01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 16 Ekim 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Vize krizi uzuyor ALMANYA BAŞBAKANI MERKEL: haber 5 Salı günü Ankara’da temaslarda bulunacak ABD heyeti vize krizini ele almayı istemedi. CHP’nin durumu kritik hastalarla ilgili girişimi sonuç verdi Türkiye’nin bir an önce çözülmesi için girişim ve baskılarını artır dığı vize krizinde, Washington, Türkiye’nin teklifine yeşil ışık yakmadı. Ankara, bu hafta temas larda bulunmak üzere Türkiye’ye gelecek olan he DUYGU GÜVENÇ yetin getireceği mesajı beklerken, ABD’nin vize ver meme kararını, CHP yumuşat tı; sağlık durumu kritik hasta larla ilgili istisna sözünü aldı. ABD adım atmadı ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass da dün Türkiye’den ayrılırken, vize krizinin çözümünde, Washington, beklenen adımı atmadı; Türkiye’nin ortak komisyon kurulması önerisine de bu aşamada olumlu yanıt vermedi. Bu da sağlanan avukat görüşmelerine karşın krizin düşünüldüğü gibi birkaç gün içerisinde çözülemeyeceği ve uzayacağının sinyali olarak yorumlanıyor. Salı günü Ankara’da Suriye konusunda temaslarda bulunacak olan ABD’nin Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Jonathan Cohen’in başkanlığındaki ortak çalışma grubuna vize ve adli süreçlere dair isimler eklenmedi. Bu taleplere olumsuz yanıt gelirken, Ankara Cohen’in vize kriziyle ilgili nasıl bir mesaj getireceğini bekliyor. Brunson gündemde Cohen’in görüşmelerinin Dışişleri Bakalığı’nda olmayacağı; askeri ve savunma bakanlığından isimlerin de yer aldığı heyetin Genelkurmay Başkanlığı’nda temaslarda bulunacağı belirtildi. Türkiye’nin komisyon veya ortak çalışma grubu ile bundan sonra atılacak adımlarda teamül isteyen tutumuna karşın, ABD’nin beklentilerinin hâlâ başta Papaz Brunson olmak üzere Türkiye’deki adli süreçlere odaklandığı öğrenildi. l ANKARA CHP sağlık için istisna sözü aldı ABD’nin Türkiye’deki misyonlarında uygulamaya koyduğu vize yasağına karşı CHP harekete geçti; yasağın kaldırılması için hem Kongre’de hem de ABD Dışişleri nezdinde girişimlerde bulundu. ABD’nin West Virgina eyaletinden Cumhuriyetçi Kongre üyesi Alex Mooney de cuma günü ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’a bir mektup göndererek sağlık durumu kritik olan hastalara giriş izni verilmesini istedi. Mooney, bazı hastaların ABD tarafından da vet edildiğini anımsatarak, “Bu onların son umudu” dedi. CHP Washington Temsilcisi Yurter Özcan’ın geçen hafta, Cohen’in ekibi ile yaptığı görüşmelerde dile getirdiği ‘ciddi sağlık sorunu’ olanlarla ilgili istisna sağlanması talebine ABD, olumlu yaklaştı. Özcan, “İlik nakli, ileri düzeyde kanser hastalığı gibi ciddi sağlık sorunları için ABD yardım etmeye hazır olduğunu söyledi. Biz de CHP temsilciliği olarak bu süreci kolaylaştırmak için elimizden gele ni yapmaya hazırız; bize başvurabilirler” dedi. AKP’nin ABD’deki lobi şirketlerine yaptığı ödemelerin artık sonuç vermediğini ve inandırıcılığının kalmadığını söyleyen Özcan, “Biz bu vize yasağını kabul edilemez bulduğumuzu her platformda söylüyoruz. Ancak kaldırılması için Türk hükümetinin de artık adım atması gerek. Bu aşamadan, sağlıktan sonra öğrenciler ve işadamları için vize yasağının kaldırılmasına yönelik girişimlerde bulunacağız” diye konuştu. Hürriyet Hareketi kuruldu Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelen üniversite öğrencileri, laiklik ve cumhuriyet değerlerini savunmak üzere Hürriyet Hareketi’ni kurdu. Üniversite öğrencileri, cumhuriyetin kurucu ilkelerinin ve laikliğin gerici saldırılarla tahrip edilmesine, tarikat ve cemaatlerin devlet kadrolarını ele geçirmesine, gençliğin gelecek güvencesinin yok edilmesine karşı mücadele etmek amacıyla Hürriyet Hareketi çatısı altında bir araya geldi. “İstibdata Karşı Hürriyet” sloganıyla yola çıkan Hürriyet Hareketi tarafından Ankara’da düzenlenen kongreye 55 il ve 70 farklı üniversiteden öğrenciler katıldı. Kongrenin ardından yayımlanan deklarasyonda; Cumhuriyetin bu coğrafyaya kazandırdığı değerlerin ağır şekilde tahrip edildiği belirtilerek “Cumhuriyeti oluşturan ilkelere sistematik şekilde yapılan bu saldırılara dur demek Hürriyet mücadelesi etrafında buluşan bu memleketin gençlerinin tarihi bir sorumluluğudur” dendi. Hürriyet Hareketi, ilk etkinliğini kitlesel bir şekilde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda yapmayı planladığını açıkladı. l ANKARA/Cumhuriyet NYT: Erdoğan’a uzanabilir New York Times gazetesi, Sarraf davasıyla ilgili haberinde, dosyada doğrudan Erdoğan’ın suçlanmadığını ancak kanıtların onu işaret edebileceğini yazdı ABD’nin New York Times (NYT) gazetesi dünkü sayısında Patrick Kingsley ve Benjamin Weiser imzalı bir haberyorum yayımlayarak önemli iddialar ortaya attı. Gazeteye göre, New York’ta görülmekte olan ve eski Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla ve İran kökenli Türk işadamı Rıza Sarraf’ın tutuklu yargılandığı davanın ucu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a kadar uzayabilir. Ses kayıtları Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın dört Türk sanık arasında yer aldığı davada ortaya konulan ses kayıtlarının İran’a yönelik uluslararası yaptırımların delinmesinin Türkiye hükümetinin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini gösterdiğini iddia eden yazıda, “Bu kayıtlar tek bir kişiye işaret ediyor: Recep Tayyip Erdoğan” ifadesi yer aldı. NYT, Erdoğan hükümetinin kayıtlarla ilgili “Bunlar Türkiye polis ve yargı teşkilatına sızan ve 2013’ten itibaren teşhir edilen yasadışı hain bir örgütün fabrikasyonlarıdır” dediğini yazdı ve ekledi: “Ancak ABD’li savcıların başka bir görüşü var. Onlar 2013’te Türkiye’de yürütülen soruşturmada özellikle dokuz kişi hakkındaki iddiaları çok ciddiye aldılar ve bunlar hakkında tutuklama kararı çıkardılar. Aralarında bir kamu bankasının genel müdür yardımcısı ve bir eski bakanın da bulunduğu bu isimlerin ceza almasına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor.” Öte yandan gazete, davanın ABD’yle Türkiye arasındaki vi ze krizinin en önemli nedenlerinden biri olduğunu öne sürerek Erdoğan’ın sözlerini şöyle aktardı: “Sen benim bankamın genel müdür yardımcısını nedensiz olarak tutuklayacak ve bir başka yurttaşımı iki yıl boyunca itirafçı yapmak için içeride tutacaksın, ben bir konsolosluk görevlisini isteyince de vermeyeceksin!” Manhattan’daki federal savcıların iddianamesinin basına sızan özetine atıfta bulunan gazete, “Erdoğan’ın bu çıkışının arkasındaki motivasyonun sadece yurtseverlik olmayabileceği ortaya çıktı” iddiasında bulundu. İddianameye yansıdığı öne sürülen bazı kayıtlarda, sanık konumundaki kişilerin konuşmalarının Erdoğan’la yapılan toplantılara atıfta bulunduğunu öne süren gazete, “Bu kayıtlar söz konusu ticaretin dönemin başbakanı Erdoğan’ın emriyle gerçekleştiğini gösteriyor” diye yazdı. NYT’nin ele geçirdiği iddianame hazırlığında Erdoğan’ın her hangi bir illegal faaliyetle suçlanmadığı ancak kanıtların bu doğrultuyu gösterdiği ve soruşturmanın bu yönde genişlemesinin şaşırtıcı olmayacağı yazıldı. “Ancak 27 Kasım’da yapılacak ilk duruşma öncesinde en büyük soru şudur: İki sanıktan herhangi biri cezadan kurtulmak için ABD otoriteleriyle işbirliği yapacak mı yapmayacak mı?” ifadelerine yer veren gazete, eski ABD Büyükelçisi Eric S. Edelman ile konuşarak ondan şu sözleri aktardı: “Eminim ki Erdoğan şu anda bu duruşmayla ilgili çok endişeli zira iki sanıkta da ona çok zarar verebilecek bilgiler var.” Gazete, Sarraf’ın avukatlarına da değinerek, “Sarraf’ı eski New York Belediye Başkanı ve ABD Başkanı Donald Trump’ın eski danışmanlarından Rudolph W. Giulani ile eski ABD Adalet Bakanı Michael B. Mukasey savunuyor” diye yazdı. Bu iki ismin Türkiye’de Erdoğan’la buluştuğunu hatırlatan gazete, Trump yönetiminin önde gelen isimlerinin bu davayı diplomatik mesele olarak ele almaya çalıştığı iddiasını da tekrar dile getirdi. Erdoğan’ın iddiaları “tamamen Gülen hareketinin komplosu” olarak değerlendirdiğini belirten gazete, “Gülenci olduğu iddiasıyla emniyetten tasfiye edilen polislerin elde ettiği kayıtlar, Manhattan’daki dava dosyasına da yansıdı ancak bunlar arasında Erdoğan’ın sesinin duyulduğu hiçbir kayıt yok” bilgisini aktardı. l Dış Haberler ZkairrvaerıdçeıknmTüayrkaicyaek Almanya Başbakanı Angela Merkel, gelecek hafta yapılacak Avrupa Birliği (AB) zirvesinde Türkiye’nin gündeme geleceğini, ancak üyelik müzakereleri konusunda herhangi bir karar beklenmediğini açıkladı. Başbakan Merkel, cumartesi günü yayımlanan video mesajında 1920 Ekim tarihlerinde yapılacak Avrupa Birliği zirvesine ilişkin açıklamalarda bulundu. Zirvede Türkiye’yi gündeme getirmek istediğini belirten Merkel, “Çünkü çok fazla sayıda insan bize göre haksız yere cezaevinde tutuluyor ve siyasi gelişmeleri büyük bir endişe ile izliyoruz” dedi. Bu zirvede karar alınmasını beklemediklerini vurgulayan Merkel, “Ama mevkidaşlarımın Türkiye ile ikili ilişkileri nasıl gördükleri konusundaki görüşlerini ve gerektiğinde hangi sonuçları çıkarabileceğimizi öğrenmek istiyorum” şeklinde konuştu. Merkel video mesajında, Türkiye’deki gelişmeler nedeniyle AB Komisyonu’ndan bu ülkedeki duruma ilişkin bir rapor hazırlamasını istediklerini de sözlerine ekledi. TÜRKİYE İLE GERİLİM... Alman siyasetçiler sert yaptırım istiyor Türkiye ile Almanya arasında yaşanan gerilim nedeniyle Alman siyasetçilerden Ankara’ya yönelik daha sert yaptırımlar uygulanmasını talep eden sesler yükseliyor. Die Welt gazetesi Alman siyasetçilere Türkiye’ye yönelik izlenmesi gereken tutuma ilişkin görüşlerini sordu. n Alman Federal Meclisi Hıristiyan Birlik (CDU/CSU) Grubu Dış Politika Sözcüsü Roderich Kiesewetter, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yakınlarının Avrupa’da mal varlığı” olup olmadığının incelenmesini istedi. Kiesewetter, Türkiye ile gerilimin tırmanması durumunda, gerektiğinde bu mal varlığının dondurulabileceğini ifade etti. Erdoğan’ın siyasetine farklı platformlarda yaptırım uygulanabileceğine işaret eden Kiesewetter, Avrupa Birliği (AB) ve NATO’nun Türkiye’deki insan hakları ihlallerini gündemlerine alması gerektiğini dile getirdi. n Sol Parti Grubu Dış Politika Sözcüsü Stefan Liebich de Türkiye’ye yönelik daha sert bir siyaset izlenmesi gerektiğini görüşünde. Bu çerçevede, AB ve NATO’ya sorumluluk düştüğüne işaret eden Liebich, “AB’nin üyelik öncesi yardımları kesmesi için hepimizin çaba göstermesi gerekiyor. Mülteci anlaşmasının da feshedilmesi, tüm silah ihracatına son verilmesi, Hermes kredi ve yatırım garantilerinin tamamen durdurulması şart” dedi. Liebich, Türkiye’nin NATO’ya tam üyeliğinin de artık mümkün olamayacağını dile getirdi. n Yeşiller Partisi’nden Omid Nouripour’ya göre ise Türkiye’ye yönelik siyasetin AB ve NATO içinde konuşulması giderek önem kazanıyor. Nouripour, “Batıda birçok kişi uzun vadede eğer Türkiye’yi partner olarak kaybedersek bunun ne anlama geleceğinin bilincinde değil. Bu nedenle baskının yanı sıra diyaloğa da ihtiyacımız var” diye konuştu. n Sosyal Demokrat Parti Grubu Dış Politika Sözcüsü Niels Annen ise Türkiye ile diyaloğun sürdürülmesi gerektiğini vurguladı. Annes, Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in Türkiye’ye yönelik siyasette değişikliğe gitmesini de övdü. Gabriel, temmuz ayı sonunda yaptığı açıklamada, Türkiye’ye yönelik daha sert bir çizgi izleneceğinin işaretini vermişti. Bunun sonucunda, Türkiye’de faaliyet gösteren Alman firmalarına verilen Hermes yatırım ve kredi garantilerinin 1.5 milyar Avro ile sınırlandırılması kararı alınmıştı. Bunun yanı sıra Berlin, AB’ye Türkiye ile Gümrük Birliği’nin genişletilmesini desteklemeyeceği sinyalini vermişti. Türkiye’ye yardımdan 1 milyar Avro kesilecek! Britanya’nın ekonomi gazetesi Financial Times (FT), Avrupa Birliği’ne (AB) üye devletlerin, Ankara ile bozulmakta olan ilişki konusunda bir güç gösterisine hazırlandıklarını yazdı. AB liderlerinin 1920 Ekim günlerinde yapacağı zirvede Almanya’nın çağrısı üzerine Türkiye’nin ele alınacağı belirtilirken, zirvede Türkiye ile katılım müzakerelerinin dondurulması veya sonlandırılmasının beklenmediğini ancak mali yardımda 1 milyar Avro’yu aşkın bir kesintiye gidilebileceğini öne sürdü. FT’de “Ankara’nın siyasi baskılar ve AB vatandaşlarının hapsedilmesi konularında AB hükümetleri arasında yaygın bir kızgınlık olsa da bazılarının göç, güvenlik ve Suriye’ye ilişkin işbirliğine zarar verilmesinden endişe ettiği” görüşü de dile getirildi. FT’ye konuşan ancak adını vermeyen bir üst düzey diplomat; “Türkiye insan hakları ihlalleri ve hukukun üstünlüğü konusunda sürekli geriye gidiyor. Avrupa, ABTürkiye ilişkilerinin bütün boyutlarını değerlendirmeli ve gerekirse aday üyelik statüsünü de yeniden gözden geçirmeli” dedi. AB, Türkiye’ye her yıl 4 milyar doların üzerinde fon ayırıyor. l Dış Haberler C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle