27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Pazar 1 Ekim 2017 İDSO DenizBank Konserleri 3 Ekim’de yeni sezonunu açıyor İDSO DenizBank konserleri, yeni sezonunu 3 Ekim Salı günü saat 20.00’de Aya İrini’de açıyor. İDSO DenizBank Konserleri’nin açılış gecesinde Berlin Filarmoni Orkestrası’nın ünlü Con cert Meister’ı olarak bilinen Guy Braunstein hem şef hem solist olarak yer alacak. Konserde ayrıca , Violist Amiahi Grosz sanatseverlere unutulmayacak bir müzik ziyafeti sunacak. EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: ZARİFE SELÇUK kultur@cumhuriyet.com.tr 15 hâlâ desteğe ihtiyaç var Sinemayı yeniden hayata döndüren kart kampanyası durma noktasına geldi. Desteğe ve seyirciye ihtiyacı var. 28 yıllık sinemanın yenileme çalışmaları ruhu ve kimliği korunarak sürdürülüyor. “Sadakat Kart” kampanyasıyla kapanmanın ma noktasına geldi. Geri sevindirici! Demir oymalı ayaklaye dönük borcu kapatmak rı olan ahşap masalar da fuayedehâlâ en önemli ve öncelikli ki yerini koruyor. Masaların sa eşiğinden dönen Beyoğ konu. Bunun için satışları dece cilalanacağını söylüyor Al lu Sineması henüz kurtul yeniden canlandırmamız tınsaray. Çalışmayan fanlar, yan muş değil! Film piyasasına gerekiyor. Bunun için de mayan lambalar, badana gibi olan borçlar ve seyirci azlığı nedeniyle kapanma nok CEREN ÇIPLAK yine bu sinemanın kapan ufak tefek tadilatların yapılmamasına gönlü elvermeyen, sı sinemayı oldukça ferahlatmış. tasına gelen ancak ardın bu zorlu süreçte yanında Cafe de yenilenmiş. Sinemanın dan “Sadakat Kart” kampanya yer almak isteyen sanatçı dostla içindeki tuvaletlerin artık ücret sıyla yeniden toparlanmaya baş rımızdan destek almayı umuyo li olmadığını ve gişede pos ciha layan Beyoğlu Sineması’nın hâlâ ruz” dedi. zının kullanıldığını da anımsata kart desteğine ihtiyacı var. Borçların kapanabilmesi için toplam Yeni koltuklar... lım. Sinemadaki en önemli yenilik ise salonlardaki koltuklar! İz 3 bin kart satışının gerçekleşme Midwood Istanbul Film Studio leyiciler bilir, salonda kot farkın si gerekiyor. Kombine film izleme imkânı sağlayan kartların yaklaşık yarısı satılsa da bir süredir kart satışının durduğu belirtiliyor. Evet, sinema geçen gün kapılarını yenileyerek açtı, filmekimi nedeniyle de hareketlilik var ancak borçların ödenmesi ve seyirciyle sürekli bir iletişimde olması sinemanın yaşaması için en önemli iki fonksiyon. Sinemanın ortaklarından Cem Altınsaray, konuyla ilgili olarak “Yaz sonuna doğru kart satışlarımız çok düşmüştü; sinemayı da tadilat do Complex’in katkılarıyla yenilenen Beyoğlu Sineması’nda henüz tadilat bitmiş değil. Altınsaray, sinemanın ruhunu koruyarak yenileme çalışmaları yaptıklarını vurguladı. Altınsaray, 1989’da açılan sinemada bugüne dek bir çivi bile çakılmadığını söyledi. 28 yıl sonra 28 yıldan sonra yenilenmeye açılan Beyoğlu Sineması’nı ziyaret ediyoruz. Fuaye alanına girer girmez sinema dünyasından özlü sözlerin yazıldığı “sözlü duvar”a dan dolayı perdeyi görmekle ilgili bir sıkıntı vardı. Sekiz kademeli bir platform kurularak bu sorun giderilmiş. Koltuk sayısı 286’dan 246’ya düşmüş ancak diz mesafeleri artırılarak konfor sağlanmış. Perdenin önüne de iki metrelik küçük sahne kurulacak. İleriki günlerde film sonrası yönetmen ve oyuncular o sahnede ağırlanabilecek. Salonları işaret eden ‘meşhur’ Hitchcock kapısı ile Şarlo kapısının görselleri de dijital baskıyla yenilenmiş. Sinematek atmosferi layısıyla kapatınca tamamen dur bakıyorum. Aynen duruyor. Bu Cem Altınsaray gelecek planla rından şöyle bahsetti: “Gece ya Yenilenen koltuklarla perdeyi görme sıkıntısı ortadan kaldırıldı. rısı gösterimleri, unutulmuş klasikler, retrospektifler, yönetmen söyleşileri, Türkiye sinemasından bağımsız yapımlara, galalar, vb. etkinlikler düşünüyoruz. Burada sinemaseverler için 365 gün sü ren bir festival ortamı yaratmak istiyoruz. Bir nevi sinematek... Boş dükkân yerlerinde sinema ve video kitaplıkları hayal ediyoruz. Beyoğlu Sineması, sadece film iz lenip çıkılan değil, sinema kültü rünün her boyutuyla yaşandığı bir yer olmalı.” 4 ödül birden kaptı‘Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok’ Onur Ünlü En İyi Yönetmen, Fatih Artman En İyi Erkek Oyuncu, Hare Sürel ise En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödüllerini aldı 24.Adana Film Festivali’nde ödüller sahiplerini buldu. Meltem Cumbul ve Ayşe Arman’ın sunuculuğunu üstlendiği törende 5 yarışmada toplam 34 ödül verildi. Büyük ödülle beraber toplam 4 ödül alan “Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok” gecede öne çıkan yapım oldu. Ulusal Yarışmada En İyi Film Ödülü’nü alan “Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok” Onur Ünlü’ye En İyi Yönetmen, Fatih Artman’a En İyi Erkek Oyuncu, Hare Sürel’e ise En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödüllerini getirdi. En İyi Kadın Oyuncu ödülü “İşe Yarar Bir Şey” ile Başak Köklükaya’nın oldu. Barış Bıçakcı ve Pelin Esmer’in yazdığı “İşe Yarar Bir Şey” En İyi Senaryo ve En İyi  Görüntü Yönetmeni ödüllerini de aldı. Yılmaz Güney Ödülü ile İzleyici Ödülü Onur Saylak imzalı “Daha”nın oldu. En İyi Yardımcı Erkek ödülü “Taş” filmiy le Ahmet Varlı’ya verildi. “Daha”nın genç oyuncusu Hayat Van Eck, Umut Veren Erkek Oyuncu ödülünü “Kar” filmindeki Halil Babur ile paylaşırken, Umut Veren Kadın Oyuncu ödülü yine “Kar” ile Hazar Ergüçlü’nün oldu. Jüri Özel Ödülü Emre Yeksan imzalı “Körfez” filminin oldu. SİYAD ödülü “Daha”nın olurken, FilmYön jürisinin ödülü “Buğday”ın yönetmeni Semih Kaplanoğlu’na verildi. “Buğday” En İyi Müzik ve En İyi Görüntü Yönetmeni ödüllerinin de sahibi oldu. “Kar” filmi En İyi Kurgu ödülünü de alarak geceyi üç ödülle kapattı. Uluslararası yarışmada Guillermo Arriaga’nın başkanlığındaki jüri Yorgos Lanthimos’un “The Killing Of The Sacred Deer” adlı filmine mansiyon, Sergei Loznitsa’nın “The Gentle Creature” adlı filmine Jüri Özel Ödülü verirken, En İyi Film Ödülü Andrey Zviyagintsev imzalı “Loveless”in oldu. l ADANA “Türkçem benim ses bayrağım” demişti Fazıl Hüsnü vermez. Özgür düşünceli toplumu kimse kandıramaz. Bugün inancı siyasaya araç Dağlarca... Dilim, benim yu yapanlar hem kandırılıyor vam... Ses bayrağımız ya da hem kandırıyor!” yuvam şimdilerde Arapçanın saldırısı altında... “Tower”lar, Dil ve eğitim “Byebye”lar artık piyasadan çekilirken boşalan alana, hızla Arapça yerleşiyor... Al birini vur ötekine! Geçen hafta içinde Dil Dilim, yuvam...Bayramı’nı kutladık. Daha doğrusu bunu hakkıyla kutlayan Dil Derneği oldu. Bu köşenin okurları bilirler: Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumu 12 Eylül faşist darbesiyle kapatılmış, keyfi bir biçimde Cumhurbaşkanı’nın gözetiminde, Başbakanlık’a bağlı bir devlet dairesine dönüştürülmüş, işlevini yitirmişti. Dil devrimini savunan aydınlar 1987’de Dil Derneği’ni kurdu. İşte bu dernek 26 Eylül Dil Bayramı’nı, ilerici belediyelerden aldıkları destekle çeşitli kentlerde, görkemli kutlamalar düzenledi. Ayrıntılara girmeye yerim yok. İşte Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel’in konuşmalarından paylaşmak istediklerim: Atatürk devrimlerine düşmanlığın nedeni “Batılıların yüzyıllarca, ‘Türk, Allah’ına Arapça, sevgilisine Farsça, ailesine de Türkçe seslenir’ diye baktığı bir imparatorluktan, 1923’te kılık kıyafeti, ölçüsü, takvimi yenileşen bir Cumhuriyet kurulmuştu; bu Cumhuriyet dinle ilişkilendirilen bir Arap abecesi ve yapay bir dil olan Osmanlıca ile çağdaş dünya ile yarışamazdı. Çünkü halk, bu yazı ve dille yüzyıllarca okuryazar bile olamamıştı. 1928’deki harf devrimiyle kolay öğrenilen ve kullanılan bir yazımız oldu; 1932’de başlayan dil devrimi’yle yüzyıllarca unutulan Türkçenin olanakları ve sözcükleri canlandırıldı. Yenileşen dille düşüncesi de yenileşen halk eğitim alır, adalet ararken muskacı kafalara değil, kendine ve devlete güvenecekti. Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumu, 12 Eylülün hukuk tanımaz ihanetiyle 1983’te Ata’nın ‘vasiyetnamesi’ çiğnenerek kapatıldı. Bugünkü Türk Dil Kurumu Atatürk’ün kalıtını karşıdevrim yoluna kullanan, ölçünlü dil ve yazım birliğini bozan, siyasanın güdümünde bir dairedir. Dilsiz eğitim olmaz; bugün eğitimin dili de siyasanın dili kadar bozuktur. Harf ve dil devrimleri, laik eğitimin anahtarıdır. Osmanlının yükselme, duraklama gibi dönemleri vardı ya; bana göre bir de yobazlara çıkar sağlayan, yüzyıllarca süren ‘muska dönemi’ vardı. Mustafa Kemal, Harf ve dil devrimleriyle dil ile din bağını koparmış; ‘muska dönemi’ni sonlandırmıştır; Atatürk’e ve devrimlere düşmanlığın asıl nedeni budur! ‘Milliyetçi muhafazakâr’lığı ‘din’le eşitleyerek tutuculuğu gericiliğin de ötesine taşıyanlar, bu iki devrime düşman olmuştur. Laik eğitimle özgürce düşünen toplum, din ve ırk ayrımının siyasaya araç yapılmasına izin Tam bir eğitim kargaşası ve çıkmazı yaşadığımız günlerde Sevgi Özel’in şu sözleri de önemli: “İktidar benim, ne istersem yaparım anlayışıyla umut edildiği gibi, ‘dindar ve kindar kuşaklar’ bile yetişmez; inancı yobazlığa taşıyan; kindarlığı yalnız kendi geleceğini karartan ‘ümmi ümmet’e ulaşılır. Bu nedenle 85. Dil Bayramı’nda aklın ve bilimin öncülüğüne inanan bütün yurtseverleri, bütün aydınları, yurttaşlık bilincimize sahip çıkarak, ortak noktalarımızı birleştirerek, ortak dille ortak akıl üreterek bu sistemsiz ve dilsiz eğitime karşı çocuk ve gençleri korumaya çağırıyorum. Bizler, 30’uncu yılındaki Dil Derneği’nde İngilizceyle eğitimin anaokullarına dek inmesine; tabela kirliliğine; yiyecek giyeceklerin, konaklama yerlerinin İngilizceyle adlandırılmasına tepki verdik. İngilizce tabelaların, adlandırmanın yanına Arapça da eklendi. 30 yıldır eğitim kural ve kurumlarının hızla dinselleştirildiğini haykırdık; yalnız kaldık. Eğitimde, yargı bağımsızlığı ve basın özgürlüğünde savrulma yaşanıyorsa; bu durumdan etkilenecek ilk kurum dildir. Sormasanız da söyleyeceğim, bugün ülke ne durumdaysa dil de o durumda... Bu nedenle hepinizi Dil Derneği üyesi olmaya, düşüncesi, yapıtları ve eylemleriyle birlikte ortak akıl üretmeye çağırıyorum. Elimizi tutun, sesimize ses verin; yitirdiğimiz zamanı, karar günü birlikte aydınlatalım.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle