Katalog

Salı 10 Ekim 2017 TASARIM: EMİNE BİLGET haber 11 ENİS BERBEROĞLU’NA VERİLEN MİT TIR’LARI CEZASI BOZULDU! ‘Bilinenden sır olmaz’ İstinaf Mahkemesi tutuklu CHP milletvekiline verilen 25 yıl hapis kararını bozdu. Gerekçede ‘Daha önce ifşa edilen sır ile casusluk yapılamayacağına’ işaret edildi Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, tutuklu CHP milletvekili Enis Berberoğlu’na MİT TIR’ları davası kapsamında casusluk suçlaması ile verilen 25 yıl hapis ceza sı kararını bozdu. Ancak buna rağmen tutuklu yargılanması nın devamına karar ver di. Kararda; hükmü ve ren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, TIR’lardaki mühimma CANAN COŞKUN ta ilişkin Aydınlık gazetesinde 21 Ocak 2014’te yayımlanan fotoğraf ile ilgili soruşturma dosyasını incele mediği belirtilerek, Aydınlık gazete sinde yayımlanan haber ve görselle rin bu davaya konu görüntülerin bir parçası olup olmadığının tespit edil Her duruşmaya katılan Berberoğlu (en sağda), “kaçma şüphesiyle” tahliye edilmedi. Heyet, Aydınlık’ı böyle aklamıştı Berberoğlu’nu 25 yıla mahkum mahkeme, karar gerekçesinde, Aydınlık gazetesinde yayımlanan mühimmat fotoğrafıyla ilgili “Nerede çekildiği, içeriğinin ne olduğu dahi ilk bakışta net olarak anlaşılamayan tek kare foto” ifadelerini kullanmıştı. Bu fotoğraf ile sırrın ifşa olmayacağını kaydeden heyet, haberin rivayet veya tahminden öte bir anlam taşımadığını ileri sürmüştü. Aydınlık gazetesi yöneticileri hakkındaki iddianame, heyetin bu gerekçeyi yazmasının ardından mahkemeye yollanmış ve Berberoğlu, Can Dündar ve Erdem Gül’ün ‘Kokteyl terör’ terörü işbaşında Tam iki yıl önce bugün öğleye doğru Ankara Garı önünde çok büyük bir katliam yapıldı. Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi için toplanmaya başlamış kalabalığın arasına dalan intihar saldırısı eylemcileri, 102 kişiyi öldürdü, 500 civarında kişiyi yaraladı. Ve Türkiye yepyeni bir kavram kazandı. Mucidi kendisi mi yoksa AKP propagandadezenformasyon merkezinin kulağına fısıldadığını mı söyledi, bilmiyorum, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ilk kez “kokteyl terör” kavramını bu katliamın hemen ardından kullandı. “Terör örgütleri arasında işbirliği yapıldı (...) Türkiye’de bir kokteyl terör terörü diyorum buna, hepsini karıştırarak bu işe kalkışıyor.” AKP üst aklının amacı bu katliamı yirmi gün sonraki seçimlerde oya tahvil etmekti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan birkaç gün sonra, daha açık konuştu: “Şurada, garın önünde yaşanan olay, mesi ve gerekçede buna yer verilme yargılandığı dava ile birleştirilmişti. terörün nasıl kolektif uygulandığını si gerektiğini vurguladı. Aydınlık’ta çıkan haberi işaret eden üst mahkeme, “Sırrın daha önce ifşa edildiğinin kabulü halinde gizli kalması ‘casusluk’ suçunun unsurlarının oluşmayacağını” kaydetti. Dava boyunca tutuksuz yargılanan ve her duruşmaya katılan Berberoğlu, kaçma şüphesiyle tahliye edilmedi. Bu nedenle tutuklanmıştı MİT TIR’larındaki mühimmata ilişkin haberleri nedeniyle “devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklama” suçlamasıyla gazetemiz Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e 5 yıl, eski Genel Yayın Yönetmenimiz Can Dündar’a Mayıs 2016’da 5 yıl 10 ay hapis cezası verilmişti. Kararla birlikte örgüte yardım suçlamasına ilişkin davanın ayrı esas numarası üzerinden yürütülmesine karar verilmişti. Örgüte yardım suçlamasına ilişkin yargılamanın ilk celsesinde de CHP milletvekili Enis Berberoğlu hakkında ‘örgüte yardım’ ve ‘devletin gizli kalması gereken bilgilerini, siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etmek’ iddiasıyla açılan davanın birleştirilmesine hükmedilmişti. Hazi ‘Lafı bırakın, suçlarını söyleyin’ CHP’nin gazeteci kökenli milletvekillerinden Barış Yarkadaş, Balıkesir’deki bir etkinlikte tutuklu gazeteciler konusuna değindi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Alman Der Spiegel dergisine verdiği “Gazetecilerin dokunulmazlığı yoktur” demecine tepki gösteren Yarkadaş, şunları söyledi: “Çavuşoğlu demagojiden başka bir şey bilmiyor. Boş lafı bırak, gazetecilerin suçunu söyle. Haber yazmak, yorum yapmak, tweet atmak mı suç? Do kunulmazlık değil, adalet istiyoruz.” Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının da uzun süredir cezaevinde olduğunu hatırlatan Yarkadaş, “İşsizlik Sigortası Fonu’nun buharlaşan 553 milyon TL’sini Cumhuriyet, Sözcü, Evrensel ve Birgün’ün dışında hiçbir gazete yazmıyor, yazamıyor... Cumhuriyet gazetesi çalışanları, bu gerçekleri tüm baskılara rağmen halka duyuruyor. İktidar ise halk bu gerçekleri öğrenmesin diye Cumhuriyet’i susturmaya çalışıyor” dedi. l Haber Merkezi ran ayında sonuçlanan bu yargılamada Berberoğlu, ‘devletin gizli kalması gereken bilgilerini, siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etmek’ suçundan 25 yıl hapis cezasına mahkum edilerek tutuklanmıştı. Oy yönelimi casusluk mu? Bölge Adliye Mahkemesi’nin bozma kararında öne çıkan bir diğer husus da yerel mahkemenin, mühimmat görüntülerinin gazetemizde, AKP’nin seçimi kazanmasının önüne geçilmek istendiği için yayımlandığı iddiasına ilişkin değerlendirmeleriydi. İstinaf Mahkemesi, bozma kararında, suçun unsurları yönünden net bir belirleme yapılmadığı kaydedildi. Bir siyasi partinin seçimleri kazanmasını engellemeye yönelik eylemin hangi gerekçelerle casusluk suçunun unsuru olduğunun gösterilmediği, bu nedenle hangi eylemin suçun unsuru kabul edilerek Berberoğlu’nun sorumluluğunun esas alındığının belirsiz bırakıldığı ifade edildi. l İSTANBUL CHP Sözcüsü Tezcan: Derhal tahliye istiyoruz Üst Mahkeme’nin bozma kararının ardından açıklama yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, şunları söyledi: “Berberoğlu ile ilgili verilen mahkumiyet ve tutuklama kararları hukuka aykırıydı. Başından beri bunu söylüyorduk. İstinaf Mahkemesinin kararı, hakBülent Tezcan lılığımızı ortaya koydu. Yerel mahkemeye adeta ders niteliğinde bir karar verdi. Ancak, tahliye kararı vermemiş olması bir eksikliktir. Kararın hukuka aykırı olduğu açıkça tespit edildikten sonra tutukluluk halinin devam etmesi yeni ve daha büyük bir mağduriyete neden olur. Bu nedenle derhal tahliye kararının da verilmesini bekliyoruz.” gösteren bir olaydır.” Halbuki bu kanlı katliamın IŞİD tarafından yapıldığının somut delilleri artık ortaya çıkmıştı. İktidar için ise “kokteyl terör”dü, çünkü tekrarını zorla dayattığı seçimleri kazanmanın bir aracıydı bu kavram. Ankara Garı katliamı davası, 17’si tutuklu, 16’sı firari sanıklarla halen devam ediyor. Katliamın Türkiye’deki IŞİD örgütlenmesi tarafından yapıldığı konusunda herhangi bir kuşku kalmadı. İsmail Saymaz’ın geçen hafta yayımlanan kitabı, Türkiye’de IŞİD, bu kanlı örgütün Türkiye’de örgütlenmesi ve eylemlerine çiğ ve ürkütücü bir ışık tutuyor. Aylardır polis takibinde olan kişilerin eyleme geçmelerinin nasıl ve neden engellenemediği sorusunu birçok kez sormamıza yol açıyor. Suruç, Ankara Garı gibi katliamların katıksız IŞİD eylemleri olduğu tamamen ortaya çıktı. Ama “kokteyl terör”, iktidarın ürettiği bir sis perdesi olarak işlevini görmeye devam etti. Başbakan Binali Yıldırım, 2016 Şubat’ında Ankara’da TSK mensuplarını hedef alan saldırının da “kokteyl terör” eylemi olduğunu iddia etti. 10 Eylül 2017’de, daha bir ay önce, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Karkamış’ta “DEAŞ, PKK, FETÖ örgütlerinin aslında bir kokteyl terör örgütleri olduğunu çok iyi görüyoruz” diyordu. AKP güdümlü medyada bu “kokteyl ‘Doğum için bile izin yok’ terör” kavramı üzerinden yapılan çeşitlemelere, bunların insana parmak ısırtan hayal güçlerine insan gülüp geçer normal olarak. Ne var ki iş gülüp geçilecek gibi değil. Çünkü bu “kokteyl terör” kavramı olağanüstü hal hukukuna da nüfuz etmiş durum da. Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, 15 yıl hapsi istenen insan hakları savunucularından Veli Acu’nun hamile eşi Gönül Acu, gazetemize konuştu: Doğumda bile yanımda olamayacak! Adalet Bakanı’nın ısrarla varlığına işaret ettikleri bu suç profilinin, hukuk güvenliğinin ortadan kalktığı bir ortamda, ceza yargısında karşımıza çıkmaması şaşırtıcı olurdu. Cumhuriyet gazetesi çalışanlarına ZEHRA ÖZDİLEK Veli sağlığım iyi diyor. Ama 3 ay açılan ve halen devam etmekte olan Büyükada’da bir atölye çalışması sırasında gözaltına alınan ve önceki gün çeşitli örgütlere üye oldukları ya da ‘yardım ettikleri’ gerekçesiyle 15’er yıl hapsi istenen hak savunucularından Veli Acu’nun hamile eşi Gönül Acu, doğum yapana kadar eşini göremeyecek. Bebeğin sağlığı için doktorunun görüşlere gitmesini istemedi da 17 kilo verdi. Resmen eridi. Bir aydan uzun tek başına tutuldu. Şimdi de yanına hiç tanımadığı, dünyası tamamen farklı birini verdiler. Mektup alamıyor, mektup gönderemiyor. Haftada 1 saat avukat, 1 saat aile görüşü var. Hepsi bu. Yani tecrit sürüyor. Bu da onu psikolojik olarak çok yıpratıyor. Bir de iki haftada bir kez 10 dakikalık telefon görüşmesi yapabiliyoruz. davada, iddia makamı sanıkları birden çok terör örgütüyle ilişkili olmakla suçlamaya çalıştı. Açılan dava, üç duruşmada bütünüyle çöktü ama dört arkadaşımızın tutukluluğu devam ediyor. İki gün önce, “kokteyl terör” iddiası bir başka iddianamede karşımıza çıktı. 3 Temmuz’dan beri tutuklu olan on insan hakları savunucusu hakkında hazırlanan iddianamede, “şüphelilerin iştirak iradesiyle üzerlerine atılı ğini dile getiren Acu, “Veli’nin sağlığı Onun da saati değişiyor; süresi dolma Silahlı Terör Örgütlerine (FETÖ/PDY, iyi ancak tutukluluğun uzaması ve ya dan, vedalaşmaya fırsat olmadan çat PKK/KCK ve DHKP/C) Yardım Etme kında doğacak bebeğimizin ve benim yanımda olamayacağı için çok kaygılı ve üzgün. Onu en son 14 Ağustos’taki kapalı görüşünde görebildim... Veli’yi ancak doğumdan sonra görebileceğim. Bu ikimiz için de çok yıpratıcı. Veli bütün çocukları seven biri ve kendi çocuğunun doğumunda bulunamayacak ve onu bir süre göremeyecek. Bu durum ikimiz için de çok yıpratıcı. Tutuklular için ölüm izni var ama do Veli Acu Gönül Acu diye kapanıyor. n Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı? Gazeteniz aracılığıyla bir talepte bulunmak istiyorum: Herkes için hukukun evrensel normlarla uygulanmasını istiyorum. Bu bağlamda yargının farklı düşüncelere karşı cezalandırıcı bir araç olarak değil, farklılığı hukuki sınırlar içerisinde güvence altına alarak inşa etmesinin de suçunu işledikleri anlaşılmıştır” diyor iddia makamı. Ortada yardım fiilinin kırıntısı bile yok ama “kokteyl terör” örgütü heyulası var. Üstelik IŞİD eksik kalmış. Keyfiliğin hüküm sürdüğü istibdat yönetiminin bir nişanesi olarak tarihe geçecek olan bu “kokteyl terör” kavramı, aslında bir gerçeği ifade ediyor. İktidarın yaptıklarının üzerini bir sis perdesiyle örtme ve toplumu susturma, pıstırma, terörize etme politika ğum izni yok. Bu çok saçma. Doğum mokrasinin geleceği için daha hayır larının önde gelen silahı olarak çalı da ölüm kadar önemli bu hayatta. He sı. Okulda tanıştık. Aynı okulda farklı için Veli bir örgütle ilişkilendiriliyor lı olacağını düşünüyorum. Bütün şıyor. Evet, Türkiye’de gerçekten bir le riskli bir doğumsa. Aile madem bu bölümlerdeydik. ve suçlanıyor. Kulağa ne kadar saçma hak savunucularının bir an önce ser “kokteyl terör” terörü hüküm sürüyor. kadar önemli, yetkililerin Veli’nin doğumda bulunması için izin vermeleri ‘Eksik yaşıyorum’ geliyor değil mi? Hepimiz her gün ta best bırakılmasını istiyorum. nımadığımız biri tarafından aranabili ni bekliyorum” dedi. n Eşiniz Veli Bey 3 aydır tutuklu... riz. Bu nasıl suç olabilir? ‘Oysa çocukları çok sever’ Veli sadece benim eşim değil, aynı zamanda yol arkadaşım dolayısıy ‘3 ayda 17 kilo verdi’ ‘İletişimsizliğe de mahkÛmlar’ Acu, hamileliği riskli olduğu için şu la onun yokluğu doğacak bebeğimian Ankara Sincan’da annesinin yanın zin heyecanını yaşarken her duyguyu da kalıyor. Riskli doğum nedeniyle iki yarım, eksik yaşamama sebep oluyor. Veli çeşitli silahlı örgütlerle ilişkilendirilmeye çalışılıyor. Hiçbiri ile hiçbir organik bağı olmayan, silahtan CHP Tekirdağ Milletvekili Candan tuklanırım’ korkusuyla Türkiye’ye Yüceer, Silivri Cezaevi’ndeki in gelemediğini belirtti. Yüceer, Ali kez hastaneye kaldırıldı. İddianameyi Dava baştan sona anlaşıl(a)maz hu nefret eden, evinin kapılarını ihtiyacı san hakları savunucuları Ali Gharavi Gharavi’nin “ben sıradan biriyim. İn saçma ve absürt bulduğunu söyleyen kuki olmayan bir süreçte ilerlemekte. olan herkese açmaktan çekinmeyen, ve Peter Steudtner ile görüştü. Gö san hakları savunucusuyum. Şimdi Gönül Acu, yaşadığı sıkıntıları ve eşini gazetemize anlattı. n Bize kendinizi ve Veli Bey’i anlatır mısınız? Veli, bu adaletsiz dünyayı içindeki temiz ve çocuksu sevgiyi katarak güzelleştirmeye çalışan ve her daim ezilenden yana tavır alan, insan haklarını savunmayı hayatının her alanına yayan; insan sevdalısı güzel bir insan, benim en yakınım, canımın yarı Neyle suçlandığını avukatları da dahil olmak üzere kimse bilmiyor, dosya üzerinde kısıtlılık devam ediyor ve ortada henüz bir iddianame yok. Bu durumu netleştirmek için Veli’ye yöneltilen ‘suçlamalardan’ bir tanesini örnek vermek istiyorum. Bylock kullanıcısı olan ve Veli’nin hiç tanımadığı bir şahıs başvuracağı bir iş için danışmak üzere, telefonu linkedin sayfasından bularak Veli’yi arıyor ve bunun evlenirken ‘Evimiz vakıf evi olsun Gönül, herkes gelip kalsın olur mu?’ diyen bir insan Veli. Önceki gün çıkan iddianame saçma ve absürt. İnsan kuzeni ile görüştüğü için suçlu sayılır mı? Üç ayrı zemini farklı örgüte sempati duymakla suçlanıyor. İnsanın kafası bu kadar karışık olur mu? Akıl almaz bir iddianame. n Durumu nasıl peki? En son ne zaman gördünüz? rüşmenin ardından yaptığı açıklamada Yüceer, Gharavi ve Steudtner’in FETÖ tutukluları ile bir arada tutulduğunu, ortak lisana sahip olmadıkları için iletişimsizliğe de mahkum olduklarını aktardı. Yüceer, Steudtner’in ailesi ile 2 haftada bir telefonla görüşebildiğini, yaşlı annebabasının Türkiye’ye gelemediğini, Gharavi’nin ise doktorla görüşürken bile çevirmen yardımı alamadığını, eşinin ‘tu Türkiye’de bir hapisahanede uyuşturucu satıcısı muamelesi görüyorum. Ağırıma gidiyor” dediğini aktardı. Hak savunuculuğundan başka hiçbir davaları olmayan insanların tutuklanmasıyla Türkiye’nin çok ciddi bir itibar kaybına uğradığını ifade eden Yüceer, Büyükada tutuklularının “Gerçeklerin ortaya çıkmasını istiyoruz. O zaman suçsuzluğumuz anlaşılacaktır” dediklerini belirtti. l ANKARA /Cumhuriyet C MY B