07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 29 Ocak 2017 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ Akdeniz’de deprem Akdeniz’de merkez üssü Muğla’nın Seydikemer ilçesi açıkları olan 4.7 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Önceki gece 23.51’deki deprem, 9.8 kilometre derinlikte oldu. 40/ 5 0 120/ 1 0 10/ 6 0 60/ 1 0 50/ 5 0 70/ 1 6 0 00/ 6 0 00/ 6 0 100/ 2 0 50/ 4 0 30/ 1 2 0 90/6 0 60/ 2 0 120/2 0 100/3 0 60/80 70/4 0 100/0 0 50/1 0 140/5 0 30/ 3 0 110/4 0 TARİHTE BUGÜN 1923: Mustafa Kemal Paşa, İzmir’de Latife Hanım’la evlendi. 1978: İsveç, ozon tabakasına zarar verdiği için aerosol spreylerin kullanımına yasak getiren ilk ülke oldu. 2005: Çin, 55 yıl aradan sonra Tayvan’a uçak seferi düzenledi. Batan gemiye bariyer Zeytinburnu açıklarında önceki akşam demirli haldeki bir Geminin hacizli olduğu ve 2014 yılından bu yana aynı yerde demirli geminin su alarak batmaya başladığı olduğu, içinde personel bulunmadığı ihbarı üzerine sahil güvenlik öğrenildi. Sızan maddenin çevreye ekipleri harekete geçti. 115 metre yayılmaması için büyük bölümü suyun uzunluğundaki gemi hızla su alırken içinde bulunan geminin çevresi kısa süre içinde sulara gömüldü. bariyerlerle çevrildi. Yetkililer, deniz Geminin sadece arka bölümünde yüzeyinde oluşan kirliliğe müdahale DHA bulunan güvertesi su üzerinde kaldı. ediyor. l İSTANBUL / Cumhuriyet Maçka maratonuSoğuk havaya aldırmadan parkları için 4 kilometre koştular GÖZLER İBB’DE Büyükşehir Erdoğan’ı dinleyecek mi? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önceki gün Şehircilik Şurası’nda İstanbul Boğazı’nın yapılaşmaya açılmasıyla ilgili sert açıklamalar yaptı. Boğaz’ın felç edildiğini belirterek, bazı müteahhitlerin acımasızca yolsuzluk yaptığını vurguladı. Erdoğan’ın tepkisini çeken kararlar en çok, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde (İBB) alınıyor. Son olarak, İstanbul Boğazı’nda yapılaşmayı artıran bir teklif, sert tartışmalar eşliğinde, AKP’li üyelerin onayı ve oyçokluğuyla Meclis’ten geçti. Boğazı ‘kat’leden karar İBB Meclisi’nden 2015 yılının Mayıs ayında İstanbul Boğazı’na yoğun yapılaşma getiren iki teklif oyçokluğuyla kabul edildi. Tekliflerden biri Boğaziçi Sahil Şeridi ve öngörünüm bölgesindeki otellere imar artışı sağlarken diğer teklif de İstanbul’un en önemli ilçelerindeki özel okul, özel hastane, otel ve vakıflarda bodrum katlarını emsal dışı bırakarak yapılaşmayı artırıyor. Bu kararlar daha sonraki aylarda Meclis’te peyder pey bölge planlarına da işlendi. Teklif görüşmeleri sırasında CHP’li Meclis üyeleri karara sert tepki göstererek “Komple İstanbul’u satıyorlar. İstanbul’da da yapılaşmayı artıracak. Ayrıca bugüne kadar kaçak sayılan bodrum katlarını da yasallaştırdı” diye konuştular. Teklif CHP’liler tarafından yargıya taşındı. Mahkeme süreci devam ediyor. Son karar geçen ay İBB Meclisi’nde geçen ay ise İstanbul’un en önemli turistik alanlarından Dolmabahçe ve Ortaköy arasında yer alan otel, özel okul, hastane gibi binaların bodrum katları, konferans salonundan tiyatroya, ameliyathaneden mescite kadar çok farklı amaçlar için kullanılabilmesi ilişkin bir teklif geldi. Teklif oy çokluğuyla kabul edildi. Karar, ‘gizliimar affı’ olarak da yorumlandı. l HAZAL OCAK / İSTANBUL Doğa ve yaşam savunucuları ile bölge sakinleri dün kar, yağmur demeden, Maçka Demokrasi Parkı’nda buluştu. Tünel inşaatı tehdidi altında olan ağaçları ve parkı korumak için dakika larca koştular. “Koştu ğun yere sahip çık” di HAZAL OCAK yerek bir araya gelen onlarca kişi, İBB’nin parkın bir bölümü nü yok edecek projesini protesto et ti. Koşu sonrası tünel imar planları na itiraz dilekçesi imzalandı. Dilek çeler, önümüzdeki hafta Çevre ve Şe hircilik Bakanlığı’na verilecek. Alkışlarla protesto DolmabahçeLevazım arasındaki 7.42 kilometre uzunluğundaki tünel çalışmaları kapsamında Maçka Parkı’nın bir kısmı panellerle kapatılmıştı. Parkın stadyum girişine yapılması planlanan tünel 3. Köprü’den Karadeniz kıyısına kadar bağlanacak. Sosyal medyadan örgütlenen, Maçka Parkı’nda spor yapan koşucuların da aralarında bulunduğu onlarca kişi, evcil hayranlarıyla birlikte dün parkın ortasındaki havuzda buluştu. Isınma hareketleri yaptıktan sonra parkta yaklaşık 4 kilometre koştular. Parkın, koşu parkurunun bir bölümünün kapatıldığı, Dolmabahçe girişine geldiler. Park girişinin panellerle kapatılmasını alkışlarla protesto ettiler. Burada grup adına açıklama yapan avukat Ceren Şen, “Proje halka tüm detaylarıyla açıklanmalı. Kavşak tam olarak nereden geçecek? Biz buraya gelerek stres atıyoruz. Ayağımız toprağa değiyor. Bizim için 1 metrekare toprak bile önemli” dedi. Philip park için koştu Eyleme çok sayıda koşu grubu da katıldı. İstanbul Expat Runners koşu grubundan Philip West, 55 yaşında. İstanbul’a 30 yıl önce İngiltere’den gelmiş. Bir okulda matematik öğret Can erok ‘DENGE’Lİ PROTESTO Denge etkinliği olan ‘Slackline ekibi’ de Maçka’daki eyleme destek verdi. Grup, ağaçtan ağaca bağladığı ip üstünde yürüdü. Eylem sonunda, gruptan bazıları spor yapmaya devam etti. Protestoya evcil hayvanlarıyla katıldılar. menliği yapıyor. West, koşu sonrası şunları söyledi: “İBB ya da Türkiye Cumhuriyeti, İstanbul’da tramvay yapıyorlar. Metro yapıyorlar. Bu iyi ancak bir yerdeki sorun 2 km öteye taşınmamalı. Bu işin sonu yok. Bir yeri yaparken, bir yeri yıkıyorlar. Tünel parkın içerisinden geçmemeli.” “İngiltere’de böyle bir uygulama yapılır mı” sorusuna, “mümkün değil” yanıtını veren West, “İki gün önce Viyana’daydım. Orada büyük bir alanda düzenleme yapıyorlar. Kimse de itiraz etmiyor. Herkes güzel olacağını biliyor. Burada maalesef güvensizlik var. Güvenmiyoruz açıkçası. Bölgede herkes bu parkı kullanıyor. Bir yol için parktan alan alınmamalı” dedi. ‘Açıklama bekliyoruz’ Rundamental koşu grubu ise şu açıklamayı yaptı: “İşten eve gelirken kaç kişi toprağa basıyor? Biz koşuyoruz, oksijen önemli. Doğada koşmak istiyoruz. Şehirde koşmaya da alışığız ama bu park bizim için o kadar önemli ki... Burada oturan insanların geldikleri ve spor yaptıkları tek yer. Trafiği azaltmaya çalışıyorlar anlıyoruz ama bir yandan ağaçlar da azaltılıyor. Park da gidiyor. Parka zarar vermeden bir çözüm olsun istiyoruz. Bunun için de net bir açıklama bekliyoruz.” l İSTANBUL Mahkemeden ‘ders’ gibi karar R‘Çevrenin kirlenmesini önlemek devletin ve ize İdare Mahkemesi, Hemşin Muhtarlar Derneği’nce açılan davada, yapımı planlanan Dikmen Hidroelektrik Santral Projesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, “Çevresel Etki Değerlendirme Olumlu” kararını iptal etti. Bakanlık avukatının, derneğin dava açmakta menfa vatandaşın ödevidir’ atinin bulunmadığı yönündeki savunmasını değerlendiren mahkeme heyeti, anayasa hatırlatması yaparak, “Çevre sağlığını korumak ve çev re kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir” görüşüne yer verdi. Kararda şu ifadelere yer aldı: “Bölgede doğaya yapılacak bir müdahaleden öncelikle o bölge insanlarının etkileneceği ve bu anlamda tartışmasız söz hakkı olduğu düşünüldüğünde, Hemşin’e yönelik faaliyet gösteren davacı derneğin, uyuşmazlığa ilişkin olarak dava açmada menfaatinin bulunduğu anlaşılmaktadır.” l RİZE / DHA Rizeliler Atatürk’ün kaldırılan heykelini kardan inşa etti Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinde 1350 rakımlı Ayder Yaylası’nda, bu yıl 10’uncusu düzenlenen ve 2 gün sürecek Kardan Adam Şenliği kar yağışı altında başladı. Şenlikte, Rize’de, 15 Temmuz Demokrasi ve Cumhuriyet Meydanı’ndan kaldırılarak valilik önündeki tören alanına konulan Atatürk Anıtı’nın, Naci Edi ve arkadaşlarınca kardan yapılan benzeri büyük ilgi gördü. Gençler, 3.5 metrelik anıt önünde Türk bayrağı ile fotoğraf çektirdi. Şenlik, bugün Kayak Federasyonu tarafından 108 sporcunun katılımı ile düzenlenecek olan 2’nci Biatlon Türkiye Şampiyonası ile sona erecek. l DHA Bilecik’teki Atatürk flaması için soruşturma Bilecik’te geçen 10 Kasım’da, Sağlık Müdürlüğü ile Halk Sağlığı Müdürlüğü’nün bulunduğu 4 katlı binaya büyük bir Türk Bayrağı ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın posterinin, bir kat aşağısına da küçük bir Atatürk flaması asılmasına soruşturma başlatıldı. CHP Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün, Sağlık Bakanlığı’nın yanıtlaması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)Başkanlığı’na soru önergesi vererek, “Vatandaşların, Atatürk’e yapılan bu saygısızlığın düzeltilmesi istekleri karşılık sız bırakılmıştır” dedi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ ise milletvekili Yaşar Tüzün’ün soru önergesi üzerine yazılı açıklamada bulundu. Akdağ, konuyla ilgili olarak Bilecik İl Sağlık Müdürlüğü tarafından soruşturma başlatıldığını belirtti. l DHA haber 3 ‘Big Brother’ namaza çağırıyor! Birkaç gün önce kaybettiğimiz İngiliz aktör John Hurt, benim zihnimde George Orwell’in büyük eseri “1984”ün hakkını tam anlamıyla veren aynı adlı filmdeki Winston Smith rolüyle unutulmaz olmuştur. Film hiç şüphesiz artık bir klasiktir. Bugün bile ne zaman televizyondaki sinema kanallarında dolaşırken rast gelsem, ister ortasından olsun isterse sonundan, kendimi bir kez daha kaptırıp izlemeden edemem. Elbette filmde sokaklardan evlere kadar, kenarda, köşede, kuytuda her yerde bir “yüz” olarak karşımıza çıkan “Big Brother”ın (Büyük Birader) ve onun liderliğinde süregelen “totaliteryanizm”in etekemiğe bürünmüş haline can verdiği rolle (O’Brien) Richard Burton da unutulmazdır. Winston’a “yasak meyve” yediren ve onu sonu yıkımla, “yaşarken ölüm”le bitecek ortak bir bireysel isyana kışkırtan Julia rolünde Suzanna Hamilton da öyle... Ama filmi Winston rolüyle John Hurt taşır. En unutulmaz sahneler de her gün gerçekleştirilen düşmanları/hainleri lânetleyip “Big Brother”ı yüceltmeye dönük toplu törenlerdir. Denilebilir ki filmin Orwell’in yazılı metnine en büyük katkısı bu sahnelerdir. Ve bize, bin kelimeye bedel yalınlık ve çarpıcılıkta “Big Brother”da eritilmiş kitlenin adeta bir “zoraki ibadet”e nasıl tâbi tutulduğunu resmeder. George Orwell’in 1949’a tarihlenen romanının, o günün dünyasında yazarın karşısına çıkmış iki totaliter rejim, Hitler Almanya’sı ile Stalin Rusya’sından “kırma” bir esinlenme olduğu açıktır. Bir “totaliteryanizm distopyası” olan bu romanı, ondan uyarlama filmin başrol oyuncusunun kaybıyla gündeme getiriyor olmamın ne kadar anlamlı bulunacağından ise çok emin değilim. Çünkü bugünün dünyasında içinde bulunduğumuz coğrafya dâhil olmak üzere onun güneyinden kuzeyine, doğusundan batısına ve en uzak batısına (Atlantikötesine) kadar, Orwell ve eserini ürpere ürpere hatırlamadığımız tek bir gün dahi yok gibi!.. Ve elbette bizim buralarda da Orwell’in romanında geçen, geleceğe yönelik iç karartıcı kehanetleri bize çağrıştıracak mahiyette pek çok vaka hemen her gün karşımıza çıkıyor. Bir “dinbaz totaliteryanizm”i hayata geçirme yolunda iriliufaklı, küçük ya da büyük ölçekli mahiyette girişimlerde bulunmaktan geri kalmayan birçok kişi, çevre, kurum, vakıf, vesaire var. Bunlardan biri de dün Ozan Çepni kardeşimizin haber olarak önümüze koyduğu, bize özgü bir “zoraki ibadet” uygulaması denilebilir. Afyonkarahisar’da Müftülük ve Milli Eğitim Müdürlüğü el ele vererek yarıyıl tatilindeki 715 yaş arası öğrencileri “Haydi Namaza” adı altında bir etkinlikle topluca vakit namazlarına çekmeye yeltenmişler. Kampanya kapsamında her gün erkek çocuklarının en az üç, kız çocuklarının da en az iki vakit, cami cemaatiyle namaz kılmasının sağlanması hedefleniyor. Milli Eğitim Müdürlüğü’nden tüm okullara gönderilen yazı ile öğretmenlere kampanyayı teşvik etmeleri yolunda resmen talimatta da bulunulmuş. Bir öğretmene, tâbi olduğu resmi kurumca öğrenciyi namaza teşvik yolunda talimatta bulunulması bir zorlamadır ve akla hafiften de olsa “Dinde zorlama yoktur” ayeti kerimesini getirmektedir. Ama bu ayeti daha yüksek yoğunluklu olarak hatırlamaya bizi sevk edecek bir de “resmi talep” var: Müftülük, okulların Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi öğretmenlerinden “Namaz Takip Çizelgesi” başlıklı bir imza sirkülerini çoğaltarak öğrencilere dağıtmasını istemiş. Böylece öğrencilerin cemaatle kıldıkları her namaz, cami görevlilerinin imzalayacağı bu belgelerle “takip edilmiş” olacak!.. Şimdi siz buna “din” diyorsunuz, öyle mi?! Ve dini bu şekilde çocuklara iki haftalık tatilde onları mahalleokulmüftülük baskısı altında namaza çekerek sevdireceğinizi sanıyorsunuz, öyle mi?.. Korkarım buradan çıksa çıksa 1984benzeri hikâyelere, senaryolara, kurgulara kapı açacak sonuçlar çıkar. Orwell’in bıraktığı yerden, ama Hitler Nazizm’i, Sovyet Stalinizm’i çağrışımlarının ötesinde, bir dinbaztotaliteryanizmin Türkiye macerasına binaen!.. Yaşlı kadın evinde boğularak öldürüldü Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde yalnız yaşayan 83 yaşındaki Döndü Kekeç’ten perşembe gününden beri haber alamayan yakınları, dün akşam saatlerinde eve geldi. Kapıyı açan olmayınca yaşlı kadının yakınları, polise haber verdi. Olay yerine gelen ekipler, çilingir yardımıyla girdikleri evde Döndü Kekeç’i oturma odasında belden aşağı çıplak, kanepenin altında ölü olarak buldu. Yapılan incelemede, kolu ve parmaklarının kırık olduğu tespit edilen yaşlı kadının boğularak öldürüldüğü saptandı. Döndü Kekeç’in, balkondan giren kişi ya da kişilerce öldürüldüğü belirlendi. Evde çekmecelerin karıştırılıp eşyaların dağıtıldığı görüldü. Polis, olayın faillerini yakalamak için çalışma başlattı. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle