03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 9 Ocak 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HDP’li vekillere bir KHK darbesi daha ‘Kaçak’ durumdakilerin yurda dönmemeleri halinde vatandaşlıktan çıkarılmasını içeren KHK, HDP’li Öztürk ve Sarıyıldız’ı zora soktu Son yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnameyle yurtdışında “kaçak” durumda bulunan kişilerin, “yurda dön” çağ rısına uymaması ha linde vatandaşlıktan çıkarılacak olması, HDP Van Milletve kili Tuğba Hezer Öz türk ve HDP Şırnak ALİCAN ULUDAĞ Milletvekili Faysal Sarıyıldız’ın vekil liklerini tehlikeye düşürdü. Eğer benzer süreç işleti lirse Türkiye Cumhuriyeti vatan daşlığını kaybedecek olan Öztürk ve Sarıyıldız, bunun sonucu olarak “milletvekili seçilme yeterliliği”ni de kaybedecek. Milletvekili olmak için Türkiye Cumhuriyeti vatanda şı olmak kriteri de arandığı için, Bakanlar Kurulu’nun vatandaşlık tan çıkarma kararı, TBMM Genel Kurulu’nda okunduğu an, iki isim vekilliğini kaybedecek. Hafta sonu yayımlanan 680 sa yılı Kanun Hükmünde Kararname ile Türk Vatandaşlığı Yasası’nın 29’unca maddesine yeni bir fık ra eklendi. Düzenleme, Türk Ce za Kanunu’nun 302’nci (Devle tin birliğini ve ülke bütünlüğü nü bozmak), 309’uncu (anaya sayı ihlal), 310’uncu (Cumhur başkanına suikast ve fiilî saldı rı), 311’inci(Yasama organına kar şı suç), 312’nci (Hükumete karşı suç), 313’üncü (Türkiye Cumhu riyeti Hükumetine karşı silâhlı is yan), 314’üncü (Silâhlı örgüt) ve 315’inci (Silâh sağlama) maddele rinde yazılı suçları işleyenleri kap sıyor. Söz konusu madde ile bu suçlar nedeniyle hakkında soruş turma veya kovuşturma yürütü len ve yabancı ülkede bulunması HDP’li Faysal Sarıyıldız ve Tuğba Hezer Öztürk halen yurtdışında. nedeniyle kendisine ulaşılamayan vatandaşlar, bu durumun soruşturma aşamasında cumhuriyet savcısı veya kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından öğrenilmesinden itibaren bir ay içinde vatandaşlıklarının kaybettirilmesi amacıyla İçişleri Bakanlığı’na bildirilecek. Bakanlık da Resmî Gazete’de yapılan yurda dön ilanına rağmen 3 ay içinde yurda dönmemeleri halinde, bu kişilerin Türk vatandaşlıkları Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla kaybettirilecek. HDP’li vekillere tehdit Şimdi gözler savcılık ve mahkemelere çevrildi. Bu kapsamda düzenleme, özellikle Fethullah Gülen, Zekeriya Öz, Emre Uslu, Önder Aytaç, Celal Kara, Cihan Kansız gibi FETÖ kapsamında hakkında yakalama kararı bulunan ve 15 Temmuz darbe girişiminde rol alıp yurtdışında bulunan askerler hakkında işletilecek. Yine PKK/ KCK’nin üst düzey yöneticileri için de bu düzenleme uygulanacak. An cak bu düzenlemenin “silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan hakkında soruşturma bulunan ve yakalama kararı çıkarılan HDP milletvekilleri Tuğba Hezer Öztürk ve Faysal Sarıyıldız hakkında uygulanmasının sonuçları daha ağır olacak. Eğer Öztürk ve Sarıyıldız, yurda dön ilanına rağmen 3 ay içinde yurda dönmemeleri halinde vatandaşlıktan çıkarılırsa vekillikleri tehlikeye düşecek. Anayasanın 76. maddesi ile Milletvekili Seçim Yasası’nın 10. maddesine göre milletvekili seçilebilmek için “Türk vatandaşı” olmak şartı var. Eğer Öztürk ve Sarıyıldız, vatandaşlıktan çıkarılırsa seçilme yeterliliğini kaybedecek. Bu durumda vekilliklerinin düşmesi gündeme gelecek. Vatandaşlıktan çıkarma kararı yargı tarafından da onanırsa, karar TBMM Genel Kurulu’nda okunduğu anda uygulamaya girecek. İki isim, dön çağrısına uyarsa bu tehlike ortadan kalkacak. Ancak bu iki ismin bu kez tutuklanma riski doğacak. l ANKARA Kavakçı da vatandaşlIĞINI YİTİRMİŞTİ Fazilet Partisi’nden 1999 tarihinde milletvekili seçilen Merve Kavakçı’nın vekilliğinin düşürülmesinde de benzer bir süreç yaşanmıştı. Genel Kurul’a türbanlı olarak giren ve ABD vatandaşı olduğunu da saklayan Kavakçı’nın, Bakanlar Kurulu’nun 16 Mayıs 1999 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan kararı ile Türk vatandaşlığı düşürülmüştü. Kavakçı, bu karara karşı Danıştay’da dava açmış, ancak yaşanan süreç sonunda karar 1 Aralık 2000 tarihinde kesinleşmişti. Böylece Merve Kavakçı, anayasanın 66 ve 76’ncı maddeleri ile Türk Vatandaşlığı Kanunu hükümlerine göre milletvekili seçilme yeterliliğini kaybetmişti. Bu durum, TBMM Genel Kurulu’nda “Bu nedenlerle, Merve Safa Kavakçı’nın milletvekili sıfatının kalmadığı hususunu Genel Kurul’un bilgilerine sunarım” denilerek bildirilmiş ve vekillik düşmüştü. Bu konuda vekillerin oylamasına ihtiyaç duyulmuyor. Erbil’de gündem terör Başbakan Yıldırım, Erbil ziyaretinde ‘PKK, PYD, YPG hepsi aynıdır’ derken, IKBY lideri Mesud Barzani, bölgede terör ve terörizme karşı dayanışma mesajı verdi Bağdat’tan, Başika kampındaki Türk askerleri için çekilme sözü verip, çekilme tarihi vermeden ayrılan Başbakan Binali Yıldırım’ın Erbil ziyaretinde de gündemi hem Bağdat ziyareti, hem de ikinci Kandil olmasından endişe edilen Sincar (Şengal) ve PKKYPG arasındaki ilişki belirledi. Erbil’de Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani ve Başbakanı Neçirvan Barzani ile görüşen Yıldırım, IŞİD ve Fethullahçı örgütlenmeye karşı destek istedi. Yıldırım, Mesud Barzani ile birlikte, ErbilMusul cephe hattında Erbil’in Zerdık Dağı’nda bulunan IŞİD’e karşı mücadele veren Peşmerge güçlerinin yer aldığı kampı ziyaret etti. Bu ziyarete Milli Savunma Fikri Işık ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan da eşlik etti. Burada bir mevziye giren Başbakan Yıldırım, Barzani ile birlikte IŞİD mevzilerini dürbün ile izledi. ‘Güvenlik meselesi’ Yıldırım, “Bu terör örgütünün batıya doğru yayılması, Şengal bölgesinde yuvalanması da asla ve asla kabul edeceğimiz bir şey değildir. Bu bir güvenlik meselesidir. Sadece Türkiye’nin değil aynı zamanda sizin de güvenlik meselenizdir. Irak’ın da, Merkezi Hükümetin de aynı şekilde bir güvenlik meselesidir. O bakımdan burada müşterek bir çalışmaya ihtiyaç var. Bunu Avrupalı ve Amerikalı dostlarımıza da anlatıyoruz” dedi. PKK ile YPG arasındaki ilişkiye işaret eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “PYD’nin Suriye bölgesinde ‘oldubittiler’ yapmasına da asla rıza gösteremeyiz. Orada yaşayan peşmergeleri, Arapları yerinden yurdundan ettiler, adeta bir işgal içerisine girdiler. Tabii adını ne kadar değiştirirse değiştirsin bunların ne yaptıklarını bi Yıldırım Barzani’ye Fethullahçı okulları kapatması nedeniyle teşekkür etti. liyoruz. Bunlar PKK’dan türemiş. İsim değiştirerek işin esasını değiştiremezsiniz. PKK eşittir PYD eşittir YPG. Artık o kadar çok örgüt adları çıkarıyorlar ki, her olaydan sonra bir örgüt adı duyuyoruz. Ama bunları yediğimizi zannetmesinler.” ‘Dayanışma’ mesajı Barzani ise ortak basın toplantısında Yıldırım’ın Bağdat ziyaretine işaret ederken, “Hepimiz, terör ve terörizm felaketiyle karşı karşıyayız. Terör ve terörizmle mücadele edebilmek için tüm tarafların dayanışmasına ihtiyaç var. Türkiye’nin terörle mücadelede etkili olmasını umut ediyoruz” dedi. ‘FETÖ’cüleri tasfiye edin’ Yıldırım, Fethullahçı örgütlenmeye karşı IKBY’nin okulları kapatması nedeniyle teşekkür ederken “Bizim buradaki hassasiyetimiz çok açık; öğrencilerin zarar görmemesi ama bunların sahibi, yöneticisi olan terör örgütü elemanlarının tasfiye edilmesi” dedi. Yıldırım’ın Irak ziyaretinde tercihi Türkmeneli TV oldu. Röportajında “Türkiye’nin güvenliği Irak’tan başlar. Irak güvenli hale gelmezse Türkiye de güvenli değil. Onun için terörle mücadelede bizim mutlaka birlikte hareket etmemiz lazım” diyen Yıldırım röportajını “çok teşekürler ” anlamına gelen “zor sipas” sözleriyle bitirdi. ‘İlişkilerde yeni dönem’ Yıldırım, Ankara’ya dönüşünde Esenboğa Havalimanı’nda ziyareti değerlendirdi. Irak yönetimi ile terör örgütlerine karşı ortak mücadele edilmesi konusunda anlaşıldığını açıklayan Yıldırım, “Ortak hedeflerimize baktığımızda terörle mücadele önde gelir. Ziyaretimizle ilişkilerimizde yeni bir dönem başlamış oldu. Başika’da bulunma sebebimizin terörle mücadeleden başka bir amacı yok. Sincar bölgesinde PKK’nın konuşlanması, Türkiye’nin milli güvenlik meselesidir. Bu meseleyi de enine boyuna konuştuk. Ya Irak ve Peşmerge güçleri buradan PKK’lıları İran’dan Suriye mesajı İran lideri Ayetullah Ali Hamaney’in başdanışmanı Ali Ekber Velayeti, “TürkiyeIrak arasında gerilimin düşmesi ve dostluk ilişkilerinin yeniden kurulmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Bölge milletlerinin saadeti, gerginlikten kaçınıp bölgesel işbirliğinden geçer” dedi. Velayeti, “Bu dostluk ilişkisinin Türkiye ve Suriye arasında da kurulmasını umut ederiz. Türkiye ve Suriye arasında var olan gerilim iki ülkenin de yararına değildir” diye konuştu. çıkaracak ya da Türkiye olmazsa gereğini yapacak” dedi. Irak temasları kapsamında Erbil’de Neçirvan Barzani ve Mesud Barzani ile kapsamlı görüşmeler yapıldığını, peşmergelerin Musul’u IŞİD’den kurtarmak için bulunduğu üsse gidildiğini ve bakanların da Başika Kampı’ndaki Türk askerleri ile bir araya geldiğini belirten Yıldırım, “IrakTürkiye ilişkilerinde yeni bir dönem başlamıştır. Bütün konuları daha yakından değerlendireceğiz. Bölgedeki terör varlıklarını engellemek için koordineli bir şekilde hareket edeceğiz” ifadelerini kullandı. Yıldırım, Başika Kampı’ndaki Türk askerinin varlığına ilişkin olarak da “Oradaki varlığımız keyfiyetten değil mecburiyetten kaynaklanıyor. Nedir bu mecburiyet? Musul’un DEAŞ’tan temizlenmesi. Askerlerimiz görevini yapmaya devam edecek. Şartlar ne zaman müsait olursa bunlar oturulup konuşulacak ve sorun dostane bir şekilde çözülmüş olacaktır” dedi. l ANKARA haber 5 Irak ziyareti ve Kürt meselesi Barzani ile olmayacağı anlaşılınca, İbadi ziyaret edildi. Başbakan Yıldırım’ın son Bağdat ve Erbil ziyaretinden söz ediyorum. Uzunca bir süredir, genel olarak Irak ve özel olarak PKK konusunda, siyaset Barzani ve Sünni gruplar üzerinden kotarılmaya çalışılıyordu, olmadı, yanlış hesap Bağdat’tan döndü. 2013’te Irak Merkezi yönetimini pas geçip, Kuzey Irak Kürt yönetimi ile enerji anlaşması yapmaya kalkışıldığında, Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın uçağı Erbil’e inemeden, Bağdat tarafından havada çevrilip Türkiye’ye dönmüş, ardından Bakan apar topar Bağdat’a gitmek durumunda kalmıştı. Irak merkezi yönetimi ile ilişkiler hep limoni gitti, Irak merkezi yönetiminin mahkum ettiği Tarık Haşimi’ye kucak açıldı, onun üzerinden Sünni politikalar yürütülmeye çalışıldı, olmadı. Musul’un işgali ardından PKK’nin bölgede öne çıkması üzerine, 2015 Aralık ayında yani bir sene önce, Başika’ya peşmergeleri eğitmek üzere 1200 Türk askerinin intikal ettiği açıklandı, Bağdat ile ilişkiler bir kez daha gerildi. En son ekim ayında Başika krizi tekrar tırmandı, Irak merkezi yönetimi için denilmedik laf kalmadı, Cumhurbaşkanı, İbadi’yi muhatap olarak görmüyor, “Benim kalitemde değil” diyordu. Bakan Ömer Çelik, geride kalmamak için olsa gerek, İbadi’ye yönelik hakarete varan ifadeler kullanıyordu. Başika’da asker bulundurmak milli bir mesele halini aldı. Diğer taraftan, Musul meselesi etrafında Lozan tartışmaya açıldı, Musul’u “geri almak”tan söz eden mi ararsınız, Musul ve Halep’in Türkiye’ye devredilmesini talep eden mi, fırtınalar koparsa kopsundu. Bölgesel iddiaların peşini bırakmak zorunda kalan iktidar, şimdi öncelikli sorun olarak gördüğü PKKPYD eksenli siyaset izliyor ve bu çerçevede ilk adım Rusya ile ittifak, sonra da Bağdat ile uzlaşma yoluna gidiyor. Olabilir, tüm ülkeler dış siyaset manevraları yapıyor, dün düşmanı olan ile bugün görüşüyor, bakın baş düşmanlar İran ve ABD bile sonunda anlaşma yoluna gitti. Ama bizim kadar hızlı dönüş yapan azdır herhalde, Halep’e göz diktikten sonra Rusya ile Halep’in tahliyesi işine girişmek, daha dün Musul’u almaktan söz edilirken, şimdi Irak’ın bütünlüğü üzerinde anlaşma yolu tutmak siyaseti bundan sonra nasıl yol alacak merak ediyorum. Asıl önemlisi benim merakım değil elbet. İbadi başta olmak üzere cümle âlem, mecburiyetten, hatta çaresizlikten siyaset değiştirildiğini biliyor. Dahası, yeni öncelikleri PKKPYD sorunu etrafında belirlenen siyasetin ucunun Türkiye’nin iç siyasetine, iç güvenlik meselesine değdiği biliniyor, hesaplanıyor olsa gerek, bu husus Türkiye için kaçınılmaz olarak ciddi bir zaaf oluşturuyor. Kürt Barış Süreci, tam da bu nedenle çok önemli idi; sorunların çözümü toplumsal barış ve demokrasi çerçevesinde çözülme yoluna girilmişti ve hem iç siyaset, hem bölgesel siyaset açısından doğrusu bu idi. PKK hedeflediği “halk savaşı”nı gerçekleştiremedi, hendek hamlesi Kürtler nezdinde tepki yarattı, ama kimse kendini kandırmasın, bu ülkede milyonlarca sempatizanı var, hadi seçtikleri siyasetçileri hapse attınız, gerisini ne yapacaksınız? Tam da bu nedenle, bu meseleye artık farklı bakalım, oradan hareketle çözüm arayalım demiştik, iktidar partisi de 2009’dan başlayarak bu yönde adımlar attı. Unutmayalım, çözüm arayışlarını baltalama çabalarının hepsi bugün FETÖ denilen yapıdan geldi ve şimdi kendileri hapiste ama Kürt siyasetinde baltalama çabaları sonuç vermiş vaziyette. Hiç olmazsa olaya bu açıdan bakmak gerekmez mi? Halihazırda, hem iç politika, hem dış politika bu meseleye kitlenmiş vaziyette, hem Türkiye’nin içerde barış ve demokrasi yolunu tıkıyor, hem dış politikada elini ayağını bağlıyor. Bunları söylemek için hiç de uygun bir zaman ve ortam değil ama, bir kez daha söyleyelim; ne kadar bu “PKK sorunu, Kürt sorunu değil” derseniz deyin, Türkiye’de bir “Kürt sorunu” var ve çaresi ne askeri ve güvenlik politikaları, ne de dışarda yeni ittifaklar aramak. AKPM’den kritik ‘izleme’ ziyareti DUYGU GÜVENÇ Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nde yeniden izlemeye alınmasını öngören oylamaya günler kala Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) raportörlerinin Türkiye ziyareti bugün başlıyor. Türkiye’nin izleme sonrasında atması gereken adımların yanı sıra demokratik kurumların işleyişi, 15 Temmuz kalkışması, hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü, Güneydoğu’daki durum ve yeni anayasa hazırlıkları raportörlerin gündeminde olacak. AKPM’nin 2327 Ocak’taki kış oturumunda ise Türkiye’ye 2004’te AB ile müzakere kapılarını açan “izleme sonrası sürece” alınmasını öngören kararın aksine yeniden “izlemeye alınması” oylanacak. AKPM raportörleri Norveçli Ingebjorg Godskesen ile Estonyalı Marianne Mikko’nun bugün İstanbul’dan “durum tespiti” için başlayacak ziyareti 13 Ocak’a kadar devam edecek. Ziyaret sırasında Türkiye’nin izleme sonrası sürece dair uygulamaları ve Türkiye’deki demokrasi kurumlarının işleyişi ele alınacak. İki gün boyunca İstanbul’da medya, sivil toplum örgütleri temsilcileri, akademisyenler ve yerel yöneticilerle bir ara ya gelecek olan raportörler 11 Ocak’ta ise Ankara’da olacak. Meclis Başkanvekili ve Başbakan Yardımcısı’nın yanı sıra dışişleri, adalet, eğitim bakanları ile de görüşecek olan heyet siyasi parti ve yargı kurumları temsilcileri ile de bir araya gelecek. Gündem anayasa Heyetin görüşmelerinde bu hafta Genel Kurul’da görüşülecek olan anayasa değişikliği de özel bir yer tutacak. Bu çerçevede Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop ile de bir araya gelecek olan heyetten önce AKPM’de Türkiye için oluşturulan alt komite raporunda Türkiye’nin yeniden ‘denetleme süreci’ne alınmasını talep etmişti. O raporda da anayasa değişikliği için “tüm bu süreç daha sakin bir sosyal ortamda, bu sürecin hızlandırılmasını gerektirecek bir neden görünmediğinde yapılmalı. Daha geniş bir toplumsal uzlaşı olmalı. Umarım Venedik Komisyonu ile bu konuda temasa geçersiniz” denmişti. İzleme Komitesi’nin 14 Aralık tarihli raporunda 15 Temmuz sonrasındaki ihraçlar ve uzaklaştırmalar, KHK’ler, yargı ve medyanın içinde bulunduğu durum eleştirilmişti. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle