02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 16 Ekim 2017 14 haber/yorum EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ ABD AKP işbirliği… TürkiyeABD ilişkileri şimdilerde bir kırılma, giderek kopma noktasına gidiyor. Bu bir görüntü; gerçekte, Türkiye’nin dünyadaki yeri konusunda ABD ile AKP arasında tam bir anlayış uyumu; görüş birliği var! Açılan hukuk uçurumu ABD’nin koyduğu vize yasağı çok önemli bir sonuçtur. Bu sonucu doğuran olaylar zincirinin temelinde olduğu gibi bu kararın temelinde de iki ülke yönetimleri arasındaki temel hukuk ilkeleri ve devletin kurumsal yapısı konularındaki büyük görüş farklılığı yatıyor. Yüzlerce yıllık temel hukuk kuralıdır; kişi, suçluluğu kanıtlanıncaya kadar suçsuz sayılmalıdır. Suçluluğu kanıtlama görevi, toplum adına görev yapan savcınındır. Suçlananı savunmak avukatın görevidir. Kararı da yalnızca bağımsız yargıç verir. Ülkemizde özellikle BalyozErgenekon davaları sırasında ve 2010 sonrasında, bu temeller çökertildi; on binlerce insan, suçluluğu kanıtlanmadan, yoğun bir biçimde suçlandı; en yetkili ağızlar tarafından ya terörist ya da hain ilan edildi; süreçte intiharlar, yargısız infazlar yaşandı. Çok daha yıkıcı olanı da var; ülkenin, AYM, HSK, Yargıtay ve Danıştay gibi üst hukuk kurumları, en temel hukuk ilkelerinin çiğnenmesini engellemedi. Hukuk ilkelerinin katline seyirci kaldı; AKP’ye tümüyle teslim oldu. Türkiye’nin hukuk yapısının ABD tarafından anlaşılması hiç kolay değildir; konsolosluk görevlilerinin tutuklanması, vize kararının alınmasında bardağı taşıran son damla oldu. Dahası, ABD sözcüleri ısrarla, vize kararının Beyaz Saray, Dışişleri Bakanlığı ve Ulusal Güvenlik Konseyi üçlüsü tarafından ortaklaşa alındığını vurguluyor, kurumsal olduğunun altını çiziyor. Türkiye Cumhurbaşkanı, ABD’nin Ankara Büyükelçisini kişi olarak, vize kararının tek sorumlusu sayarak yerden yere vuruyor. Bu tutumun da ABD tarafından anlaşılmasını beklemek yanlıştır. Burada yapılmak istenen ABD’yi aklamak, o ülkede hukukun her zaman hakça işlediğini, kurumların doğru karar verdiğini öne sürmek değildir; iki ülke arasında bu alanlardaki büyük uyuşmazlığa dikkat çekmektir. Ancak, bu büyük hukuk ve kurumlaşma kopukluğu, iki ülkenin yönetimlerinin temel görüşlerinin aynı noktada buluşmasına engel olmuyor. ‘Yerinizi alıyorsunuz’! ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı P. Gordon geçen günlerde:Türkiye artık güvenilir müttefik değil, bir Ortadoğu ülkesi! dedi. ABD’nin vize yasağı koyduğu sekiz ülkeye dokuzuncu olarak Türkiye’nin eklenmesi, bu görüşün bir uygulamasıdır. Doğru okunursa, bu sözlerle, Türkiye’nin iç ve dış siyaseti, kurumsal yapısı, hukuku, eğitimi, kadınerkek eşitliği, bilime bakışı, kültürü, hak ve özgürlük anlayışı bakımlarından Ortadoğu ülkesi olduğunun altı çiziliyor. Peki, AKP ne yapıyor? Bu parti on beş yıllık iktidarı boyunca ülke içinde ve dış siyasette her olanağı kullanarak Türkiye’yi bir Ortadoğu ülkesi yapmaya uğraştı; işin içine savaşı da katarak uğraşmaya devam ediyor. Son imam nikâhı dayatmasının başka bir anlamı var mı? Cumhurbaşkanı ABD ve AB’ye “Size ihtiyacımız yok” derken gerçekte, sizinle artık aynı evrensel değerleri paylaşmıyoruz diyor! ABD ise 1945 sonrasında komünizm karşıtı diye Siyasal İslamı her bakımdan destekledi; sonunda onun ılımlı biçiminin AKP olarak 2002’de iktidara gelmesinde birinci derecede etkili oldu. ABD, şimdi de bu ülkeye bugüne dek verdiği zararların çok daha ağırını ve büyüğünü veriyor; Türkiye’nin Ortadoğululaşmasına ebelik ediyor; aslına bakılırsa, AKP ile aynı işi yapıyor. Türkiye’yi daha da karanlığa sürükleyecek olan bu ABD AKP yaklaşım birliğinin, yapılacak ilk Cumhurbaşkanlığı seçiminde yerle bir edilmesi gerekiyor! 16 EKİM 2017 SAYI: 33612 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.44 05.29 05.52 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 07.09 12.57 15.58 18.31 06.53 12.41 15.44 18.17 07.14 13.04 16.09 18.41 Yatsı 19.50 19.34 19.57 Kamunun yakından izlediği olaylarda avukatlar ve müvekkilleri ile ilgili haberlerin genel habercilik ilkelerine uygunluğu tartışma konusu olabiliyor. Örneğin Sivas katliamının sanıkları yargılanırken sanıklarla aynı ideolojiye sahip olduğu bilinen bir eski adalet bakanının savunman olduğunun ortaya çıkması, doğal olarak habercilerin dikkatini çekti ve haber oldu. Bu türden bir yaklaşımın avukatların haklarını düzenleyen Havana Kuralları’na uygun olup olmadığı gerçekten tartışılmaya değer. Okurumuz Avukat Eren Güner de gönderdiği iletide medyada geniş bir şekilde yer alan Helin Palandöken cinayeti ilgili haberin veriliş biçimini eleştiriyor; bu haberden yola çıkarak genel ilkenin ihlal edildiğini savunuyor. Sayın Güner’in iletisi şöyle: “Basına yansıyan bazı toplumsal olaylarda avukatlar ile ilgili kurmuş olduğunuz cümleler ve olay içerisinde avukatları ele alış şekliniz yine bir avukat olarak beni çok rahatsız ediyor. Örneğin son olarak Helin Palandöken cinayeti ile ilgili olarak “Helin’i öldüren Yetgin’in avukatı ‘Kaçma şüphesi yok, sabit ikametgâh sahibi’ diyerek tutuksuz yargılama istedi” şeklinde başlık attığınız Facebook haberinin altında meslektaşıma nasıl küfürler edildiğini gördünüz mü? Ben bir avukat olarak meslektaşlarımın; Sivas katliamını savunan avukat, PKK’yı savunan avukat, FETÖ’yü savunan avukat, tecavüzcünün avukatı, katilin avukatı diye sınıflandırılmasına ve yaftalanmasına karşı Savunma Hakkı ve Habercilik yım. Yine meslektaşlarımın yapmış olduğu savunmaların, onları hedef gösterir şekilde haber yapılmasına da karşıyım. Herkesin savunmaya ve savunulmaya hakkı vardır ve savunma hakkı kutsaldır. Kanunlar dahi birçok durumda savunma avukatının yargılama içinde yer almasını zorunlu kılmıştır. Bu nedenle her ne fikirde ya da siyasi görüşte olursa olsun meslektaşlarımızı mesleklerini yapmalarından ötürü eleştiremezsiniz.” Sayın Eren Güner iletisinin sonuna Havana Kuralları’nın 18. maddesini de eklemiş. O da şöyledir: “Avukatlar görevlerini icra etmeleri nedeniyle müvekkilleriyle veya müvekkillerinin davalarıyla özdeşleştirilemezler.” Avukatların savundukları kişilerle ya da aldıkları davalarla özdeşleştirilmeleri gerçekten de hem Havana Kuraları’na hem de habercilik ilkelerine aykırıdır. Ama her olayda durumun somut olarak incelenmesinde de yarar var. Her şeyden önce haber gerçeği yansıtmalıdır. Yukarıda verdiğimiz örnekte olduğu gibi Sivas katliamı sanıklarının avukatlığını bir siyasinin, özellikle bir eski adalet bakanının yapması başlı başına haber değeri taşır. Öte yandan bir avukatın sözgelimi son zamanlarda hızla artan kadınlara yönelik saldırı ve cinayetlerde sanıkları savunurken söyledikleri de halkın haber alma hakkı kapsamına girer. Kanımca sayın Güner’in belirttiği gibi, avukatların müvekkilleriyle ya da davalarla özdeşleştirilmesi doğru değildir. Ancak örneklemek gerekirse; olumlu anlamda, “.... davasında avukat ....’nın tarihi savunması” ya da olumsuz anlamda “cinayet sanığının tahliyesi istendi” gibi haber değeri taşıyan olgulara da gazeteciler gözlerini kapatamaz. Kaldı ki, savcıların iddiaları, mahkemeler ve verdikleri kararlar nasıl eleştiriden bağışık değilse, yargının parçası olan avukatların savunmaları da eleştiriden bağışık değildir. ‘Gayri Türk’! 6 Ekim 2017 tarihli Cumhuriyet’in 13. sayfasında “Geldikleri gibi gittiler” başlıklı haberin 2. sütununun 5. satırındaki “....gayri Türk azınlıklarının da... ” olarak yazılan “gayri Türk” ne demektir acaba?  Belki haberi yazan bilmeden yazmıştır ama sayfanın editörü bunu nasıl atlamıştır?  İlter K. Akbuğ Kaza ‘yapınca’ Haberin başlığı şöyle: “Kaza yapınca Rus aksanıyla konuşmaya başladı.” Bu haliyle başlıktan anlaşılan: Kişi kaza yapmış ve sonrasında bir nedenle bilerek ve isteyerek Rus şivesiyle konuşmaya başlamış. Oysa gerçeğin hiç de öyle olmadığı haber okununca anlaşılıyor. Önce, kişi kaza yapmamış, kaza geçirmiş. Sonra, Rus şivesiyle konuşmaya başlama durumu tamamen istem dışı bir durum. Uygun başlık şöyle olmalıydı: “Kaza geçirince Türkçeyi unuttu” ya da “Kaza geçirince şivesi değişti”. Saygılar... Emre Yazman Yanlış fotoğraf 15.10.17 tarihli gazetenin 10. sayfasında, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamalar haberleştirilen SPD milletvekili Ursula Schmidt yerine Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen’in fotoğrafı yerleştirilmiş. Dr. Arda H. Civelek İstanbul’un yüzölçümü Bir ilkokul öğrencisinin yapmayacağı hatayı nerdeyse 100 yıllık Cumhuriyet’te görmek şaşırtıyor. 13 Ekim tarihli gazetenin arka sayfasında (18) yan yana iki haberden; Birinde şöyle bir ifade “.... TC4 göktaşının dünyaya 27 bin kilometrekare uzaktan teğet geçtiğini açıkladı.” Hemen yanındaki bir haber de şöyle; “Buzdağının yüzölçümü İstanbul’dan büyük, .... Yaklaşık 6 kilometrekarelik alanı kaplayan dev buzdağının kopuşu...” 6 kilometrekare 2’ye 3 km’lik bir alan demek.  Önemsiz gibi görünmesini hiç doğru bulmuyorum. Bu tür çok hata oluyor, olmaması, ifadenin, dilin ciddiye alınması gereğine inanıyorum. Kolaylıklar, selamlar... Osman Kapusuz Yoksullar şişmanlıyor mu? 12 Ekim tarihli Cumhuriyet gazetesinin arka sayfasında karşılaştığım başlık ve altındaki giriş kısmının özensizliği beni üzdü. “Yoksullar şişmanlıyor” başlığının ne kadar özensiz seçildiği bir yana, alt kısmındaki “Dünya Sağlık Örgütü, obez sayısının yüksek olduğu zengin ülkelerde düşeceğini, yoksul ülkelerde ise artarak devam edeceğini açıkladı” yazısını ise anlamak ne mümkün. Haberi okumaya devam ediyoruz... Anlıyoruz ki yoksullar, sağlıklı beslenmenin pahalı olması ve karbonhidrattan zengin kalitesiz yiyeceklere ulaşmanın daha ucuz olması nedeniyle şişmanlıyor. Peki, bu durumda haberin, internette ilgi çekmesi için kullanılan “Yoksullar şişmanlıyor” tarzı ucuz bir başlıkla sunulması ne kadar doğru? Uzun lafın kısası, biraz daha özen lütfen. Saygılarımla... Oğuz Altınkaynak okul çıkışında öldürülen HELİN Palandöken anıldı Öldürüldüğü yerde eylem Kadın örgütleri, Pendik’te öldürülen lise öğrencisi Helin Palandöken’in yaşamını itirdiği yerde eylem yaptı. Ekim ayının ilk 10 gününde 20 kadının öldürüldüğüne dikkat çeken kadınlar, başka Helin’Ierin ölmemesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını ve silah satışlarına kısıtlama getirilmesini talep ettiler. Başbakan Binali Yıldırım, Helin’in babası Nihat Palandöken’e taziye ziyaretinde bulunurken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu telefonla aradığı babaya, “Acınızı paylaşıyoruz. Konunun takipçisi olacağız” dedi. Pendik’te okul çıkışında öldürülen Helin Palandöken, hayatını kaybettiği yerde ailesi, sevenleri ve kadınlar tarafından anıldı. Yakınları, Helin’in katili için idam isterken hiçbir avukatın katil Mustafa Y.’yi savunmamasını istedi. Kadınlar sık sık “Helin için sessiz kalmayacağız” diye slogan attı. Yapılan açıklamanın ardından programa katılanlar Helin Palandöken’in öldürüldüğü yere fotoğraflarını ve karanfil bıraktı. Anma programına katılanlar Helin için karanfil bıraktı. Başbakan Binali Yıldırım da dün Helin Palandöken’in babasına taziye ziyaretinde bulundu. Ziyarete Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş da eşlik etti. Ali Erbaş, Helin Palandöken için Kuranıkerim okudu ve dua etti. CHP Genel Başkanı Kılıç daroğlu, Helin’in babası Nihat Palandöken’i aradı. Aileye başsağlığı dileyen Kılıçdaroğlu, “Acınızı paylaşıyoruz. Çok üzgünüz” dedi. Öte yandan CHP İstanbul milletvekilleri Gürsel Tekin ile Barış Yarkadaş da ailenin evine giderek acılarını paylaştı. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Çiğdem aile meclisi kararıyla öldürülmüş Diyarbakır’da 2016 yılında eşi 24 yaşındaki Doğan Pala tarafından, yatak odasında başından vurarak öldürülen 3 çocuk annesi, 24 yaşındaki Çiğdem Pala’nın, 4 yıl önce başkasını sevdiği halde zorla amcasının oğlu ile evlendirildiği, öldürülmeden önce eski sevdiği ile görüşmeye başlayınca, “aile meclisi” kararıyla öldürüldüğü edildiği ortaya çıktı. Soruşturmayı tamamlayan savcılık, firarda bulunan genç kadının eşi Doğan Pala hakkında “tasarlayarak öldürme”, çiftin amcaları 39 yaşındaki B.P., halaları 54 yaşındaki A.P. ile 55 yaşındaki H.P. ve babaanneleri 71 yaşındaki N.P. hakkında ise “kasten öldürmeye azmettirme” suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis istemiyle iddianame hazırladı. Öldürülen Çiğdem Pala’nın kız kardeşi C.İ., iddianameye geçen ifadesinde ablasının zorla evlendirildiğini belirterek, şunları anlattı: “Ablam, sevdiği kişiyle görüşmeye devam etti. Konuyu diğer ablama anlattım. Halam konuyu amcama anlattı. Amcam, kardeşine Çiğdem’i öldürmesi gerektiğini söyledi. Hatta balkondayken tabanca verdi. Sonra, amcam, kardeşim ve eniştem Doğan araca binip gittiler. Hepsinde silah vardı. Halam ve babaannem Doğan’ın tek başına Çiğdem’i öldüremeyeceğini, bu nedenle iki kişi gitmeleri gerektiğini söyledi. Diğer halam ise ablamın öldürülmesine karşı çıktı.” l DHA ‘Şiddetsiz Yaşam Ödülleri’ belli oldu Şiddetsiz Toplum Derneği’nin gelenek haline getirdiği ödüllerin bu yılki sahipleri belli oldu. Dernek, ödüllerini Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde çarşamba günü 14.00’te sahiplerine verecek. Şiddetsiz Toplum Derneği tarafından geleneksel hale getirilen Şiddetsiz Yaşam Ödülleri’nin bu yılki sahipleri belli oldu. 1993’te katledilen gazetemiz yazarı Uğur Mumcu, 2007’de katledilen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, yine katledilerek öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ile İtalyan turist Pippa Bacca, Şiddetsiz Yaşam İnsan Hakları Ödüllleri’ne layık görüldü. Bu dört ödülün, insanlık tarihinde kötü izler bırakan kıyımlara tepki olarak verildiği belirtildi. Tacizi ortaya çıkaran öğretmen Saadet Özkan, İnci Ertuğrul tarafından sunulan Kaybolan Çiçekler Programı, Müge Anlı tarafından sunulan Tatlı Sert Programı, Hürriyet gazetesi yazarı Ayşe Arman, Cumartesi Anneleri Platformu, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Girişimi, Türkiye Barolar Birliği ile Kızılay patlaması sırasında görevli olan itfaiyeci Erhan Görgülü de İnsan Hakları Ödülleri’ne layık görüldü. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle