07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 18 Ekim 2017 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 13 Köşemen gFrüanndkefumrta’tyanı Margaret Atwood, Alman Yayıncılar Birliği Barış Ödülü’nü kazanmış. Törenden bir gün önce basın toplantısındayız. Salon dünyanın hemen her yerinden gazetecilerle dolu. Kameralar çalışıyor. İlk soru; “Ödülü kazandığınızda ilk ne düşündünüz?” Atwood, “Eğer ödülü almaya gitmezsem Alman yayıncım beni mahveder, diye düşündüm” diye cevap veriyor. Bu hoş şaka ile basın toplantısı neşeli başlıyor. Ama dünyanın gündemi ağır. Atwood da iyi bir edebiyatçı olmasının yanında siyasi duruşu ile de önemsenen bir yazar. Zaten ödülün kendisine verilmesinde bu niteliğinin de payı var. Siyasi duyarlılığının yanı sıra tehlikeli, henüz açığa çıkmamış gelişmeler ve akımlara ilişkin dikkati ve insanlık, adalet ve hoşgörü ile şekillenen duruşu ödül gerekçesi. Sorular edebiyattan siyasete kayıyor. Bir Alman gazeteci, içinde Türkiye’nin adı da geçen, haklara ve özgürlüklere atıf yapan bir soru yöneltiyor. Frankfurt’ta gündem her yerde aynı diye düşünüyorum. 69’uncu Frankfurt Kitap Fuarrı’nın açılışını, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve fuarın onur konuğu Fransa’nın Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yaptı. Her iki liderin açılış konuşmalarında da ana konu düşünce ve ifade özgürlüğüydü. Ama can alıcı vurgulamayı Alman Yayıncılar Birliği Başkanı Heinrich Riethmüller yaptı. Riethmüller, Türkiye’ye de vurgu yaparak hapisteki yazar ve gazetecilere dikkati çekti ve bunda en büyük sorumluluğun Avrupa ülkelerinde olduğunu belirtti. Merkel’e hitaben, “Tavır gösterin. Bizim demokratik değerlerimiz pazarlık konusu olamaz” dedi. Geçen yılki açılış törenine de Türkiye’deki durum damgasını vurmuş, Aslı Erdoğan’ın mektubu okunmuştu. Geçen yıl mektubu okunan Aslı Erdoğan, Can Dündar’la birlikte bu yıl fuarın en dikkati çeken konuklarındandı. Panellerde, basın toplantılarında Türkiye’deki durumu anlattılar. Onlarla birlikte Türkiye’den birçok konuk fuarda söz aldı. Ahmet Şık’a verilen ödülün töreni de dikkati çekti. Uluslararası Af Örgütü standında hapisteki Türkiye Direktörü İdil Eser’in yaş günü kutlaması da yapıldı. Sanki konuk ülke Fransa değilmiş de Türkiye’ymiş gibi bir hava vardı. Zeynep Oral fuar değerlendirmesine “En Politik Fuar” (Cumhuriyet, 15.10.17) başlığını atmış. Haklı. Frankfurt Kitap Fuarı her zamankinden daha politikti. Irkçı Alman yayınevlerinin fuara alınması ve aşırı sağcı partilerin etkinlikler yapması, artık gelenekselleşen İran standını protesto gösterileri bunlardan. Benim genel izlenimim fuar yönetiminin de, fuarı yapan Alman Yayıncılar Birliği’nin de bilinçli olarak yayınlama özgürlüğüne ilişkin toplantıları teşvik ettiği. Türkiye’deki duruma da özellikle vurgu yapıyorlar. Bunu Aslı Erdoğan, Burhan Sönmez ve Can Dündar’ın katıldığı paneli fuarın yöneticisi Juergen Boss’un yönetmesinden de anlayabiliriz. Çünkü yayınlama özgürlüğünün olmadığı yerde kitap ticareti yapılamaz. Yayıncılığın ilk ve temel koşulu yayınlama özgürlüğüdür. Fuar yönetimi, Almanya’nın özgür bir ülke olduğunu ve barışçı olduğu müddetçe hiçbir gösteriye müdahale edemeyeceklerini söylüyor. Doğru bir tavır. Peki aşırı sağcıların etkinliklerine yapılan saldırıları, onları protesto edenlere uygulanan şiddeti nasıl izah edecekler? “Biz şiddetin her türlüsünü kınıyoruz” demekle sorun çözülmüş olmuyor. Fuarın iyice politik bir alan halini alması çok tartışılacak. Çünkü bu fuar yayıncıların telif hakları alışverişi yapmaları, ticari ilişkilerini geliştirmeleri amacıyla yapılıyor. Beş günün üç günü sadece profesyonellere açık. Büyük yayınevlerinin standları yüzlerce masa ile devasa bürolara benziyor. Fuarın yeni çıkan kitaplarla, konuk ülkeden gelen yazarlarla değil de siyasi nitelikli gösterilerle, kavgalarla anılmasının süreç içinde sıkıntı yaratacağı, katılımı etkileyeceği söyleniyor. 18 EKİM 2017 SAYI: 33614 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.46 05.31 05.55 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07.12 12.56 15.56 06.55 12.41 15.42 07.17 13.04 16.06 Akşam 18.28 18.14 18.37 Yatsı 19.47 19.31 19.53 Kitap Fuarı için gittiğim Frankfurt’tan Hamburg’a iki günlüğüne bir kaçamak yaptım. 12 yıl yaşadığım Hamburg benim için önemli bir kent. İki oğlum, gelinim ve üç torunum burada yaşıyor. Bu gelişimde büyük oğlum Toprak’ın (51) evinde kalıyorum. Gelinim Isgard (49) Alman, üç torunumun annesi. Torunlarım Camilya (22), Davina (20), Yağmur (19) lise sonrası yükseköğrenim hazırlığında olan genç insanlar. Bir akşam yemeği sonrası sohbet ediyoruz. Söz dönüyor dolaşıyor siyasete geliyor. Konu güncel, çünkü 27 Eylül’de yapılan federal parlamento seçimleri sonucunda ortaya çıkan tablo bir koalisyon hükümetini işaret ediyor. Hükümette bulunan Hıristiyan Demokrat/Birlik Partileri (CDU/CSU) gibi ortakları Sosyal Demokrat Parti (SPD) de seçimlerde oy kaybetmiş. 246 sandalye kazanan Hıristiyanların kayıpları 65 iken 153 sandalye kazanan Sosyal Demokratlar’ın kaybı 40 sandalye. Sol Parti 5 sandalye fazla kazanarak sandalye sayısını 69’a, Yeşiller de 4 fazla sandalye kazanarak 67’ye ulaşmış. Geçen seçimlerde yüzde 5’lik barajı aşamayan Hür Demokrat Parti (FDP) parlamentoya 80, benzer durumdaki radikal sağcı Almanya İçin Alternatif Parti (AfD) de 94 milletvekili sokmayı başarmış. Seçimlerden birinci parti çıkan CDU’nun genel başkanı ve Başbakan Angela Merkel, Yeşiller ve FDP ile koalisyon görüşmeleri sürdürüyor. SPD ile hükümet ortaklığı CDU/CSU’ya da SPD’ye de yaramamış. Yüzde 32.9 alan CDU/CSU’nun kaybı yüzde 8.6, yüzde 20.5 Hamburg’da aile içi bir sohbet alan SPD’nin kaybı ise yüzde 5.2. HHH Oğlum, eşi ve torunlarım seçimlerde hangi partiye oy verdiklerini açıklamıyorlar. Ben de üstelemiyorum fakat konuşmalarından CDU’yu sağdan çok giderek merkeze yaklaşan bir parti olarak gördüklerini anlıyorum. Bu partinin sağ kanadı ve Bavyera’daki kardeş partisi CSU’nun önemli bir seçmen kesimi son seçimlerde oyunu yabancı ve mülteci düşmanlığı, İslamofobik sağ radikal söylemlerle öne çıkan AfD’ye vermiş. Dolayısıyla yüzde 8.6 oranındaki kaybın önemli bir bölümü partinin merkeze kayışının bir sonucu. Sosyal Demokratlar ise Gerhard Schröder’in başlattığı “sağ”ı sağcılaşarak aşma atağını başlattığı 18 Eylül 2005 seçimlerinden bu yana seçim kazanamıyor. O yıldan bu yana Angela Merkel kesintisiz olarak şan sölyelik/başbakanlık görevinde. Merkel’in liderliğindeki Hıristiyanlar, Sosyal Demokratlar’ın kendilerine yönelttiği eleştirileri büyük ölçüde kendi eylem programlarına ve seçimler öncesi vaatler listesine almışlar. Böyle olunca Sosyal Demokratlar, hükümeti sürekli eleştiren fakat bizzat, yeni, özgün projeler üretemeyen bir parti görünümünde kalıyorlar. Benzer atağı 19972007 arasında Büyük Britanya’da başbakanlık görevinde bulunan İşçi Partisi lideri Tony Blaire de denemiş, kendisinden sonra partinin başına geçen Gordon Brown da aynı çizgiyi sürdürünce 2010 seçimlerinde iktidarı muhafazakâr David Cameron’a kaptırmıştı. O gün bugündür Büyük Britanya’da Muhafazakâr Parti iktidardadır. Durum sosyal demokrasi açısından Fransa’da da Avusturya’da da farklı değildir. Fransa’da 14.4.2017’de sosyalist Başkan François Hollande koltuğunu muhafazakâr/ merkez politikacı Emmanuel Macron’a, Avusturya’da da 19 Ekim 2017 seçimlerinde Avusturya Sosyal Demokrat Partisi iktidarı muhafazakâr Avusturya Halk Partisi’ne devretmiştir. Hamburg’daki bu aile içi sohbette gözümden kaçmış epey şey olduğunun farkına vardım. Yukarıda saydığım tüm bu ülkelerde sol partilerin iktidardan düşürülmelerinin başlıca nedeni sağı sağcılaşarak aşmak niyetiyle “sol”dan uzaklaşmalarıydı. Bundan ülkemiz sosyal demokratlarının alacağı dersler yok mu? Düşünelim derim. Mersin’de BU KEZ HEDEF POLİS OTOBÜSÜ Bombalı saldırı: 12 yaralı ABİDİN YAĞMUR Mersin’in merkez Yenişehir ilçesi Güvenever Mahallesi Okan Merzeci Bulvarı Dikenli Yol Kavşağı’nda dün saat 17. 20 sıralarında emniyet müdürlüğüne ait servis aracının geçişi sırasında bombalı saldırı düzenlendi. Sağlık görevlilerin ilk müdahalesini yaptığı yaralılar, Mersin Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi, Şehir Hastanesi ve Toros Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Mersin Valiliği’nden yapılan ilk açıklamada, “Emniyet Müdürlüğümüze ait personel servis aracı seyir halindeyken meydana gelen patlamada 12 polis memurumuz yaralanmış olup, hayati tehlikeleri bulunmamaktadır. Patlama ile ilgili çok yönlü olarak yürütülen araştırmalar devam etmektedir” dendi. Polis servis aracının hemen yanında kömürleşmiş halde bir elektrikli bisiklet göze çarparken, saldırının elektrikli bisiklete konulan bombanın uzaktan kumandayla patlatılması sonucu gerçekleşti rilmiş olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor. Patlama sesi şehrin birçok noktasından duyulurken, yaklaşık 250 metre civarda bulunan evlerin ve araçların camları kırıldı. Mersin Valisi Ali İhsan Su, Emniyet Müdürü Mehmet Şahne ve Mersin Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Ercan olay yerine giderek incelemelerde bulunurken, olayla ilgili 3 savcı görevlendirildi. Patlamayla ilgili Mersin 1. Sulh Ceza Hâkimliği, her türlü haber, röportaj ve eleştiri gibi yayınların yasaklanmasına karar verdi. Kürtçe tercüman kriziMDSEOARAVKASAİKSMI Ankara Merasim Sokak’ta, 17 Şubat 2016’da 29 kişinin hayatını kaybettiği bombalı terör saldırısıyla ilgili, terör örgütü PKK’nin üst düzey yöneticilerinin de aralarında olduğu 68 kişinin yargılandığı davada, 6 sanık adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, Mahke me Başkanı Bayram Kantık, dosyaya dahil edilen evrakları okuyarak, sanıkların ek savunmalarının alınacağını söyledi. Sanıklardan bazıları mahkeme salonunda Kürtçe bilen tercüman olmamasını gerekçe göstererek beyanda bulunmak istemedi. Kalan savunmaların alınmasından sonra duruşma savcısının mütalaasını alan mahkeme he yeti ara kararını açıkladı. Sanıklardan Hasan Avsan, İsmail İpar, Metin Cura, Turgut Kahraman, Mustafa Bulut ve Hüseyin Gökduman, yurtdışına çıkış yasağı konularak tahliye edildi. Gelecek celsede Kürtçe bilen bir tercümanın hazır edilmesini kararlaştıran mahkeme, duruşmayı 5 Aralık’a erteledi. l ANKARA/Cumhuriyet KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Dava öncesi şehit madenci aileleri ile bazı sivil toplum örgütleri yürüyüş yaptı. Soma davası Yeni hâkim tahliyeyle başladı Manisa’nın Soma ilçesinde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 6’sı tutuklu 51 sanıklı davaya Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) kararıyla görevlendirilen Salih Pehlivanoğlu başkanlığındaki mahkeme heyeti ile devam edildi. Mağdur avukatları eski mahkeme başkanının dava hakkında hüküm veremeyecek olmasını ve yargılamanın uzatılmasını eleştirdi. 98 günlük aranın ardından dün yeniden görüşülmeye başlanan dava öncesi şehit madenci aileleri ile bazı sivil toplum örgütü temsilcilerinin katılımı ile tren istasyonu önünden Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi önüne kadar yürüyüş yapıldı. Davada, tayini çıkan Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı’nın yerine Kahramanmaraş’ta AfşinElbistan B Termik Santralı için kömür üretimi yapılan alanda meydana gelen göçükte 11 işçinin hayatını kaybettiği davayı yöneten Salih Pehlivanoğlu başkanlığındaki heyet ilk kez duruşmaya çıktı. Salonda arbede çıktı Soma davasında değişen mahkeme heyeti, sanıklardan madenin iş güvenliği vardiya amiri M.Ali Günay Çelik için tahliye kararı verdi. Tutuklu beş sanığın ise tutukluluk haline devam kararı verildi. Tahliye kararının ardından duruşma salonunda arbede yaşandı. Can Gürkan ile madenci ailelerinden de baygınlık geçirenler oldu. l Haber Merkezi İKİ ÇOCUĞUN ÖLÜMÜ Polis ilk duruşmada serbest Şırnak’ın Silopi ilçesinde geçen 4 Mayıs’ta gece yarısı evlerinin duvarını yıkıp salona kadar giren zırhlı polis aracı tarafından ezilerek yaşamını yitiren 6 yaşındaki Furkan ve 7 yaşındaki Muhammed Yıldırım’ın ölümüne ilişkin iki polis hakkında “taksirle ölüme neden olma” suçundan 15 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması dün Cizre 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Gazete Duvar’dan Hacı Bişkin’in haberine göre tutuklu polis memuru Ömer Yeğit, zırhlı polis aracını kullanması için kurs almadığını ve sertifikası olmadığını belirterek kusuru olmadığını savundu. Yeğit, “Kazanın asıl sebebi olan aracın neden durduğu hakkında bir çalışma yapılmamıştır. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün zırhlı taşıtlara ilişkin genelgesi tarafıma bildirilmemiştir. Kendi hayatımı hiçe sayarak olağanüstü gayret gösterdim” dedi. Mahkeme başkanı, Yeğit’e “Kurs alman için adın listeye yazıldı, tarafına bildirilmedi mi” diye sordu. Yeğit bu soruya, “Hayır tarafıma bildirilmedi” yanıtını verdi. Savcı, Yeğit’in, dosyanın delil durumu ve tutuklulukta geçen süre göz önünde bulundurularak tutuksuz yargılanmasını istedi. Mahkeme heyeti, olay yerinde keşif yapılmasına ve tutuklu sanık polis memuru Yeğit’in tahliyesine karar vererek, duruşmayı erteledi. l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle