi Film Festivali’nin jüri başkanlığını da yönetmen Derviş Zaim üstlenecek. Çarşamba 18 Ekim 2017 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK [email protected] Bu sergideki yapıtlara dokunun... Tuğberk Selçuk’un çalışmaları şu sıralar “İtaat AlanıConform Zone” adı altında İstanbul Galata’da yeni açılan Avto Galeri’de sergileniyor. Güncel sanatın genç temsilcilerinden diyebileceğimiz Tuğberk Selçuk’un ça pek çok ülkede karma ve kişisel sergilere katılmış 1986 doğumlu genç bir yetenek. “İtaat AlanıConform Zo lışmaları şu sıralar “İtaat Alanı ne” hiyerarşi, tek düzelik ve gerçek Conform Zone” adı altında İstanbul lik yanılgısını ütopik ve distopik bir Galata’da yeni açılan dille eleştiriyor. Avto Galeri’de sergile Selçuk ile “İtaat AlanıConform Zo niyor. Sanatçının çalış ne” adlı serginin oluşum sürecini ko maları arasında, mik nuştuk. rofon, tenis topu ma n Yanılmıyorsam hazır nesneler ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK kinesi, koltuk gibi hazır malzemeler kullanılarak üretilmiş işle le çalışıyorsunuz. Yaptığı vi dışında kullanılan özgün objeler yer alıyor. Sergide sa natçının işleri arasında üzerin de belirli bir süre otu rulmasına izin veri len koltuk, ateşlediği topu kendi haznesine geri dönen tenis topu maki nesi gibi farklı çalışmalar bu lunuyor. Görmenin ötesinde dokunarak, kullanarak, hat ta oturarak deneyimlenme si gereken sekiz farklı ça lışmanın yer aldığı bu sergi 12 Kasım’a ka dar görülebi lir. Sanatçı Güney Kore, İngiltere, İsviçre gibi Ateşlediği topu kendi haznesine geri dönen tenis topu makinesi de sergide yer alan yapıtlardan. nız işlerden, tarzınızdan bahseder misiniz? Genellikle hazır nesnelere müdahalede bulunarak işlevlerinin dışında görevler veriyorum. Sureten aşina olduğu nesnelerin, kullanımının tamamen dışında yeni fonksiyonlar kazanmasından ötürü izleyici tarafından yadırganıyor. Bu sürecin neticesinde kullanıcı ve obje arasında bir yabancılaşma yaratmayı amaçlıyorum. n Bu sergide sanatseverleri neler bekliyor? Tekrar tekrar duvara gönderdiği toplar çarpıp haznesine girdiği için çalışmak zorunda kalan bir tenis topu makinesi, oturan kişinin içindeki havanın sönmesi sonucu bir süre sonra zoraki kalkmak durumunda kaldığı şişme makam koltuğu gibi alan yerleştirmeleri deneyimlenecek. Avto Galeri’de gerçekleşecek serginin yanı sıra Squa re Group’un desteğiyle gerçekleştirdiğim şehrin farklı yerlerinde et satmayı reddeden hayali bir et lokantası olan İtaat Et’in billboardlarını göreceksiniz. n Serginin oluşum sürecini anlatır mısınız? Bu sergi; yerel ve küresel bağlamda bireyin yalnızlık ve dışlanmaya yönelik duyduğu korku, toplumda meşruiyet kazanmak için bilhassa dijital uzayda yürüttüğü teşhir politikaları ve siyasal erkin bu yönelimlerdeki etkisi üzerine bir izleği takiben oluştu. n Tenis topu makinesini bir sanat eserine dönüşmek nasıl aklınıza geldi Tartışmak istediğim mesele, tekrar etme eyleminin neticesinde orta ya çıkanın aynılık olmadığı, farklılık teşkil eden durum ve oluşumların da aynı olmayacağıydı. Bu bağlamda tenis topu makinesinin gönderdiği her bir top beni farklılık ve tekrar üzerine düşünmeye teşvik ediyor. n İçinde teknoloji barındıran işlere nasıl başladınız? Doğrusu henüz günümüz koşullarında teknoloji kullanmıyorum. Çalışmalarımda  daha ziyade eski usul mekanik yöntemlere başvuruyorum. ‘Günümüz Sanatı Bir Başka’ Borusan’da Borusan Contemporary, geçen yıl başlatılan ‘Günümüz Sanatı // Bir Başka’ adlı programa bu sezon da devam ediyor. Günümüz sanatının değişimini farklı yönleriyle öğrenmeye ve tartışmaya açan etkinlik serisi, geçen yılın bir uzantısı olarak günümüzdeki bilimsel ve teknolojik gelişmelerin sanatta nasıl kullanıldığına odaklanıyor. Kendinyap kültüründen beslenen program, sanatın son yönelimlerini merak edenlerle buluşma ve konuşmaları içeriyor. Etkinlik serisinin küratörlüğünü ise Doç. Dr. Ebru Yetişkin üstleniyor. Program şöyle: 22 Ekim Pazar Bir Başka Sanat: Günümüz Sanatına Politik Bakış (Buluşma) Katılımcı: Ebru Yetişkin; 19 Kasım Pazar Bir Başka Birikim: Değişen Koleksiyonerlik ve Sanat (Buluşma) Katılımcılar: Haro Cümbüşyan, Ebru Yetişkin; 17 Aralık Pazar Bir Başka Kürasyon: Yapay Zekâ ve Sanat (Buluşma) Katılımcılar: Bager Akbay, Mine Kaplangı, Deniz Yılmaz, Ebru Yetişkin; 14 Ocak 2018 Pazar Bir Başka Beyin: Nörobilim ve Sanat (Seminer) Katılımcılar: Refik Anadol, Ebru Yetişkin; Bir Başka B(ağ): 18 Mart 2018 Pazar Blockchain ve Sanat (Seminer) Katılımcılar: Cemil Şinasi Türün, Ebru Yetişkin; 15 Nisan 2018 Pazar Bir Başka Sinema (Performans ve Seminer) Katılımcılar: Lara Kamhi, Ebru Yetişkin; 6 Mayıs 2018 Pazar Bir Başka Gör: Öğrenen Makinalar ve Sanat (Seminer) Katılımcılar: Memo Akten, Ebru Yetişkin. Serra Yılmaz bu kez yönetmen koltuğunda Yapımcılığını ünlü yönetmen Ferzan Özpetek’in üstlendiği, bir İtalyan filminden uyarlanan “Cebimdeki Yabancı”nın yönetmenliğini Serra Yılmaz yapıyor. Böylece usta oyuncu, kariyerinde ilk kez bir film yönetmiş olacak. “Cebimdeki Yabancı”, başta cep telefonu olmak üzere teknolojinin, kadınerkek ilişkileri üzerindeki etkisini anlatıyor. Geçen hafta çekimlerine başlanan, senaryosunu Murat Dişli’nin kaleme aldığı filmde Belçim Bilgin, Buğra Gülsoy, Çağlar Çorumlu, Leyla Lydia Tuğutlu, Serkan Altunorak, Şebnem Bozoklu ve Şükrü Özyıldız gibi isimler yer alıyor. Prestijli çocuk A.L.M.A’ya adaylar Fatih edebiyatı ödülleri Erdoğan ve Çocuk Vakfı Uluslararası boyutta dünyanın en önemli çocuk edebiyatı ödüllerinden Astrid Lingren Anma Ödülü (A.L.M.A.) 2018 için Türkiye’den Çocuk Vakfı ve Fatih Erdoğan aday gösterildi. A.L.M.A. 2018 adayları 12 Ekim 2017’de Frankfurt Kitap Fuarı’nda du yuruldu. Ödülü kazananlar Bologna Çocuk Kitapları Fuarı’nda açıklanacak. Erdoğan kırk yılı aşkın süre içinde yazdığı, resimlediği çocuk kitapları yanında çocuk edebiyatı yayıncılığı editörlüğünde öncülüğü, çocuk edebiyatı öğretimi ve çocuk kitapları çeviri çalışmaları nedeniyle aday gösterildi. Çocuk Vakfı ise kurulduğu 1990 yılından bu yana okuma kültürü, medya, çocuk ve ilk gençlik edebiyatı bağlamında gerçekleştirdiği program, kampanya, yayın ve kongre çalışmaları nedeniyle aday oldu. Nurhayat Varol’dan fotoğraf sergisi Kadına baskı, şiddet ve tüketim toplumu üstüne... Nurhayat Varol’un “Bir Tutuş Bir Do kunuş” ve “Gölgemdeki Tutsaklığım” başlıklı fotoğraf sergisi, 14 Ekim’de Çankaya’daki Kent Sanat Galeri’de açıldı. 11 Kasım’a kadar sürecek sergide “Gölgemdeki Tutsaklığım”, kadına yönelik baskı ve şiddet ile kadının susturulması, baskı gören kadının kendisiyle hesaplaşması ve aydınlık bir geleceğin olması şeklinde üç tema üzerine kuruldu. “Bir Tutuş Bir Dokunuş” ise tüketim toplumu özelinde “Özgür müyüz” sorusuna cevap arıyor. Ondekoza Türkiye turnesine çıkıyor Japon geleneksel davul sanatının temsilcisi Ondekoza, bu ay Japonya İstanbul Başkonsolosluğu ve Daikin Türkiye’nin katkıları ile Türkiye turnesine çıkıyor. Ondekoza 2015’teki Türkiye Konseri’nin ardından bir kez daha Bursa, İzmir ve İstanbul’da ücretsiz olarak sevenleri ile buluşacak. Konser takvimi şöyle: 19 Ekim Perşembe Bursa Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi, saat: 20.00; 22 Ekim Pazar İzmir Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi, saat: 17.00; 23 Ekim Pazartesi İstanbul Caddebostan Kültür Merkezi, saat: 20.00. 15 Cemal Reşit Rey’e saygı Sonbahar, yaprak dökümü gibidir. Nice ünlü sanat insanımız yaşamını bu mevsimde yitirmiştir. Bu hafta da değerli müzik düşünürümüz Erdoğan Okyay’ı ve değerli güzel sanatlar mensubu Nazan Erkmen’i yitirdik. Her ikisi de sanat dünyamızın yeri dolmayacak üyeleriydi. Cemal Reşit Rey, 25 Ekim 1904’te Kudüs’te doğmuş; 7 Ekim 1983’te İstanbul’da ölmüştü. Bu yazımda onu anmak kadar, ardından onun adının verildiği kurumlara da değinmek istedim: Cemal Reşit Rey İlkokulu, Gaziosmanpaşa ilçesine bağlı Arnavutköy beldesinin ilk ortaokulu olarak 1989’da kurulmuş. 2012’den beri ilkokul olarak eğitim veriyor. Müdürü Hakan Çiftçi ile konuştum. Cemal Bey’i okulda daha iyi tanıtabilmek adına birlikte çalışmalar yapacağız. Öte yanda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olarak kurulan Cemal Reşit Rey Konser Salonu, 1989’dan beri kentin ana merkezi Harbiye’de her çeşit müziğe açık programlar yapmakta. Cemal Reşit Rey, bir yanda Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e geçişin bir simgesi, diğer yanda 19. yüzyılı 20. yüzyıla bağlayan dünya müzik kültürünün bir temsilcisidir. Türk müziğine sunduğu çağdaş boyutun yanı sıra, orkestra şefliği, operetleri, marşları, öğretmenliği, radyo programcılığı ve nice müzik kurumunun kuruculuğuyla bir öncüdür. Kudüs’te doğduğunda babası Ahmet Reşit bey orada mutasarrıflık görevindedir. Güzel piyano çalan annesi Cemal Bey’e küçük yaşta müzik öğretir. Çocukluğu son derece kültürlü bir çevrede geçer. 1913’te ailesiyle birlikte önce İsviçre’ye (Cenevre kons.) sonra Paris’e gider; Gabriel Faure, Margarite Long ve Henri Defos gibi çağın değerli hocalarıyla çalışır. 1923 ilkbaharında Halit Ziya Uşaklıgil onu yeni şekillenen Darülelhen’da hocalığa çağırır. Henüz mezun olmamıştır, 19 yaşındadır ama İstanbul’a gelip hocalığa başlar. İstanbul’da çağdaş bir müzik ortamı yaratmak için önce bir trio, sonra bir kuvartet, derken oda orkestrası ve bir senfonik orkestra oluşturur. Bugünkü Devlet Senfoni Orkestrası’nın temelleri böylece atılmış olur. Çok iyi bir piyanist olan sanatçı, konserleri bir yana, piyano Dünyasında Gezintiler adlı Radyo programlarıyla da piyano için yazılmış besteleri çalarak tanıtır. Filarmoni Derneği’nin kuruculuğuna öncülük etmesiyle, dünya ünlülerinin Türkiye’ye gelişine yol açar. Müzikle resim yapmak 192930’larda müzikle resim yapma sanatı dediğimiz “senfonik şiir” sanatının Türkiye’deki öncüsü olur. Müziği, müzik dışı bir konuyla birleştirme ustalığı, İstanbul’u veya Anadolu’yu müzikle, zarifçe anlatır. Enstantaneler’de, sanki İstanbul’un her köşesinden bir başka minyatür fotoğraf çekmiştir. 1950 sonrasında tasavvuf felsefesinin ve geleneksel makamlarımızın zenginliğinde yepyeni bir senfonik boyuta varır: Çağrılış bu döneme iyi bir örnektir. Onuncu Yıl marşı ve operetler Cemal Reşit’i halka mal eden iki eserden birisi 10. Yıl Marşı (Çıktık açık alınla) ve Lüküs Hayat gibi operetleridir. Kurduğu orkestralar, operet, revü ve opera gibi sahne sanatlarına hizmetleri, yetiştirdiği nice öğrenci ve İstanbul yaşamına getirdiği taze bir solukla Cemal Bey unutulmaz bir sanatçımızdır. Gönül ister ki notalarına daha kolay erişilebilsin, eserleri orkestralarımız tarafından daha çok seslendirilsin. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle